Gönüllü Alayların Oluşmasına Katkı Verenler ..
Giresunda bazı yörede rastlananların tersine din adamları milli mücadeleye büyük destek vermişlerdir. Gönüllülerin toplanmasına yardım etmişlerdir. Bu din adamlarından önde gelen, alaylarla birlikte savaşlarda da en önde olan Bulancaklı Hacı Hafız KURTOĞLU[1], Giresun'da müftü Ali Fikri, İmamzaade imam Hasan, Görele Müftüsü Şevket (Çolak), İstanbul Hükümetinin, Damat Ferit'in, Dürrizadeye yazdırdığı Kuva-yı Milliyeci'ler haindirler fetvalarına karşı, Mustafa Kemal Başkanlığındaki Ankara Hükümetine ve Milli Kuvvetlere katılmaya ve destek vermeye çağıran bildiriyi imzalayıp, destekleyen Tirebolulu Ahmet Necmettin Efendi'yi ilk planda sayabiliriz (Yüksel 2005: 123- 124).
“ Bu alaylara ve daha önce Kazım Karabekir Paşa emrine gönderilen tabura gönüllü asker toplanmasında Küçüklü Köyünden Kurtoğlu Hafız Mustafa Zeki Efendi’nin gayretleri büyük olmuştur. Ayrıca bu çalışmanın manevi mimarları arasında; olağanüstü gayretle halkın milli mücadeleye katılımını sağlama yönünde büyük hizmetler veren Alucra’nın Yeşilyurt Köyünden Hoca Ahmet Erzen, Giresun Sarvan Köyünden Ali Kara Hoca, Hisar Köyünden Ahmet Tek, Giresunlu Ali Güler Hoca, Mustafa Pehlivanoğlu, Ahmet Goloğlu, Ahmet Ziyaeddin Efendi, Gedikli köyünden Emin Başer Hoca, Tekke Köyünden Ahmet Çelik Hoca, Çukur Köyünden Cabireminoğlu Hoca ve Ekinci Bekiroğlu, Abdullah Hoca gibi din adamları sayılabilir.”( Kutay 1973: 281 -288).
[1] EK: 31 - Hafız Mustafa Zeki Kurdoğlu’nun evlatlığı Gültekin Kurtoğlu anlatıyor.
Hacı Hafız Kurdoğlu
42. Alay Müftülüğünü de, Sakarya Savaşı esnasında 4- 5 ay süreyle Hacı Hafız Kurdoğlu yapmıştır, o günlerde ki Işık gazetesinde yayınlanan konu ile ilgili bölüm şöyledir; Hacı Hafız Mustafa Efendi Sakarya Harbinin bu şanlı mücahidi cepheden tüm hemşehrilerine selamının iletmeye mecmuamızı tavsid etmiştir. Giresunlu bu muhterem mücahid Hacı Hafız efendi, merhum mağfur Hüseyin Avni Alparslan Bey’in kumanda ettiği 42 nci Alayda elyevm alay müftüsü olmak üzere 4- 5 ay mukaddem uhdesini Garp Orduları fahri nasihliği payesi de tevcih olunmuş ve bu pek mühim vazifelerini yorulmak bilmez bir gayretle ifa etmekle bulunmuştur. Mustafa Zeki (Kurdoğlu) 1882 yılında Bulancak ilçesinin Küçüklü Köyünde doğmuştur. Bu havaliye Çavuşlu bölgesinden gelmişlerdir. Baba tarafından soyu Kurt Ağa’ya dayanmaktadır. Kurt Ağa: Fatih Sultan Mehmet’in Arnavutluk’u fethinden sonra (1461) Anadolu’dan giderek oraya yerleşmiş bir aileye mensuptur. Trabzon’un fethi için oradan gelen askerler arasındadır. Terhisini müteakip Çavuşlu’da iskan etmeye karar vermiş, ailesini de getirerek Çavuşlu’da kalmışlardır. Mustafa Zeki’nin dedesi Çavuşlu’dan Bulancak’a göçmüştür (Elmas 1994: 72).
Babası Kurtoğulları’ndan Ömer Ağa’dır. Mustafa Zeki Efendi, Kurtuluş Savaşı’nın bütün safhalarında hizmeti geçmiş, Alay Müftüsü olarak cephelerde çok değerli hizmetlerde bulunmuş Giresun’un yetişdirdiği kahraman bir din adamıdır. 3 Mayıs 1954 tarihinde vefat eden Mustafa Zeki Efendi’nin mezarı Küçüklü Köyündedir. Yaşadığı olayları cep defterine gün bugün kaydettiği söylenen Mustafa Zeki efendinin yakın tarihimiz açısından son derece önemli olan bu notlarının mutlaka yayınlanması gerekir [1].
Sevr muahedesi’nin ağır şartları hiçbir memleket evladının razı olacağı şartlar değildir. Ülkenin her yanında kurtuluş için yollar aranır, imkanlar tartışılır. Azınlıkların taşkınlıkları, işgal kuvvetlerinin yer yer yaptığı zulumler gayretleri hızlandırır. Giresun halkı da özelikle Rumların taşkınlıkları üzerine bölgesel ve umumi olarak düşmandan kurtulma yollarını araştırır. Osman Ağa başkanlığında Giresun ileri gelenleriyle bir toplantı yapılır. Toplantının açış konuşmasını Hacı Hafız yapar. Hatıralarında bu açış konuşmasının iki saat sürdüğü belirtilir. .. Giresun, Kurtuluş Savaşı öncesi tüm bölgelerdeki arayışların ön sıralarında yer alır. Doğuda Ermenilerin hücumu, Yunanlıların Bursa’yı işgali Giresun halkı tarafından nefretle kınanır. 7 Temmuz 1920’de Osman Ağa meydanında bir miting düzenlenir. Hacı Hafız mitinge 1,5 saatlik bir konuşma yapar. Kuran-ı Kerim’den ayetler okuyarak yaptığı konuşma Giresun halkını coşturur. Doğu Cephesinde 650 kişilik milli kuvvet sevkedilmesine vesile olan bu konuşma nedeniyle Mustafa Zeki Efendi Giresun halkının diğer memleket evlatlarının takdirini kazanmıştır(Elmas 1994: 72 -75).
[1] Geniş bilgi için bak; Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin manevi Mimarları, s. 281- 282, Giresun 1973 İl Yıllığı, s.9
Yararlanılan Kaynak: Hacıfetahoğlu, İsmail. 1999. Sakarya Şehidi Binbaşı Hüseyin Avni Bey - Tirebolulu Alparslan - Atlas Yayınları.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Milli Mücadele Kahramanı Hacı Hafız Mustafa Zeki Kurdoğlu’nun evlatlığı “Gültekin Kurtoğlu’yla Yazılı Mülakat”
" Ben Gültekin Kurtoğlu 1939 doğumlu olup, Gazi Üniversitesi emekli öğretim görevlisiyim. Hacı Hafız Mustafa Kurtoğlu beni nüfusuna geçirerek evlat edinmiştir."
Gültekin Kurtoğlu Anlatıyor;
1- Milli Mücadele Kahramanı Hacı Hafız Mustafa Zeki Kurtoğlu, 1882’de Bulancak Küçüklü Köyünde doğdu. Babası Ömer Ağa’dır. Baba tarafından soyu Kurt Ağa’ya dayalıdır. Kurt Ağa: Fatih Sultan Mehmet’in Arnavutluk’u fethinden sonra (1461) Anadolu’dan giderek oraya yerleşen bir aileye mensuptur. Trabzon’un fethi için gelen askerler arasındadır.
2- Mustafa Zeki Kurtoğlu 1895’de Akköy Mekteb-i Rüştiyesi’ni bitirdi. 1901 yılından sonra İstanbul’da öğrenimini sürdürdü. Edirne, Selanik, Mekke, Medine, Cidde ve Şam’da vaizlik yaptı. 1907’de devriye Müderrisliği ünvanı ile İzmir’e vaiz atandı. 1908’de İstanbul Talebe Cemiyeti Başkanlığı’na seçildi.
3- 1920’de düzenli ordu kuruluşunda, Osman Ağa ile birlikde 42. ve 47. Alaylarla Sakarya Savaşı’nda görev aldı. Büyük taarruzdan önce, Afyonkarahisar Efe sultan köyünde bulunan 5. tümen karargahına koruması bir süvari eri ile bir hoca efendi geliyorlar. Hoca’nın elinde batı cephesi komutanı İsmet Paşa’nın fırka komutanlarına gönderdiği emir bulunuyor. Giresun’lu Hacı Hafız Mustafa Efendi, subay ve erlerin moral gücünü arttırmak için alay müftüsü olarak görevlendiriliyor.
4 - Dedem M.Zeki Kurtoğlu ile ayni cephede savaşan komşumuz rahmetli Zafer Okay’ın anlattıklarına göre: Kırtık Mehmet’in Şehit düşüşü: Arkadaşı er kırtık Mehmet, düşman askerini izleyebilen bir ağaca çıkarak her gün birkaç düşman askerini hedef alarak etkisiz duruma getiriyor. Birlik Komutanı ile alay müftüsü M. Zeki Kurtoğlu’nun uyarılarına rağmen Kırtık Mehmet “Bu hainleri tek tek tepeleyeceğim” diyor. Bir süre sonra taciz atışının geldiği ağacı belirleyen düşman, ağacı yaylım ateşine tutuyor. Düşmanın yaylım atışları arasında Hacı Hafız atına binip dört nala kırtık Mehmet’in bulunduğu yere koşuyor. Karargahta sessiz bir bekleyiş var. Heyecanlı sessiz bekleyiş süresinde… Bir süre sonra Hacı Hafız şehit düşen er kırtık Mehmet’i karargahına taşıyor. Karargahta yapılan cenaze töreninde, komutan Hacı Hafız’a hitaben, “şehitliğe erişen kırtık Mehmet’in son nefesinde onunla birlikte oldun, şehidimizle birlikteliğimizi sağladın. Düşmanın ateş hattından sağ salim aramıza döndün, sen’den bir ara umudu kesmiştik hocam” diyor. Hoca Hafız karargah komutanına hitaben : “ Komutanım, komutanım! Allahtan umut kesilmez, taki düşmanı toprağımızdan atana kadar.” Yanıtını veriyor. Komutan Hacı hafız’ı öpüyor. “ Bu moral gücümüz bizi zafere götürecektir.” diyor.
5 – 1920 yılı sonu Osman Ağa önderliğinde Hacı Hafızın da gayretiyle toplanan Alay, 17 nisan 1921 günü Giresun’dan Samsun yönüne hareket eder. 19 Nisan- 17 Temmuz tarihleri arası Samsun bölgesinde başarılı şekilde pontos tatbikatında bulunulur. Samsun yöresinde görevini başarı ile tamamlayan alayımız Ankara’ya çağrılır. Gönüllü alayımızın başarısı için özverili çabasını hep sürdüren Hacı Hafız, Ankara’da kürsülerin değişmez aranan hatibi olur. 12 Ağustos 1921’de Ankara Hacıbayram camiinde bulunan kalabalığa coşkulu vaaz verir. Cemaatte, milletvekilleri, bakanlar, büyükelçiler ve halk temsilcileri bulunur. Afgan büyükelçisi Ahmet Han, Hacı Hafız’ın coşkulu konuşması karşısında, “Hayatımda dinlediğim en etkili hitap idi.” değerlendirmesinde bulunur.
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile görüşen Hacı Hafız Konya Batı Anadolu Menzil müfettişliğine verilir. Kayseri, Niğde, Bor, Ulukışla, Pozantı, Mersin, Tarsus, Adana, Karaman, Konya’da asker ve sivillerle bir araya gelir. Yapılan toplantı ve mitinglerde, topraklarımızdan düşmanın temizlenmesine kadar savaşılacağını işaretle sivil ve askeri personeli morallendirir. Yunanlıların mütareke teklifi üzerine, Ankara Ulus meydanında, Kayseri ve Bor’da ateşli konuşmalar yapar, ulusal kurtuluşun yakın olduğu müjdesini verir. Atatürk’ün “ Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri “ emri ile başlayan büyük taarruzda 13. Fırka’da savaştı. Düşmanın denize dökülüşünü izledi. Ordularımızın İzmir’e giriş sevincini ve kıvancını yaşadı.
6- Zaferden sonra Giresun’a döndü. Geride kalan yaşamında ülkenin tüm yörelerini karış, karış gezerek resmi ve özel toplantılarda ulusal kurtuluşa ulaşılmasında yapılan gayretli ve olumlu çabaları dile getirdi. Cumhuriyet yönetiminin erdemine ve başarısının sürdürülmesinde üzerimize düşen sorumluluğu ve özveriye sonuna kadar götürme gereğini vurguladı. Doğum, nişan, nikah ve ölüm gibi insanların tatlı ve acı günlerinde Hacı Hafız vardı. Ülke kalkınmasında her olumlu girişimde, resmi tören ve toplantılarda yaptığı olumlu, akıcı konuşması, tutum ve davranışı Hacı Hafızı kitlelerin ilgi odağı haline getiriyordu;
“ Dün ulusal kurtuluşa ulaşabilmek için hep birlikte nasıl çaba gösterip on binlerce şehit verdiysek bugünde cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkarak kalkınmamızı, gelişmemizi sürdüreceğiz “ diyordu.
Osman Ağa’nın oğulları İsmail ve Mustafa Beyler, Hacı Hafız’a babalarının adına (yerine) hacca gitme önerisinde bulundular. Daha önce iki kez hacca gitmiş bulunan Hacı Hafız bu öneriyi kabul etti, en yakın arkadaşı rahmetli Osman Ağa’nın yerine 1950 yılında 3. kez hacca gitti. Hac dönüşü Bulancak’ta gemiye katılarak kendisini hoşladık ve Giresun’a kadar refakat ettik. Giresun’a geldiğimizde, gemi Giresun iskelesine demirledinde kalabalık o derece coşkulu idi ki sanki tüm Giresun coşku içinde Hacı Hafız’ı karşılıyordu.
1952 yılı birlikte Ordu Endüstri Meslek Lisesi’ne kaydımı yaptırdı. Okulumuzun ders yılı başı törenine katılan Hacı Hafız, okul girişi Atatürk’ün “ sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir. “ deyimini dile getirdi. Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde yapılan Kurtuluş Savaşı’nda, silah ve cephanelerin yapım ve onarımını üstlenen sanatkar ve teknik elamanın katkısının büyük olduğunu, teknolojinin gerekli yeterliliği kazanarak, endüstrimizin gelişmesinde yeterli insan gücünün bu okullardan yetişeceğini, gerekli bilgi ve beceriyi alarak bu okulları bitiren gençlerin hem kendilerine hem ülkelerine hizmette altın bilezik taşıyacaklarını vurgulayarak sözlerini şu dizelerle bitirdi :
--- Biz gideriz sıra sıra ekine
---- Bunun adı makine değil, mekine
---- Ben de sanatımı verdim
---- 171 numaralı oğlum Kurt Tekin’e …
İş adamı müteahhit yakın akrabam, büyüğüm rahmetli Ömer Karaibrahimoğlu, Burunucu köyü evinin bahçesinde 1952 yılı 19 Mayıs Bayramı’nda toplantı (davet) veriyor. Giresun ili ve ilçeleri mülki amirlerinin katıldığı yemekte Bayındırlık Bakanlığı Müsteşar’ı da bulunuyor. Müsteşar, bakanlığı ile ilgili çalışmaları anlatıyor, yöreye yapılacak yatırımları anlatıyor, programları açıklıyor. Davette bulunan Hacı Hafız herkesin ilgi odağı durumunda. Hacı Hafız Müsteşar’a hitaben, “ Müsteşarım hoş geldin, sefalar getirdin, Merkezi Hükümetin icraatlarını dile getirdin. Hacı Hafız’dan hepinize selam, cumhuriyetimizin sonsuza dek güçlenmesinde yolunuza devam…” Bakanlık müsteşarı Hacı Hafız’a hitaben; “ Kurdoğlu hocam Hacı Hafız, bayramın kutlu olsun. Sen Türklüğe yarar kulsun.”, Diyerek kadehini Hacı Hafız’ın sağlığına kaldırıyor. Hacı Hafız’da önündeki ayran bayrağını kaldırarak müsteşar’a ve tüm davetlilere başarı diliyor.
“ - Hafız Kurtoğlu, milli mücadele’nin her aşamasında, bilhassa yeni gönüllüler toplanarak, Alparslan Grubu’nun, 42. ve 47. Gönüllü Alayların oluşmasında Binbaşı Hüseyin Avni Bey ve (Topal) Osman Ağa’yı desteklemiş, yanlarında yer almış ve Sakarya, Büyük taarruz savaşlarında, askerin moral ve maneviyatını artırıcak, bizzat önlerde savaşarak da, yukarda anlatılan çalışmaları yapmıştır. Bu sebeplerle kendisine çalışmamızda yer verilmiştir.”
Not: Sayın Gültekin KURDOĞLU'na bu mülakatı özel olarak hazırlayıp, tarih araştırmamıza katkı verdiği için teşekkür ederim. Mustafa KÖSE )
MUSTAFA KÖSE - 10.05.2009 - SAMSUN ..
19 MAYIS GÜNEŞİ YENİDEN DOĞACAK ..
42. VE 47. GÖNÜLLÜ ALAYLAR .. SAMSUN'A DOĞRU ..
SAKARYA'YA DOĞRU ..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
BULANCAK ..
TARİH ..
M.Ö. 6l.inci yılda Pontus Kralı Midridates Roma Komutanı Luculus'a yenilince, şehir ve yöre yönetimi Roma yönetimine girmiştir.
Bölgenin Hükümdarı olan Kadı Burhanettin bu haberi davullar çalarak kutlamış, Süleyman Bey'e katılmak için elçiler göndermiştir. Böylece Trabzon Rum Devletinin toprakları Trabzon ve çevresi olarak kalmıştır.
Fetihle birlikte bölgeye Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Ala-Yurtlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz Boyları gelip yerleşmişlerdir.
Fetihten 60-65 yıl sonra yapılan tahrirde Bulancak İlçesinin adı KEPSİL, 187l'lerde AKKÖY, l928'lerde de BULANCAK adını almıştır.
l455 'de bir Naiplik , yani Kadı Naibi’nin yargı alanına giren idari bir ünite olan Kepsil, l455 tahririne göre Mustafa Kethüda, Şemsettin Kethüda ve Çakır oğlu Pir Kadem Kethüda’nın Yurdu'dur.
Ancak Giresun–Tirebolu gibi şehir merkezlerinde nüfusun çoğunluğu ve Ticaret Rum ve Ermenilerin elinde bulunuyordu.
Bulancak İlçesi, AKKÖY adı ile Giresun'a bağlı iken l887 yılında Belediye kurulmuş, l934 yılında da İlçe olmuştur.
|
ÖNDE OSMAN AĞA, HÜSEYİN AVNİ ALPARSLAN, HAFIZ ZEKİ KURTOĞLU ARKADA, SAĞDA .. DİĞER KUVA-YI MİLLİYECİLER ..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GİRESUN - BULANCAK --
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------