Evet, gece-gündüz, kış ve yaz, asırlar ve devirlerin
değişmesiyle gurup ve ufûl içinde teceddüd eden ve tazelenen masnûât-ı
cemile, mevcudat-ı lâtife, elbette bir âli ve sermedî ve dâimü’t-tecellî
bir Cemâl Sahibinin vücud ve bekà ve vahdetini gösterdikleri gibi; o
masnuat, esbab-ı zahiriye-i süfliyeleriyle beraber zevâl bulup ölmeleri, o
esbabın hiçliğini ve bir perde olduğunu gösteriyorlar. Şu hal kat’iyen
ispat eder ki, şu san’atlar, şu nakışlar, şu cilveler, bütün esmâsı
kudsiye ve cemîle olan bir Zât-ı Cemîl-i Zülcelâlin tazelenen
san’atlarıdır, tahavvül eden nakışlarıdır, taharrük eden âyineleridir,
birbiri arkasından gelen sikkeleridir, hikmetle değişen
hâtemleridir.
Elhâsıl: Şu kitab-ı kebir-i kâinat, nasıl ki
vücud ve vahdete dair âyât-ı tekvîniyeyi bize ders veriyor. Öyle de, o
Zât-ı Zülcelâlin bütün evsâf-ı kemâliye ve cemâliye ve celâliyesine de
şehadet eder ve kusursuz ve noksansız kemâl-i Zâtîsini ispat ederler.
Çünkü, bedihîdir ki: •Bir eserde kemâl, o eserin menşe ve mebdei olan
fiilin kemâline delâlet eder. •Fiilin kemâli ise, ismin kemâline,
•ve ismin kemâli, sıfatın kemâline, •ve sıfatın kemâli, şe’n-i
zâtînin kemâline, •ve şe’nin kemâli, o zât-ı zîşuûnun kemâline, hadsen
ve zarureten ve bedâheten delâlet eder.
|
Lügatler :
âli : yüce, yüksek âyât-ı tekvîniye :
yaratılışa ait âyetler, deliller bedâheten : ap açık bir
şekilde bedihî : açık, aşikâr bekà : süreklilik,
kalıcılık Cemâl Sahibi : sonsuz derecede güzellik sahibi,
Allah cemîle : çok güzel cilve : yansıma,
görünme dâimü’t-tecellî : sürekli tecellî eden delâlet
: işaret etme ef’âl : fiiller elhâsıl : özetle, sonuç
olarak esbab : sebepler esbab-ı zahiriye-i süfliye :
görünürdeki alçak ve bayağı sebepler gurup :
batma hadsen : sezgiyle hatem : mühür,
damga kasr : saray, köşk kat’iyen :
kesinlikle kemâl-i Zâtî : Allah’ın zâtının
mükemmelliği kitab-ı kebir-i kâinat : büyük kâinat
kitabı kudsiye : kutsal, kusursuz ve yüce masnuat :
san’at eseri varlıklar mebde’ : başlangıç menşe :
kaynak nakış : işleme nukuş :
işlemeler sermedî : daimi, sürekli sıfat : özellik,
vasıf sikke : mühür, işaret şe’n-i zâtî : zâtında olan
istidat ve kabiliyet şehadet : şahitlik,
tanıklık taharrük : hareket etme tahavvül :
değişme teceddüd etme : yenilenme tezyinat :
süslemeler ufûl : batma vahdet : Allah’ın
birliği vücud : varlık zarureten : zorunlu
olarak zevâl bulma : gelip geçme |