..::CTO::.. CHP'de Kürtçü darbe tamamlandı!

87 views
Skip to first unread message

Cüneyt Şaşmaz

unread,
May 11, 2010, 4:29:29 PM5/11/10
to
Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen bir şantaj kasedinin piyasaya sürülmesinin ardından Deniz Baykal istifa etmiştir.
 
1- Olay CHP'de Kürtçü darbedir!
Olay CHP içinde bir Kürtçü darbedir ve arkasında da CHP içinde yuvalanmış, belli bir etnik ve mezhepsel kimliğin ardına gizlenmiş, Fethullahçılarla arasını iyi tutan, ABD'den onay alan CHP içindeki Kürtçü ekip vardır.
Bu Kürtçü ekibin kimler olduğu bellidir.
Önümüzdeki CHP genel kongresinde Baykal'ın yerine geçirilecek isim, bu kaset olayının da arkasındaki isimdir.
Uzunca bir süredir CHP içinde ipleri ele geçiren bu Kürtçü ekibin bir darbe teşebbüsü içinde olduğunu, Atatürk'ün CHP'sini AKP ve DTP türü bir Kürtçü, İslamcı partiye dönüştürmeye çalıştığını ısrarla vurguluyor ve tüm CHP'lileri ve elbette Deniz Baykal'ı da bu darbeye karşı uyarıyorduk.
Uyarılarımız dikkate alınmamış ve maalesef Kürtçü darbe başarılı olmuştur.
 
2- ABD istedi, Baykal istifa etti!
Kasedi imal eden merkez, doğrudan ABD'dir.
ABD; bir süredir nasıl ki Türk Ordusu'nun komutanlarına ait kasetler imal edip yayınlıyorsa, bu kasedin arkasında da bilelim ki doğrudan ABD vardır.
ABD; Türkiye'yi bölmek için tüm siyasi partiler içinde kendi adamlarının önünü açmakta, bu amaçla komplolar kurmaktadır.
Ancak burada önemli olan ABD’nin komplosu değil, bu komploya direnilememesidir.
Deniz Baykal ve arkadaşları; ABD'ye bugüne kadar hep boyun eğmişlerdir, o nedenle de şimdi ABD'ye karşı çıkma güçleri yoktur.
ABD icazetiyle yürütülen siyaset, ABD imali kasetlerle son bulmakta ve komploya uğradığını iddia edenlerse, ne hikmetse mücadele etmek yerine teslim olmayı seçmektedir.
Deniz Baykal; kendisini CHP'nin başında tutan gücün ABD olduğunu bildiği için, ABD desteği çekilince orada kalamayacağını anlamış ve istifa etmiştir.

3- Sarıgül'ün rolü..
Kaset olayı ile birlikte, Sarıgül'ün rolü de ortaya çıkmıştır.
Mustafa Sarıgül, uzunca bir süredir CHP'ye alternatif bir parti kurma çalışması içindeydi.
Ancak ne hikmetse, bu parti kuruluşunu her ay bir sonraki aya ertelemekteydi.
Bu hikmet şimdi anlaşılmıştır, kasetten haberi olan Sarıgül CHP içindeki darbeyi beklemiş, partiyi kurmamıştır.
Şimdi CHP içinde oluşacak yeni Kürtçü-Fethullahçı ekipte, o da yerini alacaktır.

4- Kılıçdaroğlu kimin sesi?
Şimdi önümüzdeki kongrede dürüst lider vb sloganlarla CHP'nin başına Kılıçdaroğlu getirilecektir.
Bu, eski bir oyunun yeni aktörlerle sahneye konulmasıdır.
CHP içinde, İnönü'nün yerine Ecevit'in dürüst lider sloganlarıyla getirilmesini çağrıştırmaktadır.
Bu aslında CHP'nin ve CHP'linin kaderidir.
Elli altmış yıldır CHP Amerika tarafından bir kukla gibi oynatılan, onun dediklerini yapan, onun isteklerine göre bölünen ve yine onun istekleriyle birleşen bir partidir.
ABD'nin yeni dönem için ismi, Kürtçü ve Alevici kimliği ile Kılıçdaroğlu'dur.
ABD'ye bula bula köle tüccarı Obama'yı getiren Amerikan derin devleti, CHP'nin başına da bir kabileci, mezhepçi, sözde mazlum Kılıçdaroğlu'nu getirecektir.

5- CHP'liler ne yapmalı?
CHP üyesi olan ya da CHP'ye oy veren vatandaşlarımız açısından durum içler acısıdır.
Baykal'ın gidişine sevinecekleri şimdiden uyaralım; ''beterin beteri'' vardır.
''Kılıçdaroğlu gelecek, biz de iktidar yüzü göreceğiz'' diyenlere de ''erkenden sevinmeyin'' diyelim, çünkü; ABD Kılıçdaroğlu'nu işbaşına getirirse, gelecek dönemin Tayyip'i Kılıçdaroğlu olacaktır.
ABD açısından aslolan, Türkiye'nin bölünmesi programıdır.
Irak gibi etnik ve mezhepsel olarak Türk, Kürt ve Alevi olarak üçe bölünmüş bir Türkiye için şimdi de Kılıçdaroğlu'nu kullanacaktır.
Atatürk'ün Altı Oku'nu, altı okun milliyetçiliğini savunmayan, daha geçtiğimiz aylarda Dersim olayları nedeni ile Atatürk'ü suçlayan biri, CHP genel başkanı olduğunda ikinci reddi mirası yapacaktır.
Bilindiği gibi, ilk reddi miras olayı; Ecevit'in yine arkasına ABD'yi alarak, İnönü'yü yıkmasıyla gerçekleşmişti.
Ecevit; o dönemde sol gösterip, sağ vurmuştu.
Şimdi sıra Kılıçdaroğlu'ndadır.
 
CHP içindeki bu darbeden sonra, hem Atatürkçü olup hem de CHP içinde kalmanın imkanı yoktur.
O nedenle, şu anda CHP içinde yönetim kademelerinde olan insanlara iki seçenek kalmaktadır.
İlk seçenek; Amerikan kılıcı Kılıçdaroğlu'na karşı kılıcı çekip Atatürkçülüğü savunmaktır.
CHP içinde, Atatürkçü bir direniş potansiyeli olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
CHP içindeki Atatürkçü güçlere önerim, son mevziye kadar ABD'nin Kürtçü darbesine karşı direnmeleridir. 
Alıntı: Gökçe Fırat Çulhaoğlu 
                                                                                                                                            

--
Cüneyt ŞAŞMAZ/Cesuryorum
http://cesuryorum.blogspot.com/

--
CiHAN TÜRK OLSUN TOPLULUĞU
Yüreği ALLAH ve VATAN aşkıyla yanan,
TÜRK"LÜĞÜ onur sayan
Yüce TÜRK Milletine aittir.
-
Biz ne işbirlikçi yobazlığın kirlettiği sağcılık,
ne de vatansız komünistlerin kirlettiği solculuk tanımlamasının içine gireriz.
Biz Türkçüyüz, sağ veya sol değil dışarıdan gelen hiçbir fikre tenezzül
etmeyecek kadar şuurlu olduğuna inandığımız
Türk milletinin tek gerçek merkezindeyiz.
Doğrudan doğruya TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ
-
Saraylarda süremem, dağlarda sürdüğümü.
Bin CiHAN"a değişmem, şu öksüz TÜRK"LÜĞÜMÜ.
-
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Hz.Muhammed
Vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet vatana ihanettir. M.K.Atatürk
Yaşam: Ölümü hak etmektir.
NE MUTLU TÜRK"ÜM DiYENE
-
TOPLULUĞA POSTA GÖNDER: cihan-tu...@googlegroups.com
TOPLULUK YÖNETİMİ: cihan-turk-...@googlegroups.com
ÜYELİK İPTALİ: cihan-turk-ols...@googlegroups.com
ÜYELİK: http://groups.google.com/group/cihan-turk-olsun/subscribe?hl=tr

GÜLTEKİN ÖZTÜRK-mynet

unread,
May 12, 2010, 1:05:59 PM5/12/10
to cihan-tu...@googlegroups.com
Peki size göre ne yapmalı?Hangi siyasi aktör size göre daha doğru ?
Söyleyın de bilelim................

Cüneyt Şaşmaz

unread,
May 13, 2010, 8:09:30 AM5/13/10
to CTO, siv...@mynet.com
Sayın ÖZTÜRK;
Şu an benim sempati ve güven içinde takip ettiğim tek siyasi oluşum; ULUSAL PARTİ'dir..
Bana göre;
Atatürk'ün 6 Oku'nu savunan tek parti, Ulusal Parti'dir.
CHP içindeki bu darbeden sonra; hem Atatürkçü olup, hem de CHP içinde kalmanın imkanı yoktur.
O nedenle; şu anda CHP içinde yönetim kademelerinde olan insanlara, iki seçenek kalmaktadır.
İlk seçenek; Amerikan kılıcı Kılıçdaroğlu’na karşı kılıcı çekip, Atatürkçülüğü savunmaktır.
CHP içinde, Atatürkçü bir direniş potansiyeli olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
Ulusal Parti sempatizanı olarak CHP içindeki Atatürkçü güçlere önerim; son mevziye kadar ABD'nin Kürtçü darbesine karşı direnmeleridir.
Direniş gücü kalmayan yerde, Ulusal Parti tüm CHP üyesi Atatürkçüleri kucaklamaya hazırdır.
Ulusal Parti Genel Başkanı ise, sayın Gökçe Fırat Çulhaoğlu'dur.. 
Sevgi dolu Saygılarımla.. 

                                                                                                                                                  12 Mayıs 2010 20:05 tarihinde GÜLTEKİN ÖZTÜRK-mynet <siv...@mynet.com> yazdı:

Ahmet Dursun

unread,
May 13, 2010, 9:22:28 AM5/13/10
to cihan-tu...@googlegroups.com
Gerçekleri örtmek kime ne kazandırır ki?

Sürekli Baytok,Baykal üzerinden hafıza bulandırmakla ne sonuç elde edilecek?
Bu bir ABD operasyonu dur.

Bu emri kim vermiştir?

Baykal'ın bu işteki rolü nedir?

Peki Olcay Baykal kadın değil mi,insan değil mi?
Olcay Baykal bu durumu nasıl kabullenecek,neden sineye çakiyor,mecbur mu bırakılıyor,neden suskun?

N.Baytok'u insan içine çıkamaz diye sunmak isteyenler,neden O.Baykal için tepkisiz? Kimlerin emriyle O.Baykal bunları sineye çekmektedir?

Bir çelişki yok mu?

Operasyonda Türkiye'nin yeni rolü ne olacak?

Acaba bu sorulara kim yanıt verebilecek?
İstihbarat örgütleri,bir ülkede yapacakları kökten değişiklikler için kesinlikle çok önemli birini öldürürler.
Ancak ender olsa dahi,bazen de görev değişikliği yapabilirler.
Baykal ve Gülen ilişkilerinde kısa analiz.
Konuya bir yerlerden başlamak gerek.
Bence Baykal'ın geçen ay yaptığı açıklamasına bakarak başlayalım.
10.03.2010 tarihinde Islak imza konusunda Kanal D'ye açıklama yaparken "Genel Kurmay Başkanını istifaya çağırmıştınız"diyor Erhan Karadağ.
Baykal ise şöyle yanıtlıyor.
-Tabi hiç şüphe yok
Beni rahatsız eden şudur; Çankaya’da zirve toplandı, zirveden saatler sonra İstanbul’da Yüksek komuta kademesinde görev yapmış 3 General tahliye oldu.
Arkasından iki önemli şaşırtıcı açıklama yapıldı Genelkurmay’dan.
Açıklamalardan biri savcılıktan geldi, Dursun Çiçek’in, bu işte sorumlu olduğuna dair emarelerin çıktığı ifade edildi.
Mahkemeye gönderildi, mahkeme saçmalamayın dedi, tutuklamadı. Ne oldu, Hukukla mı veriyorsunuz, siyasetle mi veriyorsunuz? Soruşturmanın gereğini yapmak için mi veriyorsunuz, soruşturmanın önünü kesmek için mi veriyorsunuz? Aynı şekilde 3. bir dava olarak İstanbul’da 1. orduyla ilgili olay. O konuda bir açıklama yapıldı. Bunlar düşündürücü açıklamalardır.
Bu ifadeler genel anlamıyla gündem bulmamış,hiç bir konuya yakın durmayan,hafızası sürekli kontrol altında tutulan halk ne yazık ki medyanın da etkisiyle bu söylenenlerin,başka hiç bir konuyla bağlantısını kuramamıştı.
Aynı konuşmada Birand bir soru yöneltiyor diyordu ki;
-Bir parçada Cumhuriyet Halk Partisini bize anlatabilir misiniz Deniz bey?
Baykal şunları söylüyordu,sanki bu günlerin planını açıklıyordu.
-Bu önümüzdeki kurultayda Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkez yapısı değişecek bir defa. Yani bizim tüzüğümüz değiştirildi ama tüzük yürürlüğe girmedi. Tüzük şimdi bu kurultaydan sonra yürürlüğe girecek. Çok sayıda Genel Başkan Yardımcısı olacak. Genel Başkan Yardımcıları kendi etrafında çalışma ekipleri oluşturacak ve partinin önündeki konuların her birisinden bir Genel Başkan Yardımcısı doğrudan sorumlu olacak ve o sorumluluğu milletvekili, parti meclisi üyesi ya da toplumun çeşitli kesimlerinde deneyim, birikim sahibi insanları bir araya getirerek oluşturacak kabinelerle, bürolarla, bir ekiple takip edecek. Yani daha dinamik, daha verimli bir çalışma ortamı sağlayacağımızı umut ediyorum. Tabi sizin ilginiz daha çok kişilere yönelik. Bunu da anlıyorum, saygıyla karşılıyorum. Kişiler bakımından da bir yenilenmenin, bir tazelenmenin, yeni genç, değerli insanların Cumhuriyet Halk Partisinin vitrininde yer aldığına tanık olacaksınız. Bunu gerçekleştireceğiz.

Şimdi balık hafızalarımızı bir kez daha kurcalayalım.
2009 Mayıs sonunda Gülen ziyaretinden dönen,Fethullah'ın sağ kolu sayılabilecekbir isim Hüseyin Gülerce,
Tempo24'e(daha sonra t24.halini aldı) Selin Ongun'a;Gülen'den sonra cemaatin gelecek planı konulu verdiği röportajda şöyle diyordu.
CIA'nın, neyin karşılığı Gülen'e çiftlikte koruma verdiğini söylememiş ancak önemli ip uçları vermişti.
Soru:Gülen’den sonra ne olacak?
-Dünyadaki gelişmeye paralel olarak aile şirketleri ne yaptılar? Mesela Türkiye’de Koç, Sabancı, Eczacıbaşı ne yaptı?
Gülen grubu faaliyetlerinin hepsinde, bu 10 yıl içerisinde bir kurumsallaşma oldu. Bir sistemle yürütülüyorlar...(Dikkat yürütüyorlar
demiyor,yürütülüyorlar,ağız ile beyin farklı konuşuyor.Yani kim tarafından yürütülüyorlar sorusunu sizlerin anlayışına bırakmış)
Soru:Parti kurma konusunda....
-Siyasete talip olmamız, parti kurmamız kendimizi bitirmek demek.
SORU:Herkese eşitlik diyen Gülen Hareketi samimi bir biçimde,İmam hatiplilerin katsayı sorunu aşılsın ama Ruhban Okulu da açılsından yana olur mu?
-Olur tabii. Hoca Efendi, bunu 1995 ya da 1996 yılında Patrik Bartholomeos ile yaptığı ilk görüşmede söyledi. “Heybeliada Ruhban Okulu açılmalıdır” dedi.
Konuşmasına devamla;
Hoca Efendi Deniz Baykal'ı sever, randevu istese Baykal'ı da kabul eder.
Hoca Efendi’nin Deniz Baykal'a karşı öteden beri bir hüsn-ü zanı var. Hoca Efendi bir sevgi insanı. Ben Sayın Baykal'ı sevdiğini biliyorum. AK Parti iktidarından sonra, AK Parti AB'den, demokratikleşmeden yanayken Sayın Baykal'da engel çıkarıyor.
Samanyolu'nun, Zaman'ın haber formatında AK Partili gözükmek gibi bir fotoğraf var. Ama bu AK Partili olmaktan kaynaklanmıyor. Mesala bugün CHP demokratikleşmeye, reformlara destek verdiğini açıklasa Zaman bunu manşetten verir.
Bu da Baykal'a karşı bir tavır olmadığını gösterir. Sayın Baykal böyle bir randevu talep etse, Hoca Efendi rahatsız bile olsa onu geri çevirmez.
Bir de şu olur;Hoca Efendi Sayın Baykal'ı da kendi yerinde kabul etmez. Sayın Baykal neredeyse oraya gider. Orası da çok önemli. Devlette yöneticilik yapmış insanlara karşı tavrı böyle. Sayın Baykal, New York'taysa New York'a gider,
Washington'daysa oraya gider, görüşür.
Rahmetli Ecevit görüşmek istediğinde "Ben geleyim" demişti.
Hoca Efendi de "Başbakanlık yapmış insansınız, ben geleyim" demiştir. Hoca Efendi seçilmiş insanlara karşı böyle davranır.

Şimdi hafızalarımızı değişik gibi görünen başka bir ilintili konuya getirelim.
Hani Çamlıca'da başı açık bir halde Cuma namazına katılan hanımın kocası vardı,ne demişti hatırladınız mı?
I'd say "exploit" is a bad word, but kullanmak or use...
Dikkat ediniz İngilizce konuşuyor fakat arada kullanmak diyor.
Uzatmayalım,
Bu adamdan yararlanın,burada ve Avrupa'da bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur...diyen adam.
Hatırlamadınız mı hala?
Tabii Nisan 2006'dan bu yana çok hafıza kaybımız oldu.
Zapsu efendim Zapsu.
Peki Türkiye'de istihbarat örgütlerinin faaliyetleri ne zamandan beri hız kazandı?
Bu soruya da kısaca,çok eskiye girmeden bir göz atalım.
2006 Ocak ayında Cumhuriyet Bürosunun haberinde,Tayyip Erdoğan'ın CIA Başkanı Porter Goss'a;İran konusunda sizinle aynı düşünüyoruz ancak uzun bir süre verelim dediği ancak Erdoğan'ın ise,CIA, Türkiye'ye MİT'in daveti üzerine gelmiştir. FBI da böyle bir davet üzerine gelmiştir dediğini hatırlamak yeterli olur mu?
Olmaz ise birazını da siz hatırlayın artık.
CIA istasyon şefi Nelson Letski, "TBMM'nin her yerindeyim".

Şimdi soruya gelelim.
ABD İran'a bir operasyon düşünüyorsa,kendisine muhalif olmayan,Türk toplumunda infial yaratmayacak,hafızaları sıfırlayacak bir hükümet ister mi,istemez mi?
Uzun zamandan beri Fethullah Gülen'in öldüğü yazıldı,çizildi.
Siz bunları anlı,şanlı medyada görmediğiniz için farkına da varmadınız.
Konuyu http://www.doguturkistan.net/modules.php?name=News&file=article&sid=5155 adresinden inceleyebilirsiniz.

Fethullah'ın Ekim 2005'te Aktuel Dergisi'ne verdiği yazılı mülakatta;
Ulusal cephe adı altında oluşturulmaya çalışılan dalganın sınırları belli değil. Hedefi, niyeti ve çağrı yaptığı hassasiyetleri farklıdır. Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga.
Her açıdan manipülatif bir organizasyon olduğu belli. Ama sancılar olacaktır. Bunlar aşılacaktır...dediği,Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga tarifi şu günlerin tam da karşılığı değil mi?

