Re: [TÜRKİYE:36264] Turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com adlı grubun özeti - 13 konu konuda 13 güncelleme ileti

1 view
Skip to first unread message

gti...@aol.com

unread,
Aug 23, 2014, 3:34:15 AM8/23/14
to Turkiye-i...@googlegroups.com
Okumaya basladim; icim daraldi.
Yazarlar belki birseyler diyor; ama, kim bu kadar lafi okumak icin zaman harcar?
Cumleler paragraf uzunlugunda; cumle sonuna gelmeden basinda ne denmis unutuyorsunuz.

Okunmak mi istiyorsunuz?
Kisa ve anlasilir bir sekilde fikirlerinizi toparlayin.
Yaziniz uzunsa, kisaltin oyle gonderin.
Cumlelerinizi sadelestirin.

Yok, iddianiz zor anlasilir olarak degerli gorunmekse, o baska.
O zaman, kendiniz yazar, kendiniz okursunuz.
Bu da kendi kendinizi aldatmak olur.

Gunes




-----Original Message-----
From: Turkiye-icin-el-ele <Turkiye-i...@googlegroups.com>
To: Özet alıcıları <Turkiye-i...@googlegroups.com>
Sent: Fri, Aug 22, 2014 4:05 pm
Subject: [TÜRKİYE:36264] Turkiye-i...@googlegroups.com adlı grubun özeti - 13 konu konuda 13 güncelleme ileti

"Ahmet Kılıçaslan Aytar" <ahmetkilic...@gmail.com>: Aug 23 12:03AM +0300

*CHP 'NİN MİADI*
 
 
Atatürk'ün, "Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara
erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya
toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz,
böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır.
Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı
korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde
toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda
birleşmelidir "düşüncesinde olmak gerekiyordu.
 
*
Yazık ki,memleketin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı
korunmasının sigorta mekanizması olan "CHP kimliği"nin tarihsel seyri;
Atatürk'ün Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,Laiklik,
Devrimcilik ilkelerine bağlılık esasından, giderek,
Evrensel Sosyal Demokrasinin Özgürlük, Eşitlik,Dayanışma, Barış, Emeğin
yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması gibi
sosyal demokrasi haklarıyla harmanlandı,
Nihayet, bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin kimliğini oluşturan Atatürk
ilkelerini teoride bırakan, bu yüzden Atatürkçü kadroları genel ve yerel
seçimlerde tasfiye eden, "demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla
yalnızca sosyal demokrasinin esasları doğrultusuna saplanıp kalındı.
 
*
Kılıçdaroğlu,Atatürkçü Düşünce Sisteminden gelen, ilişkilerinde yazısız
kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış, Kemalist
tutarlılıkta davranış birliği içinde katılımcı,özgür insanları CHP'nin İl
ve İlçe örgütleri vasıtasıyla politikanın tüm alanlarından uzaklaştırdı.
Türk Ulus Devletinin bir başka yapıya dönüşmesine karşı çıkma ve engel olma
muktedirliğini engelledi.
 
*
Nitekim, ABD'nin uluslararası sistemde Türkiye'nin gelecek tasavvurunun
Osmanlı'nın medeniyet havzası Balkanlar,Kafkasya,Orta Doğu,Kuzey
Afrika,Batı Asya bölgesi çerçevesi ve tarihi organik bağlarının yüklediği
sorumluluk bileşkesinde belirlenmesini teminen,
Ahmet Davutoğlu'na ısmarladığı ve Erdoğan iktidarının yürüttüğü Türkiye
politikasıyla ilgili "Stratejik Derinlik" projesi;
 
*
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan ve AKP Genel Başkan adayı olarak
ileri sürdüğü Ahmet Davutoğlu'nun,
"Devletler ve siyasi yapılar süreklilik ve yenilenme arasında denge
kurdukları zaman devam edilebilir. AKP kıyamete kadar sürecek olan bir
adalet ve hak mücadelesinin adıdır" ifadesiyle, bütünü bir parti-devlet
olan Yeni Türkiye ilanıyla gerçeğe dönüşmüş bulunuyor.
 
*
Bu sırada, Türk Ulus Devletinin yeni Türkiye'ye evrilmesinin kahredici
günahından hiç bir zaman kurtulamayacak CHP parlamento grubunda,
Kitlesel hafıza kaybına uğramışcasına sadece Sosyal Demokrasinin sınırları
çerçevesinde doğru ideolojinin aranması kavgası, karşılıklı suçlamalar ve
çıkar kollayan oportonistler ve dehşetli bir kargaşa ile Olağanüstü
Kurultay hazırlıkları sürüyor.
 
*
İnanılmaz ama, neredeyse herkes Olağanüstü Kurultaya sosyal demokrasi
öykünmeciliğiyle hazırlanıyor!
Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı.
Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız. CHP bu yönde önemli adımlar attı.
Aradaki sıkıntılar geçiş döneminin sıkıntıları. CHP değişti ve değişmeye
devam edecek. Bu yaşadıklarımız doğum sancıları. Bu tartışmalarda ortak
analize varmak, bunu halka indirmek lazım. Yeni bir siyaset anlayışı ve
vizyonu getirmek lazım. Onun için yeni kadrolara da ihtiyaç var ",
Milletvekili Süheyl Batum ise "HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın
söyleminin aslında CHP'nin söylemi olması gerekirdi. CHP'nin yönetim tarzı
yanlış,yöneticileri yanlıştır" diyor...
 
*
Halbuki sosyal demokrat ideoloji, bu toprağın insanlarının tarihi
birikiminden değil, Marksizmden bir sentez olarak liberal siyasi
demokrasinin kazanımlarını yadsımadan,emeğin savunuculuğunu ve toplum
yararının özel çıkarların üzerinde olmasını gözeten düşünceden gelişmiştir.
Sosyalistler; Sosyal demokrasiyi Marksist kurama ve devrime siyasal bir
ihanet, sınıfların işbirliği ve enternasyonalizmden kopma olarak suçluyor.
Liberaller; siyasal iktidarın genel ve özgür seçimlerle belirledği bir
siyasal sistem,kaçınılmaz olarak çoğunluğu oluşturan emekçi sınıfların ve
orta sınıfların yararına işlediğini,o nedenle iktidara gelmek ve orada
kalmak için,geniş halk kitlelerini ekonomik bakımdan memnun edebilmek
zorunluluğuna inanıyor.
 
*
Sosyal Demokratlar ise toplumsal farkların büyüdüğüne, işçinin yarın
endişesi ortadan kalkacağına artığına, bağımlılığın sürdüğüne
inançla,sosyal demokrasinin görevinin buna çözüm aramak olduğu,
İşçi sınıfının tek başına iktidara gelme olanağına sahip bulunmadığına
göre, başka toplum kesimleriyle siyasal güç birliğine gidilmesi gerektiğine,
Liberal ve radikal partilerle ortak hükümete razı olunarak,parlamenter
demokrasi çerçevesinde yavaş yavaş ilerlemenin daha akılcı ve gerçekçi
olacağına inanıyor.
 
*
Türkiye'de sosyal demokrat ideoloji, Kemalizm'in; Halkevleri,Köy
Enstitüleri, Türk Dil ve Tarih Kurumu, "Yurtta Barış, Dünyada Barış"
ülküsü, kooperatif birlikleri, sosyal sigortalar, sekiz saatlik işgünü,
gelir düzeyine göre değişen vergi sistemi, parasız eğitim gibi cumhuriyet
kurumları üzerinden girmiş,
Bülent Ecevit'in Orta'nın Solu hareketiyle kurumlaşmaya başlamış,
Bugün CHP'de Atatürkçü kadrolar genel ve yerel seçimlerde tasfiye
edilmiş,"demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla yalnızca sosyal
demokrasinin ilkelerine yerleşilmiştir.
 
*
O yüzden Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi
olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız" diyor!
 
*
CHP programlarında tüm ekonomik yaklaşımlar; Türkiye için yaşamsal olan
yüksek oranlı ekonomik büyümeye ulaşılması, sosyal ve ekonomik dengenin
tesisi, ülkenin fizikî, malî, beşerî ve sosyal kaynaklarının ortaya
çıkarılması ile bu kaynakların etkin ve adil olarak kullanılması hedefleri
sosyal demokrasi ilkeleri çerçevesinde hazırlanıyor.
Bu çerçevede, insanı ön plana çıkaran politik, ekonomik ve sosyal
süreçlerin güçlendirilmesi esas alınıyor,
İnsanın sadece bir üretim faktörü olarak değil, sosyal ve beşeri varlık
olarak geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, desteklenmesi ve etkin kılınması
ekonomik ve sosyal kazancı azamileştirmek açısından en geçerli yol olarak
görülüyor.
 
*
Ne ki, birincisi; CHP'ye gönül veren milyonlarca insanın, yıllardır
liberalizmin gücü, ideali ve refahının bedelini ödemek üzere
gündelik,geçici ve yüzeysel, bugün yarattığını yarın öldüren ve
alternatifsiz bırakıldığında başka büyük idealler ve çıkarlara köle
olmaktan son derece bizar olduğunu ve umutsuz kaldığını da görmek gerekiyor.
Cumhuriyet'in yok edilen niteliklerine sahip olunması mücadelesinde
yoğunlaşılmamış,AKP'nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline gelmek
üzere bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri
savunuculuğunda hem CHP hem CHP'li,hem Türkiye heba olmuştur.
 
*
İkincisi;Kürdistan Sorununu önce Türkiyelileşerek çözmenin peşinde, HDP'nin
kuvvetli tonda vurguladığı ve parsellediği "Emek, eşitlik, özgürlük, barış
ve adalet için" sloganının yayıldığı,ete kemiğe büründüğü sahiplenilmiş
alandan,neden medet umulduğu ise anlaşılmıyor!
 
