Ynt: [104809] turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com adlı grubun özeti - 1 konu konuda 1 güncelleme ileti

10 views
Skip to first unread message

hasip ozturk

unread,
Dec 3, 2025, 5:18:28 AMDec 3
to turkiye-i...@googlegroups.com
Çoban dedin de aklıma bir Yörük atasözü düştü: Havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt çağırır!
Diyeceksin ne alaka? Ben de henüz bilemedim!!

Gönderen: turkiye-i...@googlegroups.com <turkiye-i...@googlegroups.com>
Gönderildi: 30 Kasım 2025 Pazar 03:24
Kime: Özet alıcıları <turkiye-i...@googlegroups.com>
Konu: [104809] turkiye-i...@googlegroups.com adlı grubun özeti - 1 konu konuda 1 güncelleme ileti
 
Metin Atamer <metin....@gmail.com>: Nov 29 01:40PM +0300

*TEZKERE *
 
 
 
İlk okula başladığım senelerde Ankara da kış ayları ekim ayında karla
başladığını, mart sonuna kadar kar ve soğuğun devam ettiğini hatırlarım.
Ankara da çok az binada kalorifer sistemi olduğundan, kışın evlerde sobalar
yakılırdı. Her evde yaşayan insan sayısına göre de *KOK *kömürü tahsisi
alınırdı. Bütün bir kış yetecek kadar yarım ton kok kömürü bize tahsis
edilmiş olduğunu da hatırlarım. Kok kömürü sobaya konup akşam yakılır, soba
sabaha kadar ısı verirdi. Sobanın içi ateş tuğlaları ile kaplandığı için
ısı uzun süre evi ısıtırdı. Sobanın yanında kendimizi ısıtıp öyle yatağa
girer , sabaha kadar ne sağa nede sola dönmezdik.
 
Okula sabah gider, öğleyin geri dönerdik. Bu gün olduğu gibi, okul için
servis araçları yoktu. Okula yürüyerek gidilirdi. Her mahallede bir ilk
okul vardı ve mahallenin çocukları o okula giderlerdi. Okulun hocaları,
Yeni Cumhuriyetin azimli öğretmenleri idi. Aralarında rahmetli annem,
Şükriye öğretmende vardı. İlk okuldaki öğretmenim, Yıldız hoca idi. Beni
çok severdi, yakaladığı zaman yanaklarımı koparırcasına iki eli ile tutar,
öperdi.
 
Kimi zaman soğuk olan kış günlerinde hasta olduğumuz da olurdu. Hasta
olunca okula gidemezdik, evde oturup akşam saat 06.00 da başlayan Ankara
Radyosunun yayınını beklerdik. *AGA* marka bir radyomuz vardı , akşam
rahmetli pederim gelir, düğmesini o çevirip açardı. Hastalığı atlatıp iyi
olduğumuzda ise, evde bir boş kağıda *‘ TEZKERE’ *yazılıp elimize
tutuştururlardı. Okulda sınıf öğretmenimize verirdik, bu *tezkere *kağıdını.
 
*Tezkere* denilince aklıma hep iki ayrı kelime gelir . Biri *Teskere *diğeri
ise *Tezkere* . Her ikisinin de ayrı anlama geldiğini çok az yurdum insanı
bilir. Genelde her ikisini de karıştıranlar, ne anlamda söylediklerini bile
bilmediklerine inanırım.
 
*TESKERE *olarak adlandırılan nesne , yapı yapılırken malzeme taşımaya
yarayan iki kişi tarafından taşınan, biri önden diğeri ise arkadan iki
elleri ile tutulan araca verilen isimdir, Teskere. Aslında tahtı revana
benzer, fakat kabin yerine düz bir tahta platformdan oluşur. Eski yapılarda
genelde çimento torbalarını veya tuğlaları taşımaya yarayan, sedye tipli
bir gereç anlamına gelir.
 
*TEZKERE* ise küçük kağıda yazılmış bir not, veya pusulaya verilen bir
addır. Askerlikte ise *TEZKERE* başka bir anlama gelir. Askerliğini yapmış
bir kişinin süreç sonunda eline verilen belgeye, *TEZKERE *denir. Bu belge,
kişinin askerlik görevini yaptığının kanıtıdır. Askerliğini yapmamış
insanların elinde, böyle bir belge yoktur. Vatan görevi olan Askerlik
görevini yerine getirmeyen ve geçerli veya düzmece sağlık raporu ile bu
görevi yerine getirmeyenlere, bu *TEZKERE* belgesi verilmez.
 
*TEZKERE* kelimesi bir de Büyük Millet Meclisinde , Cumhur başkanlığı
tarafından, meclisin onayına sunulan bir belgeye de aynı kelime
kullanılmakta.
 
*22 Ekim 2025* tarihinde Cumhur başkanının imzası ile bir* tezkere*, Büyük
Millet Meclisine sunuldu. Türkiye’nin güney kara sınırlarına, mücavir
bölgelerde terör tehdidinin sürüyor olması ve kalıcı istikrarın henüz tesis
edilememesinin , milli güvenlik açısından risk ve tehdit oluşturmaya devam
ettiğini belirten bir tezkere.
 
Türkiye’nin Irak toprak bütünlüğünün , milli birliğinin ve istikrarının
korunmasına büyük önem verdiğine dikkat çeken bu tezkere de ‘ *diğer
taraftan , Irak ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi , etnik
temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve
ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadı*r’ demekte tezkere. Buna
ilaveten verilen bilgide ‘ *Suriye’de PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere
terör örgütleri mevcudiyetini sürdürmekte ve ülkemize , ulusal
güvenliğimize ve sivillere yönelik tehdit oluşturmaya devam
etmektedir’* denilmekte.
İstenilen süre ise, aslında her sene tekrarlanır şekilde 1 yıl olması
gerekirken, 3 yıllık bir süre için Yurt dışında asker bulundurma
tezkeresini anlamakta güçlük çekmekteyiz. Hani nerede, Büyük Millet
Meclisinde kurulan komisyona verilen bilgi çerçevesinde, faaliyetlerini
durdurmuş ve kendini fesih etmiş olan terör örgütü konusunda, topluma
verilen bilginin hangisi doğru, hangisi yanlış bir bilen var mı ? Kendini
fesih etmiş bir terör örgütü için, yurt dışında asker bulundurma ‘*TEZKERE* ‘si
ile ne istenildiğinin hangi dayanağı, ne olabilir ? Hani silahlar mangalda
yakılmıştı ?
 
Çoban koşarak kahveye gelir, ‘ yetişin sürüye kurtlar saldırıyor’ diye köy
halkını meraya koşturmuş. Bakmışlar ne kurt var ne vahşi hayvan . Birkaç
gün sonra yine koşmuş kahveye çoban ‘ aman koşun kurtlar bastı merayı ‘
demiş. Köylü koşmuş otlağa , bakmışlar sürü otlamakta, kurttan eser yokmuş.
Sonra gerçek kurtlar basmış sürüyü merada , ama çobana inanan kalmamış
kahvede , diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
 
 
 
*Metin Atamer *
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz.
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek ve gruptan artık e-posta almamak için turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages