OYUM ERSİN TATAR’A
ABDULLAH GÜRGÜN
( gur...@hotmail.com )
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılıyor (19 Ekim 2025).
Hemen söyleyeyim, Kıbrıslı olsaydım oyumu tereddütsüz Ersin Tatar’a verirdim.
Neden?
Kıbrıs Türklerini yok olmaktan kurtaracak olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tereddütsüz savunduğu için.
Lafı evirip çevirmeye gerek yok.
Bugün seçimler, var olmak ile yok olmak arasında yapılıyor.
Abdülhamid’in Kıbrıs’ı İngilizlere vermesinden beri sorun budur: To be or not to be!
Gerisi laf ı güzaf.
Güney Kıbrıs ile federasyon ya da kuzey güney sınırını kaldırıp tek bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nde birlikte yaşamak yok olmak demektir.
İngiliz döneminden bu yana Türkler adadan silinmeye çalışılmakta.
Hele 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra türlü yollarla Türklerin sindirilmesi ve silinmesi siyaseti başladı.
EOKA kurulduktan sonra Türklere açık, kasıtlı ve planlı soykırım uygulandı.
Yunanistan’da 1967 Albaylar Cuntası adayı Türklerden temizleyip Yunanistan’a bağlamak için elinden geleni yaptı.
Türklere uygulanan soykırımı ve baskıları Kıbrıs’ta görev yapan İsveçli BM Barış Gücü Subayı Lars Willy Lindh “Kıbrıs’ta BM Gözetiminde Türk Soykırımı” isimli kitabında ayrıntılı anlattı. Onun komutanı Albay Jonas Waern “Kıbrıs” kitabında açıkladı. İsveç BM Polis Gücü Komiseri Paul Holmberg “Kıbrıs’ta İsveç Polisi” isimli kitabında bahsetti. İngiliz Hukukçu ve Milletvekili Michael Stephen “The Cyprus Question (Kıbrıs Sorunu) kitabında, İngiliz Gazeteci Yazar Harry Scott Gibbons “The genocide files (Soykırım Dosyaları” kitabında, Kıbrıs Kökenli İskoçyalı Rum Yazar Antonis Tony Angastiniyotis “Kan Sesi” isimli kitap ve belgeselinde ve ben “Bir Daha Asla – Yavruvatan’da Türk (Soy)kırımı” kitabımda ortaya serdik.
Yunanistan’ın faşist Albaylar Cuntası 1974’te Samson’a darbe yaptırıp Kıbrıs’ı Yunanistan’a katmayı planlamıştı.
İştahı kursağında kaldı ve Kıbrıs Barış harekatıyla Kıbrıs Türkü yok olmaktan kurtarıldı. O günden bugüne Kıbrıs’ta barış var. Kimsenin burnu kanamıyor.
1989’da harekatın 15. Yıldönümünde bu konuyu harekat emrini veren hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit ile konuşmuştum. Hem harekatı zorunlu kılan koşulları hem de günümüzdeki durumu anlatmıştı. Kitabımızda var o söyleşi.
Sayın Ecevit’in son sözleri şunlardı:
- Biz on beş yıl sabrettik. Bütün iyi niyeti gösterdik. Bir sonuç alamadık. Artık bizim sorumluluğumuz ortadan kalktı. Kıbrıs Türkleri kendi kendilerini yönetiyorlar. Rumlar ne zaman bir anlaşmaya hazır olurlarsa onlar gelsinler, “biz hazırız” desinler diye diyaloğu bir noktada kesmenin uygun olacağı kanısındayım.
Artık yarım asırı da geçtik. Kıbrıs parlamentosu birkaç gün önce iki devletli çözümden yana karar aldı. Böylece kuruluş bildirgesinde var olan federasyon seçeneğinin tartışılabilme olasılığı da kalkmış oldu. Ne var ki, Ersin Tatar’ın karşısında Kıbrıs Türkünü AB’ye, ABD’ye, İsrail’e İngiltere’ye satmaya hazır güçler var. Hem de bir Avrupa Birliği pasaportu karşılığında...
Koy Türkün cebine bir pasaport, taşınsın adadan, uçsun gitsin Avrupa’ya...
Taşınmayanlar mı?
Yandılar.
1974 Barış harekatının üstünden 51 yıl geçti. Bardak taştı. Sabır taşı çatladı.
Gençlerin o tarihe dek ne zorluklar, ne baskılar, ne katliamlar ve ne soykırım yaşandığından haberleri olmayabilir.
Okusunlar saydığımız kitapları. Ya da en azından harekatın 50. Yılına armağan olarak yazdığımız BİR DAHA ASLA kitabımızı.
Eminim o zaman onlar da oylarını tereddütsüz Ersin Tatar’a vereceklerdir.
Artık federasyon söz konusu bile edilmemelidir
Yapılacak iş bellidir:
Boş vıdı vıdılarla daha fazla zaman öldürmemek
Ve
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’ni tüm dünyaya tanıtmak.
251018
https://www.kultursanattv.com.tr/oyum-ersin-tatara/