Şehrin sokaklarında dolaşırken rastladığımız ve görsel kültürümüzü oluşturan nesneler kimi zaman tek başına, kimi zamansa başka nesnelerle bir araya gelerek bir hikâyeye dönüşür. Kapı önlerinde duran eşyalar; sandalyeler, süpürgeler, berberlerin asılı havluları, duvarda ki afişler, levhalar, pencere önlerine dizilmiş vita kutularında açmış çiçekler, emektar terzi Ahmet Efendi’nin dükkanında camda asılı duran ceketler, pantolonlar…
Bu nesneler hem kendi içinde dekoratif hem de popüler sanat, halk sanatı ve ayrıca sembolizm olarak sonsuz olasılıklar sunar.