Nur deryasından damlalar (12.09.2025)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Sep 12, 2025, 8:00:49 AM (4 days ago) Sep 12
to

Hayat-ı ebediyeyi kazanmakta en birinci vasıta ve saadet-i ebediyenin anahtarı imandır; ona çalışmak lazım geliyor. Fakat ilim itibariyle insanlara dahi bir menfaat dokundurmak için şer'an hizmete mükellef olduğumdan, hizmet etmek isterim. Lakin o hizmet, ya hayat-ı içtimaiye ve dünyeviyeye ait olacak; o ise elimden gelmez. Hem fırtınalı bir zamanda sağlam hizmet edilmez. Onun için o ciheti bırakıp, en mühim, en lüzumlu, en selametli olan imana hizmet cihetini tercih ettim. Kendi nefsime kazandığım hakaik-i imaniyeyi ve nefsimde tecrübe ettiğim manevi ilaçları, sair insanların eline geçmek için o kapıyı açık bırakıyorum. Belki Cenab-ı Hak bu hizmeti kabul eder ve eski günahıma keffaret yapar. Bu hizmete karşı şeytan-ı racimden başka hiç kimsenin, -mü'min olsun kafir olsun, sıddık olsun zındık olsun- karşı gelmeye hakkı yoktur. Çünki imansızlık başka şeylere benzemiyor. Zulümde, fıskta, kebairde birer menhus lezzet-i şeytaniye bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir, zulmet içinde zulmettir, azab içinde azabdır.

 

(Bediüzzaman Said Nursi - 16. Mektub'dan)

 

Lügatler

Azab :büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası

Belki :bilakis, aslında

Cenâb-ı Hakk :Hakkın kendisi olan yücelik sahibi Allah

cihet :yön, taraf

Cihet-i lezzet :lezzetlilik yönü, lezzet tarafı

Elem :keder, üzüntü, acı

Fısk :günah, haddini tecavüz, hak yoldan ayrılmak

Hakaik-i imaniye :iman hakikatleri

Hayat-ı ebediye :sonsuz hayat

Hayat-ı içtimaiye ve dünyeviye:toplum ve dünya hayatı

İtibarıyla :yönüyle, şekliyle, bunun gibi

Kâfir :Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği bir şeyi inkâr eden kimse

Kebâir :büyük şeyler, büyük günahlar

Keffaret :suçu affettirmek, bağışlanmak için bir şeyler yapmak

Lâkin :fakat, ama

Lezzet-i şeytaniye :şeytani lezzetler, şeytana uyarak girilen haramlar

Menfaat :fayda, kâr, gelir

menhus : uğursuz

Mü’min :imanın şartlarının tümüne, Allah’tan gelen her şeye inanan kabul eden kişi

Mühim :önemli, kıymetli, değerli

Mükellef :sorumlu, yükümlü, vazifeli

nefis :insanın kendisi

Saadet-i ebediye :sonsuz mutluluk

Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı

Selamet :kurtuluş, korktuklarından kurtulmak, emniyet, rahat

Sıddık :en doğru, özü sözü yaptığı bir, çok samimi

Şer’an :şeriata uygun, İslami olarak

Şeytan-ı racim :kovulmuş şeytan

Tercih :üstün tutmak, seçmek

Vasıta :aracı, iki şeyi birbirine ulaştıran

Zındık :kâfir, dinsiz

Zulmet : karanlık, sıkıntı

Zulüm :eziyet, haksızlık, karanlıkta bırakmak

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages