Re: [TÜRKİYE:36291] Turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com adlı grubun özeti - 25 konu konuda 25 güncelleme ileti

19 views
Skip to first unread message

Avrupaa Türkmenleri

unread,
Aug 24, 2014, 9:45:13 AM8/24/14
to Turkiye-i...@googlegroups.com
Burası Kerkük Ölüm Yoruldu

İşte haber: http://bit.ly/1AK6018

Yavuz Aslan
Araştırmacı-Yazar


2014-08-23 16:07 GMT+02:00 <Turkiye-i...@googlegroups.com>:
Lale Gurman <lale....@gmail.com>: Aug 23 03:41PM +0300

Değerli dostlar,
 
Saygın Kayhan Kantarlı'nın Y-CHP'li Milletvekili Rıza Türmen'e alttaki
seslenişi, bir süre önce Türmen'e yollamış olduğum ekteki yazımı anımsattı.
Bu Y-CHP'liler duruyor duruyorlar, sonra birden bire umulmadık çıkışlarla
ortalıklara çıkıyorlar.
Saygın Kantarlı bu durumun nedenini bulmuş, çok doğru olarak çözmüş. Ben de
kendisine katılıyorum.
Rıza Türmen beye şifalar diliyorum.
 
Dostlukla,
Lâle Gürman
 
 
 
 
 
MUHTEREM İZMİR MİLLETVEKİLİ RIZA BEYEFENDİ
 
İzmirli bir seçmeniniz olarak size bir dost tavsiyesinde bulunmak istiyorum.
 
*"Hem ulusalcı hem solcu olunmaz"* DİYE BUYURMUŞSUNUZ
 
 
 
 
BAKIN EFENDİM,
*SOLCULUK HER ŞEYDEN ÖNCE*
*EMPERYALİZME, EMEK SÖMÜRÜSÜNE, SÖMÜRGELEŞMEYE, DİNCİLİĞE, ULUSAL
VARLIKLARIMIZIN YAĞMALANMASINA; DİN, DİL, IRK VE MEZHEP AYIRIMI
YAPILMASINA, DOĞANIN TAHRİP EDİLMESİNE VE SAVAŞA KARŞIDIR. *
 
*ULUSALCILIK İSE ANTİEMPERYALİZMİ, EMEĞİN HAKKINI, BAĞIMSIZLIĞI, LAİKLİĞİ,
ULUSAL VARLIKLARIMIZA SAHİP ÇIKILMASINI, YURTTAŞLAR ARASINDA HİÇ BİR AYIRIM
GÖZETMEKSİZİN EŞİTLİK VE ADALETİ, TEMİZ VE YAŞANILIR BİR ÇEVRENİN İNSAN
HAKKI OLDUĞUNU VE BARIŞI SAVUNUR*
 
SİZ ŞİMDİ BUNLARIN FARKLI OLDUĞUNU SÖYLERSENİZ BEN DE DERİM Kİ,
 
*-BU BİR DEMANS BELİRTİSİ OLABİLİR...LÜTFEN CİDDİYE ALIP BİR UZMANA GÖZÜKÜN*
 
 
Sağlık dileklerimle
CHP Üyesi
Kayhan KANTARLI
 
e-mail: kayhank...@gmail.com
Tel: (0532)-6301473
 
 
 
--
Kayhan KANTARLI
e-mail: kayhank...@gmail.com
Tel: (0532)-6301473
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
--
 
*YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!*
 
 
*VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!*
 
*FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!*
Salih Arikan <slh.a...@gmail.com>: Aug 23 03:49PM +0300

Dün Sabah cep telefonumdan arandım:
-Burası...sigorta KURUMU. Muzaffer Candaner ile mi görüşüyoruz?
-Evet.
-Size vereceğim bilgiler doğru ise lütfen onaylayınız. Dediler.
Sonra, tek-tek : Adresimi, doğum tarihimi, ev tlf.numaramı, medeni halimi,
emekli olduğumu ve (en önemlisi) kimlik numaramı kendiler söylediler; doğru
olduğu için de benden de EVET cevabını aldılar.
Akabinde görüşme şöyle devam etti:
-Şu anda kullandığınız kredi kartı X bankasına ait.
-(O da doğru) Evet de bütün bunları niçin soruyorsunuz?
-Bakın, anlaşıldığı gibi bütün bilgileriniz doğru. Biz bunları size bir
poliçeden okuyoruz. İki yıl önce, iki yıllık bir kaza sigortası
yaptırmışsınız. Binlercesinde olduğu gibi; İlk yılı kampanya idi. İkinci
yılın primini (geçtiğimiz yıldan bahsediyor) ödememişsiniz. Tutarı X kadar.
Şimdi bize biraz önce bahsettiğimiz kredi kartınızın numarasını verin.
Tahsilât yapacağız.
-Peki. Ancak bu defa benim size bir sorum olacak: Emekli olduğumu
söylediniz. Nereden emekli olduğumu biliyor musunuz?
-HAYIR.
-Ben emekli Cumhuriyet Başsavcısıyım. Kart numaramı istiyordunuz. Buna
gerek yok, siz bana tam firma unvanınızı ve açık adresinizi veriniz.
-(Cılız bir sesle) Neden?
-Bulunduğunuz şehrin emniyet müdürüne telefon edip, Mali Şube ve
Dolandırıcılık Masasından bir karma ekibin adresinize gelmesini
sağlayacağım. Onlara banka hesap numaranızı verin de havale çıkartayım.
-Önce "GURK" diye bir yutkunma sesi geldi. Sonra sessizlik. Sonra telefon
kapandı.
 
Ekranda çıkan 0800 lü telefonu 118 18 ve 118 80 den sordum. Beklediğim
gibi: "Kayıt Yok" cevabını aldım.
Kaza sigortası, poliçe falan tamamen uydurma. Ancak yukarıda anlatılanlar
ayni ile vaki.
Buradan anlıyoruz ki, gizli kalması gereken bütün kişisel bilgilerimiz
maalesef ortalarda dolaşıyor.
Bu görüşmeyi teferruatıyla anlatmamın ve burada paylaşmamın sebebi ise şu:
Doğru ise binlerce kişiden bahsettiler. Dikkat size de böyle bir piyango
çıkmasın. Çıkar ise artık siz de bir savcı mı olursunuz? Hâkim mi? Emniyet
Amiri mi? Hazırlıklı bulununuz.
PAYLAŞLIM HERKES ÖĞRENSİN BU TUZAĞA DÜŞMESİN KİMSE
 
TÜRKİYE BEYAZAY DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ İLE İLGİLİ TÜM ETKİNLİK DUYURU VE
HABERLERİMİZE FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ.
 
https://www.facebook.com/turkiyebeyazaydernegiizmirsubesi
 
Beyazay tanıtım video linglerimiz
 
http://www.mynet.com/video/kanal/beyazayizmir
 
http://www.dailymotion.com/beyazayizmir1995
 
http://www.youtube.com/user/beyazayizmir
 
msn yureks...@hotmail.com
 
skp. saliharikan2
http://www.blogcu.com/kullanici/beyazayizmir1995
facabok. https://register.facebook.com/saliharikan2
 
twitter. http://twitter.com/beyazayizmir
mail grubuna katılmak icin
beyazayizmirbilgi...@googlegroups.com
<beyazayizmir%2Bsub...@googlegroups.com>
gsm. 0506 514 96 93
 
 
 
sabit.0232 483 10 44
www.beyazay.org.tr
"KERİM ÖZBEKLER" <kerimoz...@gmail.com>: Aug 23 03:34PM +0300

KISA KISA DUYURULAR...
 
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
 
24 AĞUSTOS 2014 PAZAR GÜNÜ, SAAT.10.00-12.30 ARASINDA;HOCA AHMED YESEVİ
VAKFI-KÜÇÜK AYASOFYA MAHALLESİ, KÜÇÜK AYASOFYA CADDESİ, HÜSEYİNAĞA
MEDRESESİ SULTANAHMET-İSTANBUL
TEL.0-212-6385012 FAX.0-212-6383547 ADRESİNDE, 15 GÜNDE 1 YAPILAN
KAHVALTILI YESEVİ DOSTLARI TOPLANTISI'NIN 99.YAPILACAKTIR. KAHVALTI İLE
SOHBET ARASINDA 5 DAKİKA HOCA AHMED YESEVİ'NİN DİVAN-I HİKMETLERİNDEN
SEÇMELER OKUNACAKTIR, TARİH ARAŞTIRMACISI VE YAZAR ORHAN SAKİN ''TARİHİ
KAYNAKLARA GÖRE İSTANBUL DEPREMLERİ'' KONUSUNU ANLATACAKTIR. İSTEYEN HERKES
BU TOPLANTIYI ÜCRETSİZ OLARAK İZLEYEBİLİR, İLGİLENENLERE ÖNEMLE DUYURULUR.
 
*****************************************************************************************
 
TURKEV
Boston, 15 Boston Street, Avlu ici, South Boston, MA 02127, 781 835 7650
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
 
ADRESİNDE, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLANACAKTIR.
 
Etkinlikte davetlilerin hazirlayacagi yemekler ikram edilecek. Sizler de
dilerseniz sevdiginiz yemeklerle etkinlige katkida bulunabilirsiniz.
 
ZAFER BAYRAMI PROĞRAMI İÇERİĞİ;
 
- Saygi Durusu ve Istiklal Marsi,
- Gunun anlam ve onemini belirten giris konusmasi,
- Ikram ve yemek arasi / Zafer Bayrami Ozel Fotograf Sunumu eşliğinde,
- 30 Agustos Zafer i hakkinda bir siir,
- Turgut Ozakman'in Su Cilgin Turkler VCD'sinin ZAFERE DOGRU (49dk) bolumu
seyredilecek,
- Cay-kahve esliginde sohbet.
 
AMERİKA-KANADA VE MEKSİKA'DA BULUNAN TÜRKLERE ÖNEMLE DUYURULUR.
 
*****************************************************************************************
 
KAYSERİ'DE 37 YILDIR AYLIK OLARAK YAYINLANAN ERCİYES DERGİSİ'NİN AĞUSTOS
2014 TARİHLİ 440.SAYISI YAYINLANDI VE BU GÜN POSTA VASITASI İLE ELİME
GEÇTİ, 32 SAHİFELİK BU DERGİYİ EDİNEREK OKUMAK. YAZI-ŞİİR GÖNDEREREK
YAYINLANMASINI SAĞLAMAK İSTİYORSANIZ AŞAĞIDA Kİ BİLGİLERİ KULLANARAK,
İRTİBAT KURABİLİRSİNİZ;
 
ALİM GERÇEL
ERCİYES DERGİSİ
SAHABİYE MAHALLESİ MUHTARLIĞI
KALENDERHANE SOKAK, NO 8
38010 KOCASİNAN-KAYSERİ
TEL+FAX.0-352-2317303
E POSTALAR;
alimg...@mynet.com
erciyes...@mynet.com
bi...@erciyesdergisi.com
 
İLGİLENEN GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR-EDEBİYATÇI VB.GİBİ KİŞİLERE ÖNEMLE DUYURULUR,
ALİM GERÇEL'E FACEBOOK ÜZERİNDEN DE ULAŞABİLİRSİNİZ.
 
*****************************************************************************************
 
ABD'NİN ÇİN SEDDİNE NAFİLE SEFERLERİ...
 
ORHAN ÖZKAYA
 
Batılı Haçlı irtica, ABD de perde gerisinde ve kendilerine köle haline
getirdikleri taşeron laşmış Afrika yönetimlerini de koalisyonlarına dâhil
ederek, başlattıkları Mali saldırısı, esas anlamda Çin'i dize getirmeye
yönelik bir operasyon. ŞİÖ, BRİCS ve Avrasya eksenini kır maya amaçlamak,
küresel finans ekonomisini savaş ekonomisiyle entegre etme saldırganlığını
Çin, Hindistan, Pakistan kadar ulaştırma hedefi... Bu nedenle Mali'yi Afrika
kapısı olarak kullanmakta, daha önce Fildişi Cumhuriyeti, Sudan, Çad,
Cibuti, Burkina Faso, Etopya ve Nijer'deki kapılara bir yenisini ekleyerek,
Afrika kıtasını ortaçağ emperyalizminden da ha beter karanlığa sürükleyerek
zorbalığını dayatmak... Çin ve Hindistan'ı Afrika'daki karşılıksız ekonomik
ve askeri işbirliği sürecinden uzaklaştırmak...
 
Afrika halklarının bağımsızlıkçı kalkınma hamlelerine darbe indirmek...
Bu nedenle Mali'yi acil plân olarak sıçrama tahtası halinde kullanıp,
askeri çıkartmayı önce Fransa'yla başlattılar. ABD, insansız hava aracı
yardımını Nijer'deki üssünden sağlıyor. İngiltere'de lojistik destek vermek
için Mali'ye girdi. Bütün bunlar, koçbaşı olarak Fransa'nın kullanıldığını
ve askeri destek olarak ta iyice kısıtlı davrandıklarını gösteriyor.
 
ABD, Moğol İmparatorluğu'na mı özeniyor?
 
Aslında ABD, Moğolların Çin seferine çıkışı gibi, Çin Seddi'ne kadar
inme sevdasında, Ortadoğu'dan başlattığı yolculuğu, Afrika'nın Kuzeyi'nden
içlere doğru kaydırarak ilerletme ye çalışıyor. Avrasya, Hindistan ve
Pakistan'da uyguladığı halkları parçalayarak mikro milliyetçilik
stratejisinin iflası karşısında, bu sefer, Ortadoğu ve Kuzey ve Batı Afrika
kapılarını zorlayarak Çin'i basınç altında sıkıştırmayı hedefliyor. Ancak
Çin Seddi' ne kafasını fena halde vurmaktan da kurtulamayacak. Kapitalist
sömürgeciliğin sonuna doğru hızla yuvarlandığının ve artık sömürge
halklarının eskisi gibi kendilerini sömürtmeye niyetli olmadıklarını
anlaması pek fazla gecikmeyecek. AB ülkeleri toplu iflâsları yaşıyor; işte
Yunanistan'ın durumu, on binlerce insan sokaklarda yatıyor. Grevler, boy
kotlar ordu ve polis güçlerine kadar dayandı.
 
Genel grevler sürekli hale geliyor. Kemer sıkma önlemleri, kemerlerin
koparak tarumar olmasına neden oldu. Maaşlar ödenemiyor... Yunanistan bu
halde de diğer Avrupa ülkeleri farksız mı? Onlar da aynı koşulları yaşıyor;
İspanya, Portekiz, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Almanya ile
İngiltere kitlesel işçi çıkartmalarını toplumun sırtına yıkmış durumda. Bu
durum ABD ekonomisinde hiç de farlı görüntüler içermiyor. Kapitalist
sistemin üretim ekonomisini dışlayan, finans çılgınlığı son noktaya gelmiş
ve tepe taklak oluyor. Kendini yenileme masalları da fiyasko. Bütün bu
emperyalist kalp sıkışması, yattığı yoğun bakım kliniğinden dışarı atarak
saldırganlığa ve halklara vahşi savaşlarla yüklenmeyi hedeflemekte ve bey
ne temiz kan gitmediğini gösteriyor. İngiltere, AB'den ayrılacağını
açıkladı; ülkede sürekli işten çıkarmalar sürüyor. İngiltere halkı, Arap
ülkeleri ne, Asya ve Avrasya'ya iş için göç etmeye yöneliyor. AB'nin
lokomotifi Almanya'da da işsizlik yüzdeleri, yabancı işçiler içinde Türkler
arasında %30'u aşmış, diğer yabancılarda %25'e dayanmış. ABD'de ise durum
yoksul halk için yürekler acısı; siyahlar, yabancı göçmenlerle ABD
vatandaşı statüsü kazanamayan kaçak yabancılar için yaşamak zulüm halini
almış. Kendi vatandaşlarının her alandaki çalışma yaşamı, özel şirketlerin
iş yaşamında yarattığı çalışma koşulları adeta terör halini almış ve hiçbir
güvence söz konusu değil. Devlet her türlü sosyal haklardan çekilmiş,
emeklilik diye bir olay tamamen ortadan kalkmış ve tamamen özel
sigortaların hegemonyasına terk edilmiş. En temel sosyal haklar olan sağlık
ve eğitim de yine tamamen özel şirketlere bırakılmış. Ülke karton evler
kuşatması altında, uzaylı canlılar gibi garipleşmiş insanların yaşantısının
görüntüsüyle ağırlaşmış vaziyette. Paralı askerlik ve polislik seçenek
haline gelmiş. 10 milyon yabancı ülke vatandaşı oy kullanamıyor. ABD'de
yaşayan 13 mil yon kaçak yabancıyı affederek oylarını alan Obama, ancak
seçimi kazanabiliyor. Dış İşleri Bakanlığı'na CFR Başkanı getiriliyor...
 
Emperyalizmin kanlı eli El Kaide başrollerde;
 
Fransa'nın Amerika'nın desteğiyle 11 Ocak'ta başlattığı Mali operasyonu
Batılı ülkelerin Afrika'ya asker çıkarması için atlama rampası haline
getirildi. Bahane hep yine tanıdık ve klasik; El Kaide, IŞİD ve diğer
terörist gruplara karşı operasyon... Afrika'daki teröristlerin dünyanın öbür
ucundaki ülkelerin güvenliğine kast ettiğini ileri sürerek Afrika'ya askeri
üs kurmak fikri aslında, sömürüyü sürdürmek ten başka anlamı yok. Pentagon,
El-Kaide'yi kont rol etmek için Kuzeybatı Afrika'daki Nijer ve Burkina Faso
gibi ülkelere insansız hava aracı üssünü kurmaya çoktandır başladı bile.
Amerika'nın Afrika Kuvvetler Komutanı General Carter Ham, bu ülkelerin
yetkilileriyle görüşmeler yapmak üzere, 11 Ocak tarihinde Nijer'e giderek,
insansız uçak üssü ve Amerikan askerlerinin yerleştirilmesi hususunda
anlaşma yaparak döndü. Kurulacak üsse yaklaşık 300 Amerikan askerinin
gönderileceği ortaya çıktı. Amerika'nın bir de Cibuti'de bir üssü
bulunuyor. Burkina Faso'da da, yine ABD'li özel şirketlerinin kurduğu ve
kontrol altında tuttuğu insansız hava araçları merkezi bulunduruyor. Bu
arada İngiltere' de, Fransa'ya yardım çerçevesinde Mali'de lojistik üs
kurmayı planlıyor. Operasyonda lojistik ve istihbarat alanları yanında
asker desteğini de esirgemeyen İngiltere, 350 askerle iş gale iştirak etti.
Bu da gösteriyor ki, emperyalistler artık kendi halklarının savaş karşıtı
yoğun tepkisi karşısın da, işleri ya şirketlerle, az sayıda askere ya da
CIA, MOSSAD, MI6 gibi gizli örgütle re havale ediyorlar. Bunlara yerli
taşeron yönetimlerin işbirlikçi katkılarını da eklemeyi devam ettiriyor. Bu
arada, IMF'den de kredi rüşveti vermeyi esirgemiyor.
 
Diayou adalarındaki petrole de göz dikti;
 
Diayou adalarıyla ilgili, Çin'le Japonya arasındaki gerginlik ve
karşılıklı güç gösterisinin arkasında yine ABD var. Japonya ile büyük bir
hava tatbikatı yapması ve askeri güç gösteri sinde bulunması, soğuk savaş
döneminin enstrümanlarına yeniden başvurması demek oluyor. 16.01.2013
tarihinde Doğu Çin Denizi'nde yapılan tatbikat Çin'e gözdağı vermek ve
mercan adaları olan Diayou adaları etrafındaki petrole el koymak. Çin ve
Japonya arasındaki anlaşmazlığa kama gibi girmenin anlamı enerji yollarına
hâkim olmak tan uzaklaşmayı bir türlü hazmedememek. Bu adaların Çin'e ait
olduğu tartışılamayacak kadar kesin olduğu ortaya çıktığı halde, petrol
rezervinin çok büyük boyutlarda olması ABD'nin sömürü tutku sunu harekete
geçirmiş durumda.
 
Ezilen halklar hızla uyanıyor;
 
ABD'nin dünyaya bu kadar yayılmasının nedeni; sağladığı egemenlik
alanını ve kapitalist emperyalist sistemi yitirmemek... Stres içinde
paniklemesi ve bu stresi taşıyamayarak, sistemin kendini onarması ya da
yenilemesi amacıyla oraya buraya saldırması... Sağladığı teknolojik
üstünlükle enerji bölgelerine ve tehlikeli gördüğü Çin'e karşı psikolojik,
ekonomik ve stratejik savaşa kendisini zorunlu görmesi. İflas eden finans
ekonomisini, savaşla aşmaya çalışmasından başka bir şey değil. Bu nedenle
dünyanın geleceğini belirlemeye başla yan Çin, Hindistan, Rusya, Avrasya,
Iran, Suriye, Maliki Irak'ı ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki dengeli
işbirliğini kırmak... ABD, ne yaparsa yapsın Çin'le olan hesaplaşmasını
başarıya ulaştıramaz, çünkü artık, yeryüzünde sömürgeciliğe karşı büyük bir
bilinç fışkırmış durumda. Ülkeler bundan böyle kolay lokma olmaktan çıkmış,
kendilerini koruma reflekslerini geniş ittifaklarla sağlamış bulunuyorlar.
Kaç yıl uyutulursa uyutulsun halklar, kafalarına geçirilmek istenen ceset
torbalarını yırtıp atıyorlar. ABD, dünya da çok kutuplu seçeneğin önünde
yer alan Çin Seddi' ne kaç sefer yaparsa yapsın, nafile çaba içine düşmesi
kaçınılmaz olacaktır.
 
*****************************************************************************************
 
"İNCE- İNCE" OYUNLAR...
 
MAHMUT ÖZYÜREK
 
CHP Milletvekili ve Gurup Başkan vekili Muharrem İNCE, 5-6 Eylülde
yapılacağı duyurulan CHP olağanüstü kurultayında Genel Başkan adaylığını ve
Genel Başkan olursa izleyeceği politikaların ana çizgilerini de açıkladı.
 
"Bu noktada acil politikalar şunlar olmalı:
 
- Özgürlükçü demokrasiye ulaşmak ve yeni anayasa yapmak...
 
- AB ve 2023'de tam üyelik hedef olmalı.
 
- Dış politikanın saptırılan ekseni barış odaklı eksenine çevrilmeli.
 
- Kürt sorununun çözümünde TBMM etkin olmalı siyasi sorumluluğu olmayanlar
etkin olmamalıdır"
 
Bu politika; Türkiye'nin bağımsızlığını ve egemenliğini ipotek altına alan
AB üyeliğini, büyük bir ahmaklık ve utanmazlıkla savunan, Atatürkçü maskesi
altında ABD ve AB Mandacılığı yapan siyasetin yol haritasıdır. Türkiye'nin
Ulusal Egemenliğini Brüksel'e tesliminden yanadır.
 
"AB'ye girmek demek, Ulusal Egemenliği AB devletine teslime razı olma
anlamına gelmektedir. Peki, Ulusal Egemenliği AB'ye teslim etmenin anlamı
nedir? Ulusal Egemenliği AB'ye teslim etmenin anlamı, Hıristiyan Avrupa
Birliği'nin vesayeti altına girmek demektir.
 
Adı, unvanı, makamı ve rütbesi ne olursa olsun, her kim ki AB yanlısıdır,
o kişi "Ben Hıristiyan Avrupa Birliği'nin boyunduruğu altına girmeyi kabul
ediyorum" demektedir.
 
AB yanlısı olan Kemal Kılıçdaroğlu ve (Genel Başkanlığa adaylığını
açıklayan Muharrem İNCE) AB mandacısıdırlar. Yani İnce ve Kılıçdaroğlu,
Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB'ye teslime hazırdırlar. Ulusal
Egemenlik elden gidince, ortada bir ulusal devlet kalmayacağı da bir
gerçektir."(1)
 
AB Mandacısı Muharrem İnce'nin "yeni anayasa yapma"yı önceliklerine koyması
da Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB'ye teslime sabırsızlandığının
göstergesidir. Çünkü Sömürgeci ABD, AB, uluslar üstü şirketler ve bunların
içimizdeki uşakları, Türk Ulusunu ulusal egemenlikten yoksun ve savunmasız
bırakmak için koro halinde "YENİ ANAYASA" istemlerini her koşulda
dillendirmekte ve dayatmaktadırlar.
 
Yeni bir anayasa dayatmasındaki temel amaç, "Kayıtsız Şartsız Türk
Milletine ait olan Ulusal Egemenliğin" Hıristiyan AB'ye devredilebilmesini
sağlamaktır.
 
Mevcut anayasa ile yani 1982 Anayasası ile Ulusal Egemenliğimizin devri
asla mümkün değildir. İşte bu nedenle, ABD-AB Mandacılarının "yeni anayasa
yapma" konusunda "ayı ile yatağa girmeye bile razı" olmalarının nedeni
budur.
 
İNCE, daha sonra Halk TV de katıldığı söyleşide; Atatürkçü olduğunu
kanıtlayabilmek için; Ne kadar Amerikancı, Ne kadar AB'ci, ne kadar
bölücü, Ne kadar dinci olduğunu örnekler vererek açıkladı. Yani "merdi
Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler"(çingenin mert olanı, övünürken
hırsızlığını söyler) İNCE'DE öyle yaptı.
 
Konuşmalarında; "Atatürkçülük" ten vazgeçtiğini, sömürgeci ABD ve AB'ye,
yani emperyalizme kayıtsız koşulsuz "biat" ettiğini, "deliğe süpürülmemek"
için hiçbir onurlu devletin kabul edemeyeceği AB ve ABD dayatmalarını
yerine getirebilecek bir "ehliyet ve deneyim" sahibi olduğunu kanıtlamak
için çırpındı.
 
Arada bir "Atatürk adını" kullanarak izleyicilerin gazını almayı da ihmal
etmedi. Biz Muharrem İnce'ye Yanıtı Atatürk'e bırakalım.
 
"Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla
kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve
tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar.
 
"Oh, ne ala!... Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata
kavuşacağız!... Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne budalalık! İstanbul'un
yüce kişileri de bu fikirde. İçlerinden biri çıkıp da "Ya İstiklal, ya
ölüm" diyemiyor."
 
"Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden
yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği itiraf etmekten başka bir şey
değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek
başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez. Oysa Türk'ün
onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür."
 
Atatürk'ün "Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne budalalık!" diyerek
şiddetle kınadığı mandacıların Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurucusu olduğu
CHP'ye Genel Başkan adayı olmaları "İNCE- İNCE"
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 04:48PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Mehmet Harmanci <hmhar...@gmail.com>
Tarih: 23 Ağustos 2014 15:03
 
 
 
Konu: *Bakar mısın saat kaç acaba senin bileginde???..*. *Size Üç Misafir
Yolluyorum Onları İyi ağırlayın *
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
* Bakar mısın saat kaç acaba senin bileginde... bilegindeki saatin
yelkovanı akrepi biliyor mu ... altında akan sıcacık kanından geçenleri
kalbinden eriyip parmak uçlarına kadar akan tüm hayalleri... bilegindeki
saatin yelkovanı akrepi biliyor mu gözlerinin takıldıgı dalıp gittigi
zamanları... bilegindeki saatin yelkovanı akrepi biliyor mu gerçekten kaçan
zamanların degerini... biliyor mu gerçekten aşkın kaçı kaç geçerken
geldigini , bir sabah ansızın şans eseri... bilegindeki saatin yelkovanı
akrepi biliyor mu bildigini sandıklarını... kum saati kırgınlıklarımızı...
bilegindeki saatin yelkovanı akrepi kovalamaca oynayan birbirlerini
kovalayan iki ufak çocuk bence zamanı saymayı asla bilmeyen... ebeleme
telaşında tik tak nefes alan heyecanlı iki ufak çocuk ... çocuk tüm
saniyeler... tüm dakikalar... Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği
bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece
yarısı telaşla yataktan fırladığında;"Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli
sormadan, söylemeden anlamalı...Arka bahçede varlığını sezdirmeden,
mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her
daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik
gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni
güvenli kolları,...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna
merhem olmalı...En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp
gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...Onca
dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış
anlaşılmayacağını bilmeli.Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında
yanında durup koluna girebilmeli.Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli
ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten
olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin.Teklifsiz kefili olmalı
hatalarının; günahlarının yegane şahidi...Seni senden iyi bilen, sana
senden çok güvenen bir sırdaş...Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan
fırtınayı sezebilmelisin.Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş... *
* * Böyle bir dostum var benim.Pek sık görmesem de hep yanımda olduğunu
bildiğim, yalansız riyasız dertleşebildiğim.Kuşağımın en iyisiydi
hilafsız...Beraber okuduk, birlikte koştuk son 20 yılın amansız
parkurunu...Katılasıya ağladık, doyasıya güldük yol boyu... Ekmeğimizi ve
acılarımızı bölüştük. Çocuklar doğurduk, büyükler gömdük.Sonunda yara bere
içinde oraya buraya savrulduk.Buluştuk geçenlerde...Bitaptı; kayan bir
yıldız kadar ışıltılı, bir o kadar yorgun:"- N'apıyorsun" diye sordum."-
Seyrediyorum" dedi; "çaresizce, öfkeyle, şaşkınlıkla ama sadece
seyrediyorum".Seyrettiği; kuşağımızın en kötülerinin, pespayelik yarışında
ipi ilk göğüsleyenlerin zirveye hak kazanmalarındaki akıl almaz
gariplikti.İyiliğin ve ustalığın bu kadar eziyet gördüğü, kötülüğün ve
yeteneksizliğin bunca ödüllendirildiği bir başka coğrafya var mıydı
acaba?Okuldaki ideallerimizden, gençlik coşkumuzdan söz ettik bir süre;
tozlu raftaki bir kitabı yıllar sonra merakla karıştırır gibi...Ülkemizin
kaderini değiştirmeye azimliydik mezun olurken; lakin karanlığını boğmaya
yemin ettiğimiz ülke, karanlığına boğmuştu bizi...Pazarda görsek
tezgahından meyve almayacağımız adamların cenderesinde bir ömür geçirmiş,
tünelden çıkış sandığımız ışığın, üstümüze gelen kamyonun farı olduğunu çok
geç fark etmiştik.Velhasılı ne sevebilmiş, ne terk edebilmiştik.Krizde
geçmişti bütün gençliğimiz; ve şimdi çocuklarımıza tek devredebildiğimiz,
çok daha ağırlaşmış bir kriz..."- İşte" diye iç geçirdi kadim dostum,
"...bunları seyrediyorum bir kenardan sessizce..." * * *
<http://img2.blogcu.com/images/r/e/v/reverie75/g__klerde600.jpg> İşte en
çok da böyle zamanlarda bir dostu olmalı insanın...Yıllarca aynı ip üstünde
çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında
birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli
elleri..."Parkurun bütün zorluğuna rağmen dostluğumuzu koruyabildik,
acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız"
diyebilmeli...Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir
kağıda yazdığımız kısa, ama ümitvar bir yazıyı, yüreğe benzer bir taşa
bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:" Bunu da aşacağız!
İmza: Bir dost!.." can dündar *
 
MH
 
*SelamlarımlaMehmet HARMANCI*
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 23 04:14PM +0300

*Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-44*
 
SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı
dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam...
 
http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel--44/Blog/?BlogNo=471585
 
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel- 44
[image: Her şeye rağmen yaşamak çok güzel- 44]
 
 
*Celal ÇELİK <http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=Celal%20ÇELİK>*’in
hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle
kendi diliyle sunmaya devam ediyorum.
 
*Affet ki afolasın
<http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=Affet%20ki%20afolasın>*
 
Allah çok affedicidir. Öyle ki, yıllar boyu günah işliyoruz, ibadet
yapmıyoruz. Kuran’da onlarca ayette belirttiği gibi samimi bir tövbe ile
bağışlıyor,
 
Rabbimiz biz kullarınında affedici olmasını istiyor. Peygamber Efendimiz’de
SAV, Merhamet etmeyene merhamet edilmez, buyurmuştur.
 
“O müttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar,
kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler. Allah da
böyle iyi davrananları sever. “ *(Ali İmran suresi, 134.ayet)*
 
Bizler aslında affederek karşımızdakine iyilik yaptığımızı düşünürüz.
Aslında affetmek insanın kendine yaptığı bir iyiliktir.
 
- Affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır
yükler taşımaya mahkum ediyoruz. ...
 
Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki
affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir."
 
Bayramda hala dargın olanlar var mı? Peygamber Efendimiz SAV, üç günden
fazla mümin kardeşine dargın duran mescidimize yaklaşmasın, diyor...
 
Kimin Sevgisine İnanılmaz
 
Sevgi kainatın mayasıdır. Bizi birbirimize bağlayan görünmez bağdır. Sevgi
olmazsa hayat cehennem olur. İman etmiş olmanız için birbirinizi sevmeniz
gerekir, diyor Efendimiz SAV...
 
*Başlığın cevabından önce bu minik hikayeyi okuyunuz.*
 
Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam
şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı
hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını
yok eden bağışıklık oluşmuştu.
 
Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip
vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes
aldı ve
 
-- "Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
 
Kan nakli ilerlerken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu.
 
Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü
de giderek soluyordu.. Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora
sordu:
 
-- " Hemen mi öleceğim?.. "
 
Küçük, doktoru yanlış anlamış, ablasına vücudundaki bütün kanı verip,
öleceğini sanmıştı.
Fakat buna rağmen kanını seve seve vermişti...
 
Dünyada herşeyin bir ölçüsü, tartısı vardır.
Sevginin tartısı da fedakarlıktır.
Fedakarlık yapmayanların sevgisine inanılmaz
 
Efkan Vural
 
(Devam edecek)
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 02:02PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: "güngör Yavuzaslan" <yavuza...@gmail.com>
Date: Fri, 15 Aug 2014 21:48:46 +0300
büyük TÜRKİYE 2023 yolunda sizlerle tanışmak isterim..lütfen bana yazınız...
 
Dün kim duydu ki Srebrenitsa'nın, Hocalının, Urumçi’nin, Kırım’ın,
Halep’in, Kerkük’ün sesini bugün kim duyacak ki Gazze’deki yetimin
feryadını..sağır dünya…
 
 
 
Ümitler bitti
Nefesler durdu
Yaşam durdu
Alkanlar aktı, şah damar sustu
İnsanlık bak put kesildi
Bombalar kafamızda salkım saçak
Bir bulut sardı bizi
Başımıza ölüm kondu
Bak kentler yandı kül oldu.
Azrail geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu bak ölüm bile yoruldu
 
Burası Gazze ölüm yoruldu
 
Burası Halep ölüm yoruldu
 
Burası Kerkük ölüm yoruldu
 
Burası Urumçi ölüm yoruldu
 
Afrika’da ölümün rengi yok
 
Suskun vicdanlar sözüm size
 
Hani o çocuk vardı ya
 
‘’Allaha hepimizi söyledi’’
 
HEY ORTAD0ĞU HALKI ..Gözyaşları ile yıkanan bedenin için inan
daha temiz bir kefen olamaz. BATI diyor ki CELLADINI SEV ...belki seninki
en iyisidir.. ölen çocuk olduktan sonra "coğrafya" farkeder mi ? Akan
mazlum kanı olduktan sonra "kimliği" farkeder mi ?
 
 
 
 
 
GÜNGÖR YAVUZASLAN
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Güngör Yavuzaslan Bartın Gazeteciler Derneğinin birçok kurulunda aktif
görevler aldı. 2007 yılında yapılan olağanüstü kongre ile Bartın
Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Üçüncü dönem
seçimleri kazanan Yavuzaslan halen aynı görevi ifa etmektedir. Güngör
Yavuzaslan’ın Yükümüz Aşk adlı derleme kitabının yanı sıra Türk Dünyası ve
Ortadoğu üzerine bir çok çalışma, araştırma ve projesi bulunmaktadır.
Yavuzaslan Karadeniz Gazeteciler Federasyon’u yönetim kurulu üyesi,
Gazeteciler Konfederasyon’u delegesi ve Basın Etik Kurulu üyesidir. Irak
Türkmen Basın Konseyi İcra Kurulu üyesi olan Yavuzaslan Suriye Türkmen
Medya Çalışma Gurubu kurucusudur. Yavuzaslan TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELER
ULUSLARASI GAZETECİLER DERNEĞİNİN KURUCU GENEL BAŞKANI’DIR. Güngör
Yavuzaslan’ın medya ve spor alnında bir çok örgütte başkanlık ve
yöneticilik görevleri bulunmaktadır.
 
TELF-0532 178 34 74
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 01:58PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Yilmaz Karahan <karahan...@gmail.com>
Date: Sat, 23 Aug 2014 13:50:05 +0300
 
*Evliya Çelebi’nin Anlatımıyla;*
 
*Osmanlı Devrinde Cadılar, Vampirler, Tılsımlar ve Büyücüler*
 
[image: image001]
 
Her konuda anlatacak bir hikâyesi olan Evliya Çelebinin elbette “sihir”,
“büyü” ve “cadılar” hakkında da anlatacak bir şeyleri vardır. Seyahati
boyunca karşılaştığı pek çok egzotik hikâyeyi, şahit
olduğu tılsım, cadı, büyü, büyücü olaylarını ve gözlemlediği doğaüstü
varlıkları eserinde anlatır.
 
Kendinden önceki tılsım ve efsanelere atıfla tecrübe ettiği bu hadiseleri
yorumlar. Hatta bilinen en eski “Vampir” hikâyelerinden birini onun
naklettiği, bu yönüyle klasik “Drakula” öykülerine temel teşkil ettiği
konusunda tüm tarihçiler hemfikirdir.
 
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin çeşitli bölümlerinde “harikulade hadiseler”
dediği bu olaylara dair pek çok değişik anlatımlar yapar.
 
Meydanlarda, paşa konaklarında, ziyafet ve şenliklerde şahit olduğu
sihirbazlık, hokkabazlık, madrabazlık gibi gösterilerden bahsederken
bunların “temaşa” – “gösteri” yönünü vurgular. Fakat, Evliya’nın anlattığı
3 farklı Cadı, Büyü, Büyücü olayı vardı ki olayları şahsi tecrübelerine
dayandırarak ve hakikat ile sarmalayarak, şahitler huzurunda ortaya
koymaktadır.
 
Evliya Çelebi deyince aklımıza hep “damdan dama atlarken donan kedi”
hikâyesi gelir. Hâlbuki Evliya’nın seyahatnamesinde daha ne “tantanalı”
olaylar vardır da bilinmez. Seyahatname bizde unutulup gitmişken 1830’lerde
Avrupalılarca keşfedilir.
 
İlk olarak Alman tarihçi Hammer’in dikkatini çeker ve şöhret bulur. Eserden
İngilizce, Almanca, Yunanca, Ermenice dillerinde seçkiler yayınlanır.
Anavatanında ise Evliya sansüre uğrar, sürmen altı edilir. Tam bir
baskısının yapılması için ise 150 yıl beklemek gerekecektir.
 
***
 
Evliya, 17 asır bağlarında yani imparatorluğun en mutantan zamanında
İstanbul, Unkapanı’nda dünyaya gelir. Arapça, Farsça, Rumca, Latince
öğrenir, hafız olur, 25 yaşına kadar İstanbul’daki tahsil hayatı devam
eder. Fakat içindeki gezip görmek tutkusuyla kıvranmaktadır. Evliya bu
husuta “Peder ü mâder ve üstâd birader kahrından nasıl kurtulur da
cihangeşt olurum” demektedir.
 
Böylece Evliya’nın 70 yılı aşkın ömrünün 51 yılın geçireceği bir diyardan
başka bir diyara uzanan, 257 şehir, 7 iklim 18 padişahlık tutan gezisi
başlar.
 
Bu süre zarfında evlenmeye ise vakit bulamaz. Gezip gördüklerini, başından
geçen olayları ve kendisine anlatılanları akıcı dili ve ilgi çekici
üslubuyla “Seyahatname” adını verdiği eserinde yazıya döker. 10 cilt 4 bin
sayfalık eser bütün dünya tarihinin en ilginç kaynaklarından biridir.
 
*“Seyahat ya Resulullah.”*
 
Evliya Çelebi, seyahatlerinin sebebini gördüğü bir rüyaya bağlar. Bu rüyaya
göre İstanbul’da Yemiş İskelesi civarındaki Ahi Çelebi Camii’nde kalabalık
bir cemaatle birlikte Hz. Muhammed’i görür.
 
Tam bu sırada heyecana kapılır ve “Şefaat ya Resulullah” diyeceği yerde
“Seyahat ya Resulullah” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber tebessüm ederek
Evliya Çelebi’ye şefaatide, seyahati de müjdeler. Böylece seyyahatlerinin
bahanesi bu rüya olur.
 
Evliya Seyahatnamesinde, Dünyada 12 büyük şehir olduğundan söz eder ve
sayar, Viyana, Prag Kösece Paris, Edirne, Bursa, Kahire, Halep, Şam ve
tabiki İstanbul.
 
Yine, Hazerfen Ahmet Çelebi’nin kanat takarak Galata Kulesi’nden Üsküdar
Doğancılar meydanına uçuşunu yazan tek kaynak odur. Legari Hasan
Çelebi‘nin yaptığı roketle fezaya doğru yolculuğu da bir tek Evliya’nın
eserinde geçmektedir..
 
Bunların yansıra İyi bir dil bilinci olarak kendi döneminin Türkçesini,
gittiği yerlerde konuşulan Türkçenin ağızlarını bize aktarmaya
çalışmıştır. Mesela Kayseri de köylülerin o dönemde daha yeni yeni moda
olmaya başlayan kahveye bakışlarını onların şivesini hiç bozmadan
nakleder; “Gıllı gıçlı şaarlılar kayfe örpürdetirler”..
 
Cadılar Savaşa Tutuşuyor
 
Evliya Çelebi, hicri 1076 şevvalinin 20. gecesi Hatukay Çerkez diyarının
300 küsur haneli Pedsi köyünde cadıların gökyüzündeki savaşına şahit olur.
Zifiri karanlık bir gecede yıldırımlar aniden kıyametler gibi kopmaya
başlar. Ortalık Çerkez kadınların nakış işleyebilecekleri kadar aydınlanır.
 
Durumdaki harkuladeliği sezen Evliya civardaki Çerkezlere sorup,
“vallahi yılda bir defa böyle karakoncolos gecesi olur, Çerkez oburları
(cadıları) ile Abaza oburları göklere uçup ceng-i azim eder, vuruşurlar”
cevabını alır. Sonrada dışarı çıkıp korkmadan seyr-i temaşa etmesi tavsiye
edilir.
 
Yetmiş, Seksen kişiyle birlikte dışarı çıkan Evliya, büyük ağaçlar, küpler
tekneler, hasırlar araba tekerleri, fırın söykeleri ve daha nice benzer
eşyalara binmiş Abaza cadılarıyla, at ve sığır leşlerine, deve ölülerine
binmiş, ellerinde yılanlar, at deve kelleleri olan Çerkez cadılarının
savaşa tutuştuğunu hayretler içerisinde görür.
 
Tam 6 saat süren bu vuruşmada kulakları sağır eden bir gürültü ortalığı
kaplar. havadan yere keçe, sırık, küp, Tekne, kapı gibi eşya parçalarıyla,
araba tekerleri, en nihayet at, insan ve sair hayvan uzuvları yağmaktadır.
7 Abaza oburu ve 7 Çerkez oburuyla sarmaşıp yere düşerce, Çerkez cadıları
hemen 2 Abaza cadıyı kanlarını emerek öldürür ve ölülerini ateşe atarlar.
Horozların ötmesiyle biten savaşın ardından oburlar (Cadılar)da giderler.
 
Evliya böyle hikâyelere dair gayet “münkir” olduğunu fakat kendisiyle
birlikte bilcümle zevatında bunu görüp hayretler içinde kaldıklarını
belirterek, ahalinin de 40 – 50 yıldan beridir bu denli şedid bir
“karakoncolos gecesi” görülmediklerini söyler.
 
İnsan Kanı İçen “Ölü” Cadılar (Zombiler)
 
Evliya Çelebi anlatılanlara göre bu diyarda karakancolos gecelerinde ortaya
çıkan ve insan kanı içen cadılar olduğunu da yazar. Halkın Evliya’ya
anlattığına göre, bazı gecelerde cadılar musallat oldukları kişinin kanını
içip hasta etmektedirler.
 
Eğer kanı içilenin kimsesi yoksa yatağa düşer ve ölür. Varsa, hasta
yakınları bir “cadıcı” ile mezarlıkları dolanıp cadının çıktığı, toprağı
eşilmiş mezarı ararlar. Bulup, mezarı kazıdıklarında adamın kanını
içtiğinden gözleri kan çanağı misali “pörtlemiş” cadı leşi teşhis edilir.
 
Bu halde, cadı hemen mezardan çıkarılarak “göbeğine” uzunca böğürtlen
kazığı çakılır. Hayattaki başka bir cadının ruhu bu bene de hulul etmesin
(geçmesin) diye de ateşte yakılır. Allah’ın emriyle cadının sihri batıl
olup, kanı emilen adam tez vakitte şifa bulur.
 
İnsan Kanı İçen “Yaşayan” Cadılar (Vampirler)
 
Yine Evliya Çelebi’nin anlatılanlardan naklettiğine bu diyarlarda yaşayan
cadılarda vardır ki halkın arasında gezer de bilinmez. Fakat vakti zamanı
gelip kudurunca, tuttuğu birinin kulağı arkasından kadını emer. Adam gün be
gün hasta olur. Derhal akrabaları bir “cadı üstadı” bulup köy, kasabai
şehir şehir dolanıp gözleri kan içmekten kan çanağına dönmüş cadıyı aralar
ki yakalayıp zincire vuralar.
 
3 gün 3 gece zincire vurulan cadı, yaptığını ve cadılığını itiraf ettiğinde
hemen yatırılıp göbeğine böğürtlen kazığı çakılır. Çıkan kan, kanı emilmiş
adamın yüzüne gözüne sürülünce hasta derhal şifa bulur. Cadının leşi de
ateşe atılıp yakılır. Bu cadılık derdi taundan (vebadan) fenadır, Moskof,
Leh, Çek taraflarında hayli yaygınadır vesselam.
 
Dr. Stefanos Yerasimos, Evliyâ Çelebi’nin Kafkaslara dair bu anlatısında
egzotizminin izlerini aramaktadır. Yerasimos’a göre Osmanlıların
Kafkaslardaki hâkimiyetinin kısa sürmüş olması ve yöreye fazla ilgi
göstermeyişleri burayı Osmanlılar için egzotik bir iklime büründürmüştür.
Bu nedenle Yerasimos, “havalarda atlarla uçuşan cadılar” , “cesetlere
saplanan kazıklar”, “zincire vurulan vampir hikâyeleri” Evliyâ’nın egzotik
bir coğrafyaya doğaüstü mit ve efsaneleri yerleştirme ihtiyacından doğmuş
olabileceğini sorgular.
 
Ancak Dr. Başak Öztürk Bitik, söz konusu eser Seyahatnâme olunca “egzotizm”
seçeneğine kolaylıkla evet demenin çok da mümkün olmadığını belirterek;
Evliyâ’nın şahit olduğunu söylediği ikinci cadı vakası, Osmanlılar için pek
de egzotik olamayan bir mekânda, Bulgaristan’ın bir köyünde
gerçekleşitiğinin altını çizer.
 
Büyücü Kadın ve Karakoncolos
 
Evliya Çelebi, Rumeli’de (Bulgaristan’da) Çalıkkavak köyünde, bir “kefere”
hanesinde konaklamakta ve ateş karşısında istirahat etmektedir. Kapıdan
içeri saçı başı dağınık, çirkin yüzlü, yaşlı bir acuze kadın girer.
Çekinmeden gelip ateşim başına oturur ve kendi lisanında küfürler
savurmaya başlar.
 
Evliya, önce dışarıdaki adamlarının kadını kızdırmış olabileceğini düşünür
ve çağırtıp sual ettiğinde, “haşa bir şeyden haberimiz yoktur” cevabını
alır. Sonra bu acuzenin etrafına kızlı erkekli 7 çocuk gelip onlar dahi
ateşin etrafını saralar ve hep birlikte “çağıl” “çağıl” Bulgarca konuşmaya
başlarlar. Evliya ise “ne garip temaşadır” diyerek bunları seyre koyulur.
 
Gece yarısı olunca çıkan gürültü ve patırtılar Evliya’yı uykusundan
hoplatır. Evliya, acuze kadının kapıyı açıp içeri girdiğini ve ocaktan
aldığı bir avuç külü fercine sürdüğünü görür. Sonra küle bir efsun okuyarak
ocak başında yatan bu 7 çocuğun üzerine saçar. Yedisi birden iri piliçlere
dönüşerek “civ”, “civ”, “civ“ demeye başlarlar. Hemen elinde kalan külleri
kendi başına serpince o an büyük bir tavuğa olup “guruk”, “guruk” diyerek
kapıdan çıkarı çıkar. Piliçler dahi ardı sıra çıkarlar.
 
O an evliya, “Bre oğlan” diye feryat ettiğinde, adamları hemen koşup
gelirler ve burnundan kan boşladığını görürler. Evliya ise onlara, “bu ne
haldir bre, dışarı çıkın bakın hele bir kütürtdür kopuyor” der.
 
Dışarı çıkan adamlar görürler ki, tavuk ve piliçler atlar arasında
gezinmekte, atlar ise birbirleri üzerine yarışıp kendilerini helak
etmektedirler. Köydeki “kefereler” ise durumdan haberdar olup, gelip hemen
atları bağlarlar. Cadı ve tavuklar ise bir tarafa gider.
 
Bundan sonrasını Evliya’nın adamı şöyle anlattır; “Bir baktık ki bir
kefere, zekerini çıkarmış tavukların üzerine sepe sepe işemektedir. O an
sekiz tavuk benî âdem (insan) olup biri yine o ihtiyar acuze oldu ve o
işeyen kefere ve sair kefereler acuze kadını, çocukları kollarından tutup
döve döve ve bir tarafa götürdüler. Ardı sıra gidip baktık ki meğer
vardıkları yer kilise imiş. Hatunu papaza teslim edip papaz okuyup
üfleyerek ‘afaroz-u mandolos’ eyledi.”
 
Evliya anlatısına şöyle devam eder; - Bu olay üzerine adamlarım yemin
verdiler. ‘Antepli Müezzin Mehmet Efendi ve adamları, Mataracıbaşı ve
adamları hepsi bu olayı görüp tavuğun insan olduğuna şahit oldular’ dediler.
 
O gece sabaha kadar korkumdan veya kanımın hareketinden burnumun kanı
dinmedi. Ta vakit sabah olduğunda kandan kurtuldum. Sonra müezzin ve
mataracının adamlarını çağırıp sordum -Vallahi akşam tavukların üzerine o
Bulgar kefere işeyince tavuklar adam oldu. İsterseniz işeyen herifi
getirelim.- dediler. Ben de ‘Canım, haydi getirin.’ dedim.
 
Gelen Bulgar gülerek; ‘Sultanım, o karı başka soydur, yılda bir kere kış
geceleri öyle karakoncolos olurdu ama bu yıl tavuk oldu, kimseye zararı
yoktur.’ deyip gitti.
 
İşte bu hakir mezkûr Çalıkkavak’ta böyle bir temaşaya şahadet edip aklım
başımdan gide yazdı ve Çalıkkavak balkanı’nın hâl‑i ahvâl‑i pûr-melâli
böyledir, Hudâ hıfz ide” diyerek anlatıyı noktalar.
 
Kırım Dönüşü Tatar Büyüsü
 
Harap viran köyler beldeler geçip, yılan, çıyan ve kargalara mesken yıkık
kaleler aşan Evliya Çelebi ve beraberindekiler bu kez Tatar vilayetinden
İstanbul’a dönmektedir. Yolda, artık çarşı, pazar, dükkân ve hamamları
kalmamış bir zamanların mâmur şehirlerinden geçeler. Bir su değirmeninden
başka ne han ne hamam ne bağ ne de bahçelere rastlarlar.
 
Hâlbuki der Evliya “zaman-i kadimde bu vilayetler âbâd idi, ammâ şimdi
harab olup akçe ve pul ve bâğ u bâğçe ve çârsû‑yı bazar ve hân u hammâm ve
dahi kilise dahi kalmamıştır. Ahali ise ne kâfirdir ne müselmân.” Dedikten
sonra, “Bu kalelerin bazıları zamanında değerli mücevherlerle süslenerek
yapılmışlarsa da Tatar eline girdikden sonra sual ne lâzım, cevâhir mi
kalır? ” diye serzenişte bulunur.
 
Evliya ve beraberindekiler, İstanbul yolunda Azak’tan doğru ilerleyip
Kuban nehrini geçmek zorundadırlar. Gemi olmadığından nehrin kenarına varıp
çadır kurmak isterler, fakat soğuktan donmuş toprağa çadır kazıklarının
girmesi bile mümkün olmaz.
 
Bu esnada dehşetli bir rüzgâr esmeye başlar. Çadırları havaya savurup
arabaları baş aşağı eder, atlar öteye beriye koşuşup ortalık bir anda
“hercümerç” olur. Yanlarındaki “Kırım gazileri“ eyvah” çekip “sihre
uğradık” diye feryâd-ı figan ederken Mehmed Paşa mahiyetine muavvizeteyn
surelerini (Felak ve Nas) okumalarını emreder ve nihayet rüzgâr sükûnet
buldur. Devamını Evliya’dan dileyelim;
 
Ardından bir köse Kalmuk Tatarı çıka geldi ve Paşa’ya: “Paşa bana
zararının dokunmayacağına yemin ver” dedi. Paşa da Kuran’a el vurup
yemi etti. Bunun üzerine Kalmuk:
 
‘Sultanım, sizin başınıza rüzgârı, kızıl kıyameti koparan, bu kadar
arabaları, çadırları yere vuran bendim ki marifetimi size izâr edeyim
istedim. İmdi, eğer bu nehri aşmak niyetindeyseniz, bana bir at, bir kürk
ve yüz kuruş verin. Yine kızıl kıyamet koparıp ve bu suyu dondurup, buz
hâline koyayım. Cümleniz selametle karşıya geçip, maksadınıza nail olasız”
dedi.
 
Bîçare Mehmet Paşa, ‘Bre medet, öyle olsun hadi!’ deyip, Kalmuk’un
istedikleri verdirtti. Kalmuk, atını alıp, bir tarafa bağladı ve orman
içine doğru yürüdü.
 
Kalmuk Tatarı’nın Sihirleri
 
Adamım ardından ormanın içine gizlice süzülen Evliya Çelebi Kalmuk’un
yaptıklarını gizlendiği yerden hayretle izliyordu. Kalmuk Tatarı bir
ağacın dibinde def-i hacet edip kıçını yukarı çevirip kar üstünde taklalar
atarak bir takım hareketler yaptı. Sonra ellerini yere koyup ayaklarını
havaya kaldırıp, necasetini alnına sürerek bir müddet bu şekilde durdu.
 
Birden doğu, batı ve kuzey taraflarından kara bulutlar toplaşıp, gök
gürlemesi ve şimşek ile bir büyük rüzgâr koptu. Kalmuk Büyücüsü,
necasetinin etrafında üç dört defa dönüp, eliyle parçalar alıp havaya
savurdukça yıldırımlar çakıp kıyametler kopar oldu.
 
Bu sırada askerler, Paşa’nın emriyle toplaşıp buz kesen nehirden karşıya
geçmeye başlamışlardı. Fakat Dîvân efendisi ve mutaassıp birkaç zât ise
sihir tesiriyle oluşan bu buzdan geçmeye reddetmişlerdi. Paşanın,
geçmelerini emretmesiyle yine de Felak, Nas sureleri ve esmâü’l-hüsnâları
Abdullah Gurgun <abdulla...@yahoo.com>: Aug 23 03:33AM -0700

VE ONDAN SONRA HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMADI | Harbi Gazete | İsveç , Türkiye, Dünya Haberleri
 
 
         
VE ONDAN SONRA HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMADI | Harbi Gazete | İsveç , Türkiye, Dünya H...
VE ONDAN SONRA HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMADI, Atatürk’ün Cumhuriyet’imizi gençlerimize emanet etmesi boşuna değilmiş gerçekten. Geleceği görmek diye buna derim. Türk gençliğine her zaman güvenmek gerek. Beni yeniden hayata bağladılar. Kendimi yeniden ‘Cumhuriyet...
View on www.harbigazete.com Preview by Yahoo
"T.C. Oraj POYRAZ" <cim...@neomailbox.net>: Aug 23 12:11PM +0300

AutoResizeImage.file:///C:/Users/DR-KRA~1/AppData/Local/Temp/nsw9C9C.tmp/ContainedTemp/ARI/ARI-10.jpeg
 
AutoResizeImage.file:///C:/Users/DR-KRA~1/AppData/Local/Temp/nsw9C9C.tmp/ContainedTemp/ARI/ARI-11.jpeg
 
AutoResizeImage.file:///C:/Users/DR-KRA~1/AppData/Local/Temp/nsw9C9C.tmp/ContainedTemp/ARI/ARI-12.jpeg
 
-------- Forwarded Message --------
Date: Fri, 22 Aug 2014 15:07:02 +0300
From: 'Ferit BALTACI' bi...@bmsambalaj.com [akumil]
<aku...@yahoogroups.com>
 
DeğerliEKOMAD üyesi komando arkadaşlar ,
 
Bu yürüyüşü kesinlikle kaçırmayınız .
 
Eşinizi ve çocuğunuzu da yanınıza alınız ve katılınız.
 
25 ağustos 1922 günü , Türk askeri 14 km lik yolu tam teçhizatlı ve
 
Koşar adım Kocatepe ye çıkmış ..Topçu atışıyla birlikte
 
Savaşa girmiş…can vermiş , ter dökmüş..
 
Bu kutsal yürüyüşe bu yıl da yalnızca yürüyüş olarak
 
Katılarak bir ölçüde anmak , anlamak , saygı duymak ve
 
Yaşamak için bulunmaz bir fırsat olarak millete sunuluyor.
 
Türkiye'nin her yerinden binlerce öğrenci ve katılımcı oluyor.
 
Şuhut'tan kutlama töreni sonrası 25 ağustos gecesi
 
Saat 23 00 – 24 00 gibi yürüyüş başlıyor.
 
Köylerin içinden geçiliyor..Marşlar söyleye , söyleye ,
 
Ter içinde kalıyoruz..El de bayrak , coşku çok yüksek..
 
Duygu çok yüksek..
 
Afyon esnafı yol boyunca yiyecek , içecek
 
Sunuyor.
Kardeşlik , sevgi seli var..
 
05 20 gibi Kocatepe nin konaklama yerine varılıyor.
 
Askerler o günkü 1922 giysileri ile sizleri karşılıyor.
 
Çorba ve hoşaf dağıtıyorlar..
 
Sonra kalan son yüksekliğe çıkılıyor Kocatepe ,
 
Orada pek çok insan törene katılmış çalgılar , marşlar,
 
Türküler söyleniyor..
 
Üşüyenlere battaniye dağıtılıyor.
Hava orada soğuk,,
 
Soğuk ağustos , bunu duymak ve yaşamak bile yeter.
 
Dostluklar kuruluyor sevinçler paylaşılıyor..
 
Gönüller doluyor..
 
Türk ulusunun bireyi olmanın tadına varılıyor.
 
Ulusuna güven artıyor , geleceğe umutla bakma
 
Hak kazanıyor…
 
Tarihimizden koparmak isteyenlerin zavallılığına
 
Şaşıp kalıyorsunuz..
 
Türk milleti işte buralardan çağlayarak akacak.
 
Katılınız….
 
Çağrımız Türk ulusunadır.
 
EKOMAD olarak toplanıp TESUD'a katılacağız.
 
*bilgi@ bmsambalaj.com.
*
 
*Ferit Baltacı
*
 
*0532 486 79 22 *
 
*Değerli Dostlar,*
 
*TESUD ile birlikte;**26 Ağustos 2014 Salı sabahı Afyon Çakırözü
köyünden Kocatepe'ye yapılacak Zafer Yürüyüşü'ne iştirak etmek maksadıyla;*
 
*25 Ağustos 2014 tarihinde,*
 
*20.00'da Ankara Kurtuluş parkı Vedat Dalokay Evlendirme Dairesi önünden,*
 
*20.30'da Çayyolu Arcadium önünden hareketle Afyon Şuhut'a intikal
edilecek,*
 
*26 Ağustos 2014 tarihinde,*
 
*05.30'da Zafer Yürüyüşü'nün sona ermesinden sonra Ankara'ya geri
dönülecektir.*
 
*Otobüs ücreti gidiş-dönüş 30 TL.'dir.*
 
*Etkinliğe tüm arkadaşlarımızın eş, dost ve yakınları ile birlikte
katılımı beklenmektedir.*
 
*Katılım taleplerinin 23 Ağustos 2014 tarihine kadar aşağıdaki iletişim
noktalarına bildirilmesi gerekmektedir.*
 
*Ümit Gönüldaş*
 
*Cep Tel : 0**532 514 8781*
 
*E-Posta : mtg...@gmail.com <mailto:mtg...@gmail.com>*
 
*VARDİYA BİZDE PLATFORMU - ANKARA*
 
NOT: Gece yürüyüşü için uygun ayakkabı ve kalın giysilerin getirilmesi
faydalı olacaktır.
 
https://www.youtube.com/watch?v=cZHitpywtPw&list=UUnEKErIeTzVUz8tBhTUUK1g
 
 
 
 
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
AutoResizeImage.file:///C:/Users/DR-KRA~1/AppData/Local/Temp/nsw9C9C.tmp/ContainedTemp/ARI/ARI-14.jpeg
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
 
Bir yerde kucuk insanlarin buyuk golgeleri olusuyorsa , orada gunes
batiyor demektir.
 
Cin Atasozu
- - - - - - - - - - - - -
Zeyd o kadindan ilisigini kesince onu sana nikahladik ki, Zaten Allah in
emri yerine getirilmistir.
 
Ahzab 33/37
ZEYNEP Muhammedin in oz halasinin, guzelligi ile unlu kizi ve 7.esidir.
Kolesi ve hukuken evlat edindigi Zeyd i, hala kizi Zeynep ile evlendirdi.
Muhammed goruntude boyle bir evlilik yaptirdi diye dedikodularin ardi
arkasi kesilmedi.
Azhab suresinde Muhammed peygamber hanimlari dedikodu yapmayin diye
vahiy geldi dedi.
Muhammedin in istemesiyle Zeyd, evliligi sona erdirdi.
Bir muddet sonra da Peygamber e, Zeynep ile evlenmesi icin vahiy yoluyla
emir geldi.
- - - - - - - - - - - - -
Esma Bintu Ebi Bekr radiyallahu anhuma anlatiyor:
Bir kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam a gelerek:
(Ey Allah in Resulu!)
Birimizin camasirina hayiz kani bulasinca ne yapmalidir? diye sordu.
Aleyhissalatu vesselam:
Once kazir, sonra parmak ucuyla bulasan yeri yikar, sonra da (kan
gorulmeyen yere) su ciler buyurdu.
 
Buhari, Hayz 9, Vudu 63; Muslim, Taharet 110, (291); Muvatta, Taharet
103, (1, 60, 61); Ebu Davud, Taharet 132, (360, 361, 362); Tirmizi,
Taharet 104, (138); Nesai, Taharet 185, (1, 155).
Hadis No: 3493
- - - - - - - - - - - - -
Kur’an bir bütündür.
Kur’anın bir kısım hükümlerini kabul edip, bir kısım hükümlerini red,
inkâr ve tekzib eden kimse, dıştan Müslüman görünse bile Müslüman değildir.
 
Mehmet Şevket Eygi
Mürtecilerin çok sevdiği ve önemsediği fikir adamı.
- - - - - - - - - - - - -
Ingiliz ulusuna karsi besledigim sevgi ve hayranlik duygularimi babam
Sultan Abdulmecit'ten miras aldim.
Umidimi Allah'tan sonra Ingiltere'ye bagladim.
 
VAHDETTIN (Osmanli Padisahi) - 15.10.1920
- - - - - - - - - - - - -
Ingiliz subaylari tarafindan sevk ve idare edilen alti bin kisi
olduklari tahmin edilen Ermeni kuvvetinin Nahcivan ve havalisini isgal
ettikleri ...
 
(11 Haziran 1919)
 
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
Din ve milliyetcilik, bunlarin yaninda gelenekler ve ne kadar sacma
olursa olsun herhangi bir inanc, sadece bireyi diger insanlara baglar ve
butun insanlarin en cok korktugu seyden kacistir:
yalnizliktan.
 
Erich Fromm
- - - - - - - - - - - - -
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir
Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir.
Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha
az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi gorunmez,
kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve
onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder,
butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet
koridorlarinda duyulur,
ulusun ruhunu curutur
Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir
Bir katil daha az korkuludur.
 
Marcus Tullius Cicero
(M.O.106-M.O.43)
- - - - - - - - - - - - -
Filistinliler, tipki cekirgeler gibi oldurulmelidir...
kafalari kayalara ve duvarlara carpilarak parcalanmalidir
 
Izhak Samir, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52
- - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
<mailto:Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com>
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
<mailto:Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com>
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 01:05PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: A. Türer Yener <a_ture...@hotmail.com>
Tarih: 23 Ağustos 2014 11:19
Konu: https://www.facebook.com/messages/sadun.koprulu?filter=unread
 
 
Efendim
İlişikte sizlere 21.07.2014 tarihinde vefat eden KERKÜK TÜRKMEN
davasının öncü isimlerinden
Yiğit kardeşimizi Rahmetli Sadun Köprülünün tarafıma gönderdiği son
yazıyı bilgilerinize sunuyorum.
 
Ayrıca öz geçmişinide sizlere vefat haberi ile birlikte gönderiyorum.
Ruhu şad olsun.
 
ABD ve AB liği devletlerinin etkileri ile olacak
Nedense 1950 den sonra Türkiye Cumhuriyetinde iktidara gelen partiler daima
kendilerini Türk
dünyasından uzak tutmuşlar ,soydaşlarımızın öldürülmelerine seyirci
kalmışlardır.Bu vurdum duymazlık
bu günde devam etmektedir.
 
Biliyorsunuz AKP lideri bir konuşmasında
-Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık
-Şehit ailelerine yaptığı konuşmada "Farz edin çocuklarınız trafik
kazasında öldü diyecek kadar ileri gitmiştir.
*Bu kelimeler asla beyinlerimizden ve kalbimizden çıkmadı ve
çıkmayacaktırda*
 
*Atatürkümüzün Türk milletine tavsiyesine mutlaka uymamız gerekl*
*"TÜRKLÜK ŞUURU OLMAYANLARA DEVLET İDARESİNİ VERMEYİNİZ " diyerek atamız
bize doğru yolu*
*göstermiştir.*
 
*Rahmetli Nejat Uygurun şu cümlesi asla kulaklarımdan çıkmıyor.*
*"KAN GRUBUM VATAN HAİNİ OLMAYAN HER KESE UYAR"*
 
 
*Saygılarımla*
*A.Türer YENER*
 
 
https://www.facebook.com/messages/sadun.koprulu?filter=unread
http://www.yenidenergenekon.com/786-sadun-kopruluyu-kaybettik/
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"davut arslantürk" <oray...@hotmail.com>: Aug 23 08:45AM

Ben anlamıyorum! Ya sen?


Cehennemliklerin suçu seks ve içki idi.

Cennetliklerin mükafatı da seks ve içki...

Gelecektekiler bizim saflığımıza gülüyorlar.

Sen anlıyor musun?

Ben anlamıyorum!

Huri ve fahişenin farkı nedir?

Biri Allahın çalışanı, diğeri kulunun...

İnananlarına rüşvet olarak huri veren Allah ve genelev olan cennet!

Hangisi günahsız?

Çaresizlikten karnını böyle doyuran fahişe mi?

Yoksa vücudunun hazzı, kulların iyi işlerinin mükafatı olan huri mi?

Sen biliyor musun?

Ben bilmiyorum!

*Sadık Hidayet,
.
17 Şubat 1903'te Tahran'da doğdu, 9 Nisan 1951'de Paris'te 48
yaşında canına kıyıp bu dünyadan göçtü...*
"davut arslantürk" <oray...@hotmail.com>: Aug 23 08:44AM

KAN VE GÖK
 
kan ve gök
deniz kıyısında çocuklar
konmuş üstüne bulutların
bir kara kuş
 
kurt postunda çakallar
uluyor ulu orta
uşaklık bacak aralarında
konmuş üstüne bulutların
bir kara kuş
 
ve
hırçın bir yelken
sevgi bir tutkudur
yaşarken yanmak
 
soğuk esen rüzgarlar
kışların kaygısıdır
eylem
sıcak ve kızgın ellerde
eylem
ışıkla yıkanmaktır
 
çobanlar
sürünün parçasıdır
karanlık
nasıl emer
memelerin ışığını
gözyaşı nereye gider
nice boşluklar da kaybolan çiçekler
 
acımak
düşmanıdır onurun
bilge yüreklerde
acımak yok
 
bir kara kuş
konmuş üstüne bulutların
haberciler ölüm getirir
 
zaman gelmiştir
doğurmazsa
yıldızları
ayı
güneşi
doğurmazsa
zaman
karanlığında kaybolacaktır
 
kan ve gök
deniz kıyısında çocuklar
konmuş üstüne bulutların
bir kara kuş
 
içimizden biri
 
 
 

asla umutsuzluğu değil
"davut arslantürk" <oray...@hotmail.com>: Aug 23 08:41AM

Resimler görüyorum:
Öteki!
Resimler görüyorum:
Beriki!
Bakıyorum bu güzel ülkeme:
Hem öteki, hem beriki...
Karışmış birbirine.
Kimi gönlünce, kimi zoraki...

Ve başka bir fotoğraf görüyorum;
Oturmuş makamı ali'ye: " Kalkmam!" diyor.
Yapışmış g.t kılları,
Yapışmış milletin a.... koyanlar,
Yapışmış cahil cühela...
" Kalkma! " diyor.

Bütün kutsal değerlerimiz üzerinde tepiniyorlar,
Tutturmuşlar bir name:
" Amanını yandım yandım,
Kömürümü aldım aldım."

İşte böyle!
Kutsal değer dediğin, kömür olacak, makarna olacak.
Avene ısınacak, hamur kafa olacak.
Makam-ı Ali'nin işine gelecek.
Bilinç de kalmayacak, ulus da...

Bunlar çeşmeden akan parasız suya gitmez,
" Sebil " diye bağıran sucuya koşarlar.
Fırıncı " Beleş " dese; fırında yatarlar.
Bayat ekmekleri hapır hupur yutarlar.
Hepsi birer yırtıcıdır.
Kapar, kapar kaçarlar.
Fareler bile bunlardan daha cesurdur.

Hani devletlerin kartalları, şahinleri olur ya,
Bunlar akbabadır.
Bulundukları yerde mutlak bir avanta vardır.
Ayakkabı kutusu olacak değil ya...
Ufak da olsa yeter,
Yeter ki avanta olsun!

Bir şey var ki;
İşte o bunlarda yoktur:
Utanmak!

Hem değil mi ki: " Hırsızlık babadan oğula geçer..." denmiştir.
İşte bundandır ki çığlıklar atılıyor:
" Padişahım hoş geldin!"

Devir Cumhuriyet devri.
Ve insan bilmez ki; ayakları yerdedir.
Yer insandan güçlüdür.
Akbabalar uçsa bile mutlaka bir yere konacaktır.

Ayaklar yerden kesildiğinde;
Sanmayın uçup gidecektir insan...
Esas olan; nasıl düşeceğidir.
Kabak gibi mi?

Ve...
İki dünya vardır.
Yükselten ve alçaltan!

Sen yüksel.
Yükselirken yumma gözünü!
Seni yükseltenlere iyi bak.
Milletin a.... koyanlara iyi bak!
GT.t kıllarına iyi bak!
Sen düşerken kaybolacaklar,
Kaçacak bir delik mutlaka bulacaklar

Sen, yüksel!
Kaybol gökyüzünde
Sakın düşme!
Öc alan dünya öcünü alır.

içimizden biri

asla umutsuzluğu değil
KAVGAYA DEVAM AŞKINA
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 23 11:00AM +0300

*Hekimoğlu İsmail - Her şey, geçip gidiyor...*
Hekimoğlu İsmail
 
AİLE-SAĞLIK Yazarlar
<http://www.zaman.com.tr/columnistMenuDetail.action?sectionId=6> Hekimoğlu
İsmail
<http://www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?columnistId=1036>
Her şey, geçip gidiyor...
 
 
Ruhlar âleminden yola çıktık, annemizin vücuduna geldik, yolculuğumuz devam
etti, dünyaya geldik. Yolculuğumuz devam ediyor, ruhlar âlemine gideceğiz.
 
 
Her şey, geçip gidiyor. Hiçbir şeyi elimizde tutamıyoruz. Gençlik gitti,
araba gitti, dostlar bir bir gidiyor, belli ki ben de gidiyorum.
 
 
İnsan bu dünyaya ebedi kalmak için değil, ebedi hayatını kazanmak için
gönderilmiştir. Dünya, cennetin bekleme salonu, İslamiyet’in yaşanacağı
mekândır.
 
 
Osmanlı devrinde yol üzerlerinde hanlar varmış. Yolcular dinlenmek, için
uğrarlarmış buralara. Dünya da ebedi saadete giden yol üzerinde bir handır.
Şimdi oteller var. Otel odaları eşittir mezarlıklar. Karacaahmet
Mezarlığı’nda herkes odasına girmiş yatıyor. Aynen çekirdek gibi. Çekirdek
toprağa girdi, yeşerdi. Çekirdek de toprakta misafirdi.
 
 
İnsanlar dünyaya gelmişler, gitmek için. Bir başka âlemden çocuklar akıp
dünyaya geliyor, dünyadan da akıp ahirete gidiyorlar. Dünyaya gelen her
insan ölmeye namzet. Dünya, çalışmak, çabalamak yeridir.
 
 
Akrabamızı ziyarete gidiyoruz, tatlı götürüyoruz ya da bahçemizden
topladığımız taze meyveleri götürüp hediye ediyoruz. Elimiz boş
gidemiyoruz. Her yolcunun çantasında bir şeyler vardır. Ebedî hayatın
yolcusu olan insan, dünyadayken bavulunu sevapla dolduracak. En çok sevap
fiilî duadan gelir. Müslüman, helal bir iş yaparsa devamlı sevap alır.
Helal kazanacak, helale harcayacak, haramları terk edecek, adetleri dahi
ibadet olacak.
 
 
Bu dünyada, Allah’a tabi olacağız. Haramlardan kaçıp rahat edeceğiz,
evimize gideceğiz. Mademki yaratan O’dur, biz de O’na itaat ederiz.
 
 
Sonuçta herkes tek bir kefenle gidiyor. Pek çok kimsenin cenaze merasiminde
bulundum. Allah, adamı çekip almış. Rütbesi, mevkii, makamı, serveti burada
kalmış, dünyada misafirliği sona ermiş, adam gidiyor. Ahirete doğru yeni
bir yolculuk daha başlıyor.
 
 
‘Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. O vakit
sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer’ buyurmuş, Bediüzzaman
Hazretleri. İşte insanın yaşayışı böyle olursa, dünyası da ahireti de
cennet olur. Yeryüzü saray, gök kubbe, güneş avize, yıldızlar kandildir.
İşte insan, bu sarayın aziz misafiridir.
 
 
Ruhlar âleminde başlayan yolculuğumuz dünyada devam ediyor, yol hızla
tükeniyor. Her takvim yaprağı ömrümüzden kopup gidiyor. Duvardaki takvim
eridikçe, insan da eriyor. Dünyaya gelmemizdeki gaye, İslamiyet’i
yaşamaktır. Çünkü İslamiyet’i anlayacak, yaşayacak, anlatacak sadece
insandır.
 
 
Ne zaman öleceğimizi bilemeyiz, amma her an ölebiliriz. Allah her şeyi
bizim için yaratmış; buyurun, yiyin, için, gezin, ama her an uçak biletiniz
gelebilir, her an bir başka âleme yolculuk başlayabilir.
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 10:43AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Nusret Kebapci <nusret...@gmail.com>
Date: Fri, 22 Aug 2014 20:50:25 +0300
 
*DUBLE YOLLAR, HAVA ALANLARI, FALAN FİLAN…*
 
 
 
 
 
Ülkemizin gelişmesi konusunda herhangi bir tartışma başlayınca birileri
hemen atılıp…
 
Bakın işte havaalanı…
 
Duble yol…
 
Üçüncü köprü…
 
Hızlı tren yapılıyor…
 
Bunlar ülkemizin ne kadar geliştiğinin bir göstergesi değil mi? diye
soruyorlar. Bir anlamda haklılar bile sayılabilir…
 
İsterseniz konuyu biraz açıklamaya çalışalım…
 
Ya da soruyu şöyle soralım…
 
ABD, AB…
 
Onların uluslararası kuruluşları olan Dünya Bankası, IMF ve benzeri kredi
kuruluşları…
 
Neden Ülkemizdeki hemen her türlü üretimi engellemek için ellerinden geleni
yapıp…
 
Tütünden…
 
Şekere…
 
Neredeyse hemen her türlü tarım ürünlerinde kota koyup, üretilmesini
yasaklatıp…
 
Fabrikalarını kapatma konusunda baskı yaparak, kendi ithal ürünlerinin
pazarı yapmak için çabalarken…
 
Memleketin elektronikten, yoğurta kadar hemen her türlü sanayisinin
yabancılara devredilmesi konusunda hemen her türlü yola başvururken…
 
Sizce niçin bizi duble yollar…
 
Hava alanları…
 
Üçüncü köprü gibi yatırımlar yapmaya yönlendirirler…
 
Bilindiği gibi emperyalizm bir ülkenin pazarının tamamının ele
geçirilmesini hedefler. Bu konuda kendilerine engel olabilecek en küçük
ulusal bir işletmeye bile tahammülü edemezler…
 
Böyle bir kuruluşun bulunması, ulusal üretim…
 
Dahası, o alanda bağımsızlık anlamına geleceğinden…
 
Siyası ve ekonomik baskı kurularak, yok edilmesi ya da kendilerine
satılması konusunda yoğun çaba harcarlar…
 
Ülkemizin hemen her yeri bunun sayısız örnekleriyle doludur.
 
Yani emperyalizm…
 
Bizim kendi ayaklarımız üzerinde doğrulmamıza yol açacak…
 
Daha doğrusu ekonomik bağımsızlığa yönelecek hiçbir üretimi…
 
Yönelişi desteklemez…
 
Örneğin Hızlı treni desteklerken…
 
Tüm yurtta demir ağın yaygınlaştırılarak yük ve insan taşımacılığında
kullanılmasını desteklemez…
 
Bu arada AB ülkelerinde bile demiryollarının, kara yollarına oranı yüzde
30–40 seviyelerinde bulunduğu halde, bizde 2014 yılında bile yüzde 10
düzeyinin altında kaldığını da unutmamak gerekiyor…
 
Bununla yetinmeyip üç tarafı denizlerle çevrili bir memlekette ülkenin
elinde liman bıraktırmayıp…
 
Denizyollarını geliştirmesine bile izin vermez…
 
Bu arada az önce saydığım duble yolların, hava alanlarının, üçüncü köprü
türünden yatımların desteklenmesi ise…
 
En basit tanımla…
 
O ülke ve kuruluşlardan daha fazla borçlanılması anlamına geldiği gibi…
 
Eğitiminizin, sağlığınızın ve sosyal güvenliğinizin çökmesi anlamına da
gelir aynı zamanda…
 
Bu arada hani hızlı tren, köprü, hava yolları falan deniliyor ya…
 
Bunların tamamı son AB ilerleme raporlarına göre yabancılara en başta
satılacakların arasında…
 
Yani; satmadan önce süslüyoruz…
 
Gerçek bu…
 
 
 
*07–08–2014*
 
*Nusret KEBAPÇI*
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 10:42AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: A. Türer Yener <a_ture...@hotmail.com>
Tarih: 23 Ağustos 2014 07:35
Konu: http://www.turkishnews.com/content/
 
 
Efendim
İlişikte sizlere Dünya Türk Birliği , Turkish forumun haber bültenini
bilgilerinize sunuyorum.
Türk dünyasının Türkiye Cumhuriyeti ile ne kadar yakından ilgilendiği
gerçeğini bir daha
gözler önüne sermek istiyorum.
 
Maalesef güzel ülkemizde, Türk ulusu olarak , huzurlu ,mutlu, bir ve
beraberlik içinde yaşamak
varken , Ellerimizle iktidarı teslim ettiğimiz AKP iktidarı ve
yöneticileri 12 sene zarfında ülkemizi
getirdikleri durum her vatansever için, çok büyük üzüntü kaynağıdır.
 
Size ayrıca aylar önce Sayın Ali Sertelli nin yazdığı gerçekleri ifade eden
yazısını ayrıca sunuyorum.
 
*" Sandıktan çıkanlar,,milletin namusum dediği vatan topraklarını ,kıçı
kırık, 3.5 çapulcuya peşkeş*
*çekiyorsa, savaşmışta mağlup olmuş bir ülke gibi, eşkıyayı muhatap alıp,
pazarlık masasına*
*oturabiliyor ise, işimiz " demokrasinin namusunu kurtarmak değil, kendi
namusunuzu korumaktır."*
 
*ABD- AB liği ülkeleri -İsrail ve içimizdeki yandaşları aracılığı ile
Güçlü- Kuvvetli Türkiye Cumhuriyetini*
*bölmek ve parçalamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Tarih
tekerrürden ibarettir.*
*Ama sevinmesinler. Artık onlar ,Türkiye Cumhuriyetinin gerçek sahipleri
olan vatansever Yüce Türk Ulusunun *
*düşmanı **haline gelmişlerdir. **Onlar Atatürk ruhunu çok iyi
bilirler. *
*Ülkemizi istedikleri gibi karıştıramayacaklardır. **Vietnamda olduğu
gibi hüsrana uğrayacaklardır.*
 
*Türkiye Cumhuriyeti olarak, yüzümüz mutlaka Türk dünyasına ve
komşularımıza (Ermenistan hariç) *
*çevirmemiz ve nerede eziyet çeken soydaşımız varsa(Suriye-Irak -Kerkük
Türkmenleri-Doğu Türkistanda *
*Uygur kardeşlerimiz- kırım -**Azerbaycan Karadağdaki Türkmenlerimiz)
mutlaka ve mutlaka yardım elini uzatmalıyız.*
*Araplar Yüce Türk ulusunu ilgilendirmiyor.*
*Bu arada Rusya federasyonu ve Türk dünyası , ilgisizliğimizden dolayı
Türk Tırlarına adeta gizli ambargo uygulamaktadırlar.*
*Uluslararası nakliyecilerimiz büyük zorluk içinde*
 
Bir hafta sonra 30.Ağustos Zafer bayramını kutlayacağız. Bilindiği gibi
AKP iktidarı Milli bayramlarımızı
kutlatmamaktadır. Yüce Türk ulusunun beyninde ve kalbinde yanan hürriyet
bağımsızlık ve ATATÜRK ateşini
hiç bir güç söndüremeyecektir.
*FİKRİ VARLIK, BİR NABIZ ATIŞINA DÖNÜŞMÜSSE, O HAREKETİ HİÇ BİR GÜÇ
DURDURAMAZ.*
 
ULUSUMUZUN ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN
 
 
*NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE - YOLUMUZ ATATÜRK YOLUDUR.*
 
*Saygılarımla*
*A.Türer YENER*
 
 
 
*Not:Yazı Türk dünyası ve Türk dünyası gazeteciler federasyonu üyelerine
CC olarak gönderilmiştir*
 
 
http://www.turkishnews.com/content/
http://www.meb.gov.tr/belirligunler/30agustos/yazilar/anlam.htm
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 10:40AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: A. Türer Yener <a_ture...@hotmail.com>
Tarih: 23 Ağustos 2014 08:27
Konu: PERYÖN Kongresi ile ilgili Yazı
Kime:
 
 
Efendim
İlişikte sizlere PERYÖN 'ün (Türkiye İnsan yönetimi Derneği)
4-5/Kasım/2014 Tarihlerinde İstanbulda yapılacak
2500 katılımla ,Avrupanın en büyük İnsan yönetimi kongresi ile ilgili
duyuruyu bilgilerinize sunuyorum.
 
Özellikle İstanbulda yapılacak bu kongre Batı ve Doğu dünyasının İnsan
yönetimi ile ilgili bilgi alış verişleri ve
birbirlerini tanıma yönünden çok faydalı olacaktır.
Hükümetlerin yapamadıkları ilişkileri sivil toplum aracılığı ile yapılması
dünyamızda önem kazanmıştır.
 
Bilgilerinize sunarım.
 
Saygılarımla
A.Türer Yener
 
 
Not :Yazımız Türkdünyası ve Türk dünyası gazeteciler birliği üyelerine
CC olarak gönderilmiştir.
 
------------------------------
 
 
 
 
Kongre ile ilgili sponsorluk ve stand satışı için kullandığımız yazıyı ve
stand planlarını ekte paylaşıyorum.
 
 
 
Desteğiniz için teşekkür ederim.
 
 
 
Sevgilerimle,
 
 
 
 
Sayın İlgili,
 
Avrupa’nın En Büyük İnsan Yönetimi Kongresi’ne Sayılı Günler Kaldı!
 
22 yıldır PERYÖN tarafından düzenlenen Avrupa’nın en büyük insan yönetimi
kongresi 4-5 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek.
 
Kongrenin 2,500’den fazla olması beklenen katılımcıları arasında iş
dünyasının önde gelen İK liderleri ve üst düzey yöneticileri bulunuyor.
 
*Programda yer alacak 150’yi aşkın konuşmacıdan bazıları:*
 
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi *Şafak Pavey*,
Hong Kong Broadband Network Limited - Yetenek Bağlılığı Programı Başkanı,
CFO ve Ortak Şirket Sahibi *NiQ Lai*,
Illinois Üniversitesi Öğretim Üyesi *Prof. Dr. Artin Göncü, *
Merck Group - Kıdemli Başkan Yardımcısı* Dr. Piotr Bednarczuk *
 
..vizyoner konuşmaları ile 22. İnsan Yönetimi Kongresi'nde bizimle beraber
olacak.
 
Siz de markanızın bu profesyonel organizasyonda karar vericiler ile
buluşmasını istiyorsanız işbirliği olanakları ile ilgili detaylı bilgi için
lütfen TIKLAYINIZ
<http://emarketing-powered-by-euromessage.com/ct/ctv2.asp?LID=E66D74A51E5B4ACDAF537F0CC10A9527&RID=BBA4401110474F808B883E19F04CB489>
 
 
 
*KONGREDEN BAZI İSTATİSTİKLER- 2013*
 
Kongre sonrası yapılan memnuniyet anketleri sonuçlarına göre katılımcılar;
 
Kongre tüm yönleri ile değerlendirdiğinde;
 
- *%91'i* kongre sırasında yapılan *tüm etkinliklerden*,
- *%92'si* paralel oturumların *içeriğinden*,
- *%93'ü* kongrede yer alan *konuşmacılarımızdan*
 
*MEMNUN OLARAK *ayrılmış.
 
*PERYÖN KİMDİR?*
 
Türkiye'de İnsan Yönetimi alanında ilk sivil toplum kuruluşu olarak 1971’de
kurulan, PERYÖN'ün ülke çapında 3 bine yakın üyesi bulunuyor.
 
Özel sektörde istihdam edilen yaklaşık 2,5 milyon çalışan ve 1,147 kuruma
ulaşan PERYÖN'ün 5 bölgede şubesi bulunmakta.
 
Derneğin hedefleri;
 
istihdama katkı sağlayan, mesleki gelişimi destekleyen platformların
oluşturulmasına öncülük etmek
 
İş dünyası, kamu, üniversite üçgeninde bağlayıcı, güçlendirici çalışmalar
gerçekleştirmek
 
Mesleki eğitimin yaygınlaşmasına ve istihdamın arttırılmasına katkı sağl
amaktır.
 
 
 
Her sektördeki yöneticiler, İnsan Kaynakları alanında çalışanlar,
akademisyenler ve üniversite öğrencileri PERYÖN'e üye olabilmektedir.
 
 
 
 
 
Özlem HELVACI
 
*Genel Sekreter *
 
PERYÖN-Türkiye İnsan Yönetimi Derneği
 
Atatürk Cad.No: 82 / A Sıtkı Bey Plaza
 
Kozyatağı / İSTANBUL
 
Tel : +90 216 368 00 79
 
GSM : +90 542 808 07 07
 
*Faks : +90 216 368 13 19 *
 
 
 
[image: ln]
<http://tr.linkedin.com/pub/pery%C3%B6n-t%C3%BCrkiye-personel-y%C3%B6netimi-derne%C4%9Fi/15/85a/9b>
*[image: fb]* <http://facebook.com/peryon.dernek> [image: tw]
<http://twitter.com/#%21/PERYONMERKEZ>
 
PERYÖN'ü Sosyal Medyada takip edin
 
[image: PIYK22-mailimza-1] <http://www.peryonkongre.com/>
 
 
 
Bu elektronik posta işbu linki kullanarak ulaşabileceğiniz Koşul ve Şartlar
dokümanına tabidir.* http://www.peryon.org.tr/yasaluyari
<http://www.peryon.org.tr/yasaluyari>*
 
 
 
This message is according the Terms and Conditions documents, can be
reached within this link. *http://www.peryon.org.tr/yasaluyari
<http://www.peryon.org.tr/yasaluyari>*
 
 
 
 
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"yavuz altýndiþ" <elver...@yahoo.com>: Aug 22 11:12PM -0700


>> “İNCE- İNCE” OYUNLAR
>>CHP Milletvekili ve Gurup Başkan vekili Muharrem İNCE, 5-6
Eylülde yapılacağı duyurulan CHP olağanüstü kurultayında Genel Başkan adaylığını
ve Genel Başkan olursa izleyeceği politikaların ana çizgilerini de açıkladı.
>>"Bu noktada acil
politikalar şunlar olmalı:
>>- Özgürlükçü
demokrasiye ulaşmak ve yeni anayasa yapmak...
>>- AB ve 2023’de tam
üyelik hedef olmalı.
>>- Dış politikanın saptırılan
ekseni barış odaklı eksenine çevrilmeli.
>>- Kürt sorununun
çözümünde TBMM etkin olmalı siyasi sorumluluğu olmayanlar etkin olmamalıdır”
>>Bu politika; Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini
ipotek altına alan AB üyeliğini, büyük bir ahmaklık ve utanmazlıkla savunan, Atatürkçü
maskesi altında ABD ve AB Mandacılığı yapan siyasetin yol haritasıdır. Türkiye’nin
Ulusal Egemenliğini Brüksel’e tesliminden yanadır.
>>“AB’ye girmek demek, Ulusal Egemenliği AB devletine
teslime razı olma anlamına gelmektedir. Peki, Ulusal Egemenliği AB’ye teslim
etmenin anlamı nedir? Ulusal Egemenliği AB’ye teslim etmenin anlamı, Hıristiyan
Avrupa Birliği’nin vesayeti altına
girmek demektir.
>> Adı,
unvanı, makamı ve rütbesi ne olursa olsun, her kim ki AB yanlısıdır, o kişi
“Ben Hıristiyan Avrupa Birliği’nin boyunduruğu altına girmeyi kabul ediyorum”
demektedir.
>>AB yanlısı olan Kemal Kılıçdaroğlu ve (Genel Başkanlığa adaylığını
açıklayan Muharrem İNCE)  AB mandacısıdırlar.
Yani İnce ve Kılıçdaroğlu, Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB’ye teslime
hazırdırlar. Ulusal Egemenlik elden gidince, ortada bir ulusal devlet
kalmayacağı da bir gerçektir.”(1)
>>AB Mandacısı Muharrem
İnce’nin“yeni anayasa yapma”yı önceliklerine
koyması da Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB’ye teslime sabırsızlandığının
göstergesidir.Çünkü Sömürgeci ABD, AB, uluslar üstü şirketler ve bunların içimizdeki
uşakları, Türk Ulusunu ulusal egemenlikten yoksun ve savunmasız bırakmak için
koro halinde ”YENİ ANAYASA” istemlerini her koşulda dillendirmekte ve
dayatmaktadırlar.  
>>Yeni bir anayasa dayatmasındaki temel amaç, “Kayıtsız
Şartsız Türk Milletine ait olan Ulusal Egemenliğin” Hıristiyan AB’ye
devredilebilmesini sağlamaktır.
>>Mevcut anayasa ile yani 1982 Anayasası ile Ulusal Egemenliğimizin devri
asla mümkün değildir. İşte bu nedenle, ABD-AB Mandacılarının“yeni anayasa yapma” konusunda “ayı ile yatağa girmeye bile razı” olmalarının nedeni budur.
>>İNCE, daha sonra Halk TV de katıldığı söyleşide; Atatürkçü
olduğunu kanıtlayabilmek için;  Ne kadar
Amerikancı, Ne kadar AB’ci, ne kadar bölücü, Ne kadar dinci olduğunu örnekler
vererek açıkladı. Yani “merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler”(çingenin
mert olanı, övünürken hırsızlığını söyler)  İNCE’DE öyle yaptı.
>> Konuşmalarında; “Atatürkçülük”
ten vazgeçtiğini,  sömürgeci ABD ve AB’ye,
yani emperyalizme kayıtsız koşulsuz “biat” ettiğini, “deliğe süpürülmemek” için
hiçbir onurlu devletin kabul edemeyeceği AB ve ABD dayatmalarını yerine
getirebilecek bir “ehliyet ve deneyim” sahibi olduğunu kanıtlamak için
çırpındı.
>>Arada bir “Atatürk adını” kullanarak izleyicilerin gazını
almayı da ihmal etmedi. Biz Muharrem İnce’ye Yanıtı Atatürk’e bırakalım.
>>“Ahmaklar, memleketi
Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla kurtulacak sanıyorlar.
Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip
gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar.
>>“Oh, ne ala!... Mücadele
yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız!... Bu ne gaflet, ne körlük
ve hatta ne budalalık! İstanbul'un yüce kişileri de bu fikirde. İçlerinden biri
çıkıp da "Ya İstiklal, ya ölüm" diyemiyor."
>>”Yabancı bir devletin
koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve
beceriksizliği itiraf etmekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık
duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri
hiç düşünülemez. Oysa Türk’ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür.”
>> 
>>Atatürk’ün “Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne
budalalık!” diyerek şiddetle kınadığı mandacıların Mustafa Kemal
Atatürk’ün Kurucusu olduğu CHP’ye Genel Başkan adayı olmaları “İNCE- İNCE” bir
oyundan başka bir şey değildir..
>>RTE’nin  her seçimde kazanıyor olması, ne yurttaşların “makarna-
kömür”e oy vermesinden, ne de şezlong tutkunluğundan.. Erdoğan karşıtı siyaset
yapma iddiasında olan “İNCE”lerin ilkesizliği, omurgasızlığı, tutarsızlığıdır.
>>Çözüm Türkiye’nin tam bağımsızlığını ve egemenliğini ipotek
altına alan AB üyeliğinin devlet politikası olmadığını açıklamak, Türkiye
Cumhuriyeti anayasasının korunmasının ve Türk devletinin varlığının
sürdürülmesinin her şeyin üstünde olduğunu yeniden hatırlamak ve
hatırlatmaktadır.
gti...@aol.com: Aug 22 08:45PM -0400

Okumaya basladim; icim daraldi.
Yazarlar belki birseyler diyor; ama, kim bu kadar lafi okumak icin zaman harcar?
Cumleler paragraf uzunlugunda; cumle sonuna gelmeden basinda ne denmis unutuyorsunuz.
 
Okunmak mi istiyorsunuz?
Kisa ve anlasilir bir sekilde fikirlerinizi toparlayin.
Yaziniz uzunsa, kisaltin oyle gonderin.
Cumlelerinizi sadelestirin.
 
Yok, iddianiz zor anlasilir olarak degerli gorunmekse, o baska.
O zaman, kendiniz yazar, kendiniz okursunuz.
Bu da kendi kendinizi aldatmak olur.
 
Gunes
 

 

 

 
-----Original Message-----
From: Turkiye-icin-el-ele <Turkiye-i...@googlegroups.com>
To: Özet alıcıları <Turkiye-i...@googlegroups.com>
Sent: Fri, Aug 22, 2014 4:05 pm
Subject: [TÜRKİYE:36264] Turkiye-i...@googlegroups.com adlı grubun özeti - 13 konu konuda 13 güncelleme ileti
 
 





Turkiye-i...@googlegroups.com

Google Groups







Konu özeti
Tüm konuları görüntüle


CHP 'NİN MİADI //Ahmet Kılıçaslan Aytar - 1 Güncelleme

M. Akif Okur: IŞİD'in Türkiye stratejisi hk. - 1 Güncelleme

Azeri şairlerince yazılan - Vatan ve hasret şiirleri - 1 Güncelleme

Gençler parayı nereye harcıyor? - 1 Güncelleme

Tasavvuf-KUR'AN! - 1 Güncelleme

KUŞADASI - DAVUTLAR DA KIŞ VE YAZIN İKAMETE UYGUN SATILIK TRİPLEKS VİLLA - 1 Güncelleme

MEZHEPLER YOK HÜKMÜNDE - 1 Güncelleme

ÖNEMSENMESİ GEREKEN BİLGİLER... - 1 Güncelleme

CHP'NİN VE TÜRKİYE'NİN YAKIN TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTAN BAYKAL'A KOMPLO İDDİALARININ AYDINLATILMASI AÇISINDAN DA GELİŞMELERİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ - 1 Güncelleme

ARABANIN FRENİ ?!. - 1 Güncelleme

ESKİ İSLAM HUKUKUNDA KADIN NASIL BOŞANIRMIŞ.…AYNI KADINLA TEKRAR NASIL EVLENİLİRMİŞ...? - 1 Güncelleme

Türk Tarihi ve Sosyolojimiz - 1 Güncelleme

NİHAT HATİPOĞLU - Şeytanın en sevmediği kişiler - 1 Güncelleme

CHP 'NİN MİADI //Ahmet Kılıçaslan Aytar

 
"Ahmet Kılıçaslan Aytar" <ahmetkilic...@gmail.com>: Aug 23 12:03AM +0300
 
*CHP 'NİN MİADI*


Atatürk'ün, "Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara
erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya
toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz,
böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır.
Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı
korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde
toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda
birleşmelidir "düşüncesinde olmak gerekiyordu.

*
Yazık ki,memleketin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı
korunmasının sigorta mekanizması olan "CHP kimliği"nin tarihsel seyri;
Atatürk'ün Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,Laiklik,
Devrimcilik ilkelerine bağlılık esasından, giderek,
Evrensel Sosyal Demokrasinin Özgürlük, Eşitlik,Dayanışma, Barış, Emeğin
yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması gibi
sosyal demokrasi haklarıyla harmanlandı,
Nihayet, bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin kimliğini oluşturan Atatürk
ilkelerini teoride bırakan, bu yüzden Atatürkçü kadroları genel ve yerel
seçimlerde tasfiye eden, "demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla
yalnızca sosyal demokrasinin esasları doğrultusuna saplanıp kalındı.

*
Kılıçdaroğlu,Atatürkçü Düşünce Sisteminden gelen, ilişkilerinde yazısız
kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış, Kemalist
tutarlılıkta davranış birliği içinde katılımcı,özgür insanları CHP'nin İl
ve İlçe örgütleri vasıtasıyla politikanın tüm alanlarından uzaklaştırdı.
Türk Ulus Devletinin bir başka yapıya dönüşmesine karşı çıkma ve engel olma
muktedirliğini engelledi.

*
Nitekim, ABD'nin uluslararası sistemde Türkiye'nin gelecek tasavvurunun
Osmanlı'nın medeniyet havzası Balkanlar,Kafkasya,Orta Doğu,Kuzey
Afrika,Batı Asya bölgesi çerçevesi ve tarihi organik bağlarının yüklediği
sorumluluk bileşkesinde belirlenmesini teminen,
Ahmet Davutoğlu'na ısmarladığı ve Erdoğan iktidarının yürüttüğü Türkiye
politikasıyla ilgili "Stratejik Derinlik" projesi;

*
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan ve AKP Genel Başkan adayı olarak
ileri sürdüğü Ahmet Davutoğlu'nun,
"Devletler ve siyasi yapılar süreklilik ve yenilenme arasında denge
kurdukları zaman devam edilebilir. AKP kıyamete kadar sürecek olan bir
adalet ve hak mücadelesinin adıdır" ifadesiyle, bütünü bir parti-devlet
olan Yeni Türkiye ilanıyla gerçeğe dönüşmüş bulunuyor.

*
Bu sırada, Türk Ulus Devletinin yeni Türkiye'ye evrilmesinin kahredici
günahından hiç bir zaman kurtulamayacak CHP parlamento grubunda,
Kitlesel hafıza kaybına uğramışcasına sadece Sosyal Demokrasinin sınırları
çerçevesinde doğru ideolojinin aranması kavgası, karşılıklı suçlamalar ve
çıkar kollayan oportonistler ve dehşetli bir kargaşa ile Olağanüstü
Kurultay hazırlıkları sürüyor.

*
İnanılmaz ama, neredeyse herkes Olağanüstü Kurultaya sosyal demokrasi
öykünmeciliğiyle hazırlanıyor!
Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı.
Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız. CHP bu yönde önemli adımlar attı.
Aradaki sıkıntılar geçiş döneminin sıkıntıları. CHP değişti ve değişmeye
devam edecek. Bu yaşadıklarımız doğum sancıları. Bu tartışmalarda ortak
analize varmak, bunu halka indirmek lazım. Yeni bir siyaset anlayışı ve
vizyonu getirmek lazım. Onun için yeni kadrolara da ihtiyaç var ",
Milletvekili Süheyl Batum ise "HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın
söyleminin aslında CHP'nin söylemi olması gerekirdi. CHP'nin yönetim tarzı
yanlış,yöneticileri yanlıştır" diyor...

*
Halbuki sosyal demokrat ideoloji, bu toprağın insanlarının tarihi
birikiminden değil, Marksizmden bir sentez olarak liberal siyasi
demokrasinin kazanımlarını yadsımadan,emeğin savunuculuğunu ve toplum
yararının özel çıkarların üzerinde olmasını gözeten düşünceden gelişmiştir.
Sosyalistler; Sosyal demokrasiyi Marksist kurama ve devrime siyasal bir
ihanet, sınıfların işbirliği ve enternasyonalizmden kopma olarak suçluyor.
Liberaller; siyasal iktidarın genel ve özgür seçimlerle belirledği bir
siyasal sistem,kaçınılmaz olarak çoğunluğu oluşturan emekçi sınıfların ve
orta sınıfların yararına işlediğini,o nedenle iktidara gelmek ve orada
kalmak için,geniş halk kitlelerini ekonomik bakımdan memnun edebilmek
zorunluluğuna inanıyor.

*
Sosyal Demokratlar ise toplumsal farkların büyüdüğüne, işçinin yarın
endişesi ortadan kalkacağına artığına, bağımlılığın sürdüğüne
inançla,sosyal demokrasinin görevinin buna çözüm aramak olduğu,
İşçi sınıfının tek başına iktidara gelme olanağına sahip bulunmadığına
göre, başka toplum kesimleriyle siyasal güç birliğine gidilmesi gerektiğine,
Liberal ve radikal partilerle ortak hükümete razı olunarak,parlamenter
demokrasi çerçevesinde yavaş yavaş ilerlemenin daha akılcı ve gerçekçi
olacağına inanıyor.

*
Türkiye'de sosyal demokrat ideoloji, Kemalizm'in; Halkevleri,Köy
Enstitüleri, Türk Dil ve Tarih Kurumu, "Yurtta Barış, Dünyada Barış"
ülküsü, kooperatif birlikleri, sosyal sigortalar, sekiz saatlik işgünü,
gelir düzeyine göre değişen vergi sistemi, parasız eğitim gibi cumhuriyet
kurumları üzerinden girmiş,
Bülent Ecevit'in Orta'nın Solu hareketiyle kurumlaşmaya başlamış,
Bugün CHP'de Atatürkçü kadrolar genel ve yerel seçimlerde tasfiye
edilmiş,"demokratik Kemalizm" ve "yeniCHP" imajıyla yalnızca sosyal
demokrasinin ilkelerine yerleşilmiştir.

*
O yüzden Milletvekili Rıza Türmen," CHP'nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi
olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız" diyor!

*
CHP programlarında tüm ekonomik yaklaşımlar; Türkiye için yaşamsal olan
yüksek oranlı ekonomik büyümeye ulaşılması, sosyal ve ekonomik dengenin
tesisi, ülkenin fizikî, malî, beşerî ve sosyal kaynaklarının ortaya
çıkarılması ile bu kaynakların etkin ve adil olarak kullanılması hedefleri
sosyal demokrasi ilkeleri çerçevesinde hazırlanıyor.
Bu çerçevede, insanı ön plana çıkaran politik, ekonomik ve sosyal
süreçlerin güçlendirilmesi esas alınıyor,
İnsanın sadece bir üretim faktörü olarak değil, sosyal ve beşeri varlık
olarak geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, desteklenmesi ve etkin kılınması
ekonomik ve sosyal kazancı azamileştirmek açısından en geçerli yol olarak
görülüyor.

*
Ne ki, birincisi; CHP'ye gönül veren milyonlarca insanın, yıllardır
liberalizmin gücü, ideali ve refahının bedelini ödemek üzere
gündelik,geçici ve yüzeysel, bugün yarattığını yarın öldüren ve
alternatifsiz bırakıldığında başka büyük idealler ve çıkarlara köle
olmaktan son derece bizar olduğunu ve umutsuz kaldığını da görmek gerekiyor.
Cumhuriyet'in yok edilen niteliklerine sahip olunması mücadelesinde
yoğunlaşılmamış,AKP'nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline gelmek
üzere bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri
savunuculuğunda hem CHP hem CHP'li,hem Türkiye heba olmuştur.

*
İkincisi;Kürdistan Sorununu önce Türkiyelileşerek çözmenin peşinde, HDP'nin
kuvvetli tonda vurguladığı ve parsellediği "Emek, eşitlik, özgürlük, barış
ve adalet için" sloganının yayıldığı,ete kemiğe büründüğü sahiplenilmiş
alandan,neden medet umulduğu ise anlaşılmıyor!

*
CHP'nin tarihsel hafızası silinmiş gibidir.
Baksanıza Rıza Türmen ki; Kemalist ilkelerin eskimiş, hesaplaşılması ve
aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde bir sosyal demokrattır,"CHP'nin
hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu
olamazsınız"diyor,sanırsınız ki bir emekçidir!
İslamcısı, Kürtçüsü özgün felsefelerinde pekişirken, Rıza Türmen özgün
Kemalist ideolojinin erdemini hatırına dahi getiremiyor,devşirildiği
kültürü CHP'ye giydirmeye çalışıyor.

*
Tarihsel hafıza boşaldığında miat dolmuştur.
Üstelik, Atatürk'ü A'sına,Türk'ün T'sine ve bunları hatırlatan herşeye
tahammül edemeyen yeni bir Türkiye var...

23.8.2014

Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilic...@gmail.com



Başa dön
M. Akif Okur: IŞİD'in Türkiye stratejisi hk.

 
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com>: Aug 22 07:40PM +0300
 
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------

İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi!
*www.internethaber.com* <http://www.internethaber.com/>*, 21 Ağustos 2014*

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara
Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Akif Okur IŞİD'in
Türkiye stratejisini anlattı.
[image: İşin uzmanı anlattı! İşte IŞİD'in Türkiye stratejisi!]

*-IŞİD nasıl bu kadar etkili olabildi?*
*-Yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar
çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?*
*-Irak ordusundan IŞİD'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir
bu katılımın sebebi?*
*-PKK neden IŞİD <http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>ile
savaşıyor?*
*-IŞİD'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?*
*-Müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan IŞİD, müslümanlara ait
kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?*
*-IŞİD daha ne kadar ilerleyebilir?*
*-Türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve
ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?*
*-Rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?*

*Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara
Strateji Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet AKif Okur tüm bu
soruların yanıtlarını İNTERNETHABER'e verdi.*

IŞİD'in Türkiye stratejisini anlatan Okur, Türkiye’nin de hedef
alınabileceğini söyledi. Örgütün, Türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle
hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüktüğünü belirten
Ortadoğu uzmanı, IŞİD'in, Türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabileceğini,
bu durumda, IŞİD’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu
kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerektiğini belirtti ve
uyarıyı yaptı: Yoksa, çok canımız yanar.
*İşte o röportaj...*

*-IŞİD’in bu kadar etkili olmasını neye bağlıyorsunuz?*

*SURİYE VE IRAK'TA YAŞANANLAR IŞİD'İN SERPİLMESİNE ZEMİN HAZIRLADI*

Birden çok sebebi var bu durumun. Öncelikle Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşı ve
Irak’taki işgalden itibaren yaşananlar IŞİD
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=IŞİD>gibi bir örgütün
serpilebilmesi için gerekli zemini hazırladı. Ortalıkta, düzen sağlayacak
bir devlet yapısı kalmadı. Herkesin herkese karşı savaşına dönüşen
çatışmalar radikalleşmeyi hızlandırdı. Irak’tan Suriye’ye uzanan kuşakta
büyük bir mağduriyet coğrafyası doğdu. IŞİD, bu atmosferde yaşanan
çatışmaları kendi örgüt çıkar ve hedefleri doğrultusunda başarıyla
yönlendirdi. Suriye’de petrol sattığı rejimle yer yer çatışırken
muhaliflerin *“devrim”*den kastettikleri şeye inanmıyordu. Savaşın
dinamiklerini kendi özel gündemi doğrultusunda yönlendirdi. Dünyanın Suriye
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=Suriye>iç savaşını
kayıtsızlıkla izlemesi, örgütün gittikçe güçlenmesine en ciddi katkıyı
sağlayan faktörler arasında yer alıyor.

IŞİD, sahada karşılaştığı sorunları çözmek için kendini yenileyebilen,
hedefleri doğrultusunda başarı kazanmış diğer örgütlerden öğrenen ve
sentezler yapabilen bir yapı. El-Kaide
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ve Hizbullah’ın
özelliklerini biraraya getirdiğine dair yapılan yorumları doğru buluyorum.
Hizbullah, dünyaya devlet niteliğine sahip olmayan bir örgütün belli bir
coğrafya ve nüfusu yönetebileceğini, temel hizmetleri, sosyal yardımları
vs. organize edebileceğini göstermişti. Bu niteliği, Hizbullah’a ciddi güç
ve yerel/yerleşik bir sosyal zemin kazandırdı. El-Kaide
<http://www.internethaber.com/search_tag.php?tags=El-Kaide>ise kendisini
dünyanın dört bir tarafından toplayıp eğittiği gönüllülerin değişik
hedeflere yönelik eylemleriyle gösterdi. İdeolojik motivasyonu yüksek,
sofistike saldırılar planlayıp uygulayabilen bir yapı olarak temayüz etti.
Belli bir coğrafyayı
hamza selcuk <hamza...@gmail.com>: Aug 23 10:32AM +0300

Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla
"Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir
geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz." O da şöyle
der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak
haşrettin? Allah, "Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları
unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun" der. Haddi aşan ve
Rabbi'nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz
ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.
Tâ-Hâ suresi 124-122
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 10:30AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: MURAT SOFUOGLU
Tarih: 23 Ağustos 2014 06:50
Konu: Sofuoğlu'nun El Cezire Türk Röportajı
Kime:
 
 
 
Merhabalar,
 
Umarım iyisiniz ve işleriniz de yolunda gidiyordur. Öncelikle seçimlerin
memleketimize ve ülkenin tüm farklı kesimlerine hayır getirmesini
diliyorum.
 
El Cezire Türk'te Suriyeli sığınmacılarla ilgili yayınlanan röportajımı
sizlerle paylaşmak istedim. Aşağıda linkini geçiyorum. Umarım faydalı olur.
 
http://aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/suriyelileri-entegre-sureci-gelistirilmeli
 
Hürmet ve selamlarımla,
 
Murat Sofuoğlu
 
*Vincit Omnia Veritas*
 
 
 
__,_._,___
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 23 10:27AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com>
Tarih: 23 Ağustos 2014 09:27
Konu: Tek yol gösterici Allah! Kaynağı da KUR'AN!
Kime: "erzinca...@gmail.com" <erzinca...@gmail.com>
 
 
*Tek yol gösterici Allah! Kaynağı da KUR'AN!*
 
"İnsanlar, hiçbir bilgiye dayanmadan/bilgisizce/ilim dışı bir şekilde
yanlış yollara yönlerdirmek/şaşırtmak için, yalan uydurup, iftiralarını
Allah'a yakıştırandan/gerçeği bilmeden insanları yoldan çıkarmak
için uydurduğu yalanı Allah'ın üstüne atandan daha zalim kim olabilir?
Allah zalim toplumu doğru yola iletmez." *(En'âm,144)*
 
* "Sadece, hiçbir ortağı olmayan Allah, gerçeğe
ulaştırır."(Yunus,35)*
 
 
"Ve Biz, hüküm ve hikmet kaynağı olan Kur'an'ı, sana, kendi dilin
olan Arapça ile; mükemmel bir yasa olarak indirdik. Ve eğer sana gelen
bu bilgiden sonra, ortak koşucuların bilgiye dayanmayan
uydurduklarına/boş-iğreti arzularına uyarsan, o zaman, Allah'a karşı ne bir
dostun ne de bir koruyucun olamaz."*(Ra'd,37)*
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
Abdullah Mustafa <abdullah...@gmail.com>: Aug 23 09:56AM +0300

TARİH VE KISSALAR - 125
 
 
B. PEYGAMBER KISSALARI - 105
 
 
11. HZ. MUSA, HARUN VE İSRAİLOĞULLARI- 40
 
 
 
 
d) İsrailoğulları - 11(12) İsrailoğulları ve kurban sığırı / Davet ve
çağrıya yaptıkları karşı çağrılar
 
*Mûsa, toplumuna dedi ki:* "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor." *Dediler
ki:* "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" *Dedi ki:* "Cahillerden biri olmaktan
Allah'a sığınırım." *Şöyle konuştular:* "Çağır Rabb'ine bizim için,
açıklasın bize neymiş o!" *Cevap verdi:* "O diyor ki, bahsettiğim ne
yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inektir." *Hadi size emredileni
yapın!* *Şöyle dediler:* "Çağır Rabb'ine bizim için, neymiş onun rengi
açıklasın bize." *Cevap verdi:* "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi
parlak bir inektir; seyredenlere mutluluk verir." *Şöyle dediler* "*Dua et
Rabb'ine, açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde
başkalarıyla karıştı. Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbette
kılavuzlanacağız*." *Cevap verdi Mûsa:* "*Allah diyor ki, bahsettiğim,
boyunduruk yememiş bir inektir; toprağı sürmez, ekini sulamaz. Salma
hayvandır. Alaca yoktur onda*." *Dediler ki:* "İşte şimdi gerçeği getirdin*."
Ve ardından onu boğazladılar, az kalsın yapmayacaklardı.* Siz bir adam
öldürmüştünüz de onunla ilgili olarak çekişip duruyordunuz. Oysa ki Allah,
sizin sakladıklarınızı ortaya çıkaracaktı. *Şöyle dedik:* "Kesilen ineğin
bir parçasıyla, öldürülen adama vurun." *İşte böyle diriltir Allah ölüleri.
Size ayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz. Sonra bunun
ardından kalpleriniz yine kaskatı kesildi*. Taş gibidir o. Belki daha da
katıdır. Taşların bazıları var ki, ondan ırmaklar fışkırır. Bazıları var
ki, çatır çatır yarılır da içinden su çıkar. Öylesi var ki, Allah
korkusundan aşağılara düşer. Allah, yapıp durduklarınızdan gafil değildir. 2.
sure (BAKARA) 67-74. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
 
"*Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua
edilemez / onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur*. *Dönüşümüz-varışımız
Allah'adır.* Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir." 40. sure
(MÜ'MİN) 43. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
 
 
 
*Bitmedi nasipse devam edecek.*
 
 
 
--
Selam ...
Abdullah Mustafa
"Haluk TARCAN" <haluk...@haluktarcan.com>: Aug 23 09:14AM +0300

Değerli vatandaşlarım,
Aşağıda sizlere Ulusal birliğimizle ilgili, dikkatle okunması gereken bir
seri belge sunmaktayım bilgilerinize sunarım
Saygılar
HalÛk Tarcan
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com>: Aug 23 08:51AM +0300

[image: YENİ DİNİ MERKEZ Bugün Üsküdar’da idim. Üsküdar Camileri’nin saha
çalışmasını bitirdim. Kirazlı denilen yerde bu Çamlıca Camii’ni de gördüm.
Adı Çamlıca Selatin Camii. Öyle bir isim ki, "ben çakmayım" diye bas bas
bağırıyor. Milletin adamı meydanda anlatıyor.: ‘’Sultanlarımız hep Selatin
Camileri Suriçi’ne yapmışlar. Anadolu yakasına da Selatin Cami yapmak bize
nasip oldu. İstanbul’un en zirvesine de biz yapıyoruz.’’ Hadi gel buradan
yak. Bir cümlede 3 tane yalan yanlış olmaz ki. Anlatayım, bilgi sahibi
olun: Osmanlı’da iki ayrı maliye var. Hazine-i Amire, devlet kasası
demektir. Genelde Osmanlı Devleti Cami yaptırmazdı. Örneği çok çok azdır.
Belki de yoktur. Camiler hep hayır için yapılmıştır. Yani Vakıf
binalarıdır. Kısacası, paran varsa hayır işi yaparsın. Milletin sırtından
hayır yapılmaz. Selatin Camii demek bir padişah ailesi tarafından,
Yaptırılan iki minareli camilere denir. Ama en önemli şart şudur. Tüm
giderler Hazine-i Hassa’dan karşılanır. Türkçesi: Giderler, padişah
ailesinin cebinden ödenir. Mantık şudur. Devlet parası ile hayır yapılmaz.
Çamlıca Camisini yaptıran bir aile yok. Çamlıca Camisini kim yaptırıyor?
Bilen var mı? Büyük bir ihtimalle, örtülüden veya devletten. Demek ki
Selatin lafı palavra oldu. Anadolu yakasında Selatin cami yoktur diyor.
Üsküdar İskelesinde ki ‘’MİHRİMAH Sultan Camii, Selatin camisinin en
babasıdır. Bilenler bilir. Edirnekapı Mihrimah’ta tek minare vardır.
Üsküdar’da ise çift minare vardır. Yani yukarıdaki cümle tamamen palavra.
Milletin Adamı Çamlıca’ya kendine türbe yaptırıyor. Gelelim işin en büyük
ticaretine. Mekke’de Kabe etrafına Sultan II.Selim döneminde, yapılmış
revaklar var. Suudiler bu revakları yıkma kararı aldılar. Bizim hükümet
karşı çıktı. Suudiler de o zaman gelin alın revaklarınızı dediler.
Suudilerin aklına gelmedi ki, bu işten bir fırıldak çıksın. Şimdi buradan
bir inşaat şirketi gitti. Revakları taş taş söküp Çamlıca’ya taşıyorlar.
Yani Mekke’den revakları gelmiş bir camii oluşacak. Caminin ve türbenin
etrafında tavaf için bir parkur yapıyorlar. Türbenin etrafında Kabe gibi
tavaf olacak. Özet: Çamlıca’da yeni Eyüp Sultan kuruluyor. Hazîrede de
türbe olacak. Artık çaput bağlamaya gideriz. Koca bulamayanlar, çocuğu
olmayanlar, Çocuğu üniversiteye giremeyenler, Kimin türbesine gidecek?
Turan Akıncı (1976 yılında DGSA Mimarlık Fakültesinden mezun oldu. 1978
yılında Berlin Teknik Üniversitesinde Doktora çalışmaları yaptı. Alman
Ortaçağ kentlerinin restorasyonun da görev aldı. 35 yıl sanayicilik
yaptıktan sonra 2010 yılından bu yana İstanbul’daki Osmanlı Mimari
yapılarını araştırmasını sürdürmektedir. www.tas-istanbul.com sayfasında
1.500 Osmanlı yapısı hakkında makaleleri vardır.)]
<https://www.facebook.com/TurkiyeNoktaNet/photos/a.130110753856800.1073741826.129370043930871/264337080434166/?type=1&fref=nf>
 
*YENİ DİNİ MERKEZ*
 
Bugün Üsküdar’da idim.
Üsküdar Camileri’nin saha çalışmasını bitirdim.
Kirazlı denilen yerde bu Çamlıca Camii’ni de gördüm.
*Adı Çamlıca Selatin Camii.*
Öyle bir isim ki, "*ben çakmayım*" diye bas bas bağırıyor.
Milletin adamı meydanda anlatıyor.:
 
‘’
 
*Sultanlarımız hep Selatin Camileri Suriçi’ne yapmışlar. Anadolu yakasına
da Selatin Cami yapmak bize nasip oldu. İstanbul’un en zirvesine de biz
yapıyoruz*.’’
 
Hadi gel buradan yak.
 
Bir cümlede *3 tane yalan yanlış olamaz ki*
.
Anlatayım, bilgi sahibi olun:Osmanlı’da iki ayrı maliye var.
*Hazine-i Amire,* devlet kasası demektir.
Genelde Osmanlı Devleti Cami yaptırmazdı.
Örneği çok çok azdır. Belki de yoktur.
 
*Camiler hep hayır için yapılmıştır. Yani Vakıf binalarıdır.*
Kısacası, paran varsa hayır işi yaparsın.
Milletin sırtından hayır yapılmaz.
 
*Selatin Camii demek bir padişah ailesi tarafından, yaptırılan iki minareli
camilere denir.*
Ama en önemli şart şudur.
Tüm giderler *Hazine-i Hassa’*dan karşılanır.
 
Türkçesi: *Giderler, padişah ailesinin cebinden ödenir.*
*Mantık şudur. Devlet parası ile hayır yapılmaz.*
Çamlıca Camisini yaptıran bir aile yok.
Çamlıca Camisini kim yaptırıyor?
Bilen var mı?
 
*Büyük bir ihtimalle, örtülüden veya devletten. Demek ki Selatin lafı
palavra oldu.*
 
*Anadolu yakasında Selatin cami yoktur diyor.*
Üsküdar İskelesinde ki ‘’MİHRİMAH Sultan Camii,
Selatin camisinin en babasıdır.
Bilenler bilir.
Edirnekapı Mihrimah’ta tek minare vardır.
Üsküdar’da ise çift minare vardır.
Yani yukarıdaki cümle tamamen palavra.
*Gelelim işin en büyük ticaretine.*
*Milletin Adamı Çamlıca’ya kendine türbe yaptırıyor.*
 
Mekke’de Kabe etrafına Sultan II.Selim döneminde,
yapılmış revaklar var.
Suudiler bu revakları yıkma kararı aldılar.
Bizim hükümet karşı çıktı.
Suudiler de o zaman gelin alın revaklarınızı dediler.
Suudilerin aklına gelmedi ki, bu işten bir fırıldak çıksın.
 
Şimdi buradan bir inşaat şirketi gitti.
Revakları taş taş söküp Çamlıca’ya taşıyorlar.
 
 
* Yani Mekke’den revakları gelmiş bir camii oluşacak. Caminin ve türbenin
etrafında tavaf için bir parkur yapıyorlar. Türbenin etrafında Kabe gibi
tavaf olacak.*
 
*Özet: Çamlıca’da yeni Eyüp Sultan kuruluyor. Hazîrede de türbe olacak.*
 
 
 
*Artık çaput bağlamaya gideriz. Koca bulamayanlar, çocuğu olmayanlar,
Çocuğu üniversiteye giremeyenler, Kimin türbesine gidecek?*
 
Turan Akıncı
 
(1976 yılında DGSA Mimarlık Fakültesinden mezun oldu. 1978 yılında Berlin
Teknik Üniversitesinde Doktora çalışmaları yaptı. Alman Ortaçağ kentlerinin
restorasyonun da görev aldı. 35 yıl sanayicilik yaptıktan sonra 2010
yılından bu yana İstanbul’daki Osmanlı Mimari yapılarını araştırmasını
sürdürmektedir.
​ ​
www.tas-istanbul.com sayfasında 1.500 Osmanlı yapısı hakkında makaleleri
vardır.)
 
 
https://www.facebook.com/TurkiyeNoktaNet/photos/a.130110753856800.1073741826.129370043930871/264337080434166/?type=1&fref=nf
 
*DİP NOT:*
 
 
“*Bütün yeryüzü mabet, tüm meşru fiiller de ibadettir.”*
 
 
*İstanbul’un neresinden bakılırsa bakılsın görülebilecek en yüksek yerdeki
Çamlıca Tepesi’ne bu büyüklükte bir caminin yapılması, ihtiyaçtan çok
“gösteriş” için olduğu izlenimi veriyor.(MKA)*
 
 
[image: Satır içi resim 1]
 
 
[image: Satır içi resim 2]
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yaşar Nuri Öztürk: Büyük ve küçük mabet
 
<ynoz...@hurriyet.com.tr> <ynoz...@hurriyet.com.tr>[image: Satır içi
resim 3]
 
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
 
 
*MABETSİZ* din olmaz. Ve ibadetsiz kulluk olmaz.
 
 
Ama Kur'an penceresinden baktığınızda bunun kadar önemli bir gerçek daha
var: *Resmi mabedi olan bir din Allah'ın dini olmaz. Ve tüm hayatı bir
büyük ibadete dönüştüremeyenler de Allah'ın gerçek kulu olamaz.*
 
 
*Mabet başkadır, resmi mabet başkadır.*
 
 
Ne demek resmi mabet? O bir yafta ve tescil işi değil, bir işlev
meselesidir.
 
Bir dinde resmi mabet varsa o dinin mensupları ibadetlerini yalnız o
mabette veya mabetlerde yapabilirler. Mabetlerin varlığı resmi mabedin
varlığına kanıt değildir. Resmi mabetin varlığına kanıt, dindarın Allah ile
diyaloğunun belirli duvarlar arasında gerçekleşeceğinin açık veya örtülü
bir biçimde kabul ettirilmiş olmasıdır. Bu kabule göre, ibadet (en azından
iyi ve mükemmel ibadet) mabet adı verilmiş belirli binalarda yapılır. O
binaların dışında yapılan ibadetler ya hiç ibadet sayılmaz yahut da tam
ibadet sayılmaz. Bu kabulün oluştuğunun en büyük göstergesi ise bu belirli
duvarlara (cami, kilise, havra vs.) *‘‘Tanrı'nın evi’’*denmesidir.
 
 
*‘‘Tanrı'nın evi mi olur, behey gafil?’’* diye sorduğunuzda birilerinin
rahatsız olması ise resmi mabedin varlığının ikinci kanıtıdır.
 
 
İslam'ın büyük vicdanlarından *Bistamlı Báyezid'*e (ölm. 261/875) sordular:
*‘‘Kábe'yi ziyarete neden gitmiyorsun?’’* Elini kalbinin üstüne koyarak
cevap verdi Báyezid: *‘‘Tanrı, o sizin dediğiniz eve, yapıldığı günden beri
hiç girmedi, ama bendeki şu evden, yapıldığı günden beri hiç çıkmadı. Siz
esas bu evi kutsal tutun!’’*
 
 
Allah ile aldatan zihniyet, mabet duvarları dışında kulluk olamayacağını
sinsi oyunlarla kitleye sürekli telkin eder. Çünkü *Allah ile aldatma
oyununun sonuç vermesi için, aldatılmak istenenlerin organize bir biçimde
belirli mekánlarda toplanıp telkin ve denetim altına alınmaları gerekir.* Bu
iş için en ideal yer ise duvar-mabettir.
 
 
İslam, bütün yeryüzünü mabet kabul etmiştir. *‘‘Doğu da batı da
Allah'ındır; yüzünüzü nereye dönerseniz Allah oradadır.’’*(Kur'an, Bakara,
115) Bu Kur'ansal ilkeye dayanarak Hz. Peygamber, *‘‘Bütün yeryüzü benim
ümmetim için mescit ve temiz kılınmıştır’’* diyor.
 
 
*Kur'an bir büyük mabet tanıtmıştır insanlığa**. Bir mabet ki tavanı gök
kubbe, seccadesi tüm dağlar, ovalar, çöller ve denizler... Bu büyük mabette
toprak post, Allah dosttur. Bu büyük mabette aracısız, lidersiz, haraçsız
ve huruçsuz ibadet edilir.*
 
 
*Tüm yeryüzü mabet*
*​ ​*
*se tüm meşru fiiller de ibadettir**.*
 
 
*Hayatın tümü ibadettir. Elverir ki o hayat, insana yaraşır temizlik ve
güzellikte yaşansın...*
 
 
*Büyük mabedin büyük ibadetleri, evren ve insan kitabı okunarak
yapılacaktır. Minber köşesinde tarikat zübürü mırıldanan sözde dervişin
nefes tüketmesi ibadet oluyor da yerin üç kat altında oksijen tüpüyle nefes
alarak kalp ameliyatı yapan doktorun ter dökmesi başka bir şey mi oluyor?!*
 
*Girdiğimiz milenyumda, insanlığın en büyük erişi, tüm yeryüzünün mabet,
tüm meşru fiillerin ibadet olduğunu kavramak olacaktır. Bu, Allah ile
aldatanların din dediklerinin bitmesi ve Allah'ın din dediğinin hayata
geçmesi demektir.*
 
 
Yeni milenyumda insanlık, Yaratıcı'sıyla kucaklaşmak için Allah ile
aldatan haraç ve huruç odaklarına komisyon vermek zorunda kalmayacaktır.
 
 
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/05/26/209679.asp
 
 
M. Kemal Adal
 
23 Ağustos 2014/ İZMİR
 
--
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz.
Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için Turkiye-icin-el...@googlegroups.com adresine bir e-posta gönderin.



--

  İletişim: Avrupa Türkmenleri Gazetesi www.avrupaturkmenleri.com

Haber, davet, duyuru, öneri, şikayet, görüş ve mektuplarınızı e-posta adresimize gönderebilirsiniz.





Saban Mergul

unread,
Aug 28, 2014, 8:49:58 AM8/28/14
to Turkiye-i...@googlegroups.com

SAÜ'ye öğrenci taşıyan Şöför esnafına kurs sonrası sertifika veriliyor....

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0791782001409139682

 

USDEC konuklarına SAÜ'de Özge Zeybek Konseri..

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0335354001409138168

 

SerdivanPark terk edilmeye yüz tutmuş gibi ...

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0886048001409049598

 

USDEC kapsamında 9 AB ülkesinden 90 öğrencinin Boğaz gezisi..

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0215794001408974501

 

Sakarya Akbalık Yağlı Güreşleri yeniden başlıyor.

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0696596001408629296

 

Deniz Kartalbaş Hanım eliyle lezzet dağıtıyor..

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0877324001408710178

 

Sakarya Tasavvuf Musıki Kültürünü Tanıtma Yaşatma Derneği ile enine boyuna konuştuk...

http://sakaryatelevizyonu.tv/video/0180330001408628819

"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com>: Aug 28 12:19AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
 
ÇOK ÇOK GÜZEL VE OLAĞANÜSTÜ BİR GÖSTERİ…..LÜTFEN BÜYÜK EKRAN
SEYREDİN………………..
 
http://www.flixxy.com/stunning-opening-performance-nanjing-youth-olympics-2014.htm#.U_w9A4PK6IQ.email

 
 
 
--
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
ismet soner <ismet...@gmail.com>: Aug 27 11:19PM +0300

(babam için)
 
 
 
gözlerimi hüzün bulutları kapladı hakikati fark ettiğimde.
görebilmek için bu yaşıma gelmem mi gerekiyordu?
hepimizin dayanağıydın, senin hiç dayanağın yokken.
kimse sana yardım etmeyi aklına getirmezdi, sen hepimize elini uzatırken.
ailene, eşine, çocuklarına adanmış bir ömür...
 
sen olmasaydın ben kaybolmuş, yanlış yollara girmiş, şu an bu şarkıyı
söylemiyordum.
kılavuzsuz, buhranlar içinde pes etmiştim.
hep yanımda olmasaydın, ben bugün nerede olurdum?
hep kol kanat germeseydin, ben ne yapardım?
 
 
sen olmadan (without you), ayo joyful
 
http://www.youtube.com/watch?v=qD18OmZbfeE
 
--
PRIMUM NON NOCERE
http://www.facebook.com/ismetsoner
http://groups.google.com.tr/group/bursaforum
"KERİM ÖZBEKLER" <kerimoz...@gmail.com>: Aug 27 03:22PM +0300

10.ULUSLARARASI KAPADOKYA ŞİİR YARIŞMASI BİRİNCİSİ EŞİ İLE BİRLİKTE
KAPADOKYA'DA 3 GÜN, İKİNCİSİ İSE EŞİ İLE BİRLİKTE 2 GÜN TATİL YAPMA İMKANI
KAZANACAK. 3.GELEN ŞİİR SAHİBİ İSE KAPADOKYA'YI BALONLA HAVADA GEZME ŞANSI
YAKALAYACAK... (SON KATILIM TARİHİ.24 EKİM 2014.CUMA)
 
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
 
10.uluslar arası Kapadokya Şiir Şöleni 01 Eylül 2014 de başlayıp, 24 Ekim
2014 tarihinde sona erecektir, bu konuda ki yarışma şartları aşağıda ki
şekildedir.
 
-Şiir yarışmasını konusu;Aşk, Sevda, Birlik beraberlik, sevgi, vatan
tanıtım ve Kapadokya'dır. Herhangi bir Siyasi düşünceye, ideoloji veya
lidere övgü içeren şiirler derece kapsamın alınmayacaktır,
 
-Şiirlerimiz Yarışmaya kendisine ait ve en fazla 2 (iki) adet şiirle
katılabilirler,
 
-Yarışmaya katılacak şiirin bir başka yarışmada ilk 3 (Üç) dereceye
girmemiş olması gerekmektedir,
 
-Yarışmaya Şiirlerinizi zarf içerisinde posta veya kargo ile
gönderebilirsiniz veya elden teslim edebilirsiniz,
 
-Kapadokya şiir yarışmasına bir başka birine ait şiirle katılım olması
halinde ve bu durumun tespit edilmesi durumunda yarışmacının ödülü iptal
edilecektir ve ödül almayacaktır,
 
-10.uluslar arası Kapadokya şiir Yarışmasına katıldığınız şiirlerin altına
mutlaka Rumuzunuzu yazmayı unutmayınız, ayrıca bir başka kağıda adınızı
soyadınızı rumuzunuzu irtibat telefon numaralarınızı e-mail adresinizi ve
posta Adresinizi yazmayı unutmayınız,
 
-Posta´dan kaynaklanan kaybolma veya her türlü aksaklıklardan dolayı,
derneğimiz sorumlu değildir,
 
-10.Uluslar arası Kapadokya şiir yarışmasına katılan sairlerimiz posta,
kargo yolu veya elden teslimlerinde katılımlarda; yarışmacının katıldığı
her şiirinin aslı haricinde 5 adet fotokopisini de zarf içerisinde katılım
belgeleri ile birlikte verilen adrese ulaştırmaları gereklidir,
 
-Şiir Yarışmasına başvurular açıklanan katılım başlangıç tarihinden, son
başvuru tarihine kadar yapılacaktır. Son katılım tarihi mesai saati
bitiminden sonra yapılacak başvuruların hiç biri kabul edilmeyecektir.
 
-Şiir Yarışmasında derece elde eden ilk 3 (Üç) dereceye giren eserlerin
sahiplerinin ödülleri, Almanya'da veya Nevsehir'de gerçekleşecek şölen günü
kendilerine takdim edilecektir. Şölen günü ödülünü almaya gelemeyen şair
ödülünü alamayacaktır,
 
-Şiir yarışmasına gönderilen şiirler ileride bir şiir kitabında
yayınlanabileceğinden, bu yarışmaya katılan yarışmacılar bu durumu kabul
etmiş olurlar. Her hangi bir telif hakki talep edemezler,
 
-Şiir yarışması şölenine katılacak sairler ve yarışmada derece elde
edenler, yarışmaya katılmak için geliş ve dönüş masraflarını kendileri
karşılayacaktır. Konaklama, yemek vs. Derneğimiz tarafından
karşılanacaktır,
 
-Yarışmada özel ödüllerde verilebilecektir,
 
-Yarışmanın bütün hakları Kapadokya kültür derneğine ve Avrupa
Nevşehirliler platformuna aittir.
 
ADRES;
Schlossstr. 17; 45468 Mülheim a.d. Ruhr
 
JÜRİ ÜYELERİ;
 
-Ozan Yusuf Polatoğlu (Sair-Yazar-Halkozanı),
-Hüsamettin Darıcı (Şair-yazar),
-Yavuz Nufel (Şair-Yazar),
-Sadi Teltik (Şair-Yazar),
-Özdemir Taşan (Şair).
 
YARIŞMAYA POSTA VE KARGO İLE BAŞVURU ADRESLERİ;
 
Almanya Kapadokya Kültür Derneği
Avrupa Nevşehirliler platformu
PK.57
Nevşehir-Türkiye
 
VEYA
 
Kapadokya Kültür Dernegi
Schlossstr. 17
45468 Mülheim-Almanya
 
ÖDÜLLER;
 
-Yarışmada derece elde eden şairler Avrupa´dan Anadolu'ya kültür köprüsü ,
Avrupa'daki Gözbebeklerimiz programına davet edilebileceklerdir,
 
-Yarışma birincisi Şairimize:Kapadokya'da eşi ile birlikte 3 gün tatil,
Plaket. Madalyon, Katılım Belgesi,
 
-Yarışma ikincisi Şairimize:Kapadokya'da eşi ile birlikte 2 gün tatil,
Plaket. Madalyon, Katılım Belgesi,
 
-Yarışma üçüncüsü şairimize:Kapadokya da Anatollian Balon ile Balon gezisi,
Plaket. Madalyon, Katılım Belgesi.
 
-10.Uluslar arası Kapadokya Şiir Yarışmasına son katılım tarihi: 24 Ekim
2014 Cuma günü saat 18.00 e kadardır, Nevsehir'den yurt içi veya
yurtdışından katılanlar ise kargo veya Posta yolu ile yine son katılım
tarihi süresi içerisinde derneğimizin belirlediği adres de olacak şekilde
ulaştırmaları gerekmektedir,
 
-10.Uluslar arası Kapadokya şiir şöleni için ayrıntılı bilgiyi 00 49 208 47
76 80 den
ve yahutta e-mail facebook dan bilgi alabilirsiniz...
 
Her türlü değişiklik derneğimize aittir.
 
*****************************************************************************************
 
1949 YILINDA ISPARTA'NIN YALVAÇ İLÇESİ'NDE DÜNYAYA GELEN, İLK VE ORTAOKULU
YALVAÇ'TA OKUDUKTAN SONRA 1968 YILINDA KARA ASTSUBAY SINIF HAZIRLAMA
OKULU'NDA TAHSİLİNİ TAMAMLAYARAK 1968 YILINDA ASTSUBAY OLARAK GÖREVE
BAŞLAYIP, ARALARINDA KIBRIS'IN DA BULUNDUĞU 28 YILLIK MESLEK HAYATINDAN
SONRA 1996'DA EMEKLİ OLUP ISPARTA'YA YERLEŞEN;ISPARTA'DA BULUNAN GÖLLER
BÖLGESİ YAZARLAR VE ŞAİRLER DERNEĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ-DUYGU SELİ DERGİSİ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ-EMEKLİ P.KOMANDO BAŞÇAVUŞ-YAZAR-ŞAİR ''ÇORAPSIZ YAKUP'UN
OĞLU'' HASAN HİSARARDINLI VEFAT ETTİ (2014), ASKERİ TÖRENLE DEFNEDİLEN
RAHMETLİ ISPARTA'NIN EN İŞLEK YERLERİNDEN BİRİSİ OLAN ''MANİFATURACILAR
SİTESİ-ÇARŞISI''NDA Kİ BODRUM KATINDA ASKERİ HIRDAVAT MALZEMELERİ SATAN BİR
DÜKKAN DA İŞLETİYORDU. BURASI HEM TİCARETHANE, HEM DE GELEN GİDEN
GAZETECİ-YAZAR VE ŞAİRLERİN TOPLANTI VE SOHBET YERİ İDİ. YAYINLANMIŞ 2 ŞİİR
KİTABI BULUNAN HASAN HİSARARDINLI, ARKADAŞ CANLISI BİR YAPIYA SAHİPTİ.
ISPARTA'YA EN SON GİDİŞİM DE BANA 1 PANTALON KEMERİ HEDİYE ETMİŞ, 3 TANE DE
YAYINLADIĞI KİTAPTAN VERMİŞTİ. KİTAPLARDAN 1 TANESİNİ KENDİME AYIRMIŞ, 1
TANESİNİ ANKARA'DA BULUNAN VE KİTAP TANITIM YAZILARI YAZAN PROF.DR.İSA
KAYACAN'A, 1 DİĞERİNİ DE AYDIN'IN SÖKE İLÇESİ'NDE YAŞAYAN ABDÜLKADİR
GÜLER'E POSTALAMIŞTIM. İSA KAYACAN KİTABI TANITAN BİR YAZI YAZMIŞ VE
GAZETELERİ BANA GÖNDERMİŞTİ, BEN DE BUNLARI HASAN HİSARARDINLI'YA POSTA
YOLU İLE ULAŞTIRMIŞTIM. HASAN HİSARARDINLI 20 YILDIR MAHALLİ GAZETELERDE
KÖŞE YAZILARI YAZIYOR, EDEBİYAT VE SANATLA UĞRAŞIYORDU.(KERİM ÖZBEKLER)
 
*****************************************************************************************
 
PELİN BAYRAKTAR
SESLENDİRME SANATÇISI VE SUNUCU
TEL.0-536-4295529
E POSTALAR;
pe...@pelinbayrak.com
evrense...@hotmail.com
WEB.www.pelinbayrak.com
 
*****************************************************************************************
 
SOKAK KİTAPLARI YAYINLARI
RASİMPAŞA MAHALLESİ, SÖĞÜTLÜÇEŞME CADDESİ, SİFTAH SOKAK, ULUÇ APT.NO19
KAT.1 D.2
KADIKÖY-İSTANBUL
TEL+FAX.0-216-4051088
E POSTA.soka...@Hotmail.com
 
*****************************************************************************************
 
Kerim Bey merhaba...
Adresinizi yazarsanız size dergimizi ulaştırmak isterim.
Ankara'dan saygı,sevgi ve selamlar.(23 Ağustos 2014.Cumartesi)
Osman BAŞ
Kümbet Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
osman...@hotmail.com
 
*****************************************************************************************
 
VİS SANAT
HAŞİM İŞCAN MAHALLESİ, ANKARA CADDESİ, NO.26-2
MURATPAŞA-ANTALYA
TEL.0-507-1202383 VEYA 0-532-7397450 VEYA 0-539-5911011
E POSTA.vissa...@gmail.com
WEB.www.vissanat.com
NOT.WEB SİTESİ YAPIM AŞAMASINDADIR.
 
*****************************************************************************************
 
GÜLÇİN AKAN;BURSA TV'DE HER CUMARTESİ GÜNÜ, SAAT.11.00'DE CANLI OLARAK ''İŞ
VE YAŞAM PROĞRAMI'' SUNMAYA BAŞLAMIŞTIR, 14.00'DE PAKET ÇEKİM VARDIR.
PROĞRAMINA ZAMAN ZAMAN KİTAP YAYINLAMIŞ OLAN BURSA'LI YAZAR VE ŞAİRLERİ
KONUK OLARAK ALACAKTIR, İLGİLENENLER 0-507-7297790 NOLU CEP TELEFON
NUMARASINI KULLANABİLİRLER VEYA KENDİSİNE FACEBOOK ÜZERİNDEN ULAŞABİLİRLER.

 
*****************************************************************************************
 
KAYSERİ'DE 37 YILDIR AYLIK OLARAK YAYINLANAN ERCİYES DERGİSİ'NİN AĞUSTOS
2014 TARİHLİ 440.SAYISI YAYINLANDI VE BU GÜN POSTA VASITASI İLE ELİME
GEÇTİ, 32 SAHİFELİK BU DERGİYİ EDİNEREK OKUMAK. YAZI-ŞİİR GÖNDEREREK
YAYINLANMASINI SAĞLAMAK İSTİYORSANIZ AŞAĞIDA Kİ BİLGİLERİ KULLANARAK,
İRTİBAT KURABİLİRSİNİZ;
 
ALİM GERÇEL
ERCİYES DERGİSİ
SAHABİYE MAHALLESİ MUHTARLIĞI
KALENDERHANE SOKAK, NO 8
38010 KOCASİNAN-KAYSERİ
TEL+FAX.0-352-2317303
E POSTALAR;
alimg...@mynet.com
erciyes...@mynet.com
bi...@erciyesdergisi.com
 
İLGİLENEN GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR-EDEBİYATÇI VB.GİBİ KİŞİLERE ÖNEMLE DUYURULUR,
ALİM GERÇEL'E FACEBOOK ÜZERİNDEN DE ULAŞABİLİRSİNİZ.
 
*****************************************************************************************
 
HANCI DA ÖKSÜZ KALDI...
 
İsmail KARA
kar...@gmail.com
 
Öğrencilik yıllarım ve sonrasında ünlü bir şiir ve şarkı olarak
dinlediğimiz "Hancı" da öksüz kaldı.
 
Şair, Bekir Sıtkı Erdoğan 24 Ağustos 2014 Pazar günü akşam saatlerinde
vefat etti.
 
Türk Edebiyatında Hisarcılar Ekolü olarak bilinen dönemin içinde yer alan
Erdoğan, HİSAR Dergisini uzun sürfe çıkaran hocam Mehmet Çınarlı'nın en
yakın arkadaşlarından biriydi. Derginin hem önce, hem de birkaç yıl aradan
sonra tekrar yayınlandığı zamanlarda Çınarlı ve Erdoğan hep birlikteydi.
 
Maliye Okulunda öğrencisi olduğum yıllarda Hisar Dergisinde zevkle okurduk
Erdoğan'ın şiirlerini... Ben "Hancı" yı ezberlemiştim hatta.
 
1965'de Hisar'ın jübilesi yapıldığı gün, Ankara'da kendisini yakından
tanıma şerefine de nail olmuştum. Dergide yazı ve şiirleri yayınlanan şair
ve yazarlar hemen hemen tam kadro oradaydı.
 
Bekir Sıtkı Erdoğan 1926 da Karaman'da doğdu. Kara Harp Okulunu ve daha
sonra Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesini bitirdi. Kıta subaylığı
yaptı. Bazı askeri ve sivil liselerde edebiyat öğretmenliğinde bulundu.
 
Şiirlerinin bazıları, Türk Sanat Müziğinde şarkı olarak da yerini aldı.
 
Başta HANCI olmak üzere, şimdi şiirleri öksüz kaldı.
 
Şairimize Allah'tan rahmet, Türk Edebiyatına ve sevenlerine baş sağlığı
dilerim.
 
H A N C I...
 
Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm!
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.
 
Sıla burcu burcu... ille ocağım!..
Çoluk çocuk hasretinde kucağım...
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş.
 
Güç bela bir bilet aldım gişeden;
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan!
Hancı n'olur, elindeki şişeden,
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş!
 
Ben o gece, hem ağladım, hem içtim,
İki gün, diyardan diyara uçtum...
Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim;
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş...
 
Garibim; her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar hafif bir sancı;
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş...
 
Bende bir resmi var, yarısı yırtık,
On yıldır evimin kapısı örtük!
Garip, bir de sarhoş oldu mu artık;
Bütün sırlarını der yavaş yavaş...
 
İşte hancı! ben, her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim...
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim,
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş...
 
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
 
*****************************************************************************************
 
HUMEYNİ;15 YIL FRANSA'NIN BAŞKENTİ PARİS'TE YAŞADI, SONRA GELDİ İRAN'I
KARIŞTIRDI. 30.000 AYDIN ÖLDÜRÜLDÜ, ACABA BU İŞTE FRANSIZ GİZLİ SERVİSİ'NİN
1 PARMAĞI VAR MIDIR ?
 
FETTULLAH GÜLEN;15 YILDIR AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NDE, PENSİLVANYA'DA
YAŞIYOR. TÜRKİYE'Yİ KARIŞTIRMAK İÇİN ELİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPIYOR, ACABA
BUNDA AMERİKAN GİZLİ SERVİSİNİN 1 PARMAĞI VAR MIDIR ?
 
MUHAMMED TAHİR ÜL-KADRİ;15 YILDIR KANADA'DA, TORONTO'DA YAŞADI. 2012
YILINDA PAKİSTAN'A DÖNMEYE KARAR VERDİ, AMACINI ''PAKİSTAN'DA DEVRİM
YAPMAYA GELİYORUM.'' ŞEKLİNDE İFADE ETTİ AMA PAKİSTAN'I KARIŞTIRMAK İÇİN
VAR GÜCÜ İLE ÇALIŞIYOR, ACABA BUNDA KANADA GİZLİ SERVİSİ'NİN 1 PARMAĞI VAR
MIDIR ?
 
*****************************************************************************************
 
EĞER HASTA OLMAK İSTEMİYORSAN DUYGULARINI ANLAT...
 
Dr. Dráuzio Varella
 
Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı,
bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar. Zamanla, duyguların bastırılması
kansere dönüşür. Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle
paylaşmalıyız! Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel
birer terapidir!
 
Karar Vermelisin...
 
Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık,
sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır. İnsanlık tarihi kararlardan
oluşur. Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları
kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir
hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
 
Olduğundan Farklı Yaşama...
 
Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren,
mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı
kilden olan bronz bir heykeldir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık
için kötü bir şey yoktur.Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
 
Kabullen...
 
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize
yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.
Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
 
Çözümler Bul...
 
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi,
dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak için kibrit
yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
Biz ne düşünüyorsak oyuz. Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji
üretir.
 
Güven...
 
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler
geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven
olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
 
Hayatı Üzgün Yaşama...
 
Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir
yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. "İyi mizah bizi
doktorun elinden korur". Mutluluk sağlık ve terapidir.
 
*****************************************************************************************
 
BU UĞURDA KANLAR AKTI...
 
Bu uğurda kanlar aktı sel oldu
Doldu bir çukura orda göl oldu
Bayrağım rengini al kandan aldı
Bu bayrak göklerde inecek sanma
 
 
İsterse yeniden kopsun kıyamet
Bayrak Türkün namusudur nihayet
Ey kendini bilmez nankör hıyanet
Devran lehimize sönecek sanma
 
Uğruna can verdik tekrar veririz
Vatanı bayrağı biz çok severiz
Bayrak yırtan eli keser geliriz
Türklük bu ateşte yanacak sanma
 
Bir ölse de bin dirilir gencimiz
Felakettir korkunç olur hıncımız
Anamız,babamız kardeş bacımız
Korkacak ürkecek sinecek sanma.
 
YUSUF DEĞİRMENCİ
EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ
www.antoloji.com/yusuf-degirmenci-2/siirleri/
 
*****************************************************************************************
 
DÜN EVDEKİ DEMİRLERİ TOPLAYIP BİSİKLETİN ARKASINA ATTIĞIM GİBİ 3-4 KM.LİK
"TC.f...@gmail.com" <fal...@gmail.com>: Aug 27 04:59PM +0300

---------- Forwarded message ----------
From: Atilla Köprülüoğlu <atillako...@gmail.com>
Date: 2014-08-26 12:12 GMT+03:00
Subject: 9 Eylül'deki bugünkü yazım
To: FİKRET KALMUK <fal...@gmail.com>
 
 
Selamlar,
 
http://www.gazetedokuzeylul.com/kose-yazisi/3600/dusteki-sovalye.html
 
Samsung GALAXY Tab3'ten gönderildi.
Salih Arikan <slh.a...@gmail.com>: Aug 27 03:26PM +0300

DUYURU
(27 Ağustos 2014)
2014/2 EKPSS/KURA İle Engelli Memur Yerleştirme: Bazı Kamu Kurum ve
Tercih Kılavuzu, 28 Ağustos - 8 Eylül 2014 tarihleri arasında ÖSYM'nin
http://www.osym.gov.tr internet adresinden yayımlanacaktır.
 
http://www.osym.gov.tr/belge/1-21970/20142-ekpsskura-ile-engelli-memur-yerlestirme-bazi-kamu-.html
--
 
--
 
TÜRKİYE BEYAZAY DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ İLE İLGİLİ TÜM ETKİNLİK DUYURU VE
HABERLERİMİZE FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ.
 
https://www.facebook.com/turkiyebeyazaydernegiizmirsubesi
 
Beyazay tanıtım video linglerimiz
 
http://www.mynet.com/video/kanal/beyazayizmir
 
http://www.dailymotion.com/beyazayizmir1995
 
http://www.youtube.com/user/beyazayizmir
 
msn yureks...@hotmail.com
 
skp. saliharikan2
http://www.blogcu.com/kullanici/beyazayizmir1995
facabok. https://register.facebook.com/saliharikan2
 
twitter. http://twitter.com/beyazayizmir
mail grubuna katılmak icin
beyazayizmirbilgi...@googlegroups.com
<beyazayizmir%2Bsub...@googlegroups.com>
gsm. 0506 514 96 93
 
 
 
sabit.0232 483 10 44
www.beyazay.org.tr
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 27 04:01PM +0300

*GÜZEL SÖZLER* "Mezarlıkta sadece kabirlere ibret nazarıyla bakılır. Orada
dünya kelamı konuşmak kabirde bulunanlara eziyet etmektir. "
Muhiddin-i Arabî Hz
 
"Herhangi bir kişiyle oturduğun zaman rûhun zevk almaz, gönlün huzur
bulmaz, beşeriyetten kurtulmazsan o kişinin sohbetinden sakın."
Hz. Mevlânâ
 
https://twitter.com/HNurArtiran
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 02:41PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: "ba...@cemvakfi.org" <ba...@cemvakfi.org>
Date: 27 Aug 2014 13:26:05 +0300
Subject: BURSA ORHANGAZİ CEMEVİ AÇILIYOR…
 
*Cem Erenlerindir*
 
*Hakkı Görenlerindir*
 
*Ceme Eğriler Girmez*
 
*Doğru Gelenlerindir*
 
 
 
*BURSA ORHANGAZİ CEMEVİ AÇILIYOR…*
 
 
 
*Din, dil, ırk ve renk ayrımı yapmayan, Tasavvuf felsefesiyle hayat bulan
Alevi İslam İnancının, İbadet Mekanı Cemevlerine bir yenisi Bursa
Orhangazi’de ekleniyor… *
 
 
 
 
 
İnsanlarımız arasında barışın, kardeşliğin, dostluğun, birlik ve
beraberliğin mekanı olması için 31 Ağustos 2014 tarihinde açılışını
yapacağımız Bursa Orhangazi Cemevi açılış törenine katılımınızı bekler,
saygılarımızı sunarız.
 
 
 
*CEM Vakfı Basın Halkla İlişkiler*
 
 
 
*Tarih :* 31 Ağustos 2014 Pazar
 
*Saat : *14.00
 
*Yer : *Hürriyet Mah. Muammer Aksoy Cad. 5 No’lu Aralık No:9
 
Orhangazi/BURSA
 
 
 
*İrtibat Tel :* 0212 451 84 14-0555 303 66 97

 
 
 
 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc>: Aug 27 01:45PM +0300

*Laiklik adına yanlışlık yapılmadı, laiklik burjuva sınıfının elinde
çürüdü, çünkü kapitalizm gericileşme, sınırsız bir gericileşme olmadan
yapamazdı.* <#Laiklik>
 
------------------------------------------------------------------------
 
 
Kemal Okuyan : Gericilik karşısında utanmamayı öğrenmek
 
**
 
/soL Gazetesi – 26 Haziran 2014/
 
http://www.gazetevatanemek.com/images/stories/okuyan-atilim.jpg
 
*Cumhuriyet Halk Partisi kurultayı yaklaşırken iki aday, Kılıçdaroğlu ve
İnce *mesaj vermeye devam ediyor.
 
*Mevcut Genel Başkan, dindarları kapsamalıyız*demekte bir kez daha…
 
Kim itiraz edebilir ki?
 
Bir siyasi parti insanları inananlar ve inanmayanlar diye tasnif edemez.
 
Ama bir siyasi partinin lideri neden böyle bir laf eder ki?
 
Yeni de değil, partinin başına geçtikten sonra neredeyse her fırsatta
bunu söylemekte.
 
Kapsayın, dışlamayın, dükkan sizin kardeşim!
 
*Beri yandan Muharrem İnce CHP’nin laik damarlarından söz ettikten sonra
**"*/*gerekiyorsa türbanlı bir milletvekili sokabilmeliyiz
Meclis’e*/*"*diye konuşmuş son röportajlarından birinde.
 
Niye ihtiyaç duyuyor, niye mesele ikidebir buraya geliyor, yine
anlaşılmıyor.
 
Bir açıklaması var elbette…
 
*İlla **"*/*yenildik"*/*denecek, **"*/*başka bir şey yapmalıyız"*//…/
 
Dün de yazdım, *önce sosyalizmi bitirdiler, sonra laikliği,
bağımsızlıkçılığı, artık ne varsa.*
 
*Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyalizmle bir ilgisi yok ama toplumun
sosyalizm dahil, aydınlanmacılık, yurtseverlik gibi referansları
önemseyen kesimiyle geleneksel bağları var.*
 
*"*/*Yeni CHP"*/*, bu bağların kopmasına izin vermeden, söz konusu
referansların zayıflatılması, hatta ortadan kaldırılması projesidir.*
 
*Daha kapsamlı bir operasyonun parçası olarak…*
 
*CHP’de başlayıp, bitmiyor.*
 
İdeolojiler akışkandır, güçlü kaynaklardan besleniyorsa bir ideolojik
müdahale toplumun hemen her noktasına ulaşır, nüfuz eder.
Farklı sonuçlar yaratsa da…
 
*Haziran Direnişi’ne, güçlü bir ideolojik karşı atağın eşlik etmemesinin
bedelini ödüyoruz.*
 
*Bağrından yeni kuvvetler çıkarmış bir halkın ayağa kalkarken
**"*/*eski"*/*ve **"*/*bitti"*/*denen bazı değerlere sarılması düzen
cephesinin bütünü için dehşet vericiydi.*
 
2013 yılında Gezi’de harekete turkuaz renk hâkim kılınsaydı, bugün
Türkiye’deki siyasi tablo kuşkusuz farklı olacaktı.
 
Denediler, beceremediler.
 
Şimdi hep beraber önlem alıyorlar, bütün aktörleri bu sürece boyun
eğmeye zorluyorlar.
 
Yol aldıklarını kabul etmek durumundayız.
 
İdeolojik müdahaleler, toplumun bütününü ilgilendirir, dolayısıyla düzen
siyaseti ile düzen dışı olanı birbirinden kolay ayıramazsınız.
 
Bırakın CHP’yi AKP, MHP gibi partilerin temsil ettiği toplumsallıklara
dönük ideolojik girdiler de solu etkiler.
 
Türkiye’de bugün toplumun diri kesimlerine 20.yüzyılda sosyalizme
sığınan, sığınmak zorunda kalan, ayakta kalmasını sosyalizme borçlu olan
ideolojik değerlerleri *"/terk edin"/*çağrısı yapılmakta.
 
AKP bu değerlerin üzerinde tepinmeyi hedeflerken, *"/sol için"/*de
yürütülen operasyonla bu değerler liberal paradigmanın içine yerleştirip
başkalaştırılmaya çalışılıyor.
 
Çok bilinen bir taktikle…
Gerçekleri ters yüz ederek…
 
Örneğin şuna inanmamızı istiyorlar:
 
*Gericiliğin yükselişinin nedeni, laiklik adına yapılan yanlışlardır!*
 
Hayır efendim.
 
*Laiklik adına yanlışlık yapılmadı, laiklik burjuva sınıfının elinde
çürüdü, çünkü kapitalizm gericileşme, sınırsız bir gericileşme olmadan
yapamazdı.*
 
*AKP’nin yükselişinin itici gücü, orta sınıftan itici kemalist
kadınların türbanlıları hor görmesi, saçma sapan işler yapması değildir.*
 
*AKP, her şeyden önce sermaye düzeninin, emperyalizmin ihtiyaçlarıyla
Türkiye’deki gerici birikimin buluşmasının ürünüdür.*
 
*Eğer, hâlâ Türkiye’de dinselleşmenin üniversitelerde **"*/*ikna
odaları"*/*nı icat eden zihniyete duyulan tepkiden kaynaklandığını
düşünen varsa, gerçekten ahmaktır.*
 
Gericilik saldırıyor…
 
Gericilik liberallerin açtığı kanallardan saldırıyor üstelik.
 
Gericilik saldırırken günde beş kez *"/biz de dindarları çok
ittik"/*diye sayıklamak gerçeği ters yüz edip, gericiliğe meşruiyet
sağlamaktır.
 
Türkiye, solun dindarları çok itmesinden değil, solun sürekli *"/biz
halktan koptuk"/*diye tekrarlayacak noktaya getirilmesinden dolayı
gericileşiyor.
 
*Zaten Haziran’da sokağa çıkanlar uzaylıydı!*
 
Bir yandan *"/özgürlük"/*filan diyeceksiniz, sonra da gericileşen
Türkiye’yi reddeden milyonları küçümseyecek, *"/asıl halk öbür
tarafta"/*diyeceksiniz.
 
Birkaç ay önce soldan bir yazar *Türkiye’de gerçek devrimci enerjinin
AKP tabanında olduğunu* ileri sürmüş, o tabanı Fransız Devrimi’ni var
eden baldırı çıplaklara benzetmişti.
 
Aynı yazar geçenlerde *"/şimdi sosyalizm zamanı değil, laik ve bağımsız
bir ülke mücadelesi veriliyor"/*diye yazıyordu!
 
Bu akıl karışıklığı, yalnızca özensizlik ya da başka öznel sıkıntılardan
kaynaklanmıyor, aynı zamanda üzerimizdeki ideolojik baskının artmasının
ürünü.
 
Bu baskı kırılır.
 
*Zerre meşruiyeti olmayan bir cumhurbaşkanlığı seçimini meşruiyeti zaten
sıfır birinin kazanmasından sonra, daha önce savunduğumuz
**"*/*boykot"*/*tercihinden dolayı utanmamayı öğrenirsek, bu baskıyı
kırarız.*
 
Cumhurbaşkanlığı seçimine sahicilik hissi kazandıran bir başka adayın
oylarını artırmasını kendi başına *"/umut verici gelişme"/*olarak
değerlendirmenin ne kadar saçma olduğunu anlarsak, bu baskıyı kırarız.
 
Ruşen Çakır’ın *"/ey Türkiye solu, gördünüz mü, bir halt olamadınız ama
Kürt siyaset nasıl da serpilip gelişti"/*çıkışını fazla ciddiye
almazsak, bu baskıyı kırarız.
 
*Her dönemeçte, gericiliğin her ileri hamlesinde bildiğimiz doğruları,
geçmişimizi, stratejimizi, sosyalizm ısrarımızı sorgulamaya kalkmazsak,
bu baskıyı kırarız.*
 
------------------------------------------------------------------------
 
a45UyF587661-140827125101-04
^^^^^ <#BAS> - vvvvv <#SON>

 

 
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Oraj POYRAZ

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
 
Buyuk bir gucun kontrolu ile bir kac kisinin kontrolu ayni prensiplere
baglidir. Sadece rakamlarin bolunmesi gerekir.
 
Sun Tzu dan Savas Sanati

- - - - - - - - - - - - -
Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...
Onlari rezil ve rusvan etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin.
Ve mumin bir kavmin yureklerini ferahlandirsin.
 
TEVBE SURESI 14.AYET.

- - - - - - - - - - - - -
Kadin sekiz sifatlidir:
1 Giyim kusam hevesinden maymun.
2 Fakir dusmeye razi olmadigindan kopek.
3 Kocasina ve diger insanlara kibrinden yilan.
4 Gece gunduz koguculuk yaptigindan akrep.
5 Evden esya sattigindan fare.
6 Erkeklere hile kurdugundan tilki.
7 Kocasina itaat ettiginden dolayi koyundur.
Kaynak : Imami Gazali Ihyayi Ulumuddin

- - - - - - - - - - - - -
Gazze’de, Myanmar’da, Suriye’de Müslümanlar öldürülüyor, Şarkî
Türkistan’da oruçlulara zorla su içiriliyor, İslam dünyasının her
yerinde zulüm, kan, kıyım, savaş, küfür var.
Bizim dini bütün, bu olup bitenleri ajans haberlerinden öğreniyor.

 
Mehmet Şevket Eygi
Mürtecilerin çok sevdiği ve önemsediği fikir adamı.
- - - - - - - - - - - - -
Turkler kendi gucleri ile adam olamaz.
Ingilizler elimizden tutup bizi kurtaracak.
 
Yazar Refi Cevat Ulunay -21.05.1919

- - - - - - - - - - - - -
Bir Ingiliz subayi Igdir'dan Bayezit'e gelerek, Mutassarif'a: Ingiltere
himayesinde tesekkul eden Ermenistan'a Bayezit havalisinin de
birakildigini bir aya kadar on bes bin Ermeni muhacirinin Ermeni duzenli
birlikleri himayesiyle eski yurtlari olan Bayezit sancagina sevk
edilecegini bildirmistir.
 
Dogu vilayetlerinden bir karis topragin bile Ermenistan'a birakilmasinin
mumkun olmayacagi, bir tek Ermeni askerinin sinirimizin bu tarafina
gecmesinin atesle karsilik gorecegi
 
(12 Haziran 1919)

K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
Din ve milliyetcilik, bunlarin yaninda gelenekler ve ne kadar sacma
olursa olsun herhangi bir inanc, sadece bireyi diger insanlara baglar ve
butun insanlarin en cok korktugu seyden kacistir:
yalnizliktan.
 
Erich Fromm
- - - - - - - - - - - - -
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.
 
Nazim Hikmet Ran

- - - - - - - - - - - - -
Ben askerlerimi, Arap kizlarinin irzlarina gecmesi yolunda cesaretlendirdim.
Cunku Filistinli kadinlar Yahudilerin kolesidir ve biz bu kolelere
istedigimizi yapariz ve kimse bizden hesap soramaz.
Asil biz herkesten hesap sorariz
 
Ariel Saron, Israil Basbakani

Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52
- - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
<mailto:Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com>
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
<mailto:Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com>
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 27 01:08PM +0300

*Ahmed Şahin - Geçmişin hizmet insanı Maruf’tan düşündüren örnekler *
Ahmed Şahin
a.s...@zaman.com.tr
 
<a.s...@zaman.com.tr>
AİLE-SAĞLIK Yazarlar
<http://www.zaman.com.tr/columnistMenuDetail.action?sectionId=6> Ahmed Şahin
<http://www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?columnistId=1023>
Geçmişin hizmet insanı Maruf’tan düşündüren örnekler
 
Bağdad’ın ikinci asırdaki hizmet insanı olarak bilinen meşhur veli ve
mutasavvıfı Maruf-u Kerhi, İslam’a hizmeti, nasıl bir feragat ve
fedakarlığı göze alarak yapıyor bir görelim isterseniz.
 
Diyor ki:
 
- Hayatımızı İslam’ı yaşamaya ve yaşatmaya öylesine vakfetmeliyiz ki, bu
sırada dünyamızı kaybetsek üzülmemeli, kazansak da sevinmemeliyiz! Çünkü
diyor: Bu hayatın hedefi, dünyayı değil ahireti kazanmaktır! Ahiretini
kazanan ise her şeyini kazanmış hiçbir şeyini kaybetmemiş demektir.
Kaybeden ise her şeyini kaybetmiş, hiçbir şeyini kazanmamış demektir!.
 
 
Evet, ikinci hicret asrı alim ve arifi Maruf-u Kerhi Hazretleri, hayatı
böyle anlıyor, böyle değerlendiriyor. İslam’a hizmet için dünyasını dahi
feda etmeyi göze almak gerektiğini tereddüt etmeden söylerken çünkü diyor:
 
 
- Bu hayatın hedefi dünyayı değil ahireti kazanmaktır. Ahiretini kazanan
her şeyini kazanmış demektir, kaybeden ise her şeyini kaybetmiş, hiçbir
şeyini kazanmamış demektir!
 
 
Kim bu anlayışın yanlış olduğunu söyleyebilir?
 
 
İslam’ı dille anlatma hizmetinden önce halle yaşamak gerektiğine de dikkat
çeken Maruf Hazretleri, bu halle yaşayarak hizmet etme yolunu da niyetteki
ihlasla tarif ederek şöyle diyor:
 
 
-Bir kul halis niyetiyle hizmete yönelirse, Allah da ona halle örnek olma
hizmeti nasip eder, dilinden önce hali konuşup hizmet eder! Zaten insanı
kurtaran da diliyle anlatma değil, haliyle yaşama hizmetidir!
 
 
Hizmet hayatı boyunca maruz kaldığı zorlukları nasıl bir sabır ve
teslimiyetle yendiğini anlatırken de şunları söyler büyük Veli:
 
 
-Hizmet sırasında öylesine bir tevekkül ve teslimiyet içinde olun ki, bütün
dayanağınız yalnız Allah (cc) olsun, başka kimseden destek aramaya gerek
duymaz hale gelin hizmet hayatınız boyunca!.
Bir adam Maruf’un bu türlü İslami hassasiyetlerini görünce merak ederek der
ki:
 
 
- Senin böylesine hassas yaşayışın ahirette hesap verememe korkundan
mıdır? Hayır, der. Kabir azabı korkundan mıdır? Yine hayır, der. Öyleyse
cehennem azabı korkundandır, deyince Mâruf Hazretleri şu karşılığı verir:
 
 
-”Bu saydıkların nedir ki? Benim bütün hassasiyetim, bu saydıklarının
tümünü de tasarrufunda tutan Rabb’imin rızasını kazanmak niyetimdendir.
Zira O razı olduktan sonra bu saydıklarının hepsinden de korur ve kurtarır
kulunu. Yeter ki kul, önce Rabb’inin rızasını kazanmayı hedef almış olsun!.
 
 
Bir asra yakın hizmet hayatı boyunca ne kadar mal ve servet edinmişti Maruf
Hazretleri acaba? Bunu yetiştirdiği meşhur talebesi Seriyyüs’sakati’ye son
andaki vasiyetinden anlamak mümkündür. Vasiyetinde bakın ne diyor:
 
 
- Vefatımın vaki olduğu anda hemen gömleğimi çıkarıp bir yoksula verin,
dünyaya nasıl çıplak geldi isem ahirete de öyle gitmek istiyorum, hesabını
vermek zorunda kalacağım dünya malı bulunmasın üzerimde, diye düşünüyorum!.
 
 
Bağdat’ın bu büyük hizmet insanı mükellef sofralarda yemek yeme imkanı
bulamazdı. Bir gün yol kenarında oturmuş elindeki ekmeği yerken karşısına
dikilip bakmaya başlayan aç köpeği görünce tek başına yemekten utanır, bir
ucundan kendi ısırır, öteki ucunu da gözünü dikmiş bekleyen köpeğe uzatır,
ekmeği birlikte yemeye başlarlar. Bu sırada uzaktan durumu gören bir adam:
 
 
Utanmıyor musun elindeki ekmeği köpekle birlikte yemeye, der? Maruf:
 
 
-Utanmaz olur muyum der, utandığımdan dolayı tek başıma yiyemedim de onunla
birlikte yemeye başladım. Maruf şöyle sorar:
 
 
-Sen olsan utanmaz mıydın aç kalan bir köpek karşısında iştiha ile karnını
doyururken onun açlığına ilgisiz kalmaktan?
 
 
Bu soruya verecek cevap bulamayan adam uzaklaşırken söylendiği duyulur:
Meczubun teki, ne olacak?
 
 
Bu adamın ‘meczubun teki’ diye tarif ettiği hizmet insanı Maruf
hazretlerini İslam alimleri de, “Ölümünden sonra tasarrufu devam eden büyük
velilerden biridir hazreti Maruf.” diye tespit ederler.
 
 
Demek büyükler hakkında suizanla bakan avamın tarifi öyle, hüsnüzanla
bakanın alimlerin tespiti de böyle oluyor tarih boyunca. İşte sana çözmen
gereken bir imtihan sırrı daha?
Eluca Atali <eluca...@hotmail.com>: Aug 26 08:20PM +0200

http://www.guneynews1.com/index.php/az/m-qal/103-tarix-bir-s-ri-iki-d-f-s-hn-y-qoyurTarix bir əsəri iki dəfə səhnəyə qoyur...
Esse (Asif Atanın “Siyasətdən üstə” kitabı əsasındaTürkmənelində baş verən hadisələrə bir baxış)“Siyasətdə udan Böyük sayılır, - Uduzan kiçik.Siyasət – həqiqət axtarışı deyil; Uduş axtarışıdır.” Asif AtaZaman yara sağaldacaq qədər məlhəmə sahibdirmi?“Türk fəlakətinin bir ucu da türkün fitrətindən doğur – o, biclik bilmr. Siyasi dünya biclərin meydanıdır, orda bir­sifət­liyə yer yoxdur, türksə tarixən bünövrədən birsifətli olub.” – fikrini səkkiz il bundan qabaq “Kərküklülər – təklənmiş Türklər” essemdə yazdım. Bunu nə az, nə çox düppədüz on il bundan qabaq bugünki qədər Kərkük hadisələri dərinləşmədiyi bir zamanda yazdım. Əlbəttə, kərküklü Şəmsədin Kuzəçinin “Kərkük soyqırımları” kitabından yola çıxaraq qəti fikir söylədim. Türkmənelində olmuş dörd soyqırımdan:1.Kaçakaç qətliamı: Telafer, 19202.Gavurbağı qətliamı: Kərkük, 19463.Kərkük qətliamı: Kərkük, 14 iyul 19594.Tazehurmatu qətliamı, 28 mart 1991- kitabın müəllifi hərtərəfli söz açıb, hadisələrin gedişatını verib, kərküklülərin yardım üçün dilədikləri imdadın ünvanın göstərib. Bu türkmənlərə qarşı olmuş kütləvi qırğının qısa xronikasıdır, amma dərd bununla bitmiş olsaydı, deyərdik, türkmənlər sabaha çıxdı! Bu dörd qanlı tarixin arasında türkmən liderlərinin öldürüldüyü, saysız şəhid verdiyi, onun mədəniyyətinə, dilinə qarşı olmuş hücumların da tarixi barmaq hesabından dəfələrlə çoxdur. Ən acınacaqlısı isə bu qanlı olayların cəngində kərküklülər həmişə tək buraxılıblar, yardımsız qalıblar. Necə deyərlər, öz ölülərini özləri dəfn edib, ümidlə yeni nəsil yaradıblar, lakin qətliamın kəsiləcəyi üçün qətiyyətli addım atılıbmı? Əgər səhvə yol vermərəmsə, qəti addım atılmayıb deyərdim... Maraq doğrucu sual burdan başlayır: qanı kəsmək üçün kim hərəkət etməlidir? Türkməneli dediyimiz məkanda yaşayan türkmənlər, yoxsa onları Türk Dünyasının bir hissəsi sayan türklər – bu yerdə fərq etməz sual hansı türkədir, hamısının bir yerdə cəm olduğu 300 milyon türkdən söhbət gedir, fəxr etdiyimiz kimi, şanslı bir millətik ki, Türk dünyası adlanan böyük bir dənizə axırıq hamımız, ən sonda isə ünvanı görünməyən gözəgörünməz bir qüvvəyəmi qaldı türkmənlərin xilası?Zaman yara saqaltmağa qadirdirmi? – sualına cavab axtarıram. Biz türklər niyə öz dərdimizi, problemimizi vaxtında çözməyib, onu zamanın öhdəsinə buraxırıq? Niyə unuduruq ki, insan hər şeyə qadir olduğundan yalnız onun səyi nəticəsində hər hansı zaman daxili olmuş hadisəni əgər vaxtında düzgün təhlil edib, ondan öz xeyrinə nəticə çıxararsa, o hadisənin bir də həmin biçimdə təkrarlanmasına izin verməz. Tarix özü bir səhnədir və elə bir səhnə ki, bir hadisəni iki dəfə orda tamaşaya qoyur: həm də səhnənin rejissoru olan tarix öz əsərini bir dəfə faciə, bir dəfə isə komediya biçimində səhnələşdirir. Oyunçularısa sözsüz ki, o tarixin gedişatında “yaşamağa” məhkum edilmişlərdir. Məhkum edilmişlər ona görə deyirəm ki, insan öz istəyi ilə dünyaya gəlmir, onun rəyi soruşulmadan tanımadığı, elə tanımadığı üçün də hər an onu udmağa hazır olan həyatda var olmağa çalışır. Bu çabada özü də bilmədən rejissor tərəfindən səhnədə oyuna qatılır. Burda da oynayanın rəyi əsas deyil, əsas olan güclünün istəyidir. Yəqin ki, dünyaya gəlmişlərin rəyini əvvəlcədən dünyaya gəlməmişdən qabaq soruşmaq mümkün olsaydı, Somali, Əfqanıstan kimi ölkələr adam üzünə həsrət qalardılar. Sözsüz, Güney Azərbaycan türkləri də İran hakimiyyəti altında dünyaya göz açmaq istəməzdilər, şərlənib Evin zindanına düşmək ehtimalları yüz faiz olduğundan və İran İslam İnqilabı banisi Ayətullah Xomeyninin yaratdığı pambıqla baş kəsən şiə İŞİD-in hakimiyyəti altında olduqlarından. Həm də vaxtı çatdığı üçün deməliyəm ki, 1988-ci ilin iyun-avqust aylarında təkcə 3 ay ərzində bu dini liderin fərmanı ilə 12 min adamın necə öldürüldüyü açıqlansa, onda bəşərə məlum olar ki, bu günkü sünni İŞİD ilhamın hardan alıb. Adi gedən dövlətlərdə, yəni, insanın orda dünyaya gəlib-gəlməmək istəmədiyi soruşularsa, “yox!” –deyəcəyinə əmin olduğum ölkələrdə səhnə zalla bərabərdir, oyun bölənin özü oyunçuya qarışdığı kimi, tamaşaçılar da baxdıqları səhnəyə rəy deməkdə acizdilər. Bu yerdə söhbəti mətləb üstünə gətirmək zamanıdır. Tarix eyni əsəri iki dəfə səhnəyə qoyur: birinci dəfə faciə, ikinci dəfə isə komediya biçimində. Elə bu səbəbdən də tarix səhnəsində bir əsəri iki dəfə yox, bir əsrdə dörd dəfə eyni janrda oynamağa vadar edilmiş türkmənlər, cana doyduqlarını hay salıb, gedişatı dəyişmək istədiklərini bəyan etdilər. Burdan görünür səhnə quruluşunda dəyişiklik etməkdən ötrü rejissora yön vermək lazımmış. Bunu dərk edən türkmən lideri Erşad Salehi Türkiyə dövlətinə üz tutdu. Çünki onun xalqı faciələri sona çatdıracaq qədər güclü deyildi, gücsüzlüyü isə bu günkü dünyanın güc saydığı nə iqtisadi qüdrəti, nə də siyasi bicliyi vardır. Türkmənlər faciənin sonuna çatmalıydı, lakin hadisələr əksini göstərir, faciə onların sonuna çatır... Fürsət tələb edən siyasətdən qədərincə öz milləti üçün bəhrələnib, onu xilas etməyi düşünən türkmən lideri, Türkiyə Xarici İşlər Naziri Davudoğlunun yanına gedib dərdi anlatdı və nəticədə 10 avqust seçkidən sonra hər şeyin dəyişəcəyi vədi türkmənlərin üzərinə ilan mələşən səhrada sərin su səpdi. Bu onlara çox lazım idi, çünki Türkiyə xilas vədini verən zaman türkmən körpələrinin susuzluqdan ciyərləri od tutub yanırdı. Zaman çox deyildi, Davudoğlunun böyründən addımlayıb ağzı kilidli seçki qutusuna çatana qədər. O zamanı həsrətlə gözləyən türkmənlərin ümidi seçki qutularındakı klidlər açılanda onlarla ümidləri arasındakı məsafə başa çatdı, ümidin özü isə boşa çıxdı... Davudoğlunda həqiqət axtaranlar onun siyasətçi olduğunu unutdular. Aldanan türkmənlər aldadanın türk xislətinə inandılar. Lakin müasir dünyanın tələblərinə uyğun siyasətin əlifbasına əməl edən kəsin siyasətçi olduğunu hesablamadılar. Əslində onun türk olduğundan əvvəl siyasətçi olduğunu nəzərə almalıydılar. Siyasətdə həqiqət yox, mənfəə əsasdır. Bu səbəbdən də siyasətdə öz mənafendən keçən axmaqdır. Balaca gəlirdən keçməlisən ki, böyüyü əldə edəsən, onsuz da siyasətdə ləyaqət tapdanır. Belə olan halda Davudoğlu siyasətçiliyinə şübhə qalmır. Siyasətdə oyun yadlığı var, udmaq həvəsi ilə meydana atılanda doğmalıq ölür. Siyasət yadlıqdır, o doğmalaşsa, ölər. Siyasətdə balacanı itirmək olar, əgər məqsədinə xələl gətirirsə. Oyunda qazanacağın yolun sonunda qoyulmuş məqsəddir, bu səbəbdən bütün vasitələr məqsədə xidmət edir. Siyasətdə isə çirkin vasitə yoxdur, çünki siyasətdə ruhaniyyat – mənəviyyat yoxdur. Siyasətdə aldatmaq yox, aldatmamaq zəiflik sayılır. Misal üçün, bir də görürsən sənə məlum olur ki, imdad dilədiyinin özü düşməninə silah satır. O zaman sən də özünü aldatmadan xilas olmaqdan ötrü deyirsən: “Kaş yağı gülləsinə tuş gələydim, doğmamın satqınlığını bilincə!” Lakin “doğman” siyasətçidirsə, onun düşmənə silah satması əxlaqsızlıq sayılmır siyasi nöqteyi-nəzərdən. Bəlkə də siyasətin amansızlığı da budur? Müqəddəslik ruhaniyyata aid anlayışdır, bu siyasətin bünövrəsində yoxdur. Bunu onun mayasında axtarsan avam olarsan. Nəticədə: türkmənlər yadlıq soyuqluğundan öldülər, doğmalarından umduqları doğmalıq istisini, hərarətini onlardan ala bilmədikləri üçün. II Türkiyənin türkmənlərə xilas vədinin boşa çıxdığını İŞİD-in can-qadın alverindən ailəsini qurtarmaq istəyən türkmənlərin başaçıq, ayaqyalın Türkiyə sərhəddinə imdad üçün qaçanlar, Davudoğlunun kimliyini onlardan viza sorduğu zaman dərk etdilər. Sərhəddən eşitdikləri “Vizasızlara xilas yoxdur!” – cavabı onları sarsıtdı. Bu zaman Davudoğlundan sormaq lazım gəlirdi: İŞİD vizamı paylayır türkmənlərə? PS: Almaniyada yaşayan əslən azərbaycan türkü olan bir qadın yazar tanışım skypedən mənə yazdığı sorğunu olduğu kimi verirəm: “Anlamadığım bir şey var, Iraqdakı olayların sizinlə nə ilgisi var?” Qeyd edim ki, bu xanımın həyat yoldaşı da türkdür. Əgər bir millətin ziyalısı, qələm sahibi onun milləti ilə bağlı baş verən fəlakəti dərk etmirsə, baş verən fəlakətlərin mərkəzində onun doğmalarının olduğunu anlamırsa və ya fəlakətin mərkəzində olanların onun doğmaları olduğunu bilmirsə, onda deməliyik ki, davudoğlulaşma prosesi dərindən gedir. Tarix türkmən səhnəsində dörd dəfə səhnələşdirdiyi dram əsərini bu gün yenə də oynamaqdadır. Həm də yenə əvvəlki biçimdə -- faciə janrında. Zaman özü-özünü dəyişməyə qadir olmadığından təkrarlarla yaşamağa məhkum olduğu dövrünü başa vurur. Bəs İNSAN necə, o ki, təkrarların öhdəsindən gəlmək üçün zəkası ilə hərəkət etməyə qadirdir axı... 26 Ümid Günü, Qürub Ayı, 36-cı il 26.08.14 Stokholm
From: eluca...@hotmail.com
To: azerbaycan...@googlegroups.com; a_c...@yahoogroups.com; qonaqov...@yahoo.com; azad...@hotmail.com; arzua...@rambler.ru; aydi...@gmail.com; alaadd...@windowslive.com; alis...@yahoo.com; avrupatu...@gmail.com; aci...@live.com; atill...@gmail.com; azer...@yahoogroups.com; azerbaycan...@yahoogroups.com; emir...@hotmail.com; alis...@hotmail.com; kalpl...@hotmail.com; tura...@hotmail.com; tara...@hotmail.com; atilla...@yahoo.com; a.ugu...@yahoo.com; acar...@hotmail.com; ademah...@hotmail.com; dertli_co...@hotmail.com; atala...@hotmail.com; el-vu...@box.az; butovaz...@yahoogroups.com; barish...@yahoo.com; barisy...@gercekgundem.com; burakto...@hotmail.com; ba...@gercekgundem.com; bi...@yalquzaq.com; qara...@rambler.ru; in...@qaynar.info; qhtx...@gmail.com; world_azerbaij...@yahoogroups.com; wolu2...@post.wordpress.com; winter_wh...@hotmail.com; elman_mu...@hotmail.com; emi...@turansam.org; isgend...@rambler.ru; erdem...@gmail.com; engin...@gmail.com; ekin...@yahoo.co.uk; edao...@turizmguncel.com; tebri...@hotmail.com; emin...@hotmail.com; m.si...@hotmail.com; e.im...@hotmail.com; efras...@gmail.com; rifatse...@gmail.com; in...@regencycollege.co.uk; rumelibalkantur...@yahoo.com; radio-oc...@googlegroups.com; turkb...@yahoogroups.com; turkiye-i...@googlegroups.com; turkdunyas...@yahoogroups.com; turk...@mail.ru; teymure...@yahoo.com; turkc...@googlegroups.com; teb...@yahoogroups.com; egi...@turan.org; td...@turan.org; camuk...@hotmail.com; guney-az...@yahoogroups.com; yuhu2...@post.wordpress.com; ozel...@yahoogroups.com; ozgur_...@yahoogroups.com; kiyan...@yahoo.com; fenerli--c...@hotmail.com; moza...@yahoo.com; ugurv...@gmail.com; united...@yahoogroups.com; in...@uetd.nl; ugurk...@hotmail.com; uluda...@hotmail.com; irevan...@gmail.com; suomi...@hotmail.com; sevil...@hotmail.com; isaka...@gmail.com; in...@tc-america.org; digi.s...@isnet.net.tr; ismeto...@hotmail.com; isth...@cumhuriyet.com.tr; in-...@hotmail.com; i.i...@hotmail.com; sabit...@hotmail.com; ilham...@live.ru; haberin...@hotmail.com; ola...@mail.ru; p.a...@hotmail.com; sada...@hotmail.com; serapg...@hotmail.com; sku...@hotmail.com; sav...@yahoogroups.com; sefa.d...@googlemail.com; sevgiy...@gmail.com; sanatut...@hotmail.com; sameto...@gmail.com; dr.isa...@mynet.com; dunyatur...@googlegroups.com; dp2010...@yahoogroups.com; draer...@hotmail.com; dali...@gmail.com; dum...@hotmail.com; dusunce_...@googlegroups.com; dagli_...@hotmail.com; dihk...@gmail.com; fgn...@gmail.com; far...@gmail.com; oz...@ftnnews.com; duran...@hotmail.com; she...@hotmail.com; kimlik...@gmail.com; xemin...@gmail.com; kok....@gmail.com; musta...@hotmail.com; gkarak...@gmail.com; kibrist...@yahoogroups.com; kotan...@googlegroups.com; kaaneng...@gmail.com; kamale_c...@mail.ru; kahvec...@gmail.com; lati...@hotmail.se; genels...@ldp.org; zke...@gmail.com; ciddi...@googlegroups.com; caha...@gmail.com; cesur...@gmail.com; cevrec...@hotmail.com; cen...@cumhuriyet.com.tr; cap...@ansav.org.tr; ceferl...@gmail.com; gunesh...@yahoo.com; nim...@googlemail.com; ne_mutlu_t...@googlegroups.com; ms.a...@mail.ru; mohama...@yahoo.com; mehmeto...@yahoo.com.tr; mrkh...@yahoo.com; husamett...@mynet.com; mahi_sia...@yahoogroups.com; mqf_...@mail.ru
Subject: Babek Azad: Güney Azərbaycanın sürgündə parlamenti və gizli plan anlayışı
Date: Sun, 17 Aug 2014 20:04:31 +0200
 
 
 
 
Güney Azərbaycanın sürgündə parlamenti və gizli plan anlayışı http://youtu.be/vdc2smJxSVw
 
From: eluca...@hotmail.com
To: azerbaycan...@googlegroups.com; a_c...@yahoogroups.com; qonaqov...@yahoo.com; azad...@hotmail.com; arzua...@rambler.ru; aydi...@gmail.com; alaadd...@windowslive.com; alis...@yahoo.com; avrupatu...@gmail.com; aci...@live.com; atill...@gmail.com; azer...@yahoogroups.com; azerbaycan...@yahoogroups.com; emir...@hotmail.com; alis...@hotmail.com; kalpl...@hotmail.com; tura...@hotmail.com; tara...@hotmail.com; atilla...@yahoo.com; a.ugu...@yahoo.com; acar...@hotmail.com; ademah...@hotmail.com; dertli_co...@hotmail.com; atala...@hotmail.com; el-vu...@box.az; butovaz...@yahoogroups.com; barish...@yahoo.com; barisy...@gercekgundem.com; burakto...@hotmail.com; ba...@gercekgundem.com; bi...@yalquzaq.com; qara...@rambler.ru; in...@qaynar.info; qhtx...@gmail.com; world_azerbaij...@yahoogroups.com; wolu2...@post.wordpress.com; winter_wh...@hotmail.com; elman_mu...@hotmail.com; emi...@turansam.org; isgend...@rambler.ru; erdem...@gmail.com; engin...@gmail.com; ekin...@yahoo.co.uk; edao...@turizmguncel.com; tebri...@hotmail.com; emin...@hotmail.com; m.si...@hotmail.com; e.im...@hotmail.com; efras...@gmail.com; rifatse...@gmail.com; in...@regencycollege.co.uk; rumelibalkantur...@yahoo.com; radio-oc...@googlegroups.com; turkb...@yahoogroups.com; turkiye-i...@googlegroups.com; turkdunyas...@yahoogroups.com; turk...@mail.ru; teymure...@yahoo.com; turkc...@googlegroups.com; teb...@yahoogroups.com;
"Zeki Sarıhan" <zekis...@gmail.com>: Aug 26 09:14PM +0300

TÜRKLER KURTULUŞ SAVAŞINI NEDEN KAZANABİLDİ?
 
Zeki Sarıhan
 
26 Ağustos 1922’de 200.000 kişilik Türk Ordusunun Afyon Cephesinde gene bu
kadar kuvvetle bekleyen Yunan Ordusuna karşı giriştiği Büyük Taarruz,
Türkiye tarihinde ve yeni Türkiye’nin kuruluşunda belirleyici bir öneme
sahiptir. Bu savaşın neden Türkler tarafından kazanıldığı üzerinde
düşünülmeye değer bir konudur. Türkler, Birinci Dünya Savaşı’nda
yenildikleri halde Kurtuluş Savaşı’ndan neden zaferle çıkmışlardır?
Kurtuluş Savaşı’nın ne büyük zorluklar ve imkânsızlıklar içinde
kazanıldığını anlatan ifadeler doğrudur. Dört yıllık kahredici bir dünya
savaşından ezik, morali bozuk bir millet çıkmıştır. Saray galiplere teslim
olmuş, ordu dağıtılmış, donanma bağlanmıştır. Yurt topraklarının bir bölümü
işgal veya denetim altındadır.
 
Nutuk’un girişinde yer alan bu saptamalar Kurtuluş Savaşı ile kazanılan
başarının büyüklüğünü anlatmak için günümüze kadar tekrarlanmıştır. Peki, o
halde bu savaş nasıl kazanılmıştır? İrdeleyici bir mantıkla hareket etmeyip
işin kolayına kaçan birçok kalem bunu Mustafa Kemal gibi bir siyasi ve
askerî önderin dehasına bağlamakla yetinmişler, bu anlayış onu ve
arkadaşlarını “Çılgın Türk” olarak nitelemeye yol açmıştır. Bu da belli ki
Türklerin gururunu okşamaktadır.
 
Oysa hiçbir deha koşullar elverişli değilse, yani dehanın kanıtlanacağı
altyapı yoksa bir başarı gösteremez.
 
BAŞARI İÇİN KOŞULLAR ELVERİŞLİ İD
İ
Başarı için koşullar elverişli idi. Türklerin kaybedilmiş bir genel savaşın
sonunda ellerinde kalan anayurtlarında bağımsız bir devlet kurmalarının
koşulları vardı. Kurtuluş Savaşı, bu koşullar var olduğu ve var olduğunun
bilinip ona göre politikalar geliştirilmesi nedeniyle başarıya ulaşmıştır.
Bu koşullar şunlardır:
 
1. Devrim Hareketlerinin Yükseldiği Bir Dönem:
 
Türk Kurtuluş Savaşı, milletlerin bağımsızlık ve sosyal kurtuluş için
Çin’den Almanya’ya kadar harekete geçtikleri 20. Yüzyılın ilk çeyreği
içinde gerçekleşti. Bu dönemde Almanya, Avusturya-Macaristan, Çin, Rus
İmparatorlukları yıkıldı, yerlerine bağımsız devletler ve cumhuriyetler
kuruldu. Hele 1917de gerçekleşen Ekim Devrimi, bütün ezilenlerde büyük bir
kurtuluş umudu yarattı. Bu koşullarda, tarihi durdurarak veya tekerleğini
tersine yürüterek Türklerin vatansız ve devletsiz bırakılması
düşünülemezdi. Dünya politikasına adımını atmakta olan ABD’nin başkanı
Wilson bile, 1918’de savaşın bitmesinden önce yayınladığı bildirgede,
savaştan sonra kurulacak yeni dünya düzeninde Osmanlı Devleti’nin çoğunluğu
Türklerden oluşan yerlerinde bir Türk Devleti bırakılacağını ilan etmişti.
Bu durum yenilmiş olmalarına rağmen Türklere cesaret veren olguların
başında gelir. O dönemde yayınlanan makalelerde ve miting konuşmalarında
“milletlerin uyanıp devletler kurduğu bu devirde” Türklerin
bağımsızlıklarının ellerinden alınmayacağına pek çok vurgu yapılmıştır
.
2. İmparatorluk Mirasına Sahip Olmanın Verdiği Kendine Güven Duygusu:
 
Gene o dönemin yazı ve konuşmalarında pek çok kez dile getirildiği gibi
Türkler, tarihin sayılı milletlerindendi. Daha önce kurdukları devletler
(bunları yeni yeni öğreniyor ve sahipleniyorlardı) bir yana bırakılsa bile
Anadolu’nun yaklaşık dokuz yüz yıldır sahibiydiler. Osmanlı Devleti gibi
büyük bir imparatorluğu altı yüz yıl yönetmişlerdi. Tamam, milletler devri
başladığı ve yenilgiyi kabul ettikleri için başka milletlerin yaşadığı
yerlerden vazgeçmişlerdi. Ama anayurtları olan Anadolu’da yeni bir devlet
kurmaları onların vazgeçilmez hakkıydı ve bu devleti medeni bir biçimde
yönetebilirlerdi.
 
3. Türkler Devrimci Bir Aydın Birikimine Sahiptiler:
 
Tanzimat’tan beri yetmiş yıldır Batılılaşmaya, Avrupa’nın geliştirdiği
modern kurumlarla devleti ve toplumu yeniden yapılandırmaya çalışıyorlardı.
1876 Anayasa hareketini, 1908 Hürriyet Devrimi’ni yaparak milletlerin
yenileşme kervanına katılmışlardı. Yurtsever, devrimci sivil ve asker
kadrolar yetişmiş. Alman çıkarları hesabına girilmiş ve kötü yönetildiği
için büyük kayıplar verilmiş de olsa 4 yıllık bir savaşta büyük deneyim
sahibi olmuşlardı. Arkalarında Çanakkale ve Kutülamere gibi
övünebilecekleri zaferleri de vardı.
 
4. Değerli Müttefikler Vardı:
 
Türkler Kurtuluş Savaşında “Yedİ Düvel” ile savaştılar. Ama bunların
hepsine bedel Sovyet Rusya gibi güçlü bir müttefik edindiler. Birinci Dünya
Savaşında Alman emperyalistlerinin patronluğu Türkleri zafere götüremedi
ama Kurtuluş Savaşında başta Sovyetler Birliği’nin politik ve askeri-mali
desteğiyle İslam Ülkelerinin en azından hayırhah tutumu zaferi garantileyen
çok önemli bir olgu idi.
 
5. Emperyalistler de Yorgundu:
 
Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nda Rusya hariç, Birici Dünya Savaşı’nda
çarpıştığı devletlerle karşı karşıyaydı. Bu devletlerin (İngiltere, Fransa,
İtalya, Ermenistan) orduları ve halkları da savaş yorgunu idiler.
Türkiye’nin önüne Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Çöl’de olduğu gibi büyük
ordularla çıkmadılar. Fransızlarla gerilla ve şehir çarpışmaları yapıldı.
Onlar ve İtalyanlar savaşın bitmesinden önce çekilip gittiler. Anadolu’ya
ordular göndermek yerine Yunanistan’ı öne süren İngiltere bile askerî
olarak arka planda kalmayı tercih etti. Türk direnişinin gücü Yunan
ordusuyla denendi. Öte yandan, bu ülkeler arasındaki çıkar çatışmaları
Türkiye’nin zaferini kolaylaştırdı.
 
Bir savaşın kazanılmasında siyasi ve askerî önderlerin uyguladıkları
strateji ve taktiklerin önemi büyüktür ancak yaklaşık 4 yıl süren Kurtuluş
Savaşının zaferini bir kişinin dehasına bağlamak çok yanlıştır. Birinci
Dünya Savaşında Enver Paşa’nın yerine Mustafa Kemal Paşa’yı koyabilseydik
bile o savaş gene de kaybedilmeye mahkûmdu.
 
Kurtuluş Savaşını kazandıran şartları böylece sıraladıktan sonra onun kadar
önemli olan bu savaşın hangi politikalarla kazanıldığını da anlatmak
gerekecek.
 
(Ayvalık,26 Ağustos 2014)
"Dr.Kayaalp Buyukataman" <k...@turkishforum.com.tr>: Aug 26 11:44AM -0400

GUZEL BIR CALISMA DOSYALARINIZ ICIN
 
http://www.kitapambari.com/u/kitapambari/img/c/k/i/kiyamet-1915-gecmisten-gunumuze-ermeni-meselesi20111003124641.jpg
neval kavcar <neval...@yahoo.com>: Aug 26 12:17PM -0700

AKP miting şarkısını ilahi yapmışlar.
 
Allah akıl fikir versin
 
nkavcar
 
**
 
 
26 Ağustos 2014 18:56 Salı tarihinde "'Dr. Kayaalp Buyukataman' k...@turkishforum.com.tr [turkiyevedunya]" <turkiye...@yahoogroups.com> şöyle yazdı:

 
 
 
https://www.youtube.com/watch?v=1h_hbzhMsIE&app=desktop
 
DAHA NELER CIKACAK .. SANDIGA GITMEYENLER ISTE BUNU EKTILER
KARANLIGA BOGULMUS BIR TURKIYE
 
__._,_.___
 
________________________________
Posted by: "Dr. Kayaalp Buyukataman" <kbuyuk...@gmail.com>
________________________________

Reply via web post • Reply to sender • Reply to group • Start a New Topic • Messages in this topic (1)
VATAN MEVZUBAHIS ISE GERISI TEFERRUATTIR.GONDERILEN ILETILERDE YER ALAN BILGI,DUSUNCE VEYA YORUMLARIN SORUMLULUGU YALNIZCA GONDEREN SAHSA AITTIR
 
TURKIYE VEDUNYA E-POSTA GRUBUNA GONDERILEN ILETILERDE YER ALAN BILGI, DUSUNCE VEYA YORUMLARIN SORUMLULUGU YALNIZCA GONDEREN SAHSA AITTIR. E-POSTA GRUBUNUN RESMI BIR NITELIGI BULUNMAMAKTADIR. BU E-POSTA MESAJI GIZLI VE OZEL OLUP SADECE GONDERILMIS OLDUGU KISILERI ILGILENDIRIR. MESAJI ALAN KISI, GONDERICININ ONAYINI  ALMADAN HICBIR SEKILDE BU MESAJI BASKASINA YONLENDIREMEZ, FARKLI AMACLARLA KULLANAMAZ VE ICERIGINI ACIKLAYAMAZ. EGER E-POSTA GRUBUNA UYE  OLMAMANIZA RAGMEN BU E-POSTA ILETISI ELINIZE  GECMISSE BILE YUKARIDAKI KISITLAMALAR GECERLIDIR. E-POSTA ILETISININ GRUP UYELERI DISINDAKI KISILERIN   ELINE GECMESI HALINDE DOGACAK SORUMLULUKLAR, ILETIYI GRUP UYELERI DISINDAKI KIMSELERE GONDEREN KISIYE AIT  OLACAKTIR.
 
 
Visit Your Group

• Privacy • Unsubscribe • Terms of Use
 
.

__,_._,___
"birinci.tbmm" <birinc...@gmail.com>: Aug 26 11:16PM +0300

[image: duyuru _3.jpg]
 
Siz, Yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve “görevli” yakın mesai
arkadaşlarına Nevşehir'in Gülşehir ilçesinden bildiri imzalayarak “destek
açıklaması” yapan il başkanları!..
 
Mustafa Kemal Atatürk ve Kuvayi Milliyeci arkadaşlarının kurup Türk
gençliğine emanet ettiği CHP'nin işgal altında, 78 il başkanlığının ise
üstünde “ipotek” olduğunu dünya aleme ilan etmeye mecbur muydunuz?..
 
Genel merkezin önünde kapıkulları olduğunuzu ortaya koyan o aşağılık
bildiriye imza atmakla:
 
*Padişah Vahdettin başkanlığında toplanan Meclis-i Ali'de; Sevr Anlaşması'nı
imzalayan dönemin hükümetine, anlaşmanın kabulü yönünde destek veren;
 
*Milli bilinci yok etmek suretiyle, halkın düşman işgaline karşı isyan
etmesinin
önüne geçmek amacıyla kurulduğu aşikar olan ve başkanlığını İngiliz Rahip
Frew'un yaptığı İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurulmasına öncülük eden;
 
*Kurucusu olduğu İslam Teali Cemiyeti'nin 25 Eylül 1919'da yayınladığı
bildiride, Kuvayi Milliyecilere “kudurmuş haydutlar” şeklinde hitap eden;
 
*İşgalci devletlerin baskısı ile Boğazlıyan Kaymakamı “Milli Şehit” Kemal
Bey'in, Ermeni Tehciri sırasında ihmali bulunduğu gerekçesi ile verilen
idam cezasını onaylamayan Vahdettin'e, fetva vererek idam edilmesini
sağlayan;
 
*”Padişahın aksi emrine rağmen, istilacılara karşı direnişe geçen
milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp, hatta her Müslüman'ın dini
görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır” fetvasını yazarak,
Dürrizade Abdullah Efendi'ye imzalatan;
 
*Kurtuluş Savaşı başarıldıktan sonra, İngilizlerin temin ettiği yük gemisi
ile Mısır'a kaçan;
 
*Oradan da Yunanistan'a sığınıp, “Yarın” ve Peyam-ı İslam” gazetelerini
çıkaran ve paçavralarda yayınladığı bildirilerde;
 
*Ankara Hükümetinin Musul üzerinde hak iddia etmesini “gülünç”
bulan;
 
*Türkler için “Müslüman barbarlar” diyen,
 
*Daha sonra da Mısır'a gidip, “Çatı Aday”ımız Mustafa Sabri Efendi'nin
yardımcısı Şeyh İhsanoğlu'nun oğlu Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da mezun
olmakla iftihar ettiği El-Ezher Üniversitesi'nde din dersleri veren;
 
Son Şeyhülislam MUSTAFA SABRİ Efendi'den farkınızı görmek istiyoruz!..
 
Mustafa Sabri ile kader birliği yapan samimi arkadaşı Şeyh İhsanoğlu'nun
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F43575-ekmeleddin-ihsanoglu-kimdir-biliyor-musunuz-bir-de-bizden-dinleyin.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGZyNANhRxnurGN2grkrc3h9_kWag>
(1)
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F43575-ekmeleddin-ihsanoglu-kimdir-biliyor-musunuz-bir-de-bizden-dinleyin.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGZyNANhRxnurGN2grkrc3h9_kWag>
oğlu
Ekmeleddin Bey'i, Atatürkçülerin önüne cumhurbaşkanı adayı olarak süren
Kemal Kılıçdaroğlu'nu “başarılı” buldunuz ve yola onunla devam etme kararı
aldınız. Öyle mi?
 
Bence de başarılıdır başarılı!?..
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fchp-muhalefethareketi.biz.tr%2F2014%2F08%2Fb-a-s-a-r-d-i-k%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNHnSXuPHEO3h16R0tCfmZmKQyhPmg>
(2)
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fchp-muhalefethareketi.biz.tr%2F2014%2F08%2Fb-a-s-a-r-d-i-k%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNHnSXuPHEO3h16R0tCfmZmKQyhPmg>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fchp-muhalefethareketi.biz.tr%2F2014%2F08%2Fb-a-s-a-r-d-i-k%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNHnSXuPHEO3h16R0tCfmZmKQyhPmg>
 
Dersimli Kemal, milletvekillerine baskın kurultay sonuna kadar “konuşma
yasağı” koyarak, başlarına birer çuval geçirmiştir! İl başkanlarına ise “destek
açıklaması” yaptırarak, tümünü tek bir çuvalın içerisine yerleştirmiştir!..
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.cumhuriyet.com.tr%2Fhaber%2Fsiyaset%2F108807%2Fince__O_gunku_Kemal_agabey_gitti....html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFZiJALUQYFD8BOBfjUiZkHEC-Usw>
(3)
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.cumhuriyet.com.tr%2Fhaber%2Fsiyaset%2F108807%2Fince__O_gunku_Kemal_agabey_gitti....html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFZiJALUQYFD8BOBfjUiZkHEC-Usw>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.cumhuriyet.com.tr%2Fhaber%2Fsiyaset%2F108807%2Fince__O_gunku_Kemal_agabey_gitti....html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFZiJALUQYFD8BOBfjUiZkHEC-Usw>
 
Başarılıdır tabi başarılı!..
 
Siz CHP'nin son kurultay delegeleri!..
 
Bu size Türk halkının yapacağımız son çağrıdır:
 
CHP'deki işgal kırıldıktan sonra, ülkemizdeki işgalin de kırılacağından en
ufak bir kuşkunuz olmasın!..
 
Kurultay, 6 oka sahip çıkma
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.hurriyet.com.tr%2Fgundem%2F21483551.asp&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFsqlPNqv7Hi-t8oPJHDLZjghqGtA>
(4)
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.hurriyet.com.tr%2Fgundem%2F21483551.asp&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFsqlPNqv7Hi-t8oPJHDLZjghqGtA>
ya da bölünmeye evet deme noktasında hayati öneme sahiptir!..
 
Bu acı gerçekliğe göre karar vereceksiniz...
 
Kafanıza geçirilmiş çuvalı çıkartın artık ve son sözünüzü söyleyin!..
 
MUSTAFA KEMALLER olarak mı tarihe geçeceksiniz yoksa MUSTAFA SABRİLER olarak
mı?..
 
Bilelim...
 
Çünkü Ankara'da 5-6 Eylül günlerinde, 1216 delege, CHP'nin en önemli
sayfasını yazacak!..
 
Umarız risk alıp bedel ödemesi gerekenler, Gülşehir'den verdiğiniz “
destekle”, yurtsever CHP'lilere bedel ödetmeye kalkışmazlar ve sizler de
“Mustafa Sabriler” olarak tarihe geçmezsiniz!..
 
Av. Cemil Can
 
DİPNOTLAR;
 
(1)
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/43575-ekmeleddin-ihsanoglu-kimdir-biliyor-musunuz-bir-de-bizden-dinleyin.html
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F43575-ekmeleddin-ihsanoglu-kimdir-biliyor-musunuz-bir-de-bizden-dinleyin.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGZyNANhRxnurGN2grkrc3h9_kWag>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F43575-ekmeleddin-ihsanoglu-kimdir-biliyor-musunuz-bir-de-bizden-dinleyin.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGZyNANhRxnurGN2grkrc3h9_kWag>
 
(2)http://chp-muhalefethareketi.biz.tr/2014/08/b-a-s-a-r-d-i-k/
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fchp-muhalefethareketi.biz.tr%2F2014%2F08%2Fb-a-s-a-r-d-i-k%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNHnSXuPHEO3h16R0tCfmZmKQyhPmg>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fchp-muhalefethareketi.biz.tr%2F2014%2F08%2Fb-a-s-a-r-d-i-k%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNHnSXuPHEO3h16R0tCfmZmKQyhPmg>
 
(3) Genel Başkanlığa adaylığını açıklayan Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, bu bilginin gerçeği yansıtmadığınıaçıkladı: Gülşehir'deki toplantıya
78 değil, 60 il başkanı katılmış. Destek açıklamasına imza atan il
başkanlarının 38'i zaten delege değilmiş. Geriye kalıyor 22 delege il
başkanı. Deste bu kadar yeni. Kemal Bey, ancak 22 il başkanını kendine
benzetebilmiş... Çok da başarılı değil yani. Bu gerçeğe rağmen, yalan
söyleyerek
kendini şişirmek Kemal Bey'e pek yakıştı... Bu durumu kendi ifadesi ile
söylersek; “Yalan söyleyenden başbakan olmaz”, ama Yeni CHP'ye genel başkan
olur!..
 
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/108807/ince__O_gunku_Kemal_agabey_gitti....html
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.cumhuriyet.com.tr%2Fhaber%2Fsiyaset%2F108807%2Fince__O_gunku_Kemal_agabey_gitti....html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFZiJALUQYFD8BOBfjUiZkHEC-Usw>
 
 
 
(4) Bir BOP projesi olan “ulusalcılıkla hesaplaşma” 18 Ekim 2005 tarihinde
Fethullah Gülen Aktüel Dergisi'ne verdiği yazılı mülakatta dile getirdi: “Şimdi
önümüzde daha geniş, kapsamlı ve kompleks bir süreç var. Dolayısıyla direnç
noktaları daha fazla sancı oluşturabilir. AB sürecinde son günlerde yaşanan
kavga ve tartışmalara bir bakıverin. Ölseler bir araya gelmeyecek
kimseler ulusal
cephe adı altında suni bir kitlesel dalga oluşturmaya çalışıyor.
Kimlikleri, söylemleri, hassasiyet ve dünya görüşleri bu derece farklı,
üstelik birbirleriyle hiçbir diyalog geliştirme niyet ve isteği olmayan
insanlar muvakkaten bir araya geliyor. Gerçekten her söz ve hareketleri
suni ve iğreti duruyor. Ulusal cephe adı altında oluşturulmaya çalışılan
dalganın sınırları belli değil. Hedefi, niyeti ve çağrı yaptığı
hassasiyetleri farklıdır. Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga. Her
açıdan manipülatif bir organizasyon olduğu belli. Ama sancılar
olacaktır. Bunlar
aşılacaktır.” demiştir...
 
http://www.odatv.com/n.php?n=fethullah-gulen-yasananlari-nerede-haber-verdi-2802101200
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.odatv.com%2Fn.php%3Fn%3Dfethullah-gulen-yasananlari-nerede-haber-verdi-2802101200&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFjAN70y-6wCgWMY69iHpov0qZoug>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.odatv.com%2Fn.php%3Fn%3Dfethullah-gulen-yasananlari-nerede-haber-verdi-2802101200&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFjAN70y-6wCgWMY69iHpov0qZoug>
 
Ardından AKP'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 17 Eylül 2012 tarihli
Hürriyet gazetesinde yayımlanan ropörtajında:”19. yy ideolojisi olan
ulusculuk Avrupa'da feodalite ile bölünmüş yapıları bir araya getirip ulus
devletleri doğurdu. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici
ve suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Hepimizin bu ayrıştırıcı
kültürle hesaplaşma zamanı geldi” diyerek, hükümetin ulusalcılık
konusundaki görüşünü anlaşılır bir şekilde dile getirmiştir.
 
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21483551.asp
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.hurriyet.com.tr%2Fgundem%2F21483551.asp&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFsqlPNqv7Hi-t8oPJHDLZjghqGtA>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.hurriyet.com.tr%2Fgundem%2F21483551.asp&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNFsqlPNqv7Hi-t8oPJHDLZjghqGtA>
 
Davutoğlu'nun bu görüşü 17 Şubat 2013 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan'ın “Biz
her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız” açıklaması ile
hükümetin resmi görüşü haline getirilmiştir.
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fsozcu.com.tr%2F2013%2Fgundem%2Fmilliyetciligi-ayak-altina-aldik-227165%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGNE7CccHcQ77DOM5rwUWaITE8vvA>
http://sozcu.com.tr/2013/gundem/milliyetciligi-ayak-altina-aldik-227165/
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fsozcu.com.tr%2F2013%2Fgundem%2Fmilliyetciligi-ayak-altina-aldik-227165%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGNE7CccHcQ77DOM5rwUWaITE8vvA>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fsozcu.com.tr%2F2013%2Fgundem%2Fmilliyetciligi-ayak-altina-aldik-227165%2F&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGNE7CccHcQ77DOM5rwUWaITE8vvA>
 
Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olan ve ulusalcılığı düşman ilan
eden bu yeni ideolojik tespit, Yeni CHP tarafından da aynen kabul
edilmiştir.
 
Kılıçdaroğlu'nun akıl hocalarından (Seyit) Rıza Türmen, “Hem ulusalcı hem solcu
olunmaz” diyerek, olağanüstü kurultay öncesinde; 6 okun biri “milliyetçilik”
ilkesine saldırıyı başlatmıştır.
 
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/hem-ulusalci-hem-solcu-olunmaz-h34971.html
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.ulusalkanal.com.tr%2Fgundem%2Fhem-ulusalci-hem-solcu-olunmaz-h34971.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGHdLGU71mDee2UfMq0Vhab0IrV-A>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.ulusalkanal.com.tr%2Fgundem%2Fhem-ulusalci-hem-solcu-olunmaz-h34971.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGHdLGU71mDee2UfMq0Vhab0IrV-A>
 
Y-CHP'liler, “sol”un özünü teşkil eden; tam bağımsızlık, antiemperyalist
tavır, emekten ve evrensel değerlerden yana olmak yerine, üzerinde
anlaşmaya varılamamış bir siyasi kavram olan; “sol” sözcüğünün içerisinde
kendilerini tarif etme acizliği içerisine girmişlerdir...
 
http://tr.wikipedia.org/wiki/Solculuk
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Ftr.wikipedia.org%2Fwiki%2FSolculuk&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGDdjyT0vLrTCGZAKHwXn6hRNIv-w>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Ftr.wikipedia.org%2Fwiki%2FSolculuk&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGDdjyT0vLrTCGZAKHwXn6hRNIv-w>
 
Türmen'i Binnaz Toprak takip etmiştir: “Ulusalcı çizginin solda yeri yok”
diyerek, Y-CHP'nin çizgisinin BDP'den ve Cemaat'ten farklı olamayacağına
vurgu yapmıştır.
 
http://t24.com.tr/haber/chpli-binnaz-toprak-ulusalci-cizginin-solda-yeri-yok,268342
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Ft24.com.tr%2Fhaber%2Fchpli-binnaz-toprak-ulusalci-cizginin-solda-yeri-yok%2C268342&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGDp-LHMzg_HEBd6iXp7inNPXTP_Q>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Ft24.com.tr%2Fhaber%2Fchpli-binnaz-toprak-ulusalci-cizginin-solda-yeri-yok%2C268342&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGDp-LHMzg_HEBd6iXp7inNPXTP_Q>
 
Y-CHP'nin başına kaset komplosu ile getirilen “Dersimli” Kemal:”6 okun
yorumu çağdaş ve evrensel anlayışa göre yeniden yapılacak” diyerek, CHP'nin
temel ilkelerini özetleyen 6 oku, “çağdışı” gördüğünü açıkça ifade
etmiştir...
 
Bu sözler yürürlükteki CHP Programına açıkca aykırılık teşkil edip, Tüzük
hükümleri gereğince partiden ihraç nedenidir.
 
Dolayısıyla olağanüstü kurultayın bir anlamda CHP'nin “temel ilkelerine
sahip çıkma” ya da “programından ayrılma” kurultayı olarak
gerçekleşecektir!..
 
Geldiğimiz noktada; BOP'un sadık bir görevlisi olduğunu gizlemeye dahi
gerek görmeyen Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde; bölünmenin kaçınılmaz
olacağı ortadadır!...
 
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/49207-kilicdaroglu-6-ok-yeniden-yorumlanacak.html
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F49207-kilicdaroglu-6-ok-yeniden-yorumlanacak.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGEP3LbEPOP6Ub7Vkjm2MMEHogF9g>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F49207-kilicdaroglu-6-ok-yeniden-yorumlanacak.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGEP3LbEPOP6Ub7Vkjm2MMEHogF9g>
 
<http://www.google.com/url?q=http%3A%2F%2Fwww.aydinlikgazete.com%2Fmansetler%2F49207-kilicdaroglu-6-ok-yeniden-yorumlanacak.html&sa=D&sntz=1&usg=AFQjCNGEP3LbEPOP6Ub7Vkjm2MMEHogF9g>
 
 
Google Docs: Create and edit documents online. [image: Logo for Google Docs]
<https://drive.google.com>
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 12:24PM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com>
Tarih: 27 Ağustos 2014 11:13
Konu: Adalet ve Kur'an'ı siyasi, kişisel çıkar için kullananlar?!
Kime:
 
*Adalet; gerçeğe/hakka hizmet-KUR'AN!*
 
* Y*üceler Yücesi Yaratıcı Güç, müthiş bir akışla çevirdiği bu
dünyada, sistemini hak/adalet ilkeleri üzerine kurmuş. “Şüphesiz/hiç
kuşkusuz Allah, bir zerre miktarı bile/zerre kadar haksızlık yapmaz.”(
*Nisa,40)* Zaten, adaletin kaynağı O değil mi? Yüce Yaratıcı'nın sözleri
olan Kitabı Kur'an'da, "adalet" ile ilgili, o kadar çok muhteşem ayet var
ki! İşte bazıları:
 
"Ey inananlar! Allah için adaleti yerine getirmede, adalet ve
dürüstlüğün tanıkları olarak, adaleti gerçekleştirenlerden olun/adaleti
yerine getirmede örnek olun. Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü/bir
topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli
olun/adil davranın. Allah’ı dinleyin."*(Mâide,8) *
 
* "E*y inananlar! Kendiniz, ananız, babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile
olsa, Allah için tanıklık ederken adaleti gözetin. Şahitlik yaptığınız
kimseler, ister varlıklı olsun, ister yoksul olsun, Allah her iki tarafa da
sizden daha yakındır. Öyleyse, kişisel çıkar ve duygularınıza uyarak,
taraflı davranmayın. Gerçeği çarpıtırsanız veya tanıklık etmekten
çekinirseniz, bilesiniz ki Allah yaptıklarınızı haber alır."*(Nisa,135) *
 
* "*Hüküm/karar verecek olursan, adaletle hüküm ver. Allah adaletle
hükmedenleri/adaletli/adil davrananları/adaleti ayakta tutanları sever."
*(Mâide,42)*
 
* "*Allah, sorumluluklarınızı yürütürken, insanlara karşı adil
davranmanızı öğütler. Allah size ne güzel öğüt veriyor."*(Nisa,58) *
 
*"*Biz kıyamet gününde adalet divanları kuracağız. Kimseye hiçbir haksızlık
edilmeyecek. Bir atom çekirdeği kadar olanı bile hesaba katacağız.
"*(Enbiya,47)
*
 
Allah, Kitabı Kur'an'da yer alan sözleri ile, insanları her hal ve
şartta ısrarla adalete/adil olmaya/hakka çağırmakta, adil olmayı teklif
etmektedir. Zorlama yoktur.*(Bakara,256)* Kişinin kendi tercihi ile,
gönüllü kabul edilmeyi beklemektedir. Ağızlarından, Allah-Kur'an-din-iman
söylemleri düşmeyen, hoşlanmadıklarını kolayca kâfir ilan eden, imanın,
şekilsel bir kaç ibadeti yerine getirme gösterisi olduğunu zannedenlerin,
yani dini, Kur'an'ı siyasi, ticari, kişisel çıkarları için kullananların;
yukarıda sıraladığım Allah'ın "adalet" ile ilgili ilkelerini
işlettiklerini, uyguladıklarını söyleyebilir misiniz? Maalesef, görüntü
amaçlı yaşanan "din"; içselleştirilmiş ahlaki ilkelerle donanmadan,
Kur'an'da Allah'ın öğütlediği, önerdiği gerçek insanî boyutlarına
ulaşamamaktadır.
 
Ne zaman, Kitabı Kur'an'da Allah neler söylüyor diye kendimiz okur,
anlarsak; anlattıklarının başında hep Kur'an diyerek, ama içeriği
bilinmesin diye Arapça okutarak, sonuçta da, sadece kendilerine hizmet
ettiren, insanları kandıran tüm din satıcılarından, siyasi, ticari, kişisel
çıkarı için kullanan aracılardan, Kur'an da, bizler de kurtuluruz ve bu
işten çıkarı olanların oyunları bozulur!

 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 11:41AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com>
Tarih: 26 Ağustos 2014 17:18
Konu: KUR'AN'a göre namaz?!
Kime: "erzinca...@gmail.com" <erzinca...@gmail.com>
 
 
* KUR'AN'a göre namaz?!*
 
Günümüzde Kur'an'ın önüne geçmiş bulunan namaz; geleneksel uygulama
mı? Bu konuda “Kur’an ne diyor” sorgulaması mı gerekiyor?
 
“Namaz” konusunda “Peygamberimizin örnekliği” olduğu söylenen (?!)
uygulamalara, Kur’an dışı kaynaklara bakarak, bu uygulamaları Kur’an’a
onaylatmaya, Kur’an’a uydurmaya çalışmak; “din” konusunda, her şeyi ama her
şeyi Kur’an’da bulmamız gerekliliği ile çelişmez mi?
 
“Kur’an’da her şeyi bulamazsınız, namaz Kur’an’da nasıl kılınır yok?”
diyenler için; hiçbir eksik bırakmadığını*(En'âm,38)*, her şeyi örneklerle,
ayrıntılı açıkladığını*(İsrâ,89)* söyleyen Allah’ı, Kur’an’ı eksik bırakmış
(Hâşâ!) gibi değerlendirmek olmuyor mu? Sorularımıza tüm cevapları,
Kur'an'da ki Allah sözleri ile almak zorunda değil miyiz?
 
Üstelik Kur’an’ın ruhuna hiç de uymayan –ne dediğini bilmeden, bilinçsiz,
şuursuz- sayıya bağlanmış bir yatıp kalkma eylemi haline getirilmiş bu
ibadet Allah’ın istediği Kendini anma faaliyeti olabilir mi? İbadetin
nasıllığını bize öğretecek olan Kur’an değil mi? “Atalarımızdan öyle
gördük” sözü “namazın” şekilsel kılınmasına gerekçe olabilir mi? Tek
tipleştirilmiş bir ibadet/dua anlayışı özgürlüğü kısıtlayıcı olmaz mı? Cuma
namazı, “Cemaatle kılınacak, en az 3 kişi olacak!” hükmü hangi ayetlere
göre çıkarılmış hüküm? Bu hükmün, kaynağı neresidir? Tek hüküm koyan Allah
değil mi? Tüm hükümlerinin yer aldığı; Kendi Sözleri olan ayetlerin
toplandığı KUR'AN değil mi?! Cuma/toplantı günü “Allah’ın Zikri’ne
koşun”çağrısı ile; Peygamberimiz toplu namaz(?!) mı kıldırıyordu yoksa,
toplanan insanlara, Allah’tan aldığı Vahiyleri/Allah'ın Zikri'ni/Kur'an'ı
mı anlatıyordu?

 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Erdal Akalın" <e.aka...@hotmail.com>: Aug 27 10:48AM +0300

"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 10:46AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: <gti...@aol.com>
Tarih: 26 Ağustos 2014 23:54
Konu: ATATURK HAKKINDA
Kime:
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*Bir kere daha bir Kemalist rejim militani cevapsiz kaliyor, ve sacmalamaya
basliyor. Bu ilk degil. Bu, Kemalizmin mudafa edilecek tarafinin
olmadigindandir, bilesin. Kemalist'in tarifini vereyim: Sana bakarak
yaptigim bir tarif Azmi Geveze bey; lakin, butun diger Kemalistler icin de
gecerlidir. Cunku, tanidigim, tartistigim butun Kemalistler boyledir.
Ataturk'un izinden gittigini soyleyen, ama, ne Ataturk'u, ne de rejiminin
Turk halkina yaptiklarini bilmeyene Kemalist denir. Gunes*
 
 
-----Original Message-----
From: a.gee <a....@hispeed.ch>
Sent: Mon, Aug 25, 2014 11:45 pm
Subject: : ATATURK HAKKINDA
 
 
 
Orhan Pamuk* kimse soylemedi bari ben soyleyeyim, Turkler 1 milyon ermeni,
30 bin kürt oldurdu* sozu ile Nobel mukafatini aldi.
Martin Gilbert’e Sir unvani verildi.
Sira sende Gunes Ecer. Haydi gorelim seni. Bu uydurmalari bosuna
yazmadigini goster bakalim.
 
*From:* gti...@aol.com
*Sent:* Monday, 25. August 2014 21:36
*Subject:* ATATURK HAKKINDA
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*Ingiliz sefiri Percey Lorraine ile Ataturk arasindaki dostlukla
Kemalistler gurur duyar; Lorraine'nin Ataturk'e ovgulerini Internet te
surekli dagitirlar... Lakin, Percey Lorraine herseyden once kendi Ulkesine
sadik bir devlet adamidir. Ataturk'e danismanlik yaptigi, yanindan
ayrilmadigi bes sene muddetinde kimbilir ne tur Turkiye'nin sirlarini
telgraflariyla Ingiltere'ye gondermistir. Percey Lorraine'in kendi dis
isleri bakanina gonderdigi bir telgrafta Ataturk'un son gunlerinde
kendisini cagirip Turkiye'nin idaresini kendisine vermek istedigini
bildirmisti. ???????????????????? Percey'nin bu telgrafi 30 sene Ingiliz
gizli arsivlerinde kaldiktan sonra serbest birakildiginda tarihci Martin
Gilbert'in gozune carpar ve 1968'de Sunday Times gazetesinde Ingiltere'nin
firsati kacirdigini soyleyen bir makale yazar. Makale Internet'te bol bol
bulunabilir. Uzun seneler Turk halki bundan haberdar olmaz. Cunku,
Ataturk'u kotu gosteren hic bir sey Turkiye'de yazilmazdi; yazanin hayati
kayardi. Bu yuzden sahte bir tarih ortaya cikarilmistir. Ama, telgraf
arsivlerde mevcuttur; Sunday Times makalesi de aynen o gazetenin
arsivlerinde mevcuttur. Gilbert'in olumunden sonra karisinin bu bir sakaydi
demesi (eger dogruysa tabi; Kemalisteler surekli yalan soyler, cunku)
korkusundandir. Boyle saka olmaz. *Kadina yazayim, birde sana yollasin bana
ylolladiginin kopyasini. *Ciddi bir devlet adami olan Lorraine kendi
devleti ile mi saka yapacak? Veya, Meshur bir tarihci olan Gilbert mi sahte
bir makale yazacak ve bu sakayi kendi halkina aciklamayarak kendi milletini
kandiracak? Torunu yazdigi kitapta sahte bir hikaye mi anlatacak? *Iste
evli oldugu Esther Gilbert karistirmis dosyalar arasinda ve meydana
cikartmis. *Spoof*. Asagida yazisinda hazir duruyor. Daha ne istiyorsun?
*Lakin, Ataturk hayati boyunca Ingilizlere hayrandi. *Ataturk
hayatinda *rakibini,
dostunu, dusmanini hic bir zaman asagilamamistir. Muvaffakiyetinin yegane
sebebi budur*. Ingilizlerin hayrani degildi, takdir ederdi. Almanlarin
disipliininide takdir ederdi. Ataturk Turk milletinin hayraniydi. Ne
yaptiysa kendi milleti icin yapti. Bu millet onu 76 seneden beri hala
unutmadi. Senin gibi ismini silmek isteyenler bir turlu silemiyorlar.
*Elbiselerini
Ingiltere'den getirtir, onlar gibi giyinir, onlarin degisen modasina uyar,
onlar gibi icer, onlar gibi kadin-kizlara sarkintilik yapardi. *Bende
yapiyorum, Ataturk’ten ogrendim. Her dansa gidisimde yaslari 45i gecmeyen
3-4 kadinla gidiyorum. *Hatta, onlar gibi sapka giyilsin ugruna iki binin
ustunde insani katlettirmisti *at martini Debreli Hasan, daglar inlesin*;
Rize'yi Hamiddiye zirhlisiyla topa tutturmustu. *Ne guzel uyduruyorsun.
Takdire sayan insansin vesselam.
 
 
 
*Ingilizler de Orta-dogu'da soz sahibi olmanin, petrol kaynaklarini ele
gecirmenin pesindeydi. Orta-dogu'yu kendi arka bahceleri gibi goruyorlardi.
Bu yuzden 1960 darbesine destek vermislerdi mesela. Ataturk'un en cok
ovenlerin basinda Ingilizler vardir *(yanlis, amerikan basinidir. Git
Washington’a Library of Congress’e gor)
 
 
*; cunku, Ingilizler bati medeniyetini temsil ediyordu, ve Turklerin
nihayet Islamiyet'e savas acmis, Turk kulturunu birakip Ingiliz kulturunu
benimsemis bir liderinin olmasi onlari cok memnun etmisti. Ataturk'un
Ingilizlere yakinlik duydugunu Percey Lorraine disinda birkaci Ingiliz
kaynak ta da bulabiliriz: *
* Mustafa Kemal’in Istanbul’daki Ingiliz isgal kuvvetleri karagahina (Pera
Palas’a) gidip onlardan is istemesi:*
*Lord Kinross, Ataturk - The Rebirth of a Nation, 1965, page 141-142: *Bu
kitap bendede var. Ataturk Anadolu’ya gecmek icin her careye bas vurdu.
Onun Harbiye’de daha talebe iken soylediklerini bul ve oku. Anliyarak oku.
 
* T.E. Lawrence (Ingiliz casusu Lawrence) ile esir dusen Mustafa Kemal’in
konusmalari ve Arap topraklarinda gozumuz yok diyince serbest birakilmasi:
J. Wilson, Lawrence of Arabia, page 558.** (Ve Ataturk, Misak-i milli
sinirlari icin and icildigini unutup, kucuk Turkiye'ye razi olmustu. Musul,
Kuzey Irak ve Suriye, Ege adalari sinirimiza dahil edilmedigi gibi, dahil
edilmeleri icin hic bir gayret te sarfedilmedi.) *Bu bastanbasa yalan.
Ataturk esir dusmedigi gibi, Osmanli hukumeti icin namina soz soylemeye
hakki yoktu. Sen T.C. anliyarak bir kac defa oku. Sana bir kac defa yazdim,
Library of Congress’te *Kemal Ataturk. A Centennial Biyliography 1881-1981*
kitabinda Ataturk ve Ataturk Turkiye’sine ait 2400 adet kitap, mecmua,
dissertation, sympusium, kongre, konferans, v.s. nin listesi yazili.
Onlardan sec istedigini.
Washington’a 1970 te gittim ve 13 gun kalip 200 adet kitabin, mecmuanin
kopyasini yaptim. O zaman her sayfa kopya 1 cent’ti.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*Eger, kurdugu dikta rejimi akillilik edip okullarda, basin yayinda, devlet
adamlarinin her konusmalarinda yogun Ataturk proppagandasi yapmasaydi, ve
elestiri yasaklanmasaydi, bugun bir suru sahte bilgilerle ortalikta dolasan
rejim militanlari olmazdi. Turk milletinin dogrulari bilme hakki vardir. Ve
bileceklerdir. Dusunce ozgurlugu artik Ataturk'u de kapsiyor. Karakteri,
demokrasi getirmemis olmasi ve bilakis tek parti diktatorlugu sursun diye
CHP'ye para birakmasi, hakkinda ileri surulen yalanlar, sahte tarih, Turk
milletine yaptiklari bir bir Internet'te ve basinda anlatiliyor. Ataturk'un
kendisini kisa zamanda milyarder yapmis olmasini, Hint Muslumanlarinin
parasini sahsina kullanmasini, kendisine ayda bugunun parasiyla bir milyon
TL maas baglamasini yakin zamana kadar kimse bilmiyordu. Bugun,
Ataturkculuk ve Kemalizm siyyasette de gittikce az duyulur hale gelmistir.
CHP bile artik Kemalist edebiyati yapamaz olmustur. Turkiye'de Musluman
halka, Kurtlere kanli mezalim yapmis birisinin pesinden gidilmemesi icin
cok neden mevcuttur. O'nun baslattigi din dusmanligi bugun tersine
donmustur. Kemalistler koseye sikismislardir. Hic bir gecerli mudafa
yapamaktadirlar. Olan, maalesef Kemalistlerin dusuncelerinden ve
inanclarindan dolayi katlettigi 100-150 bin insanin hayatina olmustur.
Gunes*
 
 
 
 
-----Original Message-----
From: a.gee <a....@hispeed.ch>
To: Dr. Kayaalp Buyukataman <kbuyuk...@gmail.com>
Cc: ECER Günes <GTI...@aol.com>
Sent: Sun, Aug 24, 2014 11:23 pm
Subject: Re: ATATURK HAKKINDA
 
Merhaba Kaya bey,
Siz bunu bizim sycophant Gunes Ecer’e yolladiniz mi?
Asil ona yollamak lazimdi.
Yollamadinizsa. ben simdi gonderiyorum kendisine.
Percy Lorraine’in yazdigi 25 kasim 1938 tarihli mektubun ingilizcesi
nerede bulunur? Biliyor musunuz?
Cok memnun olurum. Eminim bizim sycophant’ta cok memnun olur. Sevincinden
tavana sicrar.
Selamlar
 
MEKTUPLARDA ATATÜRK, “KIRK YILLIK MEKTUP AÇIKLANINCA…” Doç. Dr. Gül
CELKAN
<http://www.serdarebem.de/mektuplarda-ataturk-kirk-yillik-mektup-aciklaninca-doc-dr-gul-celkan/>
 
 
Doç. Dr. Gül CELKAN (*)
“Bir asker olmak, bir komutan olmak değildir ona çağını aşacak bir lider
özellikleri taşıtan. O bir lider, ama kitleleri sürükleyebilen, insanları
kenetlemeyi başarmış bir siyasi lider.” İşte İngiltere’nin Muhafazakâr
Parti lideri Michael Stevens Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk
İstiklal ve Bağımsızlığının sembolü Mustafa Kemal Atatürk için böyle
diyordu.
Andrew Mango Atatürk adlı eserinde bağımsızlık ve evrensel uygarlığa
katılımı Mustafa Kemal’in ikiz idealleri olarak görmekte[1] ve O’nu
yetenekli bir komutan, akıllı bir politikacı ve son derece gerçekçi bir
devlet adamı olarak anlatmaktadır. Ve O’nu Aydınlanma çağının yani bir
başka deyişle Türk Rönesans’ının yaratıcısı olarak görmektedir[2].
İngiltere Büyükelçisi olarak 1934-1939 yılları arasında Türkiye’de yaşayan
Percy Loraine Ulu Önder’in ölümünün onuncu yılında, 10 Kasım 1948’ de
yapmış olduğu bir konuşmada Atatürk’ü şu şekilde anlatmaktadır:
“Nasıldı! Aslını söylemek gerekirse dik, mağrur, kendinden emin, iyi
giyimliydi; belirgin yüz hatları, insanın sanki içine kadar görebilen mavi
gözleri, kalın kaşları, yüzünde bazı derin çizgiler ve çoğunlukla ciddi ve
sert bakışlar; ancak her bakışında, yüz ifadesinde ve hareketlerinde dahi
bir hayat, bir canlılık vardı. Aklından geçirdikleri ve vücudu harekete
geçmeye hazır sarılmış yaylara benziyordu?”[3]
Atatürk elbette Türk milletinin kurtarıcısı, aydınlığa çıkmasını sağlayan;
egemenlik, bağımsızlık, hürriyet kavramlarını öğrenmesini ve yaşatmasını
sağlayan kişiydi. Ancak onun değerini yabancıların sözlerinden duymak, Türk
Milleti olarak bizlere Atatürk’le ne kadar övünsek azdır dedirtecek kadar
etkileyici olmaktadır. İstiklal Savaşında Güneydoğu Anadolu’yu işgal eden
Fransa’nın Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, “Mustafa Kemal’den
öğreneceğimiz çok şey var,” derken, Amerikalı General Mac Arthur , “zamanın
en önde gelen devlet adamı ve askeri dehası olarak” Atatürk’ü
tanımlamaktadır. 1922 yılında Cumhuriyet Türkiyesi’nin Ankara’sına gelen
ilk İngiliz olan Grace Ellison, Atatürk’ü öğrencilerine sürekli olarak
milletin, milliyetçiliğin ne demek olduğunu öğretmek durumunda kalan bir
profesöre benzetmektedir[4].
Atatürk geleceği gören, ülkesiyle milletiyle gurur duyan ve ona derin bir
sevgi besleyen, parlak bir geleceğe doğru yol alabilmesi için tüm mesaisini
bu amaç uğruna harcamış emsalsiz bir devlet adamıydı. “Ancak kendilerinden
sonrakileri düşünebilenler milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına
kavuştururlar”. İşte Atatürk kendi felsefesini bu kelimelerle
özetlemekteydi. Mustafa Kemal mütevazılıği elden bırakmayan ve kendisinin
olağanüstü bir kişi olarak yorumlanmasını asla istemeyen bir kişiliğe
sahipti. Ona göre doğuşundaki en büyük olağanüstülük Türk olarak dünyaya
gelmiş olmasıydı.
Atatürk ve onun efsanevi kahramanlığı, öğretileri Türk ulusunun ve
dünyadaki tüm milletlerin hafızalarından asla silinmeyecektir. Türk milleti
için bir sembol haline gelen gizli bir kahramandı. Türk Rönesansını yapmış
olduğu inkılaplarla başlatmıştır. Kadınların çağdaş dünyaya ayak uydurması,
ekonomik zaferler, eğitimin modernleşmesi,… bunlar Atatürk sayesinde Türk
milletinin sahip olduğu onlarca imtiyazdan sadece birkaçıdır.
Atatürk Türkiye’si laik ve insancıl milliyetçilik kavramları sonucu uyumlu,
hoşgörülü bir ortam yakalamayı başarmıştır. Elbette savaşlardan,
fakirlikten, yorgunluktan elinde avucunda bir şey kalmamış bir milleti
kalkındırmak azim, sebat, fedakârlık ve strateji geliştirme işiydi. İşte
Atatürk bunları başarmış ve yabancı diplomatların da hayret, şaşkınlık ve
hayranlıkla izlediği dünyaca saygın bir devlet adamı olmuştur.
1934-1939 yılları arasında önce İstanbul’da daha sonra da Ankara’da
Büyükelçi olarak bulunan Percy Loraine 25 Kasım 1938’de Londra’ya
gönderdiği ve kırk yıl açılmayacak şerhi koyduğu mektup, ibret dolu
anlatımıyla Atatürk’ün yabancı bir diplomat gözünde nasıl muazzam bir
kişiliğe sahip olduğunu göstermesi açısından okunması gereken bir mektup
olmasının yanı sıra objektif anlatımıyla araştırmacılar için de bir kaynak
belge niteliği taşımaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden 15 gün
sonra dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine’in Londra’ya özel bir
kuryeyle gönderdiği ve üzerine “40 Yıl Boyunca Açıklanmayacak” damgası
vurulan mektubun tam metnidir .
——————————————————————————–
Telgraf No: 608
İngiltere Büyükelçiliği, Ankara,
25 Kasım 1938
Aziz Lordum,
1. Size Mösyö Kemal Atatürk’ün ölümünü bildiren 194 sayılı telgrafı çok
derin üzüntüler içinde sunmuştum.
2. Bu belgeye ek olarak, Büyükelçiliğimiz Müsteşarı tarafından hazırlanan
ve Kemal Atatürk’ün geçmişteki kariyerini içeren belgeyi sizlere sunma
onuru yanında, bu yazımda, Atatürk’ün yaptığı işleri övmekten çok, onun
kişiliği ve bu ülke insanına ne ifade ettiği konusuna değinmeye
çalışacağım. Hiç şüphesiz toplum bilimciler ve tarihçiler onun çalışma
hayatı ve yaptıklarıyla ilgilenip ayrıntılı bir çalışma yapacaklardır.
Ancak bunların birçoğu, Atatürk’ün gerçek kimliğini öğrenmeden
hazırlanacaktır ki; onu tanımadan yapılacak değerlendirmeler kuşkusuz
yanlış olacak ve yanlış yönlendirmelere neden olacaktır.
3. Bu bilginin toplanmasında, ben belki de ayrıcalıklı bir konuma sahiptim.
Her ne kadar, rahmetli Cumhurbaşkanı ile çok nadir karşılaşmış olsam da, bu
görüşmeler diğer diplomatik temsilciliklerinkine nazaran daha sık ve daha
uzun olmuştur. Bütün bunlar bir yana, görevimin ilk günlerinden itibaren
Atatürk beni bir dost gibi görmüş, benimle görüşmekten memnun olmuş,
görüşme fırsatı doğduğunda bundan hoşnut kalmış, karşılıklı konuşmalarımız
esnasında ilgi ve dikkati asla azalmamıştır. Galiba, onun yeteneklerini
ortaya çıkartan becerikli yaklaşımlarım vardı, bu yüzden olsa gerek
görüştüğümüz konu hakkındaki fikirlerine ya da o konu ile ilgili sunduğu
sonuca karşı çıktığımda benim bu tavrıma direnmezdi. Dolayısıyla, kendi
özel kimliğini bana, diğer yabancılara gösterdiğinden daha fazla
gösterdiğine inanıyorum.
4. Doğrudan edinilen tecrübelerimi sağlayan kişisel görüşmelerimiz dışında,
onu çok yakın dostlarından ve hatta aramızdaki dostluğu gördükten sonra
benimle onun hakkında konuşmaya hiç çekinmeyen Kabine’deki bazı Bakanlardan
da birçok kez dinleme fırsatım oldu.
5. Atatürk’ün müstesna ve takdire şayan bir şahsiyet olduğunu söylemek pek
bir şey ifade etmeyebilir. Ancak gerçekten müstesna ve takdire şayan bir
kişiydi, neden bu niteliklere sahip bir şahsiyet olduğunu açıklamaya
çalışmalıyım.
6. Sanırım bunu temelde “çift karakterlilik” olarak açıklayabiliriz. Bu
ülkede nefret uyandıran ve yasaklanan H.C. Armstrong’un Grey Wolf (Bozkurt)
adlı kitabını okuyan çoğu insan, çok yetenekli; inatçı bir enerjiye sahip,
ancak insafsız, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış
zevkleri, ahlak dışı ihtirasları olan; dahası, dostluğu tanımayan bir
adamın portresiyle karşılaşmaktadır. Bu tespiti doğrular görünecek
kanıtları toplamak hiç de zor olmayacaktır; ancak şahsen ben, bir insanın
bu şekilde
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 10:41AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: <gti...@aol.com>
Tarih: 27 Ağustos 2014 01:27
Konu: KISA KISA
Kime: gti...@aol.com
 
 
 
 
* Facebook sayfamdan: *
 
 
- *Kemalizm, dusunce ozgurlugu arttikca mudafa edilemez duruma dustugu
icin artik partilerin bayragi olmaktan cikmistir.*
-
- *Turkiye'de 90 senedir suren siyasi mucadele, 'kim ulkeyi daha iyi
yonetir' mucadelesi olmaktan ziyade, halkin demokrasisini onlemek
isteyenlerle, halkin demokrasisini gerceklestirmek isteyenler arasinda olan
bir mucadeledir.*
-
-
*Paralel Yapi nedir? * *Secilmemis (vesayetci) insanlar tarafindan devlet
burokrasisi icine yerlestirilmis, ve ayni insanlarin istekleri
dogrultusunda devlet gucunu kullanan bir yapidir. Halkin devlet uzerindeki
hakimiyetini kirmak/sabote etmek amacini guder. Gecmiste bu vesayet gucu
askeri idi; simdi cemaat ta isin icinde.*
-
-
*CHP kurultay yapacakmis. * *Plastik sandalyelerin, yumruklarin, tekmelerin
havada ucusunu seyredecegiz yani.*
-
- *Yargitay adli yil acilis toreninde konusmalarla ilgili temayulu
surdurmeye karar verdi. Boylece, Metin Feyzioglu gibi siyasi taraf olan
yargi mensuplari istedikleri gibi siyasi konusmalar yapabilecekler. Bir de
yargi tarafsizdir derler.*
-
- *Turkiye'nin DIS politikasi ne olacak sorusuna en iyi cevabi Alman
makamlarinin bize karsi tavrindan anlayabiliriz; cunku, bizi dinlediler, ne
yapacagimizi biliyorlar, ve bu yuuzden Davutoglu-Erdogan ikilisini
elestiriyorlar. Demek ki, Turkiye gittikce bagimsiz bir politika gudecek,
Ortra-dogu'da etkinligini artirtacak, ve gucumuz arttikca, Almanya guc
kaybedecek.*
-
- *CHP, bugun Kemalist icraatlarinin cezasini cekiyor. Daha da aciklisi,
Kemalizm'i red etmeden cagdaslasamayacagini goremiyor.*
-
-
*Bir zamanlar, bir Ekmel bir Ekmel'e, bre brader gel beraber bir ekmek
dukkani acalim demisti. *
-
- *"Recep," Tayyip," gibi isimler ananelerine bagli Anadolu halkinin
cocuklarina verdigi isimlerdi. Erdogan'in siyasete atilmasi ile, halkini
hor goren kesim bu isimlerle cok alay etti. Simdi, 12 sene suren basarilar
silsilesinden sonra, bu zuppelere sormak lazim: nerelerdesiniz? Tahtalarin
arasina geri mi dondunuz?*
-
- *Basbakan Erdogan, "Kurtlulus savasi surerken "kolundaki bilezikleri,
yuzugunu bize gonderen o Pakistanli kadin icin" bu mucadeleyi yapiyoruz.
dedi. Hintli Muslumanlar 600,000 altin'i ($200 milyon dolar) Halifeligi
kurtar diye gondermislerdi. O paranin onemli bir kismi ile M. Kemal
kendisine Is Bankasi'nin %28'ini satin aldi. Bu parayi simdi CHP
kullaniyor. Dini kurtarmak yerine dine savas acanlar kendilerininmis gibi o
parayi harcadi ve hala harciyor.*
 
*Gunes*

 
 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 10:38AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Ismail Kara <kar...@gmail.com>
Date: Wed, 27 Aug 2014 09:06:42 +0300
Subject: Fwd: Karozan İSMAİL KARA, 2:ÇOK HOR KULLANIYORUZ
 
*ÇOK HOR KULLANIYORUZ.*
*
İsmail KARA*
*Yakınlarımızdaki dinlenme parklarına gidiyoruz.*
*Utanıyorum.*
*Bankların hemen yakınlarına çöp kovaları konulmuş.*
*Konulmuş ama kullanan yok.*
*O güzelim bankların altları çekirdek kabukları ile dolu.*
*Yırtılıp yere atılmış kâğıt parçacıklarını görme!*
*Bu nasıl insanlık?*
*Utanıyorum.*
*Bazı insanları görüyoruz;*
*kabuklu yiyecekler yiyerek yürüyor kaldırımlarda…*
*Olabilir, ne var bunda? diyeceksiniz. Doğru.*
*Peki, doğru olmayan ne?*
*-O insanların çekirdek kabuklarını yerlere atmaları…*
*Utanıyorum.*
*Sokakların kenarlarında kedileri görüyorum bazen…*
*Kedice kedi ortalık yere pislemiyor*
*ve pisliğini toprak vb. maddelerle örtüyor.*
*Utanıyorum kedilerden…*
<http://2.bp.blogspot.com/-5jvzt4UQ0t8/U_10T8-Xq8I/AAAAAAAAGXQ/J0SehmG54L8/s1600/Kedi-2.JPG>
 
*Bazen hastane gibi yerlerde,*
*şehirlerarası yolculuklarda, otobüsün mola verdiği yerlerde,*
*cami yanlarında tuvalete girdiğimiz oluyor.*
*Kullanabileceğiz temiz kabinleri arıyoruz.*
*Az önce giren başka bir insan (!) dışkısını yığıp gitmiş.*
*Kendi pisliğini temizlemeyi aklına bile getirmemiş.*
*Ya da çişini yapmış, bir su dökme zahmetine katlanmamış.*
*Nasıl utanmazsın kedilerden?*
*Şimdi soruyorum böyle yapan insanlara;*
*-Siz, evinizde de bunları yapıyor musunuz?*
*-Kuruyemiş kabuklarını orta yere saçıyor musunuz?*
*-Tuvaletlerinizi kullandıktan sonra leş gibi bırakıyor musunuz?*
*Ülkemizde her yıl bir sürü orman yangını çıkıyor*
*ve hektarlarca ormanımız kül oluyor. Neden?*
*-İnsanların (!) dikkatsizliğinden… Cam şişe veya şişe*
*kırıklarını, sigara izmaritlerini rastgele atmasından…*
*Piknik yaptığı yerde, yaktığı ateşi iyice söndürmediğinden…*
*Tarlasında anız yakan insanların dikkatsizliğinden…*
*Ağaç ve doğa sevgisinden mahrum olunduğundan...*
*Utanıyorum, böylesi insanlardan (!)...*
*Ortak kullanım alanlarına, ormanlarına*
*bizim kadar sahip çıkmayan, bizin kadar hor kullanan*
*başka toplumlar, başka milletler var mı diye merak ediyorum.*
*Şimdi bir soru daha soruyorum size;*
*-Tüm bu ve bunun gibi olumsuzlukların sebebi nedir?*
*Cevabı yine biz verelim;*
*-Düşüncesizlik ve eğitimsizlik.*
Eğitim, insanlara iyi ve doğru düşünmeyi öğretir.
 
 
http://karozan1b.blogspot.com/2014/08/cok-hor-kullaniyoruz.html
 
*WEB ::: http://karozan.blogspot.com <http://karozan.blogspot.com>*

 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com>: Aug 27 10:37AM +0300

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: ERZiNCAN-KEMALiYE-EGiN-GRUBU <
erzincan-kemaliye-...@googlegroups.com>
Tarih: 27 Ağustos 2014 09:50
Konu: erzincan-kemaliye-egin-grubu - Google Groups: İleti Bekliyor
[{II3R4Yr2rL6ACSoCd2owAeOUH3JwqIJs0}]
Kime:
 
 
erzincan-kemaliye-egin-grubu
<http://groups.google.com/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu> adlı gruba
bir ileti gönderildi ve onaylanmayı bekliyor. Bu iletiyi gözden geçirmeniz
için ekledik.
 
Kullanıcının gönderme izni olmadığından bu iletinin denetlenmesi gerekiyor.
 
Bu iletiyi onaylayabilir veya reddedebilirsiniz
<http://groups.google.com/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu/pendmsg>. Ya
da bu iletiyi bu e-postayı yanıtlayarak onaylayabilirsiniz.
[image: Google Grupları'nı Ziyaret Et]
 
Kendi grubunuzu başlatın <https://groups.google.com/groups/create?src=email>,
yardım merkezini ziyaret edin <http://groups.google.com/support/?src=email>
veya kötüye kullanımı bildirin
<https://groups.google.com/forum/#!forum/erzincan-kemaliye-egin-grubu/abuse>.
 
 
 
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: Ismail Kara <kar...@gmail.com>
To: undisclosed-recipients:;
Cc:
Date: Wed, 27 Aug 2014 09:50:14 +0300
Subject: Fwd: Karozan İSMAİL KARA, 3:GERÇEĞİ ARAYAN ADAMLAR OLMALIYIZ
 
<http://3.bp.blogspot.com/-A3xW6ZJWw6U/U_18-RyHpyI/AAAAAAAAGXg/WeNmcuMchuM/s1600/Ger%C3%A7e%C4%9Fi%2Bara.jpg>
 
ATATÜRK BU SÖZÜYLE
AYDIN OLMANIN GEREĞİNİ
ANLATIYOR. ÇÜNKÜ;
AYDIN İNSAN ARAŞTIRIR,
YARGILAR VE SONUCA VARIR.
CAHİL VE YOBAZ İNSAN,
DUYAR, GÖRÜR VE
HÜKME VARIR.
ÖRNEĞİN BİR GAZETE OKUR,
BİR TV KANALI DİNLER. ONLAR
NEYİ NASIL VERİYORSA,
KABUL EDER.
KÖRÜ KÖRÜNE İNANIR.
ACABA, NEDEN, NİÇİN GİBİ
KELİMELERİN ONUN KAFASINDA
YERİ YOKTUR.
İŞİN DOĞRUSU NEDİR?
ARAŞTIRMA ZAHMETİNE GİRMEZ.
BUNUN İÇİN DE HEM KENDİSİNE,
HEM DE İÇİNDE YAŞADIĞI TOPLUMA
YARAR YERİNE ZARAR VERİR.
 
http://karozan1c.blogspot.com/2014/08/gercegi-arayan-adamlar-olmaliyiz.html
 
*WEB ::: http://karozan.blogspot.com <http://karozan.blogspot.com>*

 
 
 
 
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
 
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
 
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
 
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
hamza selcuk <hamza...@gmail.com>: Aug 27 09:05AM +0300

Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla
Göklerde ve yerde kim varsa hep O'nundur. O'nun katındakiler, ne O'na
ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.
Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.
Enbiyâ suresi 19-20
"Erdal Akalın" <e.aka...@hotmail.com>: Aug 27 07:09AM +0300

"Celal Çelik" <celal...@gmail.com>: Aug 27 07:00AM +0300

*Hikaye: Mazlum tepki vermezse korkun!*
 
<http://2.bp.blogspot.com/-VMvHK0lQFxc/U_M5eeiqEZI/AAAAAAAAXEo/oYW6w_jwOjY/s1600/ibhimages.jpg>
Erzurumlu
İbrahim Hakkı Hazretleri
<http://www.google.com.tr/url?sa=i&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&docid=iPtilWGNte4_DM&tbnid=rarXso4H-l4PQM:&ved=0CAMQjhw&url=http%3A%2F%2Fwowturkey.com%2Fforum%2Fviewtopic.php%3Ft%3D128062&ei=6jjzU9vmMcKlO-q8gfAB&bvm=bv.73231344,d.bGQ&psig=AFQjCNF_RMgVeRvR1s4FRTEflCH6rwLpNQ&ust=1408534965395747>
(1703-1780)
 
Erzurum’un büyük velisi İbrahim Hakkı Hazretleri çocukken İsmail Fakirullah
Hazretleri’ne teslim edilir. İyi bir terbiye alması için çocukluğunun mühim
bir devresini Fakirullah Hazretleri’nin yanında geçiren İbrahim Hakkı, bir
gün eline aldığı bir testiyle çeşmeye gider, doldururken oraya gelen bir
atlı:
 
Çekil bakayım önümden be çocuk! diyerek İbrahim Hakkı hazretlerini azarlar
ve atını çeşmeye sürer.
 
O da testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraşırken atını mahmuzlayan adam,
onu bir köşeye sıkıştırır. Testisini bırakıp kendisini kurtarmak zorunda
kalır İbrahim Hakkı hazretleri. Bu esnada at da üzerine basıp testiyi
kırar. Ağlayarak hocasının huzuruna gelerek:
 
Çeşmeden su alırken atını koşturarak gelen biri, atını üzerime sürdü. Can
havliyle kendimi kurtarmaya çalışırken testimi de tepeletip kırdı” der.
 
Hocası, testini kıran atlıya sen bir şey söyledin mi diye sorar.
 
Hayır, hiçbir şey söylemedim” der İbrahim Hakkı.
 
Çabuk git ve o adama bir iki laf söyle” der hocası.
 
İbrahim Hakkı hazretleri gider çeşmenin başında atını tımar etmeye başlayan
adamın yanına varıp bekler. Fakat bir türlü terbiyesini bozup da:
 
Benim testimi niye kırdın zalim adam diyemez.
 
Dönüp geldiğinde hocası Fakirullah hazretleri sorar:
 
Ona bir şeyler söyleyebildin mi?
 
Söyleyemedim efendim. Niyetlendim, lakin bir türlü dilimi çevirip de ağır
bir söz sarf edemedim.
 
Hocası bağırır:
 
Sana diyorum, çabuk git ve o adama bir şeyler söyle, mukabele et yoksa sonu
felaket olacak.
 
İbrahim Hakkı hazretleri bu defa kararlı olarak koşup çeşmenin başına
gelir. Bir de bakar ki testisini kıran adamı kendi atı attığı çiftelerle
çeşmenin havuzuna yuvarlamış ölüsü yatmaktadır. Koşarak gelip hocası İsmail
Fakirullah Hazretleri’ne bu vahim vaziyeti anlatır. Hocası bu hale üzülür:
 
Vah vah bir testiye bir adam. Üzüldüm buna doğrusu der.
 
Huzurundakiler bundan bir şey anlamadıklarını söyleyince, büyük veli şöyle
izah eder.
 
*O atlı adam, İbrahim Hakkı’ya zulmetti. Zulme uğrayan da tek kelimeyle
olsun mukabelede bulunmadı, zalimi Allah’a havale etti. Allah Teala’nın da
gayretine dokunup zalimi cezalandırdı.*
 
*Şayet İbrahim Hakkı da onun zulmüne karşılık verip, ona bir şeyler
söyleseydi, ödeşeceklerdi. Fakat İbrahim, büsbütün mazlum oldu. Bense
ödeştirmek için uğraşıyordum, maalesef muvaffak olamadım. *
"Erdal İZGİ" <erda...@hotmail.com>: Aug 27 06:52AM +0300

1930 2014
 
 
 
ATATÜRK’ÜN BANDOSU… / Erdal İZGİ /
 
 
 
Hazine;
 
Kaf dağının tepesinde…
 
Denizin yedi fersah dibinde…
 
Yanardağın içinde değildir.
 
 
 
***
 
 
 
Hazine…
 
Gözümüzün önünde olup göremediğimizdir.
 
Aklına inandığımız ama fikrine sormadığımızdadır.
 
Anıları karıştırıp, ortaya çıkarmadığımızdır.
 
Elimizin altındayken değerlendirmediğimizdir.
 
Yeni değerler ararken…
 
Maliyeti sıfır varlığımıza sahip çıkmadığımızdadır.
 
 
 
***
 
 
 
Hazine, geçmişi bugüne taşımaktır.
 
Dünün değerini bugün çıkarıp, yarın için kullanmaktır.
 
Hazine, ille de para, altın, mücevher değildir.
 
Bilgi, belge, hatıra ve unuttuklarımızdır.
 
 
 
***
 
 
 
Sakin şehir Seferihisar böyle bir hazineyi ortaya çıkardı.
 
1980 ihtilalinin yok ettiği…
 
Güzelliğiyle tarihe gömdüğü, o günden geçen yıla kadar unutulan ilçe bandosunu yeniden yarattı.
 
 
 
***
 
O bando ki, gerçekten hazineydi
 
Atatürk’ün cebinden çıkardığı 10 lirayla yaratılan değerdi.
 
Kısaca hikâyesi:
 
Yıl 1926, Atamız, Çeşme’ye gelir. Herkes keyiflidir.
 
Davul, zurna çalar.
 
Seferihisarlı Çınar Necati, kendini ortaya atar.
 
Başlar zeybek oynamaya.
 
Müziğe uyumlu, el-kol hareketi ahenkli, bakışları hedefli…
 
Ayakta alkışlanır.
 
 
 
***
 
 
 
Mustafa Kemal çok beğenir.
 
Sorar: Nerelisin?
 
Necati heyecanlı: Seferihisar’danım.
 
Cebinden 10 lira çıkarır verir.
 
“ İlçedeki gençleri topla, bu güzelliği herkese göster”
 
Bir ay sonra gençler toplanır, çalgılar bulunur.
 
Seferihisar Gençlik Birliği bandosu kurulur.
 
 
 
***
 
Yarım asırdan fazla hizmet verir.
 
Askeri darbe ömrünü bitirir.
 
30 yıl sonra aradan sonra…
 
Hazine’yi biri hatırlatır.
 
Bandonun ruhu, özü ortadadır.
 
Belediye Başkanı Tunç Soyer öncülük eder.
 
Gençler toplanır.
 
Enstrümanlar alınır.
 
Yeni kıyafet ve repertuarla…
 
Sakin şehir Seferihisar bandosu canlandırılır.
 
 
 
***
 
 
 
Kavga, gürültü, sıkıntı, sorunlarla geçirdiğimiz şu günlerde…
 
Seferihisar bandosu konserleriyle mutluluk sunuyor.
 
Aşk, sevgi, kardeşlik, marşlar ve unutulmayan eserleri seslendiriyor.
 
Tarihi kalede…
 
Meydanda…
 
Sokaklarda…
 
 
 
***
 
 
 
Atatürk’e minnet ve şükranla.
 
 
 
 
 
***********
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages