Büyük ödül Sezai Karakoç'a verilmeli miydi?
Kültür Sanat Büyük Ödülü Sezaî Karakoç'a verilmiş. Tartışma başladı:
Neden Orhan Pamuk'a değil... Bir kesim çok baskın... Kendisi gibi
düşünmeyenleri hemen mahkûm ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı şimdi
ateş altında: Türk'ü silmek isteyenlerin ödüle boğulmasını o kadar
tabiî görüyorlar ki... Artık hakikati halk biliyor. Baskın güruh
eskisi gibi dediklerini yaptıramayacaktır. Orhan'ın -halkın anladığı
manada söylersek- "ihanet" i çok açık... Bu "ihanet"i olmasaydı
Nobel'i rüyasında bile göremezdi... Bu meseleyi çok tartıştık. Defteri
kapamıştım ama yine aynı noktadan atış başladı; o adam Nobel'i aldıysa
Türkiye'de en büyük mükâfat neyse haydi haydi onu da alır!
Aslında, Nobel'i, politik kimliğinden sıyırıp baş köşeye oturtursak,
Orhan'ın Türkiye'de en büyük ödülü alması gerekir. Kültür ve Turizm
Bakanı da, baskın güruhun şerrinden çekindiğinden Orhan'ın adını
telâffuz etmişti. Yükten kurtulmak için: "Ben karışmıyorum,
müsteşarım bilir." deyip çıktı işin içinden...
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen'in
başkanlığında bir ekip 2006'ın Kültür Sanat Büyük Ödülünü Sezai
Karakoç'a tevcih etti.
* * *
Sezai Karakoç "şair" bilirler ama ben "şair" tarafını hiç görmem...
Dikkate alınması gereken güçlü bir fikir adamıdır. 1990'da parti bile
kurmuştu... Sonra teşkilâtlanamadı ve 1997'de kapandı. Karakoç,
teşkilatlanmaya da istekli değildi. Bir kere basın toplantısı
düzenlediğini işitmedim. Hiç el içine de çıkmadı. Yakından tanıyanlar
içine kapanık ve alıngan olduğunu söylerler.
"Diriliş" her şeyidir: Partisinin adı "Diriliş" ti. Yayınevinin adı da
"Diriliş" tir, maddî imkân buldukça yayınladığı dergisinin adın da...
Edebiyat kitaplarında o,"İkinci Yeni" nin öncüleri arasında sayılır.
"Birinci Yeni" ("Garip" ) veya "İkinci Yeni" ... Edebiyatı içinde
duyanlar için fazla bir mana ifade etmez... Şiirin biçimini belirlemek
için bir sınıflandırmadır sadece. Yeni Türk Edebiyatı sahası uzmanları
belki beni fazla iddialı addedebilirler ama bu kategori içinde
görülenler "şiirimsi" şeyler yazmışlardır. Aşağıda ciddiye aldığım bir
değerlendirmeden bölümler vereceğim ve siz de bu biçim şiirlerin ne
manaya geldiğini düşüneceksiniz.
Beni şaşırtan Kültür ve Turizm Bakanlığının Sezai Karakoç'a büyük
ödülün niçin verildiğine dair açıklaması oldu:
"Karakoç, insanda insani duyguların canlı algılar halinde yaşayarak
gittiği büyük şiir yatağında akması, insanlık macerasında, ruhun ve
milletimiz özelinde yüksek bir ifadeye kavuşmuş olan tarihi yeniden
yapılanma fırtınalarını şiirlerinde yansıtması sebebiyle ödüle layık
görüldü. Şiirlerinde çarpıcı benzetme ve imgelerle, daha önce
denenmemiş sentezlere ulaşan bir sanatçı olarak tanınan Karakoç, Türk
edebiyat dünyasında mümtaz bir yere sahip bulunmaktadır."
Ne anladınız bu açıklamadan?! Tam "İkinci Yeni" ye uygun "garip"
sözler!
Bu metni kimin kaleme aldığını çok merak ediyorum!
Karakoç, ne "insani duygunun canlı algılar" ı, ne de "ruhun ve
milletimizin özelini yüksek ifadeye kavuşturmak" niyetindedir. Kendisi
şiirini tarif etmiştir: "Laleli'den dünyaya doğru giden
tramvaydayız."
Gerisi lâfazanlık...
Karakoç'un şiirlerini bir bir buraya yazıp tahlil etsek, yukarıdaki
metinde kastedilenlerin hiçbiri ortaya çıkmaz!
Hadi açık konuşun... "Şiirini bahane edip 'İslâmî'kimliği için bu
ödülü verdik." deyin!
(Bence: İslâmî hayat tarzını hep kabullenmiştir ama Türk tarafını da
inkâr etmemiştir. Yani ateisti kardeş sayıp "Türk" e karşı diş
bileyen "Neo-İslâmcı" değildir. Bir fikir ve kültür adamıdır ve ödülü
hak etmiştir.)
Size "Aşağıda ciddiye aldığım bir değerlendirmeden bölümler vereceğim"
demiştim. Yerim kalmadı... Yarına.
Tarih:06.01.2007
http://www.yenicaggazetesi.com/yazidetay.asp?AuthorID=82&ArticleID=3855
...........................................................
Arslan TEKİN
arsla...@yenicaggazetesi.com.tr
...........................................................
'İkinci Yeni' şiiri
Kültür ve Turizm Bakanlığının Kültür Sanat Büyük Ödülü Sezai Karakoç'a
"şairliği" için verilmişti. Karakoç, "İkinci Yeni" şairleri içinde
gösterilir, demiştik, dün... "İkinci Yeni" ne? Bunun üzerine durmamız
gerekir. Çünkü, "İkinci Yeni" denilen şiir akımı en kolay şiir yazma
yoludur. Anlamsız cümleleri alt alta sıraladığınız zaman şiir yazmış
oluyorsunuz ve belli çevrelerde itibar görüyorsunuz. Yalnız
anlamsızlığın da anlamı vardır ve bu anlamsızlığın anlamını da bir iki
şair tutturabilmiştir. Bunlardan biri de Sezai Karakoç'tur! Başka bir
vesileyle yazmıştım... Yeri geldi... Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in,
1978'de, İstanbul Edebiyat Fakültesinde Türkoloji kongresinde, yanlış
hatırlamıyorsam tebliği "İkinci Yeni" şairlerine dairdi. Çok isim
saydı ama nedense Sezai Karakoç'un adını söylemedi... (Bildiği hâlde
söylemedi. O zaman ayırım çok fazlaydı... Belli kesim kendilerinin
dışındaki isimleri hiç anmazdı, zarurî anmaları hâlinde ise
ufaltırlardı! Bu "anmama" meselesine üzerine ünlü gazeteci Bedii
Faik'in hatıralarında gördüğüm bir anekdotu ileride vereceğim.)
Tebliğlerin sunulduğu amfinin arka sıralarından bir genç kalktı ve
Sezai Karakoç'u hatırlattı. Ancak o zaman Doç. Dr. Bedrettin Cömert:
"Haklısınız Sezai Karakoç da var." dedi. (Ara not: Bedrettin Cömert
bir yıl sonra, 12 Eylül karmaşasında, Ankara'da öldürüldü.)
Şimdi de ödül Karakoç'a verilince, kimileri hiç görmedi, kimileri de:
"Orhan varken nereden çıktı Sezai Karakoç!" diye söylendiler.
Türkiye'de kamplaşma böyle!
"Edebiyatımızda Terimler" de (Elips Yayınları), "İkinci Yeni Şiiri"
maddesinde şunları yazmışım:
"1955-1965 yılları arasında görülen bir akımdır. Garipçilerden ve
Birinci Yenicilerden ayrı bir yolla şiirlerini yayınlamışlardır. Bir
gruplaşmaları yoktur. Bu dönem içinde ayrı ayrı yerlerde yayınlanan
şiirlerinde benzerlik görülmesi üzerine bu adla anılmaya
başlanmışlardır. İkinci Yeni şiirinde görülen özellikleri şöyle
sıralayabiliriz:
İkinci Yeniciler alabildiğine hayalcidirler. Konuşma diline sırt
çevirmişlerdir. Serbest çağrışıma dayanan şiirleri kopuk kopuktur.
Tesadüfen seçilmiş kelime veya cümlelerin alt alta sıralanmasıyla
şiirin oluşturulduğu intibaını verirler. Genelde cümle yapıları
bozuktur. Bir boşvermişlik havası hâkimdir."
Aynı maddede, "İkinci Yeni" nin tam anlaşılabilmesi için Gazi
Üniversitesinden genç araştırıcı Mustafa Kurt'un "'Gerçeği ararken
parçalanmayı göze almış yüzler'İkinci Yeni" başlıklı
değerlendirmesini de verdim. Bu değerlendirme de 2002'de, başında
bulunduğumuz haftalık "Türkhaber" gazetesinde, Ece Ayhan'ın ölümü
vesilesiyle çıkmıştı.
"İkinci Yeni şiiri" ni Yeni Türk Edebiyatı uzmanı Mustafa Kurt'un
kaleminden okuyalım:
"İkinci Yeni, 'anlam'ın ve dilin ötesinde bir şiir kurmak istemiştir.
Şiirin özel ve bireysel dünyaların diliyle yeniden kurulması, şiirin
kurduğu hayatın yine kendisiyle tanımlanabilmesi, İkinci Yeni
'metinlerinin'en belirgin özelliğidir. Bu akımın üyelerinin sonraki
yıllarda yazdığı şiirlere -özellikle de İlhan Berk ve Ece Ayhan-
bakıldığında bu bireysel dünyaların ne kadar değiştiğine ve
dönüştüğüne şahit olmak mümkündür. İkinci Yeni şairlerinin söylemleri
ve Cemal Süreya'nın 'Folklor Şiire Düşman'adlı kitabı temel
alındığında bu şiirin halktan uzak ve ona yabancılaşan bir şiir
anlayışı kurduğu düşünülebilir; ancak, buradaki yabancılaşma ve
uzaklaşmayı Garip akımının getirdiği anlayışa karşı bir çıkış olarak
değerlendirmek daha doğru olacaktır. İkinci Yeni, şiirde anlamı değil,
duyguyu ve bu duygudan kaynaklanan şiir atmosferini/sezgisini kurmaya
çalışmıştır. Çağrışımların, imgelerin özel diliyle kendini ifade eden
bu yeni şiir, aynı zamanda dildeki deformasyon ile de kurulu/verili
olanı dışlar. Kısacası bozarak da bir şeylerin ifadesinin mümkün
olduğunu gösterir."
Tarih:07.01.2007
http://www.yenicaggazetesi.com/yazidetay.asp?AuthorID=82&ArticleID=3865