Siz,Baykal için ölüm orucu tutmaya devam devam edin.
Lakin ülkenin verdiği şehitler için zamanında ölüm orucu tutsaydınız,en azından sesinizi bu kadar yüksek tondan çıkartsaydınız, belki bu günlerde yaşanan manüplasyonları görmeyecektik.

Tarihten son bir not:
Damat Ferit Paşa, Mondros Mütarekesi'nden sonra İngilizlere; "Padişahın ve benim Allah'tan sonra güveneceğimiz sizlersiniz" diyordu.
Tarihi biraz daha yaklaştıralım.
Türkiye'de ılımlı islamcıları maddi ve siyasi yardımlar yaparak güçlendireceğiz.CIA İslamiyet Raporu
 Fetullah Gülen islamın Martin Luther'idir.Bill Clinton'ın danışmanı Eckelman
 İngiliz kültürüne yaptığınız hizmetler ve İngiliz kültürünü yaymakta gösterdiğiniz katkılar için minnettarız.
İngiliz Elçisinden Fetullah Gülen'e
En son noktayı ise yine Fethullah Gülen koyuyor.
İnanmış bir insanın batı karşısında,Amerika'yla entegrasyon karşısında olması katiyyen düşünülemez.Fetullah Gülen
Şimdi Fethullah'ın ölümü gerçek olabilir mi;gerçek olabilme ihtimali ile Baykal'ın istifası Fethullah Gülenin'de dediği gibi "Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga"  olabilir mi?
Baykal yeniden dönerse ne demeli bilmiyorum,lakin yeniden dön diye CHP'lileri kışkırtanın kim olduğu ortaya çıkarsa,bu sorunun yanıtı ve bu yazının iddiaları da belki açıklama bulmuş olur.
Ne malum,böylece Fethullah döneminin de değişime girmiş olduğunu göreceğiz.
Çünkü aldığım bilgilere göre Cemaat,yıllardır hizmet veren kadroyu tasfiye etmeye başlamış.
Çok yakın tanıdığım bir iş arkadaşım yaklaşık 25 yıllık hizmetinden sonra,yerine yeni getirilen genç birinin şokunu hala üstünden atamadı.
Söylediğine göre Gülen cemaati,tüm örgütlenmesinde eski kadroları tasfiye ediliyor muş.
Bunu büyük şaşkınlıkla izlediğini anlatıyor.
Belki de bu değişimin örtüsü olarak Baykal kullanılmış olabilir.
Kendisi farkında olsa da,olmasa da.
Acaba Türkiye'nin bu değişimdeki yeri ne olacak?
Ya TSK'nın?
Önce Öcalan'ın sonra da,Prof.Dr. Mümtaz'er Türköne'nin dile getirdiği "Bize Nizam-ı Cedit Ordusu lazım" sözünü yavaş yavaş görecekmiyiz?
İran'lı hanım bir yazar ne demişti?
Bir Gül'e sürekli bakarsanız O gülün açtığını göremezsiniz.
İstihbarat örgütleri,bir ülkede yapacakları kökten değişiklikler için kesinlikle çok önemli birini öldürürler.
Ancak ender olsa dahi,bazen de görev değişikliği yapabilirler.
Ya Tarih Yazacağız Ya Da Tarih Olacağız.RTE
Saygı ile...
12 Mayıs 2010
BAYKAL KİMLE SEÇİM İTTİFAKI YAPACAĞINI BİLE ABD'YE SORUYOR
12 Mayıs 2010 20:05 tarihinde GÜLTEKİN ÖZTÜRK-mynet <siv...@mynet.com> yazdı:
Peki size göre ne yapmalı?Hangi siyasi aktör size göre daha doğru ?



--
Bilginin arşivlendiği adresler.
*********************************
http://ahmetdursun374.blogcu.com/
------------
http://www.akilcagi.com/
----------
http://dursuna.tr.gg/
--------------
http://www.toplumsalbilinc.org
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages