Türkçe derslerinde gelinen nokta

0 views
Skip to first unread message

Bil...@web.de

unread,
Sep 9, 2007, 12:44:19 PM9/9/07
to bilgi...@googlegroups.com
/
//
// Bilgi (http://www.bilisim.de)
---------------------------------------------------------------------

Gelinen Nokta

Elli yila yaklasan Türk isgücü göçü tarihinde, kirk yildan beri bir sekilde Türkçe dersleri veriliyor. Bu kirk yillik sürede bu dersler degisik süreçlerden geçti. Türkçe derslerini bugün tikanma noktasina getiren neden, bu süreçlerin yeteri derece saglikli izlenip, zamaninda önlemler alinmamasinda yatmaktadir. Çok vakit kaybedilmis, çok sey yitirilmistir ama zaman onlara yanma, yakinma zamani degildir. Önemli olan bu yanlislardan, eksiklerden dersler çikararak gelecege dönük güzel seyler yapmaktir.

Öncelikle bu dersler plani, programi,amaçlari, ders saatleri, ögretmeni, kitabi, ders araç ve gereçleri olarak bir bütün olarak ele alinmalidir. Çagdas, modern, günün kosullarina uygun, yeni dil ögrenme tekniklerine göre düzenlenmelidir. Bu dersleri kim versin? Ne zaman versin? Kaçinci sinifta verilsin? gibi bir ucundan tutularak yapilacak tartismalar bu derslere bir sey kazandir(a)maz. Bu haliyle dersler de Türk kökenli ögrencilere birsey ver(e)mez. Bu derslerin bir ucundan tutularak yapilan tartismalar zaman kaybidir. Çikmazdaki Türkçe yi daha da zora, karmasaya sokar.

Ikincisi Türkçe nin geçirdigi evreler sosyal, kültürel, pedegojik yönden , her türlü önyargidan uzak, objektif, bilimsel yöntemlerle incelenmelidir. Gelinen nokta dogru tespit edilmelidir. Eger bu süreçler dogru degerlendirilseydi, Türçe dersleri çok daha verimli, yararli olurdu. Bu noktaya gelinmezdi. Bugünkü sorunlar yasanmazdi.
Bu derslerin verilmesinde Türkiye ile Almanya arasinda önce adi üzerinde ortak bir anlasma saglanmalidir.Simdiye kadar Türk ve Alman Egitim Bakanliklari (animsadigmi kadariyla) yirmiden fazla Bakanliklar Arasi Ortak Kültür Komisyonlari toplantisi gerçeklestirdi. Bu toplantilar bir yil Almanya, bir yil Türkiye de yapildi. Komisyonlar geldiler, gittiler.Bir yigin kararlar alindi. Bu kararlardan hangileri uygulandi, hangileri uygulan(ama)di? Bunlar nedenleri ile ortaya konmali, ona göre yeni stratejiler gelistirilmelidir.

Türk Milli Egitim Bakanligi (MEB) bu derslere Türkçe ve Türk Kültür Dersleri derken, bu derslerin Almanya da yerel ögretmen atanan eyaletlerdeki adi, otuz yil içerisinde üç kez degisti:

1- Anadili Tamamlama Dersi (Muttersprachlicher Ergaenzungsunterricht)
2- Anadili Dersi ( Mutttersprachlichenunterricht)
3- Kökendili (Herkunftsprache)

Almanya da çok sayida anadili dersi verildigi için, bu derslerin sonuna hangi dilde veriliyorsa, o dilin adi getiriliyor ve öyle söyleniyor.Örnek: (Anadili Dersi Türkçe)

Simdi Türkiye, bu derslerinin sorumlulugunu ben üstüme alirim , ben ögretmen gönderirim demekle çok zor, sorumlu, gerçeklestirmesi hemen hemen olanaksiz, rizikolu bir yükün altina giriyor. Bence mesele ögretmen göndermek degildir. Öncelik bu derslerin alt yapisini olusturmaktir. Konuya duygusal yaklasmamak gerekir. Bunun nasil olmasi gerektigini yukarda yazdim. Hollanda örnegi iyi incelenmelidir. Bu dersler Alman egitim sistemi içerisinden, programindan çiktiktan sonra,ipin ucu kolayca kaçar

Bu derslerin seçmeli ders olarak verilmesinin düsünülmesi olumludur ama eksiktir. Zaten yillardan beri bazi eyaletlerin programlarinda bu konu vardi ama hayata geçirilemiyordu. Bir kere seçmeli dersler besinci siniftan sonra olmaktadir. Bu durumda dogustan dogal ikidilli çocuklara ilkokulda dört yil Türkçe dersi yapilmayacak mi? Bu çocuklardan dört yil beklenmesi mi istenecek? Bu dil bilimine terstir. Çünkü dil ögrenme süreci bir bütündür. Çocugun anadilini istediginiz zaman yarida kesip, simdi dur sonra onu ögrenirsin diyemezsiniz. Bunu dediginiz zaman çocugun saglikli dil ögrenim sürecini kesintiye ugratmis, baltalamis olursunuz. Bu çocugun diger dilleri ögrenmesine de engel olur. Çünkü bu durumdaki çocuklarda,dil ögrenmenin saglam, köklü temelleri eksiktir. Öyle olunca üzerine diger dilleri kolayca insa edemez.

Seçmeli ders olarak yapimasinin bir sakincasi da, ögrencinin gittigi okulda seçmeli ders yapilmiyorsa ya da bu dersi seçen ögrenci sayisi yeterli olmazsa ne olacak? Türkçe dersleri, Türk kökenli ögrenciler için siradan bir dil veya yabanci dil olarak degerlendirilimez.

Bir de biz önce ögretmen yetistirecegiz, Alman sistemine uygun ögretmenler yetistirildikten sonra bu dersleri verecegiz demek de, 10,20,30 yildan beri bu sistemin içinde ders veren Türk ögretmenleri görmemezden gelmek demektir. Bir çirpida bunlari yok sayilamaz. Bunlarin eksikleri varsa, hizmetiçi egitimle giderilerek, bunlardan sonuna kadar yararalanilabilir. Türk ögretmenleri ve Türkçe yardimi ile Türk çocuklarin okullardaki basarisi yükseltilebilir.

Su iyi bilinmelidir: TÜRKÇE DERSLERI SORUN DEGILDIR. TÜRKÇENIN ÇOCUKLARA HIÇBIR ZARARI YOKTUR. ASLINDA KIMSEYE YOKTUR.....

Gelinen noktada, aksi ispatlanmaya, kabul ettirilmeye çalisiliyor. Eger inanirsaniz...

Mete Atay
Almanya Türk Ögretmen Dernekleri Federasyonu
Genel Baskani


***


Türken an die Tafel

Endlich entdeckt die Politik gut ausgebildete Migranten als Pädagogen. Sie sollen die Integration ausländischer Schüler erleichtern.

Von Martin Spiewak

Es war ein weiter Weg vom türkischen Malatya ins Lehrerzimmer der Gesamtschule Gelsenkirchen-Horst. Er führte Abbas Mordeniz von seinem Geburtsdorf in Ostanatolien über einen Istanbuler Slum nach Deutschland, erst in eine Duisburger Turnhalle, später in ein Asylantenheim. Viele Jahre lebte er dort zusammen mit seinen Eltern und drei Geschwistern in einem Zimmer.

http://www.zeit.de/jobletter/2007/09/jobbrief


***


T.C.
Millî Egitim Bakanligi
http://www.meb.gov.tr/duyurular/duyurular/100TemelEser/100TemelEserGenelge.htm

100 TEMEL ESER

TÜRK EDEBIYATI
1 M. Kemal Atatürk -Nutuk
2 Kutadgu Bilig'den Seçmeler
3 Dede Korkut Hikâyeleri
4 Yunus Emre Divani'ndan Seçmeler
5 Mevlana -Mesnevî'den Seçmeler
6 Nasreddin Hoca Fikralarindan seçmeler
7 Divan Siirinden Seçmeler
8 Halk Siirinden Seçmeler
9 Evliya Çelebi -Seyahatnâmesi'nden Seçmeler
10 Kerem ile Asli
11 Samipasazade Sezai -Sergüzest
12 Halit Ziya Usakligil -Mai ve Siyah
13 Hüseyin Rahmi Gürpinar -Kuyruklu Yildiz Altinda Bir Izdivaç
14 Ahmet Rasim -Sehir Mektuplari
15 Ahmet Hikmet Müftüoglu -Çaglayanlar
16 Ömer Seyfettin -Hikâyelerden Seçmeler
17 Mehmet Âkif Ersoy -Safahat
18 Ahmet Hasim -Bize Göre
19 Yahya Kemal Beyatli -Egil Daglar
20 Yahya Kemal Beyatli -Kendi Gök Kubbemiz
21 Abdulhak Sinasi Hisar -Bogaziçi Mehtaplari
22 Rusen Esref Ünaydin -Diyorlar ki
23 Yakup Kadri Karaosmanoglu -Kiralik Konak
24 Yakup Kadri Karaosmanoglu -Yaban
25 Refik Halit Karay -Memleket Hikâyeleri
26 Refik Halit Karay -Gurbet Hikayeleri
27 Halide Edib Adivar -Sinekli Bakkal
28 Halide Edib Adivar -Mor Salkimli Ev
29 Resat Nuri Güntekin -Anadolu Notlari
30 Resat Nuri Güntekin -Çalikusu
31 Falih Rifki Atay -Çankaya
32 Falih Rifki Atay -Zeytindagi
33 Faruk Nafiz Çamlibel -Han Duvarlari
34 Nazim Hikmet -Memleketimden Insan Manzaralari
35 Sevket Süreyya Aydemir -Suyu Arayan Adam
36 Memduh Sevket Esendal -Ayasli ile Kiracilari
37 Peyami Safa -Dokuzuncu Hariciye Kogusu
38 Peyami Safa -Fatih-Harbiye
39 Nihad Sami Banarli -Türkçe'nin Sirlari
40 Ahmet Hamdi Tanpinar -Bes Sehir
41 Ahmet Hamdi Tanpinar -Sahnenin Disindakiler
42 Samiha Ayverdi -Ibrahim Efendi Konagi
43 Necip Fazil Kisakürek -Çile
44 Sabahattin Ali -Kuyucakli Yusuf
45 Ahmet Kutsi Tecer -Siirler
46 Ahmet Muhip Diranas -Siirler
47 Âsik Veysel -Dostlar Beni Hatirlasin
48 Orhan Veli -Bütün Siirleri
49 Cahit Sitki Taranci -Otuzbes Yas (Bütün Sirleri)
50 Kemal Tahir -Esir Sehrin Insanlari
51 Orhan Kemal -Eskicinin Ogullari
52 Sait Faik Abasiyanik -Kayip Araniyor
53 Sait Faik Abasiyanik -Hikâyelerinden Seçmeler
54 Halikarnas Balikçisi -Aganta Burina Burinata
55 Kemal Bilbasar -Cemo
56 Samim Kocagöz -Kalpaklilar
57 Tarik Bugra -Küçük Aga
58 Necati Cumali -Tütün Zamani
59 Rifat Ilgaz -Karartma Geceleri
60 Orhan Hançerlioglu -7. Gün
61 Fakir Baykurt -Kaplumbagalar
62 Faik Baysal -Drina'da Son Gün
63 Abbas Sayar -Yilki Ati
64 Haldun Taner -Hikâyelerinden Seçmeler
65 Oguz Atay -Bir Bilim Adaminin Romani
66 Aziz Nesin -Yasar Ne Yasar Ne Yasamaz
67 Sabahattin Kudret Aksel -Gazoz Agaci
68 Yusuf Atilgan -Anayurt Oteli
69 Cemil Meriç -Bu Ülke
70 Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BASGIL -Gençlerle Basbasa
71 Naki Tezel -Türk Masallari
72 Salâh Birsel -Bogaziçi Singir Mingir
73 Bahattin Özkisi -Sokakta

DÜNYA EDEBIYATI
74 Beydeba -Kelile veDimne
75 Eflatun -Devlet
76 Eflatun -Sokrates'in Savunmasi
77 Sadi -Gülistan
78 Servantes -Don Kisot
79 Balzac -Vadideki Zambak
80 Viktor Hugo -Sefiller
81 Goethe -Faust
82 Daniel Daefo -Robenson Cruzoe
83 Dostoyevski -Suç ve Ceza
84 Gogol -Ölü Canlar
85 Turgenyev -Babalar ve Ogullar
86 Tolstoy -Savas ve Baris
87 Gustav Flaubert -Madam Bovary
88 Charles Dickens -Iki Sehrin Hikâyesi
89 Knut Hamsun -Açlik
90 Jack London -Beyaz Dis
91 Rabindranath Tagore -Gora
92 Ernest Hemingway -Çanlar Kimin Için Çaliyor
93 William Faulkner -Ses ve Öfke
94 Ivo Andriç -Drina Köprüsü
95 Paniat Istrati -Akdeniz
96 John Steinbeck -Fareler ve Insanlar
97 M Selimoviç -Dervis Ve Ölüm
98 Cengiz Dagci -Onlar da Insandi
99 Cengiz Aytmatov -Beyaz Gemi
100 Cengiz Aytmatov -Gün Olur Asra Bedel


***

Die Heimat als Todfeind
Abgekapselt, radikalisiert, konvertiert - Fritz G. gilt als Rädelsführer der aufgedeckten Terror-Zelle. Mit gigantischen Bomben wollte der 28-jährige Ulmer in Deutschland ein Inferno auslösen. Wie wurde aus dem Sohn aus gutem Hause ein Islamist und Anführer einer Terror-Zelle? Eine Spurensuche.

http://www.spiegel.de/politik/deutschland/0,1518,504454,00.html


***


"Terroristen sind Feinde des Islam"

Verbände warnen vor pauschalen Urteilen

Berlin. Die Reaktionen sind einhellig und unmissverständlich. Alle maßgeblichen muslimischen Verbände in Deutschland haben sich am Donnerstag von den Anschlägsplänen mutmaßlicher Attentäter distanziert. "Terroristen sind Feinde des Islam und der Menschheit", sagt Aiman Mazyek, Generalsekretär des Zentralrats der Muslime in Deutschland (ZMD). Seine Organisation sei froh, "dass die Sicherheitsbehörden erfolgreich ermittelt und uns alle vor einer Katastrophe bewahrt haben." Für Mazyek ist es "Bürger- und Muslimpflicht", Extremismus zu melden. Gleichzeitig erwartet der Zentralrat der Muslime, "dass Staat und Gesellschaft uns vor Pauschalverdächtigungen schützen und uns nicht in die Nähe des Terrorismus stellen".

http://www.fr-online.de/in_und_ausland/politik/aktuell/?sid=fea549e4cdde1e168399bb2499eeac67&em_cnt=1205533


***

Jeder dritte Döner mit Schweinefleisch zubereitet

Gläubige Muslime dürfen kein Schweinefleisch essen, da es laut Koran als unrein gilt. Daher wird der Döner auch ohne Schwein zubereitet. Doch bei Stichproben stellten Kontrolleure fest, dass in jedem dritten Drehspieß auch Schweinefleisch verarbeitet wurde. [...]

http://www.tagesschau.de/aktuell/meldungen/0,1185,OID7427004,00.html


***


Basin Bildirisi

Almanya Türk Toplumu Genel Baskani Kenan Kolat, Avrupa Türk Döner Imalatcilari Birligi Baskani Atasever Sir, Baskan Yardimicisi Mehmet Cam, Berlin-Brandenburg Türk Isverenler Birligi Baskani Remzi Kaplan, Genel Sekreteri Ahmet Ersöz, Berlin Tüketici Koruma ve Saglik Senatörü Katrin Lompscher ile biraraya gelerek son günlerde kamuoyunu mesgul eden et skandali konusunu görüstüler.

Toplantiya senatörlügün uzmanlari da katildi.

Görüsmede söz alan TGD Genel Baskani Kenan Kolat, et skandallarinda olayin yalnizca döner sektörüne maledilmesinin yanlis oldugunu, daha önce de satilan etlerin yalnizca döner imalatcilarina verilmedigini, diger üreticilerin de (örnegin sosis, sucuk firmalarina) satildigini, Alman basininin bir bölümünde önyargilarin varoldugunu anlatti. Senatör de kendisinin hicbir zaman "Döner" sorununundan söz etmedigini bildirdi. Kolat, sektören kendi icine yönelik kontrol mekanizmasinin gelistirilmesinin yararli olacagini da dile getirdi.

ATDID Baskani Sir de dernek olarak bu konuda bir calisma baslattiklarini ve kalite kontrolü icin standardlarin saptanmasi calismalarina baslayacaklarini anlatti. Belirlenecek standartlar icin senatörlükle ortak calisma yapabileceklerini belirten Sir, döner sektörünün daha fazla yara almamasina calisacaklarini belirtti.

TDU Baskani Remzi Kaplan da bu sektören ekonomik önemine deginerek, herkesi duyarli davranmaya cagirdiklarini, "karar koyunlarin" temizlenmesinin geregine dikkat cekti. Gecen dönemlerde "Dönerstag" adi alti Donnerstag (Persembe) günleri bir aksiyon yaptiklarini, dönerle ilgili olarak bir imaj tazeleme kampanyasina gereksinme oldugunu dile getirdi.

ATDID yöneticilerinden Mehmet Cam da bundan sonra döner büfesi acmak isteyenlere yönelik bir kursun yapilmasinin yararli olacagini, bunun belirli standarta yapilmasi icin senatörlükle isbirligi yapacaklarini belirtti.

Katilimcilar yil sonuna kadar bir isbirligi anlasmasi imzalanmasi konusunda hemfikir oldular. Bunun yani sira konuyu 13-14 Eylül tarihlerinde yapilacak eyalet tüketici ve saglik bakanlari konferansina getireceklerini bildirdiler.

