"Ahmet Kılıçaslan Aytar" <ahmetkilic...@gmail.com>: Aug 23 12:03AM +0300
*CHP 'NİN MİADI* Atatürk'ün, "Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir "düşüncesinde olmak gerekiyordu. * Yazık ki,memleketin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunmasının sigorta mekanizması olan "CHP kimliği"nin tarihsel seyri; Atatürk'ün Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,Laiklik, Devrimcilik ilkelerine bağlılık esasından, giderek, Evrensel Sosyal Demokrasinin Özgürlük, Eşitlik,Dayanışma, Barış, Emeğin yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması gibi sosyal demokrasi haklarıyla harmanlandı, Nihayet, bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin kimliğini oluşturan Atatürk ilkelerini teoride bırakan, bu yüzden Atatürkçü kadroları genel ve yerel seçimlerde tasfiye eden, "demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla yalnızca sosyal demokrasinin esasları doğrultusuna saplanıp kalındı. * Kılıçdaroğlu,Atatürkçü Düşünce Sisteminden gelen, ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış, Kemalist tutarlılıkta davranış birliği içinde katılımcı,özgür insanları CHP'nin İl ve İlçe örgütleri vasıtasıyla politikanın tüm alanlarından uzaklaştırdı. Türk Ulus Devletinin bir başka yapıya dönüşmesine karşı çıkma ve engel olma muktedirliğini engelledi. * Nitekim, ABD'nin uluslararası sistemde Türkiye'nin gelecek tasavvurunun Osmanlı'nın medeniyet havzası Balkanlar,Kafkasya,Orta Doğu,Kuzey Afrika,Batı Asya bölgesi çerçevesi ve tarihi organik bağlarının yüklediği sorumluluk bileşkesinde belirlenmesini teminen, Ahmet Davutoğlu'na ısmarladığı ve Erdoğan iktidarının yürüttüğü Türkiye politikasıyla ilgili "Stratejik Derinlik" projesi; * Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan ve AKP Genel Başkan adayı olarak ileri sürdüğü Ahmet Davutoğlu'nun, "Devletler ve siyasi yapılar süreklilik ve yenilenme arasında denge kurdukları zaman devam edilebilir. AKP kıyamete kadar sürecek olan bir adalet ve hak mücadelesinin adıdır" ifadesiyle, bütünü bir parti-devlet olan Yeni Türkiye ilanıyla gerçeğe dönüşmüş bulunuyor. * Bu sırada, Türk Ulus Devletinin yeni Türkiye'ye evrilmesinin kahredici günahından hiç bir zaman kurtulamayacak CHP parlamento grubunda, Kitlesel hafıza kaybına uğramışcasına sadece Sosyal Demokrasinin sınırları çerçevesinde doğru ideolojinin aranması kavgası, karşılıklı suçlamalar ve çıkar kollayan oportonistler ve dehşetli bir kargaşa ile Olağanüstü Kurultay hazırlıkları sürüyor. * İnanılmaz ama, neredeyse herkes Olağanüstü Kurultaya sosyal demokrasi öykünmeciliğiyle hazırlanıyor! Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız. CHP bu yönde önemli adımlar attı. Aradaki sıkıntılar geçiş döneminin sıkıntıları. CHP değişti ve değişmeye devam edecek. Bu yaşadıklarımız doğum sancıları. Bu tartışmalarda ortak analize varmak, bunu halka indirmek lazım. Yeni bir siyaset anlayışı ve vizyonu getirmek lazım. Onun için yeni kadrolara da ihtiyaç var ", Milletvekili Süheyl Batum ise "HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın söyleminin aslında CHP'nin söylemi olması gerekirdi. CHP'nin yönetim tarzı yanlış,yöneticileri yanlıştır" diyor... * Halbuki sosyal demokrat ideoloji, bu toprağın insanlarının tarihi birikiminden değil, Marksizmden bir sentez olarak liberal siyasi demokrasinin kazanımlarını yadsımadan,emeğin savunuculuğunu ve toplum yararının özel çıkarların üzerinde olmasını gözeten düşünceden gelişmiştir. Sosyalistler; Sosyal demokrasiyi Marksist kurama ve devrime siyasal bir ihanet, sınıfların işbirliği ve enternasyonalizmden kopma olarak suçluyor. Liberaller; siyasal iktidarın genel ve özgür seçimlerle belirledği bir siyasal sistem,kaçınılmaz olarak çoğunluğu oluşturan emekçi sınıfların ve orta sınıfların yararına işlediğini,o nedenle iktidara gelmek ve orada kalmak için,geniş halk kitlelerini ekonomik bakımdan memnun edebilmek zorunluluğuna inanıyor. * Sosyal Demokratlar ise toplumsal farkların büyüdüğüne, işçinin yarın endişesi ortadan kalkacağına artığına, bağımlılığın sürdüğüne inançla,sosyal demokrasinin görevinin buna çözüm aramak olduğu, İşçi sınıfının tek başına iktidara gelme olanağına sahip bulunmadığına göre, başka toplum kesimleriyle siyasal güç birliğine gidilmesi gerektiğine, Liberal ve radikal partilerle ortak hükümete razı olunarak,parlamenter demokrasi çerçevesinde yavaş yavaş ilerlemenin daha akılcı ve gerçekçi olacağına inanıyor. * Türkiye'de sosyal demokrat ideoloji, Kemalizm'in; Halkevleri,Köy Enstitüleri, Türk Dil ve Tarih Kurumu, "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ülküsü, kooperatif birlikleri, sosyal sigortalar, sekiz saatlik işgünü, gelir düzeyine göre değişen vergi sistemi, parasız eğitim gibi cumhuriyet kurumları üzerinden girmiş, Bülent Ecevit'in Orta'nın Solu hareketiyle kurumlaşmaya başlamış, Bugün CHP'de Atatürkçü kadrolar genel ve yerel seçimlerde tasfiye edilmiş,"demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla yalnızca sosyal demokrasinin ilkelerine yerleşilmiştir. * O yüzden Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız" diyor! * CHP programlarında tüm ekonomik yaklaşımlar; Türkiye için yaşamsal olan yüksek oranlı ekonomik büyümeye ulaşılması, sosyal ve ekonomik dengenin tesisi, ülkenin fizikî, malî, beşerî ve sosyal kaynaklarının ortaya çıkarılması ile bu kaynakların etkin ve adil olarak kullanılması hedefleri sosyal demokrasi ilkeleri çerçevesinde hazırlanıyor. Bu çerçevede, insanı ön plana çıkaran politik, ekonomik ve sosyal süreçlerin güçlendirilmesi esas alınıyor, İnsanın sadece bir üretim faktörü olarak değil, sosyal ve beşeri varlık olarak geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, desteklenmesi ve etkin kılınması ekonomik ve sosyal kazancı azamileştirmek açısından en geçerli yol olarak görülüyor. * Ne ki, birincisi; CHP'ye gönül veren milyonlarca insanın, yıllardır liberalizmin gücü, ideali ve refahının bedelini ödemek üzere gündelik,geçici ve yüzeysel, bugün yarattığını yarın öldüren ve alternatifsiz bırakıldığında başka büyük idealler ve çıkarlara köle olmaktan son derece bizar olduğunu ve umutsuz kaldığını da görmek gerekiyor. Cumhuriyet'in yok edilen niteliklerine sahip olunması mücadelesinde yoğunlaşılmamış,AKP'nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline gelmek üzere bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri savunuculuğunda hem CHP hem CHP'li,hem Türkiye heba olmuştur. * İkincisi;Kürdistan Sorununu önce Türkiyelileşerek çözmenin peşinde, HDP'nin kuvvetli tonda vurguladığı ve parsellediği "Emek, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet için" sloganının yayıldığı,ete kemiğe büründüğü sahiplenilmiş alandan,neden medet umulduğu ise anlaşılmıyor! * CHP'nin tarihsel hafızası silinmiş gibidir. Baksanıza Rıza Türmen ki; Kemalist ilkelerin eskimiş, hesaplaşılması ve aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde bir sosyal demokrattır,"CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız"diyor,sanırsınız ki bir emekçidir! İslamcısı, Kürtçüsü özgün felsefelerinde pekişirken, Rıza Türmen özgün Kemalist ideolojinin erdemini hatırına dahi getiremiyor,devşirildiği kültürü CHP'ye giydirmeye çalışıyor. * Tarihsel hafıza boşaldığında miat dolmuştur. Üstelik, Atatürk'ü A'sına,Türk'ün T'sine ve bunları hatırlatan herşeye tahammül edemeyen yeni bir Türkiye var... 23.8.2014 Ahmet Kılıçaslan AYTAR ahmetkilic...@gmail.com |
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com>: Aug 22 07:40PM +0300
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi! *www.internethaber.com* <http://www.internethaber.com/>*, 21 Ağustos 2014* Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Akif Okur IŞİD'in Türkiye stratejisini anlattı. [image: İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi!] *-IŞİD nasıl bu kadar etkili olabildi?* *-Yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?* *-Irak ordusundan IŞİD'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir bu katılımın sebebi?* *-PKK neden IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ile savaşıyor?* *-IŞİD'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?* *-Müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan IŞİD, müslümanlara ait kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?* *-IŞİD daha ne kadar ilerleyebilir?* *-Türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?* *-Rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?* *Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet AKif Okur tüm bu soruların yanıtlarını İNTERNETHABER'e verdi.* IŞİD'in Türkiye stratejisini anlatan Okur, Türkiye’nin de hedef alınabileceğini söyledi. Örgütün, Türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüktüğünü belirten Ortadoğu uzmanı, IŞİD'in, Türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabileceğini, bu durumda, IŞİD’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerektiğini belirtti ve uyarıyı yaptı: Yoksa, çok canımız yanar. *İşte o röportaj...* *-IŞİD’in bu kadar etkili olmasını neye bağlıyorsunuz?* *SURİYE VE IRAK'TA YAŞANANLAR IŞİD'İN SERPİLMESİNE ZEMİN HAZIRLADI* Birden çok sebebi var bu durumun. Öncelikle Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşı ve Irak’taki işgalden itibaren yaşananlar IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>gibi bir örgütün serpilebilmesi için gerekli zemini hazırladı. Ortalıkta, düzen sağlayacak bir devlet yapısı kalmadı. Herkesin herkese karşı savaşına dönüşen çatışmalar radikalleşmeyi hızlandırdı. Irak’tan Suriye’ye uzanan kuşakta büyük bir mağduriyet coğrafyası doğdu. IŞİD, bu atmosferde yaşanan çatışmaları kendi örgüt çıkar ve hedefleri doğrultusunda başarıyla yönlendirdi. Suriye’de petrol sattığı rejimle yer yer çatışırken muhaliflerin *“devrim”*den kastettikleri şeye inanmıyordu. Savaşın dinamiklerini kendi özel gündemi doğrultusunda yönlendirdi. Dünyanın Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşını kayıtsızlıkla izlemesi, örgütün gittikçe güçlenmesine en ciddi katkıyı sağlayan faktörler arasında yer alıyor. IŞİD, sahada karşılaştığı sorunları çözmek için kendini yenileyebilen, hedefleri doğrultusunda başarı kazanmış diğer örgütlerden öğrenen ve sentezler yapabilen bir yapı. El-Kaide <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ve Hizbullah’ın özelliklerini biraraya getirdiğine dair yapılan yorumları doğru buluyorum. Hizbullah, dünyaya devlet niteliğine sahip olmayan bir örgütün belli bir coğrafya ve nüfusu yönetebileceğini, temel hizmetleri, sosyal yardımları vs. organize edebileceğini göstermişti. Bu niteliği, Hizbullah’a ciddi güç ve yerel/yerleşik bir sosyal zemin kazandırdı. El-Kaide <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ise kendisini dünyanın dört bir tarafından toplayıp eğittiği gönüllülerin değişik hedeflere yönelik eylemleriyle gösterdi. İdeolojik motivasyonu yüksek, sofistike saldırılar planlayıp uygulayabilen bir yapı olarak temayüz etti. Belli bir coğrafyayı kontrol etme ve yönetme hedefi yoktu. *IŞİD'DE İKİ ÖZELLİK YAN YANA GELİYOR* IŞİD’de iki özelliğin de yan yana getirildiğini görüyoruz. IŞİD, hakimiyeti altına aldığı bölgede belediye vb. hizmetleri yerine getirmek için hızla organize oluyor. Egemenliğini kabul eden sivil nüfusun ihtiyaçlarının karşılanmasına önem veriyor. Bu sayede de dayanabileceği bir sosyal/yerel zemin oluşturuyor. Ancak aynı zamanda dünyanın dört bir tarafından saflarına katılmak üzere gönüllüler gelmeye devam ediyor. El-Kaide’nin ideolojik motivasyonu yüksek militanlarla, askeri disiplin içerisinde hassas planlamaya dayalı eylem yapma yeteneğini de şehir ve cephe savaşlarına uyarlayarak sürdürüyor. *-Yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?* *ÖRGÜTÜN ÇEKİRDEĞİNDE GÜÇLÜ BİR KADRO VAR* Militan sayısı klasik ordularla karşılaştırıldığında az gibi gözükse de, örgütün çekirdeğinde ciddi savaş tecrübesine sahip güçlü bir kadro yer alıyor. Aradaki sayı farkını avantaja çevirebilecek taktikleri kullanıyorlar. Cephe gerisini tutmak için ihtiyaç duyulan kuvveti minimuma indirip çok hareketli unsurlarla çatışmaya giriyorlar. Psikolojik savaş tekniklerini iyi kullanıyorlar. Kafa kesmeler vb. vahşi yöntemler, iki amaca hizmet ediyor. Ele geçirilen yerlerde düşman saydıkları nüfus derhal göç ediyor. Böylece, girdikleri şehirlerde isyan korkusu yaşamıyorlar. Ayrıca, çatıştıkları güçlerin/orduların saflarında korku ve panik uyandırabiliyorlar. Sürpriz saldırılar ile korku silahını yan yana getiriyorlar. Sosyal medyadaki faaliyetlerinden, yoğun istihbarat çalışmalarına ve savaş alanındaki taktiklerine kadar adımlarını koordineli biçimde atan iyi örgütlenmiş bir savaş makinesi var karşımızda. *-Irak ordusundan IŞİD'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir bu katılımın sebebi?* *IŞİD, IRAK EL-KAİDESİ'NİN HATALARINI TEKRARLAMIYOR* IŞİD’in bir çekirdek kadrosu var bir de müttefikleri. Irak’lı sünniler Saddam sonrası dönemde siyasi süreçlerden değişik biçimlerde dışlandılar. Kendilerini ezilmiş ve aşağılanmış hissediyorlar. Bağdat’taki yönetime işgalin, işgal sonrasında yaşanan iç savaşın ve hali hazırdaki dışlanmışlıklarının sembolü olarak bakıyorlar. Bu psikoloji ile Saddam döneminin bazı önemli askeri unsurlarının ve kimi aşretlerin IŞİD’le koordineli olarak hareket ettiklerine dair bilgiler var. IŞİD, Irak El-Kaidesi’nin hatalarını tekrarlamıyor. ABD’nin Irak’ta elKaide’yi yenmesini kolaylaştıran sebepler arasında dünyanın dört bir tarafından gelen gönüllülerle yerel nüfus arasındaki uyumsuzluklar yer alıyordu. IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ise yerel koalisyonlar kurmak için ciddi düzeyde gayret ve dikkat sarfediyor. Yerelliği önemsiyor. Hatta ele geçirdiği yerlerde birçok devlet ve belediye hizmetini eski görevliler sürdürüyor. *-PKK neden IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ile savaşıyor?* *PKK IŞİD'LE MÜCADELE EDEREK KAZANIM ELDE EDECEĞİNİ GÖRDÜ* Başlangıçta, Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşının yarattığı boşlukta ele geçirip üç kanton halinde yönettiği bölgeleri korumaya çalışıyordu. Ancak, şimdi PKK’yı Irak’ta da IŞİD’le çatışırken görüyoruz. Ben PKK’nın IŞİD’le mücadele ederek başka kazanımlar da elde edebileceğini gördüğü kanaatindeyim. Bunların başında Batılı aktörler ve kamuoyu nezdinde itibar kazanarak elindeki silahı bırakmadan terör örgütleri listelerinden çıkmak yer alıyor. ABD’nin bir taraftan tehdit saydığı IŞİD’i hiç değilse sınırlamak ancak bunu Amerikan askerlerini göğüs göğüse çarpışmalara sokmadan yapmak arzusunun farkındalar. ABD’nin Afganistan’da Taliban’a karşı denediği, karadan taarruz eden yerel unsurlara Amerikan hava kuvvetlerinin sağladığı destekle yürütülmüş ve başarılı olmuş bir savaş stratejisi var. Obama yönetimi bunu Irak’ta tekrarlamak niyetinde. PKK da Perşmerge ile birlikte, bu stratejide kara unsuru olarak yer almak istiyor. Nitekim Wall Street Journal’da yayınlanan bir haberde Yezidilerin tahliye edildiği Şengal Dağı’nda Amerikan “askeri danışmanları” ve PKK’lılar arasında görüşme yapıldığı, ardından da Amerikan hava kuvvetlerinin desteğiyle bir askeri operasyon gerçekleştirildiği söyleniyor. *-IŞİD'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?* *İTTİFAK İLİŞKİLERİ* IŞİD’in zaman zaman kurup daha sonra da bozduğu ittifak ilişkileri var. Bu ittifaklar, farklı örgütlerle olduğu gibi aşiretler vb. güç odaklarıyla da yapılabiliyor. Örgütün gayet kuvvetli bir pragmatic tarafı olduğunu görüyorsunuz. Konjonktür değişip ittifaka ihtiyacı kalmadığında ise pekala eski müttefikleriyle çatışabiliyor. Özellikle Suriye’de bunun çok sayıda örneği görüldü. Benzer durumlarla Irak’ta da karşılaşılırsa hiç sürpriz olmaz. *-Müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan IŞİD, müslümanlara ait kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?* Bu, örgütün ideolojisinden kaynaklanıyor. Vahhabiler’de ve diğer selefi gruplarda gördüğümüz bir tavır. Türbe vs. gibi mekanları İslam’a aykırı buluyorlar ve yıkmayı bir görev sayıyorlar. *-IŞİD daha ne kadar ilerleyebilir?* *IŞİD YENİLGİLERDEN ÖĞRENEN BİR ÖRGÜT* ABD’nin devreye girmesi, Bağdat’taki iktidar dğişikliği ve IŞİD’le çatışan Peşmerge unsurlarına yapılan silah yardımı gibi gelişmeler IŞİD’in hızını kesti. Ancak, örgüt iki şeyi yapacaktır. Dengelerdeki değişimi gözleyerek yeni hedeflere yönelmek için uygun zamanı belirlemeye çalışacaktır. Ayrıca, Amerikan hava kuvvetlerinin devreye girmesiyle ortaya çıkan duruma uygun stratejiler geliştirmeye çalışacaktır. IŞİD, yenilgilerinden öğrenen bir örgüt. Ancak, IŞİD’i durdurmakta kararlı ve ısrarlı bir ulusal/uluslarararası koalisyon görürsek denklemin ters çevrilmeye başladığından söz edebiliriz. *-Türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?* *TÜRKİYE'Yİ TEHDİTLE HAREKETSİZ TUTACAK STRATEJİ* -IŞİD, eylemlerini mevcut ülkesel sınırlara göre belirleyen bir yapı değil. Yani, yalnızca Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>ya da Irak’la sınırlı bir faaliyet alanı çizmiyor kendisine. Örgüt’ten yapılan açıklamalara bakıldığında pekala Türkiye’nin de hedef alınabileceğini görüyoruz. Ancak, tabi Türkiye’yi Irak yahut Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>ile kıyaslamak imkansız. O yüzden örgüt, saldırarak Türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüküyor. IŞİD, Türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabilir. Bunlardan ilki, Suriye <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>sınırımızda elinde tuttuğu yerler üzerinden maruz kalabileceğimiz doğrudan askeri tehdit. Türk ordusunun konvansiyonel yetenekleri bu tarzda bir saldırıyı caydıracak güçte. Diğeri ise terör tehdidi. Her iki tehdit türüne karşı da tedbirli olmamız gerekiyor. Türkiye’nin orta ve uzun vade için alması gereken en mühim önlemin ise örgüt ideolojisi ile mücadele olacağını düşünüyorum. IŞİD’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerekiyor. *Yoksa, çok canımız yanar.* *-Rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?* *VATANDAŞLARIMIZI GÖZÜNÜ KIRPMADAN KATLEDEBİLECEK BİR ÖRGÜT VAR* IŞİD’in rehineleri, Türkiye’nin Irak’taki gelişmelere muhtemel bir müdahalesini ya da IŞİD’e karşı bir operasyona Ankara’nın verebileceği muhtemel desteği engellemek için aldığını düşünüyorum. Nitekim, IŞİD’in ABD’nin hava harekatının ardından elinde tuttuğu Amerikalı bir gazeteciyi infaz edip görüntülerini dağıtması, rehinelere nasıl bir mantıkla baktığını ispatlıyor. Bu noktada gerçekten hassas olunması gerekiyor. ABD gibi, Irak’ı işgal edip uzun müddet yönetmiş ve bu ülkede çok ciddi istihbarat unsurlarına sahip bir güç bile IŞİD’in elindeki vatandaşlarını kurtaracak operasyonlar düzenleyemedi. Karşımızda, esir tuttuğu vatandaşlarımızı merhametsiz yöntemlerle gözünü kırpmadan katledebilecek bir örgüt var. O yüzden, harekete geçmeden önce hesabımızı sağlam yapmalıyız. *-IŞİD için terör örgütü tanımlaması yapmak güç mü gerçekten, nasıl bir örgüt bu, bir uzman olarak örgütün yapısını nasıl değerlendirirsiniz?* *DOĞALGAZ VE PETROLDEN GÜNDE 3 MİLYON DOLAR KAZANIYOR* Aslında, biraz evvel en can alıcı kısımlarını konuştuk. Eğer terör örgütü tanımını, meşru güç kullanımına dair uluslararası normlar açısından yapacaksak elbette IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>bir terör örgütü. Terörün bizdeki eski karşılığı “tedhiş” idi. IŞİD’in kafa kesme vb. görüntülerinin yarattığı dehşet de ortada. Ancak, alışageldiğimiz terör örgütleri ile kıyasladığımızda büyük farklılıklar da görüyoruz. IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>şu anda Belçika’dan büyük Ürdün’den küçük bir toprak parçasını fiilen yönetiyor. Doğal gaz ve petrolden günde yaklaşık 3 milyon dolar kazanıyor. IŞİD’in Musul’u alışından sonraki tahminlere göre yaklaşık 2 milyar dolar civarında nakit parası var. Militan sayısının ise 30.000-50.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu büyüklüklere sahip bir yapıyı tahlil etmek için ilave kavramlara ihtiyacımız var. Yoksa, karşımızdaki meseleyi eksik anlamış oluruz. -- Selam... T.C. / M. Kemal Adal |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 07:05PM +0300
*Azeri şairlerince Vatan ve hasret şiirleri <http://www.karalahana.com/karadeniz-forum/index.php?PHPSESSID=17b439f34f1937a5533b64f28d7e0478&topic=8025.msg27395#msg27395>* Baba yurdu Ne zamanki, üreğimde söz tükenir Ne zaman ki üzerime sukut enir Düşen zaman ilham bende Yabir günah, ya bir pislik işledende Yorulanda şeherin hay- küyünden Doğulduğum o yerlere dönürem men Gayıdıram torpağına ecdadımın Bu yerleri gören kimi Sevincimden çağlaram men Sukutumu gelen kimi Behş edirem dağlara men Sevincimi menden sevinç umanlara Kederimi tez gatıram dumanlara En mögeddes hörmetimi babaların Mezarına Pisliği de töhfe kimi gönderirem Canavara Çünki bu cür bir behşişi Ancağ o cür cenap anlar Gayıdıram sadeliğe, körpeliğe Sığınıram ağac altda kölgeliğe Hey!- deyirem uzağlara Sesim uçur uçur, deyir şiş dağlara Ordan gelir düz üstüme külle kimi O yandan da bir boz böcek Meni burada yad bilerek Birden deyir sifetime külle kimi Boz böceğin bu sert odlu, Salamını hoşlayıram. Bu sillenin gütretinden Söz demeye başlayıram Öten künler dene dene yığılarağ Embiz-embiz tepelenir Çoh sevirem böceklerin O hırdaca gılıncını Bu sillenin gütretinden Her terefe sepelenir Hatireler gığılcımı Yada düşür budağlarda yellendiğim Enişlerde bir top kimi gillendiğim Yohuşlarda dovşan kimi dırmandığım Yağışlarda serçe kimi islandığım Sarı payız düşir yada Men görürem derde, geme bata-bata Meşelerin yere sepen sabaşını Halamoğlu Geribağa’nın ilanlarla Memmerze’nin öz avradı Gilenar’la Ölüm-dirim savaşını burda ne vaht üreğimde söz doğmadı bu yerlerde hava doğma su doğmadır guşlar meni gören kimi dil-dil ötüb ceh-ceh eler gulağıma doğma geler pıçıltılar, öskürekler, gehgeheler her garanguş her ley doğma yağış danış, külek doğma sesler bele gaş altında gözler bele hallar bele yallar bele yollar bele nesil var ki yerişini yüz ağaçtan tanıyram nesil varki lap onyeddi arhasını tanıyıram Zeynal’ını Sefer’ini Almaz’ını tanıyıram Açar mene gucağını Gülnaz hala, Peri, Hecer Birce kere görmediğim uşağını Yüz- yüz körpe arasından O deggige gözüm seçer Gecesini sügutundan Gündüzünü küleğinden tanıyıram Adam var ki heç üzünü görmesem de Küreğinden tanıyıram Baba yurdu! Hislerimin ilk merkezi son paytahtı! Bah seninle men yene de üz- üzeyem Temizlikle, şeriyyetle göz- gözeyem Dolaşıram bu alemi Bal ahtaran arı kimi Görüşlerden gülüşlerden yerişlerden duruşlardan Dağlardaki düzlerdeki Üzlerdeki gırışlardan Semimiyet toplayıram. esil sevgi esil nifret toplayıram esr-esr min çirkaba, alçağlığa meruz galan lakin yene uşağ kimi temiz galan baba yurdu! Sene gulag asacağam baba yurdu! Ne kederki göylerinde Tebietin yaratdığı tufanlar var Dağlarında o atomsuz Çiçekler var dumanlar var Ne geder ki gucağında Korlanmamaış insanlar var Yazacağam baba yurdu1 Yazacağam baba yurdu! Cabir Novruz AZERBAYCAN Çoh keçmişem bu dağlardan, Durna gözlü bulağlardan, Eşitmişem uzaglardan Sakit ahan Araz’ları; Sınamışam dostu, yarı… El bilir ki sen menimsen Yurdum yuvam meskenimsen Anam doğma vetenimsen! Ayrılar mı könül candan? Azerbaycan, Azerbaycan Men bir uşağ, sen bir ana, Odur ki bağlıyam sana Hankı semte, hankı yana Hey uçsam da yuvam sensen Elim ,günüm , obam sensen! Feget senden gen düşende Ayrılığ menden düşende Saçlarıma den düşende Boğar aylar iller meni Gınamasın eller meni Dağlarının başı gardır Ağ örpeyin buludlardır Böyük bir keçmişin vardır Bilinmeyir yaşın senin Neler çekmiş başın senin Düştün uğursuz dillere Nes aylara, nes illere Nesillerden nesillere Keçen bir şöhretin vardır Oğlun gızın behtiyardır Hey bahıram bu düzlere Ala gözlü gündüzlere Gara hallı ağ üzlere Könül ister şeer yaza Gencleşirem yaza yaza Bir terefin Behri- Hazer Yaşılbaş sonalar gezer Heyalım dolanar gezer Gah Muğan’ı gah Eldar’ı Menzil uzağ, ömür yarı Sıra dağlar gen dereler Ürek açan menzereler Ceyran gaçar, cüyür meler Ne çohtur oylağın senin Aranın yaylağın senin Keç bu dağdan bu arandan Astara’dan Lenkeran’dan Afriga’dan Hindistan’dan Gonağ gelir bize guşlar Zulm elinden gurtulmuşlar Bu yerlerde limon sarı Eğir salır budağları Dağlarının düm ağ garı Yaranmışdır garlı gışdan Bir sengerdir yaranışdan Lenkeran’ın gülü renk renk Yurdumuzun gızları tek Demleçayı, tök ver görek Anamın dilber gelini! Yadlara açma elini! Sarı sünbül bizim çörek, Pambığımız çiçek-çiçek Her üzümden bir şire çek Seher-seher aç garına Güvvet olsun gollarına Min Gazah’da köhlen ata Yalmanına yata- yata At, gan- ter e bata- bata Göy yaylaglar beline galh Kepez dağ’dan Göy göl’e bah! Ey azad gün azad insan Doyunca iç bu bahardan Bizim hallı halçalardan Ser çinarlar kölgesine Algış güneş ölkesine Könlüm keçir garabağ’dan Gah bu dağdan, gah o dağdan Ahşam üstü goy uzagdan Havalansın Han’ın sesi Garabağ’ın şikestesi Gözel veten!me’nan derin Beşiğisen gözellerin Aşığ deyer serin-serin Sen güneşin gucağısan Şe’r senet ocağısan Ölmez könül ölmez eser Nizami’ler Fuzuli’ler Elin gelem, sinen defter De gelsin her neyin vardır Deyilen söz yadigardır Bir dön bizim Bakı’ya bah Sahilleri çırağ- çırağ Burugların haygırarag Ne’re salır boz çöllere İşıglanır her dağ dere Nazlandığça serin külek Sahillere sine gerek Bizim Bakı bizim ürek İşiğdadır güvvet sözü Seherlerin Ülker gözü Güzel veten O gün ki sen Al bayrağlı bir seherden İlham aldın…yarandım men Gülür toprağ gülür insan Goca şerg’in kapısısan Samed vurgun BEN İSTERİM Ben isterim ki Bulutlar ağlasın Çocuklar ağlamasın. Hiçbiri öksüzlük Yetimlik duymasın. Ben isterim ki Konuşsun her çiçek kendi dilince Silahların kesilsin sesi. Ben isterim ki soğuğa, karanlığa kapansın kapılar, Gözler kapanmasın, Sözler kapanmasın. Ben isterim ki, Yangınlar sönsün, Umutlar sönmesin. Erişsin her meyve kendi çağında. Yüreklere acı söz değmesin. Ben isterim ki, eğilsin dallar bereketten. İnsanoğlu başını eğmesin utançtan ya da güçsüzlükten. Ben isterim ki gözyaşı gibi aksın pınarlar berrak, duru toprağın üzerinde. Pınar gibi akmasın gözyaşı yeryüzünün hiçbir yerinde. Ben isterim ki Her şey eğilsin insanın önünde insan insana tutsak olmasın. Ben isterim ki sevinç, mutluluk bol olsun. Yürekten yüreğe, ülkeden ülkeye açık yol olsun... Resul RIZA Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU Küresünni Kızı Küresünde bir kız gördüm Gezer sallana-sallana. Sanki bir sona kaz gördüm Üzer sallana-sallana. Kına yakmış ellerine, Heyran oldum dillerine Altın,mihek tellerine Düzer sallana-sallana. Kızıl könçe yaz çiçeyi, Budur gözeller göyçeyi Saçların hindin ipeyi, Bezer sallana-sallana. Dede Katib görsün gözün Misirde Züleyhanın üzün Kaş altında humar gözün Süzer sallana-sallana. Azerbaycan oğluyam. Yaradanın küdretine çok şükür İsteyib yaradıb insan oğlu. Yurdumu sevirem,suyumu danmam Türk dilli,men müselman oğluyam. Sevirem yurdumun koç oglanların, Üstün şairlerin,hoş dastanların Savaş meydanında kehremanların Uğrunda baş veren kurban oğluyam. Hakk aşiqi hakdan alar payını Heder getmez,biler ömrün sayını. Kovalaram yurdumuzdan haini Tülküden korkmaram,aslan oğluyam. Terpenir könlümde doğru duyğular Koymam yurdumuza konsun baykuşlar Meni korkutmaz her kiçik sular Dalğalı denizde tufan oğluyam. Dede Katib veten eşki canımda Qeyret damarımda,isti kanımda Ölünce durmuşam düz peymanında. İranlıyam,Azerbaycan oğluyam Yaradana şükür eleyirem,men müselman oğluyam. Div ecine deyilem,belke insan oğluyam Zatım doğru,südüm doğru,ekdsehi övladı Düz nütfeden doğulmuşam Hökmü Kuran oğluyam. Esas suyum türkdü menim Men oğuz neslindenem. Şekki-şübhe yokumuzdu Yüzde-yüz neslindenem. İftiharlı Azerbaycan, Doğru-düz neslindenem. Söz ustadı Dede Korkud Eyni öz neslindenem. Sanlı-şanlı tarihimiz, Doğru bastan oğluyam. Azerbaycan beşiyinde Kehremanlar beslenib. Şairleri sana gelmez Gezelhanlar beslenib. Adı belli Bağırhanlar,Setterhanlar beslenibş Düşmene dal döndermeyen Koç oğlanlar beslenib. Yatmam tülkü daldasında Erkek aslan oğluyam. Dede Katib bir rengim var Her renge boyanmaram. Milletimi terif etsem Ölünce usanmaram. Azeriyem,Türk oğuzatımı Hor sanmaram. Parça-parça doğrasalar Özlüyümü danmaram. Müselmanam İranlıyam, Azerbaycan oğluyam! dede katib -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:53PM +0300
*Gençler parayı nereye harcıyor?* Tuna BEKLEVİÇ *30 Ekim 2009 Cuma* Türkiye’de gençlerin marka tutkusu olduğunu düşünenler yanılıyor. Yapılan araştırmalar yeni neslin marka aidiyetinden ziyade samimiyete daha fazla ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor. Gençlik yeniliklere açık, hızlı yaşayan, markada fonksiyonellik arayan bir alışveriş eğilimi taşıyor. Elbette marka ile duygusal bir bağ kurup aldığı marka ile kimliğini tanımlamaya çalışıyor. Fakat bu tutku belli bir yaş grubunun gençleri eleştirdiği kadar yüksek dozda bir marka bağımlılığı değil. Hatta daha üst yaş gruplarının marka takıntıları gençlerden daha yüksek düzeyde. Gençler en çok kıyafete para harcıyor. Cebinde 100 lirası olan bir genç bunun 34 lirasını kıyafetine, 7 lirasını cep telefonu faturası veya kontöre, 5 lirasını okul giderlerine harcarken yine 5 lirasını da sigara için harcıyor. Sigaradan sonra harcamaları içerisinde 4 lira ile kira, 3 lira ile ayakkabı, 3 lira ile bilgisayar oyunları geliyor. Gençlik kitaba ise sadece 3 lira harcıyor. Kozmetik için 2 lira ve takı içinde 1 lira ayırıyor. Gördüğünüz gibi sorun marka tutkumuzdan değil yetişme biçimimizden kaynaklanıyor. Çünkü kitap okumuyoruz ve eğitimimiz için çok kafa yormuyoruz. Listenin bu şekilde oluşmasının sebeplerinden birisi de “yoksulluk” ve “işsizliktir”. Yani işsizlik ile verdiğimiz mücadelede yol katedebilsek şüphesiz alt sıralarda bulunan harcama kalemleri büyüyecek için üst kalemler azalacaktır. Örneğin kozmetik ve takı için harcamaların 100 lira içinde sadece 3 lira olmasının temel nedenlerinden birisi kadınların kendi paralarını kazanamamaları ve para kazansalar da maaşlarını kendilerinden ziyade ev ekonomisine katkı olarak değerlendirmek zorunda olduklarındandır. Yani gençlerin ekonomik özgürlükleri kısıtlı olduğu için ellerine para geçirdiklerinde bunu daha çok kendilerini ispatlamak güdüsü ile tüketiyorlar. Şirketler bunun kokusunu aldığı için her sektördeki reklamlarını bunun üzerine kurguluyorlar. Oysa toplumsal meseleleri ilgilendiren dernekler veya siyasi partiler bu gerçekler üzerinden gençlerle ilişki kurmak yerine daha çok gençlerin tüketim alışkanlarındaki arızaları eleştiriyorlar. Bu da Türkiye siyasetinin gençlerle bütünleşmesinin önünde sürekli engeller çıkartıyor. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay.aspx?id=423252 -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:31PM +0300
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com> Tarih: 22 Ağustos 2014 17:44 Konu: Tasavvuf-KUR'AN! Kime: "erzinca...@gmail.com" <erzinca...@gmail.com> *Tasavvuf-KUR’AN!* Tasavvuf konusu; ilk başlarda, Kur'an merkezli, nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda, kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile, kutsallaştırılmışlar kurumuna dönüşmüş gibi duruyor. Nefisler terbiye edilirken; bunu başarabilenlerin/başarabildiğini zannedilenlerin peşine takılma, onları rehber edinme, yüceltilmişlerin(?!) sözlerini, uygulamalarını -Allah-Kur'an yerine- yasa gibi kabul etme ile, Kur'an ilkeleri çizgisinden çıkılmış. Hâlbuki, yaratılmış bir kul, öğretici olarak devreye girince, kişisel özgürlükler kayboluyor. O, sonuçta kendi anladığını, yaşadığını dayatıyor. “Din-iman-inanç” konusunda tek öğretici, yasa koyucu Allah olmak zorunda değil mi?! Kişiler, kalplerini, gönüllerini temizleme/arındırma/ nefslerini terbiye etme işlevlerini, Yüce Yaratıcı ile birlikte ve Allah'ın sözleri olan ve örneklerle, açık-net bizlere seslendiği KUR'AN ile yapmak zorunda değiller mi?! *(Kaf,16)*:"Biz insana şah damarından daha yakınız." Bu kadar yakınımızda Yaratıcımız varken, neden bizim gibi yaratılmış bir kulun, nefsi anlamda bizi eğitmesi için, yönetip, yönlendirmesini kabul edelim! Allah, Peygamberlerine bile bu yetkiyi vermemiştir. "Siz tebliğinizi yapın, çekilin; yarattığım kişiyi benimle başbaşa bırakın."demiştir*(Nahl,35-Yâsin,11-Müddessir,11-Kalem,44)*. Kur'an, kişi kutsallaştırmayı/ilahlaştırmayı asla kabul etmez. Yüce Yaratıcı, görevlendirdiği, gönderdiği Peygamberlerinin bile, ısrarla insan olduklarını, yemek yiyip, sokaklarda dolaştıklarını, ölümlü olduklarını vurgulayarak, insani vasıflarına vurgu yapmıştır. İnsan olmanın yanında, Peygamberlerin tek farklarının, Yüce Kaynak'tan/Allah'tan Vahiy almaları olduğunun ısrarla altı çizilmiştir. Üstelik, bu Vahiyleri insanlara iletme aşamasında; Vahiy sınırları dışına asla çıkılmayacağının sert uyarıları da vardır*(Hakka,44,45,46,47)*. "Ben, sizi sadece VAHİY/Allah'ın bildirdikleri ile uyarıyorum."*(Enbiya,45)* "Sen Kur'an ile öğüt ver."*(Kaf,45) * Yüce Yaratıcı, Peygamberimize şöyle söyletir: De ki:"Ben, ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na ortak kabul etmemekle emrolundum/O'na hiçbir şeyi ortak koşmamam bana söylendi. Ben sizleri, yalnızca O'na davet ediyorum, dönüşüm de yalnız Allah'adır."*(Ra'd,36) * Ayetlerden anlaşıldığı üzere; Peygamber bile, sadece Allah'a/Allah'ın Sözleri Kur'an'a yönlendiriliyor ve sınır kesin olarak KUR'AN olarak belirleniyor. İnsanoğlu, her gönderilen Peygamberin ölümünün ardından, onu insanüstü(?!) mucizelerle donatarak, ağzından da sanki söylemiş gibi uydurma hikaye ve rivayetlerle/hadislerle, ilahi boyutlara taşıyarak kutsallaştırmış, mucizeler yarattırmış(?!) ve Allah'ın bazen yanına bazen de yerine koyarak tapınmaya başlamıştır. Böylece kula kulluk kapısı açılmıştır. Açılan, kulların yol göstericiliği kapısından; Peygamberlerin kutsallaştırılması, ilahileştirilmeleri ile iş bitmemiş ve yetmemiş ki; tarihi süreç içinde, din adına konuşan herkes(papaz-rahip-haham-imam-hoca-hacı-şeyh-şıh-molla-pir-hazret vb.) ile tasavvuf ehli büyükler de, sürekli, Allah'a ulaşmada(?!) aracı yapay kutsallar olarak kabul edilmiş ve hâlâ, bu yüzyılda bile eklemeler devam ediyor. Mucizeler/kerametler sergileyenler(?!) konumuna getirilen bu kutsallara, yaratılmış kul oldukları unutularak tapınma hali başlıyor. İşte Kur'an, burada da mucize beyanlarından birini sergileyerek; insan onurunu yerlere düşürmesi sebebiyle, "kula tapınmanın/yaratılmış kulları aracı yapmanın" affedilmeyen tek günah olduğuna, müthiş uyarıları arasında yer veriyor. "Allah, Kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz."*(Nisa,48-Nisa,116)* "Eğer Allah'a ortak koşarsan tüm yaptıkların boşa gider."*(Zümer,65)* Kur'an ilkeleri dışına çıktığınızda; hikayeleri/rivayetleri/tefsirleri, -din-tasavvuf- adına referans kabul ettiğinizde; yapay kutsallar üreten pek çok kuruma (tarikatlar-cemaatler-dergâhlar-tekkeler) ulaşırsınız. Tasavvuf da tarihi süreç içinde vazgeçilmez sanılan, her dediğine inanılan kutsal kişiler(?!) üretmiş ve Kur'an ilkeleri dışına çıkmıştır. Tüm yollarda amaç; Yüceler Yücesi Yaratıcı'yı daha iyi tanımak, O'na ulaşabilmek, O'na lâyık kul olabilmek, O’nu ve biz insanların niçin VAR olduğumuzu anlayabilmek içinse; bu arayışları, neden, sistemin kurucusu, yaratıcısı Yüceler Yücesi Yaratıcı Gücün/Allah’ın/Tanrı’nın, Kendi Sözleri olan Kur'an'da ki öğütleri, ilkeleri, önerileri ve uyarıları ile yapmıyoruz?! -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 06:30PM +0300
*KUŞADASI - DAVUTLAR DA KIŞ VE YAZIN İKAMETE, KREDİ ALMAYA UYGUN > SAHİBİNDEN SATILIK TRİPLEKS VİLLA* Saygıdeğer Dostlarım aynı sitede 2 konutum vardır, birini satacağım. , KONUTUN -- SİTE İÇİ VE ÇEVRE RESİMLERİ ekli dosyayı inceleyin, yabancı ülke vatandaşlarına da satışı yapılabilecek, konutla ilgilenen yada bir yakınınızdan böyle bir villaya sahip olmak isteyen olursa görüşelim.. saygılarımla Konut Adresi : Davutlar Mahallesi - Alaçay mevkii Kavaklıdere cad, Orkide Konakları Sitesi no 3 Kuşadası Aydın GSM 0532 726 93 62 > Sitenin kendisine ait 27.000 m2 arsasından konut başına düşen payı 330 m2 > dir. Site de 4 lü kümeler halinde 72 konut bulunmaktadır Sitenin kendisine ait 1.70 ila 2.25 arası derinlik de olimpik denebilecek büyük ve özel bir yüzme havuzu vardır. Sitenin konumu dağ ile deniz arasında rutubetten uzak temiz ve oksijeni bol bir yerleşim yeridir.. Site ile deniz arası 650 metre mesafe bulunmaktadır. Sitenin yakınından Aydın a Kuşadası,na ve Söke ye 20 Davutlara ise 10 dakikada bir münübüs geçmektedir. Güzelçamlı ve millipark yakındır. -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
Mustafa Nevruz SINACI <gercek....@hotmail.com>: Aug 22 03:19PM
http://mustafanevruzsinaci.blogspot.com.tr/2014/08/mezhepler-yok-hukmunde.html ISTIRAP, KATLİAM VE ZULMÜN KAYNAĞIDIRLAR.... |
Lale Gurman <lale....@gmail.com>: Aug 22 04:41PM +0300
Değerli dostlar, Bu ülkenin değerlerini yozlaştıra yozlaştıra, yok saya saya, böle böle, parçalaya parçalaya gelindi bugünlere. Oysa anımsamakta ve paylaşmakta çok büyük yararlar var: 2002, 18 Ekim tarihli Hürriyet gazetesinde bir haber vardı: Van 100. Yıl Üniversitesi, beraberinde Malatya İnönü Üniversitesi ve ABD'li National Health Institute bir DNA çalışması yapmışlardı. Van'ın Muradiye ilçesinde yaşamakta olan bir aile ile İtalya'nın Etruria yöresindeki bir ailenin DNA testleri incelenmiş, her iki ailenin genlerinin aynı olduğu, aralarında akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmıştı. Kısa bir süre sonra başka saptamalar da yapıldı: 1- İtalya'daki Etrüsklerin Türk oldukları DNA testiyle ortaya çıkınca, Muradiye kasabasında yaşayan ve Kürt diye etnik ayrımcılık yapılan ailenin de Türk kökünden geldiği bilimsel değer kazandı. İtalya'daki bu kasaba, Floransa yakınlarındaki Murlu kasabasıdır. Burada yaşayanlar, kendilerini her zaman Türk olarak tanımlamışlardır. 2- Japon Dil Bilimci Kojima, Kürtçe diye adlandırılabilecek bir dil olmadığını saptamıştır. 3- Prof. Abdülhalûk Çay, derin araştırmaları sonucunda M.Ö. 2000'lerdeki Asur Salnameleri'nde Kürt sözü olmadığını, oysa Türk adının varlığını saptamıştır. (Kaynak: Her Yönüyle Kürt Dosyası) 4- Sümer ve Babil egemenlik bölgelerinde, M.Ö. 2.000'lere tarihlenen tabletler bulunmuştur. Bunlardan 13'ünde TURUKKU sözcüğü geçmektedir. (Kaynak:Doğu Anadolu'da Proto-Türkçe İzleri, Sadi Bayram) 5- Kürtçede Kürt sözcüğü yoktur. Bilgi ve ilgilerinize... Lâle Gürman -- *YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!* *VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!* *FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!* |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 05:00PM +0300
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- From: Neriman Fidan <nerima...@gmail.com> Date: Thu, 21 Aug 2014 13:42:43 +0300 Subject: ÇAĞDAŞ ULUSAL ÇİZGİ FARKI İLE CHP'YE UZANAN ALMANYA'NIN TÜRKİYE'Yİ DİNLEME SKANDALINDA CEVAP BEKLEYEN SORULAR.. *1. GÜRSEL TEKİN BND AJANLARI İLE BULUŞTU MU?* *2. ALİ KILIÇ BU GÖRÜŞMELERE ARACILIK ETTİ Mİ?* *3. ERDOĞAN'IN İZLENDİĞİNİ CANLI YAYINDA İTİRAF EDEN KILIÇDAROĞLU NEDEN BU KONUDA TÜRK HÜKÜMETİNE BİLGİ VERMEDİ.* *4." ERDOĞAN'I BAYKAL KASETİNİ İZLERKEN İZLEDİM " AÇIKLAMASINI YAPAN KILIÇDAROĞLU'NUN İZLEDİĞİ GÖRÜNTÜLER KENDİSİNE BND TARAFINDAN MI SERVİS YAPILDI?* *5. KILIÇDAROĞU GÖRÜNTÜLERİ KOMPLO'DAN ÖNCE İZLEDİĞİ HALDE BAYKAL'I BU KONUDA UYARMADI MI?* *CHP'NİN VE TÜRKİYE'NİN YAKIN TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTAN BAYKAL'A KOMPLO İDDİALARININ AYDINLATILMASI AÇISINDAN DA GELİŞMELERİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ.* *İDDİALARA KEMAL KILIÇDAROĞLU, GÜRSEL TEKİN VE ALİ KILIÇ BİR CEVAP VERMESİNİ BEKLİYORUZ..* http://www.cagdasulusalcizgi.com/haber/siyaset-71463/almanyain-turkiyeyi-dinleme-skandalinda-chpyi-sarsacak-iddialar../97.html ALMANYA 'NIN TÜRKİYE'Yİ DİNLEME SKANDALI KILIÇDAROĞLU VE GÜRSEL TEKİN'E UZANDI.. İddiya göre, Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde Gürsel Tekin BND ajanları ile buluştu. Ve Kılıçdaroğlu'na Baykal'ın komplo görüntüleri gönderildi ve izletildi. Yani Kılıçdaroğlu ve Tekin Komplo kaseti yayınlanmadan önce komplodan haberdarsı . Aynı zamanda Türk Başbakan'ının Almanya tarafından izlendiğini de biliyordu. Ne Genel Başkan Deniz Baykal ne de Başbakan'a konu ile bilgi verilmedi. 21 ağustos günü TAKVİM GAZETESİNİN GÜRSEL TEKİN VE BND AJANININ GÖRÜŞME TAPELERİNİ YAYINLIMASI BEKLENİYOR. İDDİALARIN HEDEFİNDEKİ KEMAL KILIÇDAROĞLU VE GÜRSEL TEKİN'DEN AÇIKLAMA BEKLENİYOR. TAKVİM gazetesinin manşetten duyurduğu iddiaya göre, Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı seçilmeden önce Almanya'ya gitti. Almanya Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) ajanlarıyla iki kez bir araya geldi. Türkiye'nin dinlendiğini öğrendi. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da dinlendiği Kılıçdaroğlu'na iletildi. Hatta Kemal bey, A.K. adlı bir Tuncelili aracılığıyla iddiayı teyit ettirdi. Ancak hükümete hiçbir bilgi vermedi. İşte Kılıçdaroğlu ile BND arasındaki bu birlikteliğe, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de eklendi. TUNCELİLİ A.K. YİNE DEVREDE Takvim'e ulaşan bilgilere göre Kılıçdaroğlu, 2010'da Deniz Baykal'a yönelik kasedin deşifre olmasından 10 gün önce Gürsel Tekin'e talimat verdi. Tekin, Kılıçdaroğlu'nun emri ile Almanya'nın Frankfurt kentine gitti. Burada kendisini Tuncelili A.K. karşıladı. İkili ardından Kempinski Otel'e geçip BND'de görevli ajanlarla bir araya geldi.Tekin'e burada Deniz Baykal'la ilgili kasedin bilgisi verildi. Söz konusu bilgiyi alan Tekin, hemen Ankara'ya döndü. Konuyu Kılıçdaroğlu'na iletti. Baykal'ın şok görüntülerinin yer aldığı kaset de 10 gün sonra A.K. tarafından Ankara'ya götürüldü. Kılıçdaroğlu ve Tekin kasedi izledi. Ancak ne Baykal'a ne de güvenlik görevlilerine haber vermedi. ANKARA'DA İZLEDİLER... İşte Almanya ve Ankara arasında inanılmaz bir trafikle yayına servis edilen şantaj kasedi, 10 Mayıs 2010 tarihinde internete düştü. Bu şok gelişme hem gündemi hem de CHP'yi sarstı. Deniz Baykal, genel başkanlık görevinden istifa etti. Bir süre sonra da CHP, kongreye gitti. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlık koltuğuna otururken Gürsel Tekin de yardımcısı olarak görevlendirildi. *TUNCELİ'Lİ A.K. MALTEPE BELEDİYE BAŞKANI ALİ KILIÇ MI?* Partiye yakın kaynaklar, Tunceli'li A.K. nın Almanya'da gazetecilik yapan , 1980 sonrasında Almanya'da yaşayan ve Almanya ile yakın ilişkileri bulunan, Almanya'da Deniz feneri davasının takibinde Kılıçdaroğlu ile birlikte çalışan ve bir dönem Kılıçdaroğlu'nun danışmanlığını yürüttükten sonra Maltepe Belediye Başkanlığına atanan Tunceli'li Ali Kılıç olduğunu iddia etmektedir. *KILIÇDAROĞLU'NUN "ERDOĞAN'I GÖRÜNTÜLERİ İZLERKEN GÖRDÜM " DEDİĞİ GÖRÜNTÜLER, BND'NİN İLETTİĞİ GÖRÜNTÜLER Mİ?* Yerel seçim öncesi, Kılıçdaroğlu'nun Kanaltürk'te yayınlanan "Farklı Bakış" programında açıkladığı "Ben Erdoğan'ı o görüntüleri izlerken gördüm." açıklamasında bahsettiği görüntüler BND'nni kendisine izlettiği görüntüler mi sorusunu beraberinde getirdi. Ne zaman İzlediğine dair soruyu cevapsız bırakan Kılıçdaroğlu'nun komplodan önce izlediği iddia edilen görüntülerin bu görüntüler olabileceği iddiası da ortaya sürüldü. "Ben gözlerimle gördüm. Gözlüğünü takıp o kasetleri izlediğini gözlerimle gördüm. Bir değil birden fazla kaseti izlediğini. Kılıçdaroğlu, "Nerede gördüğünüz?" sorusuna "Ben onu açıklayamam" diye cevap verirken "Video kaydı mı vardı ?" soruna ise "Video kaydı. Dizüstü bilgisayarda Erdoğan'a izlettiriliyor ve konuşuluyor. İnternette yayınlanan ses kayıtları. İzletenler aynı zamanda Erdoğan'ı da görüntüye alıyorlar. Dizüstü bilgisayarın üstündeki kameradan Erdoğan'ı da görüntüye alıyorlar. O konuşmalar internete düşen konuşmalardır" diye cevap verdi. “BAŞBAKAN'IN GÖRÜNTÜLENDİĞİNDEN HABERİ YOK" Görüntülendiğinden Başbakan'ın haberi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "O gördüğüm görüntüde Erdoğan'ın eliyle gözlüğünü takarken nasıl izlediğine dair fotoğraf internete düştü. Benim gördüğüm videonun başıydı o. Umarım önümüzdeki günlerde düşer ve Erdoğan'ın nasıl bir adam olduğunu bu millet görür." Kılıçdaroğlu, "Bunu ne zaman izlediniz? sorusuna, "Ben zaman vermek istemem" diye cevap verdi. KILIÇDAROĞLU'NUN "ERDOĞAN'I O GÖRÜNTÜLERİ İZLERKEN İZLEDİM" VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ. <http://www.cagdasulusalcizgi.com/webtv/kilicdaroglu--baykal-goruntulerini-izleyen-erdogani-izledim/806728.html> . *GÜRSEL TEKİN VE BND AJANININ GÖRÜŞME TAPELERİ 21 AĞUSTOS GÜÜNÜ TAKVİM GAZETESİNDE YAYINLANMASI BEKLENİYOR. * *CHP'NİN VE TÜRKİYE'NİN YAKIN TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTAN BAYKAL'A KOMPLO İDDİALARININ AYDINLATILMASI AÇISINDAN DA GELİŞMELERİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ.* *İDDİALARA KEMAL KILIÇDAROĞLU, GÜRSEL TEKİN VE ALİ KILIÇ BİR CEVAP VERMESİNİ BEKLİYORUZ..* -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Erdal Akalın" <e.aka...@hotmail.com>: Aug 22 04:58PM +0300
|
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 04:07PM +0300
ESKİ İSLAM HUKUKUNDA KADIN NASIL BOŞANIRMIŞ.…AYNI KADINLA TEKRAR NASIL EVLENİLİRMİŞ...? *-------------------------------------------------------------------------------------------------------* *İslam hukukunda, bir erkek karısına "boş ol" dedi mi o erkek kadınından boşanmış sayılır....Ancak,*daha sonra adam pişman olur da.. tekrar aynı kadınıyla yeniden evlenmek isterse bazı şartlar yerine getirilerek tekrar evlenebilir..Sözgelimi ;* üç kez ..”boş ol..”yada bunun ” yerine tek seferde…bir anlık kızgınlıkla “**boş ol-boş ol-boşol**..”..diye **(Talâk-ı selase* ile) *üçleyip karısını boşarsa aynı kadınla tekrar evlenebilmesi için.. **talak-ı selasetinden* temizlenip kurtulması gerekecek... Bunun için .. bir tür *hile-i şeriye*.(dini kaçamak) yolu kullanılarak ...*"hülle"(x).. yoluna* gidilir,.*.Ancak,.Ne var ki..hüllenin de bir yararı olmayacaktır..Çünkü ..hülleci cinsel ilişki sonrası boşamayı kabul etmeyebilir..*Bunun çıkış yolu ancak . güvenilir bir hülleci bulmakla mümkün olabilecektir..*.Çünkü sevip boşadığı kadın, bir başka erkekle cinsel ilişkiye girmiş durumdadır herkesin midesi bunu kaldırmayabilir.diyerek durumun kurtarılması için ..bu kez de...* *hile-i şeriye’nin * şu iki şartı devreye girer..*1nci şart*. *Senden sonra kadını alan hülleci, kadını çıplak görmemeli*…*2. nci şartı…**Senin mideni kaldırmayacak ölçülerde cinsel ilişki olmamalı*. *Yani mutlaka bir cinsel ilişki yaşanacaksa..onurlu tarzda olmalı.. *öyle heyecan içinde nefes nefese bir seks olmamalı.ayrıca . *bunun da bir..*.*Gaybubet-i haşefe..(xx).* * ölçüsü* olmalıdır. İşte..bu iki şartı yerine getirebilecek tek kişi ise..*mahallenin kör imamıdır..*Zira..imam .kör olduğu için kadını zaten çıplak göremeyecek...hem de kadını becermemiş olacak..Üstelik kör imam ,hoca efendi olduğu için aynı zamanda güvenilir birisidir ve sonradan, "*Boşamam, geri vermem*" de demesi söz konusu değildir..*.Artık,bundan böyle .:Karısını üç kez boşayan ve pişman olan herkes*, kurtuluş yolu olarak,*kör imamın kapısını çalacaklar….*"*Aman hocam,yaman hocam… benim boşadığım karıyla ilişkiye gir de, ben sonradan onu geri alabileyim*".diyecekler.. Neticede imam memnun, adam memnun, kadın da en memnun..Velhâsıl.. Herkes memnun… NOT..* Sizi bilmem ama..İslami hukuk şemsiyesi altında konu edilen bu ve buna benzer gibi geleneksel örnek uygulamaların .çağımızda hâla devam edip etmediğini merak etmediğim söylenemez.* *Anonim Derleme* : Doç*. Burhan TARLABA**ŞI* (-*KISSADAN H**İ**SSE**-)* *Halk arasında, yıllardan beri ağızlarda dolan…* *” Kör**..** tuttuğunu yapar “..** sözünün kaynağı sanırım böyle bir şeymiş.* ------------------------------------------------------------ (x) :*Hülle : *:*Bir erkeğin, üç talakla boşadığı eşi ile tekrar evlenebilmesi için, o kadını rızasıyla başka bir erkekle nikahlayıp, bir geceliğine zifafa sokmas*ı *..* hüllecinin de o kadını *tekrar boşaması gerekecek..* *(XX)*.-:* Gaybubet-i haşefe * *Olabilecek **cinsel ilişki**de..** erkek cinsel organının tamamı vajinaya . zerk edilmeyip.. “Sadece **“* (*glans penis**/baş)..** kısmının zerki yeterli * *sayıl**ması halidir**..”.* *.* -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 22 03:28PM +0300
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- From: Yilmaz Karahan <karahan...@gmail.com> Date: Fri, 22 Aug 2014 13:58:37 +0300 *Türk Tarihi ve Sosyolojimiz* Türkiye’de daha sosyoloji çalışmalarının başlangıcında Batı açıklamalarının ve sosyoloji öğretilerinin yetersizliği duyulmuş ve tarih ile sosyoloji ilişkisi sosyolojimizin en önemli sorunu olarak kalmıştır. Sosyolojimizin tarihle ilişki kurma ve tarih bilgisini kullanma çabasına rağmen bu ilişki yakınlaşma ve yapıştırma ile sınırlı kalmıştır. Bu çalışmalar genel sonuçlara, sosyolojide kullanılmaya hazır bilgilere dönüşmemiştir. Türk sosyolojisinin tarih ile ilişkilerinin düzenlenmesi ve bu ilişkilerin alacağı biçim konusu günümüzde de önemini sürdürmektedir. Sosyoloji ile Türk tarihi arasındaki ilişkiyi temel ve zorunlu bir ilişki olduğu için önemsiyoruz. Türk tarihinin incelenmesi iki açıdan önemlidir. Birincisi mevcut tarih açıklama ve kavramları tüm ülke tarihlerini kapsamamaktadır. Bu eksiklik, en açık biçimde Türk tarihinin ele alınmasında görülmektedir. Geleneksel ve Batı kaynaklı tarih açıklamalarının tüm toplumları kapsamadığının başka örnekleri de vardır. Söz gelişi Çin tarihi için de aynı şey söylenebilir. Ancak Türk tarihinin önemli bir farklılığı ve üstünlüğü bulunmaktadır. Sosyolojimiz bu nedenle Türk tarihi üzerinde çok daha özen ve önemle durmalıdır. Türk tarihi bilinen açıklamaları aşan, daha geniş kapsamlı bir açıklamaya izin vermektedir. Ayrıca bu yeni açıklama, bilinen açıklamaları aşacağı için elbette yeni kavramlar ve yeni bir yaklaşım biçimini de gerektirecektir. Bu yeni yaklaşım biçimi aynı anda yeni açıklamanın da zorunlu ön koşuludur. Açıklamaya ulaşmadan önce yeni kavram ve yaklaşım biçimlerine sahip olunmalıdır. Bu bilinen açıklamaları aşan, onları kapsayan yeni yaklaşım biçimi olayları bir bütün içinde değerlendirmemize de izin verecektir. Yaklaşım biçimi öncelikle belli bir tarih ve toplum görüşüne bağlılıktır ve tarih olayları önünde sınanacaktır. Bu yaklaşım, eldeki açıklamaların tümüyle dışında değildir. Tümüyle dışında değildir ama varolan açıklamaları aşışı ayrıntı düzeyinde kalmayacak, tarihe gerçek anlamını kazandıracaktır. YAZININ DEVAMI: http://www.yenidenergenekon.com/795-turk-tarihi-ve-sosyolojimiz/ -- Türkiye için el ele mail grubumuz *https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele <https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> * Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com> * Erzincan Kemaliye Egin Grubum http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim. http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148 |
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 22 03:00PM +0300
*NİHAT HATİPOĞLU* <http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/hatipoglu/Arsiv?getAll=true>* - Şeytanın en sevmediği kişiler* [image: NİHAT HATİPOĞLU] Şeytanın en sevmediği kişiler 1- Yüce Allah'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) iman edenler. 2- Kuran-ı Kerim'i bilip içindekileri yaşayanlar. 3- Fakir, yetim ve düşkün olanları koruyanlar. 4- Helal kazanan ve helal kazancıyla iyilik yapanlar. 5- Mallarının zekâtını verenler. 6- Beş vakit namazlarını kılanlar. 7- Gönlü, gözü ve ruhu camiye ve dinine bağlı genç erkek ve kızlar. 8- Daima abdestli gezenler. 9- Dillerinden dua ve zikir düşmeyenler. 10- Merhametli ve affedici olanlar. 11- Öfkesine sahip olanlar. 12- Kin, nefret gibi duygulardan uzak olanlar. 13- Müslüman kardeşinin kusurunu, ayıbını örtenler. 14- Başkasının iffetini kendi iffeti bilenler. 15- Cömert ve eli açık olan kişiler. 16- Sadece çevresine, dostlarına, tanıdıklarına değil, her mazluma ve muhtaca el uzatanlar. 17- Mütevazı, kendini küçük gören edepli insan. 18- Gıybet etmeyen, iftira atmayan, söz taşımayan, kötü konuşmayan, kötü zan beslemeyen kişi. 19- Adaletle hükmeden yönetici. 20- Başkasının hata ve kusurundan önce kendisinin kusurunu gören kişi. 21- İlim sahibi olup ilmini yayan, tebliğ eden ve uygulayan alim. 22- Çocuklarını İslam ahlakı ve edebi üzerine yetiştiren baba. 23- Herkese, her canlıya, her düşküne merhamet eden. 24- Utangaç, hayalı, mütevazı, bağırmayan, şirret olmayan, insanları tırmalamayan halim -selim kişi. 25- Sünnete ve hadislere bağlı, Peygamberimiz'in (s.a.v.) ahlakıyla ahlaklanan kişi. 26- Günah işledikten sonra hemen tövbe eden tövbekâr. 27- Sihirbazlara, müneccimlere, falcılara inanmayanlar. 28- Hanımlarını boşamayanlar. 29- Hırsızlık yapmayarak, haramdan kaçanlar. 30- İmkânlarını Allah yolunda harcayanlar. 31- Bol bol tövbe ve bağışlanma dileyenler. 32- Kişileri barıştıranlar. 33- İhtiyarlara, muhtaçlara, çocuklara iyilik edenler. 34- Yalandan, koğuculuktan, iftiradan, insanları kirletmekten, itibarsızlaştırmaktan nefret edenler. 35- İhlaslı, takvalı, ahiretini, mezarını düşünenler. 36- Kendilerini ilgilendirmeyen işlerin peşinde koşmayanlar. 37- Çevresinin, sevdiklerinin, itibar ettiği kişilerin değil. Allah'ın ve Peygamberinin rızasını kazanmaya çabalayanlar. *BİR AYET VE YORUMU* *Ayet:* Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar inkârcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve hoşnutluk isterler. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. Bu onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar, filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirecek, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer ki bu, ekincilerin de hoşuna gider... (Fetih Suresi, 29. Ayet) *YORUMU:* Bu ayet, üç kitaba göre Peygamberimizi, sahabesini, müminleri tanımlıyor. İslam'ın başlangıçta zayıf bir ortamda ortaya çıktığını ve sonra güçlendiğini farklı ve çarpıcı bir üslupla hatırlatıyor. Bazı alimler ayetteki bütün tanımlamaların Kuran-ı Kerim, Tevrat ve İncil'deki ortak tanımlama olduğunu söylerler. Onlara göre Tevrat ve İncil de Kuran-ı Kerim'de özünü bulan bu tanımlamayı yapar. Bazı tefsirciler ise bu ayeti aşağıdaki gibi yorumlar: Peygamberimiz'in (s.a.v.) ve arkadaşlarının Kuran-ı Kerim ve Tevrat'taki tanımlamaları şöyledir: Muhammed (s.a.v.) ve beraberindekiler imansızlara sert, birbirlerine karşı merhametli, secde ve rüku eder haldeler. Alimler bu ayetteki ifadeleri bir bir ele alarak tahlil ederler. Ve şöyle derler: Bu ayetteki *'beraberindekiler'*den maksat Hz. Ebu Bekir ve ilk müminler; *'İnkarcılara karşı sert'*ten maksat Hz. Ömer; *'birbirlerine karşı merhametli'*den maksat Hz. Osman; *'secde ve rüku eden'*den maksat Hz. Ali'dir. Bu ayette müminlerin karakterine vurgu vardır. Müminler Peygamber'e kayıtsız şartsız iman ederler. O'nun yanında bulunurlar. Kendi aralarında acımasız olmazlar, imansızlara karşı dik dururlar. Rüku ve secdeyi, yani ibadeti ıskalamazlar. Bunu yaparken de tek gayeleri Allah'ın rızasıdır. Yüzlerinde de secdenin izleri vardır. İncil, İslam'ın ilk gelişimini şöyle anlatır: İlk müminler toprağa atılmış bir tohum gibidirler. Tohum yarılır ve ekin başını çıkarır. Ekin önceleri zayıftır. Sonra güçlenir. Sonra kalınlaşır. Ve sonra da gövdesinin üzerine dikilir. Ekinci de bu ekinden memnun kalır. İşte İslam'ın ilk çıkışı buna benzer. İbn Cevzi (v:597) bu ayetteki sembolleri şöyle tanımlar: Bu ayetteki *'ekinci' *Hz. Peygamber'dir (s.a.v.). *'Güçlenir'*den maksat Hz. Ebu Bekir'dir. *'Kalınlaşır'*dan maksat Hz. Ömer'dir. *'Dikilir'*den maksat Hz. Osman'dır. *'Gövdesi'*den maksat Hz. Ali'dir. (Zadül'mesir, 7, 449) İncil'de de geçen bu tanımlamalar İslam'ın ilk çıkış aşamasından kademe kademe nasıl yükseldiğini ilk kadroyla nasıl güçlendiğini ve yoluna ürün veren sağlam ve dimdik bir ekin gibi devam ettiğini anlatıyor. Aslında, aslına mutabık olan bütün vahiyler son Peygamber'i ve cemaatini anlatmaktadır. Onlar İslam'ı alıp yerleştirdiler. Bundan sonra, bize düşen ise bu ekini kurutmadan, çiğnetmeden sağlam olarak ayakta tutmak olmalıdır. *GERÇEK TÖVBE NASIL OLMALI?* İnsanoğlu günah işleyebilir. Belki işlememelidir. Uyarılı olmalıdır. Ama kötülüğe meyleden nefis vardır ve nefsi kişiyi tuzağa düşürebilir. Böyle bir durumda, günahtan tövbe geciktirilmemelidir ve tövbe içten olmalıdır. Günahtan tövbe eden şunlara dikkat etmelidir. 1- İşlediği günahı tamamen terk etmelidir. 2- İşlediği günahı dile getirmeyecek, konuşmayacak. Başkalarına anlatmayacak. 3- Kendisini günaha iten ortamlardan uzaklaşacak. 4- İşlediği günaha benzer günahlardan da uzak kalacak. 5- Günahları konuşanları dinlemekten uzak kalacak kulağıyla da günah dinlemeyecek. 6- Yüreğinden günahı silecek ve asla düşünmeyecek, içinden böyle bir niyet geçirmeyecek. 7- Tövbesinde samimi olup olmadığını tartacak. 8- Tövbesinin yaşantısına yansıyıp yansımadığına bakacak. 9- Kalbinin, niyetinin, ihlasının düzgün olup olmadığına bakacak. 10- Tövbe edecek ama tövbeye de aldanmayacak. Sürekli tövbesine devam edecek. Kuran-ı Kerim övünmeyi, kendini öne çıkarmayı, takva sahibi olduğunu seslendirmeyi doğru bulmaz. Bu nedenle de şöyle buyurur: "*Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O sakınan, çok iyi bilir.*"(Necm,32) |
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz. Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için Turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine bir e-posta gönderin. |