I-II-III kısımları üzerine..

10 views
Skip to first unread message

Gora

unread,
Oct 8, 2009, 5:41:54 AM10/8/09
to BİLİM FELSEFESİ 'NE GİRİŞ OKUMALARI
Merhaba ,
Öncelikle kitabın giriş kısmını da hesaba katarak bilimin işlevi ,
otoritesi üzerine düşünelim . Belki buradan konuyu biraz dallandırıp
budaklandırıp bilim-iktidar ilişkisini konuşabiliriz.
Bugün bilimin , sadece "açıklama "ve "tahmin" işlevlerini yerini
getirdiğini söylersek doğru olur ama eksik de kalır. İktidarın
cenderesindeki bilim bence günümüzde , tüketim ilişkilerini korumak
ve kollamak , yeniden üretmek , yönlendirmek gibi işlevlere de
sahip . Örneğin , Teflon tavaların yıllarca ne kadar sağlıklı
olduğundan dem vurup son yıllarda da kanserojen etkilerinin olduğunu
belirtip kaçınılmasının önerilmesi. Yerine başka başka ürünler
sunulması.
Bu konunun üzerinde isterseniz daha sonra durabiliriz .
Kitabın mevzu bahis bölümleri Tümevarım yöntemi , problemleri
üzerinde duruyor . Öncelikle tümevarımdan ne anladım?
Yöntem olarak deney ve gözlem üzerine kurulmuştur. Bir durum A1
koşulunda işliyorsa , A2 koşulunda da işliyorsa her koşulda işler gibi
mantıkla işliyor.
Kitapta da örnek verdiği üzere tümevarım yöntemi , bir önermeler
silsilesi ve doğru olmasa bile kendi yöntemselliğinde geçerli
önermeler sayabiliyoruz .

Tümevarım önermeleri :
- Temelini teşkil eden önermelerin çok
olması
- Değişik şartlarda gözlem yapılması
- Gözlem sonuçlarının çelişmemesi.

Aslında şu temel belirleyici özelliklerini düşündüğümüz de dahi bu
yöntemin ne kadar sağlıksız olduğunu farkediyoruz. Önermelerin " çok "
olması gibi bir söylem ne kadar ucu açık bir söylem. Çok ama ne
kadar ? Daha kaç tane daha gözlem yaparsam tamam bu bilimseldir
diyebileceğim , sorusuna cevap yok . Bu durum nihai olarak
doğrulamanın imkansızlığını getirdiği gibi nihai yanlışlamanın da
imkansızlığını gösteriyor.
2. özellik üzerine düşünürsek. " Değişik şartlarda gözlem
yapılması" . Bu kitaptaki 3. bölümle ilişkili aslında.
Tamam elimizde bir önerme var . Deney sayısını göz önünde
bulundurmaksızın istediğimiz kadar farklı biçimde gözlem
yapabildiğimizi düşünelim . Hangi parametreleri değiştireceğiz?
Bu noktada diyebiliyoruz ki artık o parametreleri dahi belirleyen
teorik deneyimimizdir. Kitapta bunu göz örneğiyle açıklamıştı
sanırım . Sağlıklı olan gözlerin retinasına aynı görüntü düşecektir.
Ama görüntüden bağımsız olarak , hatta retinadan da , bir kentliyle
bir Afrikadaki bir kabiledekinin görüntüyü algılayışı farklı
olabiliyor. Demekki gözlemcinin de deneyimi , başlangıç şartları
önemli. Demekki gözlemci de deneyin bi parçası!
Bunun izafiyet teorisinde açıklaması vardı .
3. özellik zaten olmazsa olmaz.
Şimdi derse gitmem gerekiyor.
İyi çalışmalar.

ahmet abaci

unread,
Oct 8, 2009, 6:21:38 PM10/8/09
to blm-felsefes-n...@googlegroups.com
Bilimin Doğası, Statüsü ve Yöntemleri Üzerine Bir Değerlendirme

Merhaba,
giriş kısmında bilimin kullanımının nerelere vardığı sorusunu, kitabın diğer anlattıklarıyla bütünleştirmek istiyorum.
Kitle haberleşmesinin yaygınlaştığı, bilgi kirliliğinin ya da bilgi çöplüğünün içinde yaşadığımız çağda,
aldığımız her bilginin incelemesini yapmak imkansız hale geldi. oğuzun dediği gibi "bilim adamları bugun bunu bulmuşlar A maddesi
sağlığa çok yararlı,  her gün kullanın." laflarını artık işitmekten bilim adamları ne iş yapar diye düşünüyorum. ancak bu gibi konularda sözde bilim adamı kıvamındaki insanların meslek etiklerine uymadan yaptıkları açıklamalar onları bilim adamından ziyade avukat biçimine sokuyor. inandırma sanatlarında bilimi silah olarak kullananlar, iktidar ya da şirketler, propaganda ya da reklamların gücüyle kitle terbiyesine kalkışıyorlar. yeni dogmalar icat ediliyor. yenı kanaatler üretiliyor.
örneğin sigara şirketlerinin sözcülüğünü yapan birisi bilim adamlarının sigarının sağlığa zararları konusunda kesin bir kanıt yoktur diyebilir. önermesi doğru olabilir. tumevarım problemi acısından yapılan yapılan sınırlı sayıdaki deney genel bir teori oluşturmaya yeterli midi? sigaranın sağlık üzerine etkilerini araştıranlar ne hikmetse sigara şirketleri oluyor. sirketlerini şöylede savunabilirler: "müşterilerimizi öldürürsek satamayız, o yüzden sağlıklarını olumsuz etkileyecek bir şey yapmamız mantıksız olur." kendi mantıkları açısından doğru gibi görünen bu söz eksikte olabilir. müşterilerimizi olabildiğince geç öldürücek şeyler satıyoruz ki karımız maksimum olsun.

dinleyen açısından, bir din adamından her hangi bir konu üzerine alınan "şu caizdir, bu haramdır" yorumlarıyla, bilim adamlarından alınan "şu sağlıklıdır, bu sağlıksızdır" yorumları aynıdır. söylenen önermeyi denetleme şansı sıfır olan bir kimsenin; bunu bilimsel olarak yanlışlığını ya da doğruluğunu kanıtlayacak unsurlardan yoksun olduğu sürece, sahip olduğu sosyo kültürel şartlara göre ancak inanabilir. şu saçma soruya bakın: "evrime inanıyor musunuz?" soru saçma olsada en azından niyetini açıkça belirtiyor. bir inanç haline getirdiği bir bilimsel teoridir.  inanç haline getirmek çok tehlikelidir. bu teoriyi çarpıtarak nazilerin kafatası ölçülerine göre ırklarının üstünlüklerinin kanıtladıkları, sahte bir bilim dalı geliştirip bunu halka açık gösterilerde anlatmaları bunun bir örneği. ancak bu soruyu soran karşıtından yarar sağlayanlar. harun yahyacı ve sahte bilim çetesinden yargılananlar. televizyona da çıktılar. habertürkte saatlerce Tez Antitez Sentez diye program yapıp "bilimsel yöntemlerle tartıştılar"!. programda hepimiz oruç tutuyoruz, hepimiz müslümanızla bitti. 


konusu bilimi ilgilendiren bir teoriyi kime sorduğu önemlidir.
 bölüm üçte anlattığı üzere.:
 "gözlemcinin gördüğü şey, yani bir nesneye baktığında gözlemcinin geçirdiği görme tecrübesi, kısmen onun geçmiş tecrübelerine bağlıdır."
soruyu cevaplayacak olan kişi "evrime inanıyor musunuz?" sorusuna nasıl yanıt verebilir ki.

bilimin kullanımıyla ilgili gene üçüncü bölümde dikkatimi çeken "Afrika kabilelerinden birinin üyeleri üzerinde yapılan deneylerin sonuçları, söz konusu kabilenin üyelerinin bu şekli merdiven olarak değil iki boyutlu çizgi dizgeleri olarak gördüklerini ortaya koymaktadır."(s 43 paradigma yay.)
afrikalilarla avrupalilari ayni IQ testine tabi tutamazsınız. gibi bir çıkarım yapmak istiyorum. IQ testlerındeki matematiksel  ve geometrik sorularını cevaplayamayan afrikalıları aptal olarak nitelendiren çalışmalar olduğundan yazmak istedim.


tartışmaya devam edelim. görüşürüz. iyi çalışmalar.




Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages