09 KASIM 2007 CUMA PAZARTESI GUNLU GAZETELERDEN BASINDA YARGI HABERLERI |
OZDERIN,M. |
msn: ozd...@hotmail.com +90 533 5445522 +90 555 5581289 |
9 Kasım 2007 Tarihli ve 26695 Sayılı Resmî Gazete |
MEVZUAT |
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ
TEBLİĞLER — İşkolu Tespit Kararı (No: 2007/60) — İşkolu Tespit Kararı (No: 2007/61) — İşkolu Tespit Kararı (No: 2007/62) — İşkolu Tespit Kararı (No: 2007/63)
YARGI BÖLÜMÜ
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI |
MEVZUAT YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ YÖNETMELİK — Erzincan
Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Lisans Eğitim-Öğretim ve Sınav
Yönetmeliği TEBLİĞ KURUL
KARARLARI — Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 8/11/2007 Tarihli ve 2366 Sayılı
Kararı — Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 8/11/2007 Tarihli ve 2374 Sayılı
Kararı
10 Kasım 2007
Tarihli ve 26696 Sayılı Resmî Gazete
Şantaj ve cinsel
saldırıya 11 yıl
Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi `ndeki duruşmada,
cinsel saldırıda bulunmak ve şantaj suçundan hakkında dava açılan tutuklu sanık
Ömer Asil (32) hazır bulundu.
Ömer Asil,
suçsuz olduğunu savunarak, tahliyesini istedi. Kararını açıklayan mahkeme
heyeti, Asil`i önce, ``cinsel saldırı suçundan`` 8 yıl ağır hapis cezası ile
cezalandırdı.
Heyet, saldırı
nedeniyle mağdurenin beden ve ruh sağlığı bozulduğu gerekçesiyle Asil`in
cezasını 10 yıla çıkarıldı . Mahkeme, Asil`e ayrıca, şantaj suçundan 1 yıl 2 ay
hapis cezası verdi. Araklı ilçesinde yaklaşık 8 ay önce, Ömer Asil, M.U. (30)
adlı evli bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu ve cep telefonuyla çıplak
fotoğraflarını çekerek şantaj yaptığı iddiasıyla tutuklanmıştı.
AA
2007-11-09 19:10:08 Haber7
Uzanlar, kara para davasında aklandı
İmar Bankası`nın 17
eski yönetici ve yetkilisinin, `Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair
Kanun`a muhalefet ettikleri` iddiasıyla yargılandıkları davada, Kemal ve Yavuz
Uzan dışındaki sanıkların beraatına karar verildi.
Şişli 11. Asliye
Ceza Mahkemesi `nde görülen davada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Kemal ve
Yavuz Uzan hakkındaki dava dosyasının bu davadan ayrılmasına hükmetti. Kemal ve
Yavuz Uzan `ın yargılanmasının devamına karar verildi.
2007-11-09 01:46:00 Zaman
Zana hâkime ifade verdi
Diyarbakır `da, Nevruz
kutlamalarında "Kürtlerin üç lideri vardır. Birincisi Talabani , ikincisi
Barzani ve üçüncüsü Abdullah Öcalan `dır" diyen Leyla Zana `nın 5 yıla kadar
hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Zana Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi
`nde dün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Zana , bazı tespitlerde bulunduğunu
savunarak, konuşmasının suç olmadığını ileri sürdü. Mahkeme heyeti, Zana `nın
konuşmasının yer aldığı CD `nin yeniden incelenmesine karar vererek, duruşmayı
erteledi.
2007-11-09 14:50:08 Sabah
Kurbanlardan özür diledi
Ankara `da 2 kişiyi
öldürdüğü, maktullerden birinin vücudunun bazı kesimlerini keserek köpeğine
yedirdiği iddiasıyla hakkında dava açılan Özgür Dengiz `in yargılanmasına
başlandı.
Ankara 7. Ağır
Ceza Mahkemesi `ndeki davanın dünkü duruşmasına, sanık Dengiz `in yanı sıra
kurbanları Sedat Erzurumlu ve Cafer Er`in aileleri katıldı.
3 HAFTA
GÖZETİM KARARI
Mahkeme,
Dengiz `in akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için İstanbul
Adli Tıp Kurumu `nca 3 hafta gözetim altında tutulmasına karar verdi. Sanık
Dengiz "Diyecek bir şeyim yok. Şahıslardan özür diliyorum" dedi. Duruşma ileri
bir tarihe ertelendi. İddianamede, sanığın müebbet hapisle cezalandırılması
talep ediliyordu.
2007-11-09 00:35:09 Bugün
Üskül`den başörtüsü açıklaması
TBMM İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı Zafer Üskül, türbanlı öğrencilerin Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi`nin (AİHM) verdiği kararlar çerçevesinde şu anda
üniversiteler tarafından engellendiğini söyledi.
TBMM İnsan Hakları
Komisyon Başkanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Prof . Dr. Zafer Üskül ,
türbanlı öğrencilerin öğrenim hakkının, Anayasa Mahkemesi , Danıştay ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi `nin (AİHM ) verdiği kararlar çerçevesinde şu anda
üniversiteler tarafından engellendiğini söyledi. Üskül, bir dizi ziyaret ve
incelemelerde bulunmak üzere geldiği Mersin `de, parti teşkilatını ziyareti
sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. TBMM `deki insan hakları
çalışmalarına değinen Üskül, bazı kız öğrencilerin öğrenim hakkını
kullanamamasının söz konusu olduğunu söyledi. Öğrenim hakkı ve ihlallerin sadece
türbandan ibaret olmadığına işaret eden Üskül ``Üniversite öğrencileri ile
ilgili çok fazla sorun var. Bunların tamamı dün yapılan toplantıda dile
getirildi. Bunların bir tanesi de türban . Türbanlı öğrencilerin öğrenim hakkı,
Anayasa Mahkemesi , Danıştay ve AİHM `in verdiği kararlar çerçevesinde şu anda
üniversitelerimiz tarafından engelleniyor. Ama burada bir insan hakkı ihlali
olduğu ortada. Bunun da çözüme kavuşturulması gerekir``
dedi.
-ANAYASA
ÇALIŞMALARI-
Yaptıkları
anayasa çalışmalarının sadece türban sorununu çözmeye yönelik olmadığını ifade
eden Üskül, şöyle devam etti: ``Anayasa çalışmalarımız, Türkiye `de Avrupa
standartlarında insan haklarının güvence altına alındığı ve parlamenter sistemin
aksamadan işleyebileceği bir sistemi getirmeyi amaçlıyor. Bu Anayasayı yürürlüğe
koyabildiğimiz zaman sorunların büyük ölçüde çözülebileceğini göreceğiz. Elbette
anayasayı yürürlüğe koyduktan sonra birçok başka yasada değişiklik yapmak
gerekecek. Üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde kamuoyunun tartışmasına
açılacak. Biz AK Parti olarak kendi anayasamızı yapma peşinde değiliz. Bizim
yaptığımız çalışma bir taslak. Bu taslak, kamuoyunun tartışmasına açılacak. 3 ay
boyunca tartışılacak. Değişik kurumlardan görüşler alınacak. Taslak metin
üzerinde gerekli düzeltmeleri, ortaya çıkan uzlaşma doğrultusunda yapacağız.
Muhtemelen 2008`in ilk aylarında bir anayasa teklifi olarak meclise
sunacağız.``
-İRTİBAT
KESİLEN ASKERLER-
Üskül, irtibat
kesilen ve 4 Kasım `da TSK bünyesine katılan askerlerle ilgili bir soru üzerine,
``Askerlerin serbest bırakılma şekillerinde çok açık bir propaganda amacının
görüldüğünü`` belirtti. ``Askerlerin serbest bırakılmış olmasından`` dolayı
büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Üskül, daha önce kendilerine askerlerin
serbest bırakılacakları yolunda bilgiler geldiğini belirterek, ``Bizim
komisyonumuza da bir aile başvurdu. Yasanın komisyonumuza verdiği görevler
çerçevesine girmediği, başka bir komisyonun görev alanına girdiği için dilekçe
komisyonuna gönderdik. Bu, galiba başka bazı düşüncelerin, başka bazı
tasarrufların aracı olarak kullanılmak istendi`` diye konuştu. Askerlerin
serbest bırakıldığı tarihin dikkat çekici olduğuna işaret eden Üskül, şöyle
konuştu: ``Askerler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan `ın ABD Başkanı George W .
Bush ile yapacağı görüşme öncesi serbest bırakılıyor. Sanki planlanmış bir
uygulama gibi görünüyor. Serbest bırakılmalarından elbette çok memnunuz. Serbest
bırakılma şeklini izlediğiniz zaman, fotoğrafları gördüğünüz zaman çok açık bir
propaganda amacını görebiliyorsunuz. Neyin propagandası? Bu şiddetle nereye
gidilmiş? Dünyanın neresinde bir terör örgütü şiddeti kullanarak başarı elde
etmiş? Tabii şiddet örgütüne ne kadar bunları söylerseniz söyleyin bunu anlamak
istemiyorlar. Ama şiddetle bir yere gidilemeyeceğini herkesin bilmesi
gerekir.``
-AB İLERLEME
RAPORUNDAKİ ELEŞTİRİLER-
AB İlerleme
Raporunda Türkiye ile ilgili eleştirilerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine
Üskül, şunları kaydetti: ``Bunlar, beklenmeyen eleştiriler değildi.
Demokratikleşme yolunda AK Parti Hükümeti `nin kararlılığı sürüyor. Bu
kararlılık sürdükçe, bu yolda adımlar atıldıkça, bu tür eleştiriler ortadan
kalkacaktır. Eleştirinin bir bölümü çok haklı olabilir, bir bölümü o kadar haklı
olmayabilir. 301. madde simgesel hale geldi. Onunla ilgili eleştiri öne çıkıyor.
Fakat, 301. madde değiştirilecek. Seçimlerden önce de değiştirilmesi gündeme
getirilmişti. Ama muhalefetin tutumu nedeniyle o dönemde
gerçekleştirilemedi.``
AA
2007-11-09 21:20:05 Cafe Siyaset
Dink cinayetinde jandarmaya da soruşturma
açılmayacak
Gazeteci Hrant Dink `in İstanbul `da öldürülmesi
olayının ardından Dink ailesinin avukatları, cinayeti gerçekleştiren O. S ve
azmettiricisi olduğu iddiasıyla tutuklanan Y.H.`nin Trabzon `un Pelidi Beldesi
`nde Hrant Dink `i öldü-rücekleri ile ilgili sözler sarfettikleri ve bunun
Jandarma İstihbarat görevlilerine Cİ . isimli şahıs tarafından bildirildiğinin
ortaya çıkması üzerine o dönemde Trabzon `da görev yapan 6 jandarma görevlisi
hakkında bir süre önce soruşturma açılması yönünde talepte
bulunmuşlardı.
SORUŞTURMA
İZNİ ÇIKMADI
Dönemin
Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz ile aralarında İl Merkez Jandarma
Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü M.Y.`nin de bulunduğu toplam 6 jandarma
görevlisi hakkında görevi ihmalden dava açılması talebi üzerine Trabzon Valiliği
bir inceleme başlatmış ve bu inceleme sonucunda söz konusu kişiler hakkında
soruşturma izni verilmemesine karar vermişti. Bunun ardından Trabzon Bölge İdare
Mahkeme -si`ne itiraz edilirken, itiraz reddedilerek kararın kesinleştiği
bildirilmişti.
`KOVUŞTURMAYA
GEREK YOK`
Tüm bu yaşanan
gelişmelerin ardından Trabzon Cumhuriyet Savcılığı şüpheli jandarma görevlileri
hakkında 4483 sayılı yasanın 2, 3 ve 9. maddelerince kovuşturma yapılmasına yer
olmadığına karar verdi. Trabzon Cumhuriyet Savcılığı `nın kararına karşı
tarafların 15 gün içinde Rize Ağır Ceza Mahkemesi `nde itiraz edebilecekleri
belirtildi.
2007-11-09 09:52:31 Birgün
Sigaracılara40 milyar $’lık dava
Nİjerya Hükümeti, Amerikalı
ve İngiliz sigara şirketlerine 40 milyar dolarlık dava
açtı.
Mahkeme dosyasında, tazminat talebinin sigara ve sigaraya
bağlı gelişen hastalıkların tedavisinin karşılanması amacıyla açıldığı
belirtildi. Dava edilen British American Tobacco Plc , Philip Morris
International ve International Tobacco Ltd, sigaranın zararlarını gizlemek ve
reşit olmayan çocuklara sigara satılmasına izin vermekle suçlanıyor. Nijerya
Hükümeti’ni temsil eden avukat Babatunde Irukera, “Bu para bizim için çok büyük
ama Amerika ’da açılan tazminat davalarının yanında devede kulak kalır” dedi.
Amerika ’da sigara şirketlerine 286 milyar dolarlık dava
açılmıştı.
2007-11-09 05:56:39 Vatan
Armağan Bülent
Ersoy`dan tazminat istiyor
Bülent Ersoy ile evlenen Armağan Uzun,
boşanmak için avukatı Ahmet Ömer Ayçiçek`e vekalet
verdi.
Mazide kalan
mutluluğun fotoğrafları için tıklayın...
Bülent Ersoy
ile evlenen popstar birincisi Mustafa Armağan Uzun, boşanmak için avukatı Ahmet
Ömer Ayçiçek`e vekalet verdi. Avukat Ayçicek, müvekkilinin evlilikten beklediği
çok şeyi alamadığını ve yüklü miktarda tazminat isteyeceklerini
belirtti.
Bülent Ersoy
`la İzmir `in Çeşme İlçesi `nde yatta gösterişli bir düğünle evlendikten sonra,
evliliklerinin 20`inci gününde İzmir `de bir kır kahveside Pelin Taşçı adlı genç
kızla kameralara yakalanan Armağan Uzun ile eşi arasında soğuk rüzgarlar esmeye
başlamıştı. Bülent Ersoy `un, “Ben boşanma davası açmadım. İzmir `de de devlet
var, gidip mahkemeye versin” açıklamasının ardından Armağan Uzun, harekete
geçti.
Herşeyi paraya
çevirecek
Uzun, İzmir
Barosu avukatlarından Ahmet Ömer Ayçiçek`e boşanma davası açması için vekalet
verdi. Avukat Ayçiçek, artık ikilinin bir arada yaşamalarının mümkün olmadığını
ve bu nedenle Bülent Ersoy Uzun`a karşı boşanma davası açacaklarını söyledi.
Avukat Ayçiçek, Ersoy `dan yüklü miktarda tazminat isteyeceklerini ve davanın
Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesi `nde açılacağını söyledi. Ayçiçek, davanın
içeriği ile ilgili müvekkili Armağan Uzun`un anlaşacağı bir televizyon kanalında
açıklamalarda bulunacağını belirtti. Avukat Ayçiçek, önümüzdeki günlerde davayı
açacaklarını da vurguladı.
Ünlü sanatçı
Bülent Ersoy `la evlendikten 20 gün sonra İzmir Narlıdere `de genç bir kızla
görüntülenen popstar Mustafa Armağan Uzun, görünteleri çekip televizyon ve
gazetelere verdiğini belirten kafeteryanın sahibi Ferman Deri ve eşi Serap
Deri`ye karşı 40 bin 1 YTL `lik manevi tazminat davası açmıştı. Bu dava henüz
sonuçlanmadı.
2007-11-09 19:31:59 Hürriyet
Kredi kartı hırsızları PKK’nın para kaynağı çıktı
Sıradan
bir sahtekarlık davası, terör örgütü PKK’nın uluslararası kara para ticaretinin
nasıl işlediğini ortaya çıkardı
Kredi ve ATM kartı sahteciliğinden
mahkemeye çıkan Gerald Blanchard , liderlerinin soygunlardan elde edilen
milyonlarca doları Kuzey Irak ’taki teröristlere aktardığını
söyledi
KANADA ’NIN
Winnipeg kentinde görülen sıradan bir sahtekarlık davası, terör örgütü PKK ’nın
kanlı saldırılarını finanse edebilmek için kullanılan uluslararası kara para
ticaretinin nasıl işlediğini ortaya çıkardı. Aralarında kredi kartı sahteciliği
ve elmas soygunu da bulunan 16 suçtan hakkında dava açılan Kanadalı Gerald
Blanchard , mahkemede, İngiltere ’de yaşayan “Patron” (The Boss ) kod adlı bir
adam için çalıştığını ve bu adamın kazandığı paraları K.Irak ’taki PKK
militanlarına gönderdiğini itiraf etti. Savcı Sheila Leinburd, Patron’un gerçek
kimliğinin İngiliz yetkililerce bilindiğini ancak henüz açıklanmadığını söyledi.
Leinburd “Bu para K. Irak ’taki Kürt militanlara gidiyordu. Savunma avukatı da
bu iddiayı kabul etti” diye konuştu. Savcı, şebekenin Avrupa ’da birçok çete ile
bağlantılı olabileceğini söyledi.
Çarşafla
dolaştılar
Patron, geçen
kasımda Blanchard ve 3 kişilik ekibini arayarak Kahire ’ye gitmelerini istedi.
Ekip buraya gittiğinde, sahte ATM ve kredi kartlarıyla, makinelerden 10 gün
boyunca para çekti. Güvenlik kameralarına yakalanmamak için de kadınlar gibi
çarşaf giydi. Blanchard daha sonra milyon dolara yakın parayı, İngiltere ’de
Patron’a verdi. Kendi payına düşen 65 bin doları alarak Kanada ’ya geri
döndü.
PATRONU
TANIMIYOR
Gerald
Blanchard ’ın avukatı, müvekkilinin Patron’un gerçek kimliğini bilmediğini
söyledi. Blanchard 2004’te gerçekleşen 510 bin dolarlık banka soygunu ve
Avusturya ’da 1998’de Sisi Elması’nı çalmaktan yargılanıyordu. İşbirliği yaptığı
için yalnızca 8 yıl hapse çarptırıldı.
2007-11-09 05:56:39 Vatan
Dink suikastinde 2
askere dava
Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı , Agos Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Hrant Dink `in öldürülmesinde ihmalleri olduğu iddiasıyla 2
jandarma görevlisi hakkında "Görevi Kötüye Kullanmak "tan dava
açtı.
Trabzon `da
asker-polis çok sayıda görevli hakkında inceleme yapılmasına neden olan Dink
cinayetiyle ilgili iki asker haklarında dava açılan ilk resmi görevliler oldu.
İncelemeyi yürüten müfettişler, Trabzon eski Jandarma Komutanı Albay Ali Öz `ün
de aralarında bulunduğu 8 rütbeliden 4`ü için soruşturma istemiş, ancak Trabzon
Valiliği İl İdare Kurulu 4 kişiden 2`si için soruşturma izni vermiş, Trabzon
eski Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ve Reşat Altay `ın da aralarında bulunduğu 8
polis hakında da soruşturmaya gerek olmadığını kararlaştırmıştı.
Haklarında
Türk Ceza Kanunu `nun 257`nci maddesinin 2`nci fıkrası uyarınca Sulh Ceza
Mahkemesi `nde dava açılan Astsubay O. Ş. ve uzan Çavuş V. Ş. `nin Hrant Dink `e
yönelik suikast planından önceden haberdar olmalarına rağmen, ihmal
gösterdikleri ve görevlerinin gereğini yapmadıkları iddia ediliyor.
Temmuz
ayındaki tayinlerle Trabzon `dan ayrılan iki rütbelinin 6 aydan 2 yıla kadar
hapis istemiyle yargılanacakları davanın görüşülmesine önümüzdeki günlerde
başlanacak.
TRABZON (CİHAN )
2007-11-09 14:32:22 Yeni Şafak
Yargının görevi; özgürlükleri korumak
Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`den sonra Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de
kanunların özgürlükçü yorumlanmasını istedi.
Yargının, bireyin
özgürlüklerinin teminatı olduğuna dikkat çeken Şahin , savcı ve hakimlerin bu
görevini tam olarak yerine getirebilmesi için diğer devlet organlarının
müdahalesinin önlenmesi ve her türlü dış etkilere karşı bağımsızlığa
kavuşturulmasının zorunlu olduğunu söyledi. Şahin , bunun yanı sıra yargıçların
bilgi sahibi olmasını yargı bağımsızlığı kadar önemli gördüğünü bildirdi.
Ardından şu vizyonu çizdi: "Yeterli bilgiye sahip olmayan hukukçuların, değişen
toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek bir yargılamayı gerçekleştirmeleri mümkün
değildir. Ayrıca hukukçuların; yalnızca ihtilafları çözen kişiler olarak
görülmesi de doğru değildir. İyi bir hukukçu aynı zamanda dünyaya bakış açısı
itibarıyla topluma yön verecek, toplumu daha iyiye ve daha ileriye götürecek
nitelikte olmalıdır. Bunun da ancak nitelikli bir eğitimle sağlanabileceği kuşku
götürmez bir gerçektir." Şahin , dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu `nda, Adalet
Bakanlığı `nın 2008 yılı bütçesini anlattı. Komisyon üyelerinin sorularını da
cevaplandıran Şahin , TCK `nın 301. maddesinde nasıl bir düzenleme yapılacağı
konusunda alınmış bir karar olmadığını açıkladı. AB `nin bu konudaki tavrını
eleştiren Çiçek, "Maddeyi yeniden gözden geçirdiğimizi kendilerine ifade ettim.
Bu konuyla ilgili çalışmalarımızı aslında biliyorlar. Tabii bildikleri halde de
raporlara bunu yansıtıyorlar. AB süreciyle ilgili Türkiye `nin tek sorununun,
TCK `nın 301. maddesiymiş gibi ortaya çıkarılmasını da biraz hayretle
karşılıyorum. Sanki, 301. maddede değişiklik yapılırsa AB süreci konusunda
önümüzde hiçbir engel kalmayacak, her şey halledilmiş olacakmış gibi bir
yaklaşımda bulunuluyor." dedi.
AK Partili ve
CHPli vekiller tartıştı
Bu arada,
toplantıda söz alan AK Parti Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak`ın, "Yargı
içinde çürük elmalar var." yönündeki ifadesi tartışmaya yol açtı. Özbayrak,
"Sonu `-tay `la biten birçok mahkeme ve bunların içinde de yığınla daire...
Ancak, bu mahkemeler ne iş yapar, hangi davalara bakar, bunlara nasıl müracaat
edilir, ne tür hizmet sunarlar, doğrusu benim meçhulüm." diye konuştu.
Özbayrak`ın sözlerine CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin sert tepki gösterdi.
Ergin , Özbayrak`ı eleştirerek, sözlerini geri almasını istedi.
Bunun üzerine
tekrar söz alan Özbayrak, "Militanlar arasında nasıl konuşacağım?" ifadesini
kullandı. Bunun üzerine tekrar tartışma başladı. Tartışmaların uzaması üzerine
Komisyon Başkanı Sait Açba yemek arası verdi. Bazı AK Partili milletvekilleri
ile CHP `li milletvekilleri arasındaki tartışma yemek arasında da devam etti.
Araya diğer vekillerin girmesi ile tartışma büyümeden sona erdi . Komisyon
çalışmalarına verilen aradan sonra devam edildi.
2007-11-09 01:46:02 Zaman
Savcısını koruyamayan yargı bağımsız olur
mu?
Yargı bağımsızlığının konuşulduğu TBMM ’de Şemdinli Savcısının
görevden alınması damgasını vurdu. DTP ’li Hasip Kaplan , Şemdinli savcısı için
isyanlarda olduğunu ifade ederek, “Bir savcısını koruyamayan yargıya bağımsız
demek mümkün değildir” dedi.
TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu ’nda, Adalet Bakanlığı , Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay ve
Danıştay başkanlıklarının 2008 yılı bütçeleri ele alındı.
Bütçeyi sunan
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin , yargı bağımsızlığının önemine değindi. Şahin ,
“Yargının görevlerini gereği gibi yerine getirmesini sağlamak için diğer devlet
organlarının müdahalesini önlenmesi ve her türlü dış etkilere karşı bağımsızlığa
kavuşturulması zorunludur” dedi. Bağımsızlık ilkesinin tam anlamıyla niteliği,
muhtevası ve sınırlarının ne olduğu, üzerinde tartışılan konu olarak süre
geldiğine dikkat çeken Şahin , “Yargı bağımsızlığı Adalet Bakanı ile
müsteşarının Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ’nda bulunmasına indirgenmiştir”
şeklinde konuştu.
Yargının
bağımsızlığı konusunda endişeleri olduğunu belirten DTP Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan , Şemdinli İddianamesi sebebiyle görevden alınan Ferhat Sarıkaya
’yı gündeme getirdi. “Şemdinli savcısı için hâlâ isyanlardayım” diyen Kaplan ,
“Savcıyı niçin kurban ettik? Bir savcısını bile koruyamayan yargıya bağımsız
demek mümkün değildir. O savcı bugün nasıl geçiniyor doğrusu merak ediyorum”
şeklinde konuştu.
HSYK ’dan
Adalet Bakanı ve Müsteşarının ayrılmasının yetmeyeceğini vurgulayan DSP ’li
Harun Öztürk “hakim ve savcıların nicelik ve niteliğinin arttırılması
gerektiğini” hatırlatırken, CHP ’li Mustafa Özyürek de demokratik ülkelerde HSYK
üyelerinin Meclis tarafından seçilmesine karşılık “Türkiye ’deki partizanca
tutumdan dolayı” aynı uygulamanın gerçekleşmemesi gerektiğini iddia
etti.
Kemal BENEK
/ ANKARA
09.11.2007
2007-11-09 08:51:24 Yeni Asya
Ankara, AİHM için yargıç arıyor
Türkiye`nin Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi`ne (AİHM) göndereceği yeni yargıçla ilgili belirsizlik devam
ediyor.
Hazırladığı 3 kişilik aday listesi, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi tarafından `meslekî seviye farkı` gerekçe gösterilerek
reddedilen Ankara , önümüzdeki hafta içinde yeni bir liste oluşturacak. Yeni
liste Strasbourg `a gönderilmezse `tarafsızlığını yitirdiği` belirtilen mevcut
Türk yargıç Rıza Türmen `in görev süresi en az nisan ayına kadar uzayacak.
Hükümet daha önce Türmen `in yerine Prof. Dr. Ruşen Ergeç (Brüksel Bağımsız
Üniversitesi ), Prof. Dr. Mustafa Erdoğan (Hacettepe Üniversitesi ) ve Prof. Dr.
Arzu Oğuz `u (Ankara Üniversitesi ) aday
göstermişti.
Ancak,
yargıçları seçmek için AKPM bünyesinde kurulan alt komisyon, ekim başında
yaptığı toplantıda adaylar arasındaki "mesleki yeterlilik" farkını gerekçe
göstererek listeyi Ankara `ya geri gönderdi. Listeyi geri çeviren komisyonda yer
alan CHP eski milletvekili Abdülkadir Ateş , Ruşen Ergeç `in tüm ülkelerin
gösterdiği adaylar arasında en yetkin isimlerden biri olduğunu belirtiyor.
Ancak, Prof. Erdoğan ve Prof. Oğuz `un yabancı dil bilgilerinin yetersiz olması
ve hükümetin yargıçları belirleme sürecinde şeffaflık ilkesini gözetmemesi
gerekçesiyle listenin reddedildiği savunuluyor. AİHM kulislerinde gözler yeniden
önümüzdeki günlerde yeni bir yargıç aday listesi hazırlaması beklenen Ankara `ya
döndü. Ocak ayında yapılacak AKPM Genel Kurulu `nda yeni adayları
değerlendirecek AKPM komisyonunun da tavrı merakla bekleniyor. Yargıçları seçen
heyette bulunan AKPM milletvekilleri, yargıç seçiminde genellikle ülkelerin bir
adayı ön plana çıkaran listeler hazırladığını belirtiyor. İsmini açıklamak
istemeyen bir komisyon üyesi, Zaman`a yaptığı açıklamada, "Genellikle ülkeler
ikinci ve üçüncü sıradaki adayları yer doldurmak için koyabiliyor. Ancak, biz
rolünün daha da artmasını istiyoruz. AKPM , sadece üye ülkelerin istediği
yargıçları seçerek noter rolü oynamak istemiyor." dedi.
Ankara `nın
önümüzdeki hafta içinde yeni bir yargıç aday listesi göndermemesi halinde mevcut
Türk yargıç Türmen `in halihazırda ocak ayına kadar uzayan görev süresi 4 ay
daha uzayacak. Düşük bir ihtimal olarak görülse de, Rusya `nın yargıçların görev
süresini uzatacak 14. Protokol`ü imzalaması halinde Türmen `in görev süresi 2
yıl daha uzayabilir. AİHM `de reform öngören 14. Protokol, iki yıldır Rusya
tarafından imzalanmadığı için görev süresi 2009`a kadar sürmesi gereken mevcut
20 yargıcın erken ayrılması gündeme gelmişti. Şimdiye kadar 13 ülkenin sunduğu
yargıç listesi onaylanırken, Türkiye dahil 8 ülkenin listesi geri
çevrildi.
Türmen , artık
tarafsız değil
Bu arada AİHM
kulislerinde, yeni hazırlanan listede yer almadığı için Türk basınına verdiği
mülakatlarda AK Parti hükümetine tepki gösteren Rıza Türmen `in tarafsızlığını
yitirdiği konuşuluyor. Türmen `in, medya aracılığıyla Türk hükümetine tavır
alması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi `nin 6. maddesiyle korunan
"yargıçların tarafsızlığı ve nesnelliği" ilkesini çiğnediği kaydediliyor. Türmen
, kamuoyuna başörtüsü yasağı davası olarak bilinen Leyla Şahin kararındaki tavrı
nedeniyle listeden çıkarıldığını savunmuştu. AİHM Başkanı Jean Paul Costa da,
geçen nisandaki Ankara ziyaretinde Türk hükümetinin Rıza Türmen `i görevden alma
kararını "talihsiz bir karar" sözleriyle eleştirmişti. Avrupa Konseyi `ndeki
Türk diplomatik çevreler, Costa `nın Türkiye `nin egemenlik hakkına giren bir
konuyla ilgili medyaya görüş bildirmesinin "diplomatik nezaketsizlik" olduğunu
belirtmişti.
2007-11-09 01:46:01 Zaman
Sigaraya ev hapsi yolda
Sigara yasağının kapsamı genişliyor.
Adalet Komisyonu"nda benimsenen değişiklik teklifine göre taksiler, oteller,
okul ve cami bahçelerinin yanı sıra stadlarda da sigara
içilemeyecek
TBMM Adalet Komisyonu "nda, geçen dönemden kadük
kaldığı için yenilenen ve sigara içme yasağının kapsamını genişleten kanun
teklifi aynen benimsendi. Buna göre, bazı bölgelerde açık alanlarda bile sigara
içilemeyecek. AK Parti Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl "ün hazırladığı, "Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun "da değişiklik yapılması
hakkındaki kanun teklifinin önümüzdeki günlerde Genel Kurul "da ele alınması
bekleniyor. Taksilerde, otellerde, kahvehanelerde ve bazı açık alanlarda da
sigara içimini yasaklayan kanun teklifi özetle
şöyle:
Her türlü
eğitim, sağlık, ticaret , sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel
hukuk kişilerine ait olan binaların kapalı alanlarında sigara
yasaklanacak.
Taksiler
dahil, kara, deniz , hava yolu toplu taşıma araçlarında sigara
içilemeyecek.
OKUL VE CAMİ
BAHÇELERİ YASAK
Okul öncesi
eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim
kurumlarının, 18 yaşını doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet
binalarının, sağlık hizmetlerinin verildiği kurumların ve ibadethanelerin açık
alanlarında tütün ve tütün ürünleri tüketilemeyecek.
Otellerde,
tütün ürünleri tüketilemeyecek. Ancak özel bölümler tahsis edilecek.
STATLARDA DA
SINIRLAMA VAR
Açık havadaki
her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerlerde
tütün ürünleri kullanılamayacak. Teklif, statlarda sigara içilmesine de
sınırlama getiriyor. Ayrıca statların açık alanlarında sigara içilebilecek
bölümler oluşturulacak.
Tütün
ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamayacak.
Üretici
firmalar reklam yapamayacak.
Sigara yasağı
bulunan yerlerde sigara içenlere 50 YTL , sigara izmaritini ve paketini yere
atanlara 20 YTL ceza verilecek.
Firmalar yakın
markajda
SİGARA
yasağını genişleten yasa teklifi Komisyon"da kabul edilirken, firmalar da
devreye girdi. Yasakları sert bulan üreticiler, milletvekillerini sıkı markaja
aldı. Philip Morris Sabancı da bunlardan biri. Milletvekillerine mektup gönderen
şirket yönetimi, yasağın genişletilmesine karşı çıkarak, Anayasa Mahkemesi "nde
iptal edilebileceği bildirildi. "Okul ve sağlık Kurumları tamam ama açık hava
merkezleri yasak dışı tutulsun" dendi.
2007-11-09 07:57:00 Star
Y A Z A R L A R
Emin Pazarcı
Adliyeyi fareler
basınca
09.Kasım .2007
Aslında uzaktan bakıldığında çok da rahatsız edici değiller. Kendi hallerinde koşuşturup duruyorlar. Birbirlerini kovalayıp, oyunlar oynuyorlar.
Her geçen gün sayıları biraz
daha artıyor. Kimse onlara dokunmadığı için keyiflerine diyecek yok. Adeta özel
bir koruma alanı içinde yaşıyor gibiler. İnsanlardan herhangi bir zarar
görmediklerinden gizlenme ihtiyacı da hissetmiyorlar.
Olağanüstü keyifli ve
mutlular!.. Çöp poşetlerinin arasında günlerini gün ediyorlar. Biraz dikkatlice
baktığınızda, onlarcası ile göz göze geliyorsunuz. Durum bu olunca, asıl
sayılarının yüzlerce olduğunu söylemek için müneccim olmaya gerek
yok.
Ankara Adliyesi `ndeki
farelerden söz ediyorum. Alt katlardaki pencerelerden çöplüklere doğru
baktığınızda bir fare ordusuyla karşılaşıyorsunuz. İrileri neredeyse bir kedi
büyüklüğünde. Yiyip içiyor ve obezite sınırlarında dolaşıyorlar. Yavruları ile
birlikte mutlu ve mesut bir hayat yaşıyorlar. Ankara Adliyesi `ni yönetenlere
şükran borçlular. Yıllardır çevrede fare kolonileri oluşmasına göz yuman Adliye
yöneticileri, belli ki onları çok seviyor.
* * *
Ankara Adliyesi `ndeki
hayvan sevgisi sadece farelerle sınırlı değil... Bir hâkim dostum
anlattı:
- Bir gün mübaşir yanıma
gelip, "Hâkim bey duruşma salonunda kanarya besleyebilir miyim?" diye sordu.
Hâkim Bey , "Ben hayvanları severim" dedi:
- Bu yüzden "olur" cevabı
verdim. Sonradan öğrendim ki, bizim mübaşir onları çoğaltıp, yavrularını
satıyormuş. Devlet memurunun hali malum. Böylece kendisine ek gelir elde
ediyormuş. Duruşma salonunda kanarya besleme faaliyeti uzun süre devam edip
gitmiş. Hâkim Bey , kuş sesleri arasında duruşma yapmanın hazzını duyuyormuş.
Mübaşir de kanaryaları çoğaltıp, evine ek gelir götürmenin zevkiyle yaşıyormuş.
Bu mutluluk uzun sürmemiş...
Bir gece Ankara Adliyesi
`nde büyük bir katliam yaşanmış. Hâkim Bey , sabah duruşma salonuna girdiğinde,
yere devrilmiş ve parçalanmış kafesler ile kanarya tüyleriyle karşılaşmış. Olay
yeri incelemesi sonucunda, bir fare ordusunun içeri girip, kanaryaları mideye
indirdikleri ortaya çıkmış.
Ankara Adliyesi `nin ikinci
katında gerçekleşen bu vahim olay, "farelerin kanarya katliamı" olarak zabıtlara
geçmiş!
* * *
Demek ki, Ankara Adliyesi
`ne yolu düşen pek çok insanın karşılaştığı o görüntülerin fazlası da varmış.
Fareler, Adliye yönetiminin kendilerine gösterdiği iyi niyeti istismar etmeye
başlamışlar. Çöplükler dar gelmiş, katlara çıkmışlar. Duruşma salonlarını
basmışlar.
Asılı kafesleri aşağı
indirip, kanaryaları katlettiklerine göre, varın dosyaların halini siz düşünün!
Dışarıdaki o görüntü, Adliye içine de yansımışsa, eyvah ki ne eyvah! Böyle
giderse, mahkemelerin raflarında yakında dosya kalmayacak.
Hâkimler , "Yaz kızım"
diyecekler:
- Dava dosyasının fareler
tarafından kemirilip, yok edildiği anlaşılmış olup, elde delil kalmadığı için
sanığın beraatine...
Adliye yönetiminin bu hayvan
sevgisi pahalıyla mal olacak!
* * *
Şimdi bırakalım hayvan
sevgisini biraz da insanlara bakalım... Ankara Adliyesi `nde tuvalet yok biliyor
musunuz? Paralı tuvaletleri işleten mahkumlar, saat 12:00`de yemeğe çıkıp, 1,5-2
saat sonra geliyorlar. O süre içinde duruşmanız var ve def -i hacetiniz
gelmişse, haliniz harap.
Hâkim karşısında kıvrana
kıvrana derdinizi anlatmak zorundasınız! Adliyede geçenlerde yaşanan 4. kattaki
su baskını gibi olaylardan hiç bahsetmiyorum. Diyorum ki...
Türkiye Cumhuriyeti Başkenti
`nin adliyesinde farelere kol kanat gerenler, biraz da insanlarla ilgilenseler
fena olmayacak!
2007-11-09 00:35:10 Bugün
HÜSEYİN GÜLERCE
Demokrasiye direnç, parola 301...
Avrupa Birliği`ne üyelik sürecindeki
ülkeler için her yıl yayınlanan İlerleme Raporu üç gün önce açıklandı. Bu,
Avrupa Komisyonu`nun Türkiye için yayınladığı 10. rapor.
Türkiye 50
yıldır AB `ye üye olmak istiyor. Hükümetler değişmiş, başbakanlar değişmiş,
hatta darbe dönemleri olmuş ama bu üyelik talebimiz, kararlılığımız hiç
değişmemiş. Şimdi bazı emekli Genelkurmay başkanlarımız "AB bizi bölmek istiyor"
dese de görevde iken bunu hiç dile getirmemişler. En son DSP , MHP ve ANAP `ın
ortağı olduğu koalisyon hükümeti döneminde, AB üyeliğinin Türkiye `nin "devlet
politikası" olduğu bir daha ilan edilmiş ve bu üyelik için idam cezası
kaldırılmıştır. Yani AB `ye tam üyelik, bizim siyasî irademiz. Uluslararası
yarıştan kopmama, çağdaş medeniyet standartlarını yakalama, daha özgür, daha
güvenli, daha müreffeh bir ülke olmak için yaptığımız şuurlu bir
tercih.
İlerleme Raporu `nu
hazırlayan bürokratlar, Kopenhag ve Maastrich kriterlerini, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi `ni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını, bizim haberdar
olduğumuz, kabul ettiğimiz kriterleri esas aldılar. Buna rağmen raporda yer alan
bazı tespitler kimilerini rahatsız ediyor. Bunlar, özellikle özgürlüklerin
genişletilmesi, sivil iradenin esas alınması, yargının ve askerî bürokrasinin
direncinin artık sona ermesi yönündeki ifadeler. Mesela raporda şöyle
deniliyor:
"Yargının bağımsızlığı ve
tarafsızlığına dair endişeler sürüyor. Yargı reformunda daha fazla ilerleme
gerekiyor.
"Gazeteci, aydın ve şiddet
taraftarı olmayan insan hakları eylemcilerine açılan davalar 2007`de arttı. Bu
da oto sansüre yol açtı. 301 ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer maddeler,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM `nin ilgili yasasıyla uyumlu hale
getirilmeli.
"Silahlı Kuvvetler siyasal
ağırlık koymayı sürdürdü. Silahlı Kuvvetler `in üst düzey mensupları, Kıbrıs ,
laiklik, Kürt sorunu gibi iç ve dış politika sorunlarına dair açık yorumlarını
artırdı.
"Genelkurmay , hükümetin
açıklamalarına veya kararlarına açıkça tepki gösterdi."
"Genelkurmay , Nisan
2007`deki cumhurbaşkanı seçimine doğrudan müdahale etti."
Avrupa Komisyonu `nun
genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn , Türk Ceza Kanunu `nun 301. maddesi
değiştirilmediği takdirde müzakere sürecinin tamamlanamayacağını açıkça
söylüyor.
Ne var bu 4 paragraflık
maddede ve AB üyeliğimiz için neden bu kadar önemli? Şu var:
"Türklüğü, Cumhuriyeti veya
TBMM `ni..Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti `ni, devletin yargı organlarını, askerî
veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan altı aydan üç yıla.. iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
"Eleştiri amacıyla yapılan
düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.."
İlk okuduğunuzda tepkiniz ne
oluyor? "Ne yani kanunda sayılan değerlerimizi ve kurumlarımızı aşağılamak
serbest mi olsun?" Buna hiçbirimiz "evet olsun" diyemeyiz . Pekiyi o zaman neden
bu itiraz?
Şundan: Bundan önce
kaldırılan 163 ve 141, 142 ve bunlara benzer hâlâ yürürlükte olan bazı
maddelerin uygulamaları, fikir ve ifade hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyeti
üzerinde tam bir engelleme olarak işledi, işliyor ... Binlerce insan baskı ve
işkence gördü, sindirildi, hapislere atıldı, acı çekti.
Yani problem yazılı
kurallarda, metinlerde değil. Onların yorumlanması ve uygulamasında... "Eleştiri
mi, değil mi?" buna karar verecek zihniyet önemli. O zaman yapılması gereken;
yazılı kuralları, demokratikleşmeye direnen zihniyetin istediği yere çekmesini
önlemektir.
Üzülmemiz gereken nokta ise;
doğru olanı, bize yakışanı yapmak için hep başkalarının taleplerinden sonra
harekete geçmemiz...
2007-11-09 01:45:59
Zaman
Canım Babam Hasan ÖZDERIN 'in Aziz Hatırasına, ( 13 Aralık 2004 - Söz Eylemini Yitirdi...)
|
OZDERIN, M. |