TGD Basin Bürosu
http://www.tgd.de


***

Mercedes-Benz: 40 yil daha Türkiye'deyiz

Türkiye pazarina 40 yilda 500 milyon avroluk yatirim yapan Mercedes-Benz, '40 yil daha buradayiz' açiklamasi yapti. DaimlerChrysler AG Yönetim Kurulu Baskani Zetsche, 'Bir fincan kahvenin 40 yil hatiri var sözü dogru çikti. Türkler önemli bir yere geldi' dedi

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=232189


***


40 Jahre Mercedes-Benz Türk

http://www.autosieger.de/article13267.html

Dr. Dieter Zetsche, Vorsitzender des Vorstandes der DaimlerChrysler AG und Leiter der Mercedes Car Group, Andreas Renschler, im Vorstand verantwortlich für Truck Group & Buses, Jürgen Ziegler, Präsident und CEO der Mercedes-Benz Türk, und mehr als 3.000 Mitarbeiter feierten im türkischen Hosdere das 40-jährige Bestehen der Mercedes-Benz Türk. Dr. Dieter Zetsche sagte anlässlich des Jubiläums: "Seit 4 Jahrzehnten spielt die Mercedes-Benz Türk eine enorm wichtige Rolle für den Erfolg unseres Unternehmens. Sie ist ein integraler Bestandteil unserer weltweiten Lkw- und Busaktivitäten. Die Mercedes-Benz Türk hat auch einen wesentlichen Beitrag zur heutigen Stärke der türkischen Automobilindustrie geleistet."

Mercedes-Benz Türk wurde 1967 in Istanbul unter dem Namen "Otomarsan" gegründet. Das Unternehmen begann 1968 mit der Produktion von Bussen des Typs 0 302. Nur 2 Jahre nach seiner Gründung begann das Unternehmen mit dem Export und wurde 1984 zum Generalvertreter von Mercedes-Benz in der Türkei ernannt. 1986 nahm das Mercedes-Benz Lkw-Werk im zentral-anatolischen Aksaray die Produktion auf. Seit ihren Anfängen hat die Mercedes-Benz Türk über 500 Millionen Euro investiert und gehört heute zu den grössten ausländischen Firmen in der Türkei.


Mercedes-Benz Türk stellt im Werk Hosdere in Istanbul Stadt- und Reisebusse her, im Werk Aksaray leichte, mittelschwere und schwere Lkw. 2006 setzte das Unternehmen insgesamt 26.900 Lkw und Busse ab eine Steigerung um 350% seit 2001. Im vergangenen Jahr wurden 24% aller schweren Lkw und über 64% aller Busse in der Türkei von Mercedes-Benz Türk hergestellt. Zudem exportiert das Unternehmen Busse in über 70 und Lkw in über 56 Länder hauptsächlich nach Westeuropa. Andreas Renschler betonte: "Mit den bei der Mercedes-Benz Türk hergestellten Produkten sind wir 40 Jahre führend im Busmarkt und seit fünf Jahren die Nummer eins im türkischen Lkw-Markt. Unsere Werke in Aksaray und Hosdere sind Schlüsselstandorte in unserem globalen Produktionsverbund. Gemeinsam mit unseren 4.200 Mitarbeitern sind wir sehr stolz auf diesen Erfolg."


Das Unternehmen, das auch Mercedes-Benz Transporter sowie alle Pkw-Marken der Mercedes Car Group (Mercedes-Benz, smart, Maybach) importiert und vertreibt, war 2006 die 15-grösste türkische Firma und der neuntgrösste gewerbliche Steuerzahler in Istanbul. Mercedes-Benz Türk beschäftigt 4.250 Mitarbeiter; weitere 2.500 Personen sind im landesweiten Händler- und Kundendienstnetz angestellt. Neben den Aktivitäten in der Automobilindustrie unterstützt Mercedes-Benz Türk Projekte in Sport und Kultur. Zudem verfolgt das Unternehmen weiterhin sein preisgekröntes Ausbildungsprogramm für junge Frauen "Every Girl is a Star". Die Mercedes-Benz Türk A.S. Zentrale, seit 1967 in Davutpasa ansässig, bezog Ende August 2007 ihr neues Hauptquartier in Istanbul/Bahçesehir.


