Bizdeki jakoben seküler unsurların
geçmişi yok saymalarının aksine, dünya milletler liginde kendine
sağlam bir zemin inşa
etmek isteyen devletler, geçmiş ile bağlarını kuvvetlendirmek
arzusundalar.
Öylesine garip bir durumla
karşı karşıyayız. Milletimiz, ruh ve mana köklerinden koparılıp
‘’hallaç pamuğu’’ gibi atılırken, başka milletler ruh ve
mana köklerine radikal
bir şekilde sarılıyorlar. Bizi köklerimizden koparmak isteyen
unsurlar, elbette ki bunu bir proje çerçevesinde icra ediyorlar.
Bütün bu gelişmelerin spontane bir şekilde oluştuğunu düşünmek
safdillik olur.
Bunları neden ifade ediyoruz...
‘’Enerji
satrancı’’
oyununda yapılan son hamlenin adı, ‘’NABUCCO’’ da ondan...
İlginç bir isim
Nabucco... ‘’Nabuconodosor’’ isminin kısaltılmış
hali...Yani Nebukadnezar’ın...
Bir başka deyişle Babil hükümdarı Buhtunnasrın diğer adı..
Size de garip gelmedi
mi? Yaklaşık 2600 yıl
önce Babil’de (Bugünkü Irak) yaşayan bir hükümdarın adının bu
projeye verilmiş olması...
Gerçi bu projeye ‘’NABUCCO’’ ismini veren mahfiller, bu adın, 19 yüzyılda yaşayan İtalyan beste sanatçısı Giuseppe Verdi’ nin bir eserinden alındığını ifade ediyorlar ya...
Sözüm ona bu
mahfiller, 10
Ekim 2002 gecesi Viyana’da Verdi’nin Nabucco Operasını izledikten
sonra, ertesi gün İşbirliği Anlaşmasını imzalamak için bir araya
geldiler ve projeye
‘’Nabucco’’ adını vermeye karar
verdiler!
‘’Biz de yiyoruz ‘’ öyle mi?
Peki Giuseppe Verdi ‘’NABUCCO’’ operasında neyi anlatıyordu...
Eski ahitin II. Krallar kitabından
esinlenmek suretiyle ‘’İsrail ve Yahuda
krallıklarının’’ tarihini ve bu tarihin en spesifik vakası
olan
Nebukadnezar’ın
Kudüs baskınını ve Yahudilerin Babile
sürgününü...
Kısacası ‘’BABİL SÜRGÜNÜ’’ ve etrafında gelişen
olayları...
Nedir ‘’BABİL
SÜRGÜNÜ?’’
Babil sürgünü, Babil Kralı II. Nebukadnezar’ın Kudüs'ü ele geçirip Yahuda Krallığı'na son vermesinin ardından, Süleyman Tapınağı'nın ve Kudüs'ün yakılıp yıkılması ve ileri gelen Yahudi ailelerinin Babil'e götürülmesi ve Babil'de geçen süreyi ifade eden bir metafordur.
Olay, Kitabı Mukaddesin, Eski ahit kısmının II.Krallar bölümünün 24. ve 25.bablarında geniş bir şekilde anlatılmaktadır
‘’...O nun günlerinde Babil kralı Nebukadnezar geldi, ve Yehoyakin üç yıl ona kul oldu...’’(Eski ahit, II.Krallar, bab 24, ayet1)
‘’O vakit Babil kralı Nebukadnezar’ın kulları Yeruşelime (Kudüs) çıktılar ve şehir kuşatıldı. Ve Babil Kralı Nebukadnezar şehre geldi... Ve Yahuda Kralı Yehoyakin, anası ve kulları ve reisleri, ve kızlar ağaları ile beraber Babil kralına çıktı.... V e Babil kralı onu aldı. Ve Rabbin söylemiş olduğu gibi,,Rab evinin bütün hazinelerini, ve Kral evinin hazinelerini oradan çıkardı ve İsrail kralı Süleyman’ın Rabbin mabedinde yapmış olduğu bütün altın kapları parça parça etti. Ve bütün Yeruşelimi ve on bin sürgün olarak bütün reislerle cesur yiğitlerin hepsini ve bütün dülgerlerle demircileri sürdü; memleket kavminin fakirlerinden başka kimse kalmadı. Ve YEHOYAKİNİ BABİLE SÜRDÜ.( Kitabı Mukaddes, II.Krallar, bab 24, ayet,10-15)
Eski Ahitte Yahuda ve İsrail krallarının ve halklarının sadakatsizlik yüzünden tanrı tarafından bu şekilde cezalandırıldıkları anlatılır. ‘’Sürgün’’ ifadesi içinde olumsuzluk barındırsa da, Yahudilerin bu olumsuzluğu olumlu hele getirmiş oldukları söylenebilir.
Nedenine gelince...
Nedenini Kur’an-ı kerimden yola çıkarak izaha çalışalım...
Kur’an-ı kerimde, İsra suresi 4. ayeti kerimeden başlayarak 8. ayeti kerimeye kadar devam eden, ve İsrail oğullarının yeryüzünde ‘’fesat çıkarmaları’’ ve ‘’cezalandırılmaları’’ ile ilgili ayetlere bir göz atalım...
‘’Biz İsrail oğullarına Kitapta şu hükmü de taktir ettik: muhakkak siz yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz’’ (İsra, 4)
‘’Birincisinin zamanı ğelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı göndereceğiz de onlar evlerin aralarına girip (sizleri) araştıracaklar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaat idi’’ (İsra, 5)
Kur’an-ı kerimde İsra suresi 5. ayeti kerimede anlatılan o güçlü kuvvetli kullar, yukarıda Kitab-ı Mukaddesten alıntılayarak anlatmaya çalıştığımız Babil ordusu ve onun güçlü hükümdarı Nebukadnezar dan başkası değildi...
Bu surede anlatılan olaylar M.Ö yaklaşık 587 yılında gerçekleştirilmiş ve İsrail oğulları Babil Hükümdarı Nebukadnezar tarafından, ya da başka bir deyişle Buhtunnasr tarafından cezalandırılmıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘’BABİL SÜRGÜNÜ’’ ve onları cezalandıran Nebukadnezar yani NABUCCO neden İsrail oğulları tarafından olumlu anılsın ki?...
Burada bir paradoks yok mu?
Elbette öyle bir paradoks
söz konusu değil dostlar...
‘’BABİL
SÜRGÜNÜ’’ Yahudilerin bir millet olarak kendilerine gelmelerine
ve sımsıkı kenetlenmelerine vesile olmuştur. Öyle ki Babil sürgünü
döneminde Yahudi inanç ve kuralları tam ve katı olarak yerleşmiştir.
Ayrıca başka medeniyetlerle iç içe yaşayarak liberal düşünme ve
hayatta kalma metotları geliştirmişlerdir. Ve en önemlisi de tövbe
ederek doğru yola dönmüşler ve kısa bir süre de olsa hidayete
ulaşmışlardır.
Nitekim bu durum İsra
suresinde şu şekilde ifade edilmektedir:
‘’Sonra sizi o
istilacıların üzerine galip kıldık ve size mallarla, oğullarla
yardım ettik. Toplum olarak sayınızı artırdık.’’
(isra,6)
İşte böyle dostlar...
‘’Bir musibet bin nasihatten evladır’’ kabilinden, İsrail oğulları, dağılmış, parçalanmış, pespaye hale gelmiş kendi soyunu derleyip toparlayan bu tarihi gerçeği bu gün dahi unutmamıştır. Gerçekte ‘’BABİL SÜRGÜNÜ’’, tarihçilere göre 45-50 yıl, Tevrat’a göre 70 yıl sürmüştür. Ama ne kadar sürerse sürsün sonunda hem İsrail oğullarına göre hem Kur’an-ı kerime göre olumlu bir şekilde sona ermiştir.
Sevgili okurlar, İsra suresinde devam eden ayetlerde, İsrail oğullarının 2. fesat çıkarma ve cezalandırma durumları da anlatılmış olmakla birlikte, biz bu yazımızda o konuya vurgu yapmayacağız. 2. cezalandırma meselesini daha önce yazmış olduğum: ‘’İsrail için sonun başlangıcı’’ başlıklı makalemde anlatmıştım. İstifade etmek isteyenler oraya bakabilirler.
Evet sevgili dostlar, el alem kendileri için felaket gibi görülen bir olayı ‘’milli bir diriliş’’ hamlesine çevirip ve o anıyı 2600 yıl sonrasına taşımayı başarırken, bizim tarihimize sırtımızı dönmemiz, milli ve manevi yönümüzü tahrip etmeye uğraşmamız, medeniyetimiz ile kavgalı hale gelmiş olmamız ne kadar da tuhaf değil mi?
Bizlere, ‘’Her taşın altında Siyonist komplosu arıyorsunuz’’ tarzı ithamlarda bulunanlara ithaf olunur.
Asya’dan Avrupa’ya, Kafkaslardan Balkanlara, Hazardan Akdenize uzanan, ve 20 ülkeyi ilgilendiren, üstelik en büyük kısmı Türkiye’den geçen bu projeye, ‘’SİYON İDEALLERİNİN DİRİLMESİNE KATKISI OLAN’’ ‘’ NABUCCO’ nun adının verilmesi de komplo teorisi değil mi!!!
Hadi 20 ülke ve onların yöneticileri uyuyordu diyelim...
Y a bizim ‘’ DAVOS FATİHLERİ’’ ne yapıyordu dersiniz...
‘’NABUCCO’’ ya bir de bu açıdan bakalım...
Ne görüyorsunuz?
Kaynak: İlhan Boz