*
CHP'nin tarihsel hafızası silinmiş gibidir.
Baksanıza Rıza Türmen ki; Kemalist ilkelerin eskimiş, hesaplaşılması ve
aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde bir sosyal demokrattır,"CHP'nin
hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu
olamazsınız"diyor,sanırsınız ki bir emekçidir!
İslamcısı, Kürtçüsü özgün felsefelerinde pekişirken, Rıza Türmen özgün
Kemalist ideolojinin erdemini hatırına dahi getiremiyor,devşirildiği
kültürü CHP'ye giydirmeye çalışıyor.
 
*
Tarihsel hafıza boşaldığında miat dolmuştur.
Üstelik, Atatürk'ü A'sına,Türk'ün T'sine ve bunları hatırlatan herşeye
tahammül edemeyen yeni bir Türkiye var...
 
23.8.2014
 
Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilic...@gmail.com
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com>: Aug 22 07:40PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
 
İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi!
*www.internethaber.com* <http://www.internethaber.com/>*, 21 Ağustos 2014*
 
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara
Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Akif Okur IŞİD'in
Türkiye stratejisini anlattı.
[image: İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi!]
 
*-IŞİD nasıl bu kadar etkili olabildi?*
*-Yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar
çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?*
*-Irak ordusundan IŞİD'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir
bu katılımın sebebi?*
*-PKK neden IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ile
savaşıyor?*
*-IŞİD'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?*
*-Müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan IŞİD, müslümanlara ait
kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?*
*-IŞİD daha ne kadar ilerleyebilir?*
*-Türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve
ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?*
*-Rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?*
 
*Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara
Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet AKif Okur tüm bu
soruların yanıtlarını İNTERNETHABER'e verdi.*
 
IŞİD'in Türkiye stratejisini anlatan Okur, Türkiye’nin de hedef
alınabileceğini söyledi. Örgütün, Türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle
hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüktüğünü belirten
Ortadoğu uzmanı, IŞİD'in, Türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabileceğini,
bu durumda, IŞİD’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu
kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerektiğini belirtti ve
uyarıyı yaptı: Yoksa, çok canımız yanar.
*İşte o röportaj...*
 
*-IŞİD’in bu kadar etkili olmasını neye bağlıyorsunuz?*
 
*SURİYE VE IRAK'TA YAŞANANLAR IŞİD'İN SERPİLMESİNE ZEMİN HAZIRLADI*
 
Birden çok sebebi var bu durumun. Öncelikle Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşı ve
Irak’taki işgalden itibaren yaşananlar IŞİD
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>gibi bir örgütün
serpilebilmesi için gerekli zemini hazırladı. Ortalıkta, düzen sağlayacak
bir devlet yapısı kalmadı. Herkesin herkese karşı savaşına dönüşen
çatışmalar radikalleşmeyi hızlandırdı. Irak’tan Suriye’ye uzanan kuşakta
büyük bir mağduriyet coğrafyası doğdu. IŞİD, bu atmosferde yaşanan
çatışmaları kendi örgüt çıkar ve hedefleri doğrultusunda başarıyla
yönlendirdi. Suriye’de petrol sattığı rejimle yer yer çatışırken
muhaliflerin *“devrim”*den kastettikleri şeye inanmıyordu. Savaşın
dinamiklerini kendi özel gündemi doğrultusunda yönlendirdi. Dünyanın Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşını
kayıtsızlıkla izlemesi, örgütün gittikçe güçlenmesine en ciddi katkıyı
sağlayan faktörler arasında yer alıyor.
 
IŞİD, sahada karşılaştığı sorunları çözmek için kendini yenileyebilen,
hedefleri doğrultusunda başarı kazanmış diğer örgütlerden öğrenen ve
sentezler yapabilen bir yapı. El-Kaide
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ve Hizbullah’ın
özelliklerini biraraya getirdiğine dair yapılan yorumları doğru buluyorum.
Hizbullah, dünyaya devlet niteliğine sahip olmayan bir örgütün belli bir
coğrafya ve nüfusu yönetebileceğini, temel hizmetleri, sosyal yardımları
vs. organize edebileceğini göstermişti. Bu niteliği, Hizbullah’a ciddi güç
ve yerel/yerleşik bir sosyal zemin kazandırdı. El-Kaide
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ise kendisini
dünyanın dört bir tarafından toplayıp eğittiği gönüllülerin değişik
hedeflere yönelik eylemleriyle gösterdi. İdeolojik motivasyonu yüksek,
sofistike saldırılar planlayıp uygulayabilen bir yapı olarak temayüz etti.
Belli bir coğrafyayı kontrol etme ve yönetme hedefi yoktu.
 
*IŞİD'DE İKİ ÖZELLİK YAN YANA GELİYOR*
 
IŞİD’de iki özelliğin de yan yana getirildiğini görüyoruz. IŞİD, hakimiyeti
altına aldığı bölgede belediye vb. hizmetleri yerine getirmek için hızla
organize oluyor. Egemenliğini kabul eden sivil nüfusun ihtiyaçlarının
karşılanmasına önem veriyor. Bu sayede de dayanabileceği bir sosyal/yerel
zemin oluşturuyor. Ancak aynı zamanda dünyanın dört bir tarafından
saflarına katılmak üzere gönüllüler gelmeye devam ediyor. El-Kaide’nin
ideolojik motivasyonu yüksek militanlarla, askeri disiplin içerisinde
hassas planlamaya dayalı eylem yapma yeteneğini de şehir ve cephe
savaşlarına uyarlayarak sürdürüyor.
 
*-Yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar
çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?*
 
*ÖRGÜTÜN ÇEKİRDEĞİNDE GÜÇLÜ BİR KADRO VAR*
 
Militan sayısı klasik ordularla karşılaştırıldığında az gibi gözükse de,
örgütün çekirdeğinde ciddi savaş tecrübesine sahip güçlü bir kadro yer
alıyor. Aradaki sayı farkını avantaja çevirebilecek taktikleri
kullanıyorlar. Cephe gerisini tutmak için ihtiyaç duyulan kuvveti minimuma
indirip çok hareketli unsurlarla çatışmaya giriyorlar. Psikolojik savaş
tekniklerini iyi kullanıyorlar. Kafa kesmeler vb. vahşi yöntemler, iki
amaca hizmet ediyor. Ele geçirilen yerlerde düşman saydıkları nüfus derhal
göç ediyor. Böylece, girdikleri şehirlerde isyan korkusu yaşamıyorlar.
Ayrıca, çatıştıkları güçlerin/orduların saflarında korku ve panik
uyandırabiliyorlar. Sürpriz saldırılar ile korku silahını yan yana
getiriyorlar. Sosyal medyadaki faaliyetlerinden, yoğun istihbarat
çalışmalarına ve savaş alanındaki taktiklerine kadar adımlarını koordineli
biçimde atan iyi örgütlenmiş bir savaş makinesi var karşımızda.
*-Irak ordusundan IŞİD'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir
bu katılımın sebebi?*
 
*IŞİD, IRAK EL-KAİDESİ'NİN HATALARINI TEKRARLAMIYOR*
 
IŞİD’in bir çekirdek kadrosu var bir de müttefikleri. Irak’lı sünniler
Saddam sonrası dönemde siyasi süreçlerden değişik biçimlerde dışlandılar.
Kendilerini ezilmiş ve aşağılanmış hissediyorlar. Bağdat’taki yönetime
işgalin, işgal sonrasında yaşanan iç savaşın ve hali hazırdaki
dışlanmışlıklarının sembolü olarak bakıyorlar. Bu psikoloji ile Saddam
döneminin bazı önemli askeri unsurlarının ve kimi aşretlerin IŞİD’le
koordineli olarak hareket ettiklerine dair bilgiler var. IŞİD, Irak
El-Kaidesi’nin hatalarını tekrarlamıyor.
ABD’nin Irak’ta elKaide’yi yenmesini kolaylaştıran sebepler arasında
dünyanın dört bir tarafından gelen gönüllülerle yerel nüfus arasındaki
uyumsuzluklar yer alıyordu. IŞİD
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ise yerel
koalisyonlar kurmak için ciddi düzeyde gayret ve dikkat sarfediyor.
Yerelliği önemsiyor. Hatta ele geçirdiği yerlerde birçok devlet ve belediye
hizmetini eski görevliler sürdürüyor.
 
*-PKK neden IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ile
savaşıyor?*
 
*PKK IŞİD'LE MÜCADELE EDEREK KAZANIM ELDE EDECEĞİNİ GÖRDÜ*
 
Başlangıçta, Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşının
yarattığı boşlukta ele geçirip üç kanton halinde yönettiği bölgeleri
korumaya çalışıyordu. Ancak, şimdi PKK’yı Irak’ta da IŞİD’le çatışırken
görüyoruz. Ben PKK’nın IŞİD’le mücadele ederek başka kazanımlar da elde
edebileceğini gördüğü kanaatindeyim. Bunların başında Batılı aktörler ve
kamuoyu nezdinde itibar kazanarak elindeki silahı bırakmadan terör
örgütleri listelerinden çıkmak yer alıyor. ABD’nin bir taraftan tehdit
saydığı IŞİD’i hiç değilse sınırlamak ancak bunu Amerikan askerlerini göğüs
göğüse çarpışmalara sokmadan yapmak arzusunun farkındalar. ABD’nin
Afganistan’da Taliban’a karşı denediği, karadan taarruz eden yerel
unsurlara Amerikan hava kuvvetlerinin sağladığı destekle yürütülmüş ve
başarılı olmuş bir savaş stratejisi var. Obama yönetimi bunu Irak’ta
tekrarlamak niyetinde. PKK da Perşmerge ile birlikte, bu stratejide kara
unsuru olarak yer almak istiyor. Nitekim Wall Street Journal’da yayınlanan
bir haberde Yezidilerin tahliye edildiği Şengal Dağı’nda Amerikan “askeri
danışmanları” ve PKK’lılar arasında görüşme yapıldığı, ardından da Amerikan
hava kuvvetlerinin desteğiyle bir askeri operasyon gerçekleştirildiği
söyleniyor.
 
*-IŞİD'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?*
 
*İTTİFAK İLİŞKİLERİ*
 
IŞİD’in zaman zaman kurup daha sonra da bozduğu ittifak ilişkileri var. Bu
ittifaklar, farklı örgütlerle olduğu gibi aşiretler vb. güç odaklarıyla da
yapılabiliyor. Örgütün gayet kuvvetli bir pragmatic tarafı olduğunu
görüyorsunuz. Konjonktür değişip ittifaka ihtiyacı kalmadığında ise pekala
eski müttefikleriyle çatışabiliyor. Özellikle Suriye’de bunun çok sayıda
örneği görüldü. Benzer durumlarla Irak’ta da karşılaşılırsa hiç sürpriz
olmaz.
 
*-Müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan IŞİD, müslümanlara ait
kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?*
 
Bu, örgütün ideolojisinden kaynaklanıyor. Vahhabiler’de ve diğer selefi
gruplarda gördüğümüz bir tavır. Türbe vs. gibi mekanları İslam’a aykırı
buluyorlar ve yıkmayı bir görev sayıyorlar.
 
*-IŞİD daha ne kadar ilerleyebilir?*
 
*IŞİD YENİLGİLERDEN ÖĞRENEN BİR ÖRGÜT*
 
ABD’nin devreye girmesi, Bağdat’taki iktidar dğişikliği ve IŞİD’le çatışan
Peşmerge unsurlarına yapılan silah yardımı gibi gelişmeler IŞİD’in hızını
kesti. Ancak, örgüt iki şeyi yapacaktır. Dengelerdeki değişimi gözleyerek
yeni hedeflere yönelmek için uygun zamanı belirlemeye çalışacaktır. Ayrıca,
Amerikan hava kuvvetlerinin devreye girmesiyle ortaya çıkan duruma uygun
stratejiler geliştirmeye çalışacaktır. IŞİD, yenilgilerinden öğrenen bir
örgüt. Ancak, IŞİD’i durdurmakta kararlı ve ısrarlı bir
ulusal/uluslarararası koalisyon görürsek denklemin ters çevrilmeye
başladığından söz edebiliriz.
 
*-Türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve
ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?*
 
*TÜRKİYE'Yİ TEHDİTLE HAREKETSİZ TUTACAK STRATEJİ*
 
-IŞİD, eylemlerini mevcut ülkesel sınırlara göre belirleyen bir yapı değil.
Yani, yalnızca Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>ya da Irak’la
sınırlı bir faaliyet alanı çizmiyor kendisine. Örgüt’ten yapılan
açıklamalara bakıldığında pekala Türkiye’nin de hedef alınabileceğini
görüyoruz. Ancak, tabi Türkiye’yi Irak yahut Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>ile kıyaslamak
imkansız. O yüzden örgüt, saldırarak Türkiye’yi üzerine çekmektense
tehditle hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüküyor. IŞİD,
Türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabilir. Bunlardan ilki, Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>sınırımızda elinde
tuttuğu yerler üzerinden maruz kalabileceğimiz doğrudan askeri tehdit. Türk
ordusunun konvansiyonel yetenekleri bu tarzda bir saldırıyı caydıracak
güçte. Diğeri ise terör tehdidi. Her iki tehdit türüne karşı da tedbirli
olmamız gerekiyor. Türkiye’nin orta ve uzun vade için alması gereken en
mühim önlemin ise örgüt ideolojisi ile mücadele olacağını düşünüyorum.
IŞİD’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu kitlelere, özellikle
de gençlere ısrarla anlatmak gerekiyor. *Yoksa, çok canımız yanar.*
 
*-Rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?*
 
*VATANDAŞLARIMIZI GÖZÜNÜ KIRPMADAN KATLEDEBİLECEK BİR ÖRGÜT VAR*
 
IŞİD’in rehineleri, Türkiye’nin Irak’taki gelişmelere muhtemel bir
müdahalesini ya da IŞİD’e karşı bir operasyona Ankara’nın verebileceği
muhtemel desteği engellemek için aldığını düşünüyorum. Nitekim, IŞİD’in
ABD’nin hava harekatının ardından elinde tuttuğu Amerikalı bir gazeteciyi
infaz edip görüntülerini dağıtması, rehinelere nasıl bir mantıkla baktığını
ispatlıyor. Bu noktada gerçekten hassas olunması gerekiyor. ABD gibi,
Irak’ı işgal edip uzun müddet yönetmiş ve bu ülkede çok ciddi istihbarat
unsurlarına sahip bir güç bile IŞİD’in elindeki vatandaşlarını kurtaracak
operasyonlar düzenleyemedi. Karşımızda, esir tuttuğu vatandaşlarımızı
merhametsiz yöntemlerle gözünü kırpmadan katledebilecek bir örgüt var. O
yüzden, harekete geçmeden önce hesabımızı sağlam yapmalıyız.
 
*-IŞİD için terör örgütü tanımlaması yapmak güç mü gerçekten, nasıl bir
örgüt bu, bir uzman olarak örgütün yapısını nasıl değerlendirirsiniz?*
 
*DOĞALGAZ VE PETROLDEN GÜNDE 3 MİLYON DOLAR KAZANIYOR*
 
Aslında, biraz evvel en can alıcı kısımlarını konuştuk. Eğer terör örgütü
tanımını, meşru güç kullanımına dair uluslararası normlar açısından
yapacaksak elbette IŞİD
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>bir terör örgütü.
Terörün bizdeki eski karşılığı “tedhiş” idi. IŞİD’in kafa kesme vb.
görüntülerinin yarattığı dehşet de ortada. Ancak, alışageldiğimiz terör
örgütleri ile kıyasladığımızda büyük farklılıklar da görüyoruz. IŞİD
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>şu anda Belçika’dan
büyük Ürdün’den küçük bir toprak parçasını fiilen yönetiyor. Doğal gaz ve
petrolden günde yaklaşık 3 milyon dolar kazanıyor. IŞİD’in Musul’u
alışından sonraki tahminlere göre yaklaşık 2 milyar dolar civarında nakit
parası var. Militan sayısının ise 30.000-50.000 arasında olduğu tahmin
ediliyor. Bu büyüklüklere sahip bir yapıyı tahlil etmek için ilave
kavramlara ihtiyacımız var. Yoksa, karşımızdaki meseleyi eksik anlamış
oluruz.
 
 
--
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 07:05PM +0300

*Azeri şairlerince Vatan ve hasret şiirleri
<http://www.karalahana.com/karadeniz-forum/index.php?PHPSESSID=17b439f34f1937a5533b64f28d7e0478&topic=8025.msg27395#msg27395>*
 
 
Baba yurdu
Ne zamanki, üreğimde söz tükenir
Ne zaman ki üzerime sukut enir
Düşen zaman ilham bende
Yabir günah, ya bir pislik işledende
Yorulanda şeherin hay- küyünden
Doğulduğum o yerlere dönürem men
Gayıdıram torpağına ecdadımın
 
Bu yerleri gören kimi
Sevincimden çağlaram men
Sukutumu gelen kimi
 
Behş edirem dağlara men
Sevincimi menden sevinç umanlara
Kederimi tez gatıram dumanlara
En mögeddes hörmetimi babaların
Mezarına
Pisliği de töhfe kimi gönderirem
Canavara
 
Çünki bu cür bir behşişi
Ancağ o cür cenap anlar
Gayıdıram sadeliğe, körpeliğe
Sığınıram ağac altda kölgeliğe
Hey!- deyirem uzağlara
Sesim uçur uçur, deyir şiş dağlara
Ordan gelir düz üstüme külle kimi
O yandan da bir boz böcek
Meni burada yad bilerek
Birden deyir sifetime külle kimi
Boz böceğin bu sert odlu,
Salamını hoşlayıram.
Bu sillenin gütretinden
Söz demeye başlayıram
Öten künler dene dene yığılarağ
Embiz-embiz tepelenir
Çoh sevirem böceklerin
O hırdaca gılıncını
Bu sillenin gütretinden
Her terefe sepelenir
Hatireler gığılcımı
 
Yada düşür budağlarda yellendiğim
Enişlerde bir top kimi gillendiğim
Yohuşlarda dovşan kimi dırmandığım
Yağışlarda serçe kimi islandığım
Sarı payız düşir yada
Men görürem derde, geme bata-bata
Meşelerin yere sepen sabaşını
Halamoğlu Geribağa’nın ilanlarla
Memmerze’nin öz avradı Gilenar’la
Ölüm-dirim savaşını
 
burda ne vaht üreğimde söz doğmadı
bu yerlerde hava doğma su doğmadır
guşlar meni gören kimi
dil-dil ötüb ceh-ceh eler
gulağıma doğma geler
pıçıltılar, öskürekler, gehgeheler
her garanguş her ley doğma
yağış danış, külek doğma
sesler bele
gaş altında gözler bele
hallar bele
yallar bele
yollar bele
nesil var ki yerişini
yüz ağaçtan tanıyram
nesil varki lap onyeddi
arhasını tanıyıram
Zeynal’ını Sefer’ini Almaz’ını tanıyıram
Açar mene gucağını
Gülnaz hala, Peri, Hecer
Birce kere görmediğim uşağını
Yüz- yüz körpe arasından
O deggige gözüm seçer
Gecesini sügutundan
Gündüzünü küleğinden tanıyıram
Adam var ki heç üzünü görmesem de
Küreğinden tanıyıram
Baba yurdu!
Hislerimin ilk merkezi son paytahtı!
Bah seninle men yene de üz- üzeyem
Temizlikle, şeriyyetle göz- gözeyem
Dolaşıram bu alemi
Bal ahtaran arı kimi
Görüşlerden gülüşlerden yerişlerden duruşlardan
Dağlardaki düzlerdeki
Üzlerdeki gırışlardan
Semimiyet toplayıram.
esil sevgi esil nifret toplayıram
esr-esr min çirkaba, alçağlığa
meruz galan
lakin yene uşağ kimi
temiz galan baba yurdu!
Sene gulag asacağam baba yurdu!
Ne kederki göylerinde
Tebietin yaratdığı tufanlar var
Dağlarında o atomsuz
Çiçekler var dumanlar var
Ne geder ki gucağında
Korlanmamaış insanlar var
Yazacağam baba yurdu1
Yazacağam baba yurdu!
 
Cabir Novruz
 
AZERBAYCAN
Çoh keçmişem bu dağlardan,
Durna gözlü bulağlardan,
Eşitmişem uzaglardan
Sakit ahan Araz’ları;
Sınamışam dostu, yarı…
 
El bilir ki sen menimsen
Yurdum yuvam meskenimsen
Anam doğma vetenimsen!
Ayrılar mı könül candan?
Azerbaycan, Azerbaycan
 
Men bir uşağ, sen bir ana,
Odur ki bağlıyam sana
Hankı semte, hankı yana
Hey uçsam da yuvam sensen
Elim ,günüm , obam sensen!
 
Feget senden gen düşende
Ayrılığ menden düşende
Saçlarıma den düşende
Boğar aylar iller meni
Gınamasın eller meni
 
Dağlarının başı gardır
Ağ örpeyin buludlardır
Böyük bir keçmişin vardır
Bilinmeyir yaşın senin
Neler çekmiş başın senin
 
Düştün uğursuz dillere
Nes aylara, nes illere
Nesillerden nesillere
Keçen bir şöhretin vardır
Oğlun gızın behtiyardır
 
Hey bahıram bu düzlere
Ala gözlü gündüzlere
Gara hallı ağ üzlere
Könül ister şeer yaza
Gencleşirem yaza yaza
 
Bir terefin Behri- Hazer
Yaşılbaş sonalar gezer
Heyalım dolanar gezer
Gah Muğan’ı gah Eldar’ı
Menzil uzağ, ömür yarı
 
Sıra dağlar gen dereler
Ürek açan menzereler
Ceyran gaçar, cüyür meler
Ne çohtur oylağın senin
Aranın yaylağın senin
 
Keç bu dağdan bu arandan
Astara’dan Lenkeran’dan
Afriga’dan Hindistan’dan
Gonağ gelir bize guşlar
Zulm elinden gurtulmuşlar
 
Bu yerlerde limon sarı
Eğir salır budağları
Dağlarının düm ağ garı
Yaranmışdır garlı gışdan
Bir sengerdir yaranışdan
 
Lenkeran’ın gülü renk renk
Yurdumuzun gızları tek
Demleçayı, tök ver görek
Anamın dilber gelini!
Yadlara açma elini!
 
Sarı sünbül bizim çörek,
Pambığımız çiçek-çiçek
Her üzümden bir şire çek
Seher-seher aç garına
Güvvet olsun gollarına
Min Gazah’da köhlen ata
Yalmanına yata- yata
At, gan- ter e bata- bata
Göy yaylaglar beline galh
Kepez dağ’dan Göy göl’e bah!
 
Ey azad gün azad insan
Doyunca iç bu bahardan
Bizim hallı halçalardan
Ser çinarlar kölgesine
Algış güneş ölkesine
 
Könlüm keçir garabağ’dan
Gah bu dağdan, gah o dağdan
Ahşam üstü goy uzagdan
Havalansın Han’ın sesi
Garabağ’ın şikestesi
 
Gözel veten!me’nan derin
Beşiğisen gözellerin
Aşığ deyer serin-serin
Sen güneşin gucağısan
Şe’r senet ocağısan
 
Ölmez könül ölmez eser
Nizami’ler Fuzuli’ler
Elin gelem, sinen defter
De gelsin her neyin vardır
Deyilen söz yadigardır
 
Bir dön bizim Bakı’ya bah
Sahilleri çırağ- çırağ
Burugların haygırarag
Ne’re salır boz çöllere
İşıglanır her dağ dere
 
Nazlandığça serin külek
Sahillere sine gerek
Bizim Bakı bizim ürek
İşiğdadır güvvet sözü
Seherlerin Ülker gözü
 
Güzel veten O gün ki sen
Al bayrağlı bir seherden
İlham aldın…yarandım men
Gülür toprağ gülür insan
Goca şerg’in kapısısan
 
Samed vurgun
 
BEN İSTERİM
 
Ben isterim ki
Bulutlar ağlasın
Çocuklar ağlamasın.
Hiçbiri öksüzlük
Yetimlik duymasın.
Ben isterim ki
Konuşsun her çiçek
kendi dilince
Silahların
kesilsin sesi.
Ben isterim ki
soğuğa, karanlığa
kapansın kapılar,
Gözler kapanmasın,
Sözler kapanmasın.
Ben isterim ki,
Yangınlar sönsün,
Umutlar sönmesin.
Erişsin her meyve
kendi çağında.
Yüreklere
acı söz değmesin.
Ben isterim ki,
eğilsin dallar
bereketten.
İnsanoğlu
başını eğmesin
utançtan ya da güçsüzlükten.
Ben isterim ki
gözyaşı gibi
aksın pınarlar
berrak, duru
toprağın üzerinde.
Pınar gibi
akmasın gözyaşı
yeryüzünün hiçbir yerinde.
Ben isterim ki
Her şey eğilsin
insanın önünde
insan insana tutsak olmasın.
Ben isterim ki
sevinç, mutluluk
bol olsun.
Yürekten yüreğe,
ülkeden ülkeye
açık yol olsun...
 
Resul RIZA
 
Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU
 
Küresünni Kızı
 
Küresünde bir kız gördüm
Gezer sallana-sallana.
Sanki bir sona kaz gördüm
Üzer sallana-sallana.
Kına yakmış ellerine,
Heyran oldum dillerine
Altın,mihek tellerine
Düzer sallana-sallana.
Kızıl könçe yaz çiçeyi,
Budur gözeller göyçeyi
Saçların hindin ipeyi,
Bezer sallana-sallana.
Dede Katib görsün gözün
Misirde Züleyhanın üzün
Kaş altında humar gözün
Süzer sallana-sallana.
 
Azerbaycan oğluyam.
Yaradanın küdretine çok şükür
İsteyib yaradıb insan oğlu.
Yurdumu sevirem,suyumu danmam
 
Türk dilli,men müselman oğluyam.
Sevirem yurdumun koç oglanların,
 
Üstün şairlerin,hoş dastanların
Savaş meydanında kehremanların
Uğrunda baş veren kurban oğluyam.
 
Hakk aşiqi hakdan alar payını
Heder getmez,biler ömrün sayını.
Kovalaram yurdumuzdan haini
Tülküden korkmaram,aslan oğluyam.
 
Terpenir könlümde doğru duyğular
Koymam yurdumuza konsun baykuşlar
Meni korkutmaz her kiçik sular
Dalğalı denizde tufan oğluyam.
 
Dede Katib veten eşki canımda
Qeyret damarımda,isti kanımda
Ölünce durmuşam düz peymanında.
İranlıyam,Azerbaycan oğluyam
 
Yaradana şükür eleyirem,men müselman oğluyam.
Div ecine deyilem,belke insan oğluyam
Zatım doğru,südüm doğru,ekdsehi övladı
Düz nütfeden doğulmuşam
Hökmü Kuran oğluyam.
 
Esas suyum türkdü menim
Men oğuz neslindenem.
Şekki-şübhe yokumuzdu
Yüzde-yüz neslindenem.
 
İftiharlı Azerbaycan,
Doğru-düz neslindenem.
Söz ustadı Dede Korkud
Eyni öz neslindenem.
 
Sanlı-şanlı tarihimiz,
Doğru bastan oğluyam.
Azerbaycan beşiyinde
Kehremanlar beslenib.
Şairleri sana gelmez
Gezelhanlar beslenib.
 
Adı belli Bağırhanlar,Setterhanlar beslenibş
Düşmene dal döndermeyen
Koç oğlanlar beslenib.
Yatmam tülkü daldasında
Erkek aslan oğluyam.
Dede Katib bir rengim var
Her renge boyanmaram.
Milletimi terif etsem
Ölünce usanmaram.
Azeriyem,Türk oğuzatımı
Hor sanmaram.
Parça-parça doğrasalar
Özlüyümü danmaram.
Müselmanam İranlıyam,
Azerbaycan oğluyam!
 
dede katib
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:53PM +0300

*Gençler parayı nereye harcıyor?*
 
 
 
Tuna BEKLEVİÇ *30 Ekim 2009 Cuma*
 
Türkiye’de gençlerin marka tutkusu olduğunu düşünenler yanılıyor. Yapılan
araştırmalar yeni neslin marka aidiyetinden ziyade samimiyete daha fazla
ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor.
Gençlik yeniliklere açık, hızlı yaşayan, markada fonksiyonellik arayan bir
alışveriş eğilimi taşıyor. Elbette marka ile duygusal bir bağ kurup aldığı
marka ile kimliğini tanımlamaya çalışıyor. Fakat bu tutku belli bir yaş
grubunun gençleri eleştirdiği kadar yüksek dozda bir marka bağımlılığı
değil. Hatta daha üst yaş gruplarının marka takıntıları gençlerden daha
yüksek düzeyde.
Gençler en çok kıyafete para harcıyor. Cebinde 100 lirası olan bir genç
bunun 34 lirasını kıyafetine, 7 lirasını cep telefonu faturası veya
kontöre, 5 lirasını okul giderlerine harcarken yine 5 lirasını da sigara
için harcıyor. Sigaradan sonra harcamaları içerisinde 4 lira ile kira, 3
lira ile ayakkabı, 3 lira ile bilgisayar oyunları geliyor. Gençlik kitaba
ise sadece 3 lira harcıyor. Kozmetik için 2 lira ve takı içinde 1 lira
ayırıyor.
Gördüğünüz gibi sorun marka tutkumuzdan değil yetişme biçimimizden
kaynaklanıyor. Çünkü kitap okumuyoruz ve eğitimimiz için çok kafa
yormuyoruz.
Listenin bu şekilde oluşmasının sebeplerinden birisi de “yoksulluk” ve
“işsizliktir”. Yani işsizlik ile verdiğimiz mücadelede yol katedebilsek
şüphesiz alt sıralarda bulunan harcama kalemleri büyüyecek için üst
kalemler azalacaktır. Örneğin kozmetik ve takı için harcamaların 100 lira
içinde sadece 3 lira olmasının temel nedenlerinden birisi kadınların kendi
paralarını kazanamamaları ve para kazansalar da maaşlarını kendilerinden
ziyade ev ekonomisine katkı olarak değerlendirmek zorunda olduklarındandır.
Yani gençlerin ekonomik özgürlükleri kısıtlı olduğu için ellerine para
geçirdiklerinde bunu daha çok kendilerini ispatlamak güdüsü ile
tüketiyorlar.
Şirketler bunun kokusunu aldığı için her sektördeki reklamlarını bunun
üzerine kurguluyorlar. Oysa toplumsal meseleleri ilgilendiren dernekler
veya siyasi partiler bu gerçekler üzerinden gençlerle ilişki kurmak yerine
daha çok gençlerin tüketim alışkanlarındaki arızaları eleştiriyorlar. Bu da
Türkiye siyasetinin gençlerle bütünleşmesinin önünde sürekli engeller
çıkartıyor.
 
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay.aspx?id=423252
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:31PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com>
Tarih: 22 Ağustos 2014 17:44
Konu: Tasavvuf-KUR'AN!
Kime: "erzinca...@gmail.com" <erzinca...@gmail.com>
 
 
*Tasavvuf-KUR’AN!*
 
Tasavvuf konusu; ilk başlarda, Kur'an merkezli, nefsi terbiye etme
amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda, kişileri yüceltme, söylediklerini
buyruk kabul etme zaafı ile, kutsallaştırılmışlar kurumuna dönüşmüş gibi
duruyor. Nefisler terbiye edilirken; bunu başarabilenlerin/başarabildiğini
zannedilenlerin peşine takılma, onları rehber edinme, yüceltilmişlerin(?!)
sözlerini, uygulamalarını -Allah-Kur'an yerine- yasa gibi kabul etme ile,
Kur'an ilkeleri çizgisinden çıkılmış. Hâlbuki, yaratılmış bir kul, öğretici
olarak devreye girince, kişisel özgürlükler kayboluyor. O, sonuçta kendi
anladığını, yaşadığını dayatıyor. “Din-iman-inanç” konusunda tek öğretici,
yasa koyucu Allah olmak zorunda değil mi?! Kişiler, kalplerini, gönüllerini
temizleme/arındırma/ nefslerini terbiye etme işlevlerini, Yüce Yaratıcı ile
birlikte ve Allah'ın sözleri olan ve örneklerle, açık-net bizlere
seslendiği KUR'AN ile yapmak zorunda değiller mi?! *(Kaf,16)*:"Biz insana
şah damarından daha yakınız." Bu kadar yakınımızda Yaratıcımız varken,
neden bizim gibi yaratılmış bir kulun, nefsi anlamda bizi eğitmesi için,
yönetip, yönlendirmesini kabul edelim! Allah, Peygamberlerine bile bu
yetkiyi vermemiştir. "Siz tebliğinizi yapın, çekilin; yarattığım kişiyi
benimle başbaşa bırakın."demiştir*(Nahl,35-Yâsin,11-Müddessir,11-Kalem,44)*.
Kur'an, kişi kutsallaştırmayı/ilahlaştırmayı asla kabul etmez. Yüce
Yaratıcı, görevlendirdiği, gönderdiği Peygamberlerinin bile, ısrarla insan
olduklarını, yemek yiyip, sokaklarda dolaştıklarını, ölümlü olduklarını
vurgulayarak, insani vasıflarına vurgu yapmıştır. İnsan olmanın yanında,
Peygamberlerin tek farklarının, Yüce Kaynak'tan/Allah'tan Vahiy almaları
olduğunun ısrarla altı çizilmiştir. Üstelik, bu Vahiyleri insanlara iletme
aşamasında; Vahiy sınırları dışına asla çıkılmayacağının sert uyarıları da
vardır*(Hakka,44,45,46,47)*.
 
"Ben, sizi sadece VAHİY/Allah'ın bildirdikleri ile uyarıyorum."*(Enbiya,45)*
 
"Sen Kur'an ile öğüt ver."*(Kaf,45) *
 
Yüce Yaratıcı, Peygamberimize şöyle söyletir: De ki:"Ben, ancak Allah'a
kulluk etmekle ve O'na ortak kabul etmemekle emrolundum/O'na hiçbir şeyi
ortak koşmamam bana söylendi. Ben sizleri, yalnızca O'na davet ediyorum,
dönüşüm de yalnız Allah'adır."*(Ra'd,36) *
 
Ayetlerden anlaşıldığı üzere; Peygamber bile, sadece
Allah'a/Allah'ın Sözleri Kur'an'a yönlendiriliyor ve sınır kesin olarak
KUR'AN olarak belirleniyor. İnsanoğlu, her gönderilen Peygamberin ölümünün
ardından, onu insanüstü(?!) mucizelerle donatarak, ağzından da sanki
söylemiş gibi uydurma hikaye ve rivayetlerle/hadislerle, ilahi boyutlara
taşıyarak kutsallaştırmış, mucizeler yarattırmış(?!) ve Allah'ın bazen
yanına bazen de yerine koyarak tapınmaya başlamıştır. Böylece kula kulluk
kapısı açılmıştır. Açılan, kulların yol göstericiliği kapısından;
Peygamberlerin kutsallaştırılması, ilahileştirilmeleri ile iş bitmemiş ve
yetmemiş ki; tarihi süreç içinde, din adına konuşan
herkes(papaz-rahip-haham-imam-hoca-hacı-şeyh-şıh-molla-pir-hazret vb.) ile
tasavvuf ehli büyükler de, sürekli, Allah'a ulaşmada(?!) aracı yapay
kutsallar olarak kabul edilmiş ve hâlâ, bu yüzyılda bile eklemeler devam
ediyor. Mucizeler/kerametler sergileyenler(?!) konumuna getirilen bu
kutsallara, yaratılmış kul oldukları unutularak tapınma hali başlıyor. İşte
Kur'an, burada da mucize beyanlarından birini sergileyerek; insan onurunu
yerlere düşürmesi sebebiyle, "kula tapınmanın/yaratılmış kulları aracı
yapmanın" affedilmeyen tek günah olduğuna, müthiş uyarıları arasında yer
veriyor.
 
"Allah, Kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz."*(Nisa,48-Nisa,116)*
 
"Eğer Allah'a ortak koşarsan tüm yaptıkların boşa gider."*(Zümer,65)*
 
Kur'an ilkeleri dışına çıktığınızda;
hikayeleri/rivayetleri/tefsirleri, -din-tasavvuf- adına referans kabul
ettiğinizde; yapay kutsallar üreten pek çok kuruma
(tarikatlar-cemaatler-dergâhlar-tekkeler) ulaşırsınız. Tasavvuf da tarihi
süreç içinde vazgeçilmez sanılan, her dediğine inanılan kutsal kişiler(?!)
üretmiş ve Kur'an ilkeleri dışına çıkmıştır. Tüm yollarda amaç; Yüceler
Yücesi Yaratıcı'yı daha iyi tanımak, O'na ulaşabilmek, O'na lâyık kul
olabilmek, O’nu ve biz insanların niçin VAR olduğumuzu anlayabilmek
içinse; bu arayışları, neden, sistemin kurucusu, yaratıcısı Yüceler Yücesi
Yaratıcı Gücün/Allah’ın/Tanrı’nın, Kendi Sözleri olan Kur'an'da ki
öğütleri, ilkeleri, önerileri ve uyarıları ile yapmıyoruz?!
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:30PM +0300

*KUŞADASI - DAVUTLAR DA KIŞ VE YAZIN İKAMETE, KREDİ ALMAYA UYGUN
> SAHİBİNDEN SATILIK TRİPLEKS VİLLA*
 
Saygıdeğer Dostlarım aynı sitede 2 konutum vardır, birini satacağım. ,
KONUTUN -- SİTE İÇİ VE ÇEVRE RESİMLERİ ekli dosyayı inceleyin, yabancı
ülke vatandaşlarına da satışı yapılabilecek, konutla ilgilenen yada bir
yakınınızdan böyle bir villaya sahip olmak isteyen olursa görüşelim..
saygılarımla
 
Konut Adresi : Davutlar Mahallesi - Alaçay mevkii Kavaklıdere cad, Orkide
Konakları Sitesi no 3 Kuşadası Aydın
 
GSM 0532 726 93 62
 
 
> Sitenin kendisine ait 27.000 m2 arsasından konut başına düşen payı 330 m2
> dir.
 
Site de 4 lü kümeler halinde 72 konut bulunmaktadır
Sitenin kendisine ait 1.70 ila 2.25 arası derinlik de olimpik
denebilecek büyük ve özel bir yüzme havuzu vardır.
Sitenin konumu dağ ile deniz arasında rutubetten uzak temiz ve oksijeni
bol bir yerleşim yeridir..
Site ile deniz arası 650 metre mesafe bulunmaktadır.
Sitenin yakınından Aydın a Kuşadası,na ve Söke ye 20 Davutlara ise 10
dakikada bir münübüs geçmektedir. Güzelçamlı ve millipark yakındır.
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
Mustafa Nevruz SINACI <gercek....@hotmail.com>: Aug 22 03:19PM

http://mustafanevruzsinaci.blogspot.com.tr/2014/08/mezhepler-yok-hukmunde.html
 
 
 
 
 
 

ISTIRAP, KATLİAM VE ZULMÜN KAYNAĞIDIRLAR....
Lale Gurman <lale....@gmail.com>: Aug 22 04:41PM +0300

Değerli dostlar,
 
 
 
Bu ülkenin değerlerini yozlaştıra yozlaştıra, yok saya saya, böle böle,
parçalaya parçalaya gelindi bugünlere. Oysa anımsamakta ve paylaşmakta çok
büyük yararlar var:
 
 
 
2002, 18 Ekim tarihli Hürriyet gazetesinde bir haber vardı:
 
Van 100. Yıl Üniversitesi, beraberinde Malatya İnönü Üniversitesi ve ABD'li
National Health Institute bir DNA çalışması yapmışlardı. Van'ın Muradiye
ilçesinde yaşamakta olan bir aile ile İtalya'nın Etruria yöresindeki bir
ailenin DNA testleri incelenmiş, her iki ailenin genlerinin aynı olduğu,
aralarında akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmıştı.
 
 
Kısa bir süre sonra başka saptamalar da yapıldı:
 
1- İtalya'daki Etrüsklerin Türk oldukları DNA testiyle ortaya çıkınca,
Muradiye kasabasında yaşayan ve Kürt diye etnik ayrımcılık yapılan ailenin
de Türk kökünden geldiği bilimsel değer kazandı. İtalya'daki bu kasaba,
Floransa yakınlarındaki Murlu kasabasıdır. Burada yaşayanlar, kendilerini
her zaman Türk olarak tanımlamışlardır.
 
2- Japon Dil Bilimci Kojima, Kürtçe diye adlandırılabilecek bir dil
olmadığını saptamıştır.
 
3- Prof. Abdülhalûk Çay, derin araştırmaları sonucunda M.Ö. 2000'lerdeki
Asur Salnameleri'nde Kürt sözü olmadığını, oysa Türk adının varlığını
saptamıştır. (Kaynak: Her Yönüyle Kürt Dosyası)
 
4- Sümer ve Babil egemenlik bölgelerinde, M.Ö. 2.000'lere tarihlenen
tabletler bulunmuştur. Bunlardan 13'ünde TURUKKU sözcüğü geçmektedir.
(Kaynak:Doğu Anadolu'da Proto-Türkçe İzleri, Sadi Bayram)
 
5- Kürtçede Kürt sözcüğü yoktur.
 
 
 
Bilgi ve ilgilerinize...
 
Lâle Gürman
 
--
 
*YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!*
 
 
*VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!*
 
*FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!*
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 05:00PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Neriman Fidan <nerima...@gmail.com>
Date: Thu, 21 Aug 2014 13:42:43 +0300
Subject:
 
ÇAĞDAŞ ULUSAL ÇİZGİ FARKI İLE CHP'YE UZANAN ALMANYA'NIN TÜRKİYE'Yİ
DİNLEME SKANDALINDA CEVAP BEKLEYEN SORULAR..
 
*1. GÜRSEL TEKİN BND AJANLARI İLE BULUŞTU MU?*
 
*2. ALİ KILIÇ BU GÖRÜŞMELERE ARACILIK ETTİ Mİ?*
 
*3. ERDOĞAN'IN İZLENDİĞİNİ CANLI YAYINDA İTİRAF EDEN KILIÇDAROĞLU NEDEN BU
KONUDA TÜRK HÜKÜMETİNE BİLGİ VERMEDİ.*
 
*4." ERDOĞAN'I BAYKAL KASETİNİ İZLERKEN İZLEDİM " AÇIKLAMASINI YAPAN
KILIÇDAROĞLU'NUN İZLEDİĞİ GÖRÜNTÜLER KENDİSİNE BND TARAFINDAN MI SERVİS
YAPILDI?*
 
*5. KILIÇDAROĞU GÖRÜNTÜLERİ KOMPLO'DAN ÖNCE İZLEDİĞİ HALDE BAYKAL'I BU
KONUDA UYARMADI MI?*
 
 
*CHP'NİN VE TÜRKİYE'NİN YAKIN TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTAN
BAYKAL'A KOMPLO İDDİALARININ AYDINLATILMASI AÇISINDAN DA GELİŞMELERİ
DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ.*
 
 
*İDDİALARA KEMAL KILIÇDAROĞLU, GÜRSEL TEKİN VE ALİ KILIÇ BİR CEVAP
VERMESİNİ BEKLİYORUZ..*
 
http://www.cagdasulusalcizgi.com/haber/siyaset-71463/almanyain-turkiyeyi-dinleme-skandalinda-chpyi-sarsacak-iddialar../97.html
 
ALMANYA 'NIN TÜRKİYE'Yİ DİNLEME SKANDALI KILIÇDAROĞLU VE GÜRSEL TEKİN'E
UZANDI.. İddiya göre, Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde Gürsel Tekin BND
ajanları ile buluştu. Ve Kılıçdaroğlu'na Baykal'ın komplo görüntüleri
gönderildi ve izletildi. Yani Kılıçdaroğlu ve Tekin Komplo kaseti
yayınlanmadan önce komplodan haberdarsı . Aynı zamanda Türk Başbakan'ının
Almanya tarafından izlendiğini de biliyordu. Ne Genel Başkan Deniz Baykal
ne de Başbakan'a konu ile bilgi verilmedi. 21 ağustos günü TAKVİM
GAZETESİNİN GÜRSEL TEKİN VE BND AJANININ GÖRÜŞME TAPELERİNİ YAYINLIMASI
BEKLENİYOR.
 
İDDİALARIN HEDEFİNDEKİ KEMAL KILIÇDAROĞLU VE GÜRSEL TEKİN'DEN AÇIKLAMA
BEKLENİYOR.
 
TAKVİM gazetesinin manşetten duyurduğu iddiaya göre,
 
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı seçilmeden önce Almanya'ya gitti.
Almanya Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) ajanlarıyla iki kez bir araya
geldi. Türkiye'nin dinlendiğini öğrendi. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ın da dinlendiği Kılıçdaroğlu'na iletildi. Hatta Kemal bey, A.K.
adlı bir Tuncelili aracılığıyla iddiayı teyit ettirdi. Ancak hükümete
hiçbir bilgi vermedi. İşte Kılıçdaroğlu ile BND arasındaki bu birlikteliğe,
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de eklendi.
 
TUNCELİLİ A.K. YİNE DEVREDE
 
Takvim'e ulaşan bilgilere göre Kılıçdaroğlu, 2010'da Deniz Baykal'a yönelik
kasedin deşifre olmasından 10 gün önce Gürsel Tekin'e talimat verdi. Tekin,
Kılıçdaroğlu'nun emri ile Almanya'nın Frankfurt kentine gitti. Burada
kendisini Tuncelili A.K. karşıladı. İkili ardından Kempinski Otel'e geçip
BND'de görevli ajanlarla bir araya geldi.Tekin'e burada Deniz Baykal'la
ilgili kasedin bilgisi verildi. Söz konusu bilgiyi alan Tekin, hemen
Ankara'ya döndü. Konuyu Kılıçdaroğlu'na iletti. Baykal'ın şok
görüntülerinin yer aldığı kaset de 10 gün sonra A.K. tarafından Ankara'ya
götürüldü. Kılıçdaroğlu ve Tekin kasedi izledi. Ancak ne Baykal'a ne de
güvenlik görevlilerine haber vermedi.
 
ANKARA'DA İZLEDİLER...
 
İşte Almanya ve Ankara arasında inanılmaz bir trafikle yayına servis edilen
şantaj kasedi, 10 Mayıs 2010 tarihinde internete düştü. Bu şok gelişme hem
gündemi hem de CHP'yi sarstı. Deniz Baykal, genel başkanlık görevinden
istifa etti. Bir süre sonra da CHP, kongreye gitti. Kemal Kılıçdaroğlu
genel başkanlık koltuğuna otururken Gürsel Tekin de yardımcısı olarak
görevlendirildi.
 
*TUNCELİ'Lİ A.K. MALTEPE BELEDİYE BAŞKANI ALİ KILIÇ MI?*
 
Partiye yakın kaynaklar, Tunceli'li A.K. nın Almanya'da gazetecilik yapan ,
1980 sonrasında Almanya'da yaşayan ve Almanya ile yakın ilişkileri bulunan,
Almanya'da Deniz feneri davasının takibinde Kılıçdaroğlu ile birlikte çalışan
ve bir dönem Kılıçdaroğlu'nun danışmanlığını yürüttükten sonra Maltepe
Belediye Başkanlığına atanan Tunceli'li Ali Kılıç olduğunu iddia etmektedir.
 
*KILIÇDAROĞLU'NUN "ERDOĞAN'I GÖRÜNTÜLERİ İZLERKEN GÖRDÜM " DEDİĞİ
GÖRÜNTÜLER, BND'NİN İLETTİĞİ GÖRÜNTÜLER Mİ?*
 
Yerel seçim öncesi, Kılıçdaroğlu'nun Kanaltürk'te yayınlanan "Farklı
Bakış" programında açıkladığı "Ben Erdoğan'ı o görüntüleri izlerken
gördüm." açıklamasında bahsettiği görüntüler BND'nni kendisine izlettiği
görüntüler mi sorusunu beraberinde getirdi. Ne zaman İzlediğine dair
soruyu cevapsız bırakan Kılıçdaroğlu'nun komplodan önce izlediği iddia
edilen görüntülerin bu görüntüler olabileceği iddiası da ortaya sürüldü.
 
"Ben gözlerimle gördüm. Gözlüğünü takıp o kasetleri izlediğini gözlerimle
gördüm. Bir değil birden fazla kaseti izlediğini. Kılıçdaroğlu, "Nerede
gördüğünüz?" sorusuna "Ben onu açıklayamam" diye cevap verirken "Video
kaydı mı vardı ?" soruna ise "Video kaydı. Dizüstü bilgisayarda Erdoğan'a
izlettiriliyor ve konuşuluyor. İnternette yayınlanan ses kayıtları.
İzletenler aynı zamanda Erdoğan'ı da görüntüye alıyorlar. Dizüstü
bilgisayarın üstündeki kameradan Erdoğan'ı da görüntüye alıyorlar. O
konuşmalar internete düşen konuşmalardır" diye cevap verdi.
 
“BAŞBAKAN'IN GÖRÜNTÜLENDİĞİNDEN HABERİ YOK"
 
Görüntülendiğinden Başbakan'ın haberi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu
şöyle devam etti:
 
"O gördüğüm görüntüde Erdoğan'ın eliyle gözlüğünü takarken nasıl izlediğine
dair fotoğraf internete düştü. Benim gördüğüm videonun başıydı o. Umarım
önümüzdeki günlerde düşer ve Erdoğan'ın nasıl bir adam olduğunu bu millet
görür."
 
Kılıçdaroğlu, "Bunu ne zaman izlediniz? sorusuna, "Ben zaman vermek
istemem" diye cevap verdi.
 
KILIÇDAROĞLU'NUN "ERDOĞAN'I O GÖRÜNTÜLERİ İZLERKEN İZLEDİM" VİDEOSU İÇİN
TIKLAYINIZ.
<http://www.cagdasulusalcizgi.com/webtv/kilicdaroglu--baykal-goruntulerini-izleyen-erdogani-izledim/806728.html>
.
 
 
*GÜRSEL TEKİN VE BND AJANININ GÖRÜŞME TAPELERİ 21 AĞUSTOS GÜÜNÜ TAKVİM
GAZETESİNDE YAYINLANMASI BEKLENİYOR. *
 
*CHP'NİN VE TÜRKİYE'NİN YAKIN TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTAN BAYKAL'A
KOMPLO İDDİALARININ AYDINLATILMASI AÇISINDAN DA GELİŞMELERİ DİKKATLE TAKİP
EDİYORUZ.*
 
*İDDİALARA KEMAL KILIÇDAROĞLU, GÜRSEL TEKİN VE ALİ KILIÇ BİR CEVAP
VERMESİNİ BEKLİYORUZ..*
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Erdal Akalın" <e.aka...@hotmail.com>: Aug 22 04:58PM +0300

"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 04:07PM +0300

ESKİ İSLAM HUKUKUNDA KADIN NASIL BOŞANIRMIŞ.…AYNI KADINLA TEKRAR NASIL
EVLENİLİRMİŞ...?
 
*-------------------------------------------------------------------------------------------------------*
 
 
*İslam hukukunda, bir erkek karısına "boş ol" dedi mi o erkek kadınından
boşanmış sayılır....Ancak,*daha sonra adam pişman olur da.. tekrar aynı
kadınıyla yeniden evlenmek isterse bazı şartlar yerine getirilerek tekrar
evlenebilir..Sözgelimi ;* üç kez ..”boş ol..”yada bunun ” yerine tek
seferde…bir anlık kızgınlıkla “**boş ol-boş ol-boşol**..”..diye **(Talâk-ı
selase* ile) *üçleyip karısını boşarsa aynı kadınla tekrar evlenebilmesi
için.. **talak-ı selasetinden* temizlenip kurtulması gerekecek... Bunun
için .. bir tür *hile-i şeriye*.(dini kaçamak) yolu kullanılarak
...*"hülle"(x)..
yoluna* gidilir,.*.Ancak,.Ne var ki..hüllenin de bir yararı
olmayacaktır..Çünkü ..hülleci cinsel ilişki sonrası boşamayı kabul
etmeyebilir..*Bunun çıkış yolu ancak . güvenilir bir hülleci bulmakla
mümkün olabilecektir..*.Çünkü sevip boşadığı kadın, bir başka erkekle
cinsel ilişkiye girmiş durumdadır herkesin midesi bunu
kaldırmayabilir.diyerek durumun kurtarılması için ..bu kez de...* *hile-i
şeriye’nin * şu iki şartı devreye girer..*1nci şart*. *Senden sonra kadını
alan hülleci, kadını çıplak görmemeli*…*2. nci şartı…**Senin mideni
kaldırmayacak ölçülerde cinsel ilişki olmamalı*. *Yani mutlaka bir cinsel
ilişki yaşanacaksa..onurlu tarzda olmalı.. *öyle heyecan içinde nefes
nefese bir seks olmamalı.ayrıca . *bunun da bir..*.*Gaybubet-i
haşefe..(xx).* * ölçüsü* olmalıdır. İşte..bu iki şartı yerine
getirebilecek tek kişi ise..*mahallenin kör imamıdır..*Zira..imam .kör
olduğu için kadını zaten çıplak göremeyecek...hem de kadını becermemiş
olacak..Üstelik kör imam ,hoca efendi olduğu için aynı zamanda güvenilir
birisidir ve sonradan, "*Boşamam, geri vermem*" de demesi söz konusu
değildir..*.Artık,bundan böyle .:Karısını üç kez boşayan ve pişman olan
herkes*, kurtuluş yolu olarak,*kör imamın kapısını çalacaklar….*"*Aman
hocam,yaman hocam… benim boşadığım karıyla ilişkiye gir de, ben sonradan
onu geri alabileyim*".diyecekler..
 
Neticede imam memnun, adam memnun, kadın da en memnun..Velhâsıl.. Herkes
memnun…
 
NOT..* Sizi bilmem ama..İslami hukuk şemsiyesi altında konu edilen bu
ve buna benzer gibi geleneksel örnek uygulamaların .çağımızda hâla devam
edip etmediğini merak etmediğim söylenemez.*
*Anonim Derleme* : Doç*. Burhan TARLABA**ŞI*
 
(-*KISSADAN H**İ**SSE**-)*
 
*Halk arasında, yıllardan beri ağızlarda dolan…*
 
*” Kör**..** tuttuğunu yapar “..** sözünün kaynağı sanırım böyle bir
şeymiş.*
 
------------------------------------------------------------
 
(x) :*Hülle : *:*Bir erkeğin, üç talakla boşadığı eşi ile tekrar
evlenebilmesi için, o kadını rızasıyla başka bir erkekle nikahlayıp, bir
geceliğine zifafa sokmas*ı *..* hüllecinin de o kadını *tekrar boşaması
gerekecek..*
 
 
 
*(XX)*.-:* Gaybubet-i haşefe * *Olabilecek **cinsel ilişki**de..** erkek
cinsel organının tamamı vajinaya . zerk edilmeyip.. “Sadece **“* (*glans
penis**/baş)..** kısmının zerki yeterli * *sayıl**ması halidir**..”.*
 
*.*
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 03:28PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Yilmaz Karahan <karahan...@gmail.com>
Date: Fri, 22 Aug 2014 13:58:37 +0300
 
*Türk Tarihi ve Sosyolojimiz*
 
Türkiye’de daha sosyoloji çalışmalarının baş­langıcında Batı
açıklamalarının ve sosyoloji öğretilerinin yetersizliği duyulmuş ve tarih
ile sosyoloji ilişkisi sosyolojimizin en önemli sorunu ola­rak kalmıştır.
Sosyolojimizin tarihle ilişki kurma ve ta­rih bilgisini kullanma çabasına
rağmen bu ilişki yakın­laşma ve yapıştırma ile sınırlı kalmıştır. Bu
çalışmalar genel sonuçlara, sosyolojide kullanılmaya hazır bilgilere
dönüşmemiştir. Türk sosyolojisinin tarih ile ilişkilerinin düzenlenmesi ve
bu ilişkilerin alacağı biçim konusu gü­nümüzde de önemini sürdürmektedir.
Sosyoloji ile Türk tarihi arasındaki ilişkiyi temel ve zorunlu bir ilişki
oldu­ğu için önemsiyoruz. Türk tarihinin incelenmesi iki açı­dan önemlidir.
Birincisi mevcut tarih açıklama ve kav­ramları tüm ülke tarihlerini
kapsamamaktadır. Bu ek­siklik, en açık biçimde Türk tarihinin ele
alınmasında görülmektedir. Geleneksel ve Batı kaynaklı tarih
açıkla­malarının tüm toplumları kapsamadığının başka örnek­leri de vardır.
Söz gelişi Çin tarihi için de aynı şey söylenebilir. Ancak Türk tarihinin
önemli bir farklılığı ve üs­tünlüğü bulunmaktadır. Sosyoloji­miz bu nedenle
Türk tarihi üzerin­de çok daha özen ve önemle durma­lıdır. Türk tarihi
bilinen açıklama­ları aşan, daha geniş kapsamlı bir açıklamaya izin
vermektedir. Ayrıca bu yeni açıklama, bilinen açıklama­ları aşacağı için
elbette yeni kav­ramlar ve yeni bir yaklaşım biçimi­ni de gerektirecektir.
Bu yeni yaklaşım biçimi aynı anda yeni açıklama­nın da zorunlu ön
koşuludur. Açık­lamaya ulaşmadan önce yeni kavram ve yaklaşım biçimlerine
sahip olun­malıdır. Bu bilinen açıklamaları aşan, onları kapsayan yeni
yaklaşım biçimi olayları bir bütün içinde de­ğerlendirmemize de izin
verecektir. Yaklaşım biçimi öncelikle belli bir tarih ve toplum görüşüne
bağlılıktır ve tarih olayları önünde sınanacaktır. Bu yaklaşım, eldeki
açıklamaların tümüyle dışında değildir. Tümüyle dışında değildir ama
varolan açıklamaları aşışı ayrıntı düzeyinde kalmayacak, tarihe gerçek
anlamını kazandıracaktır.
 
YAZININ DEVAMI:
http://www.yenidenergenekon.com/795-turk-tarihi-ve-sosyolojimiz/
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 22 03:00PM +0300

*NİHAT HATİPOĞLU*
<http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/hatipoglu/Arsiv?getAll=true>* - Şeytanın
en sevmediği kişiler*
 
[image: NİHAT HATİPOĞLU]
 
 
Şeytanın en sevmediği kişiler
 
1- Yüce Allah'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) iman edenler.
 
2- Kuran-ı Kerim'i bilip içindekileri yaşayanlar.
 
3- Fakir, yetim ve düşkün olanları koruyanlar.
 
4- Helal kazanan ve helal kazancıyla iyilik yapanlar.
 
5- Mallarının zekâtını verenler.
 
6- Beş vakit namazlarını kılanlar.
 
7- Gönlü, gözü ve ruhu camiye ve dinine bağlı genç erkek ve kızlar.
 
8- Daima abdestli gezenler.
 
9- Dillerinden dua ve zikir düşmeyenler.
 
10- Merhametli ve affedici olanlar.
 
11- Öfkesine sahip olanlar.
 
12- Kin, nefret gibi duygulardan uzak olanlar.
 
13- Müslüman kardeşinin kusurunu, ayıbını örtenler.
 
14- Başkasının iffetini kendi iffeti bilenler.
 
15- Cömert ve eli açık olan kişiler.
 
16- Sadece çevresine, dostlarına, tanıdıklarına değil, her mazluma ve
muhtaca el uzatanlar.
 
17- Mütevazı, kendini küçük gören edepli insan.
 
18- Gıybet etmeyen, iftira atmayan, söz taşımayan, kötü konuşmayan, kötü
zan beslemeyen kişi.
 
19- Adaletle hükmeden yönetici.
 
20- Başkasının hata ve kusurundan önce kendisinin kusurunu gören kişi.
 
21- İlim sahibi olup ilmini yayan, tebliğ eden ve uygulayan alim.
 
22- Çocuklarını İslam ahlakı ve edebi üzerine yetiştiren baba.
 
23- Herkese, her canlıya, her düşküne merhamet eden.
 
24- Utangaç, hayalı, mütevazı, bağırmayan, şirret olmayan, insanları
tırmalamayan halim -selim kişi.
 
25- Sünnete ve hadislere bağlı, Peygamberimiz'in (s.a.v.) ahlakıyla
ahlaklanan kişi.
 
26- Günah işledikten sonra hemen tövbe eden tövbekâr.
 
27- Sihirbazlara, müneccimlere, falcılara inanmayanlar.
 
28- Hanımlarını boşamayanlar.
 
29- Hırsızlık yapmayarak, haramdan kaçanlar.
 
30- İmkânlarını Allah yolunda harcayanlar.
 
31- Bol bol tövbe ve bağışlanma dileyenler.
 
32- Kişileri barıştıranlar.
 
33- İhtiyarlara, muhtaçlara, çocuklara iyilik edenler.
 
34- Yalandan, koğuculuktan, iftiradan, insanları kirletmekten,
itibarsızlaştırmaktan nefret edenler.
 
35- İhlaslı, takvalı, ahiretini, mezarını düşünenler.
 
36- Kendilerini ilgilendirmeyen işlerin peşinde koşmayanlar.
 
37- Çevresinin, sevdiklerinin, itibar ettiği kişilerin değil. Allah'ın ve
Peygamberinin rızasını kazanmaya çabalayanlar.
 
 
*BİR AYET VE YORUMU*
 
*Ayet:*
 
Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar inkârcılara karşı
sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken
görürsün. Allah'tan lütuf ve hoşnutluk isterler. Onlar, yüzlerindeki secde
izi ile tanınırlar. Bu onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki
vasıfları da şöyledir: Onlar, filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu
kuvvetlendirecek, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer ki
bu, ekincilerin de hoşuna gider... (Fetih Suresi, 29. Ayet)
 
*YORUMU:*
 
Bu ayet, üç kitaba göre Peygamberimizi, sahabesini, müminleri tanımlıyor.
İslam'ın başlangıçta zayıf bir ortamda ortaya çıktığını ve sonra
güçlendiğini farklı ve çarpıcı bir üslupla hatırlatıyor. Bazı alimler
ayetteki bütün tanımlamaların Kuran-ı Kerim, Tevrat ve İncil'deki ortak
tanımlama olduğunu söylerler. Onlara göre Tevrat ve İncil de Kuran-ı
Kerim'de özünü bulan bu tanımlamayı yapar. Bazı tefsirciler ise bu ayeti
aşağıdaki gibi yorumlar:
 
Peygamberimiz'in (s.a.v.) ve arkadaşlarının Kuran-ı Kerim ve Tevrat'taki
tanımlamaları şöyledir:
Muhammed (s.a.v.) ve beraberindekiler imansızlara sert, birbirlerine karşı
merhametli, secde ve rüku eder haldeler. Alimler bu ayetteki ifadeleri bir
bir ele alarak tahlil ederler. Ve şöyle derler:
 
Bu ayetteki *'beraberindekiler'*den maksat Hz. Ebu Bekir ve ilk
müminler; *'İnkarcılara
karşı sert'*ten maksat Hz. Ömer; *'birbirlerine karşı merhametli'*den
maksat Hz. Osman; *'secde ve rüku eden'*den maksat Hz. Ali'dir.
 
Bu ayette müminlerin karakterine vurgu vardır. Müminler Peygamber'e
kayıtsız şartsız iman ederler. O'nun yanında bulunurlar. Kendi aralarında
acımasız olmazlar, imansızlara karşı dik dururlar. Rüku ve secdeyi, yani
ibadeti ıskalamazlar. Bunu yaparken de tek gayeleri Allah'ın rızasıdır.
 
Yüzlerinde de secdenin izleri vardır.
 
İncil, İslam'ın ilk gelişimini şöyle anlatır: İlk müminler toprağa atılmış
bir tohum gibidirler. Tohum yarılır ve ekin başını çıkarır. Ekin önceleri
zayıftır. Sonra güçlenir.
 
Sonra kalınlaşır. Ve sonra da gövdesinin üzerine dikilir. Ekinci de bu
ekinden memnun kalır. İşte İslam'ın ilk çıkışı buna benzer.
 
İbn Cevzi (v:597) bu ayetteki sembolleri şöyle tanımlar: Bu ayetteki *'ekinci'
*Hz. Peygamber'dir (s.a.v.). *'Güçlenir'*den maksat Hz. Ebu Bekir'dir.
*'Kalınlaşır'*dan maksat Hz. Ömer'dir. *'Dikilir'*den maksat Hz. Osman'dır.
*'Gövdesi'*den maksat Hz. Ali'dir. (Zadül'mesir, 7, 449) İncil'de de geçen
bu tanımlamalar İslam'ın ilk çıkış aşamasından kademe kademe nasıl
yükseldiğini ilk kadroyla nasıl güçlendiğini ve yoluna ürün veren sağlam ve
dimdik bir ekin gibi devam ettiğini anlatıyor. Aslında, aslına mutabık olan
bütün vahiyler son Peygamber'i ve cemaatini anlatmaktadır.
 
Onlar İslam'ı alıp yerleştirdiler. Bundan sonra, bize düşen ise bu ekini
kurutmadan, çiğnetmeden sağlam olarak ayakta tutmak olmalıdır.
 
 
*GERÇEK TÖVBE NASIL OLMALI?*
 
İnsanoğlu günah işleyebilir. Belki işlememelidir. Uyarılı olmalıdır. Ama
kötülüğe meyleden nefis vardır ve nefsi kişiyi tuzağa düşürebilir. Böyle
bir durumda, günahtan tövbe geciktirilmemelidir ve tövbe içten olmalıdır.
Günahtan tövbe eden şunlara dikkat etmelidir.
 
1- İşlediği günahı tamamen terk etmelidir.
 
2- İşlediği günahı dile getirmeyecek, konuşmayacak. Başkalarına
anlatmayacak.
 
3- Kendisini günaha iten ortamlardan uzaklaşacak.
 
4- İşlediği günaha benzer günahlardan da uzak kalacak.
 
5- Günahları konuşanları dinlemekten uzak kalacak kulağıyla da günah
dinlemeyecek.
 
6- Yüreğinden günahı silecek ve asla düşünmeyecek, içinden böyle bir niyet
geçirmeyecek.
 
7- Tövbesinde samimi olup olmadığını tartacak.
 
8- Tövbesinin yaşantısına yansıyıp yansımadığına bakacak.
 
9- Kalbinin, niyetinin, ihlasının düzgün olup olmadığına bakacak.
 
10- Tövbe edecek ama tövbeye de aldanmayacak. Sürekli tövbesine devam
edecek.
 
 
Kuran-ı Kerim övünmeyi, kendini öne çıkarmayı, takva sahibi olduğunu
seslendirmeyi doğru bulmaz. Bu nedenle de şöyle buyurur: "*Öyleyse
kendinizi temize çıkarmayın. O sakınan, çok iyi bilir.*"(Necm,32)
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz.
Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için Turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine bir e-posta gönderin.
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages