Nur deryasından damlalar (20.06.2024)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Jun 20, 2024, 6:27:40 AM (6 days ago) Jun 20
to

Madem bütün âlemlerin Rabbi, insanları muhatab ittihaz edip, umum mevcudatla konuşur ve şu Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam, o hitab-ı izzeti, nev'-i beşere belki umum ziruha ve zişuura tebliğ ediyor. İşte bütün mazi ve müstakbel, zaman-ı hazır hükmüne geçti; bütün nev'-i beşer bir mecliste, safları muhtelif bir cemaat şeklinde olarak; o hitab, o suretle onlara ediliyor. O vakit herbir ayat-ı Kur'aniye; gayet haşmetli azamet ve celal sahibi Mütekellim-i Ezeli'den ve makam-ı mahbubiyet-i uzma sahibi Tercüman-ı Alişanından aldığı bir kuvvet-i ulviyet, cezalet ve belagat içinde; parlak, hem pek parlak bir nur-u i'cazı içinde gördüm. O vakit, değil umum Kur'an; ya bir sure yahut bir ayet, belki herbir kelimesi birer mu'cize hükmüne geçti: "Elhamdülillahi ala nur-il iman ve-l Kur'an" dedim. O ayn-ı hakikat olan hayalden "Na'büdü" nun'una girdiğim gibi çıktım ve anladım ki: Kur'anın değil ayetleri, kelimeleri, belki Nun-u Na'büdü gibi bazı harfleri dahi mühim hakikatların nurlu anahtarlarıdır.

 

(Bediüzzaman Said Nursi – 29. Mektubdan)

 

Lügatler

Âlem :dünya, kâinat

Aleyhissalâtü Vesselam :selam ve dua onun üzerine olsun

Âyât-ı Kur’aniye :Kur’an âyetleri

Âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi, işaret, kimsenin inkâr edemeyeceği açık delil

Ayn-ı hakikat : gerçeğin aynısı, ta kendisi

Azamet : büyüklük, yücelik

Belagat :tam, yerinde, düzgün, halin ve makamın icabına göre hakikatli söz söylemek

Belki :bilakis, aslında

Celal :azamet, haşmet, hiddetlilik, son derece büyüklük

Cemaat :topluluk, grup, takım, bir imama uyup namaz kılanlar

Cezalet : akıcı ve güçlü ifade, güzel anlatım

Elhamdülillahi ala nur-il iman ve-l Kur'an : İman ve Kur’ân nurundan dolayı Allah’a hamd olsun

Gayet :çok, pek çok

Hakikat: gerçek, doğru, bir şeyin gerçek mahiyeti

Haşmet :büyüklük, heybet

Hayal :aslı olmayan ve akıldan geçen fikir, zihnen tasarlanan şey

Hitap :sesleniş, söyleme

Hitab-ı izzet : izzetli ve şerefli hitap, İlâhî kelâm

Hükmüne :onun yerine, onun gibi olarak

İttihaz :edinmek, kabullenmek, öyle görmek

Kelime :manası olan söz

Kuvvet-i ulviyet : ulvî, yüce, İlâhî kuvvet

Makam-ı Mahbubiyet-i Uzma : en büyük ve en muazzam sevgi makamı

Mazi : geçmiş zaman, öncesi

Meclis :toplanılacak ve oturulacak yer, bir mesele görüşmek için bir araya gelenler topluluğu

 

Mevcudat: varlıklar

Mu’cize :insanların yapmaktan aciz kaldıkları, ancak Allah tarafından yapılabilen ve ancak Allah tarafından peygamberlere nasip olan harika hadiseler

Muhatab :söyleyeni dinleyen, kendisine hitap edilen

Muhtelif: çeşitli

Mühim :önemli, kıymetli, değerli

Müstakbel :gelecek zaman, karşılanan

Mütekellim-i ezeli : ezelî kelâm sıfatına sahip olan ve konuşması, hiçbir varlığın konuşmasına benzemeyen Allah

Na’büdü :kulluk ederiz, ibadet ederiz

Nev’-i beşer :insan cinsi, insanlar

Nun-u Na'büdü :na’büdü kelimesinin başındaki biz anlamına gelen nun harfi

Nur : ışık,aydınlık, parlaklık

Nur-u i’caz :mucizelik nuru

Rabb :âlemleri ve içindekileri idare edip terbiye ve rızık veren(Allah)

Resûl-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed(a.s.)

Saf :namazdaki yanyana duran insanlardan oluşan sıra

Sahip :koruyan, elinde tutan, mâlik olan

Sure :ayetlerden oluşan Kur’an bölümleri

Suret : biçim, şekil

Tebliğ :bildirmek, eriştirmek, taşımak, götürmek

Tercüman-ı Âlişan :şanlı tercüman

Umum : bütün,tüm, tamam, hepsi

Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim

Zaman-ı hazır :şimdiki zaman

Ziruh :ruh sahibi

Zişuur :şuur sahibi, bilinçli

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages