Şu kainat öyle bir saraydır ki, o sarayda mütemadiyen tahrib ve tamir içinde çalkalanan bir şehir var.. ve o şehirde her vakit harb ve hicret içinde kaynayan bir memleket var.. ve o memlekette her zaman mevt ve hayat içinde yuvarlanan bir alem var. Halbuki o sarayda, o şehirde, o memlekette, o âlemde o derece hayret-engiz bir müvazene, bir mizan, bir tevzin hükmediyor, bilbedahe isbat eder ki: Bu hadsiz mevcudatta olan tahavvülat ve varidat ve masarıf; her bir anda umum kainatı görür, nazar-ı teftişinden geçirir bir tek zatın mizanıyla ölçülür, tartılır. Yoksa balıklardan bir balık bin yumurtacık ile ve nebatattan haşhaş gibi bir çiçek yirmi bin tohum ile ve sel gibi akan unsurların, inkılabların hücumuyla şiddetle müvazeneyi bozmaya çalışan ve istila etmek isteyen esbab başıboş olsalardı veyahud maksadsız serseri tesadüf ve mizansız kör kuvvete ve şuursuz zulmetli tabiata havale edilseydi, o müvazene-i eşya ve müvazene-i kainat öyle bozulacaktı ki; bir senede, belki bir günde herc ü merc olurdu. Yani: Deniz karmakarışık şeylerle dolacaktı, taaffün edecekti; hava, gazat-ı muzırra ile zehirlenecekti; zemin ise bir mezbele, bir mezbaha, bir bataklığa dönecekti. Dünya boğulacaktı.
(Bediüzzaman Said Nursi - 30. Lem'adan)
Lügatler
Âlem :dünya, kâinat Bilbedahe :açık olarak, aşikar Esbab : sebebler Gazat-ı muzırra :zararlı gazlar, zehirli gazlar Hadsiz : sayısız, sınırsız Harb :savaş Havale :ısmarlama, işi veya şeyi başkasına bırakma Hayret-engiz :hayret veren, hayret içinde bırakan Herc ü merc :karışıklık, dağınıklık Hicret :göçetmek İnkılab :başka tarza değişmek, dönüşüm İstila :kaplamak, yayılmak, ele geçirmek, işgal etmek Kâinat : evren, yaratılanların hepsi Lem’a :parıltı, parlamak Masarıf :sarfetme, harcama, işleyiş Mevcudat :varlıklar Mevt :ölüm Mezbaha :hayvan kesilen yer Mezbele :çöplük Mizan :terazi, ölçü, tartı, denge muvazene : karşılaştırma Muvazene-i eşya :şeylerdeki dengeler, uygunluklar
|
Muvazene-i kâinat :kâinattaki dengeler, uygunluklar mütemadiyen : devamlı Nazar-ı teftiş :inceleyici bakış Nebatat :bitkiler Serseri :başına buyruk hareket eden, eşkıya, suçlu Şuur :anlayış, idrak, bilinç Taaffün :çürüyüp kokuşma tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem Tahavvülat :değişimler, dönüşümler Tahrib :harap etme, yıkma, bozma Tamir :imar etme, onarma Tesadüf : rastgelmek, kendiliğinden olmak, tedbirsiz meydana gelmek Tevzin :tartmak, ölçülü hale koymak, dengelemek Umum : bütün,tüm, tamam, hepsi Unsur :madde, parça, tam olan şeyin parçaları Varidat :hatıra gelen, içe doğan şeyler, gelir Zat : hürmete layık kimse, kişi Zemin :yeryüzü Zulmet : karanlık, sıkıntı
|