Geçen sene Javascript ile ilgili hocamıza "uzun bir yazı" yazacağımı söylemiş ve hocamızın "Kısa da olsa yaz" öğüdünü de dinlememiştim. Hocamız haklı çıktı. Aslında birkaç blogluk yazı çıkması lazım bu gelişmelerden ama "kısa" yazacağım, zira uzun süredir bir blog sahibi değilim :-)
MS nasıl open source sevdalısı oldu?
Ah kapitalizm, vah kapitalizm ya da para para para diyebilirim...
Grubumuzun kurulduğu yıllardaki Internet ve dolayısı ile yazılım dünyası ile şimdiki Internet ve yazılım dünyası arasında epeyce değişim oldu. O zamanlarda işletim sistemi ve desktop pazarının yenilmez hükümdarının MS olduğunu, Windows'un sırtının yere gelmesinin mümkün olmadığını düşünüyordum. Muhtemelen çoğu kişi de benim gibi düşünüyordu (yalnızsam vay halime :-))
2001 yılında, zamanın MS CEO'su Steve Ballmer'ın "
Linux is cancer" dediğini duymayan yoktur. Geliştirdiği tüm ürünlerini "closed source model" olarak geliştiren, rekabet avantajı için IBM'den öğrendiği
FUD taktiğini başka bir noktaya taşımış, yeni girdiği pazar ve ürünler için
embrace & extend stratejisi ile rakipleri sindiren Microsoft ne oldu, nasıl oldu da open source sevdalısı oldu, Linux Foundation'a, Apache Software Foundation'a katıldı, github'ı aldı, "Linux is cancer"'dan "MS loves Linux"a geldik?
2014'te göreve gelen, Steve Ballmer'ın halefi CEO Satya Nadella'nın ilk açıklamalarından biri "Microsoft'un özüne dönmesi, aslında bir yazılım evi olduğu ve yazılım üreterek yoluna devam etmesi gerektiği" olmuştu ("Back to the roots" gibi bir açıklamasını hatırlıyorum ama şimdi bulamadım). 2000'lerin başı ile 2014 arasında bir şeyler değişmişti belli ki. Bir şeyler ters gitmişti, şimdi "öze dönülmesi" gerekiyordu.
Satya'nın açıklamasından 3-4 sene kadar önce MS Nokia'yı satın almış, Windows Phone pazar payını arttırmaya çalışıyordu. Windows Phone pazar payı derken herhangi bir pie chart'ta dilimi olamayacak veya "others" grubu içinde yer alabilecek, yani yüzde değil, binde olan pazar payını... Universal Windows Platform (UWP) adı altında eski numaralarından birini tekrar denemeye çalışıyordu. Desktop işletim sisteminde bütün pie chart'ı kaplayan pazar payını (oyun konsoludaki hatırı sayılır pazar payı ile beraber) kullanarak geri kaldığı perakende sektöründeki - temel olarak smart phone ve tablet - pazar payını arttırmaya çalışıyordu. Çünkü uygulamanızı UWP ile geliştirdiğinizde desktop Windows ile beraber, Windows phone, Windows tablet ve Xbox'ta çalışabilecekti.
Bu, bana göre son derece anlamsız çabaları işe yaramadı. Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti. Apple iPhone, Google ise Android ve donanım üreticileri kurduğu ekosistem ile beraber perakende sektörünün PC, LCD/LED televizyonlarından sonraki son bombası olan - atom bombası desek yeridir - "smart phone" pazarını çoktan ele geçirmişti. Thomas Watson'ın 1943'te söylediği "I think there is a world market for maybe five computers" sözü en kötü tahminler listelerinde yer alır hep.
Steve Ballmer'ın da iPhone hakkındaki ilk yorumu listelere ama iyi ama kötü bir yerden girmeli. Bu yoruma bakınca pazarda neden yer alamadıklarını, geride kaldıklarını anlamak zor değil.
Ardından smart phone'a göre daha düşük etkili "tablet" bombası patladı. Zaten zorlandıkları perakende sektöründe iyice gerilere düştüler. O zamanlar toplantılara katıldığımız MS personelinin elinde mutlaka bir "flagship" Nokia olurdu ama hepsinin ceket ceplerinde bir iPhone veya Android'leri de bulunurdu. MS 90'larda Internet'i ıskaladığı gibi, sonraki büyük değişimi yani smart phone devrimini de kaçırmıştı. Bence bu noktaya "başarının getirdiği körlük" olarak yorumladığım davranış nedeniyle vardılar ancak bu başka bir "kısa" yazının konusu olabilir :-)
Evet... Microsoft'un değişimini, open source'u kucaklamalarının nedenini köklü bir şekilde değişen perakende sektörüne ve dolayısıyla köklü bir şekilde değişen yazılım sektörüne bağlıyorum.
Platform Savaşları, Yeni Platformlar
Eskiden bir eve bir bilgisayar girer, ailenin ihtiyacına göre; MSN'de sohbet edebilecek kadar veya evin gencinin oyun, internet ihtiyacını karşılayacak kadar bir bilgisayar iş görürdü. Bugün ise yetkiştin herkeste bir tane, hatta birden fazla smart phone olması bir yana 10 yaşlarına gelen neredeyse her çocukta da smart phone var. Tabletler ilk çıktıkları döneme göre popüler olmasalar da onlardan da bol miktarda var. Yani, Thomas Watson'dan sonra köprünün altından çok sular aktı.
Değişen hayatlarımızdan ziyade konumuzu ilgilendiren en önemli kısım şu; Bu cihazların hiçbirinde Windows yok ve yakın gelecekte acayip bir şeyler olmazsa da Windows bu cihazlarda olmayacak.
Windows, çok uzun süre MS'in ticari başarının altında yatan en önemli şeydi. Aslında ilk olarak Macintosh'ta "Hello World" diyen Office, Windows'un platform olarak dominant olmasını sağladı ve çok uzun süre MS için "cash cow" oldu. Perakende sektörü için geliştirilen neredeyse tüm uygulamalar Windows üzerinde çalışmak zorundaydı, diğer türlü müşteri yok denecek kadar azdı. Windows, desktop platformunu iyice domine ettikten sonra sonra server pazarına da girdi. Enterprise pazarında mainframe'lerin, *NIX sunucuların yanında Windows sunucular da yer almaya başladı. Zaten neredeyse tüm kullanıcılar Windows kullanıyordu, Windows server'lar daha "uyumluydu". Bu business modeli ile dünyanın en popüler işletim sistemine sahip MS, 3-4 senede bir yeni bir desktop ve server işletim sistemi çıkararak kurduğu ekosistem ile mutlu mesut geçinip gidiyordu.
Ancak yukarıda bahsettiğim, zaten hepimizin yakından yaşadığı smart phone devrimi kafaları karıştırdı tabi. İnanılmaz bir hızla perakende sektöründe işletim sistemi Android/iOS'a geçti. Bir zamanların en değerli isimleri Microsoft ve Windows yerine Android ve iOS geçti, Windows'un esamesi okunmaz oldu, gitgide önemini kaybeder oldu. Tucows'dan (popüler download sitesi olarak adını hatırlayan vardır umarım :-)) uygulama indirmek yerine AppStore'dan, Play Store'dan uygulama indirir olduk. Windows "iş yerinde" kullanılan bir platform halini aldı.
Yukarıda Steve Ballmer'ın iPhone yorumunda Zune adı geçiyor. Güya iPod rakibiydi. MS önce Zune'u ve ardından Groove Music'i sonlandırarak perakende sektöründen tamamen çıkmış oldu. Yeni, ancak kısa zamanda ana platform haline gelen smart phone ve perakende sektöründe MS hiç yok, Nokia ile denedi, başarılı olamadı. Yeni bir platform arayışına girdi ve buldu da; Cloud.
Buraya kadar okuyan arkadaşlar Microsoft'a acımış olabilirler :-) Acınacak durumda olmak şöyle dursun dünyanın en değerli şirketlerinden birisi şu anda MS. Evet perakende sektöründe yoklar ancak Windows hala küçümsenmeyecek bir pazar elbette. Hala de facto ofis uygulaması Microsoft Office ve enterprise pazarında hiç olmadıkları kadar iyiler. Ancak bu pazarlar gittikçe eriyor.
"The best way to predict the future is to to create it" düsturu ile, ıskaladıkları Internet ve smart phone devriminden sonra gelecekteki platform savaşının olacağı alanda, yani cloud pazarında, iyi bir yer elde etmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Amazon ile başlayan cloud pazarının şu anda en aktif oyuncusu MS. Tüm etkinliklerinde en çok konuştukları konu cloud. Ürün yelpazesindeki en önemli ürünleri (ki gerçekten enterprise sektöründe en çok ürün onlarda) cloud'a taşıyorlar, en fazla cloud datacenter yatırımını yapıyorlar. Şu anda kurumlara giden danışmanlarının en önemli hedefi cloud. Müşterilerin herhangi bir ürünlerini cloud'a taşımak.
Cloud MS'in eski dünyası gibi değil. Windows'un burada da esamesi okunmuyor. Container teknolojisini Windows'da kullanan yok denecek kadar az. İnovasyonun tool'ların çoğu Linux kökenli. Burada da atı alan epey yol gitmiş durumda. Yazılımcılar belki Windows üzerinde geliştiriyor ancak sunucularda Windows kullanılmıyor.
Uzun lafın kısası MS "nice guy" olmak zorunda artık. Sadece kendi tool'ları, kendi işletim sistemi ile çalışan uygulamalar devri bitmek üzere değil bitti. Java'ya alternatif olarak çıkardıkları .NET sadece Windows sunucular üzerinde çalışıyordu. Şimdi .NET Core var, her platformda, Linux'ta, Mac'te çalışıyor. VS Code her platformda çalışıyor, çalışmak zorunda çünkü. Cloud'da pazar sahibi olabilmek için tüm yazılımcılara, tüm platformlara açık olmak zorundalar. Ve geleceği inşa edebilmek, yön verebilmek için tüm community'lerde yer alıyorlar.
Windows logosunun önünde
"developers" diyerek kendinden geçen Steve Ballmer haklıydı. Developer'lar çok önemli. O zamanlar işletim sistemi, platform Windows demekti. Developer'lar Windows için uygulama geliştiriyordu, MS para kazanıyordu. Geleceğin platformu cloud. Developer'lar Azure için geliştirdikçe, Azure servislerini kullandıkça MS yine para kazanacak.
Uzun lafın kısası nerden baktığımıza göre değişir. Microsoft eski Microsoft değil, open source'u kucakladı, baksanıza
calculator bile open source artık da diyebiliriz. Microsoft eskisi gibi, değişen bir şey yok, yine tüccar, para nereden geliyorsa oraya gidiyor da diyebiliriz :-) Son olarak bu kadar kısa sürede, bu ölçekte bir kurumun kurum kültüründeki değişimi takdir edip hakkını vermek de gerekiyor.
"Kısa" diye başladım, yazdıkça yazasım geldi herhalde. Affınıza sığınıyorum.
İyi hafta sonları,
/tb.