Halil Cibran

6 views
Skip to first unread message

Andac Ozikiz

unread,
Jun 9, 2010, 4:52:34 AM6/9/10
to doktorasizlar
selamlar..

birkaç gündür niyeyse gündemime çeşitli vesilelerle giriyor..
ilgisiz yerlerden ilgisiz şekillerle.. algıda seçicilik belki.. ama bu ara pek sık yaşandı..
ben de kıt aklımla, belki kendisinden birşeyleri sizin de okumanızı istiyordur diye yordum bu durumu..
muhtemelen okudunuz evvelce veya belki hiç görmediniz, ancak ne olursa olsun her daim hatırlanması gerektiğine inandığım pek çok yazısından birini aşağıya alıntılıyorum..

sevgili üstadım, rahmetli Halil Cibran'ın "Ermiş" isimli eserinden "vermek" ile ilgili bölüm..


"...Sonra, varlıklı bir adam konustu: 'Bize vermekten bahset.'

Ve o cevap verdi:
'Sahip olduklarınızdan verdiğinizde, çok az sey vermis olursunuz;

Gerçek veris, kendinizden vermektir.
Çünkü sahip olduklarınız, yarin ihtiyacınız olabilir diye saklayıp koruduğunuz seylerden ibaret değil mi?

Ve yarin, kutsal sehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini,iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?

Ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan baska bir sey değil midir?
Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak, tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?

Çok fazla seye sahip olup, çok az verenler, bunu gösteris isteyen gizli arzuları için yaparlar, ki bu da armağanlarını yararsız kılar.

Ve bazıları vardır ki, çok az seye sahiptirler ve hepsini verirler.
Bunlar hayata ve hayatin definesine inananlardır, ve kasaları hiç bos kalmaz.

Bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.

Bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.

Ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler, ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düsüncesi tasırlar;
Onlar, su vadideki mersin ağacının kokusunu salısı gibi verirler.

Böyle kisilerin ellerinde Tanrı dile gelir ve onların gözlerinden Tanrı, dünyaya gülümser.

İstendiği zaman vermek güzel bir davranıs olabilir; fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

Ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak, veris olayından daha fazla sevinç getirir.

Vermekten alıkoyacağınız herhangi bir sey olabilir mi?
Sahip olduğunuz her sey bir gün verilecektir.

Öyleyse simdi verin ve vermenin hazzını mirasçılarınız değil siz yasayın..

Çoğunlukla söyle dersiniz:
'Vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'

Ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düsünür, ne de çayırdaki sürüler.
Onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yasayabilsin diye verirler.

Herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden bir kisi, sizden gelebilecek seyleri de hak eder.

Ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmıs bir insan, sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.

Faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve güvenden daha büyük bir değer var midir?

Ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da onların değerlerini örtüsüz ve gururlarını utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?

Önce kendinizi vermeye hak kazanmıs ve verme olayında bir aracı olarak görün.

Çünkü gerçekte her seyi veren hayattır ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde, sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.

Ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz, ne kendinize ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için, hiç bir minnet hissi tasımayın.

Bunun yerine, armağanları kanat yaparak, verenle beraber yükselin;

Çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak, annesi özgür yürekli dünya, babası evren olan cömertlik olgusundan süphe etmek demektir..."




--
Andac Ozikiz
aurë entuluva!
http://groups.google.com/group/doktorasizlar
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages