Büyük Abi Emretti: 2011'de İç Savaş'! [T.A.T]

3 views
Skip to first unread message

tat.tio.tst

unread,
Nov 8, 2010, 5:25:45 PM11/8/10
to TAT Türk Araştirma Teşkilati
"2011 yılında Türkiye’de bir iç savaş çıkacaktır !…" Bu kahanet, Sefa
Yürükel’in 2003 yılı Şubat ayının sonlarında Norveç Uluslar Arası
İlişkiler Enstitü’nde Prof. Dr. Toje Brojge’nin masasında tesadüfen
gördüğü, 35 sayfalık gizli raporun saptamasıdır. Bu enstitü Norveç
Devleti’nin resmi kurumudur ve raporun başlığı ” 2011 Türkiye İç
Savaşı”dır.

“Gizli rapor” a göre, 2011 yılında Türkiye’de bir iç savaş çıkacak!…

Yazımıza Öcalan’ın 31 Mayıs’ta söylediği sözleri hatırlayarak
başlayalım:

“Ben artık yokum. KCK ” Demokratik Özerklik” kararı alabilir. Şehir ve
kasabalarda ufak çaplı çatışmalar çıkabilir.”

Bu sözler Öcalan’ın gerçekten süreçten çekilme kararı mı , yoksa KCK-
PKK’ya verilen emirlerin açıklanması mıdır? Gelişen olayları
incelediğimiz zaman, bölücübaşının hempalarına 31 Mayıs’ta bir
emirname gönderdiğini kolayca görmekteyiz.

İlk önce daha çok BDP’li belediyelerin iktidarda olduğu kentlerde
bizim şu meşhur taş atan masum (!) çocuklarımız ve ağabeyleri,
amcaları devlete ait binaları yakıp, yıkmaya, karakollara saldırmaya,
hatta şehir içinde mayın patlatmaya, devlete ait ne varsa tahrip
etmeye koyulmuşlardır.

Daha sonra bu kaos daha çok Mersin, Adana gibi ayrılıkçıların yoğun
olduğu bölgelerde kendini göstermiştir.

Polis, asker demeden PKK’nın vatana kattığı yiğitler..

İnegöl’de çıkan olaylar.. İçişleri Bakanı Sn. Beşir Atalay’ın
saptamalarına göre üç-beş amigonun kışkırtması ile provoke edilmiş bir
olaydır. Gerçekten öyle mi ?..

Olayın bir alacak verecek davası ile başladığı doğrudur. Ancak Beşir
Atalay’ın söylediği gibi basit ve provoke edilmiş bir olay olması da
mümkün değildir.

Son olaylar “bardağı taşıran son damla” olarak nitelendirilmiştir.
İnegöl’deki olaylar ufak çapta etnik bir çatışmanın ayak sesleridir.

Dörtyol’da ise aslında durum daha vahimdir. Dört polisin şehit
edilmesi üzerine halk,” bıçak kemiğe dayandı” mantığı ile hareket
etmiştir.

Yaşanan olayların hiç biri ama hiç biri doğru ve alkışlanacak olaylar
değildir. Bu arada İçişleri Bakanı’nın “Referandum öncesi böyle
olayları bekliyoruz” ifadesi ise PKK ve KCK’nın organize ettiği
olaylar karşısında acziyetin ifadesidir.

Bugünlere nasıl gelinmiştir?..Şeyh Sait’in canı sıkıldı da ” Ben şöyle
Devlet’e efeleneyim” mi demiştir?.. Yoksa Öcalan bir gün aynanın
karşısında saçlarını tararken, birdenbire PKK terör örgütünü kurup
Türk’ün ve kendi insanının kanını dökmeye mi karar vermiştir?..
Elbette değil...

Çok seneler önce ta 1920′lerde önce taşıyıcı anne olarak seçilen
ayrılıkçı Kürtlerin karnına emperyalizmin döllediği bir cenin
yerleştirmiştir. Bu kötü tohumdan meydana gelen çocuk, emperyalizmin
batağında beslenmiş ve zamanı gelince kavga, savaş ortamı yaratıp ve
etnik milliyetçiliği körükleyip, çatışmalar çıkarıp, Türkiye’yi bir iç
savaşa sürüklemek için ortalığa salıverilmiştir. Niyeti bellidir.
Emperyalizmin rotasında ve izniyle hareket eder.

2011 YILINDA TÜRKİYE'DE İÇ SAVAŞ ÇIKACAK!..

"2011 yılında Türkiye’de bir iç savaş çıkacaktır !…" Bu benim saptamam
veya kehanetim değildir. Sefa Yürükel’in 2003 yılı Şubat ayının
sonlarında Norveç Uluslar Arası İlişkiler Enstitü’nde Prof. Dr. Toje
Brojge’nin masasında tesadüfen gördüğü, 35 sayfalık gizli raporun
saptamasıdır. Bu enstitü Norveç Devleti’nin resmi kurumudur ve raporun
başlığı ” 2011 Türkiye İç Savaşı”dır.

Sefa Yürükel kimdir? Aynı zamanda Danimarka Vatandaşı olan Sefa M.
Yürükel..

Antropog, Etnograf, Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı, Lahey
Türklere Yapılan Soykırımları Araştırmalar Vakfı Başkanı, Terörizm
uzmanı Sefa Yürükel bir süre Norveç Uluslar Arası İlişkiler
Enstitüsü’nde çalışmıştır. Bu Enstitü aslında ABD’deki CFR ile aynı
konumdadır. Aralarındaki tek fark birinin resmi diğerinin ise sivil
(!) bir düşünce kuruluşu olmasıdır. Her iki kuruluşun da hedefi ulus
devletlerdir ve yıkım kararı alınan devletler arasında Türkiye birinci
sıradadır.

Yürükel bir zamanlar terör uzmanı olarak çalıştığı enstitüye taptığı
rutin ziyaretlerin birinde Prof. Toje Bjorge’nin masasında adı geçen
raporu görmüştür.

Bjorge bu raporun Yürükel tarafından okunmasına hatta bazı notların
alınmasına ses çıkarmamış, ancak adı geçen belgenin kopyalanmasına
izin vermemiştir.

Yürükel’in saptamalarına göre, rapor bir akademisyen istihbaratçı
tarafından Amerikan İngilizcesi ile yazılmıştır. Bir ekip çalışması
olabileceği olasılığının ağır bastığı raporun, tek elden yazıldığı
açıktır.

NEDEN 2011 YILI PLANLANIYOR?

* AB’nin dayattığı kurallar ve bu kurallar çerçevesinde çıkarılacak
bölücü yasalar…

( İkiz Yasalar, Vakıflar Yasası, Bölge Kalkınma Ajansları gibi)

*Önceden planladığı belli olan ABD’nin Irak işgali…

( Bölge halkının kanını döken, Irak’ı bölen , Barzani’nin başkanlığına
atandığı Bölgesel Kürt Yönetimi’ni hayata geçiren, Şii, Sünni, Kürt,
Arap ve Türkmen’i birbirine kırdıran, PKK’ya Silah ve lojistik destek
sağlayan ABD Irak’ı hak, demokrasi ve insan özgürlüğünü sağlamak
amacıyla(!) işgal etmiştir. )

* Bölgede yaratılacak değişiklikler…

( İlk değişiklik Irak’ın bölünmesi ile gerçekleşmiştir.)

* Büyük Ortadoğu Projesi ile değişmesi öngörülen, bölgedeki 22 İslam
ülkesinin sınırları…

( C. Rice’nin vurguladığı gibi sınırları değişecek ülkeler arasında
Türkiye’de vardır. Başbakan Erdoğan kendi ülkesinin sınırlarını
değiştirecek, bölecek, küçültecek projenin Eşbaşkanı olduğunu tam otuz
iki kere halka ilan etmekte ve en önemlisi bu bölücü projenin figüranı
olmayı kabullenmekte bir sakınca görmemiştir.)

İç çatışma ve gerginliğin yoğunlaşacağı planlanan 2011 yılı Türkiye
için bir dönüm noktası olacak ve yazılan senaryo gereği bir iç savaş
çıkacaktır. Bu plan gereği binlerce sivil insanın, askerin, güvenlik
görevlisinin katili PKK ile Irak’ın kuzeyindeki peşmergelerin
işbirliği yapmasına göz yumulacak, PKK’nın yönettiği uyuşturucu
trafiği ve Avrupa’da açtığı bürolar müsamaha ile karşılanacaktır.

1980 li yıllardan bu yana ülkemizde yaşanan terör olaylarının haritası
irdelenirse, bu raporda yazılan her şeyin gerçekleştiğini ve
Türkiye’nin eğer Türk milleti sağduyulu ve soğukkanlı davranmazsa, bir
iç savaşa zorlandığını saptarız.

Yazılan raporda gerçekleşen tüm olayları, senaristin büyük bir
maharetle kaleme aldığı içerden ve dışarıdan destek gören bölücü
senaryonun gereği bir iç savaşın çıktığını varsayalım.

İşte o zaman şu önemli soruyu sormamız gerekmektedir?… Çıkacağı var
sayılan bu iç savaşın amacı nedir ?..

Türkiye AB için her şeye rağmen halen çok büyük ve güçlü bir ülkedir.
Bu nedenle özellikle ” hassas ” olarak işaretlenen bölgelerde etnik
milliyetçilik mutlaka öne çıkarılmalı, çatışma ortamı yaratılmalıdır.

Türkiye’de herkes kendi etnik kökenine göre siyasi geleceğini tayin
edebilmeli, etnik kökenler arasındaki farklılıklar sık, sık
vurgulanarak ayrılıkçılığın bölücü etkisitazelenmelidir. Bu konuda
AKP’yi ve Sn. Erdoğan’ı hatırlamamak mümkün değildir

“İkiz Yasalar” diye adlandırılan yapışık ikiz misali sözleşmelerin ilk
maddeleri ” Halklara kendi siyasi statülerini tayin hakkı”nı tanıyan
maddeler, – bu maddelerin altına AKP, ŞERH koymamış, ayrıca beyan
ifade etmiştir.- Norveç’te Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde
Prof.Toje Bjorge’nin masasında Sefa Yürükel’in tesadüfen gördüğü ve
kamu oyuna yılının Eylül ayında Tempo Dergisi’ne açıkladığı “Gizli
Savaş Raporu” ile aynen uyuşmaktadır.

Bunun yanı sıra Erdoğan’ın sık,sık hatta fazlasıyla üzerine bas basa
"BEnim Laz'ım, Benim Çerkes'im, benim Kürt’üm….” şeklinde dile
getirdiği ifadesi ise ” Etnik milliyetçilik kışkırtılmalı” diyen, ”
Büyük Abi”nin şeflik yaptığı emperyal patronlara koltuk değneği
vazifesini görmektedir.

Raporda ayrıca "ordu ve emniyet kuvvetleri içeresindeki Kürtler de bu
ayrılıkçı yolu seçmelidir" denmektedir. Ordu ve polis… Bir devletin,
ülkenin savunma mekanizması, etnik tohumlar saçılarak çökertilmek
istenmektedir. Aynı oyun Yugoslavya’da oynanmış, aynı üniformayı
giyen, aynı kaptan yemek yiyen, aynı Amerikan malı silahı kullanan
askerler ve polisler, birbirlerini öldürmek için tetiği çekmekte
tereddüt etmemişlerdir. Çünkü onlar, artık birbirine düşman edilmiş
ayrı etnik kökene aidiyetlerini benimsemişler ve ulus devletin tüm
kurallarını çiğnemişlerdir.

Türkiye’de iç çatışma senaryoları ile yapılmak istenen, Yugoslavya’da
uygulanan senaryonun bir kopyasıdır.Türkiye’nin zayıflaması için, bir
Kürt Devleti mutlaka kurulmalıdır. Tüm çabanın, dökülen bütün kanların
amacı budur. Zayıflatılmış ve küçülmüş, kendi derdine düşmüş bir
Türkiye…

Kürt Devleti mi? Orası kolay canım, ” Büyük Abi” için bu uydu devlet
kolayca yutulacak bir lokmadır.

Buraya kadar Rapor’un giriş bölümünde yazılan senaryo, senelerdir
bizim ülkemizde uygulananlarla aynıdır. Demek ki, bu senaryonun
senaristi, prodüktörü, aktörü ve rejisörü tek bir güçtür. ” Büyük
Abi”….

Raporun ilerleyen bölümlerinde karşılaşacağımız Türkiye için öngörülen
plan, ülkemizin üniter yapısı için çok büyük bir tehlikedir.

CIA İstasyon Şefi Paul Henze “…… temel bir düzenlemenin yapılması için
20. yüzyılın sonunda Türkiye’nin sürüklendiği buhranın daha da
kötüleşmesi gerekecektir.” demiştir.

” Buhranın daha da kötüleşmesi..” Buhranın anahtarı 12 Eylül’de
sandıktan çıkacak oyların eline verilmiştir.

Türk milleti “HAYIR” oyları ile bu kapıyı tamamen kilitleyememiş,
verdiği “EVET” oyları ile “Büyük Abi”ye teslim olarak buhranın
oluşturacağı anaforun içinde yok olmayı, parçalanmayı, bölünmeyi
gündeme taşımıştır.

Yargı artık iktidarın emrine verilmiş, Cumhuriyet hukuku “üsttekilerin
hukuku” olarak şekillenmiş, egemenliğinin yanı sıra hukukunu da “Büyük
Abi”ye ve onun yamağı teslim etmiştir.

Kaynak: Figen Özen

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages