TÜRKİYE’Yİ YENİDEN SEVMEK

14 views
Skip to first unread message

Grup Yönetici

unread,
Jul 9, 2024, 4:18:45 PM (8 days ago) Jul 9
to turk-ve-islam-aleminin-lide...@googlegroups.com, Turkiye-i...@googlegroups.com


---------- Forwarded message ---------
Gönderen: Habip Hamza ERDEM <habip...@gmail.com>
Date: 9 Tem 2024 Sal, 17:54
Subject: TÜRKİYE’Yİ YENİDEN SEVMEK
To:


TÜRKİYE’Yİ YENİDEN SEVMEK

          Fransa seçimlerinin ardından, ülke içi ve dışında  bir dizi ‘yorum‘ yapıldı.

          Kimi ‘politik’, kimi sosyolojik ve kimi ‘pratik‘ diyelim.

          ‘Politik’ derken, politika (la politique) ve ‘siyaset’ (le politique) ayırımı yapmak istiyorum.

          O nedenle sağcılar kaç oy aldı faşistler kaç oy; komünistler kaç oy aldı sosyalistler kaç; solcular kaç oy aldı ekolojistler kaç diye bakmayacağım.

          ‘Aşırı’ diye nitelendirilen ‘Başıdik Fransa’ (FR- la France İnsoumise) hareketinin lideri Jean-Luc Mélanchon’un ‘Fransa’yı yeniden sevmek zamanı’ (On peut aimer la France à nouveau) sözünün, Fransa seçimlerini özetlediğini söyleyeceğim.

          Gerçekten de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, sözde ‘Milliyetçi sağ’ın oy oranlarını gelecek seçimlerde ‘hükûmet’ olabilecek düzeye çıkarması, ülkede olağanüstü bir ‘tedirginlik’ yaratmıştı.

          Peki ama bu ‘milliyetçi sağ’ Fransa’yı komünist, sosyalist, çevreci ya da kısaca ‘solcu’ kesimlerden ‘daha çok seviyor’ savında değil miydi?

          Oysa Mélanchon, seçimlerde birinci çıkan hareketin lideri olarak; Fransa adına derin bir rahatlama olduğunu belirtmesinin ardından, ‘şimdi ülkemizi daha çok sevmek zamanı’ başladı diyor.

          Efendim, Rusya ile ilişkiler, Ukrayna sorunu, Filistin davası, İslamofobi-mislamofobi gibi, benim siyaset (la politique) dediğim alandaki konular ne oldu denilecek olursa; bunlar Mélanchon ve onun kişiliğinde, ‘Yeni Halk Cephesi’ partileri ve giderek Fransa genelinde, hep ‘ikincil’ sorular olarak ele alınacak demektir.

          Şimdi başbakan kim olacak, hükûmet programı nasıl yazılacak (ki Halk Cephesi’nin bir taslak programı seçimlerden önce hazırlanmış ve öyle cak-cuk değil ama rakamsal olarak her şey belirlenmişti) gibi konular, ‘ikincil’ konulardır.

          Önce ‘Fransa’yı yeniden sevmenin mutluluğu’nu yaşamak gerekiyor.

          Öyle ki, Victor Hugo gibi bir sağcı yazarın yirmi yıllık bir sürgün döneminden sonra, Kuzey Garı’nda söylediği söze gönderme yaparak ‘yeni bir sayfa açılmış’ olmaktadır diyor.

          Bu sayfada Fransa’yı Fransa yapan ‘değerler’ söz konusudur.

          Mélanchon ‘ben ve benim gibi düşünenlerde, garip bir ülke sevgisi var’ (une forme d’amour bizarre) diye ekliyor.

          1789’un ‘getirdikleri’ ve Fransa’ya ilişkin evrensel kabul gören ne varsa o ‘değer’lere duyulan ‘aşk’ yani.

          Yoksa baba Le Pen gibi, ağzından salyalar akarak Jeanne d’Arc güzellemesini ‘vatan sevgisi’ sanmak değil…

          Tıpkı Türklerdeki bozkurt söylencesini, parmaklarla keçi boynuzu işaret yaparak yaşatmayı ‘milliyetçilik’ sanmak gibi.

          ‘Milliyetçilik’, sadece Kangal tipi köpeklerimizi sevmek olabilir mi?

          Kara para aklamada, uyuşturucu ticaretinde, eğitimde çağın en geri ülkeleri grubuna sokulmamızda, dinsel cehaletin ayyuka çıkarılmasında, insanımızı ‘sefalet’ derecesinde yoksulluğa sürüklemede, bu sözde ‘milliyetçi’lerin gıkı çıkıyor mu?

          Kaldı ki, orduda, okulda, sanayi ve ticarette, adliyede, karakolda yapılan her türlü ‘melanet’i bu sözde ‘milliyetçi’lerin yaptıkları yadsınamaz bir gerçeklik değil midir?

          Bunlar, en çok, ülkeyi değil ama ülkede bu dolapları çevirmeyi seviyorlar.

          İşte Fransa’da sağın yükselmesinden korkulan tam da bu durumdur.

          Evet Macron da sağcı, daha doğrusu bir ‘dönme sağcı’dır ama Le Pen ve benzeri diğer ‘aşırı’ denilenler Fransa için bir ‘tehlike’dir.

          O nedenle ‘solcu’lar, yani gerçek ‘vatanseverler’ bir ‘cephe’ oluşturmuş ve aşırı sağcıları üçüncü gruba düşürmüşlerdir.

          Türkiye’de ise böyle bir ‘tehlike’ var mıdır denilecek olursa, yoktur diyeceğim.

          Çünkü son elli yılda yavaş yavaş geliştirilmiş ve son on yılda (2015’ten itibaren) ise ‘hükûmet’ de değil ama doğrudan ‘iktidar’ olmuşlardır.

          İşte Türkiye’de bu ‘iktidar’ın devrilmesi, en büyük sevincimiz olacaktır.

          Türkiye’yi uluslararası ortamlarda ‘Türkiye’ yapacak olan bu ‘devirme’nin bizzat kendisi olacaktır.

          İşte o zaman Türkiyemiz ile ‘övünebilecek’, ona olan ‘aşk’ımızı yeniden dillendirebileceğiz.

          Kuşkusuz bunun için ‘çalışıp’ ‘güvenmemiz’ de gerekiyor.

          Yoksa bir ‘millî maç’ta keçi boynuzu mu tavşan kulağı mı ne işareti yapmanın ‘ülke aşkı’ ile zerre ilişkisi yoktur diyeceğiz.

          ‘Vatanı en çok sevenlermiş’…

          Hadi oradan da denilebilir, ‘hoşt’ da.

          Seçimi okurun nezaketine bırakalım yani.

          



--
TÜRK  VE  iSLAM  ALEMiNiN  LiDERi - GÜÇLU  TÜRKiYE  SEVDALILARI  HABERLEŞME  GRUBUMUZU ZİYARET EDİNİZ.
turk-ve-islam-aleminin-lideri-guclu-turkiye-sevdalileri@googlegroups.com
                                                                                                                                                                                                                                   
TÜRKİYE  İÇİN  EL  ELE  HABER  GRUBUMUZU ZİYARET EDİNİZ

HABER GRUBUMUZA E POSTA GÖNDERME ADRESİ 
turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com
---------------------------------------------------------------------------------------
ERZİNCAN KEMALiYE EGiN HABERLEŞME  GRUBUMUZU ZİYARET EDİNİZ.

HABER GRUBUMUZA E POSTA GÖNDERME ADRESİ 
erzincan-kemaliye-egin-grubu@googlegroups.com
----------------------------------------------------------------------------------------------

 Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
Mélanchon.png
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages