Atılmış pamuk gibi bu camid, şuursuz bulut elbette bizleri bilmez ve bize acıyıp imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez; belki gayet Kadir ve Rahim bir kumandanın emriyle hareket eder ki, bir iz bırakmadan gizlenir ve def'aten meydana çıkar, iş başına geçer ve gayet fa'al ve müteal ve gayet cilveli ve haşmetli bir sultanın fermanıyla ve kuvvetiyle vakit be-vakit cevv âlemini doldurup boşaltır ve mütemadiyen hikmetle yazar ve paydos ile bozar tahtasına ve mahv ve isbat levhasına ve haşir ve kıyamet suretine çevirir ve gayet lütufkar ve ihsanperver ve gayet keremkar ve rububiyetperver bir hakim-i müdebbirin tedbiriyle rüzgara biner ve dağlar gibi yağmur hazinelerini bindirir, muhtaç olan yerlere yetişir. Güya onlara acıyıp ağlayarak gözyaşlarıyla onları çiçeklerle güldürür, güneşin şiddet-i ateşini serinlendirir ve sünger gibi bahçelerine su serper ve zemin yüzünü yıkar, temizler."
(Bediüzzaman Said Nursi – 7. Şuadan)
Lügatler
Âlem :dünya, kâinat Belki :bilakis, aslında Câmid :cansız, ruhsuz, sert Cevv : gök boşluğu Cilve :görünüm, yansıma Def’aten :bir defada, hemen, birdenbire, ani olarak Elbette :kat’i, kesin, muhakkak Emir :iş, husus, şey, hadise, madde, buyruk, talimat, kural Fa’al :faaliyet halinde olan, çalışkan, hareketli Ferman :emir,tebliğ, buyruk Gayet :çok, pek çok Güya :sanki, farzet Hakim-i Müdebbir : ilmiyle herşeyin sonunu görüp idare eden, ona göre hikmetle iş yapan Allah Haşir : öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma Haşmet :büyüklük, heybet Hazine :define, kıymetli şeyleri saklayacak sağlam yer Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması İhsanperver : bağışta bulunmayı pek seven İmdad :yardım, yardıma yetişmek İsbat :doğruyu delil göstererek ortaya koymak, delil ve şahitle doğrulamak
|
Kadîr : her şeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi(Allah) Keremkâr : cömert olan; ikramda bulunan Kıyamet :dünyanın yıkılıp harap olması, dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması Kumandan :orduyu idare ve sevk eden rütbeli kişi Kuvvet :güç, kabiliyet, kudret Levha : Üzerinde yazı veya resim bulunan, duvara asılacak kâğıt. Lütufkâr : iyilik, ihsan ve ikramda bulunan Mahv :yok olma Muhtaç :ihtiyacı olan Müteal : yüce, yüksek Mütemadiyen: devamlı, sürekli olarak Paydos : Tatil, teneffüs, serbestlik Rahîm :rahmet edici, merhamet eden, rahmeti herşeyi kuşatan sonsuz merhamet sahibi(Allah) Rububiyetperver : ihtiyaca cevap vermeyi seven ve terbiye etmeyi seven Sultan :reis, hükümdar, hâkimiyet sahibi Suret : biçim, şekil Şiddet-i ateş : ateşin şiddetliliği Şua :ışık, parıltı Şuur :anlayış, idrak, bilinç Tedbir :bir şeyde muvaffakiyet için lazım gelen hazırlık, hikmete uygun hareket Vakit be vakit : her an, her zaman Zemin: yeryüzü
|