Risale-i Nur'a sizin gibi pek ciddi sahib ve muhafız ve varis ve hakikatbin ve kıymetşinas zatların benim yerimde benden daha kuvvetli, ihlaslı olarak vazife-i Kur'aniye ve imaniyede çalıştıklarını gördüğümden, kemal-i ferah ve sürur ve itminan ve istirahat-ı kalb ile ecelimi ve mevtimi ve kabrimi karşılıyorum, bekliyorum. Ben sizi yazılarınızda ve hatırımdan çıkmayan hidematınızda günde müteaddid defalar görüyorum ve size olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu biçare kardeşinizi risalelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-i hakikatın sohbetine zaman, mekan mani' olmaz; manevi radyo hükmünde biri şarkta biri garbda, biri dünyada biri berzahta olsa da rabıta-i Kur'aniye ve imaniye onları birbiriyle konuşturur.
(Bediüzzaman Said Nursi - Kastamonu Lahikası'ndan)
Lügatler
Berzah :dünya ile âhiret arası, iki âlem arası, perde
Bîçare: çaresiz
Ecel :ölüm vakti
Ehl-i hakikat :hakikat ehli, gerçeklerle yaşayan ve kıymet veren kişiler
Garb: batı
Hakikatbin :hakikatı gören, hakikatı anlayan
Hidemat :hizmetler
Hükmünde :benzeri, gibi
İhlâs :sırf Allah rızası için beklentisiz ve samimi iş yapmak
İstirahat-i kalb :kalp huzuru, kalbin tatmini ve teslimiyeti
İştiyak :çok arzu ve istek
İtminan :inanmak, karalılık, tatmin olmak
Kabir: mezar
Kemal-i ferah :tam ferahlık, tam rahat ve huzur hali
Kıymetşinas :kıymet bilir, değer bilir
Lâhika :mektup, ilave
Manevi :manaya ait, ruhani
Mani :engel, özür, men etme, engelleme
Mekân :yer, ev, hane, mesken
Mevt: ölüm
Muhafız :muhafaza eden, değiştirmeyen, saklayan, koruyan
Müteaddid: birçok, birden fazla, çeşitli
Rabıta-i Kur’aniye ve imaniye :iman ve Kur’an’ın verdiği irtibat, bağlantı ve birliktelik
Risale :mektup, küçük kitap, risale-i nurların parçalarından herbiri
Sürur : sevinç, mutluluk
Şark: doğu
Tatmin :ikna etmek, rahatlatmak
Varis :mirasçı, miras düşen
Vazife-i Kur’aniye ve imaniye :İman ve Kur’an anlatma ve yaşama vazifesi
Zat : hürmete layık kimse, kişi