Das Buswerk Hosdere, das 1995 eingeweiht wurde, ist eine der modernsten Produktionsstätten für Omnibusse weltweit. Rund 2.200 Mitarbeiter sind dort beschäftigt. Das Werk produziert die Modelle Travego, Intouro und den neuen Tourismo sowie den neuen Stadtbus Conecto. Die Produktionskapazität des Werkes Hosdere liegt bei 4.000 Fahrzeugen pro Jahr. Das Werk umfasst eine bebaute Fläche von 127.000 m² auf einem 360.000 m² grossen Gelände. Das Lkw-Werk der Mercedes-Benz Türk in Aksaray nahm 1986 die Produktion auf. In Aksaray stellen rund 1.350 Mitarbeiter leichte, mittelschwere und schwere Lkw der Mercedes-Benz Baureihen Axor und Atego, Sattelzugmaschinen, Baufahrzeuge und den Unimog U 4000, sowie Nutzfahrzeugkomponenten her. Auf einer bebauten Fläche von 78.600 m² auf einem 558.117 m² grossen Gelände produziert das Werk derzeit 12.500 Lkw und Unimog. Das Werk wird ständig weiter ausgebaut.


***


Kendi Elektrigini Kendin Üret

Bozcacada'daki stüdyosundan yaptigi Deniz Asiri adli programindan tanidigimiz programcimiz Deniz Pak, bu kez Açik Gazete'nin konuguydu. Bir arkadasiyla birlikte, kendi baslarina kurduklari günes panellerinden nasil elektrik enerjisi ürettiklerini anlatti.

http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=19824&cat=100


***

Küresel isinma gündemden düsmeyen konulardan biri haline geldi. Ancak, küresel isinmanin ne anlama geldigi herkes tarafindan biliniyor mu? Iklim degisikligini engellemek sadece uzmanlarin isi mi? Almanya Çevre ve Doga Koruma Birligi BUND bünyesinde kurulan Yesil Çember Grubu nun düzenledigi Türk Çevre Günü nde bu sorulara yanit bulabilirsiniz. Radyo multikulti nin destekledigi Türk Çevre Günü nün moderasyonunu ise Redaktörümüz Banu Baturay yapacak.

IKLIMLERIN DEGISMESINI ENGELLEMEK ELIMIZDE

http://www.multikulti.de/_/beitrag_jsp/key=beitrag_651708.html


***


Teknolojiyi seviyoruz (...Ama üretmeyi degil kullanmayi)

http://www.milliyet.com.tr/2007/09/09/yazar/uras.html


***


Berlin, 09.09.2007
http://www.tgd.de

CDU DA YINE ÖNCÜ KÜLTÜR TARTISMASI

Hristiyan Birlik Partileri yine eski bir tartismayi yeniden gündeme getirmek istemektedir. Öncü Kültür adi altinda bir eritme politikasinin temelleri atilmak istenmektedir. Simdi de tüm okul siniflarina haç konulmasi gündeme getirilmistir.

Konuyla ilgili olarak Almanya Türk Toplumu Genel Baskani Kenan Kolat sunlari söylemistir:

Öncü kültür adi altinda bir kültür ve dinsel ayrimciliginin temelleri atilmak istenmektedir. Bu gelisme maalesef Almanya da asiriya yakin sag düsünce biçim ve yöntemlerinin merkeze ne kadar geldigine iliskin en önemli göstergelerden birisidir. Almanya son yüzyilda artik çokkültürlü, çokdilli ve çokdinli bir toplum haline dönüsmüstür. Bu gerçegi kavramak istemeyenlerin hala varolusu, gelismelerden ders alinmadiginin göstergesidir. Almanya da sayilari 4 milyona yaklasan ve kendisini müslüman olarak da tanimlayan büyük bir kesim yasamaktadir. Bu insanlarin duyarliliklarini dikkate almayan, bu insanlarin kültürlerini hiçe sayabilecek bir anlayisin gelismesi Almanya demokrasisi açisindan da düsündürücüdür.

CDU Genel Sekreteri Roland Pofalla CSU nun bu dogrultudaki görüslerini üzerlenmesi ve CDU görüsü olarak lanse etmesi kabul edilir degildir. Mutlaka içinde yasadigimiz toplumda Hristiyan dinine mensup olanlarin sayi ve geçmis itibariyla daha yogun olmasi dogaldir, ancak demokratik toplumlar azinlik konumunda olanlara yönelik politikalariyla ve yaklasimlariyla kendilerini ortaya koyarlar.

Kaldi ki Türklerin yogun yasadigi okullarda göçmen çocuklarinin oranlarinin çok yüksek oranda olduklari dikkate alinacak olursa, çikabilecek tartismalarin simdiden düsünülmesi geregine isaret etmek isterim.

Bu gelisme maalesef hayira isaret etmemektedir.

CDU içindeki Türk arkadaslarimiza bu konuda önemli görevler düsmektedir. Bu arkadaslarimizi göreve çagiriyorum.


***


Essen, 07.09.2007

TAM Basin Bildirisi:

Radikallik Müslümanlara Maledilmemeli

AlmanyaŽda ortaya çikarilan Islami Terör AgiŽnin Türk üyesi nedeniyle gündeme gelen Türk IslamiŽnin radikalizmden uzak oldugunu söyleyen Türkiye Arastirmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sen Binde 0.3Žlük kesimin yanlisinin tüm topluma maledilemeyecegini söyledi.

AlmanyaŽda terörist saldiri hazirliginda olduklari iddiasiyla tutuklanan üç kisiden birinin Türk kökenli olmasi nedeniyle alevlenen Türk-Islami tartismalarina iliskin olarak, Türk göçmenleri radikal Islam yanlisi gibi gösterme yanlisina düsülmemesi konusunda uyaran Türkiye Arastirmalar Merkezi (TAM) Vakfi Direktörü Prof. Dr. Faruk Sen, sekülerlesmis ve endüstri toplumunun degerleri ile yeniden sekillenmis bir Islam anlayisini benimseyen Türk göçmenlerin bu tür akimlarin uzaginda oldugunu belirtti.

AvrupaŽdaki Türk IslamiŽnin anayasal düzene saygili ve ideolojize olmamis bir dinsel anlayisa sahip oldugunu söyleyen Sen, Alman Anayasayi Koruma DariesiŽnin verilerinin de bu savi dogruladigini belirtti. Anayasayi Koruma DairesiŽnin 2006 raporunda radikal islama kayma riski bulunan 28 örgütten ve bu örgütlere mensup 32.500 kisiden söz ediliyor. Bu grup içerisinde 27.250 kisi Türk kökenli Müslümanlardan olusurken, bunlarin 26.500Žü Anayasayi Koruma Dairesi raporunda siddet egilimi olmayan bir örgütlenme olarak vasiflandirilan Milli Görüs Islam Cemaati üyelerinden olusuyor. Sayilar bu sekilde izlendiginde radikal egilim sahibi- siddet yanlisi Müslümanlarin maksimum sinirinin 750 kisi oldugunun görülecegini ifade eden Sen, 2,7 milyonluk Türk göçmen toplulugu içerisinde sorunlu 750 kisinin bir topluma mal edilemeyecegini söyledi. Sen, asiri egilimleri benimseyen kisilerin her toplumda varolabilecegini, buna karsi yapilmasi gerekenin dogru yöntemlerle radikal egilimlerin önüne geçilmesi oldugunu söyledi.

AlmanyaŽda Amerikan vatandaslarinin yogun olarak bulundugu yerlere saldirilar düzenlemeyi planladiklari öne sürülen üç kisi arasinda bulunan iki AlmanŽin IslamiyetŽe geçisler ile ilgili yarattigi tartismalara da deginen Sen, din degistirenlere radikal damgasi vurmaktan kaçinilmasi gerektigini söyledi. IslamiyetŽte Kilise kaydi benzeri bir yapi olmamasi nedeniyle sayilari tam tespit edilemeyen Alman Müslümanlarin sayilarinin 50 ile 70 bin arasinda oldugu tahmin ediliyor. Evlilikler ve kisisel istek yoluyla yasanan geçislerin radikallik ile damgalanmasinin dogru olmadigini ifade eden Sen, Alman Müslümanlar arasinda üst tabakalardan da kisilerin bulundugunu söyledi.

Almanya 11 Eylül saldirilari sonrasinda ilk ciddi terör tehlikesini geçtigimiz yaz sehirlerarasi trenlerin bombalanmasi girisiminin önlenmesi ile atlatmisti. Arap kökenlilerin isminin karistigi bu olayin ardindan ikinci büyük tehlike olan güncel vaka da arananlarin sayisi 10Ža ulasmis bulunuyor.


***


THE FINANCIAL TIMES:
SARKOZY'NIN TÜRKIYE KONUSUNDAKI PERVASIZ TUTARSIZLIGI AB'NIN GÜVENIRLIGINI TEHLIKEYE SOKUYOR
ANKARA, 06/09(BYE)--- Ingiltere'de yayimlanan The Financial Times gazetesinin

06 Eylül 2007 tarihli sayisinda, Açik Toplum Enstitüsü Türkiye Direktörü Hakan Altinay, Paris'teki Uluslararasi Etüdler ve Arastirmalar Merkezi Eski Direktörü ve Siyasi Toplumlar Analizi Fonu Baskani Jean-François Bayart, Varsova'daki Unia Polska Vakfindan Kryzstof Bobinski, Londra'daki London School of Economics Avrupa Enstitüsü üyesi Kirsty Hughes, Prag'daki Europeum Direktörü David Kral, Roma'daki Uluslararasi Isler Enstitüsü kidemli üyesi Nathalie Tocci, Madrid'deki Elcano Uluslararasi Iliskiler Enstitüsü kidemli üyesi José-Ignacio Torreblanca imzali ve yukaridaki baslik altinda bir mektup yer almistir. Internet ten saglanan metnin çevirisi söyledir:

Gazetenizde 30 Agustos 2007 tarihinde "More Bang for Europe's Buck" (Avrupa'nin Siçrayisi Için Daha Fazla Enerji) basligiyla yayimlanan ve Nicolas Sarkozy'nin AB'nin küresel rolüne dair vizyonunu ve "becerikli" diplomatik dokunusunu öven makale, AB'nin Türkiye'yle iliskisiyle ilgilenenler için ilginç bir okumadir.

Cumhurbaskani Sarkozy AB'nin, tam AB üyeligi için müzakereleri devam eden önemli jeostratejik komsusuna yönelik, üzerinde anlasmaya varilmis dis politikasina mütemadiyen karsi çikiyor. Gazetenizde yayimlanan makalenin de konusu olan AB'nin dis politikasi konulu konusmasinda Sarkozy, en öncelikli küresel güçlügü Islam ve Bati arasindaki çatismanin önlenmesi olarak teshis ediyor. Pervasizca tutarsiz davranan Sarkozy daha sonra Türkiye'nin AB üyeligine muhalefetini yeniden dile getiriyor.

Üyelik kadar imtiyazli ortaklikla da sonuçlanabilecek oldugu sürece, Türkiye ile yeni müzakere basliklarinin açilmasini engellemeyecegini ekliyor. Diger bir deyisle Fransa, haziran ayinda euro basligi ile yaptigi gibi "üyelik" içerdigini düsündügü bölümleri bloke ederek AB'nin Türkiye ile üyelik görüsmelerini küçük düsürmeye devam edecek. Aslinda, Fransiz diplomatlarin bilmesi gerektigi üzere, masadaki 35 müzakere basliginin hepsi AB üyeligiyle ilgili. Cumhurbaskani Sarkozy'nin bazilarinin üyelikle ilgili oldugunu bazilarinin olmadigini söylemesi, ikiyüzlü siyasi bir hilekarlik. AB'nin tam üyelik taahhüdü konusunda Fransa'nin sözünden dönmesi karsisinda, diger Avrupali liderlerin veya Financial Times gibi Türkiye'nin AB üyeligini önceden destekleyenlerin sessizligi ise sagirlastirici.

Ancak 3 Ekim 2005'te tüm üye devletlerce kabul edilen AB'nin Türkiye'yle müzakere çerçevesi kesin: "Müzakerenin ortak hedefi katilim." AB ayrica 1989'da (Türkiye'nin müzakerelere hazir oldugunu reddederek ancak bir Avrupa ülkesi oldugunu kabul ederek), 1999'da (adaylik statüsünü kabul ederek) ve 2004'te (üyelik müzakerelerini baslatmayi kabul ederek) Türkiye'nin üyelik için uygunlugunu da kabul etti.

Eger Cumhurbaskani Sarkozy'nin bu AB dis politika tutumunu reddetmeye devam etmesine izin verilirse, o zaman onun ve diger AB liderlerinin AB'nin dünyadaki yeni rolüne iliskin iddiali konusmalarinin hiçbir degeri olmayacaktir. AB'nin dis politika güvenirliginin giderek daha fazla erozyona ugramasini durdurmanin tek yolu, diger devlet baskanlarinin ve Avrupali liderlerin Türkiye'nin üyelik taahhüdünü net bir biçimde yeniden teyit etmeleridir.

Neyin tehlikede oldugundan süphesi olan varsa Orta Dogu ve diger dünya basininda yer alan haberlere hizla göz atildiginda, meselenin AB'nin güvenirliginin degerlendirilmesi açisindan önemli bir prizma niteligi tasidigi görülecektir. Önemli bir üye devletin cumhurbaskani bile keyfi bir biçimde AB'nin güvenirligini tahrip etme hakkina sahip degildir. Bunu önlemekse diger devlet baskanlarina baglidir.

______________________________________________________________________
XXL-Speicher, PC-Virenschutz, Spartarife & mehr: Nur im WEB.DE Club!
Jetzt testen! http://produkte.web.de/club/?mc=021130

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages