PISA: Eğitimde Başarısızlığın Masaya Yatırılması
Gerekiyor
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,
Birleşmiş Milletlere bağlı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü’nün (OECD) Dünya ekonomisinin %
80’ine sahip toplam 65 ülkede 3 yılda bir Uluslararası
Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) çerçevesinde 15
yaşındaki öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen eğitim
araştırması yürütüyor. 2012’de söz konusu
ülkeden 28 milyon öğrenciyi temsilen 510 bin öğrenci ile
sınav gerçekleştirilmiştir. Her ülkeden değişik alt
grupları da kapsayacak şekilde düzenlen sınav ülkelerin
ortaöğretim başarısını büyük ölçüde
ortaya koymaktadır. Sınav matematik, metin anlama, fen bilimleri
kategorilerinde başarıyı karşılaştırmaktadır.
Türkiye’deki sınav 22-30 Nisan 2013 tarihlerinde 57 ilde, 170
okulda okuyan yaklaşık 5 bin öğrenci katılımı ile yapıldı.
Türkiye’nin Eğitimin Karnesi
PISA araştırmaları daha önce 2000, 2003, 2006 ve 2009
yıllarında yapılmıştı. Türkiye 2003’te bu yana yapılan
değerlendirmelerde OECD ülkeleri arasında sondan
üçüncü sırada yer alıyor. Geriye doğru yapılan
bütün sınavlarda Türkiye’nin sıralamadaki yeri
hiç değişmemiş. Matematikte sıralamasında Türkiye, 448
puanla 44 sırada okuma ve anlamada durumunda 475 puanla 42 sırada, fen
bilgisinde 43’üncü sırada. Türkiye, fen
bilimleri ve bilim kategorisinde en zayıf ülkeler arasında yer
almaktadır. Matematikte dört işlemde ilerleme olurken, ileri
matematik sorularında zorlandığı görülüyor. Şöyle
ki; matematik formüllerini anlamada 65 ülke arasında 62, formel
matematikte 25 ve uygulamalı matematikte de 30. sırada yer alıyor. PISA
raporunun ilginç bir yönü de Türk öğrencilerde
yüksek performans gösteren öğrencilerin sayısında bir
artış olmamaktadır.
Dünyanın en kapsamlı ve ortaöğretimdeki eğitim kalitesi
üzerine yapılan en önemli referans kabul edil PISA
sonuçları eğitim sistemimizin şekillendirdiği
çocuklarımız matematik, metin anlama (edebiyat) ve fen bilimleri
kategorilerinde nitelikli insan yetiştirmekten uzak
görülüyor. Diğer bir ifade ile eğitim sistemimiz yerlerde
sürünüyor.
PISA sınavında üniversite sınavlarında olduğu gibi
Türkiye’de kız öğrencilerin erkekleri 10 puan
geçtiği belirtili. PISA’nın Türkiye raportörü
Francesco Avvisati, “Türkiye’deki en büyük
eğitim sorunlarından birisi sınıfta disiplin eksikliği” olduğunu
belirtmiş. Türkiye’nin eğitim alanında OECD ortalamasının
çok altında olmasına rağmen gelir düzeyi düşük
bölgelere öncelikli yatırım yapılmasının eğitimde fırsat ve
cinsiyet eşitliğinde kısmi iyileşme sağladığını belirtti.
Okuduğunu Anlamayan Toplum Mutlu Olamaz
Okuduğunu anlamayan, bilimsel gelişmenin temeli olan fen ve bilimlerin
dili olan matematikte geleceğimiz olan öğrencilerimiz sınıfta
kalmış. Matematik gibi soyut düşünmeyi başaramayan
hiçbir toplum bilim yapamaz. Bilim yapamayan ve bilgi
üretemeyen, bilgiyi teknolojiye dönüştüremeyen
toplumlar ekonomilerini geliştiremezler. Bugün ekonominin temeli
motoru inovasyon ve Ar-Ge’ye bağlıdır. Bu bağlamda gelişmenin
dinamosu eğitim ve bilimdir. Bilim yapamayan, üretemeyen hiçbir
toplum öz güvenli ve mutlu olamaz. Eğitilmemiş insana
çevresinde olan biteni algılamaz, farkındalık yaratamaz,
Eğitilmemiş insan çabuk kanar ve sık sık hayal kırıklığı
yaşar.
Matematik Bilmeyen Toplum Düşünce Üretemez
Matematiksel düşünme soyut düşünceye dayanır.
Sebep-sonuç ilişkisi kurmak, mantıklı düşünebilme
becerisi kazanmak ve analiz edebilme ve sorun çözmeye dayanır
matematiksel düşünme. Matematiksel düşünceyi kavrayan
somut veriler ile konuşur ezbere konuşmaz.
Fen bilgisi becerisi kazanmak doğayı incelemek ve anlamayı gerektirir.
Fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimler kavranmadan bilim ve
teknoloji yaratılamaz. Temel bilimler gelişmedikçe, rakam
üretilmez. Rakamlar doğanın yasalarını genleştirecek, genleşen
yaza formüle dönüşecek, grafik üzerinden bilgisayara
aktarılacak ve bilim böyle gelişecek.
Bulguların ne alma geldiğini onu tartışacak ve başkalarının
bulguları ile karşılaştırmak için felsefe yapmak ve derin
eleştirel okumayı gerektirir. Okuduğunu anlama olgusu bir
süreç ve çok ekken dönemde başlaması gerekir.
Çocuklarımız 15 yaşında PISA sonuçlarındaki gibi
okuduğunu anlamıyorsa çocukların okuduğu kitap, gazete ve diğer
kaynakları ne denli yağın kullandığına bakmak gerekir.
Türkiye’nin PISA Sonuçlarından Ders
Çıkarmıyor
Bu sonuçlar doğal olarakeğitim sistemini ve politikaların
kritik edilmesi kaçınılmaz. Sınavın yapıldığı 2003
yılından bu yana son on yılda değişen 5 Milli Eğitim Bakanı ve
çeşitli reformların sonuçları hiçbir gelişme ve
ilerlemenin olmadığını gösteriyor. Türkiye Dünyadaki 17.
büyük ekonomi yapısına uygun bir ağırlığı oluşturamamış
ve sonuç bir felaket.
Aslında eğitim performansımız aynı zamanda hemen bütün
alanlarda sahip olduğunuz potansiyeli de yansıtıyor. Bütün
gelişmişlik indeksleri ile bu sınavın mesajları arasında doğrudan bir
ilişki bulunmaktadır.
Neden başarısızız?
Her siyasi iktidar eğitimi evrensel normlardan, akademik ve biliminin
gereklerinden çok tarafgir, objektiflikten uzak ideolojik
argümanlarla yeniden şekillendiriyor. Eğitim temelde bir ideoloji
aygıttır ancak bilgi boyutu, bilim boyutu unutulursa ideolojik boyut da
geri kalmışlıktan başka bir şeye yol açmıyor.
Eğitime ideolojik yaklaşımlar yanında bütün sistem sınava
endeksli bir yapıya dönüştürüldü. Gençler
her türlü sosyal, kültürel, sosyal etkinliklerden
alıkonuldu, ilkokuldan üniversite sonrasına kadar sınava
endekslendi.
Ülkenin belirlenmiş bir milli eğitim politikasının olmaması
sorunun temel kaynağını oluşturuyor. Buna bağlı olarak eğitme
önem verilmedi, nitelikli öğretmen ve bilim insanı
yetiştirilmedi. Devlet ve siyasi iktidarlar; öğrencileri asgari
düzeyde akademik bilgi aktarması, okuduğunu anlaması, sorun
çözme becerisi kazanması ve insanı hayata hazırlama yerine
kendi ideolojik bakış açıma uygun insan nasıl oluştururum
‘a yöneldi.
PISA Sonuçlarının Çıkan Çok Önemli
Çıktılar;
PISA test sonuçlarına göre ilk 7 sırayı uzak doğu
ülkeleri Çin, Japonya ve çevresi ülkeler, sonrada
Kuzey Avrupa ülkeleri alıyor ABD, İngiltere, Almanya gibi zengin
ülkelerin ilk sıralarda yer almadığı görülüyor.
Ancak Çin bölgesi ve Kuzey Avrupa ülkeleri daha başarılı
görülüyor. Son yıllarda Çin, Güney Kore, Japonya
ve Singapur’un bilime ve eğitime ciddi yatırım yaptığı somut
veriler ile aşikâr.
İlk dört sıradaki ülkeler
Matematik
Fen
Okuma –yazma (Edebiyat)
Şanghay-Çin
Şanghay-Çin
Şanghay-Çin
Singapur Hong
kong-Çin Hong kong-Çin
Çin-Taipei
Japonya
Japonya
Güney Kore
Finlandiya
Güney Kore
Az gelişmiş, bilim ve eğitime daha az önem veren ülkelerin
son sıralarda yer aldığı görülüyor. Sınava katılan
Müslüman ülkelerden hiçbiri ilk 40 sırada yer
alamamış. Türkiye toplamda 44. Sırada yer almış.
Kaliteli ana nitelikli eğitime önem veren ülkelerin
başarılı olduğu görülüyor. Asya ve İskandinavya
ülkeleri ekseninde temelde eğitim öğretime ve bilime verilen
önem ile doğrudan ilişkili. Norveç’te öğrenci
başına 16.500 Euro harcanırken, Türkiye’de öğrenci
başına 4000 TL harcanıyor. Finlandiya, Norveç, İsveç,
İsviçre bu bağlamda eğitim ve insana en çok yatırım yapan
ülkeler. Bu ülkelerin en önemli özelliği
öğretmene ciddi önem vermesidir. Cumhuriyet Gazetesi’nin 5
Aralık 2013 nüshasında rapora dayanarak öğretmen maaşları ile
matematik başarısı arasında korelasyon olduğu belirtildi.
Toplum Eğitim Konusunda Talepkar Değil
Garip bir biçimde çocuklarının geleceği için her
şeyini veren, ceketini satan vatandaş sınıfta kalan eğitim sisteminin
düzeltilmesi için siyaseten değişimi talep etmiyor. Devlet
eğitim harcamalarını bir miktar artırdı (OECD
ölçütlerine göre çok yetersiz). Bununla
birlikte halen başarı yoksa bir yerde bir yanlışlık yapılıyor
demektir.
PISA sonuçları eğitim sistemimizin sınıfta kaldığını
gösteriyor. Yıllardır her iktidarın kendine göre iddialı
reformlarının ve dönüştürmelerin eğitim kalitemizi
değiştirmediğini gösteriyor.
Milli Eğitim Bakanlığı eğitim politikaları oluşturmaktan
çok personel istihdamı ve nepotist yaklaşımlara daha çok
zaman ayırıyor.
Eğitim sisteminin bu felaket tablosu Türkiye’nin gelecekte ne
tür zorluklar yaşayacağını gösterirken halen gündemi
dershaneler, imam-hatip liseleri ve 4+4+4 gibi konular oluşturuyor. Asıl
bugün dershane sorunundan önce PISA sınav sonuçları ve
bunun ülkemizin geleceği için ne anlam ifade etiği
üzerinde derin derin düşünmemiz gerekir.
Yapılması gereken konuyu çok ciddi tartışmak ve
çözüm politikaları üretmek, ancak bu yönde bir
arayış gözlenmiyor. Sonuç bu denli kötü olduğu
ortadayken durumun iyiye doğru gideceğine ilişkin herhangi bir proje ve
çalışma işareti de mevcut değil. Sonuçlar üzerinde
bir durum değerlendirmesi yapacak, sorunu analiz edip hata kaynağını
belirleyecek bir otorite de yok. İlgililer nedense çok sessiz.
Geleceğe yönelik olarak da pek büyük umudum yok demek
istemem. Hayata umutla bakarım. Ancak PISA sonuçları
açıklandı, devlet katında siyasilerde hiçbir tepki ve
yansıma olmadı. Basında bilgim dâhilinde iki profesör
meslektaştan başka konuya değinen olmadı. İktidar-muhalefet siyasiler
konuyu gündemlerine almadılar. ABD’nin ilk 30 sırada olması
nedeniyle Başkan Obama tepki gösterdi. Ülkemizde tek ses yok.
Onun için ülkemizin yakın gelecekte bilim toplumu olacağı
konusunda çok ciddi kuşkular oluşturuyor.
Ziller Kötü Çalıyor
Sonuçları ülkemiz için ‘Eğitimimizde alarm
zilleri çalıyor’ diyor New York Üniversitesi
öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk Şirin (CNN 4 Aralık
2013, 5N 1K Programı). Bu sonuçlar geleceğin nitelikli kuşağını
hazırlayamadığımızı gösteriyor. Bugün gençlerimizin
eğitim düzeyindeki eksikliklerin nedenini daha iyi anlamış
bulunuyoruz. Öğrenciler yazamıyor, dersi anlamıyorlar. Sosyal
gelişmişliklerinin sorunlu olduğu görülüyor.
Üniversiteye gelen çocukların çoğu üniversite
okuyacak akademik bilgiye sahip değiller. Yıllardır uzmanlar uyarıyor ve
yazılıyor. En azından son 10 yıldır üniversiteye gelen
öğrencilerin durumunun çok farklı olmadığı ve hatta sorunlu
olduğunu belirtiyoruz. Bu bağlamda yıllardır anlattığım gibi
üniversitelerin durumu orta öğretimden farklı değildir. Bu
sorun çocuklardan çok sistemden ve uyguladığımız
politikalardan kaynaklanıyor. Söylediklerimizi PISA sınavları da
bütün dünyanın önüne koyuyor. Kaçış yok.
İyiyiz demekle iyi olmadığımızı bir kez daha bize uluslararası
karşılaştırmalı sınav sonuçları gösterdi.
Türkiye’nin Soruna Odaklanacak Eğitim Politikası Yok
Türkiye’nin ciddi bir eğitim ve bilim politikası
yok.
Türkiye bu gidişatla bilim ve teknoloji üreten, demokrasisi
gelişmiş bir ülke olamayacaktır. Bu politikalarda ısrarlı
olunması durumunda üç yıl sonra yapılacak PISA
araştırmasında sonuç yine değişmeyeceği açık. Eğitimin
içler acısı olduğunu bu sonuçlar belirtiyor.
Bunu bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Eğitimimizin
ilerleyiş ivmesi 2023 yılında bu gidişatla beklenen gelişmiş ülke
olamayacağımızı gösteriyor. Türkiye’de kişi
başına geliri 20 bin doları aşan ülkeler ligine girmek ve
Dünyanın ilk 10 büyük ekonomileri arasına yer almanın
biricik koşulu dünya tecrübesinden edindiğimiz bilimsel bilgi
olup bu gidişatla bunun mümkün olmayacağı
görülüyor. Acilen Türkiye’nin eğitim ve bilim
politikasının ciddi analizler ve geniş bir katılımla yeniden
çizilmesi gerekiyor gerekiyor. Türkiye’nin geleceği
nitelikli insan yetiştirmesine bağlıdır. Bugünkü eğitim,
toplumun 20 yıl sonra neyle karşılaşacağını göstermektedir. Bu
gidişle, bu Milli Eğitim ve bu YÖK’le yüzyılı kaybetmek
üzereyiz. Türkiye'nin gençlerine ve dinamizmine
haksızlık etmeyelim.
10 Aralık 2013 Adana
Not: Sayın hocam, birçoğunuzun E-Posta adresi bir şekilde
makinemdeki adres defterime yerleşmiştir. Amacım kimsenin zamanını
almak ve rahatsız etmek değildir. Hepimizin ortak sorununu bir şekilde
dile getirmektir. E-posta bu bakımdan düşüncelerimizi kolay
paylaşabildiğimiz bir ortam. Ancak peşinen eğer istenmeden e-posta
aldıysanız özür dilerim. Eğer geri bildirimde bulunursanız
listeden adresinizi hemen çıkarırım.