Bilimin Doğası, Statüsü ve Yöntemleri Üzerine Bir Değerlendirme
Merhaba,
giriş kısmında bilimin kullanımının nerelere vardığı sorusunu, kitabın diğer anlattıklarıyla bütünleştirmek istiyorum.
Kitle haberleşmesinin yaygınlaştığı, bilgi kirliliğinin ya da bilgi çöplüğünün içinde yaşadığımız çağda,
aldığımız her bilginin incelemesini yapmak imkansız hale geldi. oğuzun dediği gibi "bilim adamları bugun bunu bulmuşlar A maddesi
sağlığa çok yararlı, her gün kullanın." laflarını artık işitmekten bilim adamları ne iş yapar diye düşünüyorum. ancak bu gibi konularda sözde bilim adamı kıvamındaki insanların meslek etiklerine uymadan yaptıkları açıklamalar onları bilim adamından ziyade avukat biçimine sokuyor. inandırma sanatlarında bilimi silah olarak kullananlar, iktidar ya da şirketler, propaganda ya da reklamların gücüyle kitle terbiyesine kalkışıyorlar. yeni dogmalar icat ediliyor. yenı kanaatler üretiliyor.
örneğin sigara şirketlerinin sözcülüğünü yapan birisi bilim adamlarının sigarının sağlığa zararları konusunda kesin bir kanıt yoktur diyebilir. önermesi doğru olabilir. tumevarım problemi acısından yapılan yapılan sınırlı sayıdaki deney genel bir teori oluşturmaya yeterli midi? sigaranın sağlık üzerine etkilerini araştıranlar ne hikmetse sigara şirketleri oluyor. sirketlerini şöylede savunabilirler: "müşterilerimizi öldürürsek satamayız, o yüzden sağlıklarını olumsuz etkileyecek bir şey yapmamız mantıksız olur." kendi mantıkları açısından doğru gibi görünen bu söz eksikte olabilir. müşterilerimizi olabildiğince geç öldürücek şeyler satıyoruz ki karımız maksimum olsun.
dinleyen açısından, bir din adamından her hangi bir konu üzerine alınan "şu caizdir, bu haramdır" yorumlarıyla, bilim adamlarından alınan "şu sağlıklıdır, bu sağlıksızdır" yorumları aynıdır. söylenen önermeyi denetleme şansı sıfır olan bir kimsenin; bunu bilimsel olarak yanlışlığını ya da doğruluğunu kanıtlayacak unsurlardan yoksun olduğu sürece, sahip olduğu sosyo kültürel şartlara göre ancak inanabilir. şu saçma soruya bakın: "evrime inanıyor musunuz?" soru saçma olsada en azından niyetini açıkça belirtiyor. bir inanç haline getirdiği bir bilimsel teoridir. inanç haline getirmek çok tehlikelidir. bu teoriyi çarpıtarak nazilerin kafatası ölçülerine göre ırklarının üstünlüklerinin kanıtladıkları, sahte bir bilim dalı geliştirip bunu halka açık gösterilerde anlatmaları bunun bir örneği. ancak bu soruyu soran karşıtından yarar sağlayanlar. harun yahyacı ve sahte bilim çetesinden yargılananlar. televizyona da çıktılar. habertürkte saatlerce Tez Antitez Sentez diye program yapıp "bilimsel yöntemlerle tartıştılar"!. programda hepimiz oruç tutuyoruz, hepimiz müslümanızla bitti.
konusu bilimi ilgilendiren bir teoriyi kime sorduğu önemlidir.
bölüm üçte anlattığı üzere.:
"gözlemcinin gördüğü şey, yani bir nesneye baktığında gözlemcinin geçirdiği görme tecrübesi, kısmen onun geçmiş tecrübelerine bağlıdır."
soruyu cevaplayacak olan kişi "evrime inanıyor musunuz?" sorusuna nasıl yanıt verebilir ki.
bilimin kullanımıyla ilgili gene üçüncü bölümde dikkatimi çeken "Afrika kabilelerinden birinin üyeleri üzerinde yapılan deneylerin sonuçları, söz konusu kabilenin üyelerinin bu şekli merdiven olarak değil iki boyutlu çizgi dizgeleri olarak gördüklerini ortaya koymaktadır."(s 43 paradigma yay.)
afrikalilarla avrupalilari ayni IQ testine tabi tutamazsınız. gibi bir çıkarım yapmak istiyorum. IQ testlerındeki matematiksel ve geometrik sorularını cevaplayamayan afrikalıları aptal olarak nitelendiren çalışmalar olduğundan yazmak istedim.
tartışmaya devam edelim. görüşürüz. iyi çalışmalar.