
Resimde gördüğünüz heykel, bir tanrıya ait:
Hindu tanrısı Şiva'ya...
"Neden nükleer araştırma merkezinde bir
Hindu tanrısının heykeli var?"
CERN'de bir tanrı heykelinin, Şiva heykelinin, ne işi var sorusunu
anlamak için, Hinduizm'de Şiva neyi temsil eder ona bakmak gerekiyor.
Hinduizm çok-tanrılı dinler içersinde, öğrenilmesi en zor
olanlardan.
Binlerce tanrının bulunduğu, bir o kadar mezhebin boy gösterdiği bu
din hakkında, makalenin konusundan sapmaması için şunu bilmemiz yeterli
olacaktır: Şiva, Hinduizm'in tanrılar
hiyerarşisinde en büyük tanrılardan biri. Milyonlarca insan
tarafından en büyük tanrı olarak kabul ediliyor. Neyi temsil ediyor diye
sorarsanız, en basit şekliyle "yokoluş/varoluş çemberini"
diyebiliriz.
Ama temsil ettiği kavramdan öte, daha önemli bir şey var ki, o da
heykelin içinde bulunduğu durum.
Kampüsteki dans
Tandava...Yani yokoluş.
Kafalar karışmadıysa, bu iki resme bir bakın. Üstteki, LHC olarak
bilinin Büyük Hadron Çarpıştırıcısının parçası.

Unutmadan: Aşağıdaki resimler de CERN'in kampüsünden.
Çeşitli alfabelerde yazıtlar. Çince, Sanskritçe ve Latince belli oluyor
da diğerleri nece? 
Daha da önemlisi orada ne yazıyor? Aynı şeyin farklı alfabelerde
temsili mi? Alttaki mavi ışıklar lazer mi? Güvenlik için mi? Yoksa basit
ışıklandırma mı? Vs. vs...
(Açık İstihbarat : CERN'deki bu önemli "ayrıntıya" dikkat çeken
İyi Bilgi'yi bu tarz naif sorular sormadan önce ; "mavi ışık"'ın Doğu
mistisizminde ne anlama geldiğini araştırarak, başladığı işi tamamlamaya
davet ediyoruz)
Şimdi soruyoruz:
CERN'deki Hindu tanrısı Şiva'nın yokoluş dansı, bir
mesaj mı? Tüm dünyayı ilgilendiren bu kadar büyük bir deneyin yapıldığı
yere, kim neden bu tür sembolleri yerleştiriyor?
Neden "bilimsel bir deney", bu kadar çok dini
motifi (tanrı parçacığı, yok oluşu sembolize eden tanrı figürleri)
içersinde barındırır?
Geçen yazımızda yerin altındaki Kabalistler'i gördük. Şimdi de
yerin üstünde hindu tanrısı. Kimbilir daha karşımıza neler çıkacak...
Kabalacı Dr. Laitman bir kez daha karşımızda. Nasıl mı? İşte o hikaye:
Konumuz İnsanlık tarihinin en önemli deneylerinden biri sayılan, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki deney. Evrenin sırrını ifşa etmek amacıyla yola çıkan CERN'deki bilimadamları, 2008'de başlayan deneyin devamını 30 Mart 2010'da, çizilen korku senaryolarını atlatarak, başarıyla gerçekleştirdi. Son deneyi yorumlayan, projede görevli Türk biliminsanı Dr. Bilge Demirköz deneyin yolaçabileceği sonuçları şöyle yorumlamıştı:
"Daha yüksek boyutlarda yaşıyor olabiliriz. Fakat farkında olmayabiliriz. Görmediğimiz boyutlar olabilir. Bu da evrenin sırrı olabilir... Bu boyutları şu anki doğada değil ama yüksek enerjilerde görme ihtimalimiz artıyor. Mesela burada bulmaya çalıştığımız olaylardan bir tanesi ekstra boyutların izini bulabilmek. Tüm maddeye kütlesini verdiğini düşündüğümüz 'Higgs' parçacığını bulmaya çalışıyoruz. Bunun olduğunu tahmin ediyoruz ve varsa bulmak istiyoruz." (Yeni boyutlar açılabilir)
Böylesine önemli sonuçlar doğurabilecek bu deney ve CERN bütün dünyanın gündemindeyken, biz de iyibilgi olarak konuya dikkat çekmek amacıyla bir araştırmaya girdik. Tesadüfe bakın ki, yerin kilometrelerce altından bakın kimler ve neler çıktı? Birazdan, Dr. Laitman'ın bu projeye 'dolaylı ve dolaysız yollardan' nasıl dahil olduğunu okuyacaksınız. Biz nasıl haberdar olduk, diye soruyorsanız, cevabı çok basit. Laitman'ın kendi sitesinden. Ve açıklamaların hepsi, deneyin ilk bölümün gerçekleştiği 2008 senesine ait.
Öncelikle, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda gerçekleştirilen parçaçık deneyi için Laitman gibi bir Kabalacı neden yorum yapar? Bir tarafta bilim, öbür tarafta bir "mistik"...İkisi bir araya nasıl gelirin cevabını merak ettik. Ve gördük ki, Dr. Laitman bu deneye iki yoldan dahil oluyor. Biri uzun zamandır öğrencim dediği, projede yer alan doktor ünvanlı bir şahıs yoluyla. Diğeri de kendi sitesinde, kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplarla. Genelde bu sorular, deney öncesi üretilen felaket senaryoları üzerine kurgulanmış. Laitman da kimi zaman eski öğrencisi ile sohbet ederek, kimi zaman da soruları cevaplandırarak, CERN'deki deney ve Kabala hakkında detaylı bilgiler veriyor.
Başlangıç olarak şu soruyu ele alalım: Bu deney yüzünden oluşması muhtemel kara delikler, dünyanın sonunu getirir mi sorusuna şöyle bir yorum getiriyor, Sayın Laitman:
"İnsan kısıtlı algılara sahiptir, bu yüzden isteklerinin ve düşüncelerinin kaynağı olarak kendini görür, fiziksel hareketle şeyleri değiştirebileceğini sanır. Oysa gerçekte bu sadece yukarıdan, Yaratıcı (Çevreleyen Işığın - Ohr Makif) yoluyla gerçekleşebilir. O yüzden sakin olmanızı tavsiye ederim, keza bilim insanları kukla gibidir, bütün hareketleri Yaratıcı tarafından yönlendirilir." (http://www.laitman.com/2008/07/is-a-gigantic-underground-particle-accelerator-a-cause-for-worry/)
Konusunda uzman bilimadamlarının bile korku senaryoları ürettikleri
bu deneye, Laitman'ın yaklaşımı ne kadar sakin, değil mi? Ortalıkta
kara-delik senaryolarının gezdiği bir dönemde, Laitman bilim
insanlarını 'onlar zaten Ohr Makif'in kuklaları' diye
nitelendiriyor. Kim bu Ohr Makif denilen yaratıcı? Laitman'ın felaket
senaryolarına karşı "güvencesi" ve bilgisi neye dayanıyor?
Yukarıdakine benzer, kendine yöneltilen soruları sitesinde cevaplandırmasının dışında, CERN ve Laitman arasındaki ilişki daha dolaysız ve kişisel boyutlara varabiliyor. Örneğin "Fiziğin kaderi, Büyük Hadron Çarpıştırıcısına bağlı" başlıklı yazısında şöyle denmiş:
" İsviçre'deki küresel fizik deneyinin katılımcılarından biri olan eski öğrencim Dr. Valdas Rapsevichus ile LHC üzerine sohbet ettik. Özetle, fizik yeni veriler aldıkça gelişir. Yüksek enerji fiziği dalında, 30 yıla yakın bir zamandır ciddi anlamda yeni veriler alınmamıştı. Eğer bu LHC sayesinde yeni keşifler olursa, örneğin Higgs Boson parçacığı, süper-simetri vs...- işte o zaman fizik bir bilim olarak ilerleyebilir, ve bunun için ödenek alabilir. Eğer hiçbir keşif yapılmazsa, o zaman finansman duracak ve fiziğin bilim olarak sonu olacaktır." (30 Ekim 2008'deki konuşması)
Çok ilginç, değil mi?
1) Deneyde çalışan bir bilim adamı (Dr.
Valdas Rapsevichus), Kabalacı Laitman'ın uzun süredir öğrencisiymiş. Hem
bir bilim adamı hem de Kabala öğrencisi...
2) Yeni keşifler olmazsa,
finansman da bitecek ve fiziğin sonu gelecekmiş bir bilim dalı olarak.
Kim finansman sağlayacak peki bu deneylere? CERN'e yatırılan milyarlarca
avronun sahibi gerçekten hükümetler mi? Yoksa Laitman'ın bildiği, bizim
bilmediğimiz bir finansör mü söz konusu?
