Mustafa AKMAN hocamın gönderdiği makale ile bildirdiği "levlake" hadisinin mevzu oluğu, Peygamberimizin doğum tarihinin tam olarak tesbit edilemediği, Allah'tan başkasına kuysiyet verilemeyeceği, gülün Peygamberimizle ilgisinin sonradan çıkarıldığı ve salavat hatimleri adında bir ibadet türünün ihdas edildiği konularını ben de kabul edilebilir bulmakla beraber Peygamberimizin tasarruf hakkının bulunmaması, onun dünyada yaşayanlara bir faydasının dokunmaması iddiasını hiç de isabetli bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Şu gerekçelerle:
1- "Allah yolunda ölenlere ölüler demeyiniz belki onlar diridirler fakat siz farkına varamazsınız" âyeti, şehitlere bile diri kalma özelliği verirken; Allah'ın, Peygamberlerine bu özelliği vermemesi ve onları tasarruf hakları olmayan, ruhu berzaha uçmuş bekleyen ölüler olarak statülendirmesi düşünülemez.
2- "İçinizden size çok düşkün bir Peygamber gönderdik" mealiyle Ümmetinin derdiyle dertlenen bir Peygambere sahip olduğumuz anlaşılıyor ki; bizler de onun ümmeti olmamız hasebiyle bizim dertlerimizle de ilgilenen "sıkıntıya düşmemiz kendisine ağır gelen" ve bu sebeple de ümmetine her an yardım edebilmesi mantıken gerekli olan, en azından bizlere dua etmesi ve duasının Allah indinde kabul görmesi yoluyla tasarruf edebilen bir Peygambere sahip olduğumuzu anlamamız fazla güç olmasa gerektir ?
3- "Ey iman edenler siz de Nebi'ye salat ve selam edin" ayeti gereğince ona dua edip selamlar göndermemiz sonucunda; yaptığımız dualara ve gönderdiğimiz selamlara ruh haliyle bile olsa Hz.Peygamberin karşılık veremeyeceğini düşünmek, onu seveni farkedemeyeceğini ve sevene sevgi ile karşılık veremeyeceğini hesap etmek pek de insaflı bir hesap olmayacaktır sanırım.
4- "Allah'ın Rasulünde sizin için örnekler vardır" " O alemlere rahmet olarak gönderilmiştir." ayetleriyle Peygamberimizin insanlık ve alemler üzerindeki örnek insan olma ve rahmet tasarrufunun devam edegeldiğini anlamak zor değil tabi ki.
5- Kutsal demek, değeri çokça yüksek olan demek. Bu anlamda özde kutsiyyet Allah'a ait olmakla beraber Allah'ın değerini artırdığı hatta meleklerine secde ettirecek kadar şerefini yücelttiği kamil insanda üstünlük görmemek, Allah'ın ruhundan bir ruh üfleyerek şereflendirilmiş olduğu insanı
layık olduğu kutsi değerde görmemek olur ki Allah'ın diğer insanlara göre her bakımdan üstün olan Peygamberlerinde böyle bir izzet ve üstünlük bulunmasından daha doğal ne olabilir ki diye düşünüyorum.
6- Dini bilginin temel kaynaklarından önemli birisi olan sünnette konuyla ilgili o kadar çok hadis var ki; arkadaşlarımızın sanki ortada doğru bir sünnet anlayışı yokmuş gibi sadece Kur'an'dan ısrarla delil istemesi oldukça düşündürücü. Tabii ki Kur'an bizim asli kaynağımız. Ama mütevatir olarak rivayet edilen veda hutbesinde "onlara sarıldığımız takdirde asla dalalete düşmeyeceğimiz iki sağlam kaynaktan" biri değil midir Sünnet? Şayet soracak olursanız size sünnetten de Peygamberlerin tasarruf edebilme özelliklerinin olduğuna dair sahih rivayetlerden arz etmek isterim.(daha sonra)
7- Cesedi toprak olmuş bir Peygamberin ruhunun da dünyaya gelmesini imkan dahilinde görmeyen Hayri kardeşim. Neden ki? Kendisini ruh- beden bütünlüğü içerisinde 7 kat gök yolculuğuna çıkaran Allah, onu tekrar yeryüzüne indirmeye güç yetiremeyecek mi? Bu; Allah'ın kudret ve iradesine sınır getirmek anlamına gelmez mi? Eğer olayı fizik kuralları bakımından ele alıyorsanız Allah'ın fizik kurallarını istediği gibi değiştirebileceğini de unutmamak lazım. Ayrıca bugün dahi mezarlarında cesedi çürümemiş salih zevata rastlanabilirken Peygamberin cesedinin çürüdüğü kanaatine neden vardınız? Velev ki çürümüş olsun; bu onun ruhen aramıza teşrif edemeyeceği anlamına gelir mi?
8-...
Saygılarımla
Mustafa GÖKÇEOĞLU