Kur’an'ı
tercüme edenler bazen bilerek kasıtlı yada bilmeyerek, öyle yanlış
kelimelerle tercüme ediyorlar ki, Kur’an'ın diğer ayetleri ile taban
tabana zıt anlamlar ortaya çıkıyor. Böyle olunca da, Kur’an/İslam
düşmanlarına gün doğuyor. Bu yazımda, çok bahsedilen ve yine İslam
düşmanlarını sevindiren, yaptığımız yanlışlara bir örnek ayet sunmak
istiyorum sizlere. Nisa suresi 34. ayet. Önce farklı iki mealden
yazalım. Daha sonra üzerinde birlikte düşünelim.
Nisa 34: Erkekler,
kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini
kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta
(ve ailenin geçimini sağlamakta) dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar.
Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb” korurlar.
(Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz
kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda
vermez de mecbur kalırsanız) ONLARI (HAFİFÇE) DÖVÜN.
Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür. (Diyanet meali)
Nisa 34: Erkekler
kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı
nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla
koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın
korunmasını buyurduğu mahremiyeti koruyan, sadık ve itaatkâr
kadınlardır. SERKEŞLİKLERİNDEN
ENDİŞE ETTİĞİNİZ KADINLARA GELİNCE, ONLARA ÖNCE NASİHAT EDİNİZ, SONRA
YATTIKLARI YATAKTA YALNIZ BIRAKINIZ; YİNE DE İTAAT ETMEZLERSE ONLARI
GEÇİCİ OLARAK EVDEN UZAKLAŞTIRINIZ. Bundan sonra itaat ederlerse, onları incitmekten kaçınınız. Allah gerçekten yücedir; büyüktür. (Bayraktar Bayraklı meali)
Aynı
ayet ve bir birinden çok farklı iki tercüme. Böylemi anlayacağız Allah
ın ayetlerini? Ne yazık ki atalarımızın sanı ve hurafe rivayetlere göre
ayetleri anlamaya çalıştığımız içindir ki, böyle yanlışlar yapıyoruz. Bu
hatayı yapmamızın nedeni, Kur'an'ı ancak Resulün rivayet hadislerinden anlayabiliriz düşüncesi çok etkili olmuştur. Bu
batıl kapısını bizlere açan, içimize girmiş Yahudilerin bizlere kurduğu
bir tuzaktır, lütfen bu tuzağa düşmeyelim. Gelin bu ayeti Kur’an'dan
yardım alarak, birlikte anlamaya çalışalım. Ayet
erkeklerin kadınları koruyup, kollayıcı olması konusuna açıklık
getiriyor ve diyor ki, Allah bazılarınızı, bazılarınızdan üstün/farklı
kılmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki, erkek kadına göre daha güçlü ve
kuvvetli yaratıldığından, kadınları korumak, evin geçimini sağlamak
erkeğin görevidir. Tabi bu sözlerden, kadın çalışmaz anlamını çıkaramayız. Çünkü Allah böyle bir hüküm, yasak özellikle vermemiştir. Böylece
kadına yaşamında, büyük kolaylık sağlamıştır. Erkekler, kadınları
koruyup kollayıcıdır diyen Rabbimiz, acaba aynı ayetin sonunda,
gerektiğinde eşlerinizi dövün der mi? Yeri gelmişken hatırlatmak
isterim, bu sözlerden yola çıkarak, şöyle tercüme yapılıyor ve ERKEKLER KADINLARIN ÜZERİNDE YÖNETİCİDİR DENİYOR. Elbette bu sözler Allah'ın değil, uslanmaz nefislerin arzularıdır.
Ayette
bazılarınızın, bazılarına üstün/farklı yaratılmasından bahsedilmesi,
dikkat ediniz lütfen, kimin hangi konuda kimden üstünlüğü söylenmiyor.
Bazı konularda erkekler kadından üstün/farklı bazı konularda, kadınlar
erkeklerden üstün/farklı diye anlamalıyız. ÜSTÜNLÜK KONUSU, KİŞİYE AYRICALIK GETİRMEZ, TAM TERSİNE SORUMLULUK GETİRİR. Örneğin
bir kadın, dünyaya bir çocuk getirebilecek özelliğiyle, erkekten bu
konuda üstün/farklı yaratılmıştır. Bu örnekler çoğaltılabilir. İki ya da
üç yaşındaki erkek ve kız çocuklarını uzaktan izleyiniz, onların
oynadığı farklı oyuncaklardan tutun davranış ve hareketlerinin
farklılığından, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tüm
bu üstünlükler, farklılıklar o kişiye Allah tarafından verilmiş olup,
yaradılışında/yaşamında ona verilen görev ve sorumlulukları ile
ilgilidir. Kadın erkek arasında, üstünlük yoktur, iş bölümü vardır.
Üstünlük Allah'a karşı sorumluluklarımızda, takvadadır. İyi
kadınların itaatkâr ve saygılı olması, Allah'ın kanunlarına karşı
takındığı tavırla ilgilidir. İtaatkâr sözüyle namusunu, iffetini koruyan
kadın anlamındadır. Yoksa her ne şartta olursa olsun, kocasına itaat
eden, onun sözünden çıkmayan anlamında değildir. Bunu da yanlış tercüme
ederek, erkeğin kadına baskısının, nasıl inanılmaz boyutlara ulaştığının
örneğidir.
Gelelim en çok tartışılan ve inanılmaz büyük bir yanılgıyla tercüme edilen Nisa 34. ayetteki ONLARI DÖVÜN KISMINA. Ayetin bu bölümünde, aile içinde geçimsiz olan, BAZI
KONULARDA ERKEĞİN, KADININ HALİNDE UYGUNSUZLUK, SADAKATINDAN ŞÜPHE,
TOPLUM TARAFINDAN HOŞ GÖRÜLMEYEN DAVRANIŞLAR GÖRMESİ HALİNDE, nasıl
bir yol izlenmesi gerektiği anlatılıyor ve diyor ki, böyle bir durumda
erkek önce karısını, bu hoş olmayan konularda uyarmalıdır, dikkatini
çekmelidir. Fayda etmediği takdirde, böyle devam ederse, artık evlilik
koşullarımız devam edemez anlamında, YATAKLARINIZI AYIRIN DİYOR.
Bir aile için en son çare olarak, bu yönteme başvurulması isteniyor.
Buda fayda etmiyorsa, siz olsanız ne yaparsınız? Evet, bu durumda ne
yapar sanız, Allah'ta onu ayetin devamında istiyor ve diyor ki, artık
seni evimde bu davranışlarına devam ettiğin için istemiyorum ve birlikte
oturamayacaklarını belirterek, evinden çıkartılması/gönderilmesi
seçeneğini öneriyor. ZATEN ÇİFTLER ANLAŞAMAYINCA, GÜNÜMÜZDE DE BÖYLE YAPILIYOR. BİR MÜDET AYRI KALARAK, YAPTIKLARIMIZI KENDİ NEFSİMİZDE SORGULUYORUZ.
Peki, Diyanet mealinde neden onları, birde parantez açarak, HAFİFÇE DÖVÜN diyor. Ayette geçen "VADRİBUHÜNN" kelimesine,
ne yazık ki batıl inançlarımıza kanıt olacak bir anlamının seçilmesi ve
topluma bu şekilde anlatılması, Kur’an'a ve onun öğretisine yapılacak,
en büyük saygısızlıktır. Bu kelime (daraba-darb) kökünden türetilmiş
(darabe fiili) VURMAK, UZAKLAŞTIRMAK, GÖNDERMEK, SEFERE ÇIKMAK, ÖRNEK VERMEK, KAPATMAK, MUAF TUTMAK, ÖRTMEK…..
anlamlarına geldiği halde, Kur’an'ın öğretisine ve adalet hükümlerine
tamamen ters düşen bir anlamı seçerek, toplum arasında kuşkular
yaratılmış, hatta Kur’an düşmanlarının eline, koz verilmiştir. Bu
ayette, DÖVÜNÜZ anlamını vermek ve kabul etmek, hem devamındaki ayete ters düşüyor, hem de Kur’an'ın diğer ayetlerine. Sad
suresi 44. ayetinde, Hz. Eyyub ün bir kıssasından bahsedilir. Hz. Eyyup
bir konuda yakınlarına kızarak, döveceğine dair yemin ediyor ve Allah
yemin etrmesine rağmen dövme iznini vermiyor ve bizlere örnek olacak bir
yol gösterip, madem bu konuda yemin ettin, sırf yeminini yerine
getirmen adına, göstermelik olarak, eline bir demek ot/sap al ve onunla
vur diyerek, aslında Allah hiç kimsenin bir diğerini dövemeyeceğini,
açıkça bizlere verdiği örnekle bildiriyor.
KUR’AN'IN HİÇBİR AYETİNDE, BİR SUÇ İŞLENDİĞİNDE, KİŞİLERE BİZZAT CEZASINI VERME YETKİSİ VERİLMEMİŞTİR.
Önce bunu lütfen asla unutmayalım. Araştırılıp, şahitler tespit
edildiğinde, yani yargılandığında ceza verilir. Ayrıca Allah bir hüküm
veriyorsa, onu açıkça verir, kişilerin insafına asla bırakmaz. Diyanetin
mealini tercüme edenler, kendi nefislerince, birde hafifçe dövüleceği
notunu düşmüş. Bunu kim tespit edecek? KADINA KARŞI, ELİNİN AYARININ İNSAFINI, ERKEĞE Mİ BIRAKMIŞTIR SİZCE ALLAH? Bu
koskoca bir iftiradır. Böyle bir adaletsizliği Rabbime isnat etmekten,
yine Yaradan'a sığınırım. Burada geçen zina değildir, zaten bunun cezası
şahitler yoluyla tespit edilirse, Kur’an'da açıkça belirtilmiştir.
Bahse konu ayetin devamına bakalım şimdide.
Nisa 35: EĞER
KARIKOCA ARASININ AÇILMASINDAN ENDİŞEYE DÜŞERSENİZ, BİR HAKEM ERKEĞİN
TARAFINDAN, BİR HAKEM DE KADININ AİLESİNDEN KENDİLERİNE GÖNDERİN. BU
ARABULUCU HAKEMLER GERÇEKTEN BARIŞTIRMAK İSTERLERSE, ALLAH KARIKOCA
ARASINDAKİ DARGINLIK YERİNE GEÇİM VERİR. ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH HAKKIYLA
BİLENDİR, HER ŞEYİN ASLINDAN HABERDARDIR. (Elmalı meali)
Sanırım
Nisa 34. ayetin, en son kısmında geçen kelime dövmek mi, yoksa evden
uzaklaştırmak anlamında mı olduğu, çok daha iyi anlaşılmıştır. Karı koca
arasına dargınlık girip, ayrılma noktasına gelmiş, evinden uzaklaşmış
kadını tekrar bir araya getirmek için erkek ve kadın yakınları
tarafından, ara bulucular oluşmasını öğütlüyor Allah. Aynı konuyu daha
iyi anlayabilmemiz için, bir başka örnek verelim şimdide, hem de tam
tersi konumunda. Bu sefer kadın aynı konuda, eşinden şikâyetçi
durumunda.
Nisa 128: EĞER
BİR KADIN, KOCASININ HUYSUZLUĞUNDAN, YAHUT KENDİSİNDEN YÜZ
ÇEVİRMESİNDEN KORKARSA, ANLAŞMA İLE ARALARINI DÜZELTMELERİNDE İKİSİNE DE
GÜNAH YOKTUR. BARIŞ DAİMA İYİDİR. KISKANÇLIK NEFİSLERE YARATILIŞTAN
KONMUŞTUR. EĞER GÜZELCE GEÇİNİR VE ALLAH'TAN SAKINIRSANIZ, ŞÜPHESİZ
ALLAH YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR. (Bayraktar Bayraklı meali)
Dikkat
ederseniz bu ayette de, kadın kocasından şikâyetçi oluyor ve onun
sadakatsizliğinden, huysuzluğundan kendisini terk etmesinden, yüz
çevirmesinden endişe ederse diyor. Nisa 34. ayette de erkek, eşi için
aynı sorunları yaşarsa diyordu ve açıklama getiriyordu. Bakın eğer erkek
aynı şartlarda kadını dövebilir dersek, erkek aynı davranışı eşine
yaptığında, aynı şeyi söylememiz gerekir ki söylemiyoruz. Bu durumda
Kur’an'da bu sözlerimizle, kadın erkek arasında ayrım yapmış oluruz.
Dikkat ederseniz Kur’an aynı şartların oluşması durumunda, yine aynı
çözümler getiriyor ve eşlerin barışması, uzlaşması önerisinde
bulunanlara uyması önerisinde bulunuyor.
Çok ilginçtir Nisa 34. ayette geçen, aynı kelimeye DÖVÜNÜZ anlamı verildiği halde, Nisa 94. ayette kullanılan aynı kelimeye ÇIKMAK, gitmek
anlamı verilmiştir. İşte bizler Allah'ın ayetleriyle böyle oynuyoruz.
Bunları yapanları Allah, asla affetmeyeceğini de bildiriyor. Aşağıdaki
ayette Allah, elçisinin eşleri arasındaki sorunların giderilmemesinden
dolayı, bakın en son nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini kendisine
bildiriyor. Eğer son çare dövmek olsaydı, bu ayette de aynı yöntemi
kullan derdi Allah. Allah elçisinin eşleri için başka, diğer kullarının
aile sorunlarını çözmek adına , daha farklı bir hüküm verdiğini nasıl
söyleriz. Hiç mi ayetlerden ders almıyoruz.
"EY
NEBİ. EŞLERİNE ŞÖYLE DE: “EĞER DÜNYA HAYATINI VE ONUN SÜSÜNÜ
İSTİYORSANIZ, GELİN SİZE BOŞANMA BEDELLERİNİZİ VEREYİM DE, SİZİ
GÜZELLİKLE SERBEST BIRAKAYIM." (Ahzab 28)
Bakın
bu ayette, Nebi nin eşleri arasında geçen geçimsizlik konusundan
bahsediliyor ve Nebinin eşlerine ne söylenmesi isteniyor. Bu konuyu daha
iyi aydınlatacak, çok dikkat çekici, Nur suresinden bazı örnekler
vermek istiyorum. Tabi anlamak istememekte ısrar edenlere, sözüm
meclisten dışarı.
Nur 6: EŞLERİNE
ZİNA İSNADINDA BULUNUP DA, KENDİLERİNDEN BAŞKA ŞAHİTLERİ OLMAYANLARA
GELİNCE, ONLARIN HER BİRİNİN ŞAHİTLİĞİ KENDİSİNİN DOĞRU SÖYLEYENLERDEN
OLDUĞUNA DAİR DÖRT DEFA ALLAH ADINA YEMİN EDEREK ŞAHİTLİK ETMESİDİR. 7:
BEŞİNCİ DEFA DA, EĞER YALAN SÖYLEYENLERDEN İSE, ALLAH'IN LANETİNİN
KENDİ ÜZERİNE OLMASINI DİLEMESİDİR. (Elmalılı meali)
Bu
ayette erkek, eşi ile ilgili zina suçlamasında bulunuyor, ama
kendisinden başka şahit olmadığını iddia ediyor. Dikkat ederseniz bu
durumda bile dayaktan, dövmekten bahsedilmiyor. İşte Kur’an'ın adaleti
böyle. Araştırılacak, soruşturulacak ve daha sonra gereken yapılacak.
Kendisinden başka şahit bulamayan erkek, adaletin önünde dört kez yemin
edecek, böyle bir zinanın yapıldığını gördüğüne dair. Peki, erkek bunu
yaptıktan sonra, kadın suçlanacak, cezalandırılacak mı? Elbette hayır.
İncir çekirdeği kadar hak yerini bulacaktır diyen Yaradan, erkeğin güç
gösterisini her zaman kullanacağını bildiği için, bakın Allah kadından
yana, nasıl çıkıyor ve ne diyor.
Nur 8: KADININ, KOCASININ YALAN SÖYLEYENLERDEN OLDUĞUNA DAİR DÖRT DEFA ALLAH ADINA YEMİN VE ŞAHİTLİK ETMESİ, 9: BEŞİNCİ
DEFA DA, EĞER (KOCASI) DOĞRU SÖYLEYENLERDEN İSE, ALLAH'IN GAZABININ
KENDİ ÜZERİNE OLMASINI DİLEMESİ KENDİSİNDEN CEZAYI KALDIRIR. (Elmalılı meali)
İşte
Yüce Rabbimizin adaleti. Kadın, kocam yalan söylüyor diye yemin etmesi
ve Allah'ı şahit göstererek, eğer kocam doğru söylüyorsa, Allah'ın
gazabının kendi üzerinde olmasını dilemesi halinde kadına inanılarak, KADINA CEZA VERİLEMEYECEĞİNİ SÖYLÜYOR.
Ama bizler Kur’an'ın bunca açık ayetlerine gözlerimizi yumarak batıl ve
hurafe inançlarımıza kanıt aramak adına Allah'ın ayetlerine, kelime
oyunları ile farklı anlamlar vermekten çekinmiyoruz. BÖYLECE KÂFİRLERDEN OLUYORUZ, farkında bile değiliz. DİLERİM
CÜMLEMİZ, KUR'AN GERÇEKLERİNİN FARKINDA OLARAK, ALLAH'IN HUZURUNA
ÇIKAN, ALLAH'IN AZINLIK SEVGİLİ KULLARI ARASINDA OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK