Yaşar Nuri Öztürk
22 Ekim 2013, 12:15
Oktay Erdem adlı okuyucumuzun mektubunu okuyalım, sonra bir değerlendirme yapalım:
“44 yaşında,
modern yaşayan bir adamım. Bu yaşıma kadar Kuran-ı Kerim'i hiç okumadım,
okuyamadım. Çünkü elime her alışımda ruhum daraldı, içim sıkıldı. Bakara
suresini asla geçemedim. Ta ki, sizin ‘Surelerin İniş Sırasına Göre Kur’an
Meali’nizi bir arkadaşım tavsiye edene kadar.”
“Eyüp Sultan’da
oturuyorum. Oradaki tüm kitapçıları gezmeme rağmen, sizin kitabınızı bulamadım.
Çok acı geldi bana; Taksim’e gittim; yukarıdan aşağıya başladım. Önce D&R.
‘Yok, başka şubelerde olabilir’ dediler. Ardından Mephisto. ‘Yok’ dediler.
Ardından Pandora. ‘Yok’ dediler. En son İnsan Kitap’ta bir adet buldum, ikinciyi
istedim ‘Yok’ dediler.”
“Bu kadar mı zor bu kitabı bulmamız?
Yayıncıyla konuşmanız gerekmiyor mu? Gerekli baskıları lütfen yapın; herkes
okusun ve anlasın. Şimdi otobüste, trende elimde. Modern takım elbiseli bir
adam, göğsümü gere gere kitabınızı açıp okuyorum. Herkes görsün, okusun diye;
ama inanın, bence bulamıyorlardır o insanlar da! Eşim ve ben, ölene kadar
duacınız olacağız. Bizi kendimize getirdiğin için Allah senden razı
olsun!”
NEDEN ‘İNİŞ SIRALI’
MEAL?
Kur’an’ın elimizdeki
resmî nüshası, surelerin iniş sırasına göre düzenlenmemiştir. Ayetlerin tertibi
vahye bağlı iken, surelerin tertibi serbest bırakıldığı için, bunda sakıncalı
bir yan da yoktur. Üçüncü
Halife Osman, bugün elimizde bulunan tertibi resmîleştirip, öteki tertipteki
mushafları referans kaynağı olmaktan çıkardı. Bunda zorunluluk vardı. Çünkü
herkesin elinde kendine göre tertip edilmiş bir mushaf olduğunda, Kur’an’a
yollama yapmak çok zorlaşacaktı. Bu zorluğun ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Ancak, orada çok ciddi bir nokta gözden
kaçırıldı ki o da şuydu:
Hz. Ali’nin elinde,
sureleri iniş sırasına göre düzenleyen bir mushaf vardı. Daha önemlisi: Hz. Ali,
bu mushafta, ayetlerin kenarlarına, peygamberimizin o ayetlerle ilgili
açıklamalarını yazmıştı. İşte, esas hadisler bunlardı ve bunlar, Kur’an’ın en
büyük müfessiri olan Hz. Peygamber’in yorumlarıydı. Ali’ye duyulan haset ve bazı
kimselerdeki kin, Peygamberimizin “Konuşan Kur’an” diye nitelediği, Ali’nin bu
‘hazine’ değerindeki mushaf nüshasının esas alınmasını engelledi. Bu nüsha,
Ehlibeyt çevrelerince bir süre elden ele gizlice dolaştırıldı ise de, ileriki
yıllarda Emevî zorbası adûdlar tarafından bulunup, yok edildi! İslam dünyası, en
çok muhtaç olduğu ‘Peygamber açıklamaları’ndan yoksun bırakıldı. İslam
dünyasının felaket sebeplerinin en büyüklerinden biri de
budur.
Emevî adûdları, gerçek hadisleri yok ettiler;
onların yerine, binlerce yalan uydurtup hadis diye ümmete dayattılar.
Müslümanlar, asırlardır o uydurmaların açtığı felaketlerin girdabında
kıvranıyor. Unutmayalım; günümüz siyaset dinciliğinin Allah ile aldatmada
kullandığı temel sermaye de bu uydurmalardır.
Allah’a şükür ki;
Kur’an, bir tek harfi bozulmadan elimizdedir. Surelerin tertibi şöyle olmuş,
böyle olmuş, fark etmez; Kur’an, Kur’andır.
Ancak, sureleri iniş sırasına göre okumak ile o sıraya göre okumamak arasındaki fark; bir saraya kapıdan girmek ile bacadan girmek arasındaki farka benzer. Saray aynı saraydır ama bacadan girmek problemli bir iştir. İniş sırasına göre okuduğunuzda; Cenabı Hakk’ın insanı eğitirken nasıl bir yol izlediğini görüyor, Kur’an sarayını âdeta Tanrı’nın rehberliğinde dolaşıyorsunuz. Biz, işte bunun için, kısa bir Kur’an tefsiri olan “Kur’an’daki İslam” adlı eserimizi de surelerin iniş sırasını esas alarak düzenledik.
http://www.sanalbasin.com/goster/23864/?href=http://www.yurtgazetesi.com.tr
Dip Not:
Ekteki "İniş sırasına göre Kuran meali -Yaşar Nuri Öztürk" E- Kitabı, Ayet mealleri Sayın Yaşar Nuri Öztürk'ün İnternet ortamında yayınlanmış "Kur'an-ı Kerim Meali- Türkçe çeviri" esas alınarak, sureler iniş sırasına göre sıralanmış ve E- kitap olarak düzenlenerek, dileyenlerin istifadesi için "fi sebilillah" paylaşılmıştır. - MKA.