Halkın İsyanı

9 views
Skip to first unread message

Metin Atamer

unread,
Oct 31, 2025, 1:21:05 PM (11 days ago) Oct 31
to Turkiye-icin-el-ele

 

Halkın İsyanı 

Osmanlı’da halk  isyanlarının  başlangıcı, 16 yüzyılda  Yozgat (Bozok’ lu ) olan Şeyh Celal’le başlar ve genelde idareye başkaldırma şeklinde olan bu isyanların tamamına ‘Celali isyanları’ diye anılır. Şeyh Celal, kendisini ‘mehti’  olarak ilan eder ve etrafına topladığı Alevi ve Türkmenleri  , aşırı vergi yükü altında ezilmeye karşı koymak için, isyan  etmelerini teşvik edip, onları yönlendirir. Şeyh Celal bu isyanlarda önderlik yapar. Bu isyanlar çok kısa bir zamanda bütün Anadolu’ya yayılır,  ancak  Osmanlı Devleti  bu isyanı çok kanlı bastırır.  

Daha sonraları, yine ağır vergilerden bıkan köylü halk, devlete isyan etmek yerine, şehirlere göç ederek, şehirlerde eşkıyalık yaparak geçimlerini  sağlama yolunu seçmesi, Osmanlı’nın toplumsal ve de ekonomik düzeninin bozulmasına neden olmuştur.  Bu durum ülkede medrese talebelerine kadar da yansımıştır. Bu nedenle, Osmanlı’nın Devlet yapısının yozlaşmasında, Celali isyanları çok önemli yer tutmaktadır.   Osmanlı Devleti, 1606 yılına kadar, bu isyanlardan çok canı yandı ve her seferinde baş kaldıran eşkıyayı ya bir yere vali olarak atadı veya  taraftarları ile birlikte bu isyanın hesabını çok kanlı ödetti . 

En sonunda Kuyucu Murat Paşa büyük bir orduyla Anadolu’ya geçerek 1610 senesinde Celali isyancıları  ve adamlarını öldürerek, açtırdığı kuyulara doldurttu. Bu nedenle kendisi  Kuyucu Murat paşa  olarak anılır.  

Osmanlı Devletinin yenilikçi padişahlarından Sultan Üçüncü Selim , o güne kadar bir değişim arayışı içinde bulunan Osmanlı’da, reform nitelikte bir düzenleme getirmek istemişti. Yapısal düzeni bozulmuş bir Yeniçeri ordusu yerine, daha disiplinli bir ordu kurma çabası ile Nizam-ı Cedit ordusunu 1717 yılında kurdu, Sultan III Selim.

Nizamı Cedit  ordusunun varlığından pek mutlu olmayan yeniçeri ağaları , bu orduyu giydiren Raif Mahmud efendiyi öldürerek isyan başlattılar. Bu ayaklanmada liderlik yapan Kabakcı Mustafa, saray içi çekişmelerinden de güç alarak, başlattığı isyan sonunda , Yeniçeri ocağının ortadan kaldırılmasına neden oldular.  

Yeniçeri ocağını ortadan kaldırması konusu ise Vaka-i Hayriye olarak bilinen 16 Haziran 1826 tarihinde, II Mahmuttarafından Yeniçeri ocağını topa tutarak, yok edilmesini ve sağ kalanları ise 16-17 haziran da idam ettirerek ortadan kaldırtmıştı, Sultan II Mahmut.

Osmanlıda isyan, ‘kelle isteme’ yöntemi ile gelişmiş. Bununla da  kalmadığını, tarihin derin sayfalarında okumaktayız.  Osmanlı’da Sultanlar zayıfladığı zamanlar, Devleti Valide Sultanlar,  kimi zaman kendi oğlunu , kimi zaman eşi olan Padişahı kullanarak yönetmesi, her zaman olağan Devlet Yönetim işleyişi idi. 

Bakın tarih nasıl geri dönmeye başladı, 2009 yılı 10 Ocak tarihinde, Liderlerin eşlerini İstanbul’a toplayan ülkemizin Cumhurun eşi, Gazze konusunda  ‘’ umarım bu toplantımız saldırılarına derhal son vermesi için İsrail üzerinde bir baskı unsuru olur ‘’ diye bir cümle sarf etmişti. Aradan geçen 16 senede ne değişti ?  Bu toplantıya 7 lider eşi katıldı. Cumhurun  eşi bu toplantıda konuşma yaparken göz yaşlarını dökmeyi de çok iyi başarmıştı. Türkiye’nin lider eşinin göz yaşı döktüğü, Gazze’deki arap toplumla, bireysel  ne bağı var diye düşünmüştüm , o tarihte. Bu gün hala’ Filistin’li Kardeşlerimiz ‘ diye adlandırdığı topluluk, bizim kardeşlerimiz olmadığına inanmaktayım. Hem İsrail’le ticaret yöneteceksin , hem İsrail’in soy kırımı yaptığını söyleyeceksin, bunu nasıl  değerlendirirsiniz bilmiyorum. Ancak benim görüşüm ‘timsahın göz yaşları ‘ olsa gerek. 

Ülkemizi ziyaret eden Almanya Başbakanı Şansölye Friedrich Merz , Türkiye’de otoriter rejimin ortaya çıkardığı ülkeden göçlerin, Almanya’ya 168,000 Türk vatandaşının iltica müracaatlarına sebep olduğunu ve bundan endişe duyduğunu da dile getirmiş oldu.  

Afrika’da açlıktan ölen binlerce çocuk varken , Doğu Anadolu’da yoksulluktan ayakları çıplak binlerce çocuk varken, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak her gün öldürülen KADINLAR’ın korunmaları gerçeği ortada dururken, her gün Pazar çöplüğünden yiyecek toplayan yoksul  insanlar varken, her gece ülkemizde karnı aç uyuyan yüzbinlerce çocuk varken,   Hamas’ın hamiliğine soyunmanın ne anlamı  var diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına  hem mıhına.

Metin Atamer 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages