Yerli irticanın Amerika şubesi Güneş; "cevap" diye bir sürü zırvayı üstüste yığmış en üstüne de tüy dikmişsin;
"..Hatta 9 Kasim 1938'de, olumunden bir gun once, kendisine senelerce danismanlik yapan Ingiliz sefirine Turkiye'nin cumhurbaskanligini teslim etmek istedigini soyledigi Ingiliz gazetelerinde yayimlandi.
Mustafa Kemal ATATÜRK 9 Kasım'da komada yatarken mi İngiliz sefiriyle konuşmuş?
Öteki zırvaların da işte ancak bu kıvamda.
Hani boşuna dememişler "Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür" diye...
Peki "bu kadar kin ve zırvalama acaba neyle mümkündür?"
* * *
Mini Not:
"Lawrence'in abartma alışkanlığı, biyografisini yazan yazarlar ve diğer araştırmacıları zaman zaman anlaşmazlığa düşürmüştür. Kitabında süslü bir anlatımla dile getirdiği iddiaların bir kısmı sonradan yalanlanmış ve aksi ispat edilmiştir."
http://tr.wikipedia.org/wiki/T._E._Lawrence
* * *
Aydoğan
----- Original Message -----From: gti...@aol.comSent: Monday, October 29, 2012 6:53 AMSubject: Re: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan KekeviSon yuz senelik tarihin bir Kemalist version'u var, bir de bu version'un rejim tarafindan uyduruldugunu, gerceklerin degistirilerek yazildigini soyleyenlerin tarihi var.
Bircok orneklerle, Kemalist tarihin guvenilir olmadigi ortaya konuluyor artik.
Asagida, "Ataturk Gunlugu"nun nasil ve kimler tarafindan yazildigi belirtilmemis. Sonradan eklenmis, veya ciakarilmis sansur edilmis sozler olmasi muhtemel, cunku, Ataturk hakkinda yazilan bircok yazilarda ayni cesit tahrifat yapilmis.
Dogru oldugunu kabul edersek, asagidaki Kekevi'nin getirdigi kisminda bile M. Kemal'in Sultan'dan Harbiye Nazirligini isteyip alamamasi uzerine (11 ve 16 Ekim notlari) kusup Ingilizlere gitmis oldugu ihtimali ortaya cikiyor. Kemal, ayrica bir Osmanli Sultani ile evlenip vezir olmak ta istemisti, fakak Sultan cok guzelmis, M. Kemal kisa boylu diye red etmis.
Ortaya cikan manzara su: M. Kemal surekli yukselmek icin ugrasiyor, fakat Osmanli'dan yuz bulamiyor; muhtemelen bu yuzden ikinci tercihi olan Ingilizlere gidiyor.
Bu ihtimalden baska, M. Kemal'in Ingilizlere karsi yakinligi baska belgelerde de mevcut. Hatta 9 Kasim 1938'de, olumunden bir gun once, kendisine senelerce danismanlik yapan Ingiliz sefirine Turkiye'nin cumhurbaskanligini teslim etmek istedigini soyledigi Ingiliz gazetelerinde yayimlandi. Sefir'in Ingiliz hariciyesine gonderdigi telgraf var. Bunlari isteyen olursa kaynaklariyla birlikte buraya getirebilirim. Arti: Lawrence'e verdigi 'kucuk Turkiye" sozu var. Lozan'da Ingilizler'in Halifeligi kaldirirsan anlasmayi imzalariz sartini kabul etmesi var....Vefatinda O'nu en cok ovenlerin basinda Ingilizlerin geldigini unutmayin. Neden M. Kemal'i bu kadar sevdiler acaba? Petrol bolgeleri icin savasmadigi icin mi, her dediklerini yaptigi icin mi dersiniz?
Bir Turkiye c. baskani nasil bir Ingiliz sefirine en milli konulari danisir, ulkeyi teslim etmek ister siz kabul edebiliyormusunuz bunu? Niye bunlar Kemalist tarihte yok, ama yabanci gazete ve kitaplara konu olmus?
Bahis konusu "Pera Palas'ta Ataturk'un Anadolu'da Ingilizler altinda calismak istedigini soylemek icin Ingiliz bir yetkili aradigi" olayini anlatan Lord Kinross'tur. Bir milletin Yeniden Dogusu isimli kitabinda olayi detayli olarak verir. Mustafa Kemal'in Sultan'dan onemli bir vazife koparamayacagini bildigi icin, Ingilizlere yanastigini soyler (yani, benim Ataturk Gunlugu'ne bakarak yukarda vardigim sonuca varir).
Aydogan Kekevi onemli bir sey soylemiyor. Kizginlik sergiliyor, o kadar. Bir yerde Mustafa Kemal Ingilizlerden Anadolu'da valilik istedikten sonra niye cevap verilmedi diye soruyor. Lord Kinross bu cevabin verildigini, M. Kemal ile alay edildigini yaziyor. Soyle: "Onemli bir sey degil bu. Bircok Turk General'den boyle istekler gelir artik" denildigini yaziyor. Asagiya Kinros'un olayi anlatisini aynen koyuyorum: (Gunes)
Source: Ataturk, The Rebirth of a Nation, Lord Kinross, 1965Perhaps, it occurred to Kemal, something could be achieved through the Allies themselves. With his compelling presence and his immaculate uniform, emblazoned with medals and with the insignia of an ADC to the Sultan, he was already a conspicuous figure in the Pera Palace Hotel, its mock-Oriental marble halls now teeming with officers in the occupying forces and in the Inter-Allied High Commission. He attracted their curiosity as soon as it became known that he was the hero of the Dardanelles. At first he chose to keep his distance.
page 141-142:
But now he began to see that some contact with the Allies might serve his designs. They were, after all, in virtual control of the country. The French had landed in Alexandretta and were pressing forward into Cilicia. The Italians were about to land at Adalia, thence likewise to penetrate inland. The British had control officers scattered over Turkey from Thrace to the Caucasus, supervising demobilization and disarmament. The Sultan was in power, and unlikely to give Kemal a post of any consequence in the dwindling Turkish army. For what he sought -and this was just such a national resurgence as Curzon feared- any position of authority was better than none. Might he not obtain some post from the Allies themselves - preferably the British, who had no ultimate territorial designs on the country? Power obtained under their auspices, now that they had come, might well be turned into other and more patriotic channels once they had gone.
Deciding to sound them out indirectly, he chose as intermediary a British correspondent of repute, G. Ward Price, of the 'Daily Mail'. Through the manager of the Pera Palace Hotel, he sent the correspondent an invitation to take coffee with him. After consulting the responsible colonel in the Intelligence Branch of the General Staff, Mr Ward Price accepted. He found Kemal not in uniform but in a frock-coat and fez. He struck him as handsome and virile, restrained in gestures, quiet and deliberate in voice. He was accompanied by his friend Refet.
Kemal confessed to him that his country had joined the wrong side in the war. The Turks should never have quarrelled with the British. They had done so as a result of Enver's pressure. They had lost - and now they must pay heavily. Anatolia was to be divided. Kemal was anxious that the French should be kept out of the country. A British administration would be less unpopular.
"If the British," he said, "are going to assume the responsibility for Anatolia, they will need the co-operation of experienced Turkish governors to work under them. What I want to know is the proper quarter to which I can offer my services in that capacity."
Ward Price gave the staff colonel an account of the interview. He dismissed it as unimportant, remarking, "There will be a lot of these Turkish generals looking for jobs before long."-----Original Message-----
From: Fusun CAGIRGAN <fuso...@yahoo.com>
To: undisclosed recipients: ;
Sent: Sun, Oct 28, 2012 4:51 pm
Subject: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan Kekevi
Aydogan Beyin degerlendirmesini Turkce Karakterleri duzenleyerek sizlerle paylasmak istedim. Dilerim bu cirkin konu yeniden gundeme gelmez.Saygi ile,Fusun********Bu "konu" 5 yil once de yine gundeme getirilmis. Medyada ve internette gerekli cevaplar verilmisti. O zamanki obekde ben de "Anti-Kemalist Cephe’nin “hula hula dansi” baslikli uzunca bir yaziyla yanitlamistim1918'de Mustafa Kemal'in boyle bir teklifte bulundugunu iddia eden gazetecinin neden 39 yil sonra bunlari animsamis olmasindaki keramet bir yana; neden Anadolu'da samar yerken bu "teklifi" firsat bilip onu Turk Halkinin gozunde kotulemeyi akil etmediklerini de sorgulamak gerekir..* * *Demek yine bunlarin periotik zamanlamalari geldiginden servise sunmuslar...Olsun alistik artik: Ne demis atalarimiz "Yalandan kim olduki"; bunlar yalanlarina devam edecekler biz de yalanlarini suratlarina vurmaya.* * *Soz konusu yanitimi asagiya aliyorum.Kalin saglicaklaAydogan KEKEVI 28.10.12Not: Yazida kaynak olarak TTK gosteriliyor oysa animsadigim kadariyla 5 yil onceki saldirida boyle bir kaynak yoktu. Neyse sonuc degismez..Ama yine de TTK'na soracagim..* * * *Aydogan KEKEVI 02.12.2007"Anti-Kemalist Cephe’nin “hula hula dansi”Zaman ZAMAN, zaman ve zemine uygun olarak Ataturk’e saldirilar iftiralar saptirmalar yogunlasir: Iste bu zamanlar da oylesi zamanlardan ; hem ZAMAN hem zemin uygun oldugundan zaman gecirmeden 84 yildir cignene cignene artik pelteye donusmus, her cigneyenin agiz kokusu sinmis sakizlar yeniden agizlarda...Simdi bu zamane firsatcilarinin en son ve en “yeni” “SOK (!)”lari da “14 Kasim 1918 tarihinde Ataturk’un Ingilizlere Vali olmak teklifi” imis.Yani somurge valisi.Kim ? : “Bagimsizlik benim karakterimdir” diyen insanOysa “Somurge valiligine 14 Kasim’da talip olan(!)” YILDIRIM ORDULARI KOMUTANI Mustafa Kemal Pasa 5 Kasim’da, yani sadece 9 gun once “Iskenderun’a cikacak olan Ingilizlere ates emri” veriyor askerlerine: Hem de Saray’in "Mutareke hukumlerine sonuna kadar riayetkar davranilacak" buyruguna ve de Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin isgalciler icin; “...Toros tunellerinin Itilaf Devletlerince isgali yalniz bir koruma niteligindedir..” demesine ragmen.Ve Ataturk’un 6 Kasimda “Ates Emri"ni Istanbula bildirmesinden bir gun sonra, yani 7 Kasim’da Yildirim Ordulari Grubu Komutanligi ile VII. Ordu Karargahi’i Padisah iradesiyle kaldirilarak Mustafa Kemal Pasa Harbiye Nezareti emrine veriliyor...Ve 13 Kasim’da Istanbula dondugunde Bogaz’da demirli Ingiliz Donanmasina bakip “Geldikleri gibi giderler” diyor.Ve yine ayni Pasa sadece bir gun sonra da bir Ingiliz gazeteciye “Ben Ingilizlere Vali olmak istiyorum(!)” diyor...“Belge”si de bir Ingiliz gazetecinin yillar sonra yazdigi 1957 de yani 39 yil sonra yayinlanan anilari.Gazetecinin bunu haber olarak gazetesine gonderip gondermedigi, o tarihlerde haber veya makale olarak yayinlanip yayinlanmadigi da mechul. Olsaydi bunlar bulur eklerlerdi.* * *Soz konusu “Kim Kahraman Kim Hain” baslikli yazidan o bolumu buraya aliyorum“Bir baska belge ise gercekten sasirtici. 14 Kasim 1918 gunu, bir gun once Istanbul'a gelip Pera Palas'ta ikamete baslamis olan Mustafa Kemal Pasa, Ingilizlerin Daily Mail Gazetesi'nin muhabiri G. Ward Price'i araci yaparak General Harrington'la gorusmek ister. Price, Pera Palas'ta yaptigi gorusmeyi hatiralarinda soyle aktariyor: "Mustafa Kemal, yapmak istedigi bir teklif icin Britanya resmi makamlariyla nasil temas edecegini" bildirmemi rica etti. "Bu harpte yanlis cephede savastik, dedi, eski dostumuz Britanyalilarla asla kavga etmek istemezdik... Biliyoruz, partiyi kaybettik... Anadolu'nun Muttefik Devletler tarafindan isgal edilecegini tamamen biliyordum... Bu topraklar uzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hosnutsuzluk gosterilmemesi gerektir."* * *Peki sonra ne olmus ?Madem Ataturk o gun uc yil once tozunu attirdigi Ingiliz Ordusu’nun bir Generali olan Harrington’la nasil irtibat kuracagini bilmiyordu; Ingiliz resmi makamlarinin adreslerinden de bihaberdi, sana sordu, senden yardim istedi; peki sen ne yaptin mister ?* Generalle baglanti kurup bulusturdun mu? Yok !* Yetkili sorumlu makamlarin adresini verdin mi bari ? O da yok* Bu “Muhabbeti” haber veya makale yapip gazetene gonderdin mi yayinlandi mi? Yok!* “Evet” diyorsan belgeler nerede ?Yani hepsi “No” mu ?Bu kadar “yok”tan sonra ortaya cikacak sonucun ne olabilecegine siz karar verin.* * *Artik Mr.Price anilarini o yillarda yazmis da bizimkilerin eline gecmesi mi bu kadar surmus; yoksa adam 1918’den 1957’ye kadar 39 yil bekledikten sonra mi ancak eli degmis anilarini yazmaya onu da bilmiyoru/m/z.Ehh oyle olsa bile 1957’den 2007’ye bir 50 yil daha, yine de uzun bir sure.Aslinda hayatta olsa Mr.Price’ye;* Anilarini Ataturk sagken mi o oldukten sonra mi yazdigini ?* Eger 5o’li yillarda yazdiysa niye bu kadar bekledigini ?* Ataturk hayattayken neden yazmadigini ?sormak isterdim..Ama bizimkilerin gercekleri arastirmak gibisinden bir tasasi ve amaci olmadigindan hemen sarilivermisler yeni gelinin damada sarilmasi misali..* * *Neyse sonuc olarak ben Ingiliz gazeteciyi anliyorum; Ingiliz Ordusunun Canakkale’de yedigi kazigin acisini yillar sonra “hatira” yazarak cikaracak akli sira.Ama bizim “Zaman" Gazetesinin kendisini "Derin tarihi gulen tarihe cevirme"ye adamis tarihcinin buna hemen itirazsiz “belge” diye sarilmasini anlamakta zorlaniyorum.Yani ortada “sokluk” bir durum varsa o da bir tarihcinin Mustafa Kemal’e dokunduran bir“varak”a “vesIka” diye sahip cikmasi...* * *Bu “camia”nin duayenlerinden Mehmet Sevket EYGI’nin gecenlerde “Bu Ulke Bu Kadar Yalanla Nasil Ayakta Duruyor” baslikli bir yazisi vardi. Oteki yazilari gibi onu da okudum: Artik yarim yuzyila yakin “bati”da yasamamamizdan mi nedir, her ne kadar kizsam da, “hemfikir” olmasam da “ehh o kadar da olacak, o da onun fikri” diyenlerden oldugum icin yazilarini elime gectiginde “delete” etmem okur(d)um.Yalniz bu yazi okudugum okuyacagim son yazisi oldu (itiraf :eskisi kadar olmasa arasira da olsayine de "goz atiyorum" a.k.): Siraladigi yalanlarin arasinda “Seyh Sait Isyani” ile “Menemen”i de sayinca bendeki tolerans sigortasi ativerdi.Dosyaladigim yazisinin ustune soyle bir not ekledim:“Bu zatin goruslerinin karsiti olmama ragmen yine de "bozuk saatin bile gunde 2 kere dogruyu gostermesi" olgusundan cikarak ozelime gonderilenleri okuyor, "gondermeyin" falan demiyordum.Ta ki "Seyh Said" ve "Menemen" olaylarini da yalanlayan, “Kurtulus yalani” diye bir yalan da kendisi yumurtlayan bu yazisini okuyuncaya kadar..Hem ilgimi, hem herseye ragmen bir insan olarak duydugum saygimi yitirdim.O zaman anladimki bunlarin en dogrucu gecineninin bile derdi hic bir zaman "dogrular, gercekler" olmadi; tek hedefleri vardi "herseyi kullanarak hedeflerine ulasmak" yani "laik Cumhuriyeti ve Kemalizm'i ortadan kaldirmak".Bunlar 84 yillik dinmeyen kinin bitmeyen disavurumuydular..Hem de o kinlendikleri sistem bunlara ve torunlarina iktidari teslim edecek kadar hosgorulu ve lakayt davranmis olsa da ..* * *Son olarak: Asagidaki ATATURK GUNLUGU’nden yaptigim alintilari okuyup degerlendirmenizi kendiniz yapiniz. Bir yanda resmi yazismalara telgraflara dayanan bilgiler ve bir Ingiliz gazetecisinin kisisel algilamalarinin tahminlerinin 39 yil sonra (1957) belgesiz kanitsi taniksiz kagida dokulmusune dayanak olarak sarilan zihniyet obur yanda.Aydogan Kekevi* * * * * * * *"11 Ekim 1918 -13 Kasim 1918 arasi Ataturk Gunlugu"...11.Ekim 1918 : Ataturk'un Halep'ten Padisah Vahdettin'e iletilmek uzere Basyaver naci (Eldeniz) bey'e telgrafi: “...Vatanimin selametinin temini bakimindan Tevfik Pasa Hazretleri gercekten muskulata tesaduf etmislerse sadaretin derhal Izzet Pasa Hazretlerine ve onun da esasi Fethi (Okyar), Tahsin (Uzer), Rauf (Orbay), Canbulat, Azmi, Seyhulislam Hayri ve acizlerinden olusan bir kabine teskil etmesi zaruridir. Adi gecen kisilerin olusturacagi kabinenin vaziyete hakim olabilecegi gorusundeyim.” (Ataturk Izzet Pasa’ya da ayni sekilde bir telgraf cekmis, kabinede Harbiye Nazirliginin kendisine verilmesini istemistir.) .14 Ekim 1918: Ahmet Izzet Pasa’nin kabine kurusu, Harbiye Nazirligi ve Baskomutanlik Genelkurmay Baskanligi’ni kendi uzerine alisi.15 Ekim 1918: Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin kabineyi kurusunu takiben Mustafa Kemal Pasa’ya telgrafi: “...Baristan sonra Allah’in lutfu ile isbirligi yapariz”16 Ekim 1918: Ataturk’un Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin 15 Ekim 1918 tarihli telgrafina cevabi: “Baris gecikecektir, barisa kadar cok buhranli anlar gecirecegiz. Bu devrede vatana faydali olabilirsem dusuncesiyle Harbiye nezaretini istemistim. Yoksa barisa kavustuktan sonra onun huzur ve sukunu icinde harbiye nazirligini benden cok mukemmel yapacak kisiler bulunabilir. Buna nazaran baristan sonra isbirligimizi hic de zorunlu, hatta gerekli gormuyorum”....31 Ekim 1918 tarihinde General Liman Von Sanders Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin 30 Ekim 1918 tarihli telgrafi uzerine YILDIRIM ORDULARI KOMUTANLIGI’ni Mustafa Kemal Pasa’ya devreder ve bunu bir emirle duyurur: “Yildirim Ordulari Grubu’nun emir ve komutasini bugunden itibaren iftiharlarla dolu bircok muharebede kendisini gostermis bulunan Mustafa Kemal Pasa Hazretlerine birakiyorum”...3 Kasim 1918 de Ataturk Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’ya “Mondros Ateskes Antlasmasi’nin bazi maddelerinin aciklanmasini” isteyen telgrafini gonderir.Ayni gun Ingilizler Iskenderun’a bir heyet gonderek limandaki mayinlarin temizlenmesini ve bunu takiben karaya asker cikaracaklarini bildirirler.4 Kasim 1918: Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin Ataturk’un 3 Kasim 1918 tarihli telgrafina cevabi: “...Toros tunellerinin Itilaf Devletlerince isgali yalniz bir koruma niteligindedir....Isgal kuvvetlerinin nereden gelecegi ve miktari Ingiliz Komutanligi tarafindan bildirilir”5 Kasim 1918: Ataturk’un Katma’dan cagirdigi Ali Fuat Pasa ile Adana’da gorusmesi: “...Artik milletin bundan sonra kendi haklarini kendisinin aramasi ve korumasi, bizlerin de mumkun oldugu kadar bu yolu gostermemiz ve butun ordu ile beraber yardim etmemiz lazimdir”..:Ataturk’un Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’ya telgrafi: “...Pek ciddi ve samimi olarak arz ederim ki, mutareke sartlari arasinda yanlis yorum ve anlamayi ortadan kaldiracak onlemler alinmadikca, ordulari terhis edecek ve Ingilizlerin her dedigine boyun egecek olursak Ingilizlerin ihtiraslarinin onune gecmeye imkan kalmayacaktir”...Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin Ataturk’e “Ingilizlerin Iskenderun limanindan –liman ve sehrin kendilerine terk edilmesi sozkonusu olmadigindan- faydalanmalarinda bir mahzur gormedigini ve bu gorusun Suriye’deki Ingiliz Ordu Komutanina tebligini” bildiren telgrafi....Ataturk’un komutasi altindaki kuvvetlere “iskenderun’a asker cikarilmasi halinde, gerekirse silah kullanilarak bu durumun menedilecegini” bildiren emri..6 Kasim 1918: Ataturk’un Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’ya “Iskenderun’a cikacak Ingilizlere ates emri verdigini” bildiren telgrafi.6/7 Kasim 1918: Ahmet Izzet Pasa’nin, Ataturk’un 6 Kasim 1918 tarihli telgrafina cevabi: “Iskenderun’a cikacaklara karsi tarafinizdan silah kullanilmasinin emir verilmis olmasi, devletin siyasetine ve memleketin menfaatlerine kesinlikle aykiri oldugundan bu yanlis emrin derhal duzeltilmesi tavsiye olunur. ...Ateskes Antlasmasi’nda bize bu uygunsuz hukumleri kabul ettiren, gaflet degil kesin maglubiyetimizdir.”7 Kasim 1918: Ataturk’un Ahmet Izzet Pasa’ya, Iskenderun’a cikacak Ingilizlere karsi silah kullanilmasi hakkinda verdigi 5 Kasim 1918 tarihli gizli emrin gerekcesini aciklayan telgrafi....Ayni gun; Yildirim Ordulari Grubu Komutanligi ile VII. Ordu Karargahi’nin Padisah iradesiyle kaldirilmasi ve Ataturk’un Harbiye Nezareti emrine verilmesi.8 Kasim 1918: Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’nin , Iskenderun’un teslimiyle ilgili olarak Amiral Calthorpe’dan aldigi yazi uzerine Ataturk’e telgrafi: “...Muracaat vukuunda sehrin tahliye ve teslim olunmasi hususunda gerekenlere acele bildirimi lazimdir... Gevseklik gostermemek sartiyla bu aczimizin gozonunde bulundurulmasi ve soz ve hareketlerimizin buna uydurulmasi melmelek (memleket?) selameti icin gereklidir.”Ataturk’un Sadrazam Ahmet Izzet Pasa’ya cevabi gecikmez: “...Acz ve zafimiz derecesini pekala bilirim. Bununla beraber devletin yapmaya mecbur oldugu fedakarligin derecesini de belirleme ve sinirlama gerekecegi kanaatini de muhafaza ederim. Yoksa Almanya ile beraber sonuna kadar harbe devam etmek halinde busbutun hezimete ugranilacagindan, Ingilizlerin elde edebilecekleri neticeyi onlara kendi yardimimizla bahsetmek tarihte Osmanlilik icin, bilhassa bugunku hukumetimiz icin kara bir sahife vucuda getirir.. ...Bilhassa yuksek sahsiyetinizce yakinen malum bulunmustur ki acizleri her ne hal ve vaziyette bulunursam bulunayim dogru olduguna kani bulundugum ve gerekenlere soylemeyi ve ulastirmayi memleketin selameti geregi kabul ettigim goruslerime tabi olmaktan nefsimi menetmege kadir degilim”Ve ayni gun ogleden sonra Sadrazam Ahmet Izzet Pasa sadaretten istifa eder. Yeni kabine 11 Kasim 1918 tarihinde Tevfik Pasa tarafindan kurulur.10/11 Kasim 1918: Ahmet Izzet Pasa’nin, Ataturk’e Sadaretten cekildigini ve onun da Istanbul’a gelmesinin iyi olacagini bildiren telgrafi: “Zat-i devletleri bir an evvel Istanbul’a gelmelisiniz. Sizinle gorusmeye ihtiyacim var!”13 Kasim 1918: Ataturk’un Istanbul’a gelisi ve deniz ortasinda demirlemis dusman donanmasini gordugu zaman yaveri Cevat Abbas (Gurer) Bey’e soyledigi soz: “GELDIKLERI GIBI GIDERLER”C* C* C* C* C* C* C* C*Kaynakcali Ataturk Gunlugu Prof. Dr. Utkan KOCATURK Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari..* * * *
Güneş kardeşim gel seninle biraz muhabbet edelim, bu yazı da en azından şimdilik bu konuda son yazışma olsun, çeke çeke uzadı gitti, millet bıktı...
* * *
Önce sana biraz sitem edeceğim, sonra da nasıl olsa kabul etmeyeceğin kısa kısa cevaplar vereceğim: Yaa arkadaşım kusura bakma ama çok gıcıksın; gıcıklığınla onlarca insanı çileden çıkarıp fıtık ettin.
Mide ülseri olanlar da var, onlardan biri de ben..
Nereden sardılar seni başımıza, nasıl kurtulacağımızı bilemez olduk vallahi.
Aslanım seni ikna etmek için ne edek? Seninkilere biz de biat mı edelim?
Bunun biat etmekten başka kurtuluş yolu yok mudur?..
Bir şeyler yazıyorsun, iyi güzel,ama işkence ondan başlıyor ; sana cevap veriliyor, verilen cevabı beğenmiyorsun; "değmez" deyip cevap vermiyoruz bu sefer de "cevap veremediniz" diye efeleniyorsun; kısa yazıyoruz az geliyor; uzun yazıyoruz çok geliyor, kafan karışıyor, anlamıyorsun;, kazara okuyup anlayacak olsan, kavrayamıyorsun; ne desek seni sarmıyor; kafan basmıyor, başka yerlerinden şırınga edecek halimiz de yok ya..
Bana kalırsa sen senin kafanın kapasitesini aşan şeyleri "red" etmek üzerine kurgulanmışsın, seni kim kurguladıysa "Saldırı en iyi savunmadır" modülüne ayarlamış. "Saldır da nasıl saldırırsan saldır akıl mantık, izan mizan hak getire" demişler.
Kıvıramadığın yerde de ya bir "ama" ya da bir "olabilirlik" sokuşturuyor yine meşrebine dönüyorsun.
Bak şimdi:
"Ayni sefirin
Ataturk'u oven bir telgrafini Kayaalp Buyyukataman getirdi birkac ay
once.
Evet, Ataturk'u ovuyordu, ama kendisinin
Ataturk'un en siki dostu ve danismani
oldugunu da
soyluyordu.
"Olum doseginde ayni sefire gel
sen Turkiye'yi idare et demesi
mumkundur."
Ne demek "mümkündür"? böyle iddia, böyle öznel varsayımlarla tartışma mı olur?:
Şimdi bu "mümkündür" mesela benim senin baban olmam ne kadar mümkünse Atatürk'ün tozunu attırdığı İngilizden danışman yapması bir yana ,arkasından da onu Cumhurbaşkanı yapmak istemesi de o kadar mümkündür..
Haa ayrıca Sn.Kayaalp'ın gönderdiğini söylediğin yazıyı (umarım aynı yazıdır) okudum ama orada "danışmanlık" diye bir şeye rastlamadım. Bir konu üzerinde konuşmak tartışmak fikir beyan etmek "danışmanlık" mı oluyor senin gözünde; o zaman ABD elçileriyle oturup 9 maddelik anlaşmalar imzalamak ne oluyor?
* * *
"Lawrence'e verdigi 'kucuk Turkiye" sozu var. Lozan'da Ingilizler'in Halifeligi kaldirirsan anlasmayi imzalariz sartini kabul etmesi var.."
Mustafa Kemal nerede, ne zaman Lawrence ile karşılaşmış da "Küçük Türkiye" sözü vermiş?
Onları da söyle de bilelim nerede ne zaman? ama ne bilgi var, ne de belge, tek belgesi: "İngiliz gazeteci demiş ki.."
Mademki İngilizlere bu kadar güvenin var o zaman o İngiliz B.Elçisinin Atatürk için söyledikleri olumlulukları da kabul et! "Yok" olmaz, illaki "olumsuzluk" olacak, onun için araya bir "ama" sokacaksın.
* * *
"İngilizler Halifeliği kaldırmasını istemişler"; yav mühterem; İngilizler halifeyi zaten avuçlarına almışlar istediklerini yaptırıyor, istediklerini imzalatıyorlar; Lawrenc ise Halifenin Arap kullarını Halifeden zaten çoktan koparmış uzaklaştırmış, geriye olup olmadığı da tartışmalı boş bir "halifelik" sıfatı kalmışken,,, yani sürse ne olur sürmese ne olur!
Peşinden gidecek olan kimse kalmadıktan sonra; "Halifelik"in sadece tabelalık durumu var yani....
Ve de İmparatorluk ve onunla birlikte "halifelik" zaten dokunsan yıkılacakken, pardon zaten yıkılmışken...
* * *
Bir de senin şu "belge" "kanıt" "kaynak" isteme hallerin var ya bayılıyorum, yalnız her ne kerametse saldırılan Atatürk olduğunda sendeki bu "belge" "kanıt" duyarlılığından iz kalmıyor, eline ne verseler yeni gelin aşkıyla sarılıveriyorsun.
Artık senin iliklerine kadar Atatürk düşmanlığın tescilli, sen de sicilli olduğun için kimse senin bu "belge isterim" "kaynak isterim" numaralarını yemiyor; kısacası deşifresin...
Senin önüne biz ne koysak, gözüne ne soksak nasıl olsa ya "sahte" diyeceksin, ya "Diktatörden korkularından öyle yazmışşlar, öyle demişler " diyecek rededeceksin.
Aha bak aynen böyle:
"Son yuz senelik tarihin bir Kemalist version'u var, bir de bu version'un
rejim
tarafindan uyduruldugunu, gerceklerin degistirilerek
yazildigini
soyleyenlerin tarihi var.
Bircok orneklerle, Kemalist
tarihin guvenilir olmadigi ortaya konuluyor artik."
Eeee daha ne diye "kaynak" isterim, "belge" isterim diye eşelenip duruyorsun?
* * *
Yazıda benim alıntılarımın "kaynağı" olan "Kaynakçalı Atatürk Günlüğü"ne gelince; adı zaten üstünde "Kaynakçalı"; her "günlük alıntı"nın sonunda en az 2-3-4 tane kaynak verilmekte; Kaynakçalar bölümünde ise "A" "Anılar"dan dan "Z" "Zaman gazetesi"ne kadar ; resmi devlet belgelerinden, özel yazışmalara, yabancı açık gizli kaynaklara kadar 500 den fazla adres var...
Bana inanmıyorsan kitabı bulur alırsın, bakarsın..
* * *
Özetle güzel kardeşim, biz ne etsek boş, sen ne desen hoş.
En iyisi "Sen sağ biz selamet; sen de bu yolda devam et"
Hadi kal sağlıcakla
Aydoğan Kekevi
* * * *
Bu da tesadüfen bugün geldi;
Sakın üzerine alınma haa !
* * * * * ***************** * * * * * * ***************** * * * * *
Sent: Wednesday, October 31, 2012 5:07 AM
Subject: Re: [FLTURK] FW: [Ozgur_Gundem] Re: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan Kekevi
Gercek dokumanda, Ingiliz sefiri, olum dosegindeyken cagrildim diyor; muhtemelen Kasim 1938'de cagrilmis Martin Gilbert'e gore.
-----Original Message-----
From: Dr. Kayaalp Buyukataman <kbuyuk...@gmail.com>
To: FLTURK <FLT...@yahoogroups.com>
Cc: 'Aydogan Kekevi' <dog.k...@t-online.de>
Sent: Tue, Oct 30, 2012 5:10 pm
Subject: [FLTURK] FW: [Ozgur_Gundem] Re: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan Kekevi
From: Ozgur_...@yahoogroups.com [mailto:Ozgur_...@yahoogroups.com] On Behalf Of Aydogan Kekevi
Sent: Tuesday, October 30, 2012 12:47 PM
To: gti...@aol.com
Subject: [Ozgur_Gundem] Re: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan Kekevi
__._,_.___
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (1) Visit ISTANBUL
CENTERS
where everyone
is welcomed no membership
required(ucretsiz)It is your
meeting place
Istanbul Center
Headquarters
2500 W. SAMPLE ROAD
Pompano Beach, FL 33073
P: 954 956 8828
F: 954 956 8827
in...@anatoliacenter.org
http://miami.istanbulculturalcenter.org/
Miami Branch:
5760 NW 72nd Ave
Miami, FL 33166
Phone: (305)406 3336
Fax : (305)406 3337
www.anatoliacenter.org:.![]()
__,_._,___
-----Original Message-----From: Dr. Kayaalp Buyukataman <kbuyuk...@gmail.com>To: FLTURK <FLT...@yahoogroups.com>Cc: 'Aydogan Kekevi' <dog.k...@t-online.de>Sent: Tue, Oct 30, 2012 5:10 pmSubject: [FLTURK] FW: [Ozgur_Gundem] Re: M. Kemal Ingiliz Valisi olmak istedi, yalani uzerine - Aydogan Kekevi
Visit ISTANBULCENTERSwhere everyone is welcomed no membershiprequired(ucretsiz)It is your meeting placeIstanbul CenterHeadquarters2500 W. SAMPLE ROADPompano Beach, FL 33073 P: 954 956 8828F: 954 956 8827in...@anatoliacenter.orghttp://miami.istanbulculturalcenter.org/Miami Branch:5760 NW 72nd AveMiami, FL 33166Phone: (305)406 3336Fax : (305)406 3337http://www.anatoliacenter.org/:
.
__,_._,___