Bedrettin Keleştemur <bkeles...@gmail.com>: Sep 16 09:16PM +0300
İNSAN, BİNLERCE KAYGI ENDİŞE Bedrettin KELEŞTİMUR İnsan bu, binlerce kaygı endişe Beyninde zonklar didişe didişe Kan dağılır sihirli pencereden Döşenmiş her doku lif lif hücreden Harika fabrika dehşet verici Öyle bir dolaşım ki ürpertici! Karmaşık bir sistem içinde ahenk Sinirden kerpeten akışa mihenk Kendisini savunma siperlerde Muhafız alayı mikroba perde! . Ve sinir uçlarında kanalitler Pis kanı pompalayan parazitler Koskoca bir şehir, merkezi beyin Enerji dağıtan bunca güç neyin? Bir çiğnem et ki, şuurda Allah der Her zerrede imanı tasdik eder İNSAN İnsan, şu fani dünyada halife Hayat, kadife eldiven içinde Bir ekincinin kazancına benzer! Baharı özle, bahara çıkarsın Dünya’m, cennet yolunda bize yarsın Hesapta, tartıda iyi ki varsın… İNSAN GARİPTİR İnsan gariptir, hasret tüter gözü Türkülerin gizeminde yaşar özü Su akar, derin vadiler yoludur O uzun yolun deryalardır sözü Gör ki, iki dudak arasında közü! İNSAN, İNSANIN KURDUDUR “İnsan, insanın kurdudur” denildi Öfke, ‘şeytanın yurdudur’ denildi Nefsine hâkim, öfkesini yenen; ‘Zafer kazanmış ordudur’ denildi İNSANLIK KAYIPLARDA Ağlıyorsun değil mi, hem de içten Doğu Türkistan, Kerkük, Filistin’e Gözyaşına yüreğin uzanır mı? Daha nice mazlum vatan iline… Vur düşman vur, uyandır uyuyanı! Eski yurt, yeni yurt dört bir yanı, Huzurun adı yok; kan ve gözyaşı Sileni de yok, dinleyeni de yol Feryadını duyanı, anlayanı… Kulak vereni de kayıplarda! İnsanlık feryadıyla kayıplarda… İNSAN İnsan, et ile tırnaktan yaratılmış! Toprağa hayat tohumu atılmış Canlar için, ‘emanet yurdu’ dünya Hasretle, ‘karar yurdu’ aratılmış Göç, yaman göç; bu dünyadan ayrılık İlla ki kalmaz arada gayrılık! Bu dünyada, donatılmış ne varsa Takvayla varsa, sana kalır ancak! İNSANIM BEN İnsanım ben, yüreğimin sesinde! Doğduğum gibi yaşamak isterim Hayır, hayır; nefsimin pençesinde Günahlardan kurtulmak isterim Saf, duru, temiz, berrak su sesinde Hayata özgürce akmak isterim Ak, mavi, yeşil renklerin hasında; Gülistan şehrini görmek isterim INSAN Insan ölmeyecekmiş gibi yaşar Kâh hevesleri öfke şelalesi Azgın nehir gibi kabından taşar Sarar ufkunu dünya meşalesi Köpüren hevesler kibirle düşer Yakar âdemi, elem velvelesi İNSAN DOKUSU Bozma! Yurdumun insan dokusunu Kanla çizilmiş, vatan yokuşunu! Kalbimde nakış nakış oluşunu Yokuşlar döne döne çıkılırmış Gözlerim ufuklara çakılırmış Güneşin doğuşunu beklediğim Büyük idealleri sakladığım Ufuklar, Turan’a giden Aladağ’ım Ufuklar söyler, fetih türküsünü INSAN VE ZAMAN Günler haftalar yıllar örümcek ağı Çocukluk gençlik ihtiyarlık içimdeki çağı Tükenen zaman mı, ben miyim? Nefes ve zaman su gibi akan bağı İNSANA CESARET VEREN İnsana cesaret veren, imanı Yüreksize ne demeli, bilmem ki? İhlas, ‘hakkı görür gibi’ imanı; Âleme, edebiyle meydan okur! İz bırakır, tarihler anar adını Ulubatlı’dan Bağdat Fatihine Şecaat yürür fetih dilimize… İNSAN OLMAYA GELDİM İnsan olmaya geldim bu âleme; Sabırla, çileye tebessüm eder İç dünyamız ayna tutar kaleme; Kalem, oku der, ilmi izhar eder Sükût bir zırh gibi gelir halime; Halden hale hayra vuslat eder! İNSANLIĞIN SOY AĞACI… Hac ibadeti, deruni bir derstir! Arafat, Müzdelife ve Mina’da; Soy ağacının başladığı yerler… İnsan ve tarih burada okunur! İki Cihan güneşinin doğuşu; Yeryüzünü rahmet rahmet nur kaplar! O nur halkası, dalga dalga büyür… Yüzü Kâbe’ye dönük insanlığın! Tevhit lisanıyla kıyamdadır hep! Makam-ı İbrahim’e akan sevgi; Derya olur akar, gül ravzasına… Huzur ve emin beldedir, oralar; Gözyaşı içinde sükûnet bulur! Kâbe’nin etrafında su gibidir; Akar, akar vuslat akışı onlar! Aşk rahlesinde kâinatın dersi… Bütün renkler orada, aynı safta! Yakarışlar, hıçkırıklar af diler! Bir büyük hülyadır, sevgi yumağı; İhramla anılır, takva örtüsü! Yarışların en güzeli; takvadır… O yarışla, dağılırız âleme! İNSAN İnsan, tarihin soylu ağacı O ağaçta gizlenir, zamanın kaydı Kökler emzirir, asrın Alplerini “Milletler, kahramanlarıyla yaşar!” Setleri, kahramanlarıyla aşar Beş bin yıllık tarihim, soylu sesim; Haktan bize emanettir nefesim İNSAN MI? Baktım vicdanına, insan mı diye! Kanamaz yüreği, acıya niye? Kurumuş çeşme gibi göz pınarı, Yüreği yanmayana, çığlık niye? İNSANIN ÖZÜNDEN YÜKSELİR Yeri göğü ayakta tutan adalet! Miskinliğe damga vuran atalet İnsan erdemli, fazıl arif olmalı Toprağın kökünden yükselir asalet; İnsanın özünden yükselir asalet İNSANI YAŞAT Kİ "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" Âlemi kuşat ki, millet yaşasın 'Devletlim' derim, güvendiğim dağlar; Gönlün uzat ki, irşad yaşasın ÂDEM SOY AĞACI Kâinat bir ağaç gibi Âdem, kâinatın soy ağacı Ağaç bir çekirdek gibi Çekirdek varlığın hülasası Bahar, Hak’tan rahmet muştusu Bahar bir çiçek gibi Çiçek vuslatın nur perdesi ÂDEM DÖKÜLDÜ İnsan, “âlemde bir sırdır” sırrı döküldü! Haya ve iffet kalkınca adem döküldü Yerine bir garip yaratık çıktı da; Yandı, yakıldı cemiyet tel tel döküldü ÂDEM’İN ANDI Âdem’in andı, Bezm-i Eleste’dir Doğru yol, hak yolcusu, halastadır Âdemin nefesi aynaya düşmüş; Ah! Günahımla aynalar yastadır ÂDEM’İN DİLİYLE Beş duyu, beş vaktin rahmeti üzre İfadem dökülür, şuurla nesre Kaderin cilvesi, kalemle yazar Âdem’in diliyle renk katar asra |
Haluk Gümüştabak <hg_...@hotmail.com>: Sep 16 06:52AM
Bu Yanlışları Yapan Bizler, Sizce Allah’ın Doğru Yolunda Olabilir Miyiz? Bizler sorumlu olduğumuz, elimizin altında apaçık Kur’an olduğu halde, onu anlayarak ve düşünerek okumadığımız için, dinin tek sahibi Allah’ın emri olmadığı halde, sanki Allah’ın emriymiş gibi inanıp, öyle yanlış bilgilerin ardı sıra gidiyoruz ki, inanın bu yanlışlarla Allah’ın huzuruna gidersek, hesabımızı nasıl veririz ve sonumuz ne olur, onu düşünmek bile istemiyorum. Sizleri bu konuda düşünmeye davet etmek için, yaptığımız yanlışlardan bazı örnekler vermek istiyorum. Tabi karar sizin, imtihan sizin imtihanınız, ister Kur’an’a güvenir inanırsınız, ister doğruluğundan emin olamayacağımız rivayet edilen sözlere/hadislere. Allah Kur’an’da Zuhruf 44. yetinde, SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM dediği halde, bizler bu ayeti tebliğ alan Müslümanlar olarak ne diyoruz? İslam’ı doğru ve eksiksiz yaşayabilmek için Kur’an yeterli değildir, çünkü açıklanmamıştır. Ne dediğimizin farkında mıyız? ALLAH KUR’AN’I AÇIKLAMAK BİZE DÜŞER, onun için anlayasınız diye nice örneklerle ayetlerimizi açıkladık, izah ettik dediği halde, bizler neye inanıyoruz? KUR’AN AÇIK VE ANLAŞILIR DEĞİLDİR, KUR’AN ÖZET BİLGİLER VERİR DİYEBİLİYORUZ. Allah özellikle yemin ederek, Kur’an’ı anlayasınız diye kolaylaştırdık diye birçok kez bizlere bildirdiği uyardığı halde, bizler bu ayete iman eden Müslümanlar olarak neler söylüyoruz? KUR’AN’I HERKES ANLAYAMAZ, KOLAY DEĞİLDİR. ONU VELİ ALİM İNSANLAR ANLAR. Allah onlarca ayetinde aklınızı kullanın, ayetler üzerinde düşünün, Andolsun SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR dedikçe, AKILLA İSLAM YAŞAMAZ, Resulün hadisleri olmasaydı Kur’an anlaşılmaz, kapalı kalırdı demiyor muyuz? Maide 50. ayetinde, ALLAH’TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ dedikçe, bizler hiç düşünmeden ve korkmadan, Allah’ın Resulüde Kur’an gibi, dinde hükümler koyabilir, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI diyebiliyoruz. Allah’ın hükmüme hiç kimseyi ortak etmem ayetini, batıl inançlarımızı yaşayabilmek adına, görmezden gelen, kör olan Allah’ın kullarıyız ne yazık ki. Allah birçok ayetinde KENDİNİZİ TEMİZE ÇIKARTIP, KARŞINIZDAKİ KİŞİLERE ERDEMLİ OLMAYIMI ÖĞÜTLÜYORSUNUZ, SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN dedikçe Allah, bizler hiç düşünmeden kendimiz gibi düşünmeyen ve inanmayanları kâfir, dinsiz ilan etmekten, onlara saygısızlık yapmayı kendilerine hak görmekten çekinmiyoruz. Hâlbuki Allah, Firavuna bile gidip imana davet edilmesini söylerden, güzel bir üslup kullan diye öğütlemiştir elçisini. Allah birçok ayetinde, şefaat yani affetme yetkisi tamamen Allah’a aittir, HİÇ BİR ŞEFAATİN FAYDA ETMEDİĞİ O GÜNDEN SAKININ dedikçe batıl ve hurafe inançlarımızı yaşayabilmek adına, kelimelerin anlamları ile oynayıp, Allah’ın Resulünü ve edindikleri veli, şeyh, ulema gibi kişilerinde şefaatçi olduğuna inanmakta sakınca görmüyoruz. Allah, yalnız Kur’an ile yetinmek istemeyen cahiliye toplumuna, Ankebut 51. ayetinde, “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” diye uyardığı halde, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, nasıl deriz? Bu itirazı cahiliye toplumu yapmış ve atalarımızın inançlarını da yaşamak istiyoruz dediklerinde, Allah buna izin vermemiş ve bu ayeti bizlerin ibret alması için indirmişti. Ama bizler ibret almadığımız gibi bu ve benzeri ayetler bize değil cahiliye toplumuna indirilmiştir, bize hitaben söylenmemiştir diyerek, Kur’an’ın bir kısmına inanıyor bir kısmına ne yazık ki, farkında olmadan iman etmiyoruz. Halbuki zaten Kur’an’ın tamamı, cahiliye toplumuna indirilmişti. Allah elçisinin görev ve sorumluluklarını, çok açık bir şekilde Kur’an’da belitmiş ve deki onlara diye şunları iletmesini söylemişti. “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. (Rad 40) BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Ahkaf9) RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. (Ankebut 18).” Bu ayetlere iman ettiğimizi söyleyen bizler, nasıl olurda Allah’ın vermediği yetkileri elçisine vermeye çalışırız? Allah Kur’an’da, açıkladıklarımın dışında sakın haramlar edinmeyin, şu helaldir bu haramdır demeyin, Allah’a iftira etmiş olursunuz dediği halde, Kur’an’ın bahsetmediği öyle bir haramlar listesine inanıyoruz ki, söyleyecek inanın söz bulamıyorum. Allah Araf suresi 3. ayetinde, ALLAH’TAN SİZE İNDİRİLEN KUR’AN’A UYUN, SAKIN ALLAH’IN YANINDA VELİLER, ŞEYHLER, EFENDİLER EDİNİP ARDI SIRA GİTMEYİN diye özellikle uyardığı halde, eğer hala velisi, şeyhi olmayan cennete gidemez diyorsak, sizce bizler nasıl bir yolda gidiyor olabiliriz? Allah özellikle dikkatimizi çekip uyararak, dinde sakın bölünenler gibi olmayın dediği halde, BİZLER DİNDE BÖLÜNMEKTE BEREKET, ZENGİNLİK VARDIR diyorsak, sizce Allah’ın yolunda mı gitmiş oluruz, yoksa şeytanın yolunda mı? Araf suresi 33. yetinde, “HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, ALLAH’A ORTAK KOŞMANIZI VE ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ HARAM KILMIŞTIR.” Dediği halde bizler, Allah’ın Kur’an’da açıklamadığı, örnek dahi vermediği öyle şeyleri Allah’a nispet ediyor ve doğruymuş gibi anlatıyoruz ki, adeta haram günahını işlemekten korkmuyoruz. Ne dersiniz iman ettiğimizi söylediğimiz halde, eğer bizler bu ve benzeri yüzlerce yanlışı yapmaya devam ediyorsak, hala Allah’ın doğru yolunda olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Hesap günü hep birlikte bu sorunun cevabını alacağız. Ama hatırlatmak isterim, Allah Kur’an’da emretmediği halde, bu Allah katındandır diyenlerin, Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dediği halde, edindikleri velilere Allah’ın yetkilerini de verenlerin ŞİRK KOŞTUĞUNU, BÖYLE İNSANLARIN MÜŞRİK OLDUĞUNU SÖYLEDİKTEN SONRA, ONLARI CEHENNEM BEKLİYOR DİYOR ALLAH, HATIRLATMAK İSTERİM. Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Dilerim elde Kur’an onu anlayarak, düşünerek okuyan hakka batıl karıştırmayan, büyük günahlardan sakınan en az hata yapan, Allah’ın halis kulları arasında oluruz. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK https://kuranadavet1.wordpress.com/ https://twitter.com/KURANA_DAVET http://www.hakyolkuran.com/ https://www.facebook.com/Kuranadavet1/ https://hakyolkuran1.blogspot.com/ |
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı
grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz. Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek ve gruptan artık e-posta almamak için turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin. |