Biz de sayın Laitman'a soruyoruz: Diyelim ki, petabytelarca verinin analiz edilmesinden sonra, bekleneni veremedi bu deney. O zaman fizik bir bilim olarak bitmiş sayılacaksa, yerine yeni bir şey gelecek mi? Mesela Kabala?
Laitman bu soruyu aslında cevaplamış. Hem de aylar önce!
Kendisine yöneltilen "Teklik maddesi ve Yüksek Işık (Partzufim ve Sefirot) bilimsel olarak kanıtlanırsa, o zaman Kabala öğretisi dünyayı ele geçirir! Ama öteki taraftan fizik, kabalanın bir parçası değilse, bu asla mümkün olmayacak. Bu yüzden kabalanın savunduğu şeyler gerçek dünyada mümkün olamaz" şeklinde bir 'eleştiriye' şu şekilde cevap vermiş:
"Yüksek ışık" (Sefirot) insan tarafından kendi içinde üretilmediği sürece varolmaz. Ayrıca insanlar bu ışığı yaratmak için gerekli olan algılardan yoksundurlar. O ışığı üretebilmek için algıları genişletmek gerekir. Kabbalah bu algıların geliştirilmesi için bir metodtur. Maddi olarak nitelendirdiğimiz dünyayı doğuştan edindiğimiz algılar sonucu vardır. Yüksek dünya ise Kabbalah sayesinde geliştirdiğimiz ruhani algılarımızla duyumsayabiliriz. Bu manevi algılarımızla hissetiğiz şey de 'ışıktır'.
Kabbalah'ın bilimi, dünyamızın bilimini asla yenmeyecek, çünkü biz her ikisini birbirinden tamamen farklı iki dünya olarak algılıyoruz: maddi ve manevi."
(Bundan sonrasına çok dikkat! Bir önceki paragrafta Laitman'ın şu varsayımını göz önünde bulundurmanızı rica ediyoruz: "Eğer bu deney sonucu yeni bir keşif olmazsa, fizik bir bilim olarak sona erer...")
Laitman devam ediyor:
"Peki nasıl olacak? İnsanlar gayet basit
bir şekilde kavrayacaklar ki, doğal algılarıyla edindikleri hisler,
kendilerini tatmin etmeyecek, ve amacı bu algılarımız gelştirmek olan
müspet bilimlerin ne kadar beyhude olduğu anlaşılacak. Bunu
anladıklarında, kendi algılarını ve müspet ilimleri reddecekler,
yüzlerini Kabbalah'a dönecekler." (19 Haziran 2008'deki konuşması)
Kısaca toparlayalım. Bir Kabala uzmanı olan Prof. Laitman'ın uzun süreli öğrencilerinden biri, CERN'deki LHC deneyinde görev alıyor. Onunla yaptıkları bir programda, bu deney, fiziğin kaderini belirleyecek manasına gelen sözler ediliyor. Ve şöyle bir fikir ortaya atılıyor: Eğer keşif sağlanırsa, finansman gelir, fizik bir bilim dalı olarak devam eder. Yok eğer keşif sağlanmazsa, fizik bilimsel bir disiplin olarak sona erer. Laitman, bu sözlerinden tam 4 ay önce ise, müspet ilimlerin insanları tatmin etmeyeceğini ve herkesin kabalaya döneceğini 'öngörüyor'.
Şimdi sıra iyibilgi sorularında:
1- Laitman'ın, benim uzun
süreli öğrencim dediği Dr. Rapsevichus dışında daha kaç tane kabalist,
bu deneyde görev alıyor?
2- Madem Kabala, beyhude olarak
nitelendirdiği müspet ilimlerden daha iyi, neden Laitman'ın
öğrencisi(leri?) bu projede yer alıyor? Madem bütün insanlık müspet
ilimi bırakacak, kabalistler neden bu projeyle ilgileniyorlar?
3- O
kadar para harcanan bu proje ve deneyden hiçbir sonuç alınamazsa,
yetkililer halka nasıl hesap verecek? Sonuçta bu para, katılımcı 20
ülkenin vatandaşlarının ödediği vergilere ait. Acaba birileri, bütün bu
deney ile birlikte insanların müspet bilimlere olan güvenini mi sarsmayı
hedefliyor?
Asıl tehlikeli soru şu: Kabala ne? Masum bir mistik akım mı? Yoksa işin içinde simya ve kara büyünün olduğu ezoterik bir öğreti mi? Kabala'nın Ohr Makif diye nitelendirdiği ve ışıkla bağdaştırdığı 'yaratıcısı' kim? Kabalistler, yerin altında ne arıyor?