SABETAYİZM VE TÜRKİYE DÖNEMLERİ
--------------------------------------------------------------------------------
Sabetaycılık, Ortaçağ İspanyasındaki dönmelik hareketinden farklıdır.
İspanyadaki Yahudiler baskı ve tehditler karşısında, can ve mal
güvenlikleri açısından Hıristiyanlığı kabul etmek zorunda
kalmışlardır. Oysa Osmanlı İmparatorluğunda Yahudilere din
değiştirmeleri yönünde hiçbir baskı uygulanmamıştır. (Bu, Bakara
Suresinin 256. ayetinde bildirilen Dinde zorlama yoktur hükmünün bir
uygulamasıdır.) Tüm Osmanlı tarihi boyunca Yahudi azınlıklara Ehl-i
Kitap olarak bakılmış ve huzur içinde yaşamalarına imkan tanınmıştır.
Bilindiği gibi Katolik İspanyanın hayat hakkı tanımadığı ve sürgün
ettiği Yahudiler, aradıkları huzuru Osmanlı topraklarında bulmuştur.
Osmanlı Devleti her türlü imkana ve güce sahip olmasına rağmen, geniş
topraklarındaki çeşitli dinlere, dillere ve kültürlere sahip
insanların inançlarına, geleneklerine hiçbir zaman müdahale
etmemiştir. Osmanlının adalet ve hoşgörüye dayalı yönetim modeli,
Yahudilere de tam bir inanç ve ibadet özgürlüğü ortamı sağlamıştır.
Ancak o dönemdeki Sabetaycılar, kendilerine yönelik hiçbir baskı
olmadığı halde böyle bir yola gerek duymuşlardır.
Sabetaycılık kavramı ve bununla eş anlamlı olarak kullanılan Dönmelik
ifadesi, 17. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ortaya
çıkmıştır. O dönemden bu yana, Sabetaycılar ya da Dönmeler deyimleri,
belirli bir insan grubunu tanımlamak için kullanılmış ve tartışıldığı
her dönemde bu grup hakkında üretilen çeşitli dedikodular ve komplo
teorileri sonucunda şu soru akla gelmiştir: Sabetaycılar söylendiği
gibi büyük güçlere ve Müslümanlara karşı karanlık planlara sahip
midirler? Bu noktada Sabetaycılığın tarih içindeki gelişimini
incelemekte yarar vardır.
Sabetaycılığın Doğuşu
Tarihteki sahte Mesihlerin en ünlüsü olan ve Sabetaycılığa ismini
veren Sabetay Sevi, 1626 yılında İzmirde doğmuş, çocukluk ve gençlik
yıllarını bu şehirde geçirmiştir. İzmirin tanınmış hahamlarından İsak
dAlbadan Tevrat, Talmud ve Kabala eğitimi alan Sevi, Rabbi Josef
Eskapadan ise mistisizmi öğrenmiştir.1 Genç yaşta Kabalaya büyük ilgi
duyan Sabetay Sevi, böylece Kabalist olmaya, Kabalaya uygun bir yaşam
sürmeye karar vermiştir. Daha 15 yaşında geniş bir Kabala bilgisine
sahip olan Seviye göre bir gerçek vardı: O da Kabalanın dünyasıydı.2
Bu nedenle kendine rehber ve yol gösterici olarak Kabalayı edinmişti.
22 yaşına geldiğinde, Sabetay Sevi Mesihliğini ilan etti ve çok sayıda
insanı kendi sapkın fikirlerine ortak etmeyi başardı. Çevresinde
toplananların sayısı günden güne artıyordu. Bu gelişmelerden en çok
rahatsız olanların başındaysa, önde gelen Yahudi din adamları
geliyordu. Hahamlar onu lanetleyip aforoz ettiler. Kendisine karşı
oluşan büyük tepki nedeniyle Sevi, İzmirden ayrılmak zorunda kaldı ve
faaliyetlerine İstanbul, Selanik, Atina, Kahire ve Kudüste devam etti.
Sabetay Sevi kendisini Yahudileri kurtarmaya gelen Tanrının oğlu
olarak tanıtıyordu. Tüm dünya Yahudilerinin yüzyıllardır beklediği
büyük kurtarıcı olduğunu iddia etti ve Avrupadaki Yahudiler de dahil
olmak üzere kalabalık bir taraftar kitlesi topladı. Sevinin vaadi,
Avrupa Yahudilerini çektikleri sıkıntılardan kurtarmak, Kutsal
Topraklarda bir Yahudi devleti ve Yahudi egemenliğinde bir dünya
kurmaktı. Propagandasını da bu vaatler üzerine kurdu. Sabetay Sevinin
Mesihlik iddiasıyla ortaya çıkması, Yahudi cemaatlerinde heyecan ve
kaynaşmaya neden oldu. Bu konuyla ilgili Yahudi yazar Moshe Sevilla
Sharonun dikkat çektiği nokta oldukça önemlidir:
Avrupa Yahudileri arasında Kabala felsefesinden beslenen mistik
kurtuluş umudu, İsrail tarihinde sahte mesih kavramının doğmasına yol
açtı. Sahte Mesihler, bu mistik felsefenin verdiği coşkuyla mesih
olduklarına ve Tanrı tarafından İsraili sürgünden kurtarmaya memur
edildiklerine inanan ya da çeşitli eylemlerinden dolayı toplumun Mesih
olduklarına inandığı kişilerdi.3
(Moshe Sevilla Sharonun bu ifadeleri, Kabalanın rolüne dikkat çekmesi
açısından ayrıca önemlidir.)
Sabetay Sevinin Din Ahlakından Uzak Hayatı
Sabetay Sevinin üzerinde durulması gereken bir yönü, öne sürdüğü
günahın kutsallığı teorisidir. Sevi, kendisini Mesih olarak ilan
ettikten sonra Yahudi dininin günah saydığı eylemleri birbiri ardına
işlemeye başlamıştır. Yahudi inançlarına göre söylenmesi yasak olan
Allahın ismini (YHWH) ısrarla söylemiş4, Şabat gününe uymamış, yenmesi
dinen yasak olan yağları (bu yağlar Kuranda Enam Suresinin 146.
ayetinde bildirilmektedir) yemiştir. Kısacası Musevilikte haram olan
eylemleri birer birer serbest bırakmıştır. Encyclopaedia Judaica,
sahte Mesih Sevinin bu davranışlarının, kendisinin tüm günahları
serbest bırakmaya yönelik bir misyonu olduğu inancından
kaynaklandığını yazmaktadır. Kudüs İbrani Üniversitesinden Gershom G.
Scholem ise, Major Trends in Jewish Mysticism (Yahudi Mistisizminde
Başlıca Yönelimler) adlı kitabında, Sevinin bu davranışlarının günahın
kutsallığı doktrinine dayandığını belirtmektedir.
Sevinin hayatındaki dönüm noktalarından biri, Kudüse yaptığı yolculuk
sırasında, 1665 yılında, Gazzeli Nathan (Abraham Benjamen Nathan) ile
tanışmasıdır. Isaac Lurianın Kabala okuluna bağlı olan Nathan,
Sabetaya bir rüya gördüğünü ve bu rüyada Sabetayın gerçek Mesih
olduğunun kendisine haber verildiğini söyler.5 Nathan, Sabatay Seviye
vereceği desteğe karşılık Mesihin peygamberi ünvanını alır. Gazzeli
Nathan bu tarihten sonra kendi sahte peygamberliği ile birlikte
Sabetay Sevinin sahte mesihliğinin propagandasını yapmaya başlar. Bu
haberler Yahudi dünyasının dört bir yanına dalga dalga yayılır ve
oldukça önemli bir etki yaratır.
1666 yılında Anadolu, Avrupa, Orta Doğuda Seviyi İsrail Kralı ve Mesih
olarak kabul eden çok sayıda kişinin varlığı söz konusudur. İzmire
dönen Sevi, Nathanın da desteğiyle, politik gücü ele alacağını ima
eder. Müritleri ise, yakında Sevinin Türk Sultanını savaş yapmadan
yeneceğini ve kendine köle edeceğini söylemeye başlarlar.
Osmanlı Yönetiminin Sabetay Seviye Tepkisi
Sabetay ve yandaşlarının aşırı davranışları ve sapkın düşünceleri,
doğal olarak Osmanlı otoritelerini harekete geçirmişti. Sabetay Sevi
gözaltına alınıp İstanbula götürülerek yargılandı. Osmanlı yönetimi
kendisine Mesihliğini ispat etmesini yoksa öldürüleceğini belirtti.
Bunun üzerine sorgulamasında Mesihlik iddialarını kabul etmeyerek
kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti, sıradan bir
haham olduğunu iddia etti; hatta kendisine Mesihlik atfeden Yahudileri
suçlayarak kendini temize çıkarmaya çalıştı. Bu şekilde beraat
edemeyeceğini anlayınca, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için
İslamı seçtiğini açıkladı. 16 Eylül 1666da Müslüman oldu6 ve Sultan
IV. Mehmedin huzurunda kelime-i şehadet getirerek, Aziz Mehmet Efendi
adını aldı.
Ancak bu göstermelik bir din değiştirmeydi. Ünlü tarihçi Cemal Kutay,
Sabetayın çağın önde gelen alimlerinden Vani Mehmet Efendi müstesna
olmak üzere herkesi kandırmayı başardığını ifade etmektedir. Vani
Mehmet Efendi ise düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:
Bu adamın Müslümanlığı kalbi hisler ve ihlas ile kabul ettiğine kani
değilim. Fakat dinimiz, şüpheyi reddeder ve kişinin imanı üzerinde
hüküm, ancak Cenab-ı Hakkındır. Bu itibarla ihlas ile Müslüman
olmasını niyazdan başka şey yapamam. Fakat ileride görülecektir ki,
bugün adı Mehmet Aziz Efendi olan Sabetay Sevinin etrafında
toplananlar, kendi yollarını terk etmeyecekler ve hatta ayrı bir
cemaat teşkil edeceklerdir. Aralarında tefrika dahi çıkması
muhtemeldir.
Müslümanlığın Kabulünden Sonra Sabetaycılık
Sabetay Sevi Müslüman olduktan sonra da Mesihlik iddialarını terk
etmez, adamlarına haberler göndererek, kendisinin sadece görünüşte
Müslüman olduğunu, gerçekte ise kendi kurduğu Mesihi inancını yaşamaya
ve yaymaya devam ettiğini duyurur. Ancak Sabetay Sevinin İslamiyete
dönüşü bazı taraftarlarını büyük hayal kırıklığına uğratır. Çok sayıda
müridi onu terk eder. Kalanlar ise, onun ve Gazzeli Nathanın Kabala ve
Yahudi efsanelerine dayanarak yaptığı tevillere inanarak
bağlılıklarını sürdürürler; onun Mesih olduğuna gönülden inanarak
ardından giderler ve Müslüman olurlar. Ancak bu da, tamamen
göstermelik bir din değiştirme olmuştur. Sabetay Sevi ve taraftarları
gizli olarak Yahudiliklerini sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu nedenle
de Müslüman halk tarafından Dönmeler olarak isimlendirilmişlerdir.8
Sevi, Müslüman olduktan sonra faaliyetlerini gizliden gizliye devam
ettirmiştir. Beklenilenin aksine, eskisinden daha da rahat
davranmıştır. Takva bir Müslüman gibi görünmeye özen göstererek,
Yahudilere İslamiyeti tebliğ görünümü altında sapkın fikirlerini
yaymaya devam etmiştir. Mesihlik iddiasından hiçbir zaman vazgeçmeyen
Sabetay Sevi, tüm bunların sonucunda, Türk topraklarında bir nevi
dönmelik mezhebi tesis etmiştir.
Bu konuda şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışmanın sahibi Gershom
Scholemin belirttiği gibi, ömrünün son 10 yılını Müslüman görünümü
altında geçiren Sabetay Sevinin bu iki taraflı tutumu taraftarlarınca
da benimsenmiştir. 18 Emir olarak tanınan prensiplerinin özellikle 16.
maddesi, dönmelerin tavırlarının nasıl olması gerektiğini göstermesi
açısından oldukça önemlidir:
16. madde: Türklerin gözlerini örtmek için adetlerine dikkat edilsin.
Ramazan orucu ve kurban için sıkıntı gösterilmesin. Zahiri her ibadet
uygulansın.9
Ne var ki, Sabetay Sevi, çalışmalarının bir kere daha deşifre
olmasının ardından Şeyhülislam Vani Efendinin emriyle bir tek
Yahudinin bile yaşamadığı Ülgüne (Arnavutlukun deniz kıyısında bulunan
bir şehirdir. Sabetaycılar Akkum adıyla da burayı tanımlarlar) sürgüne
yollanmış ve 1676da orada ölmüştür. 10
Şalom gazetesinin ifadesiyle, sahte peygamberler fırtınasının en
büyüğü11 olan Sabetay Sevinin ölümü beklenilenin aksine Sabetaycılığı
ortadan kaldırmamıştır.
Sevinin Ölümünün Ardından Sabetaycılık
Taraftarları Sabetay Sevinin ölümünden sonra Selaniki kendilerine
merkez edinmişler, eski yaşantılarını sürdürmüşlerdir. Bu kişilerden
bir kısmı Yahudiliğe geri dönse de, diğerleri görünüş itibariyle
Müslüman kalarak Sevinin yolundan gitmişlerdir.
Bazı Sabetaycıların dualarındaki şu ifadeler, Sabetay Sevinin ölümünün
ardından içinde bulundukları durum hakkında az da olsa fikir
vermektedir:
Tam ve kesin inançla, Sabatay Sevinin gerçek Mesih olduğuna
inanırım... Tam ve kesin inançla inanırım ki, Sabetay Sevi gerçek
Mesihtir ve dünyanın dört bucağına dağılmış olan İsrail evlatlarını
bir araya toplayacaktır... Gerçek Mesihi kurtarıcımız Sabatay Seviyi
çok geçmeden, günlerimizde gönder bize! Amin!12
Ancak bu kişiler de zaman içinde gruplara ayrılarak kendi kurallarını
belirlemişlerdir. Her grup içinde uygulanan en belirgin kural ise
benzeme-benzet olmuştur.
Şalom gazetesinde belirtildiği gibi, Yeni Müslümanlar (Dönmeler)
yüzeysel olarak kendilerinden beklendiği şekilde hareket etmişlerdir.
Bu arada da Yahudi yaşantılarını gizlice sürdürmüşlerdir.13
Bu grupların ilk lideri ise Sevinin eşinin kardeşi olan Yakov
Qeridodur. Sevi yaşarken de Sevi ile cemaat arasındaki bağlantıyı
sürdüren Qeridonun liderliğindeki cemaat bir süre sonra
anlaşmazlıklardan dolayı, ikiye bölünmüştür. Müslüman adı Abdullah
Yakub olduğundan dolayı Yakov Qeridonun cemaatine Yakubiler denmiştir.
Ayrılan grup ise Karakaşiler adını almıştır. Ancak zamanla Mustafa
Çelebiye bağlı Karakaşiler de parçalanmış ve İbrahim Ağanın etrafında
toplanan Kapancı denilen bir grup Sabetaycı daha oluşmuştur.14
Sabetayist Cemaatlerin Dünü ve Bugünü: Yakubiler
Yakubilerde cemaat iki ana zümreden oluşuyordu: Ağniya (zenginler) ve
Zuafa (fakirler). Bu iki grubun arasında da genel olarak ilişkiler yok
denecek kadar azdı. Genel olarak giyim konusunda da bazı katı
kuralları bulunmaktaydı ve cemaat kuralları gençlere ancak
evlendiklerinde verilirdi. Benzeme-benzet prensibini en etkili şekilde
uygulayan grup Yakubilerdi.
Eğitim konusuna da oldukça önem verdikleri için daha Selanikteyken
özel okullar açtılar. Daha sonra Hamdibeyler ismini alacak olan
Selimiye Mektebi bu cemaate aitti.
1924 Mübadelesi sonunda İstanbula geldiklerinde de diğer gruplardan
ayrı kalmışlar ve hemen hemen yakın mahallelerde oturmalarına karşılık
ayrılığı devam ettirmişlerdir. Mezarlıkları ise Feriköyde kendileri
için ayrı olarak satın alınan bir bölümdedir.15
Karakaşiler
Muhafazakar olmalarıyla bilinen Karakaşiler, zanaatkar, esnaf ve
işçilerden oluşuyordu. Genellikle dini yönü kuvvetli olan bilgili
aileler bu grupta kalmıştır. Bugün Yakubiler ve Kapaniler gibi asimile
olmamalarının ardındaki neden de budur. Yakubilerin aksine cemaat
sırları, çocuklara onüç yaşına geldiklerinde verilmekteydi. Evlilikler
sadece cemaat içinde yapılıyordu.
İslamiyete gösterdikleri bağlılık, Yakubilerin aksine bir görüntüden
ibaretti. Karakaşilerin ekonomik açıdan çok fazla geliştikleri
söylenemese de 19. yüzyıl sonrasında özellikle basın ve ticaret
alanlarında ilerleme kaydetmişlerdir.
Karakaşiler de eğitim konusunda oldukça önemli hamlelerde bulunmuşlar
ve Feyziye Mekteplerinin kuruluşuna öncülük etmişlerdir. Bugün dini
ritüellerini en fazla uygulayan ve Sabetaycılığa bağlı kalan grup
Karakaşilerdir. Halen kendi içlerinde evlilik kurumunu devam ettiren
bu grup, dualarını İbranice ve Ladino dilinde okumaktadır. Özellikle
Avrupadaki Sabetaycılarla geniş ilişkiler kurmuşlardır ve önemli bazı
dinsel merkezlerde de halen faaliyet göstermektedirler. 16
Ölülerini hala Bülbülderesi Mezarlığına defnetmektedirler. Feyziye
Mektepleri ise yüz otuz yıldır eğitime devam etmektedir.17
Kapancılar
En kalabalık grup olan Kapancılar, çoğunlukla İzmirde oturuyorlardı.
Cemaat, üst ve orta sınıfı oluşturan tüccarlardan oluşuyordu.
Özellikle 18. yüzyılda Avrupanın dinsel merkezlerinde oldukça etkili
olmuşlarsa da güçlerini giderek kaybetmişlerdir. Kapancılar her ne
kadar Karakaşilerden ayrılmış da olsa, bu iki grubun arasındaki ilişki
Yakubilere nazaran daha olumluydu. Nitekim Selanikte yerleşim alanları
açısından birbirlerine oldukça yakındılar. Her bir grup diğerine
komşular diye hitap ederdi.
Kapancılar daha çok ticaret ve sanayide gelişmeler göstermişti. Bu
grubun üyeleri arasında bankacılar ve tüccarlar vardı. Kapancı grubu
19. yüzyılla beraber dışa açılmaya başlamış, özellikle eğitim alanında
diğer gruplar gibi atılım yapmışlardır. Selanikte yetişen dönemin ünlü
Kabalistleri bu grubun üyelerindendi. İnanç olarak sadece Sevinin dini
prensiplerini kabul ettiklerinden, Sabetaycı teori konusunda çok daha
saf inançlara sahiptiler.18
Bu noktada belirtmek gerekir ki; her dönemde oldukça farklı kuralları,
toplumsal ve ekonomik konumları olan bu üç Sabetayist cemaat, tarih
boyunca ilk defa bir çatı altında bir araya gelmişlerdir: İttihat ve
Terakki Cemiyeti.19 Osmanlı Devletini çöküşe götüren bu cemiyetin
ortaya çıkışında Sabetayistlerin önemli bir rolü olmuştur.
Yahudiler ve Sabetaycılar
Sabetaycıları Yahudi sayan Osmanlının aksine, Yahudiler Sabetaycıları
hiçbir zaman Yahudi saymamıştır. Bu nedenle Sabetaycılar kendi
aralarında toplu halde ve ayrı mahallelerde yaşamış ve ne Yahudilere
ne de Müslümanlara yüzyıllardır karışmamışlardır.
Örneğin Selanikin Hamidiye Mahallesinde Sabetayistlerin yaptırdığı ve
bugün Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan Yeni Caminin ikinci katında
kadınlara ayrılmış küçük bölümde renkli vitraylardan yapılmış altı
köşeli yıldız bulunmaktadır. Ayrıca mermer trabzanlar da altı köşeli
yıldızlarla süslenmiştir.20 Müslüman olduğunu söyleyen bir cemaatin
ibadet ettiği bir camide, Yahudi kültürünün ve dininin izlerinin
bulunması Sabetaycıların Yahudilikten vazgeçmediklerinin önemli bir
göstergesidir.
Bunlara karşılık kendilerini Müslüman gösterdikleri için, yabancı
dillere büyük tepki gösteren Yahudilerin aksine, Türkçeyi öğrenmeyi
gerekli saymışlardır. Bu yüzden Yahudiler daha çok kendi içlerine
kapanırken, bu küçük cemaat, yönetici Türk kadroları ile daha fazla
yakınlaşmıştır. 21
Sabetaycılar da, Yahudiler de Fransız Devriminin etkisiyle modernleşme
rüzgarına kapılmışlardır. Ancak Yahudiler haham engeli nedeniyle daha
geç, bu engeli bulunmayan Sabetaycılar ise daha erken bir biçimde
döneme ayak uydurmuşlardır.
Masonluk ve Sabetaycılık İlişkisi
18. yüzyıl başlarında Osmanlı topraklarına giren masonluk 1748 yılında
yasaklanmasına rağmen, III. Selim döneminde tekrar ortaya çıkmıştır.
Sözde evrensel bir felsefeyi, eşitliği ve kardeşliği savunan
masonluğun dini arka plana atması, Sabetayistlerin mason localarına
girmeleri için oldukça geçerli bir sebepti. O dönemde zaten dinden
uzaklaşmış olan Sabetaycılara masonluk bu nedenle çekici gelmekteydi.
22 Üstelik mason törenleriyle Sabetaycıların dinsel ritüelleri
arasında da birçok benzerlik vardı. Ancak belirtmek gerekir ki,
Sabetaycılar için masonluğun en çekici yanı gizliliğin esas olmasıydı.
23
Selanikte o dönemde mason locaları ve tarikatlarda etkili olan Türk ve
Müslüman kimlikli aydınların pek çoğu Sabetaycıydı.24 Nitekim
günümüzde de bazı mason localarının Grand Comandor (ya da Türkçe
karşılığı ile Hakim Büyük Amir)lerinin de yine Sabetaycı ailelere
mensup kişiler olduğu bilinmektedir.
Son olarak belirtmek gerekir ki, Sabetaycı aydınlar için İslamiyetin
en gizli düşmanı olan masonluk, sosyalleştikleri bir örgüttü. Üstelik
giderek tümüyle etkisini yitiren dinsel kurumlarına bir alternatif
olarak bu cemiyet onların manevi boşluklarının giderilmesinde de
önemli bir role sahipti ve bu çatı altında buluşmaları bir rastlantı
değildi. 25
SABETAY (yahudi asilli müslümanlar)
SIYASET: Tansu Çiller ve esi Özer Uçuran, Rahsan Ecevit (her iktidar
döneminde ve özellikle 1974'te cemaatin devlet içinde güçlenmesini
saglamis çok önemli bir isimdir), Erdal Inönünün esi Sevinç Inönü
(Sohtorik'lerden), DTP'nin basina geçirilen Mehmet Ali Bayar, Ismail
Cem (dedelerinden biri hahamdir), Kemal Dervis,Sükrü Sina Gürel,
Bülent Tanla, Sefa Sirmen, Hüsamettin Özkanin dünürü Erdogan Alkin,
Cem Uzanin esi Alara Koçibey, Altan Öymen, eskilerden Haluk Bayülgen,
Barlas Küntay, Hayrettin Erkmen, Ahmet Isvan yahudi asillidir. Ayrica
komünizmin Türkiye'deki ilk öncüsü Mustafa Suphi, 80 öncesi komünist
liderlerden Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran, günümüzden Ercan Karakas
da sabetaycidir.
DISISLERI: disisleri cemaatin is dünyasiyla birlikte en güçlü oldugu
alandir. disisleri bakanlarimizin ve diplomatlarimizin önemli bir
kismi yahudi asillidir. Ismail Cem, Sükrü Sina Gürel, Ilter Türkmen,
Emre Gönensay, Coskun Kirca, Onur Öymen, Kaya Toperi, Zeki Kuneralp,
Özden Sanberk, Yalim Eralp, Filiz Dinçmen yahudi asillidir. Bu
diplomatlar emekliliklerinden sonra medya tarafindan uzman ve kanaat
önderi olarak sunulmaktadir.
SIVIL TOPLUM ÖRGÜTLERI: ÇYDD ve ÇEV tamamen Sabetayci inisiyatifle
kurulmus sivil toplum örgütleridir. ADD (Atatürkçü Düsünce Dernegi)
Atatürk'ün bir araç olarak kullanilmasi amaciyla cemaat tarafindan
kurulmustur. Üç onur kurucusundan biri Kapancilar kolundan Münci
Kapani'dir ki diger iki onur kurucusundan da en az birinin cemaatten
oldugunu saniyorum, ayrica dernegin 1. numarali kurucusu kayitlarda
Hifzi Veldet Velidedeoglu olarak geçer ki kendisi sabetaycidir.
Gazeteciler Cemiyetinin son iki baskani Nezih Demirkent ve Nail Güreli
yahudi asillidir. TÜSIAD da yari yahudi-inisiyatifli bir kurumdur.
YASED baskani Faruk Yöneyman da sabetaycidir.
BASIN: Cumhuriyetin kurulusundan beri Türkiye'de basin Sabetayci
güdümlü olmustur. Ahmet Emin Yalman, Sedat Simav, Haldun Simav, Abdi
Ipekçi, Zekeriya Sertel yahudi asillidir. Sabah ve ATV'nin sahibi Dinç
Bilgin yahudi asillidir. Bu grubun hemen bütün önemli isimleri yahudi
asillidir; Güngör Mengi, Ruhat Mengi, merhum Gülçin Telci, Murat
Birsel, Okay Gönensin, Levent Tüzemen, Ilker Sarier, Sedat Sertoglu,
Ercan Arikli vs. NTV nin sahibi Ferit Sahenk (Dogus grubu) yahudi
asillidir (NTV bugün cemaatin Can Paker ve TESEV güdümlü programlarla
kamuoyunu yönlendirdigi en önemli TV dir).
Dünya gazetesinin kurucusu Nezih Demirkent ve genel yayin yönetmeni
Osman Arolat sabetaycidir. Milliyet, Hürriyet, Radikal, Posta, Kanal D
ve CNN Türkün sahibi Dogan grubu ve Aksam, Show TV ve Cumhuriyet'in %
40 hisse sahibi Çukurova gruplari da isdünyasi bölümünde anlattigim
gibi cemaat baglasigidir. Vatan gazetesi eski Sabah çalisanlari
tarafindan çikarilmaktadir, sabetaycidirlar. Medyamizin önemli
simalari olan Nuri Çolakoglu, Güneri Civaoglu, Mehmet Ali Birand, Can
Atakli, Ali Sirmen, Gülgün Feyman, Umur Talu, Aziz Üstel, Nazli
Ilicak, Cengiz Çandar, Ilnur Çevik yahudi asillidir. Mehmet Barlas da
esi Canan Barlas (Can Paker'in kardesi) dolayisiyla cemaatle akraba ve
kraldan fazla kralcidir. Murat Belge Sabetayci Yakup Kadri
Karaosmanoglu'nun yegenidir.
Iletisim yayinlarini kurarken arkasindaki finansör Sabetayci Osman
Kavala'ydi. Hep basindaki Sabetayci yazarlardan bahsedilir ama Zeynep
Gögüs ve Mehmet Altan gibi esleri Sabetayci olan yazarlar unutuluyor.
Gazeteler ve televizyonlarda toplumu yönlendirmek için kanaat önderi
olarak sunulan kimseler arasinda sabetaycilar agirliktadir ve is
dünyasinin genelinde oldugu gibi Sabetayci birilerini çalistirmak bir
medya kurumunun basarisi için olmazsa olmaz bir parametredir.
CEMIYET HAYATI: Istanbul sosyetesinin motoru ve trend belirleyicisi
Sabetayci zenginlerdir: trendy yerler (Ayse Kapanci ve Ayla Sevand'in
açtigi yerlerin her zaman tutulmasi), alisveris mekanlari (Akmerkez'in
bu kadar popüler olmasi), antikacilik (Rafi Portakal ve Tuncay
Artam'in elindedir), emlak gelistirme (Alkent, Edin'lerin Kemer
Country'si) vs.. Cemaat, tutmasini istedigi isletme için mutlaka
gerekli sirkülasyonu saglar ve çekim merkezi yapar. Cem Boyner'in
banka sahibi olmamasina ragmen Advantage Card'i tutundurmayi
basarmasinin sebebi budur.Bugün Alem dergisi'nin herhangi bir sayisini
elinize alirsaniz içindeki isimlerden belki yarisinin Sabetayci
oldugunu görürsünüz.
Bu dergiyi çikaran sabetay baglasigi Çukurova grubunun Show TV'de Ipek
Tenolcay ve Cemil Ipekçi gibi Sabetayci ünlülere yaptirdigi
programlara yer vermesi, toplum ahlakina zarar veren Televole'yi
yayinlamasi, 900'lü hatlari reklam etmesi (toplum ahlakini bozan
900'lü hatlari Türkiye'ye getiren Sabetayci Oguz Özerden'dir ki
Sabah'in sahibi Bilgin grubunun himayesinde olup bu isten kazandigi
paralarla cemaatin Bilgi üniversitesini kurmustur),Saniyorum derin
devlet yada derin irade denen seyin ne oldugunu, bazi kimselerin
laiklik anlayisinin neden rasyonelin ötesine geçtigini, basörtüsü
sorununun gerçek nedenini,
BBG YARISMALARI: Bu programin yapimcisi olan Senkron TV'nin
sahiplerinden sabetayci Levent Altinay 4 yil önce Telekulak skandalina
bulasmisti. Altinay bir çok ünlünün telefonunu dinletip para
sizdirmis, ayrica Gökkafes projesine karsi çikan Oktay Ekinci ve
Perihan Magden'in telefonlarini dinleterek Mustafa Süzer'e taseronluk
yapmistir.BBG yarismasi 'ayarlanmis' bir yarismadir. Düzenlenen 5
yarismanin galipleri Sabetaycilar ve Ermenilerdir. Bu programi sunan
Öykü Serter, Doga ve yarismaci iken daha sonra program kadrosuna dahil
edilen Kaan, Idil ve Cüneyt de sabetaycidir.Buna benzeri bir
"ayarlanmis" yarismanin sabetayci Keriman Halis'i dünya güzeli seçmek
için yapildigi söylenir .
> tamamını oku »...