Türkiye'de
seçimlerde yaşanan hile iddiaları ayyuka çıktı. Bu konuda öne sürülen
ciddi iddialara rağmen hükümet bir kere olsun bile çıkıp tatmin edici
bir açıklama yapma ihtiyacı bile hissetmedi.
Daha da vahimi; bu iddialar
karşısında en fazla hassas olması gereken CHP ve MHP gibi
partiler bu konunun üzerine gider gibi yaptı ama gitmedi.
CHP'nin bu konuda çalışması için kurduğu komisyonun çalışmaları
kamuoyuna açıklanmadı. Keza konunun üzerine giden MHP İzmir İl
Başkanının sesi de bir süre sonra kesildi. Bu sessizlik; zamanında %0.2
gibi bir farkla barajın altında kalmasına rağmen sesini çıkarmayan
DYP'yi hatırlattı.
Siyaseti
makro seviyede kurgulayanların oyunlarına karşı bu sessizlik, seçimde
hile iddiaları ile birleşince kamuoyunda SEÇSİS ismi olarak bilinen
seçim sistemi üzerindeki kuşkuları arttırdı.
Öncelikle;
"kırılamayacak
sistem" yoktur tezini bir kenara koyalım.
Bu tez doğrudur fakat aynı zamanda
"kırıldığı
tespit
edilemeyecek sistem yoktur" tezi de doğrudur.
Gerekli hata kontrol
mekanizmaları kurulmuş ve atıllık ve yedekleme prensiplerine uygun
olarak kurulmuş her sistemin doğru şekilde denetlendiği takdirde bir
güvenlik ihlaline maruz kaldığı kesin olarak bilinebilir.
Ayrıca günümüzde şifreleme metodolojileri ve teknolojileri ; doğru ve
yerinde uygulandığı takdirde, sistemlerin güvenliğini arttıran unsurlar
olarak karşımızada durmakta.
En son olarak
quantum
kriptoloji olarak bilinen alanda yaşanan gelişmeler;
teorik olarak zorda olsa "kırılabilir" olan mevcut gelişmiş sistemleri
bir üst seviyeye taşıyor ve iki sistem arasındaki iletişimi teoride ve
pratikde kırılamaz hale getiriyor. En azından kırıldığı noktada anında
tespit mekanizmaları ile kendini yenileme imkanı tanıyor.
SEÇSİS hakkında iddialar muhtelif.
MERNİS gibi, ülkenin bütün demografik istihbaratını
barındıran sistemlerin kurulum aşamasında ne tür zaaflara sahip
olduğunu bilenler veya Microsoft gibi firmaların Ankara bürokrasisi ile
yakın mesaisinin ayrıntılarına hakim olanlar için bu iddialar hiç de
inanılması zor iddialar değil.
"Onların bizden bir şey çalmasına gerek yok ki, zaten ikili
anlaşmalarımız gereği biz onlara istedikleri bilgileri veriyoruz"
diyebilen zihniyetlere en hassas sistemlerimizi teslim edebilen bir
ülkeyiz. En hassas komutanlıklarımızın bünyesinde "müttefiklik masalı"
çerçevesinde özel odalar ve erişim hakları verip sonra da Taraf,
YouTube'a dönüşünce ağlayanların memleketiyiz.
Neyse ki aynı zamanda geç de olsa akıllananlar diyarı olduğumuz da
söylenebilir.
Seçim sistemimizi güvenli kılınması için en temel adım, oylarımızın
namusu ile en fazla ilgilenmesi gereken CHP ve MHP gibi partilerin
makro siyaset dizaynlarına prim vermeyip, sandıklara ve sonuçlarına
gerçek anlamı ile sahip çıkmasından geçiyor.
"Devletin ali çıkarları için"
yapılan telkinlere ,
"devletin
en ali çıkarının milletin devlete olan güveninin sarsılmaması olduğu" bilinci
ile
kulak tıkanması gerekiyor.
Bir diğer önemli konu ise; seçim sistemi SEÇSİS'in altyapısını teknik
olarak daha güvenilir, şeffaf ve hata kontrol mekanizmaları ile
donatılmış bir seviyeye taşımak.
Ayrıca teknolojinin imkanlarından yararlanarak;
vatandaşın verdiği oyun
sayıldığından ve doğru sayıldığını bizzat kendisi kontrol edebileceği
özel sistemleri uygulamayı düşünmek bir diğer seçenek
olarak karşımızda duruyor.
Bunu yaparken; ABD'deki seçimleri Bush familyası lehine çarpıtan
Diebold gibi firmalar aracılığı ile seçim makinaları
üzerinden sistemin özelleştirilmesinden sözetmiyoruz. Kastettiğimiz
geçenlerde denemesi yapılan ve uygulamasını geliştirebileceğimiz özel
bir yöntem.
Bu özel yöntem
geçenlerde Takoma Park; Marylan'daki bir yerel seçimde denendi.
Bu sistemde; oy kullanan kişi, oy pusulasında oyunu kullandıktan sonra
, pusulanın seri numarası ile birlikte, pusula üzerinde kazı-kazan
biletlerinde rastlanan şekilde üzeri kazınınca gözüken pin numarasını
not ediyor.
Seçmen; daha sonra
seçim kurulunun web sitesine giderek; elindeki bu numaralarla oyunun
sayılıp sayılmadığını ve sayıldıysa da doğru sayılıp sayılmadığını
kontrol ediyor.
MIT üniversitesinden profesör Ron Rivest'in geliştirdiği bu yöntem;
arkasındaki özel kriptoloji metodolojileri nedeni ile, seçmenlerin
%2'sinin oylarının doğruluğunu kontrol ettiği takdirde, seçim sonuçları
ile oynamanın imkansızlığını istatistiki olarak neredeyse
imkansız oranda teyit edebiliyor.
Bu özel yöntemin işleyebilmesi için seçim kurullarının seçim öncesinde
oy pusulalarında kodlar ile aday kodlarını eşleştiren tablolar
hazırlaması ve bu tabloları tanımlayan kriptografik kodları kamuya açık
olarak duyurması gerekiyor. Bu şekilde; kişinin oyunu seçim kurulunun
sitesi üzerinden kontrol etmesinin, oy mahremiyetini zedelemesine de
izin verilmemiş oluyor.
Oyun
doğru sayıldığı teyit edilirken, kişinin kime oy verdiğini tespit etmek
matematiksel olarak imkansızlaşıyor.
Şeffaf sandık uygulamasına bile geçememiş ; sandık başı prosedürlerinde
sorun yaşayan bir ülke için lüks bir yöntem gibi gelebilir ama en
azından oy verme sistemini şeffaflaştırmak ve kontrol hale getirmek
için doğru yönde atılmış bu özel matematiksel yöntem; ülkemize
uyarlanarak geliştirilebilinir.
CHP ve MHP gibi partiilerin üzerlerinde bu konuda ataletlerini atıp,
vatandaşın oyuna sahip çıktıkları noktada; teknolojinin doğru ve
verimli kullanımı ile birlikte; seçim sistemimizi tek bir oyun ziyan
olmadığı bir seviyeye taşıyabiliriz.
Aksi takdirde ; birileri bizler adına
"ali
çıkarlar"
belirleyip, %40+7 oranları üzerinden (bkz.
Devlet'e Mektup : %40+7 ve
Temsiliyet/Teslimiyet Dengesi ) , küresel dengelere uyumlu
dönüşüm projeleri için gerekli Meclis tablosunu bir kaç tuşa basarak
inşa edebilir.
Kaynak: Açık İstihbarat
--
Alanımızı Ziyaret Etmek İçin;
--------------------------------------------------------------------------------
[(
http://groups.google.com/group/TurkArastirmaTeskilati )]
--------------------------------------------------------------------------------
T.A.T. Türk Araştırma Teşkilatı
T.I.O. Turk Investigate Organizations
T.S.T. Türk Sokak Timi
--------------------------------------------------------------------------------