Mesela Habib'in gözünde yerleşen bir zerrenin, unsur-u havadan veya unsur-u türabdan o garib, acib tavırlarda, inkılablarda yaptığı muntazam hareketinden anlaşılır ki; o zerre, toprakta iken Habib'in gözüne tayin edilmiş ve bir memur gibi mahall-i memuriyetine muntazaman i'zam kılınmıştır (yükseltilmiştir.)
Evet, fenni bir nazarla dikkat edilirse anlaşılır ki, o zerrenin hareketi, körü körüne, tesadüf eseri değildir. Çünki o zerre, hangi mertebeye girerse, o mertebenin nizamına tabi' olur. Ve hangi bir tavra intikal etmiş ise, onun muayyen kanunuyla amel etmiştir. Ve hangi bir tabakaya misafir gitmiş ise, muntazam bir hareket ile sevkedilmiştir.
(Bediüzzaman Said Nursi - İşarat-ül İ'cazdan)
Lügatler
Acib :hayret veren, şaşılacak şey, şaşırtıcı Amel :iş, fiil, ibadet Dikkat : İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme Eser : Yapı, birinin meydana getirdiği şey, sonuç Fenni : ilmi, bilimsel Garip :tuhaf, hayret veren İ’zam :yükseltilme İnkılab :dönüşüm İntikal :geçmek, göçmek İşârât-ül i’caz :insanı âciz bırakan işaretler, Risale-i Nur eserlerinden birinin adı Kanun :herkesin uyması için konmuş kaide, kural, emir, yasak ve nizamlar Mahall-i memuriyet :görev yeri Memur :emir ile hareket eden, emir altında olan Mertebe :derece, kademe Mesela :örnek olarak
|
Misafir :ikamet ettiği yerin dışında bulunan, konuk Muayyen :tayin edilmiş, belirlenmiş, kararlaştırılmış Muntazam :düzenli, tertipli, intizamlı Muntazaman :düzenli olarak Nazar :bakma, bakış, görüş, görüş açısı, dikkat Nizam :düzen, kanun Sevkedilmek :gönderilmek, yollanmak, ileri sürülmek Tabaka :kat, katmer Tabi :boyun eğen, uyan Tavır : Suret, hareket, hal, vaziyet Tayin :ayırılmak, belirlenmek, gönderilmek Tesadüf : rast gelmek, kendiliğinden olmak, tedbirsiz meydana gelmek Unsur-u hava :hava unsuru maddesi Unsur-u türab :toprak unsuru Zerre : atom, en küçük parça
|