Carlos Castaneda söyleşi - Yalnız iki kez yaşarsın - 3/3

138 views
Skip to first unread message

AKI GM

unread,
Feb 12, 2011, 4:24:33 PM2/12/11
to DON JUAN

... devamı ...

MUAZZAM KAPI

İçime bilinmeyen biri girer ve katılmamız için bizi bekler. Ona Carol Tiggs deniyor – benim diğer yarım. Bizimle beraberdi, sonra kayıplara karıştı. Kayboluşu on yıl sürdü. Gittiği yer kavranamaz, akla uygun bir yer değildi. Bunun için lütfen yargılamayı kesin!

SIRADAN HİSLER GEBERTİR

Carol Tiggs basıp gitti. Sizi temin ederim artık New Meksiko'nun dağlarında yaşamıyor. Bir gün Pheonix kitapevinde seminer veriyordum ve o cisimlendi. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi oldu. Konuşmaya devam ettim. Ne söylediğimi bilmeden iki saat konuşmaya devam ettim. Onu dışarı çekip on yıldır nerede olduğunu sordum! Ağzını açmadı ve terlemeye başladı. Yalnızca şüpheli hatıraları vardı ve şakalar yapıyordu.

Carol Tiggs'in geri gelmesi, bizim girip çıktığımız muazzam bir enerji kapısı açmıştı. Büyücülüğün niyetine giden kocaman bir girişi vardı. Onun dönüşü bize yeni bir güç çemberi verdi; beraberinde, bizim dışarı çıkmamıza izin veren muazzam bir enerji getirdi. Bunun için için biz şu anda buradayız. Seminerde biri Carol Tiggs'e tanıştırıldı. “Fakat çok normal görünüyorsun.” deyince, Carol Tiggs “Ne bekliyordun? Göğüslerimden yıldırımlar mı saçacaktım?” diye cevap verdi.

ALGININ OROSPULARI

Carlos Castaneda kimdir, ve o yaşıyor mu?

1994 yılıydı: Neden bunları geçmiyoruz? Yaşını söyle ve Avedon (ünlü Amerikalı bir fotoğrafçı) resmini çeksin. Kimse ona gizliliğin öldüğünü ve detayların ortaya saçıldığını söylemedi mi? Dikkatimizin tamamen değişmesi bizi parıltılı bir hale getirdi. Burada birinin bilmek isteyeceği şeyler var – dünyevi, kişisel şeyler. Yaşadığı yeri seviyor mu? Sinatra'nın düetleri için ne düşünüyor? Kitaplarından elde ettiği dikkat çekici kazançla ne yaptı? Büyük yaşlı Baba'lar gibi bir turbo Bentley mi kullanıyor? Michael Jordan ve Edmund White ile gerçekten birlikte miydi?

Yıllarca onu sıkıştırmaya çalışıyorlardı.

Eski iş arkadaşlarının ve şüpheli tanıdıklarının hatıralarından yüzünü dahi yeni baştan çizmişlerdi; bu işin sonunda bir polisin Reader's Digest dergisi için çizdiği müşfik bir Olmek gibi görünmesine neden oldu. 70'lerde Time dergisinde bir resmi ortaya çıktı (yalnız gözleri görünüyordu) dergi bunun sahte bir resim olduğunu öğrendiğinde onu asla affetmedi.

Bu esnada, Paul McCartney'in ölümü açıklandığında, dedikodu sağlamlaştı. Carlos Castaneda aslında Margaret Mead (Amerikalı bir antropolog, kadın hakları, ahlak, ırklar arasındaki ilişkiler gibi konularla ünlendi) idi.

Temsilcisi ve avukatları, muhabirlerin, çılgınların, spiritüel uçukların, New Age taraftarlarının, işlerini uyarlamak isteyen sanatçıların – tanınmış veya tanınmamış – ve bir sürü sahte seminer veren taklitçilerinin saldırısına karşı devamlı çevresindeydiler.

Otuz yıldan sonra, kafasında bir fiyat yoktu. Guru olmaya meraklı değildi; bir turbo Bentley'ler, türbanlı hayranlarla dolu çiftlikler, Paris-Vogue dergisinde yayınlar olmayacaktı. Castaneda Enstitüsü, İleri Büyücülük Çalışmaları Merkezi, Rüya Akademisi – ticari reklam, mantar, veya Tantrik Sex olmayacaktı. Yaşam öyküleri ve skandallar olmayacaktı. Seminer için davet edildiğinde, Castaneda ücret almıyor ve seyahat masraflarını kendi karşılıyordu. Giriş ücreti genelde birkaç dolar oluyordu, o da kirayı karşılamak içindi. Katılımcılardan tüm istediği, tüm dikkatlerini vermeleriydi.

“Özgürlük özgürdür,” diyordu. “Satın alınamaz veya anlaşılamaz. Kitaplarımla, – farkındalığın, gezinmenin veya hareket etmenin bir ortamı olabileceğini - bir seçenek sunmaya çalışıyorum. O kadar ikna edici olmadım; roman yazdığım zannediliyor. Eğer uzun boylu ve yakışıklı olsaydım, işler başka türlü olurdu – o zaman Büyük Babayı dinleyeceklerdi. “Yalan söylüyorsun” diyor insanlar. Nasıl yalan söyleyebilirim ki? Yalnızca bir şey almak, hile yapmak için yalan söylenir. Kimseden hiçbir şey istemiyorum – yalnızca fikir birliği. Bizim dünyamızdan başka dünyaların da bulunduğu hakkında bir fikir birliği oluşturmak için buradayım. Eğer, kantlarımızın büyümesi konusunda fikir birliğine varırsak, o zaman uçabileceğiz. Fikir birliği ile kritik kütle oluşur, kritik kütle ile de harekete geçebiliriz.”

Castaneda ve arkadaşları, zamanımızın tek anlamlı devrimcileri olan enerjetik radikallerdir – biyolojik zorunluluğu evrimselliğe dönüştürmek haricinde. Eğer egemen sosyal yapı üretmeyi emrederse, korkusuz büyücüler düzeni, (hepsi de enerjetik korsandırlar) daha dünyasal bir şeyin, yani, daha az bir şeyin peşindedir. Ürkütücü olan, çığır açan niyet dünyayı don Juan'nın yirmi sene önce yaptığı şekilde bırakmaktır: saf enerji, bozulmamış farkındalık. Büyücüler bu numaraya “Özetleme” diyor.

KİBAR MAYMUN

Gençliğimde idol'un Alan Watts'tı (İngiliz filozof, doğu felsefesini batıya tanıttı). “Carlos Castaneda” olduktan sonra, onu ziyarete gittim. Bende çakan ışıktan ürktü. Yapmacık değildi – bana uyumamı önerdi. “Hey Alan, nedir bu?” dedim, “Fakat Carlos,” diye cevapladı, “bu güzelliği görmüyor musun? Benim kusursuzluğu anlayabildiğim inançlara henüz ulaşamadığını? Mükemmel değilim fakat insan demek olan zayıflığı kucaklıyorum.” Bu boktan bir şey. “Bunun tersini söyleyen insanlar tanıyorum; söylediklerini yapıyorlar. Ve bizim yüce varlıklar olduğumuzu ispatlamak için yaşıyorlar.” dedim ona. Büyük bir spiritualist olan bir kadın var. Elinden milyonlarca dolar geçiyor – bunu yirmi yıldır yapıyor. Birinin evinde onu görmeye gittim, tam da benim bulunduğum anda bir erkeğin taşaklarını okşuyordu. Acaba bunu beni etkilemek için mi yapmıştı? Beni şok etmek için? Hiç de şoka uğramamıştım. Daha sonra, onu mutfakta kıstırdım. “Gecenin ortasında yalnız başına iken kendine ne söylüyorsun?” dedim ona. Genellikle don Juan bu soruyu sorardı bana. “Yalnız başına aynanın karşısında kendine ne söylüyorsun?” “Ah! Carlos,” dedi, “işte gizem budur. Asla yalnız kalma.” gerçekten sır bu muydu? Asla yalnız olmamak? Ne kadar dehşet verici. Ne kadar boktan bir gizem.

Bir Yaqui büyücüsü bana yargılamayı üç gün için durdurmamı istedi – üç gün için insan olmanın zayıf değil fakat, ulu bir varlık olduğuna inanmamı istedi. Evet, biri doğrudur, fakat ulu olmak ne kadar etkilidir! Maymun çılgındır, ama aynı zamanda da kibardır. Don Juan aylak bir maymundu – fakat kusursuz bir savaşçı idi. Dünyayı aynen bıraktı. O, enerjiye dönüştü; içinden tutuştu ve yandı.

Genellikle, “Bir köpek gibi doğdum … fakat onun gibi ölmem gerekmiyor. Baban gibi yaşamak istiyor musun?” diyordu. Bana bunu soruyordu : “Deden gibi ölmek istiyor musun?” Sonra esas soru geliyordu: “Bundan kaçınmak için ne yapacaksın?” Cevap vermiyordum – bir cevabım yoktu zaten. Aslında cevap: “Hiç bir şey” di. Bu korkutucu bir andı. Ne kadar da usandırıyordu beni.

KRİTİK KÜTLE

Castaneda ve “cadıları” ile bir haftalık bir süre ile restoranlarda, otel odalarında ve AVM'lerde buluştuk. İlgi çekici ve enerjik olarak gençtiler. Kadınlar, gündelik bir üslupla, mütevazi bir şekilde giyiniyordu. Kalabalıkta göze çarpmıyorlardı, ve esas nokta da buydu.

Regent Beverly Wilshire'daki bir cafe'nin dışında bir New Yorker'i sıyırdım. Drambuie reklamı kısmen korkunç gözüküyordu: Çaresiz, ne kadar mücadele ettiğimizin önemi yok, şu veya bu şekilde, bir gün anne babamız gibi olacağız. Bu görüşe karşı geleceğine, ergenliğe geçişini keskin bir içki ile kutlamaya davet ediyoruz seni … don Juan mezarında gülüyordu – ya da mezarın dışında, ki bu durum akla karışık bir soruyu getiriyor: her halükarda o nerede idi? Carol Tiggs'in geri geldiği yerde mi? Eğer öyle ise, yaşlı nagual'in de böyle bir geri dönüş yapabileceği anlamı mı çıkıyor buradan?

... bitmeden sona ulaştı ...

Çeviri : Aki

Sevgiler & Selamlar,

ki

1aki.png
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages