Daimi cemal, müştak seyirci ve istihsan edicilerin devam-ı vücudlarını ister. Çünki daimi bir cemal, zail müştaka razı olamaz. Zira dönmemek üzere zevale mahkûm olan bir seyirci, zevalin tasavvuruyla muhabbeti adavete döner, hayret ve hürmeti tahkire meyleder. Çünki insan, bilmediği ve yetişmediği şeye düşmandır. Hâlbuki şu misafirhanelerden herkes çabuk gidip, kayboluyor. O kemal ve o cemalin bir ışığını belki zayıf bir gölgesini, bir anda bakıp doymadan gidiyor.
Demek bir seyrangah-ı daimiye gidiliyor...
(Bediüzzaman Said Nursi – 10. Sözden)
Lügatler
Adavet: düşmanlık
Belki :bilakis, aslında
Cemâl: güzellik
Daimî: devamlı, sürekli
Devam-ı vücud :varlığın devamı
Halbuki :gel gör ki, aslında, öyle ki
Hayret :şaşkınlık, ne yapacağını bilememek
Hürmet :saygı, değer verme, haysiyet, şeref
İstihsan :beğenmek, güzel bulmak, korunmak, kapanmak
Kemâl :olgunluk, mükemmellik, fazilet, kusursuzluk
Mahkûm :aleyhinde hüküm verilmiş olan
Meyletmek :yönelmek, eğilim göstermek
Misafirhane :misafir ağırlanan yer
Muhabbet : sevgi,sevmek
Müştak :fazla istekli ve arzulu
Razı :hoşnut, memnun
Seyr :gezip görmek, eğlenme ve ibret için bakmak
Seyrangâh-ı daimi : devamlı gezinti yeri
Tahkir :hakir görme, küçümseme, alçaltma
Tasavvur :tasarlamak, düşünmek, zihninde şekillendirmek
Zâil : geçici, yok olucu
Zeval :yok olmak, son bulmak, geçip gitme, yerinden ayrılıp gitmek, gelip geçici olmak
Zira :çünkü, ondan ki, şu sebepten ki