Hazret-i Mevlâna, ney çalmadı, dönmedi! (Osman Ünlü Hocanın 17.12.2025 tarihli yazısı)

9 views
Skip to first unread message

Dinimizislam.com

unread,
Dec 17, 2025, 7:03:09 AM (11 days ago) Dec 17
to dinimi...@googlegroups.com

17 Aralık 2025, Çarşamba

Hazret-i Mevlâna, ney çalmadı, dönmedi!

Sual: Mevlâna hazretleri ney çalmış mıdır, ellerini açıp dönmüş müdür, eğer ney çalmadı ve dönmedi idi ise, bu yapılanlar nedir?

Cevap: Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, evliyanın büyüklerindendir. Divanında otuz bin, Mesnevisinde kırk yedi bin beyit vardır.

Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı, raks etmedi. Dünyaya nur saçan Mesnevîsine, her memlekette, birçok dillerde şerhler, açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan en kıymetlisi, Mevlâna Câmî'nin kitabıdır ki bu kitapta deniyor ki:

“Mesnevînin birinci beytinde, 'Dinle neyden, nasıl anlatıyor ayrılıklardan şikâyet ediyor' deniyor.

Ney, İslam dininde yetişen kâmil insan demektir. Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuş, her an, Allahü teâlânın rızasını aramaktadır. Ney, Farsçada 'yok' demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu çalan kimseden hasıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp, kendilerinde, Allahü teâlânın ahlakı zahir olmaktadır.

Neyin üçüncü manası, 'kamış kalem' demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de, hep Allahü teâlâdandır.”

İkinci Abdülhamid Han zamanında Ankara valisi olan Abidin Paşa, Mesnevî şerhinde, neyin insan-ı kâmil olduğunu, dokuz türlü isbat etmektedir.

Sonraları, bazı cahiller, neyi çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi, şeyler çalmaya, dans etmeye başladılar. Oyun aletleri, o tasavvuf üstadının türbesine konuldu. Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, yüksek sesle zikir bile yapmazdı. Nitekim Mesnevîsinde:

“Pes zi cân kün, vasl-ı cânânrâ taleb, bî leb-ü bî gâm mîgû, nâm-ı Rab!” buyuruyor ki; “O hâlde, sevgiliye kavuşmayı, can-u gönülden iste. Dudağını ve damağını oynatmadan, Rabbin ismini kalbinden söyle!” demektir.

Sonradan gelen din cahilleri, ney, saz, tef gibi çalgılar çalarak, gazel okuyup dönerek, dans ederek, nefslerini zevklendirmişlerdir. Bu günahlara ibadet adını verebilmek, kendilerini din adamı tanıtabilmek için, 'Mevlâna da böyle çalar ve oynardı, biz onun yolunda gidiyoruz' diyerek, yalan söylemişlerdir.

 

Osman Ünlü hocanın Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan makalelerin arşivi için tıklayınız...

 







 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

image001.png
image002.jpg
image003.jpg
image004.png
image005.jpg
image006.png
image007.png
image008.png
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages