ismet soner عصمة سونر <ismet...@gmail.com>: Oct 06 10:51PM +0300
[image: image.png] Gülay (1955, İstanbul) Şarkı yazarı, yorumcusu [image: image.png] Bülent Gümüş Hakkında bir bilgi bulunamamıştır *"Yaralandım"* *Albüm: Damlalar* *Söz, müzik: Bülent Gümüş* *İcrâ: Gülay* Şarkı ekte 👇 -- PRIMUM NON NOCERE http://www.facebook.com/ismetsoner http://groups.google.com.tr/group/bursaforum |
Bedrettin Keleştemur <bkeles...@gmail.com>: Oct 06 04:46PM +0300
KIRGIZİSTAN’DA BİR HAFTA Bedrettin KELEŞTİMUR Elâzığ Şehrinden, ‘görkemli bir ekip’ 30 Eylül-03 Ekim 2025 tarihinde Kırgızistan’da, “Uluslararası Şiir Festivali- Alıkul, Vatanın Şairi” programında en müstesna yerini alıyor. Bu tarihi programa; Türkiye’den, Kırgızistan, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan’dan şairler, yazarlar, sanatçılar, bilim insanları ve devlet temsilcileri katıldılar. Elâzığ Şehri, her zaman için farklı… Duruşu da, vakarı da, temsil gücüde fevkalade… Elâzığ Valisi Numan Hatiboğlu, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mehmet Yılmaz ile birlikte, bu coğrafyayı çok iyi tanımlayan bilim adamlarımız; Prof. Dr. Ahmet Buran, Prof. Dr. Ercan Alkaya, Prof. Dr. Süleyman Kaan Yalçın… Her biri bu şehrin yüzakı oldular. İş dünyasını temsilen de, ETSO Başkan Vekili Gürkan Talo katılım sağladılar. Elâzığ Belediyesinden Başkan Yrd. Nazif Bilginoğlu, Özel Kalem Md. Levent Sancar, Kültür Md. Yrd. Fethi Koç… F.Ü. İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Tamer Kavuran ve Öğr. Gör. Recep Bağcı… Sanat dünyamızdan Yalçın Turhan ile Fethi Açıkgöz… Kanal Fırat’tan ise Genel Yayın Müd. Zeki Akbıyık ile Kameraman Ufuk Çakaroğlu davetli olarak katıldılar. Kırgızistan’da arabamızda; Azerbaycan’dan Adil Cemil, Kazakistan’dan Zemzegül Nazarbek Kızı, Rusya’dan Kopeykina N.G. Özbekistan’dan Haydarova Risalat, Türk-Kazak Üniversitesinden Doç.Dr. Mehmet Özeren ve bu organizasyonun mimarlarından Muhammed Şener Bulut… Açılışlar, resmi toplantılar, konserler, gezi programları bir bütün içerisinde bizleri, ‘kendi tarihimizle buluşturuyordu’ Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek ile Issık Göl, Türkistan’ın ‘saklı cenneti’ 30 Eylül 2025 Günü, Pazartesi’nden itibaren günboyu programlar… Elâzığ heyetinde, ‘güçlü bir temsil duruşu…’ O duruşu şüphesiz ki, Elâzığ Valisi, Belediye Başkanı, Rektör Yrd. ETSO Başkan Vekili ile birlikte bu coğrafyanın her biri uzmanı bilim adamlarımızın varlığı… Kanal Fırat’ın Bişkek ve Issık Gölden gerçekleştirdiği canlı yayınlar… Recep Bağcı’nın profesyonel fotoğraf çekimleri… Sürekli koşuşturan programın koordinatörü M. Şener Bulut’un koşuşturmaları… Her şeyiyle mükemmeldi… Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, konuşmasında Türkiye – Kırgızistan ilişkilerinin köklü geçmişine dikkatleri çekiyordu; “1991’de bağımsızlığını kazanan Kırgızistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. 1995’te kardeşliğin nişanesi olarak iki devlet birlikte Manas Üniversitesi’ni kurmuştur. 2007’de Elazığ’daki Hazar Şiir Akşamları’na Cengiz Aytmatov davet edilmiş, onurlandırılmış ve adına bir park ile anıt yapılmıştır. Bütün bu adımlar, iki ülke arasındaki kardeşliği güçlendirmiştir. Bugün burada olmaktan ve bu dostluğu bir kez daha hissetmekten mutluluk duyuyorum. Hazırlayanlara, emeği geçenlere ve katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.” Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ise yaptıkları değerlendirmede; “Türk Dünyası’nın ortak hafızasında derin izler taşıyan Alıkul Osmonov anısına düzenlenen Uluslararası Şiir Festivali’ne katılmaktan büyük mutluluk duydum. Kültür ve sanatın ışığında gönüllerimizi birleştiren bu program bizlere derin bir iz bıraktı. Kırgız sanatçıların seslendirdiği eserler ve Manas Destanı bizleri çok etkiledi. Elazığlı sanatçılarımızın türkülerle sahneye renk katmasıyla bu gece Türk Dünyası’nın ortak değerlerini bir kez daha yaşadık. Merhum Cengiz Aytmatov yalnızca Kırgız halkının değil, Türk Dünyası’nın ortak değeri ve hafızasıdır. Elazığ olarak onun adını yaşatmak bizim için bir onurdur. Elazığ halkı kendisine daima büyük önem vermiştir. Bu programın düzenlenmesine katkı sunan herkese yürekten teşekkür ediyor, gönül coğrafyamızda daha nice birlikteliklerde buluşmayı diliyorum.” Bu programın en hassas tarafı, “Elâzığ Valiliği- Issık Göl Bölge Yönetimi Dostluk ve İş Birliği Protokolünün imzalanması…” Issık Göl Bölge Valisi Çetigenov, Elâzığ Valisi Numan Hatiboğlu’na ‘fahri hemşehrilik unvanı’ takdim ettiler. Karakol Belediye Başkanı Konibek Adıyev, Elâzığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ’na, ‘fahri meclis üyeliği beratı...’ takdim ettiler. Fırat Üniversitesi ile Issık Göl Devlet Üniversitesi arasında; “eğitim alanında ortak projeler yapılması ve öğrenci-akademisyen değişim programlarının hayata geçirilmesi…” önceliğinde Üniversiteler arası protokol imzalandı. Bu protokolü FÜ’den, Rektör Yrd. Mehmet Yılmaz ile Issık Göl Devlet Üniversitesi adına Rektör Askarbek İmanbayev imzaladılar. Bizlerde, bu tarihi protokollerin her iki ülke için de, ‘bereketli, uğurlu, daimi olmasını…’ yürekten diliyoruz. Hazar Gölünden getirilen sular ise Issık Göle, ‘üst düzey protokol tarafından…’ dualarla dökülecekti. “KARDEŞ ŞEHİR…” şiirimizde, bu tarihi protokolü şiir diliyle anlatmaya çalıştım; Isıkgöl, yâr Elâzığ’la kardeş olacak İşbirliği, dostluk su gibi ömürlü… Manas Destanı, daha gür, dokunaklı Hazar’dan, Issıkgöle, ‘gönül çeşmesi…’ Dostluk, kardeşlik, hemşeri bağıyla; Hemhal, bağ olacak, bağban olacak… Bugün filizdi, yarın gür bir ağaç; Dertli gönlüme, ‘meyve devşirecek’ Köprülerde yürür, ‘ilim, marifet…’ Kadirşinas dostla, zarafet yürür… Elâzığ’da, Bişkek Kapısı yârdır… O kapıdan geçilir, Kaşgar ruhuyla… Aytmatov’la, “Gün Olur, Asra Bedel!” O bedelin çilesi, Alıkul Osmonov’da… Tüter ateşi, ‘aşk yolumuz vatan…’ Her zaman içinde vurgu yaparım, “Kırgızistan Coğrafyası İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar Devletinin tarihi sınırlarında kurulacaktı…” Karahanlılar Coğrafyası aynı zamanda Mâverâünnehir’i de içerisine alan bir büyük medeniyet coğrafyasıdır. Kırgızistan, coğrafi konumu itibariyle de, Türkistan’ın kalbidir diyebilirim. Bizler, gönlümüzün yarısını Ata diyarında bırakarak Bişkek’ten Elâzığ’a dönüş yaptık. Tabi ki, Kırgızistan’ı, Bişkek ve Issık Göl’de tespitlerimiz önemlidir. Alıkul Osmonov’a, Cengiz Aytmatov’a, Kaşgarlı Mahmut’a verdikleri kıymet çok üst düzeydedir/ zirvededir. Aytmatov’un ve Alıkul’un evleri birer müze haline getirilmiş… Türk Dünyasının da, baştacı ettiği bu önemli şahsiyetler adına; ‘enstitüler…’ bizlerde hayranlık uyandırdı… Kırgızistan’ın Karakol Şehrinde yer alan, “Şecere Müzesinde…” Elâzığ Köşesi bizler üzerinde hayranlık tesirleri yapmıştır. Şunu hemen belirtmeliyim, “Kırgızistan Müzeler Ülkesidir…” Bişkek’te, Issık Gölü Karakol Şehrinde; “Çocuk Müzelerini, Oyun ve Eğlence Merkezlerini, Sanat Galerilerini, Ulusal Parkları, Sanat Müzelerini, Özel ve Hediyelik Eşya Dükkânlarını, Özel Müzeleri, Tarih Müzeleri ve Bilim Müzelerini…” rahatlıkla gezebilirsiniz. Kültür, Tarih, Sanat, Edebiyat, Musiki ile birlikte folkloru bir bütün içerisinde ‘hayat tarzı olarak…’ benimsemeleri çok önemlidir. Belki bunda, “Manas Destanı’nın…” çok önemli etkilerinin olduğunu da söyleyebilirim. Çocuklar, her biri cıvıl cıvıl, ‘içlerinde öyle cevherler gördük ki…’ Kırgızistan’ın Başkenti, görülmeye değer… Bir sanat, kültür, edebiyat şehri olmanın yanında; ‘şehircilik yönünden de gıpta ile baktık…’ O büyük meydanları, binalardaki o zevk ve estetik, park ve bahçeleri, geniş bulvarların yanında, ‘yürüyüş alanları…’ Kibri temsil eden, ‘çok katlı yüksek binaların olmayışı…’ ve yerküresinde; ‘yeşilin ve oksijenin en fazla olduğu şehirlerarasında ilk on içerisinde yer alışı…’ Bizleri en fazla etkileyen şüphesiz ki, “4 bin rakımının üzerindeki Tanrı/ veya Ala Dağları…” Küçük, büyük baş hayvanların yanında at sürülerinin de yer aldığı, “O muhteşem yaylaları…” ve yaylalar üzerinde kurulu olan çadırlar, mekânlar… Sözümüzü, “DERVİŞ YÜREKLİ” şiirimizle noktalamak istiyorum. Derviş yürekli nice Kırgız gördüm At sırtında seferdir her günümüz Gönülden gönüle yollar ördüm Sabır, sükût, selamettir ünümüz Yürür, dil okları kalbe nişandır Ruhun cezbeye gelişi bir andır Allahuekber, ya Rahman, ya Rahim Kırgızistan’a mutlaka gidiniz… Bizim Ata Yurdumuz… Sıla-i Rahim yapınız. Özellikle de, “Şecere Müzesinde…” Kaşgarlı Mahmud’un, “Dünya Haritasına…” şöyle bir dokunun! Biz bir milletmişiz, hem de nasıl bir milletmişiz… Selam olsun… Emektar bütün dostlara da minnettarım… Var olunuz, eksik olmayınız… Ben, kendi ölçeğimde tarih dersi aldım… Manas Destanının hala yazıldığına bir daha şahit oldum… |
<korp...@istanbul.edu.tr>: Oct 06 03:16PM +0300
İSTANBULUN KURTULUŞ GÜNÜ: 6 EKİM 1923, KUTLU OLSUN !!! Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen milletler, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar. Mustafa Kemal ATATÜRK Şükrü Naili Paşa komutasındaki şanlı ordumuz, 6 Ekim 1923'te İstanbul'a böyle girmişti. Değerli Arkadaşlar, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra, 23 Ağustos 1923'ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul'dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği ise 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti. 6 Ekim 1923'te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul'a girdi ve işgal resmen sonlandı. İşgal 4 yıl 10 ay 23 gün sürdü. Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü ve onunla birlikte İngiliz, Yunan, Fransız ve İtalyan kuvvetlerine karşı mücadele eden, hayatlarını veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi, sevgi ve saygı ile anıyoruz. Güzel ülkemizde her yılın 6 Ekim'i İstanbul'un kurtuluş günü olarak belirlendi ve yıllardır kutlanmaya başlandı. Emperyalist ülkelerin Osmanlıya uyguladığı ekonomik ve askeri politikalar ile onu aciz bırakarak, ne kadar vahşi ve gaddarca yaptığı işgali unutmamak ve de unutturmamak gerekir. Bunun için de umarım her yıl, bu gün kutlamalara devam ederiz. Sevgi ve saygılarımla (6.10.2025). Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR -- *Yasal Uyarı:* Bu elektronik posta, **buradan* <https://bilgiislem.istanbul.edu.tr/tr/duyuru/e-posta-yasal-uyari-e-mail-disclaimer-6400760071002D0059004B0075004A0039007400480039007900700046006200610041004F003200370077003200> *ulaşabileceğiniz Koşul ve Şartlara tabidir. *Disclaimer: *This email is subject to the Terms and Conditions available *here.* <https://bilgiislem.istanbul.edu.tr/tr/duyuru/e-posta-yasal-uyari-e-mail-disclaimer-6400760071002D0059004B0075004A0039007400480039007900700046006200610041004F003200370077003200> |
halukgta <halu...@gmail.com>: Oct 06 03:06AM -0700
Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur’an’da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak. Her düşünceye saygı duyarım ama lütfen Kur’an’ı bazı kişilerin etkisinde kalmadan, özgür irademizle anlamaya çalışalım, çünkü hepimiz bu dünyada Kur’an’dan imtihan ediliyoruz. Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz. *ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’AN’DA EMRETMEMİŞ. GÜNÜMÜZDE KILINAN SALATA/NAMAZA, ALLAH’IN EMRETTİKLERİNDEN ÇOK FAZLASINI MEZHEPLER, RİVAYETLER İLAVE ETMİŞTİR. *Kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin, duanın olmadığını savunan Sayın Hakkı yılmazın, bu konuda ki düşüncelerinden bir bölüm sizlere sunmak istiyorum. Eğer bir ayet bile bu anlatılana ters düşüyor ve aklımızda soru işaretleri bırakıyorsa, söylenenlerin doğru olmadığı ortaya çıkmış olur. *“Sonuç olarak [salât] sözcüğünün anlamını; “destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak” şeklinde özetlemek mümkündür.* *Dolayısıyla [salât] sözcüğünün anlamını, “yakın çevrede bulunan muhtaçlara yardım” boyutuna indirgemek doğru olmayıp, “topluma destek olmak, toplumu aydınlatmak, toplumun sorunlarını sırtlamak, üstlenmek ve gidermek” boyutunu da içine alacak şekilde geniş düşünmek gerekir.* *Yapılacak yardımın, sağlanacak desteğin gerçekleştirilme şeklinin ise “zihnî” ve “malî” olmak üzere iki yönü bulunmaktadır.* *• Zihnî yönü ile salât; eğitim ve öğretimle bireyleri, dolayısıyla da toplumu aydınlatmak, rüşde erdirmek; en sağlam yola iletmek;* *• Malî yönü ile salât; iş imkânları ve güvence sistemleri ile ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onları zor günlerinde sırtlamak, böylece de toplumun sıkıntılarını gidermektir.Kur’an’daki, “salât’ın ikamesi” ile ilgili emir ve haber cümlesi niteliğindeki ifadeler genellikle “namazı doğru kılın, namazlarını dosdoğru kılarlar” şeklinde çevrile gelmiştir. Bizim, sözcüklerin anlamları üzerinden yaptığımız tahlil ise bu çevirilerin, ifadenin anlamını yansıtması bakımından yetersiz kaldığını, hatta yanlış olduğunu göstermektedir.* *Bunu somutlaştırarak ifade etmek gerekirse “salâtın ikamesi”;* *• Zihnî yönü ile eğitim ve öğretimin yapılması için okullar, halk evleri, halk eğitim merkezleri açılması ve bunların ayakta tutulması.* *• Malî yönü ile iş alanları açılması, Emekli Sandığı, Bağkur, SSK gibi sosyal güvenlik sistemlerinin teşkil edilmesi, yoksul ve yetimlerin desteklenerek -bekâr ve dulların evlendirilmesi de dâhil- sorunlarının sırtlanması, dertlerine deva olunması için kurumlar oluşturulması ve bunların yaşatılarak ayakta tutulması demektir.”* *Bu düşünceye göre SALAT Allah’a karşı değil, yalnız insanların birbirine karşı yaptığı bir davranış, yardım olarak algılanmış. Hâlbuki Kur’an’a ayetlere baktığımızda salat, hem Allah’a karşı yapılan bir ibadet, dua olduğu gibi, insanların birbirine karşı yapması gereken destek, yardım anlamlarında da kullanılmış olduğunu görebiliriz.* Sizlere çok önemli bir örnek vermek istiyorum. Bakın Allah SALAT için kalktığınızda önce ne yapın diyor. *“EY İMAN EDENLER! SALATA KALKTIĞINIZ ZAMAN YÜZLERİNİZİ, DİRSEKLERE KADAR ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞINIZI, MESH EDİN TOPUKLARA KADAR AYAKLARINIZI DA.” (Maide 6)* Lütfen ayetin devamını siz Kur’an’dan okuyunuz. Önce şunu hatırlatmak isterim, rivayetler ve mezheplerin öğretisine göre abdest ayetinin Medine de indirildiğini, namazın ise Mekke döneminde *MİRAÇ* ile farz kılındığı anlatılarak, toplumun kafasında çelişkiler yaratılmaktadır. Namazın Kur’an’da bahsedilmeyen Miraç ile emrolunduğunu söylemek, Kur’an’a saygısızlıktır. Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum diyorsa, bu hükmün dışına çıkan, Allah’ın sınırlarının dışına çıkmış demektir. Bu hatalı inançtan dolayı, namazın olmasının mümkün olmadığı söylenmekte ve madem Allah namazı emretmiş onunda abdest alınarak yapılacağına hükmetmiş, bu durumda Müslümanlar abdest emri gelmeden, *ABDEST ALMADAN MI NAMAZ KILIYORLARDI* diyerek, toplumun kafasında çelişkiler yaratmaktadırlar. Elimizde Kur’an’ın orjinal ve kesin indiriliş sırası yoktur. Olmasının da bir önemi yoktur. Çünkü Kur’an tek bir başlık altında değil, konulara *SURELERLE* ayrılmıştır. Ayrıca hangi ayet, hangi tarihte gelmiştir şeklinde de bir bilgi yoktur. Söylenenlerin hepsi rivayet bilgilerdir kesin değildir. Onun için bizler, Kur’an ayetlerini bir bütün olarak değerlendirmeliyiz ve anlamaya çalışmalıyız. Sizce Allah ihtiyacı olana yardım ve destek olmak için yüzünüzü ve kollarınızı yıkayın, başınızı ve ayaklarınız mesh edin ondan sonra mı bu yardımı yapın diyor? Bakın yalnız bu ayet bile bu düşüncenin hatalı olduğunu gösteriyor. Hakkı Yılmaz bu ayeti, nasıl tercüme etmiş ona bakalım. Bu konuyla ilgili ayetleri özellikle Say. Hakkı Yılmazın Kur’an mealinden verip, daha sonra farklı meallerle karşılaştırmak istiyorum. Yorumunu sizlere bırakıyorum. “*EY İMAN ETMİŞ KİŞİLER! SALÂTA [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA KURUMLARINA] DOĞRU KALKTIĞINIZ/TOPLUM İÇİNE ÇIKTIĞINIZ ZAMAN, HEMEN YÜZLERİNİZİ VE DİRSEKLERE KADAR ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞLARINIZI VE İKİ TOPUĞA KADAR AYAKLARINIZI EL İLE SİLİN”* Demek ki bu ayette geçen salatı yerine getirirken, Allah bizlerden önce temizlenmemizi istiyor. Peki, neden olabilir? Çünkü kendisinin huzuruna durup, ona SALAT edeceğiz yani ondan yardım dileyip, onun şanını yücelteceğiz de ondan. Yoksa söyledikleri gibi insanlara yardım ve destekte bulunmak için yüzler, kollar, yıkanıp baş ve ayaklar mesh edilmez. Bakın bu konuya açıklık getirecek bir ayeti, Hakkı Yılmazın mealinden yazalım. *Taha 14:** HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ BEN, ALLAH’IN TA KENDİSİYİM. İLÂH DİYE BİR ŞEY YOKTUR BENDEN BAŞKA. O HÂLDE BANA KULLUK ET VE BENİ ANMAK İÇİN SALÂTI İKAME ET [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA KURUMLARI OLUŞTUR-AYAKTA TUT] UYARISINA KULAK VER. (Hakkı Yılmaz)* Ne yazık ki kafamızdaki düşünceyi inancı, işte böyle bizler ayetlere söyletmeye çalışıyoruz. Lütfen kendimizi kandırmayalım ayetleri tarafsız anlamaya çalışalım. Bakın Allah SALAT emrini ikinci cümlesinde nasıl açıklıyor. “*O HÂLDE BANA KULLUK ET VE BENİ ANMAK İÇİN SALÂTI İKAME ET*” *Demek ki bu ayette bahsedilen salat, Allah’a kulluk görevimizi yerine getirmemizi ve özellikle kendisini anmamızı, ondan yardım dileyerek dua etmemizi istediği SALAT olduğu anlaşılıyor.* Sayın Hakkı Yılmaz’ın düşünce ve inancına apaçık ayet uymadığı için, parantez içinde hemen farklı bir anlam verip, mali yönden ve zihinsel açıdan destek olma diye de yazmış. Yazmış ama ayet muhkem bir şekilde, Allah’ın bizzat kendisine karşı kulluk görevimizin yapılmasını istediği *SALATTAN* bahsediyor. Ne yazık ki Allah’ın ayetleri ile işte böyle kendi inançlarına uydurmaya çalışanlar, mezhepler, tarikat ve cemaatler anlamları ile oynuyor, toplumun kafasını karıştırıyorlar. Allah’ın kendisine kulluk görevimiz adına salatı emrettiği bir ayeti, yine Say. Hakkı Yılmazın mealinden yazalım. *Nisa 101:* *VE YERYÜZÜNDE SEFERE ÇIKTIĞINIZ ZAMAN, KÂFİRLERİN; ALLAH’IN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELERİN SİZE BİR KÖTÜLÜK YAPACAĞINDAN KORKARSANIZ SALÂTTAN [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA ÇALIŞMANIZDAN] KISALTMANIZDA [EĞİTİMİ-ÖĞRETİMİ KISA KESMENİZDE] SİZİN İÇİN BİR SAKINCA YOKTUR. ŞÜPHESİZ KÂFİRLER; ALLAH’IN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELER, SİZİN İÇİN APAÇIK DÜŞMANDIRLAR.* *(Hakkı Yılmaz)* Bakın Müslümanlar savaştalar ve Allah bu durumda SALATI yani kendisine karşı şekilsel yapılacak duayı, saygıyı yani namazı yerine getirirken, düşmanlarınız size zarar verebilirler diyerek, *SALATINIZI KISA TUTMANIZDA SAKINCA YOKTUR DİYOR. *Say. Hakkı Yılmaz’ın, Salat konusunda aşırı takıntılı olduğu anlaşılıyor. Savaştaki insanların bile salatı yerine getirirken, mali yönden zihinsel açıdan destek olmaktan bahsediyor. Zorlama yaparak, gerçeklerin üstünü örtemeyiz. Şimdide yine Hakkı Yılmaz’ın mealinden, acaba bizlerin namaz diye çevirdiğimiz salatın, ne zaman yapılması gerektiği konusunda bir örnek verelim. *Hud 114:** VE GÜNDÜZÜN İKİ TARAFINDA VE GECENİN YAKIN SAATLERİNDE SALÂTI [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMAYI; TOPLUMU AYDINLATMAYI OLUŞTUR-AYAKTA TUT], ÇÜNKÜ İYİLİKLER KÖTÜLÜKLERİ GİDERİR. BU, İBRET ALANLARA BİR ÖĞÜTTÜR. (Hakkı Yılmaz)* *HER SALAT KELİMESİNİ GÖRÜP, NAMAZ DİYE ÇEVİRENLERİN YAPTIĞI GİBİ, HAKKI YILMAZ’DA HER SALATI, PARANTEZ İÇİNDE AÇIKLAMA GEREĞİ DUYMUŞ VE MALİ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA DİYE TERCÜME ETMİŞ.* Kur’an insanların maddi, mali yönden bir birine destek olma konusunu açıklarken *İNFAK, ZEKÂT BAŞLIĞI ALTINDA ANLATIR. Birçok ayetinde salat edin, zekât verin diyerek ayrı ayrı zikreder. *Haşa Rabbimiz bizlere bu konuları, detaylı açıklayamadı da parantez içinde açıklama gereğimi duyuluyor. Diyelim ki söylediği gibi salat mali ve zihinsel destek olma anlamına gelir diyelim bir an. Allah bu görevi gündüzün iki tarafında yani sabah ve akşama yakın saatlerde mi yapın diyor? Allah’ınızı severseniz insanlara yardımı, desteği Allah neden sabah erken saatlerinde ya da akşama doğru gün batarken yapın desin? *HALA BU DÜŞÜNCENİN MANTIK VE KUR’AN DIŞI OLDUĞUNU ANLAYAMADIK MI? Bu durumda Kur’an bizim, namaz diye çevirdiğimiz bu ibadeti nasıl yapmamız gerektiğini söylüyor Kur’an’da şimdide ona bakalım. Tabi yine Hakkı Yılmazın, özellikle mealinden bakalım.* *Bakara 125:* *VE BİZ, BİR ZAMAN BU BEYT’İ/İLK YAPILAN OKULU, İNSANLAR İÇİN BİR SEVAP KAZANMA/ DÖNÜŞ YERİ VE BİR GÜVEN YERİ YAPMIŞTIK. –SİZ DE İBRÂHÎM’İN GÖREV YAPTIĞI YERDEN BİR SALÂT YERİ [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEĞİN; TOPLUMUN AYDINLATILMASININ GERÇEKLEŞTİRİLECEĞİ BİR YER] EDİNİN.– VE BİZ, İBRÂHÎM İLE İSMÂÎL’E, “BEYTİMİ, DOLAŞANLAR, İBÂDETE KAPANANLAR VE BOYUN EĞİP TESLİMİYET GÖSTERENLER, ALLAH’I BİRLEYENLER İÇİN TERTEMİZ TUTUN” DİYE AHİT ALMIŞTIK. (Hakkı Yılmaz)* Aynı ayeti bir başka mealden daha yazmak istiyorum ki, ayet nasıl gerçek anlamından saptırılmış, daha net görebilelim. *“HANİ EVİ (KÂBE’Yİ) İNSANLARA TOPLANMA YERİ VE GÜVEN (MEKÂNI) KILMIŞTIK. SİZ DE İBRAHİM’İN MAKAMINDAN BİR MUSALLÂ/NAMAZGÂH YERİ EDİNİN! İBRAHİM’E VE İSMAİL’E “TAVAF EDENLER, İBADETE KAPANANLAR, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUTUN!” DİYE EMRETMİŞTİK.” (Bakara 125)* Ayette özellikle *RUKKE’İ-SUCÛD* yani rükû ve secde kelimeleri geçiyor. Ama Hakkı Yılmaz bu kelimelerin yerine ibadete kapananlar, boyun eğip teslimiyet gösterenler demiş. Aslında bu iki kelimenin anlamı bunlar doğru. *PEKİ İBATEDE NASIL KAPANILACAK?** Ne yazık ki bu konuda, düşünmek bile istemiyorlar.* Ama bu toplantı yerinde özellikle bu hareketlerin yapıldığı ve bu şekilde ibadet edildiği çok açık ayetlerde belirtiliyor. Demek ki şekilsel bir ibadetten Kur’an bahsediyor. Elbette bugün günümüzde kılınan namaz, bu şekliyle Kur’an’da geçmez. Bu namaz şekli mezheplerin, rivayetlerin hadislerin öğrettiği bir namaz şeklidir. Demek ki Allah özellikle zamanını da verdiği vakitlerde, kıyam ederek, rükû ve secde ederek bizzat kendisine boyun eğdiğimizi, yalnız ondan yardım isteyip, ona şükranlarımızı sunduğumuz bir salattan bahsediyor. Şunu da söylemek isterim, mezheplerin ve rivayetlerin şekillendirdiği şekliyle değil, Allah’ın izah ettiği şekliyle de yalnız namaz kılabiliriz. Bunun aksini hiç kimse söyleyemez. Günümüz şekliylede kılabiliriz, yeterki Kur’an hükümlerine ters düşen bir konu olmasın. Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Şu anda Yahudiler ve Hristiyanlarda da, belki hepsinin yerine getirmediği*, KUR’AN’DA GEÇEN KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İLE YAPILAN BİR İBADETLERİ VAR. ONLARDA KENDİ İNANÇLARI DOĞRULTUSUNDA, FARKLI ŞEKİLLENDİRMİŞLER BU SALATI.* Hatta özellikle Yahudileri, böyle ibadet ederken video görüntülerini görmüşsünüzdür. Konumuzla ilgili, Hakkı Yılmazdan bir ayet örnek daha vermek istiyorum. Daha sonrada aynı ayeti farklı bir mealden vereceğim. *Hac 77:* *EY İMAN ETMİŞ KİMSELER! ZAFER KAZANMANIZ, DURUMUNUZU KORUMANIZ İÇİN, ALLAH’I BİRLEYİN, BOYUN EĞİP TESLİMİYET GÖSTERİN, RABBİNİZE KULLUK EDİN, İYİLİK YAPIN VE ALLAH UĞRUNDA GEREKTİĞİ GİBİ GAYRET GÖSTERİN. (Hakkı Yılmaz.)* *Hac 77:** EY İMAN EDENLER! RÜKÛ EDİN; SECDE EDİN; RABBİNİZE İBADET EDİN; HAYIR İŞLEYİN Kİ KURTULASINIZ! (Mehmet Okuyan)* Ayette özellikle *RÜKÛ VE SCUD* yani rükû ve secde kelimeleri geçiyor. Bizler ne yazık ki yanlış inançlarımızda ısrar edebilmek için, Kur’an’da geçen bu kelimeleri özellikle kullanmaktan kaçınıyor, başka anlamlar veriyoruz. Allah’a kulluk görevimiz olan bu ibadeti farklı bir şekilde anlaşılmasını sağlamaya çalışmak, bizlerin Kur’an’ı da yanlış anlamamıza neden oluyor. *ALLAH AÇIKÇA KENDİSİNE KULLUK ETMEMİZDEN BAHSEDİYOR. AMA BİZLER BU HÜKMÜN, ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORUZ*. Bu ve benzeri ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah bulunduğumuz yaşadığımız yerde özellikle *BİZLERDEN, KENDİSİNE TESLİMİYETİMİZİ SİMGELEYEN YANİ KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İLE YAPILAN İBADETTEN, DUADAN ÖZELLİKLE SÖZ EDİYOR.* Bu ibadeti de toplu olarak, haftada bir gün çağrıldığında yapılmasını istiyor. Bunu yaparken de özellikle temizlenmemizi, yani abdest alarak yapmamız gerektiği bilgisini veriyor. Konumuzla ilgili bir başka ayeti iki farklı mealden vermek istiyorum. *Furkan 64:** RAHMÂN’IN [YARATTIĞI BÜTÜN CANLILARA DÜNYADA ÇOKÇA MERHAMET EDEN ALLAH’IN] KULLARI, RABLERİNE TESLİMİYET GÖSTEREREK VE KULLUK GÖREVLERİNİ YERİNE GETİREREK |
Ata Atun <ata...@gmail.com>: Oct 06 12:03PM +0300
Bu haftaki KÖŞE YAZI'mı ekte gönderiyorum. İyi çalışmalar dilerim. Selam ve Saygılarımla *Prof. Dr. (İn. Müh), Doç. Dr. (UA İlş) Ata ATUN* KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili |
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz. Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek ve gruptan artık e-posta almamak için turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin. |