Sırr-ı vahdet ile insan, bütün mahlukat içinde büyük bir kemal sahibi ve kainatın en kıymetdar meyvesi ve mahlukatın en nazenini ve en mükemmeli ve zihayatın en bahtiyarı ve en mes'udu ve Halık-ı Alem'in muhatabı ve dostu olabilir. Hatta bütün kemalat-ı insaniye ve beşerin bütün ulvi maksadları tevhid ile bağlıdır. Ve sırr-ı vahdetle vücud bulur. Yoksa eğer vahdet olmazsa, insan mahlukatın en bedbahtı ve mevcudatın en süflisi ve hayvanatın en biçaresi ve zişuurun en hüzünlüsü ve azablısı ve gamlısı olur. Çünki insan nihayetsiz bir aczi ve nihayetsiz düşmanları ve hadsiz bir fakrı ve hadsiz ihtiyaçları bulunmakla beraber, mahiyeti öyle çok ve mütenevvi alatla ve hissiyatla teçhiz edilmiş ki, yüz bin çeşit elemleri hisseder ve yüz binler tarzlarda lezzetleri zevkederek ister. Ve öyle maksadları ve arzuları var ki, bütün kainata birden hükmü geçmeyen bir zat o arzuları yerine getiremez.
(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Şua'dan)
Lügatler
Acz: âcizlik, güçsüzlük Âlât: âletler Azab :büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası Bahtiyar :talihli, mesut, mübarek Bedbaht : talihsiz, şansız, kötü Beşer: insan Bîçare: çaresiz, zavallı Elem :keder, üzüntü, acı Fakr :ihtiyaç, yoksulluk, muhtaçlık, azlık, fakirlik Gam :keder, tasa, dert, elem, kaygı Hadsiz : sayısız, sınırsız Hâlık-ı âlem :âlemin dünyanın yaratıcısı Hayvanat: hayvanlar, canlılar Hissetmek :duymak, derinden yaşamak Hissiyat : hisler, duygular Hüküm :karar, emir, kuvvet Hüzün : üzüntü İhtiyaç :muhtaç olunan şey, gereksinim Kâinat : evren, yaratılanların hepsi Kemâl :olgunluk, mükemmellik, fazilet Kemâlât-ı insaniye :insanlıktaki mükemmellikler Kıymetdar : kıymetli, önemli, değerli Lezzet :tat Mahiyet : asıl,esas Mahlûkat :yaratılmışlar, yaratıklar
|
Maksat :istenilen şey, arzu, gaye Mes’ud :saadetli, bahtiyar, memnun, mutlu Mevcudat: varlıklar Muhatab :söyleyeni dinleyen, kendisine hitap edilen Mükemmel :olgun, noksansız, tamam, eksiksiz, çok iyi Mütenevvi :çeşit çeşit, muhtelif, çeşitli, değişik Nazenin :ince, nazlı, zayıf, hoş edalı Nihayetsiz: sonsuz, sınırsız Sahip :koruyan, elinde tutan, mâlik olan Sırr-ı vahdet :birlik sırrı, bir olma sırrı Süfli :aşağıda bulunan, alçak Şua :ışık, parıltı Tarz :usul, şekil, metod, yol Techiz :donatmak, gerekli şeyleri tamamlamak, cihazlanmak Tevhid :birleme, Allah’ın bir olduğuna inanma Ulvi :yüksek, yüce, büyük Vahdet: birlik, bir olmak Vücud: beden, varlık, var olmak Zat : hürmete layık kimse, kişi Zevk : Lezzet alma, hoşa gitme, tatma, manevi haz, eğlenmek Zîhayat : hayat sahibi, canlı Zîşuur : şuur sahibi, bilinçli
|