Re: [104715] turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com adlı grubun özeti - 5 konu konuda 5 güncelleme ileti

8 views
Skip to first unread message

Remzi Uysal

unread,
Oct 12, 2025, 6:18:40 AM (9 days ago) Oct 12
to turkiye-i...@googlegroups.com
Değerli arkadaşlarım,
eMail ve önemli bilgiler-yazılar için teşekkür ederim.
Sevgi ve selamlarımla
Remzi Uysal

Am Dienstag, 7. Oktober 2025 um 02:26:02 MESZ hat <turkiye-i...@googlegroups.com> Folgendes geschrieben:


ismet soner عصمة سونر <ismet...@gmail.com>: Oct 06 10:51PM +0300

[image: image.png]
Gülay (1955, İstanbul)
Şarkı yazarı, yorumcusu
 
[image: image.png]
Bülent Gümüş
Hakkında bir bilgi bulunamamıştır
 
*"Yaralandım"*
*Albüm: Damlalar*
*Söz, müzik: Bülent Gümüş*
*İcrâ: Gülay*
 
 
Şarkı ekte 👇
 
--
PRIMUM NON NOCERE
http://www.facebook.com/ismetsoner
http://groups.google.com.tr/group/bursaforum
Bedrettin Keleştemur <bkeles...@gmail.com>: Oct 06 04:46PM +0300

KIRGIZİSTAN’DA BİR HAFTA
Bedrettin KELEŞTİMUR
Elâzığ Şehrinden, ‘görkemli bir ekip’ 30 Eylül-03 Ekim 2025 tarihinde
Kırgızistan’da, “Uluslararası Şiir Festivali- Alıkul, Vatanın Şairi”
programında en müstesna yerini alıyor.
Bu tarihi programa; Türkiye’den, Kırgızistan, Rusya, Azerbaycan,
Kazakistan ve Özbekistan’dan şairler, yazarlar, sanatçılar, bilim
insanları ve devlet temsilcileri katıldılar.
Elâzığ Şehri, her zaman için farklı… Duruşu da, vakarı da, temsil
gücüde fevkalade… Elâzığ Valisi Numan Hatiboğlu, Belediye Başkanı
Şahin Şerifoğulları, Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mehmet
Yılmaz ile birlikte, bu coğrafyayı çok iyi tanımlayan bilim
adamlarımız; Prof. Dr. Ahmet Buran, Prof. Dr. Ercan Alkaya, Prof. Dr.
Süleyman Kaan Yalçın… Her biri bu şehrin yüzakı oldular. İş dünyasını
temsilen de, ETSO Başkan Vekili Gürkan Talo katılım sağladılar. Elâzığ
Belediyesinden Başkan Yrd. Nazif Bilginoğlu, Özel Kalem Md. Levent
Sancar, Kültür Md. Yrd. Fethi Koç… F.Ü. İletişim Fakültesi’nden Dr.
Öğr. Üyesi Tamer Kavuran ve Öğr. Gör. Recep Bağcı… Sanat dünyamızdan
Yalçın Turhan ile Fethi Açıkgöz… Kanal Fırat’tan ise Genel Yayın Müd.
Zeki Akbıyık ile Kameraman Ufuk Çakaroğlu davetli olarak katıldılar.
Kırgızistan’da arabamızda; Azerbaycan’dan Adil Cemil, Kazakistan’dan
Zemzegül Nazarbek Kızı, Rusya’dan Kopeykina N.G. Özbekistan’dan
Haydarova Risalat, Türk-Kazak Üniversitesinden Doç.Dr. Mehmet Özeren
ve bu organizasyonun mimarlarından Muhammed Şener Bulut…
Açılışlar, resmi toplantılar, konserler, gezi programları bir bütün
içerisinde bizleri, ‘kendi tarihimizle buluşturuyordu’
Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek ile Issık Göl, Türkistan’ın ‘saklı cenneti’
30 Eylül 2025 Günü, Pazartesi’nden itibaren günboyu programlar… Elâzığ
heyetinde, ‘güçlü bir temsil duruşu…’ O duruşu şüphesiz ki, Elâzığ
Valisi, Belediye Başkanı, Rektör Yrd. ETSO Başkan Vekili ile birlikte
bu coğrafyanın her biri uzmanı bilim adamlarımızın varlığı… Kanal
Fırat’ın Bişkek ve Issık Gölden gerçekleştirdiği canlı yayınlar… Recep
Bağcı’nın profesyonel fotoğraf çekimleri… Sürekli koşuşturan programın
koordinatörü M. Şener Bulut’un koşuşturmaları… Her şeyiyle mükemmeldi…
Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, konuşmasında Türkiye – Kırgızistan
ilişkilerinin köklü geçmişine dikkatleri çekiyordu; “1991’de
bağımsızlığını kazanan Kırgızistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye
olmuştur. 1995’te kardeşliğin nişanesi olarak iki devlet birlikte
Manas Üniversitesi’ni kurmuştur. 2007’de Elazığ’daki Hazar Şiir
Akşamları’na Cengiz Aytmatov davet edilmiş, onurlandırılmış ve adına
bir park ile anıt yapılmıştır. Bütün bu adımlar, iki ülke arasındaki
kardeşliği güçlendirmiştir. Bugün burada olmaktan ve bu dostluğu bir
kez daha hissetmekten mutluluk duyuyorum. Hazırlayanlara, emeği
geçenlere ve katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.”
Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ise yaptıkları değerlendirmede;
“Türk Dünyası’nın ortak hafızasında derin izler taşıyan Alıkul Osmonov
anısına düzenlenen Uluslararası Şiir Festivali’ne katılmaktan büyük
mutluluk duydum. Kültür ve sanatın ışığında gönüllerimizi birleştiren
bu program bizlere derin bir iz bıraktı. Kırgız sanatçıların
seslendirdiği eserler ve Manas Destanı bizleri çok etkiledi. Elazığlı
sanatçılarımızın türkülerle sahneye renk katmasıyla bu gece Türk
Dünyası’nın ortak değerlerini bir kez daha yaşadık. Merhum Cengiz
Aytmatov yalnızca Kırgız halkının değil, Türk Dünyası’nın ortak değeri
ve hafızasıdır. Elazığ olarak onun adını yaşatmak bizim için bir
onurdur. Elazığ halkı kendisine daima büyük önem vermiştir. Bu
programın düzenlenmesine katkı sunan herkese yürekten teşekkür ediyor,
gönül coğrafyamızda daha nice birlikteliklerde buluşmayı diliyorum.”
Bu programın en hassas tarafı, “Elâzığ Valiliği- Issık Göl Bölge
Yönetimi Dostluk ve İş Birliği Protokolünün imzalanması…”
Issık Göl Bölge Valisi Çetigenov, Elâzığ Valisi Numan Hatiboğlu’na
‘fahri hemşehrilik unvanı’ takdim ettiler. Karakol Belediye Başkanı
Konibek Adıyev, Elâzığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ’na,
‘fahri meclis üyeliği beratı...’ takdim ettiler.
Fırat Üniversitesi ile Issık Göl Devlet Üniversitesi arasında; “eğitim
alanında ortak projeler yapılması ve öğrenci-akademisyen değişim
programlarının hayata geçirilmesi…” önceliğinde Üniversiteler arası
protokol imzalandı. Bu protokolü FÜ’den, Rektör Yrd. Mehmet Yılmaz ile
Issık Göl Devlet Üniversitesi adına Rektör Askarbek İmanbayev
imzaladılar. Bizlerde, bu tarihi protokollerin her iki ülke için de,
‘bereketli, uğurlu, daimi olmasını…’ yürekten diliyoruz.
Hazar Gölünden getirilen sular ise Issık Göle, ‘üst düzey protokol
tarafından…’ dualarla dökülecekti.
“KARDEŞ ŞEHİR…” şiirimizde, bu tarihi protokolü şiir diliyle anlatmaya çalıştım;
Isıkgöl, yâr Elâzığ’la kardeş olacak
İşbirliği, dostluk su gibi ömürlü…
Manas Destanı, daha gür, dokunaklı
Hazar’dan, Issıkgöle, ‘gönül çeşmesi…’
Dostluk, kardeşlik, hemşeri bağıyla;
Hemhal, bağ olacak, bağban olacak…
Bugün filizdi, yarın gür bir ağaç;
Dertli gönlüme, ‘meyve devşirecek’
Köprülerde yürür, ‘ilim, marifet…’
Kadirşinas dostla, zarafet yürür…
Elâzığ’da, Bişkek Kapısı yârdır…
O kapıdan geçilir, Kaşgar ruhuyla…
Aytmatov’la, “Gün Olur, Asra Bedel!”
O bedelin çilesi, Alıkul Osmonov’da…
Tüter ateşi, ‘aşk yolumuz vatan…’
Her zaman içinde vurgu yaparım, “Kırgızistan Coğrafyası İlk Müslüman
Türk Devleti Karahanlılar Devletinin tarihi sınırlarında kurulacaktı…”
Karahanlılar Coğrafyası aynı zamanda Mâverâünnehir’i de içerisine alan
bir büyük medeniyet coğrafyasıdır. Kırgızistan, coğrafi konumu
itibariyle de, Türkistan’ın kalbidir diyebilirim. Bizler, gönlümüzün
yarısını Ata diyarında bırakarak Bişkek’ten Elâzığ’a dönüş yaptık.
Tabi ki, Kırgızistan’ı, Bişkek ve Issık Göl’de tespitlerimiz
önemlidir. Alıkul Osmonov’a, Cengiz Aytmatov’a, Kaşgarlı Mahmut’a
verdikleri kıymet çok üst düzeydedir/ zirvededir. Aytmatov’un ve
Alıkul’un evleri birer müze haline getirilmiş… Türk Dünyasının da,
baştacı ettiği bu önemli şahsiyetler adına; ‘enstitüler…’ bizlerde
hayranlık uyandırdı…
Kırgızistan’ın Karakol Şehrinde yer alan, “Şecere Müzesinde…” Elâzığ
Köşesi bizler üzerinde hayranlık tesirleri yapmıştır.
Şunu hemen belirtmeliyim, “Kırgızistan Müzeler Ülkesidir…” Bişkek’te,
Issık Gölü Karakol Şehrinde; “Çocuk Müzelerini, Oyun ve Eğlence
Merkezlerini, Sanat Galerilerini, Ulusal Parkları, Sanat Müzelerini,
Özel ve Hediyelik Eşya Dükkânlarını, Özel Müzeleri, Tarih Müzeleri ve
Bilim Müzelerini…” rahatlıkla gezebilirsiniz.
Kültür, Tarih, Sanat, Edebiyat, Musiki ile birlikte folkloru bir
bütün içerisinde ‘hayat tarzı olarak…’ benimsemeleri çok önemlidir.
Belki bunda, “Manas Destanı’nın…” çok önemli etkilerinin olduğunu da
söyleyebilirim. Çocuklar, her biri cıvıl cıvıl, ‘içlerinde öyle
cevherler gördük ki…’
Kırgızistan’ın Başkenti, görülmeye değer… Bir sanat, kültür, edebiyat
şehri olmanın yanında; ‘şehircilik yönünden de gıpta ile baktık…’ O
büyük meydanları, binalardaki o zevk ve estetik, park ve bahçeleri,
geniş bulvarların yanında, ‘yürüyüş alanları…’ Kibri temsil eden, ‘çok
katlı yüksek binaların olmayışı…’ ve yerküresinde; ‘yeşilin ve
oksijenin en fazla olduğu şehirlerarasında ilk on içerisinde yer
alışı…’ Bizleri en fazla etkileyen şüphesiz ki, “4 bin rakımının
üzerindeki Tanrı/ veya Ala Dağları…” Küçük, büyük baş hayvanların
yanında at sürülerinin de yer aldığı, “O muhteşem yaylaları…” ve
yaylalar üzerinde kurulu olan çadırlar, mekânlar…
Sözümüzü, “DERVİŞ YÜREKLİ” şiirimizle noktalamak istiyorum.
Derviş yürekli nice Kırgız gördüm
At sırtında seferdir her günümüz
Gönülden gönüle yollar ördüm
Sabır, sükût, selamettir ünümüz
Yürür, dil okları kalbe nişandır
Ruhun cezbeye gelişi bir andır
Allahuekber, ya Rahman, ya Rahim
Kırgızistan’a mutlaka gidiniz… Bizim Ata Yurdumuz… Sıla-i Rahim
yapınız. Özellikle de, “Şecere Müzesinde…” Kaşgarlı Mahmud’un, “Dünya
Haritasına…” şöyle bir dokunun! Biz bir milletmişiz, hem de nasıl bir
milletmişiz… Selam olsun… Emektar bütün dostlara da minnettarım… Var
olunuz, eksik olmayınız… Ben, kendi ölçeğimde tarih dersi aldım… Manas
Destanının hala yazıldığına bir daha şahit oldum…
<korp...@istanbul.edu.tr>: Oct 06 03:16PM +0300

İSTANBULUN KURTULUŞ GÜNÜ: 6 EKİM 1923, KUTLU OLSUN !!!
 

 
Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen milletler, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.
 
Mustafa Kemal ATATÜRK
 

 
 
 
Şükrü Naili Paşa komutasındaki şanlı ordumuz,
 
6 Ekim 1923'te İstanbul'a böyle girmişti.
 

 
Değerli Arkadaşlar,
 
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra, 23 Ağustos 1923'ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul'dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği ise 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti.
 

 
6 Ekim 1923'te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul'a girdi ve işgal resmen sonlandı. İşgal 4 yıl 10 ay 23 gün sürdü.
 

 
Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü ve onunla birlikte İngiliz, Yunan, Fransız ve İtalyan kuvvetlerine karşı mücadele eden, hayatlarını veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi, sevgi ve saygı ile anıyoruz.
 

 
Güzel ülkemizde her yılın 6 Ekim'i İstanbul'un kurtuluş günü olarak belirlendi ve yıllardır kutlanmaya başlandı. Emperyalist ülkelerin Osmanlıya uyguladığı ekonomik ve askeri politikalar ile onu aciz bırakarak, ne kadar vahşi ve gaddarca yaptığı işgali unutmamak ve de unutturmamak gerekir. Bunun için de umarım her yıl, bu gün kutlamalara devam ederiz.
 

 
Sevgi ve saygılarımla (6.10.2025).
 
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
 

 

 

 
 
--
 
 
*Yasal Uyarı:* Bu elektronik posta, **buradan* 
<https://bilgiislem.istanbul.edu.tr/tr/duyuru/e-posta-yasal-uyari-e-mail-disclaimer-6400760071002D0059004B0075004A0039007400480039007900700046006200610041004F003200370077003200
*ulaşabileceğiniz Koşul ve Şartlara tabidir.
*Disclaimer: *This email is
subject to the Terms and Conditions available *here.*
<https://bilgiislem.istanbul.edu.tr/tr/duyuru/e-posta-yasal-uyari-e-mail-disclaimer-6400760071002D0059004B0075004A0039007400480039007900700046006200610041004F003200370077003200>
halukgta <halu...@gmail.com>: Oct 06 03:06AM -0700

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu,
Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek,
toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam,
rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu
makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû
ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur’an’da geçmediğini iddia
ettikleri konusu üzerinde olacak. Her düşünceye saygı duyarım ama lütfen
Kur’an’ı bazı kişilerin etkisinde kalmadan, özgür irademizle anlamaya
çalışalım, çünkü hepimiz bu dünyada Kur’an’dan imtihan ediliyoruz.
 
Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine
Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca
ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi
inanmadığı için karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan
büyük hata yapmış oluruz. *ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA
SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA
ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI
KUR’AN’DA EMRETMEMİŞ. GÜNÜMÜZDE KILINAN SALATA/NAMAZA, ALLAH’IN
EMRETTİKLERİNDEN ÇOK FAZLASINI MEZHEPLER, RİVAYETLER İLAVE ETMİŞTİR. *Kıyam,
rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin, duanın olmadığını savunan Sayın
Hakkı yılmazın, bu konuda ki düşüncelerinden bir bölüm sizlere sunmak
istiyorum. Eğer bir ayet bile bu anlatılana ters düşüyor ve aklımızda soru
işaretleri bırakıyorsa, söylenenlerin doğru olmadığı ortaya çıkmış olur.
 
*“Sonuç olarak [salât] sözcüğünün anlamını; “destek olmak, yardım etmek,
sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak” şeklinde özetlemek
mümkündür.*
 
*Dolayısıyla [salât] sözcüğünün anlamını, “yakın çevrede bulunan muhtaçlara
yardım” boyutuna indirgemek doğru olmayıp, “topluma destek olmak, toplumu
aydınlatmak, toplumun sorunlarını sırtlamak, üstlenmek ve gidermek”
boyutunu da içine alacak şekilde geniş düşünmek gerekir.*
 
*Yapılacak yardımın, sağlanacak desteğin gerçekleştirilme şeklinin ise
“zihnî” ve “malî” olmak üzere iki yönü bulunmaktadır.*
 
*• Zihnî yönü ile salât; eğitim ve öğretimle bireyleri, dolayısıyla da
toplumu aydınlatmak, rüşde erdirmek; en sağlam yola iletmek;*
 
*• Malî yönü ile salât; iş imkânları ve güvence sistemleri ile ihtiyaç
sahiplerine yardım etmek, onları zor günlerinde sırtlamak, böylece de
toplumun sıkıntılarını gidermektir.Kur’an’daki, “salât’ın ikamesi” ile
ilgili emir ve haber cümlesi niteliğindeki ifadeler genellikle “namazı
doğru kılın, namazlarını dosdoğru kılarlar” şeklinde çevrile gelmiştir.
Bizim, sözcüklerin anlamları üzerinden yaptığımız tahlil ise bu
çevirilerin, ifadenin anlamını yansıtması bakımından yetersiz kaldığını,
hatta yanlış olduğunu göstermektedir.*
 
*Bunu somutlaştırarak ifade etmek gerekirse “salâtın ikamesi”;*
*• Zihnî yönü ile eğitim ve öğretimin yapılması için okullar, halk evleri,
halk eğitim merkezleri açılması ve bunların ayakta tutulması.*
 
*• Malî yönü ile iş alanları açılması, Emekli Sandığı, Bağkur, SSK gibi
sosyal güvenlik sistemlerinin teşkil edilmesi, yoksul ve yetimlerin
desteklenerek -bekâr ve dulların evlendirilmesi de dâhil- sorunlarının
sırtlanması, dertlerine deva olunması için kurumlar oluşturulması ve
bunların yaşatılarak ayakta tutulması demektir.”*
 
*Bu düşünceye göre SALAT Allah’a karşı değil, yalnız insanların birbirine
karşı yaptığı bir davranış, yardım olarak algılanmış. Hâlbuki Kur’an’a
ayetlere baktığımızda salat, hem Allah’a karşı yapılan bir ibadet, dua
olduğu gibi, insanların birbirine karşı yapması gereken destek, yardım
anlamlarında da kullanılmış olduğunu görebiliriz.* Sizlere çok önemli bir
örnek vermek istiyorum. Bakın Allah SALAT için kalktığınızda önce ne yapın
diyor. *“EY İMAN EDENLER! SALATA KALKTIĞINIZ ZAMAN YÜZLERİNİZİ, DİRSEKLERE
KADAR ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞINIZI, MESH EDİN TOPUKLARA KADAR AYAKLARINIZI
DA.” (Maide 6)* Lütfen ayetin devamını siz Kur’an’dan okuyunuz. Önce şunu
hatırlatmak isterim, rivayetler ve mezheplerin öğretisine göre abdest
ayetinin Medine de indirildiğini, namazın ise Mekke döneminde *MİRAÇ* ile
farz kılındığı anlatılarak, toplumun kafasında çelişkiler yaratılmaktadır.
Namazın Kur’an’da bahsedilmeyen Miraç ile emrolunduğunu söylemek, Kur’an’a
saygısızlıktır. Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum diyorsa, bu
hükmün dışına çıkan, Allah’ın sınırlarının dışına çıkmış demektir. Bu
hatalı inançtan dolayı, namazın olmasının mümkün olmadığı söylenmekte ve
madem Allah namazı emretmiş onunda abdest alınarak yapılacağına hükmetmiş,
bu durumda Müslümanlar abdest emri gelmeden, *ABDEST ALMADAN MI NAMAZ
KILIYORLARDI* diyerek, toplumun kafasında çelişkiler yaratmaktadırlar.
Elimizde Kur’an’ın orjinal ve kesin indiriliş sırası yoktur. Olmasının da
bir önemi yoktur. Çünkü Kur’an tek bir başlık altında değil, konulara
*SURELERLE* ayrılmıştır. Ayrıca hangi ayet, hangi tarihte gelmiştir
şeklinde de bir bilgi yoktur. Söylenenlerin hepsi rivayet bilgilerdir kesin
değildir. Onun için bizler, Kur’an ayetlerini bir bütün olarak
değerlendirmeliyiz ve anlamaya çalışmalıyız.
 
Sizce Allah ihtiyacı olana yardım ve destek olmak için yüzünüzü ve
kollarınızı yıkayın, başınızı ve ayaklarınız mesh edin ondan sonra mı bu
yardımı yapın diyor? Bakın yalnız bu ayet bile bu düşüncenin hatalı
olduğunu gösteriyor. Hakkı Yılmaz bu ayeti, nasıl tercüme etmiş ona
bakalım. Bu konuyla ilgili ayetleri özellikle Say. Hakkı Yılmazın Kur’an
mealinden verip, daha sonra farklı meallerle karşılaştırmak istiyorum.
Yorumunu sizlere bırakıyorum. “*EY İMAN ETMİŞ KİŞİLER! SALÂTA [MÂLÎ YÖNDEN
VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA KURUMLARINA] DOĞRU
KALKTIĞINIZ/TOPLUM İÇİNE ÇIKTIĞINIZ ZAMAN, HEMEN YÜZLERİNİZİ VE DİRSEKLERE
KADAR ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞLARINIZI VE İKİ TOPUĞA KADAR AYAKLARINIZI EL
İLE SİLİN”*
 
Demek ki bu ayette geçen salatı yerine getirirken, Allah bizlerden önce
temizlenmemizi istiyor. Peki, neden olabilir? Çünkü kendisinin huzuruna
durup, ona SALAT edeceğiz yani ondan yardım dileyip, onun şanını
yücelteceğiz de ondan. Yoksa söyledikleri gibi insanlara yardım ve destekte
bulunmak için yüzler, kollar, yıkanıp baş ve ayaklar mesh edilmez. Bakın bu
konuya açıklık getirecek bir ayeti, Hakkı Yılmazın mealinden yazalım.
 
*Taha 14:** HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ BEN, ALLAH’IN TA KENDİSİYİM. İLÂH DİYE BİR ŞEY
YOKTUR BENDEN BAŞKA. O HÂLDE BANA KULLUK ET VE BENİ ANMAK İÇİN SALÂTI İKAME
ET [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA
KURUMLARI OLUŞTUR-AYAKTA TUT] UYARISINA KULAK VER. (Hakkı Yılmaz)*
 
Ne yazık ki kafamızdaki düşünceyi inancı, işte böyle bizler ayetlere
söyletmeye çalışıyoruz. Lütfen kendimizi kandırmayalım ayetleri tarafsız
anlamaya çalışalım. Bakın Allah SALAT emrini ikinci cümlesinde nasıl
açıklıyor. “*O HÂLDE BANA KULLUK ET VE BENİ ANMAK İÇİN SALÂTI İKAME ET*” *Demek
ki bu ayette bahsedilen salat, Allah’a kulluk görevimizi yerine getirmemizi
ve özellikle kendisini anmamızı, ondan yardım dileyerek dua etmemizi
istediği SALAT olduğu anlaşılıyor.* Sayın Hakkı Yılmaz’ın düşünce ve
inancına apaçık ayet uymadığı için, parantez içinde hemen farklı bir anlam
verip, mali yönden ve zihinsel açıdan destek olma diye de yazmış. Yazmış
ama ayet muhkem bir şekilde, Allah’ın bizzat kendisine karşı kulluk
görevimizin yapılmasını istediği *SALATTAN* bahsediyor. Ne yazık ki
Allah’ın ayetleri ile işte böyle kendi inançlarına uydurmaya çalışanlar,
mezhepler, tarikat ve cemaatler anlamları ile oynuyor, toplumun kafasını
karıştırıyorlar. Allah’ın kendisine kulluk görevimiz adına salatı emrettiği
bir ayeti, yine Say. Hakkı Yılmazın mealinden yazalım.
 
*Nisa 101:* *VE YERYÜZÜNDE SEFERE ÇIKTIĞINIZ ZAMAN, KÂFİRLERİN; ALLAH’IN
İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELERİN SİZE BİR KÖTÜLÜK
YAPACAĞINDAN KORKARSANIZ SALÂTTAN [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK
OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA ÇALIŞMANIZDAN] KISALTMANIZDA [EĞİTİMİ-ÖĞRETİMİ
KISA KESMENİZDE] SİZİN İÇİN BİR SAKINCA YOKTUR. ŞÜPHESİZ KÂFİRLER; ALLAH’IN
İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELER, SİZİN İÇİN APAÇIK
DÜŞMANDIRLAR.* *(Hakkı Yılmaz)*
 
Bakın Müslümanlar savaştalar ve Allah bu durumda SALATI yani kendisine
karşı şekilsel yapılacak duayı, saygıyı yani namazı yerine getirirken,
düşmanlarınız size zarar verebilirler diyerek, *SALATINIZI KISA TUTMANIZDA
SAKINCA YOKTUR DİYOR. *Say. Hakkı Yılmaz’ın, Salat konusunda aşırı
takıntılı olduğu anlaşılıyor. Savaştaki insanların bile salatı yerine
getirirken, mali yönden zihinsel açıdan destek olmaktan bahsediyor. Zorlama
yaparak, gerçeklerin üstünü örtemeyiz. Şimdide yine Hakkı Yılmaz’ın
mealinden, acaba bizlerin namaz diye çevirdiğimiz salatın, ne zaman
yapılması gerektiği konusunda bir örnek verelim.
 
*Hud 114:** VE GÜNDÜZÜN İKİ TARAFINDA VE GECENİN YAKIN SAATLERİNDE SALÂTI
[MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMAYI; TOPLUMU AYDINLATMAYI
OLUŞTUR-AYAKTA TUT], ÇÜNKÜ İYİLİKLER KÖTÜLÜKLERİ GİDERİR. BU, İBRET
ALANLARA BİR ÖĞÜTTÜR. (Hakkı Yılmaz)*
 
*HER SALAT KELİMESİNİ GÖRÜP, NAMAZ DİYE ÇEVİRENLERİN YAPTIĞI GİBİ, HAKKI
YILMAZ’DA HER SALATI, PARANTEZ İÇİNDE AÇIKLAMA GEREĞİ DUYMUŞ VE MALİ YÖNDEN
VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA DİYE TERCÜME ETMİŞ.* Kur’an insanların
maddi, mali yönden bir birine destek olma konusunu açıklarken *İNFAK, ZEKÂT
BAŞLIĞI ALTINDA ANLATIR. Birçok ayetinde salat edin, zekât verin diyerek
ayrı ayrı zikreder. *Haşa Rabbimiz bizlere bu konuları, detaylı
açıklayamadı da parantez içinde açıklama gereğimi duyuluyor. Diyelim ki
söylediği gibi salat mali ve zihinsel destek olma anlamına gelir diyelim
bir an. Allah bu görevi gündüzün iki tarafında yani sabah ve akşama yakın
saatlerde mi yapın diyor? Allah’ınızı severseniz insanlara yardımı, desteği
Allah neden sabah erken saatlerinde ya da akşama doğru gün batarken yapın
desin? *HALA BU DÜŞÜNCENİN MANTIK VE KUR’AN DIŞI OLDUĞUNU ANLAYAMADIK
MI? Bu durumda Kur’an bizim, namaz diye çevirdiğimiz bu ibadeti nasıl
yapmamız gerektiğini söylüyor Kur’an’da şimdide ona bakalım. Tabi yine
Hakkı Yılmazın, özellikle mealinden bakalım.*
 
*Bakara 125:* *VE BİZ, BİR ZAMAN BU BEYT’İ/İLK YAPILAN OKULU, İNSANLAR İÇİN
BİR SEVAP KAZANMA/ DÖNÜŞ YERİ VE BİR GÜVEN YERİ YAPMIŞTIK. –SİZ DE
İBRÂHÎM’İN GÖREV YAPTIĞI YERDEN BİR SALÂT YERİ [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL
AÇIDAN DESTEĞİN; TOPLUMUN AYDINLATILMASININ GERÇEKLEŞTİRİLECEĞİ BİR YER]
EDİNİN.– VE BİZ, İBRÂHÎM İLE İSMÂÎL’E, “BEYTİMİ, DOLAŞANLAR, İBÂDETE
KAPANANLAR VE BOYUN EĞİP TESLİMİYET GÖSTERENLER, ALLAH’I BİRLEYENLER İÇİN
TERTEMİZ TUTUN” DİYE AHİT ALMIŞTIK. (Hakkı Yılmaz)*
 
Aynı ayeti bir başka mealden daha yazmak istiyorum ki, ayet nasıl gerçek
anlamından saptırılmış, daha net görebilelim. *“HANİ EVİ (KÂBE’Yİ)
İNSANLARA TOPLANMA YERİ VE GÜVEN (MEKÂNI) KILMIŞTIK. SİZ DE İBRAHİM’İN
MAKAMINDAN BİR MUSALLÂ/NAMAZGÂH YERİ EDİNİN! İBRAHİM’E VE İSMAİL’E “TAVAF
EDENLER, İBADETE KAPANANLAR, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUTUN!”
DİYE EMRETMİŞTİK.” (Bakara 125)*
 
Ayette özellikle *RUKKE’İ-SUCÛD* yani rükû ve secde kelimeleri geçiyor. Ama
Hakkı Yılmaz bu kelimelerin yerine ibadete kapananlar, boyun eğip
teslimiyet gösterenler demiş. Aslında bu iki kelimenin anlamı bunlar doğru. *PEKİ İBATEDE
NASIL KAPANILACAK?** Ne yazık ki bu konuda, düşünmek bile istemiyorlar.* Ama
bu toplantı yerinde özellikle bu hareketlerin yapıldığı ve bu şekilde
ibadet edildiği çok açık ayetlerde belirtiliyor. Demek ki şekilsel bir
ibadetten Kur’an bahsediyor. Elbette bugün günümüzde kılınan namaz, bu
şekliyle Kur’an’da geçmez. Bu namaz şekli mezheplerin, rivayetlerin
hadislerin öğrettiği bir namaz şeklidir. Demek ki Allah özellikle zamanını
da verdiği vakitlerde, kıyam ederek, rükû ve secde ederek bizzat kendisine
boyun eğdiğimizi, yalnız ondan yardım isteyip, ona şükranlarımızı
sunduğumuz bir salattan bahsediyor. Şunu da söylemek isterim, mezheplerin
ve rivayetlerin şekillendirdiği şekliyle değil, Allah’ın izah ettiği
şekliyle de yalnız namaz kılabiliriz. Bunun aksini hiç kimse söyleyemez.
Günümüz şekliylede kılabiliriz, yeterki Kur’an hükümlerine ters düşen bir
konu olmasın. Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Şu anda Yahudiler ve
Hristiyanlarda da, belki hepsinin yerine getirmediği*, KUR’AN’DA GEÇEN
KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İLE YAPILAN BİR İBADETLERİ VAR. ONLARDA KENDİ
İNANÇLARI DOĞRULTUSUNDA, FARKLI ŞEKİLLENDİRMİŞLER BU SALATI.* Hatta
özellikle Yahudileri, böyle ibadet ederken video görüntülerini
görmüşsünüzdür. Konumuzla ilgili, Hakkı Yılmazdan bir ayet örnek daha
vermek istiyorum. Daha sonrada aynı ayeti farklı bir mealden vereceğim.
 
*Hac 77:* *EY İMAN ETMİŞ KİMSELER! ZAFER KAZANMANIZ, DURUMUNUZU KORUMANIZ
İÇİN, ALLAH’I BİRLEYİN, BOYUN EĞİP TESLİMİYET GÖSTERİN, RABBİNİZE KULLUK
EDİN, İYİLİK YAPIN VE ALLAH UĞRUNDA GEREKTİĞİ GİBİ GAYRET GÖSTERİN. (Hakkı
Yılmaz.)*
 
*Hac 77:** EY İMAN EDENLER! RÜKÛ EDİN; SECDE EDİN; RABBİNİZE İBADET EDİN;
HAYIR İŞLEYİN Kİ KURTULASINIZ! (Mehmet Okuyan)*
 
Ayette özellikle *RÜKÛ VE SCUD* yani rükû ve secde kelimeleri geçiyor.
Bizler ne yazık ki yanlış inançlarımızda ısrar edebilmek için, Kur’an’da
geçen bu kelimeleri özellikle kullanmaktan kaçınıyor, başka anlamlar
veriyoruz. Allah’a kulluk görevimiz olan bu ibadeti farklı bir şekilde
anlaşılmasını sağlamaya çalışmak, bizlerin Kur’an’ı da yanlış anlamamıza
neden oluyor. *ALLAH AÇIKÇA KENDİSİNE KULLUK ETMEMİZDEN BAHSEDİYOR. AMA
BİZLER BU HÜKMÜN, ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORUZ*. Bu ve benzeri ayetlerden de
anlıyoruz ki, Allah bulunduğumuz yaşadığımız yerde özellikle *BİZLERDEN,
KENDİSİNE TESLİMİYETİMİZİ SİMGELEYEN YANİ KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İLE YAPILAN
İBADETTEN, DUADAN ÖZELLİKLE SÖZ EDİYOR.* Bu ibadeti de toplu olarak,
haftada bir gün çağrıldığında yapılmasını istiyor. Bunu yaparken de
özellikle temizlenmemizi, yani abdest alarak yapmamız gerektiği bilgisini
veriyor. Konumuzla ilgili bir başka ayeti iki farklı mealden vermek
istiyorum.
 
*Furkan 64:** RAHMÂN’IN [YARATTIĞI BÜTÜN CANLILARA DÜNYADA ÇOKÇA MERHAMET
EDEN ALLAH’IN] KULLARI, RABLERİNE TESLİMİYET GÖSTEREREK VE KULLUK
GÖREVLERİNİ YERİNE GETİREREK
Ata Atun <ata...@gmail.com>: Oct 06 12:03PM +0300

Bu haftaki KÖŞE YAZI'mı ekte gönderiyorum.
 
İyi çalışmalar dilerim.
Selam ve Saygılarımla
 
*Prof. Dr. (İn. Müh), Doç. Dr. (UA İlş) Ata ATUN*
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz.
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek ve gruptan artık e-posta almamak için turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
DAVETIYE_TÜRKİYE' DE ALMAN IZLERI_20.011.2025_.pdf
DAVETIYE_TÜRKİYE' DE ALMAN IZLERI_20.11.2025_ (2) - Kopie.docx
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages