Cern De Neler Oluyor ? [T.A.T]

5 views
Skip to first unread message

TAT.TIO.TST

unread,
Apr 11, 2010, 12:51:08 AM4/11/10
to
Aşağıdaki resim Fransa-İsviçre sınırında bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)'in kampüsünde çekildi. Hani şu yerin altındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda "Büyük Patlama"yı taklit etmeye çalışan, "Tanrı parçacığı" olarak da bilinen Higgs Boson parçacığının varlığını araştıran deneyin yapıldığı yer.

Açık İstihbarat - CERN kampusunde Hint 
tanrisi Shiva heykeli


Resimde gördüğünüz heykel, bir tanrıya ait:

Hindu tanrısı Şiva'ya...

"Neden nükleer araştırma merkezinde bir Hindu tanrısının heykeli var?"

CERN'de bir tanrı heykelinin, Şiva heykelinin, ne işi var sorusunu anlamak için, Hinduizm'de Şiva neyi temsil eder ona bakmak gerekiyor.

Hinduizm çok-tanrılı dinler içersinde, öğrenilmesi en zor olanlardan.

Binlerce tanrının bulunduğu, bir o kadar mezhebin boy gösterdiği bu din hakkında, makalenin konusundan sapmaması için şunu bilmemiz yeterli olacaktır: Şiva, Hinduizm'in tanrılar hiyerarşisinde en büyük tanrılardan biri. Milyonlarca insan tarafından en büyük tanrı olarak kabul ediliyor. Neyi temsil ediyor diye sorarsanız, en basit şekliyle "yokoluş/varoluş çemberini" diyebiliriz.

Ama temsil ettiği kavramdan öte, daha önemli bir şey var ki, o da heykelin içinde bulunduğu durum.

Dikkat ederseniz, Şiva bu heykelde bir çemberin içinde bulunuyor.

Elinde alev topu tutarken, bacaklarının pozisyonundan dans ettiğini görebiliyoruz.

(Açık İstihbarat : Shiva'nın elinde "alev topu" olarak görülen şey aynı zamanda yine Kabalist bir sembol olan gözlü beş parmaklı eli temsil etmektedir. İnsanlığı köleleştirmeyi projesinin ezoterik altyapısını oluşturan Kabala nezdinde 5 rakamının izini görebileceğiniz yerlerden biri de beşgen olarak inşa edilmiş "Pentagon". CERN'de Hint tanrısının ne işi var sorusu; son yıllarda İsrail-Hindistan arasında derinleştirilen stratejik ilişkilerden ve ABD devletine  sunulan "toplumsal yapınız/Hristiyanlık  için en büyük tehdit Hinduizm'dir" tespitinde bulunan özel raporlardan bağımsız okunamaz.)

Heykelin pozisyonuyla ilgilenmemizin sebebi, bu imajın Hinduizm'de temsil ettiği anlamı kavrayabilmek.

Tanrı Şiva'nın dans eden figürü, Hinduizm'de 'Nataraja' (Dans tanrısı) adıyla biliniyor. Ve Nataraja'nın iki türlü dansı var. Biri maskulin, öbürü feminen.

Maskulin dansın adı Tandava olarak biliniyor, yokoluşu sembolize ediyor.
Feminen dansın adı ise Lasya, o da varetmeyi sembolize ediyor.

Yokoluş ve sonrasında varoluş ve tam tersi, bir döngü halinde. Bu yüzden tanrı, çemberin içinde. Bilin bakalım, kampüsteki Şiva hangi dansı yapıyor?


Kampüsteki dans Tandava...Yani yokoluş.

Kafalar karışmadıysa, bu iki resme bir bakın. Üstteki, LHC olarak bilinin Büyük Hadron Çarpıştırıcısının parçası.

 

Açık İstihbarat - CERN dedektörlerinin Hindu
 tanrısı Shiva'ya benzeyen yapısı

 

Unutmadan: Aşağıdaki resimler de CERN'in kampüsünden. Çeşitli alfabelerde yazıtlar. Çince, Sanskritçe ve Latince belli oluyor da diğerleri nece? Açık İstihbarat - CERN kampusunde- farkli 
dilde yazitlar



Daha da önemlisi orada ne yazıyor? Aynı şeyin farklı alfabelerde temsili mi? Alttaki mavi ışıklar lazer mi? Güvenlik için mi? Yoksa basit ışıklandırma mı? Vs. vs...

(Açık İstihbarat : CERN'deki bu önemli "ayrıntıya" dikkat çeken İyi Bilgi'yi bu tarz naif sorular sormadan önce ; "mavi ışık"'ın Doğu mistisizminde ne anlama geldiğini araştırarak, başladığı işi tamamlamaya davet ediyoruz)


Şimdi soruyoruz:

CERN'deki Hindu tanrısı Şiva'nın yokoluş dansı, bir mesaj mı? Tüm dünyayı ilgilendiren bu kadar büyük bir deneyin yapıldığı yere, kim neden bu tür sembolleri yerleştiriyor?

Neden "bilimsel bir deney", bu kadar çok dini motifi (tanrı parçacığı, yok oluşu sembolize eden tanrı figürleri) içersinde barındırır?

Geçen yazımızda
yerin altındaki Kabalistler'i gördük. Şimdi de yerin üstünde hindu tanrısı. Kimbilir daha karşımıza neler çıkacak...

Geçen Yazı ======>  Günümüzün önde gelen kabalistlerinden" Dr. Rav Michael Laitman'ı iyibilgi okuyucuları gayet yakından tanıyor. Kabalanın öğretilmesine ve yaygınlaşmasına kendini adamış Dr. Laitman, Bnei Baruch Kabbalah Eğitim & Araştırma Enstitüsü'nün kurucusu ve başkanı. Aynı zamanda felsefe konusunda doktorası, biyosibernetik dalında da yüksek lisansı var. Kendileri geçen sene Antalya'nın ev sahipliği yaptığı, 1’inci Avrasya Kabala Kongresi'nin önde gelen davetlilerindendi. Yaptığı bir açıklama ile bütün semavi dinlerin kökenine kabalayı yerleştirmeye kalkmıştı. (Hafıza tazelemek isteyenler için iki adet iyibilgi özel makalemiz var: Bu kabala hangi kabala? Ne istedikleri artık sır değil!)

Kabalacı Dr. Laitman bir kez daha karşımızda. Nasıl mı? İşte o hikaye:

Konumuz İnsanlık tarihinin en önemli deneylerinden biri sayılan, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki deney. Evrenin sırrını ifşa etmek amacıyla yola çıkan CERN'deki bilimadamları, 2008'de başlayan deneyin devamını 30 Mart 2010'da, çizilen korku senaryolarını atlatarak, başarıyla gerçekleştirdi. Son deneyi yorumlayan, projede görevli Türk biliminsanı Dr. Bilge Demirköz deneyin yolaçabileceği sonuçları şöyle yorumlamıştı:

"Daha yüksek boyutlarda yaşıyor olabiliriz. Fakat farkında olmayabiliriz. Görmediğimiz boyutlar olabilir. Bu da evrenin sırrı olabilir... Bu boyutları şu anki doğada değil ama yüksek enerjilerde görme ihtimalimiz artıyor. Mesela burada bulmaya çalıştığımız olaylardan bir tanesi ekstra boyutların izini bulabilmek. Tüm maddeye kütlesini verdiğini düşündüğümüz 'Higgs' parçacığını bulmaya çalışıyoruz. Bunun olduğunu tahmin ediyoruz ve varsa bulmak istiyoruz." (Yeni boyutlar açılabilir)

Böylesine önemli sonuçlar doğurabilecek bu deney ve CERN bütün dünyanın gündemindeyken, biz de iyibilgi olarak konuya dikkat çekmek amacıyla bir araştırmaya girdik. Tesadüfe bakın ki, yerin kilometrelerce altından bakın kimler ve neler çıktı? Birazdan, Dr. Laitman'ın bu projeye 'dolaylı ve dolaysız yollardan' nasıl dahil olduğunu okuyacaksınız. Biz nasıl haberdar olduk, diye soruyorsanız, cevabı çok basit. Laitman'ın kendi sitesinden. Ve açıklamaların hepsi, deneyin ilk bölümün gerçekleştiği 2008 senesine ait.

Öncelikle, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda gerçekleştirilen parçaçık deneyi için Laitman gibi bir Kabalacı neden yorum yapar? Bir tarafta bilim, öbür tarafta bir "mistik"...İkisi bir araya nasıl gelirin cevabını merak ettik. Ve gördük ki, Dr. Laitman bu deneye iki yoldan dahil oluyor. Biri uzun zamandır öğrencim dediği, projede yer alan doktor ünvanlı bir şahıs yoluyla. Diğeri de kendi sitesinde, kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplarla. Genelde bu sorular, deney öncesi üretilen felaket senaryoları üzerine kurgulanmış. Laitman da kimi zaman eski öğrencisi ile sohbet ederek, kimi zaman da soruları cevaplandırarak, CERN'deki deney ve Kabala hakkında detaylı bilgiler veriyor.

Başlangıç olarak şu soruyu ele alalım: Bu deney yüzünden oluşması muhtemel kara delikler, dünyanın sonunu getirir mi sorusuna şöyle bir yorum getiriyor, Sayın Laitman:

"İnsan kısıtlı algılara sahiptir, bu yüzden isteklerinin ve düşüncelerinin kaynağı olarak kendini görür, fiziksel hareketle şeyleri değiştirebileceğini sanır. Oysa gerçekte bu sadece yukarıdan, Yaratıcı (Çevreleyen Işığın - Ohr Makif) yoluyla gerçekleşebilir. O yüzden sakin olmanızı tavsiye ederim, keza bilim insanları kukla gibidir, bütün hareketleri Yaratıcı tarafından yönlendirilir." (http://www.laitman.com/2008/07/is-a-gigantic-underground-particle-accelerator-a-cause-for-worry/)

Konusunda uzman bilimadamlarının bile korku senaryoları ürettikleri bu deneye, Laitman'ın yaklaşımı ne kadar sakin, değil mi? Ortalıkta kara-delik senaryolarının gezdiği bir dönemde, Laitman bilim insanlarını 'onlar zaten Ohr Makif'in kuklaları' diye nitelendiriyor. Kim bu Ohr Makif denilen yaratıcı? Laitman'ın felaket senaryolarına karşı "güvencesi" ve bilgisi neye dayanıyor?



Yukarıdakine benzer, kendine yöneltilen soruları sitesinde cevaplandırmasının dışında, CERN ve Laitman arasındaki ilişki daha dolaysız ve kişisel boyutlara varabiliyor. Örneğin "Fiziğin kaderi, Büyük Hadron Çarpıştırıcısına bağlı" başlıklı yazısında şöyle denmiş:

" İsviçre'deki küresel fizik deneyinin katılımcılarından biri olan eski öğrencim Dr. Valdas Rapsevichus ile LHC üzerine sohbet ettik. Özetle, fizik yeni veriler aldıkça gelişir. Yüksek enerji fiziği dalında, 30 yıla yakın bir zamandır ciddi anlamda yeni veriler alınmamıştı. Eğer bu LHC sayesinde yeni keşifler olursa, örneğin Higgs Boson parçacığı, süper-simetri vs...- işte o zaman fizik bir bilim olarak ilerleyebilir, ve bunun için ödenek alabilir. Eğer hiçbir keşif yapılmazsa, o zaman finansman duracak ve fiziğin bilim olarak sonu olacaktır." (30 Ekim 2008'deki konuşması)

Çok ilginç, değil mi?
1) Deneyde çalışan bir bilim adamı (Dr. Valdas Rapsevichus), Kabalacı Laitman'ın uzun süredir öğrencisiymiş. Hem bir bilim adamı hem de Kabala öğrencisi...
2) Yeni keşifler olmazsa, finansman da bitecek ve fiziğin sonu gelecekmiş bir bilim dalı olarak. Kim finansman sağlayacak peki bu deneylere? CERN'e yatırılan milyarlarca avronun sahibi gerçekten hükümetler mi? Yoksa Laitman'ın bildiği, bizim bilmediğimiz bir finansör mü söz konusu?

Biz de sayın Laitman'a soruyoruz: Diyelim ki, petabytelarca verinin analiz edilmesinden sonra, bekleneni veremedi bu deney. O zaman fizik bir bilim olarak bitmiş sayılacaksa, yerine  yeni bir şey gelecek mi? Mesela Kabala?

Laitman bu soruyu aslında cevaplamış. Hem de aylar önce!

Kendisine yöneltilen "Teklik maddesi ve Yüksek Işık (Partzufim ve Sefirot) bilimsel olarak kanıtlanırsa, o zaman Kabala öğretisi dünyayı ele geçirir! Ama öteki taraftan fizik, kabalanın bir parçası değilse, bu asla mümkün olmayacak. Bu yüzden kabalanın savunduğu şeyler gerçek dünyada mümkün olamaz" şeklinde bir 'eleştiriye' şu şekilde cevap vermiş:

"Yüksek ışık" (Sefirot) insan tarafından kendi içinde üretilmediği sürece varolmaz. Ayrıca insanlar bu ışığı yaratmak için gerekli olan algılardan yoksundurlar. O ışığı üretebilmek için algıları genişletmek gerekir. Kabbalah bu algıların geliştirilmesi için bir metodtur. Maddi olarak nitelendirdiğimiz dünyayı doğuştan edindiğimiz algılar sonucu vardır. Yüksek dünya ise Kabbalah sayesinde geliştirdiğimiz ruhani algılarımızla duyumsayabiliriz. Bu manevi algılarımızla hissetiğiz şey de 'ışıktır'.

Kabbalah'ın bilimi, dünyamızın bilimini asla yenmeyecek, çünkü biz her ikisini birbirinden tamamen farklı iki dünya olarak algılıyoruz: maddi ve manevi."

(Bundan sonrasına çok dikkat! Bir önceki paragrafta Laitman'ın şu varsayımını göz önünde bulundurmanızı rica ediyoruz: "Eğer bu deney sonucu yeni bir keşif olmazsa, fizik bir bilim olarak sona erer...")

Laitman devam ediyor:
"Peki nasıl olacak? İnsanlar gayet basit bir şekilde kavrayacaklar ki, doğal algılarıyla edindikleri hisler, kendilerini tatmin etmeyecek, ve amacı bu algılarımız gelştirmek olan müspet bilimlerin ne kadar beyhude olduğu anlaşılacak. Bunu anladıklarında, kendi algılarını ve müspet ilimleri reddecekler, yüzlerini Kabbalah'a dönecekler." (19 Haziran 2008'deki konuşması)

Kısaca toparlayalım. Bir Kabala uzmanı olan Prof. Laitman'ın uzun süreli öğrencilerinden biri, CERN'deki LHC deneyinde görev alıyor. Onunla yaptıkları bir programda, bu deney, fiziğin kaderini belirleyecek manasına gelen sözler ediliyor. Ve şöyle bir fikir ortaya atılıyor: Eğer keşif sağlanırsa, finansman gelir, fizik bir bilim dalı olarak devam eder. Yok eğer keşif sağlanmazsa, fizik bilimsel bir disiplin olarak sona erer. Laitman, bu sözlerinden tam 4 ay önce ise, müspet ilimlerin insanları tatmin etmeyeceğini ve herkesin kabalaya döneceğini 'öngörüyor'.

Şimdi sıra iyibilgi sorularında:
1- Laitman'ın, benim uzun süreli öğrencim dediği Dr. Rapsevichus dışında daha kaç tane kabalist, bu deneyde görev alıyor?
2- Madem Kabala, beyhude olarak nitelendirdiği müspet ilimlerden daha iyi, neden Laitman'ın öğrencisi(leri?) bu projede yer alıyor? Madem bütün insanlık müspet ilimi bırakacak, kabalistler neden bu projeyle ilgileniyorlar?
3- O kadar para harcanan bu proje ve deneyden hiçbir sonuç alınamazsa, yetkililer halka nasıl hesap verecek? Sonuçta bu para, katılımcı 20 ülkenin vatandaşlarının ödediği vergilere ait. Acaba birileri, bütün bu deney ile birlikte insanların müspet bilimlere olan güvenini mi sarsmayı hedefliyor?

Asıl tehlikeli soru şu: Kabala ne? Masum bir mistik akım mı? Yoksa işin içinde simya ve kara büyünün olduğu ezoterik bir öğreti mi? Kabala'nın Ohr Makif diye nitelendirdiği ve ışıkla bağdaştırdığı 'yaratıcısı' kim? Kabalistler, yerin altında ne arıyor?


Kaynak : Açıkistihbarat - İyibilgi

--
Alanımızı Ziyaret Etmek İçin;
--------------------------------------------------------------------------------
[( http://groups.google.com/group/TurkArastirmaTeskilati )]
--------------------------------------------------------------------------------
T.A.T. Türk Araştırma Teşkilatı
T.I.O. Turk Investigate Organizations
T.S.T. Türk Sokak Timi
--------------------------------------------------------------------------------
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages