O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı.
Kapının her çalınışında koştum.
Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı.
O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim yeni ayakkabılarımı.
Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu kucağımda sandalyede oturuyordum ben.
Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canımı yakmıştı.
O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm.
Bir sure sonra acı dayanılmaz oldu.
Soranlara 'Dizimi vurdum' dedim, ama ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.
…
Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir.
Kimi zaman, dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş...
Kimi zaman, dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür.
Kimi zaman, zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.
Kimi zaman, zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık...
Topallaya topallaya gidersiniz.
İnsan öğreniyor yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu..