06 KASIM 2007 SALI GUNLU GAZETELERDEN BASINDA YARGI HABERLERI |
OZDERIN,M. |
msn: ozd...@hotmail.com +90 533 5445522 +90 555 5581289 |
MEVZUAT YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ BAKANLAR KURULU
KARARI 2007/12710 Bazı Mahalli İdare
Birliklerinin Kurulmasına İzin Verilmesi Hakkında
Karar CUMHURBAŞKANLIĞINA VEKÂLET ETME
İŞLEMİ BAKANLIKLARA VEKÂLET ETME
İŞLEMİ — Devlet
Bakanı Kürşad TÜZMEN’e, Devlet Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU’nun Vekâlet
Etmesine Dair Tezkere — Devlet
Bakanı Nimet ÇUBUKÇU’ya, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in Vekâlet
Etmesine Dair Tezkere — Sanayi ve
Ticaret Bakanlığına, Adalet Bakanı Mehmet Ali ŞAHİN’in Vekâlet Etmesine
Dair Tezkere — Çevre ve
Orman Bakanlığına, Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM’ın Vekâlet Etmesine
Dair Tezkere YÖNETMELİKLER — Evde Bakım
Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik — Mersin
Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim ve Sınav
Yönetmeliği TEBLİĞ
6 Kasım 2007
Tarihli ve 26692 Sayılı Resmî Gazete
Ve bir Türk daha
vatanını terk etti
İhsan Yılmaz `ın
haberi
Suikasta kurban giden gazeteci Hrant Dink `in oğlu Arat Dink , tehdit
mesajlarının bitmek bilmemesi, TCK `nın 301. maddesinden de ceza almasının
ardından Belçika `ya yerleşti. Dink , Agos gazetesindeki görevini de
bıraktı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink `in oğlu Arat Dink ,
hakkındaki mahkûmiyet kararı ve ailesine yönelik tehditler devam edince Türkiye
`den ayrılma kararı aldı. Eşi ve iki çocuğuyla Brüksel `e yerleşen Arat Dink `in
adı, "Sorumlu Yazı İşleri Müdürü " olarak görev yaptığı Agos gazetesinin
künyesinden de çıkarıldı . Dink ailesi, Arat Dink `in Türkiye `den ayrılık
kararının geçici olduğunu söyledi.
Suikast sonucu öldürülen Hrant Dink , "Ruh halimin güvercin
tedirginliği" başlıklı yazısında, Türkiye `de kalıp yaşamak arzusunda
olduklarını dile getirdikten sonra, "Dilerim, böylesi bir terk edişi hiç ama hiç
yaşamak mecburiyetinde kalmayız" temennisinde bulunuyordu.
Bu yazıdan kısa süre sonra Dink suikasta uğradı. Rakel Dink cenaze
töreninde yaptığı konuşmada, "Sevdiklerinden ayrıldın. Çocuklarından ayrıldın,
torunlarından ayrıldın. Kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın sevgilim!" diye
eşine sesleniyordu. Dink ailesinin sıkı sıkıya bağlı olduğu Türkiye `de yaşama
isteği tehditler nedeniyle sona erdi .
Ceza alması da etkili oldu
Dink cinayetinin ardından özellikle e-posta yoluyla Arat Dink `e ve
ailesine tehdit mesajları gelmeye devam etti. Bu tehdit mailleriyle ilgili
soruşturmalar yapıldı. Tehditler devam ederken, "Agos Gazetesi Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü " olan Arat Dink ile imtiyaz sahibi Serkis Seropyan , Dink `in
ölümünden önce Reuters `a verdiği demeç nedeniyle yargılandıkları davada 1`er
yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
TCK `nın 301. maddesine göre, "Türklüğü aşağıladıkları" gerekçesiyle
mahkûm olan Dink ve Seropyan `ın cezası, sabıkaları olmaması dikkate alınarak
ertelendi. Dava temyiz aşamasında.
Aile büyükleri, Agos `un "sorumlu yazı İşleri müdürü" olması
nedeniyle sürekli dava tehditi altında olan Arat Dink `in yurtdışına
yerleşmesini istedi. Arat Dink `in Brüksel `deki doktor ablası Delal Dink de
kardeşinin yanına gelmesi konusunda ısrarcı oldu. Uzun süre direnen Arat Dink ,
gözyaşları içinde eşi Karolin ve iki çocuğuyla gitme kararı verdi. Brüksel `de
bir eve yerleşen Arat Dink ve ailesi şu anda Belçika `da bulunuyor. Arat Dink
`in bugün İstanbul `a döneceği ve eksik kalan hukuki işlemleri tamamlayacağı
öğrenildi.
Dink , Agos `taki görevinden de ayrıldı. "Sorumlu Yazı İşleri
Müdürlüğü " görevine Aris Nalcı getirildi. Dink ailesi ise bu gidişin bir
süreliğine olduğunu, tamamen Türkiye `den ayrılmanın söz konusu olmadığını
bildirdi.
(Milliyet )
2007-11-06 11:02:37 Haber7
Bakan Şahin"e protestoya polisten sert
müdahale
soL (Ankara ) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi "nin
82"nci kuruluş yıldönümü nedeniyle Cebeci Kampusu "na gelen Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahin "i protesto eden öğrenciler, hem Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB) hem de
çevik kuvvetin sert saldırısına uğradı. Çevik kuvvetin okulun içerisinde girdiği
olaylarda yaka paça ve son derece sert bir müdahale eşliğinde yaklaşık 10
öğrenci gözaltına alındı. "Onlar herhalde görevlerini yaptılar ama bu görevlerin
mutlaka hukuk kuralları içerisinde yapılması gerekir. Hukuk kurallarını zorlayan
bir muamele oldu mu, bilmiyorum" diyen Bakan Şahin , "yasalara aykırı bir durum
varsa" Emniyet Müdürü ve ilgili savcıyla görüşeceğini de açıkladı. Öte yandan
Hukuk Fakültesi Dekanı Metin Feyzioğlu "nun, "can güvenliği nedeniyle polise
haber verildiği" sözleri, "Öğrenciler katil mi" sorusunu akıllara
getirdi.
Polis kampusun önüne yığınak yaptı
Bakan Şahin ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç başta olmak
üzere yüksek yargı organları başkanları Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi "nin
82"nci kuruluş yıldönümü nedeniyle fakültenin bulunduğu Cebeci Kampusu "na
geldi. 6 Kasım YÖK"ün kuruluş yıldönümünün yanı sıra polis, söz konusu törenden
dolayı da kampusun önü ve girişine tam anlamıyla yığınak yaptı. Pek çok çevik
kuvvet otobüsü, gözaltı aracı ve panzerlerle okulun önünde bekleyen çevik
kuvvet, kampusun girişini de tuttu. Bu arada tören nedeniyle okula sadece Bakan
Şahin "in değil, kimi komutanların da geldiği gözlemlendi.
Öğrencilere hem ÖGB hem polis saldırdı
Hukuk Fakültesi "nde gerçekleştirilen tören, bir müzik grubunun
10"uncu Yıl Marşı "nı söylemesiyle başladı. Şahin `in konuşmasında önce salon
dışında bulunan kimi öğrenciler "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler
bizimle özgürleşecek" şeklinde slogan atarken, Şahin "in konuşması sırasında
kimi öğrenciler kendisini ve AKP hükümetini protesto etmek istedi. Öğrenci,
tepkisini yüksek sesle ifade etmek istemesinin ardında salonda bulunan sivil
polisler ve ÖGB"ler tarafından son derece sert bir biçimde ve yaka paça salon
dışarısında çıkarılmak istendi. Buna tepki gösteren bir grup da yine polis
tarafından sert bir biçimde dışarı çıkartıldı.
Şahin : Onlar herhalde görevlerini yaptılar
Öğrencilerin dışına çıkartılmasının ardından okul içerisine girmiş
olan onlarca çevik kuvvet öğrencilerin üzerine saldırdı. "Sakin olun" dedikten
sonra, gürültüyü bastırmak için yüksek sesle konuşmasına devam eden Şahin ,
törenden sonra bir gazetecinin "Polisin müdahalesi biraz sert oldu" sözleri
üzerine, dışarıda olanları takip edemediğini ifade etti. Şahin , ÖGB"lerin ve
polisin talimatı kendisinden almadığını dile getirerek, "Onlar herhalde
görevlerini yaptılar, ama bu görevlerin mutlaka hukuk kuralları içerisinde
yapılması gerekir. Hukuk kurallarını zorlayan bir muamele oldu mu bilmiyorum"
dedi.
Şahin , "Ben o tür sözlerden, bağırmalardan rahatsız olacak biri
değilim" demesine karşın, öğrencilere saldırılırken herhangi bir müdahalede
bulunmadı.
Dekan: Can güvenliği nedeniyle polise haber verildi
Rektör Aras , "okuldaki bazı öğrencilerin güvenliklerinin sağlanması
için" talepte bulunduklarını, okula polisin bu kapsamda alındığını ifade
ederken, Dekan Prof . Feyzioğlu "törene üst düzey katılım olduğu için can
güvenliği nedeniyle polise haber verildiğini" açıklaması, "Öğrenciler katil mi"
sorusunu akıllara getirdi.
2007-11-06 11:14:41 soL
İşte YÖK’ün üniversitesi
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, Anayasa Mahkemesi Başkanı
başta olmak üzere yüksek yargı organları başkanları ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin’in de katıldığı 82. kuruluş yıldönümü törenlerinde polisin öğrencilere
yönelik saldırısı damgasını vurdu.
Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi ’nin, Anayasa Mahkemesi Başkanı başta olmak üzere yüksek yargı
organları başkanları ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ’in de katıldığı 82.
kuruluş yıldönümü törenlerinde polisin öğrencilere yönelik saldırısı damgasını
vurdu.
Toplantı öncesi Rektörlk tarafından ‘güvenlik’ gerekçesiyle okula
çağrılan polisler bakanın protesto edilmesi üzerine öğrencileri salon dışına
çıkararak tartakladı. 5 öğrenci gözaltına alındı.
Sivil polisler dışarı çıkardı
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ’in konuşmaya başlamasından önce salon
dışında bulunan öğrencilerin “YÖK kalkacak, polis çıkacak”, “Üniversiteler
bizimdir, bizimle özgürleşecek” şeklinde slogan attılar. Salondaki bir öğrenci
de Adalet Bakanlığı ’na tepki gösterdi. Bunun üzerine salonda bulunan sivil
polisler öğrenciyi ağzını kapatarak dışarı çıkardı. Polise tepki gösteren
öğrenciler de yine polis tarafından dışarı çıkarıldı.
Öğrencilerin salon dışına çıkarılmasıyla kapıda bekleyen çevik kuvvet
ekipleri ve öğrenciler arasında arbede yaşandı. Olayda 5 öğrenci gözaltına
alındı. Bu sırada salonda bulunan bazı öğrenciler de dışarı çıktı.
Okuldaki emniyet mensuplarının talimatı kendisinden almadıklarını
belirten Şahin , “Onlar herhalde görevlerini yaptılar ama bu görevlerin mutlaka
hukuk kuralları içerisinde yapılması gerekir. Hukuk kurallarını zorlayan bir
muamele oldu mu bilmiyorum” diye konuştu.
Okula neden polis çağırıldı?
Rektör Prof . Dr. Nusret Aras da, okuldaki bazı öğrencilerin
güvenliklerinin sağlanması için talepte bulunduklarını, okula polisin bu
kapsamda alındığını söylerken, Dekan Prof . Metin Feyzioğlu “törene üst düzey
katılım olduğu için can güvenliği nedeniyle polise haber verildiğini” bildirdi.
(Ankara /EVRENSEL )
2007-11-06 10:50:28 Evrensel
Adalet bakanına bak
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 8
askerin teslim edilmesiyle ilgili, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir mensubu
böyle bir duruma düşmemeliydi.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin , 8
askerin teslim edilmesiyle ilgili, “Türk Silahlı Kuvvetleri ’nin hiçbir mensubu
böyle bir duruma düşmemeliydi. Dolayısıyla kendilerinin kurtulmuş olmasından
fazla bir sevinç duyamadığımı ifade etmek istiyorum”
dedi.
Şahin , Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ’nin 82. kuruluş yıl
dönümü töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Şahin şunları söyledi: “Öncelikle askerlerimizin, Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarının herhangi birinin ya da bir bölümünün bölücü terör
örgütünün eline geçmiş olmasından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak büyük
üzüntü duyduğumu belirtmeliyim. Türk Silahlı Kuvvetleri ’nin hiçbir mensubu
böyle bir duruma düşmemeliydi. Dolayısıyla kendilerinin kurtulmuş olmasından
fazla bir sevinç duyamadığımı ifade etmek istiyorum. Bu benim kişisel
değerlendirmemdir.” (HABER MERKEZİ )
2007-11-06 10:50:27 Evrensel
Şehit eşinden ABD`ye dava
İzmirli şehit Kara Pilot
Kıdemli Üsteğmen Bülent Öztürk `ün öğretmen eşi Deniz Öztürk , eşinin kullandığı
helikopterin ABD yapımı stinger füzesi tarafından düşürülmesini dikkate alarak
ABD aleyhine 100 bin dolarlık manevi tazminat davası açtı. Avukatı Tarcan Ülük
tarafından Ankara 10 Asliye Hukuk Mahkemesi `nde açılan dava sonrası kazanılacak
paranın Mehmetçik Vakfı `na bağışlanacağı
belirtildi.
10 yıl önce Kuzey Irak `ta düzenlenen "Çekiç" operasyonu sırasında
Kara Pilot Kıdemli Üsteğmen Bülent Öztürk , operasyonda kullandığı Süper Kobra
helikopterin teröristler tarafından stinger füzesiyle vurularak düşürülmesiyle
şehit olmuştu. Evli ve bir çocuk babası şehit Üsteğmen Bülent Öztürk `ün eşi
öğretmen Deniz Öztürk acısını dindirmek için füzeyi üreten ABD aleyhine dava
açmaya karar verdi. Öğretmen olduğu için konuşmayan Öztürk `ün yerine Avukatı
Tarcan Ülük bir açıklama yaparak açılan manevi tazminatın örnek olacağını
söyledi.
İHMAL OLDUĞU İÇİN DAVA AÇTIK
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi `ne başvuruyu yapan Avukat Tarcan Ülük
, "Helikopterin düşürülmesine neden olan füzenin ABD yapımı olduğunu belirledik.
Füzenin terör örğütünün eline geçmesinden dolayı pilotumuz şehit olmuştur. Şehit
pilotun eşi Deniz hanım, ABD menşeli füzenin sağlanmasından kastı olmasa dahi
ağır ihmali bulunduğunu düşündüğü için 100 bin dolarlık manevi tazminat davası
açtı. Bu dava örnek olacak bir pilot davasıdır" dedi.
Açılan davanın sonuçlanmasının ardından alınacak 100 bin doların
Mehmetçik Vakfı `na bağışlanacağını söyleyen Tarcan Ülük , sözlerine şöyle devam
etti: "Şehidimizin eşine, devlet tarafından maaş verilmekte ve bütün ihtiyaçları
karşılanmaktadır. Deniz hanımın açtığı davada elde edilecek para tamamen
Mehmetçik Vakfı `na bağışlanacaktır. Vakfın alacağı bir silah şehit ailesini
manevi olarak sevindirecektir."
İZMİR (İHA )
2007-11-06 13:18:11 Yeni Şafak
Tıpta yan dal uzmanlık sınavına iptal davası
Bir
doktor, "adayların yeterlilik koşulları araştırılmadan yapıldığını" ileri
sürerek, 20 Ekim 2007’de gerçekleştirilen Tıpta Yan Dal Uzmanlık Sınavı’nın
iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Ankara İdare Mahkemesi ’nde dava
açtı.
Talat Ayyıldız adlı doktor, Ankara İdare Mahkemesi ’ne sunduğu dava
dilekçesinde, Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı Yönetmeliği ’nde, sınava
girecek erkek adayların askerlikle ilgisinin bulunmaması şartının arandığına yer
verilerek, buna rağmen sınava başvuru sırasında erkek adaylardan askerlik
durumlarını gösterin belgelerin istenmediği ileri sürüldü.
Dilekçede, mevzuatın aradığı şartlara uygun olup olmadığına
bakılmaksızın tüm isteklilerin sınava kabul edildiği ve sınava giriş hakkı
olmayan erkek adayların sınava kabul edilmesiyle, sınava giriş engeli bulunmayan
adayların yan dal puanlarının önemli ölçüde sapmaya uğradığı ve bu adayların yan
dal uzmanlığa kabulü şansının hukuka aykırı bir şekilde ellerinden alındığını
savunuldu.
Doktor Talat Ayyıldız ’ın da dava konusu sınavdan 52.512 puan aldığı
belirtilen dilekçede, Ayyıldız ’ın atamaya hak kazandığı, ancak tercih durumuna
göre daha uygun bir hastaneye atama şansı varken, standart sapmanın etkisiyle bu
hakkını kaybettiği iddia edildi.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ’nin (ÖSYM ) sınav başvurusu
sırasında istenen belgeler arasına "askerlik terhis veya tecil veya askerlikle
ilişiksizlik belgesi"ni ekleyebileceğine işaret edilen dilekçede, bu yolla sınav
başarı ortalamasının doğru bir ölçümleme ile tespitinin sağlanabileceği öne
sürüldü.
Dilekçede, dava konusu işlemin adayların yeterlilik koşulları
araştırılmadan, hukuka aykırı şekilde yapıldığını iddia edilerek, sınavın iptali
ve yürütmesinin durdurulması talep edildi.
Tıpta uzmanlık yapan personelin bir başka uzmanlık alanında eğitim
yapmasına olanak sağlayan Tıpta Yan Dal Uzmanlık Sınavı, ÖSYM tarafından 20 Ekim
2007 tarihinde yapılmıştı.
2007-11-06 11:50:45 Milliyet
Danıştay"dan yasağa karşı özgürlük gerekçesi
Danıştay Kurulu, Başbakanlık"ın Hakkari olaylarıyla ilgili yayın
yasağıyla halkın bilgi edinme yollarını tümüyle kapatarak yetkisini aştığına
hükmetti; "Düşünce özgürlüğü, düşüncenin yayılması ve öğrenilmesi özgürlüğünü de
içerir dedi.
ANKARA - Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu "nun
Başbakanlık "ın 13. Daire"nin yayın yasağının yürütmesinin durdurulması kararına
yaptığı itirazın reddine ilişkin gerekçesi belli oldu. Kurul, Hakkari
saldırısının kamu düzenini ciddi şekilde bozacağını belirtti; ancak bu konudaki
yasağın hukuka uyması için, hem hükümetin yetkisini aşmaması, hem de yasağın
demokratik toplumun gereklerine ve ölçülülük ilkelerine uygun olması gerektiğini
vurguladı. Kurul kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına dayandırdı.HAKKARİ OLAYLARI ÜZERİNE YASAK
GETİRİLMİŞ
Hakkari "nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen saldırılarla ilgili
yayınların durdurulmasına ilişkin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı 23 Ekim
2007 tarihli kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay "da
dava açılmış; Danıştay 13. Dairesi, söz konusu kararın yürütmesini oy birliğiyle
durdurmuştu.
Davalı Başbakanlık , Danıştay 13. Dairesi"nin kararına itiraz ederek,
kararının kalldırılmasını istedi. Ancak Genel Kurul , bu istemi 1 Kasım "da 1"e
karşı 28 üyenin oyuyla reddetti.
ANAYASA "YA GÖRE TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ
Genel Kurul "un itirazın reddine ilişkin gerekçeli kararda, "dava
konusu işlemle getirilen yayın yasağının, Anayasa ile güvenceye bağlanan
düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve basın özgürlüğüyle bağlantısı nedeniyle
öncelikle bu yönüyle değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, Anayasa "nın 2.
maddesinde belirtilen "hukuk devleti tanımlamasına atıfta bulunuldu.
TEMEL HAKLAR ANCAK KANUNLA SINIRLANABİLİR
Anayasa "nın düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, basının hür
olduğu, sansür edilemeyeceği ve basın özgürlüğünün sınırlanmasında uygulanacak
kurallara ilişkin hükümlerinin anımsatıldığı kararda, Anayasa "nın 13.
maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasa "nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunda sınırlanabileceğinin öngörüldüğü belirtildi.
AİHM "E GÖRE MEŞRU BİR AMAÇ OLMALI
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi "nin (AİHS ) "ifade özgürlüğünü
düzenleyen 10. maddesine de atıfta bulunulan kararda, bu çerçevede, Anayasa "nın
AİHS "nin hükümleriyle AİHM kararlarının birlikte değerlendirilmesinden
düşünceyi açıklama özgürlüğüne getirilecek sınırlamanın yasa tarafından
öngörülmesi, meşru bir amaç taşıması demokratik toplum için zorunla olması ve
ölçülü kullanılması gerektiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
DÜŞÜNCE ÖZGÜRCE YAYILMALIDIR
Kararda, "Basın özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgürlüğünü tamamlayan
ve onun kullanılmasını sağlayan bir özgürlüktür. Düşünce özgürlüğü düşüncelerin
özgürce açıklanması yanında bunların yayılması ve öğrenilmesi özgürlüğünü de
içerir denildi.
İSTİSNAİ OLARAK MEŞRU MÜDAHALE
Kararda, dava konusu olayda Başbakan"a verilen ve Daire kararında da
belirtildiği gibi "istisnai nitelikte bulunan radyo ve televizyon yayınlarını
durdurma yetkisinin Anayasa "nın 13, 26, 28. maddelerine ve AİHS "in 10.
maddesine uygun olarak yasayla düzenlendiği, yasada bu yetkinin ancak Anayasa ve
AİHS "te düzenlenen ve meşru bir müdahale olarak kabul edilen kamu düzeni ve
kamu güvenliğine dayanılarak kullanılabileceğinin öngörüldüğünün anlaşıldığı
kaydedildi.
DEMOKRASİ VE ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİNE UYGUNLUK
Yayın yasağını öngören idari işlemlerin de yasaya dayalı olması,
yasada öngörülen amacı taşıması, amaç ile bu amaca varmak için öngörülen araç
arasında makul bir dengenin bulunmasının zorunlu olduğu kaydedilen kararda,
şöyle denildi:
"Bu bağlamda 21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari "nin Dağlıca bölgesinde
meydana gelen terörist saldırının kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına neden
olacak bir olay olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, yukarıda da
değinildiği üzere yayın yasağına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğunun kabul
edilebilmesi için yürütme organının bu konuda yasayla yetkilendirilmesi ve
olayda yasada öngörülen nedenlerin gerçekleşmiş olması yeterli olmamakta,
getirilen yasağın aynı zamanda demokratik toplumun gereklerine ve ölçülülük
ilkelerine uygun kullanılması gerekmektedir.
YASAĞIN KAPSAMI VE SINIRI BELİRSİZ
Radyo ve televizyon yayıncılığında eyayın" kavramı, radyo ve
televizyondan yayınlanan (haber, yorum, bilgilendirme, drama, reklam, karikatür,
ses, fotoğraf v.b.) ürünleri kapsamaktadır. Bu kapsamın genişliği dikkate
alındığında yayın yasağına ilişkin işlemlerde yasaklamanın hangi tür yayınları
kapsadığı ve sınırlarının açıkça belirtilmesi ve buna bağlı olarak da radyo ve
televizyon kuruluşlarının yasağın kapsamını öngörebilmelerinin sağlanması
zorunludur. Oysa dava konusu işlemde, durdurulan yayınların hangi tür yayınlar
olduğu hususu açıkça ortaya konulmamakta, işlem, yasağın kapsamı ve sınırları
konusunda bir belirsizlik içermektedir.
HALKIN BİLGİ EDİNMESİNİN YOLLARI KAPATILMIŞTIR
Bu itibarla, Anayasa ve yasaya göre yürütme organına istisnai olarak
kullanılmak üzere tanınan eyayınların yasaklanması" konusundaki yetkinin
sınırlarının aşıldığı, böylece halkın bir olay hakkında bilgi edinme hakkının
tüm yollarının kapatıldığı ve eölçülülük" ilkesinin ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
Karar katılmayan 11. Daire Üyesi Selçuk Hondu, yayın yasağının
yasayla öngörüldüğü, bu yasaya dayanılarak tesis edilen işlemin, olay, yer ve
tarih itibariyle sınırlarının belli olduğunun anlaşıldığını, itirazın kabul
edilmesi gerektiğini savundu .
Danıştay 13. Dairesi, dava konusu kararın iptal istemini daha sonra
esastan karara bağlayacak.
2007-11-06 16:58:40 NTV-MSNBC
Din ve
ifade özgürlüğü artmalı
Türkiye demokrasisinin AKP`yle orduyu karşı karşıya
getirdiği kaydedilen cumhurbaşkanlığı seçim süreci krizinden güçlenerek çıktığı
belirtiliyor. Avrupa Birliği Komisyonu`nun Türkiye İlerleme Raporu
açıklandı..İşte Rapor`dan ayrıntılar
Avrupa Birliği Komisyonu `nun
Türiye İlerleme Raporu açıklandı..
Türkiye `ye ilişkin ilerleme raporunda daha önceki ilerleme
raporlarından çok farklı ifadeler yer almıyor.
Raporda Türk Ceza Kanunu `nun 301. maddesi ve ifade özgürlüğüne
yönelik uyarılar öne çıkıyor.
Raporda ayrıca sivillerin ordu üzerinde kontrolü, Kürtler ve
gayrimüslimlerin haklarının korunması için daha çok ve kaydadğer adımlar atması
gerektiği belirtiliyor.
İlerleme raporuna göre, Türk hukuk sistemi ifade özgürlüğünü tam
olarak garanti altına almıyor.
Ayrıca, Ankara `nın Avrupa standartlarına uygun bir şekilde, Kürtler
gibi azınlıkları koruyarak kültürel çeşitliliği sağlama konusunda hiçbir
ilerleme kaydetmediği belirtiliyor.
Raporda, Türkiye demokrasisinin AKP `yle orduyu karşı karşıya
getirdiği kaydedilen cumhurbaşkanlığı seçim süreci krizinden güçlenerek çıktığı
belirtiliyor.
Bu noktadan itibaren Türkiyenin artık 2005`ten bu yana yavaşlayan
reform sürecine yeniden ivme kazandırması çağrısı yapılıyor.
Ordunun sivil denetim altında olması gerektiğinin de altı
çiziliyor.
Komisyon, Türkiye `ye komşularıyla iyi ilişkileri sürdürme çağrısında
bulunuyor, ancak Ankara `nın Kuzey Irak `a olası sınır ötesi operasyonundan
bahsedilmiyor.
Bu konuya raporun açıklanmasından sonra bir basın toplantısı
düzenleyen genişlemeden sorumlu komisyon yetkilisi Olli Rehn değindi.
Rehn , PKK `nın düzenlediği saldırıları kınarken, sorunun Türkiye ve
Irak arasında işbirliği yoluyla çözülmesi çağrısında bulundu.
301 değişsin ya da kalksın
Rehn , basın topantısında özellikle 301. maddeden hareketle
aakdemisyen ve gazetecilerin yargılanmasının kabul edilemez olduğunu belirtti ve
bu yasanın derhal değiştirilmesini ya da kaldırılmasını istedi.
Rehn , bu konuda adım atılmaması halinde insan hakları ve yargıyla
ilgili başlıkların müzakereye açılmayacağını söyledi.
Avrupa Birliği Kıbrıs `a limanların açılmaması dolayısıyla 35
başlıktan sekizini zaten askıya almıştı.
Rehn bununla birlikte AB `nin de sözünü tutarak yeni başlıkları
açması gerektiğini kaydetti.
Olli Rehn basın toplantısında ayrıca, Türkiye ile aynı zamanda
müzakerelere başlayan Hırvatistan ile sürecin büyük bir hızla ilerlemesinden
övgüyle söz etti.
Rehn , 2008 yılı sonuna dek Balkanların batısındaki tüm ülkelerle
üyelik yolunda ilk adım kabul edilen İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları imzalanmış
olacağını da açıkladı.
Rehn , Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ile işbirliği yapan
Sırbistan yönetimi ile anlaşmanın bu hafta imzalanacağını duyurdu.
Bir Avrupa Birliği yetkilisine göre ilerleme raporunun metni sert bir
dille kaleme alınmış.
Yetkiliye göre bu durum, Ankara `nın temel hakların geliştirilmesi
konusunda iki yıl üst üste pek bir şey yapmamasından kaynaklanıyor.
Birliğin etkili ülkelerinden Fransa `nın Cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy , Türkiye `ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık sunulması fikrini
savunuyor.
Avrupa Komisyonunun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Benita Ferrero
Waldner ise, Fransa `nın Akdeniz ülkelerinden birlik oluşturma teklifinin
Türkiye için AB adaylığının alternatifi olmadığını söyledi.
Lizbon `da AB ve Akdeniz Ülkeleri Bakanlar Toplantısına katılan
Ferrero Waldner , Reuters haber ajansına verdiği mülakatta Sarkozy tarafından
ortaya atılan Akdeniz Birliği fikriyle Türkiye `nin AB `ye girme planının
birbirinden farklı olduğunu kaydetti.
bbc
2007-11-06 17:25:45 Cafe Siyaset
Hipermarket yasası kuşa çevrilmesin
Esnaf ve
Sanatkarlar Derneği (ESDER ) Başkanı Mahmut Çelikus , hiper ve gros marketlerin
63 sektörün yok olmasına zemin hazırladığını savunarak, “Kadük hale getirilecek
Hipermarket Yasası ’nın kimseye faydası olmaz.
Korkumuz odur ki yasa, kuşa çevrilip çıkar” dedi. Hiper ve gros
marketlerin yol açtığı tahribatın, üretici, tedarikçi, esnaf ve sanatkar ile
tüketici boyutunun bulunduğunu vurgulayan Çelikus , “Dünyanın hiçbir ülkesinde
yasası olmadan bir market açılmaz. Ancak, ülkemizde burada büyük boşluk var.
Mutlaka bir düzenlemeye ihtiyaç var” dedi.
2007-11-06 02:37:47 Bugün
AB içinde `terörle
mücadele` hazırlıkları
AB Komisyonu, kapsamlı uçuş bilgilerinin derlenmesi ve
internet yasalarının sıkılaştırılması gibi önlemlerin yeraldığı `terörle
mücadele` paketi hazırlıyor. Böylece AB ile ABD aynı çizgide
olacak.
Plan uyarınca AB üyesi 27 ülkede, insanları terör
niteliğindeki faaliyetler için işe almak, eğitmek ve bu tür eylemleri
kışkırtmak, yasa dışı hale getirilecek.Avrupa Komisyonu , İngiltere `de, `daha
ağır cezalar verilecek belli bazı terör suçları` şeklinde bir sınıflandırma
bulunmamasını eleştiriyor.Komisyon, İngiltere `nin, beş yıl önce bu konuda
taahhüde girmesine rağmen, yasalarında gereken eşghüdümü sağlayamayan birçok
ülke arasında yeraldığına işaret ediyor.Avrupa Komisyonunun önlem paketinde
internetteki faaliyetlere özel vurgu yapılıyor.Şiddeti teşvik eden veya bomba
yapımını öğreten internet siteleri kurulması bir suç haline getiriliyor.Planda
uçakla yolculuk edenlere ilişkin bilgilerin toplanması da ağırlık kazanıyor. AB
üyesi ülkelere veya bu ülkelerden seyahat eden uçak yolcuları hakkında 19 ayrı
kişisel bilginin derlenmesi öngörülüyor.Bu bilgiler arasında yolcunun telefon
numarası, elektronik posta adresi, yaptığı ödemenin ayrıntıları da yeralıyor ve
bu bilgilerin 13 yıl boyunca dosyalanması planlanıyor.`Yolcu İsim Kaydı`
bilgilerinin toplanması ve saklanması planı, AB `yi, 11 Eylül saldırılarından
sonra benzer önlemler alan ABD `deki uygulamalara yaklaştırıyor.Avrupa Komisyonu
`nun Adalet işlerinden sorumlu bakanı Franco Frattini tarafından hazırlanan
önlemler, AB üyesi ülkeler arasında yapılan uçak yolculukları
kapsamayacak.Avrupa Komisyonunun planını eleştirenler, bu önlemlerin kişisel
özgürlükleri çiğneyeceği ve gereksiz düzeyde bir izleme/gözetleme faaliyeti
başlatacağı kaygısını dile getiriyorlar.Sözkonusu planın yasalaşabilmesi için
tüm AB üyelerince onaylanması gerekiyor.
2007-11-06 11:00:55 BBC Türk
Zorunlu müdafilik ücretlerinin
vergilendirilmesi
Ceza Muhakemeleri Yasası `nın 150/1`inci maddesi
uyarınca "şüpheli veya sanık, müdafi yani avukat seçebilecek durumda olmadığını
beyan ederse, istemi halinde kendisine bir müdafi (avukat)
görevlendirilir."
Yasal düzenleme gereği olarak "Şüpheli veya sanık onsekiz yaşını
doldurmamış ya da sağır veya dilsiz" veyahut da "kendisini savunamayacak
derecede malul olur ve bir müdafi de bulamazsa istemi aranmaksızın" kendisine
bir müdafi görevlendirilir.
Diğer yandan üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren
suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturma aşamasında mutlaka müdafiinin
(avukatının) bulunması gerekmektedir.
Cezam Muhakemesi Yasası gereğince soruşturma ve kovuşturma
makamlarının istemi üzerine, bu bağlamda müdafii (avukatı) bulunmayanlara
müdafii görevlendirilir.
"Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerinin
Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin
Yönetmeliği "n 5/1 maddesi uyarınca şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafii
seçmesi istenir. Müdafii seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse,
görevlendirilecek müdafie yapılacak ödemelerin yargılama giderlerinden
sayılacağı ve mahkumiyet halinde kendisinden (bu bedelin) tahsil edileceği
hususu hatırlatılarak talep ettiği taktirde, barodan bir müdafi (avukat)
görevlendirilmesi istenir.
Vekili bulunmayan mağdur, şikayetçi ve katılanın istemi halinde de
barodan vekil görevlendirilmesi istenebilir.
Müdafi veya vekil görevlendirilmesi; soruşturma evresinde ifadeyi
alan merci veya sorguyu yapan hakim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından
barodan talep edilmektedir.
Ceza Muhakemeleri Yasası uyarınca baro tarafından görevlendirilen
müdafi veya vekile Avukatlık Ücret Tarifesi`nden ayrık olarak hazırlanması
öngörülen "Ceza Muhakemeleri Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi Vekillere
Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife" gereğince ödenecek meblağ Adalet Bakanlığı
bütçesinden bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanmaktadır." Bu bağlamda müdafi
veya vekilin görevi gereğince yaptığı zorunlu yol giderleri de ayrıca
ödenmektedir.
Ancak, bu bağlamda zorunlu müdafilere (avukatlara) bu hizmetleri
karşılığı yapılan ödemeler vergi uygulaması açısından zaman içersinde duraksama
yaratmıştır.
Ağırlıklı bir görüşe göre Ceza Muhakemesi Yasası `na göre "barolar
tarafından görevlendirilen ve yukarıda belirtilen yönetmelik hükümleri
çerçevesinde ödenmesi zorunlu olan Avukatlık Hizmeti bedelleri, baro tarafından
görevlendirilen avukatın verdiği hizmetin karşılığı ve müvekkil adına yapılan
ödemeler "Serbest Meslek Kazancı " niteliğindedir.
Buna göre, baro tarafından görevlendirilen avukatlara zorunlu
avukatlık hizmeti nedeniyle yapılan ödemelerin serbest meslek kazancı kabul
edilerek, ödemelerden Gelir Vergisi Yasası `nın 94`üncü maddesinin 2/b bendi
uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen yüzde 20 oranında gelir vergisi
kesintisi yapılması gerekmektedir. (Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi
Başakanlığı`nın 27.02.2007 gün ve 16949 sayılı özelgesi mevcuttur.)
Ancak bazı hallerde zorunlu avukatlık hizmeti vermesi konusunda
serbest meslek faliyeti yanında ücretli olarak avukatlık hizmeti veren
avukatların da görevlendirildiği gözlenmektedir. Böyle bir durumda kendisi
ücretli çalışan bir avukata zorunlu müdafilik görevinin verilmesi halinde, bu
nedenle kendisine ödenen ücretin vergisel açıdan nasıl değerlendirileceği konusu
önem kazanmaktadır.
Bu durumda oluşan bir görüşe göre "Zorunlu müdafilik hizmeti veren ve
serbest meslek erbabı avukatın yanında ücretli olarak çalışan avukatın, konuya
ilişkin olarak kendisine yapılacak zorunlu müdafilik ödemeleri için serbest
meslek makbuzu düzenleme olanağı bulunamayacağından "ödemenin işvereni
durumundaki avukata ait serbest meslek makbuzu karşılığında yapılması gerekmekte
olup, işvren konumundaki avukatın geliri olarak değerlendirilmesi ve bilahere
zorunlu müdafilik ödemesinin bu görevi üstlenen işveren konumundaki avukat
tarafından ücret bordrosu ile ödenmesi gerekmektedir. (Eraslan , Cevdet
"Avukatlara Zorunlu Müdafilik Dolayısıyla Yapılan Ödemelerin Vergilendirilmesi
ve Belge Düzeni" Diyalog Dergisi Sayı: 234, Sf: 145)
Diğer yandan avukatlık ortaklığı şeklinde faliyet gösteren avukatlara
zorunlu müdafilik dolayısıyla yapılan ödemelerde ise avukatlık ortaklığının
çalışması meslek çalışması niteliğinde olduğundan, burada şahıs şirketlerine
uygulanan vergilendirme ilkeleri geçerli olacaktır. Bu bağlamda da zorunlu
müdafilik ücretinin avukatlık ortaklığı adına düzenlenen serbest meslek makbuzu
ile tahsil edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar yanında zorunlu müdafilik nedeniyle ödenen bedelin
ücret niteliğinde olduğu, dolayısıyla serbest meslek kazancından farklı olduğu
konusunda var olan tartışmalar da hali hazırda devam etmektedir.
2007-11-06 02:17:34 Referans
Eski valiye hapis cezası onandı
Yargıtay Ceza
Genel Kurulu , emekliye ayrılan ayrılan Akif Tığ `ı, Mersin Valisi olduğu
dönemde ``usulsüz silah ruhsatı verdiği`` iddiasıyla yargılandığı davada,
``görevi kötüye kullanma`` suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptıran ve bu
cezayı adli para cezasına çevirerek erteleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi `nin
kararını onadı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı , Tığ hakkında, sorumluluk
bölgesinde toplam 431 kişiye ``Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Yönetmeliğe`` aykırı silah taşıma onayı verildiği iddiasıyla dava
açmıştı.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi , Tığ `ı eski Türk Ceza Kanunu `nun (TCK )
240. maddesinde düzenlenen ``görevi kötüye kullanma`` suçundan 11 ay 20 gün
hapis, 333 YTL adli para ve 2 ay 27 gün kamu hizmetlerinden men cezasına
çarptırmıştı.
Daire, hapis cezasını 3 bin 150 YTL adli para cezasına çevrildikten
sonra, toplam 3 bin 483 YTL adli para cezası ve 2 ay 27 günlük memuriyetten men
cezasını, Tığ `ın sosyal ve kişisel durumunu dikkate alarak ertelemişti. Akif
Tığ `ın, kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel
Kurulu , Yargıtay 4. Ceza Dairesi `nin kararını usul ve yasaya uygun bularak
onadı.
AA
2007-11-06 18:10:02 Haber7
İdam sehpasında ney çaldı, kurtuldu
İran `da
cinayetten idama mahkum olan bir genç , idam sehpasında ney çalınca, maktulün
ailesi davadan vazgeçti ve idam mahkumu 165 bin dolar kan parasıyla serbest
bırakıldı.
İtimad -ı Milli gazetesinin haberine göre, 16 yaşında işlediği
cinayetten idama mahkum olan Sina `yı ipten alan olay şöyle gelişti:Başkent
Tahran `da 3 yıl önce Siruz (30) adlı arkadaşıyla tartışan Sina (16), arkadaşını
bıçaklayarak öldürdü .
Polis tarafından tutuklanarak mahkemeye çıkarılan Sina , devrim
mahkemesince idama mahkum edildi, ülke yüksek divanı da idamı onadı. Onayın
ardından yargı yetkilileri, İran `daki yasalar uyarınca aileleri anlaşmaları
için görüştürdü. Kan parasına razı olmayan maktulün ailesi, idam cezasının
infazını istedi.
Yaşı küçük olduğu için 18 yaşını doldurması beklenen Sina , geçen yıl
idam sehpasına çıkarıldı . İdamdan önce son arzusu sorulan genç, günlük
yaşamında çok sevdiği neye son kez üflemek istedi. Son arzusu yerine getirilen
Sina , idam sehpasında ney çaldı. Bundan etkilenen maktulün ailesi idamın 6 ay
ertelenmesini istedi. Erteleme süresi içerisinde iki aile görüştü ve maktulün
ailesi 150 milyar riyal (165 bin dolar) kan parasına razı oldu. Ancak karşı
taraf 6 ay içerisinde gerekli parayı ödeyemediği için Sina ikinci kez idam
sehpasına çıkarıldı. Bu arada devreye giren yetkililer, mahkuma son bir fırsat
daha verilmesini istedi ve infaz kararı bir kez daha ertelendi.
Aile, belirlenen kan parasını hazırlayarak 3 gün önce yetkililere
teslim edince, şu anda 19 yaşında bulunan Sina idamdan kurtuldu . İran `da
vatana ihanet, cinayet, tecavüz, silahlı soygun, hırsızlık, uyuşturucu
kaçakçılığı ve dinden dönme suçları idamla cezalandırılıyor. İran , dünya
genelinde idam kararını en fazla uygulayan ülkeler arasında yer alıyor.
Uluslararası Af Örgütü verilerine göre İran `da geçen yıl 177 kişi idam
edildi.
2007-11-06 14:50:39 Sabah
Kurusıkı kullanana ceza
Kurusıkı tabancalarla
ilgili yeni düzenlemeler içeren ``Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında
Kanun Tasarısı ``, bir dizi yeni düzenleme
getiriyor.
TBMM İçişleri Komisyonu `nda görüşülecek olan tasarıyla, ses ve gaz
fişeği atabilen silahların nitelikleri , imali, ithali, ihracı, satışı,
edinilmesi, bulundurulması ve taşınması hakkındaki usul ve esaslarla, bunlarla
ilgili izin, kayıt ve tescil işlemlerini kapsıyor. Geçen dönem TBMM gündemine
gelen ancak kadük kalan tasarı, yarın İçişleri Komisyonunda ele
alınacak.
KURU SIKI TAŞIMAK SUÇ SAYILACAK
Düzenlemeyle, söz konusu silahların taşınmasının başlı başına suç
olarak kabul edilmesini öngörülüyor. Bu silahların nakillerinin her an kullanıma
elverişli olmayacak şekilde kutu içerisinde yapılması sağlanarak, kişilerin
üzerinde taşınmasının ve suçta kullanılmasının önüne geçilmesini
düzenliyor.
Ayrıca bu silahların satışının, mermi veya av malzemesi ya da yivsiz
tüfek satışı yapmak için valiliklerce ruhsatlandırılmış yerlerce yapılması ile
bunları satanların, ellerinden çıkaranların veya yeni edinenlerin bir ay içinde
mahalli kolluğa bildirimde bulunmaları zorunluluğu getiriliyor.
İZİNSİZ KULLANIMA HAPİS CEZASI
Bu yasa kapsamındaki silahları yetkili mercilerden izin almadan imal
edenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası
öngörülüyor.
Silahları yetkili mercilerden izin almadan veya üretim için
belirlenmiş esas ve usullere aykırı olarak imal edenler, 1 yıldan 3 yıla kadar
hapis ve 100 günden 500 güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılacak.
Bu silahları, yönetmelikle belirlenmiş esas ve usullere aykırı olarak
imal edenlere 5 bin YTL `den 20 bin YTL `ye kadar idari para cezası verilecek.
Suçun tekrarı halinde idari para cezası 2 katına kadar artırılabilecek.
Belirlenen yasaklara aykırı davranışta bulunanlara 500 YTL idari para cezası
verilecek. Ayrıca silahın mülkiyeti kamuya geçirilecek. Ses ve gaz fişeği atan
silahların imal, ithal, ihraç, bulundurma, nakil, satış veya edinilmesine
ilişkin usul ve esaslar ile bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemleri, Dış
Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlığın görüşü alınarak İçişleri
Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenecek.
(ANKA)
2007-11-06 15:49:52 Sabah
Polis saldırısına işçilerden büyük öfke
Yüzlerce Telekom
işçisi gerçekleştirdikleri yürüyüşle grevci arkadaşlarına yönelik polis
saldırısını ve baskıları protesto etti
Telekom işçileri
Sultançiftliği , Ayazağa köyü ve Kilyos ’ta grev gözcüleri ile şube
yöneticilerine saldıran polisi protesto etti. Mecidiyeköy ’de toplanan yüzlerce
Telekom işçisi, “Baskılar, gözaltılar bizi yıldıramaz”, “Direne direne
kazanacağız”, “Taşeron mafyasına hayır”, “Yılgınlık yok direniş var” sloganları
ile baskıları kınadı. Yoğun yağmur katılımı azaltmazken, işçiler, ne olursa
olsun başarıya ulaşana kadar grevi sürdüreceklerini
haykırdılar.
Telekom Avrupa Yakası Bölge Müdrülüğü’ne yapılan yürüyüş boyunca
işçiler grevlerini karalayan basına da tepki gösterdi. “Satılmış basın
istemiyoruz” sloganları atan grevci işçiler, Sabah gazetesi ile ATV ’nin önüne
yürümek istedi. Polis, işçilerin önüne barikat kurarak yürüyüşe izin
vermedi.
Polis grevi kırmasın
Taşeron firmaların grevi kırma çabalarının sürdüğünü söyleyen
Haber-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu , polisin de yasaları
çiğneyerek grevi kıranları koruduğunu söyledi. Dokuyucu , “Polis önceki gün grev
gözcüsü arkadaşlarımıza saldırarak ben de dahil olmak üzere 7 işçiyi gözaltına
aldı. Bizzat grevin kırılması için taşeron firma elemanlarını koruyor. Birazdan
ifade vermeye gideceğiz. Bu tür baskılar bizi mücadelemizden geri döndürmeyecek
çünkü biz işimizin, ekmeğimizin mücadelesini veriyoruz” diye konuştu. Saldırgan
polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade eden Dokuyucu , polisin
grevcilerin üzerindeki baskısının son bulmasını istedi.
Türk-İş Başkanlar Kurulu ’nun uzlaşma için patronlara bir hafta süre
tanıdığını hatırlatan Dokuyucu , “Eğer patronlar toplusözleşme masasına oturup
taleplerimizi kabul etmezse Türk-İş de iş bırakmayla yanımızda olacak. Bizim
Türk-İş’ten istediğimiz tam da buydu. Türkiye ’nin her yerinde işçilerin Telekom
işçileri için eylem yapmasıydı. Çünkü bu grev sadece bizim değil bütün işçi
sınıfının grevidir” diye konuştu.
İşçilere erzak yardımı
21 gündür grevde olan Telekom işçilerine Şişli Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül ve Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak destek
ziyaretinde bulundu. Büyükkucak , 7 işçiye yapılan polis saldırısını Türk-İş
olarak kınadıklarını belirterek, “Telekom işçisi yasal olarak grevini
sürdürüyor. Patronları da yasalara uymaya çağırıyoruz” dedi.
Grevci işçilere bir kamyonet erzak yardımında bulunan Şişli Belediye
Başkanı Mustafa Sarıgül ise alın terinin karşılığını isteyen Telekom işçilerini
destekleme sözü verdi. Türk-İş Başkanı ve bakanlar ile grevin masa başında
bitmesi için görüşeceğini belirten Sarıgül , “Siz sadaka istemiyorsunuz, bir
lütuf istemiyorsunuz sadece insanca yaşamak istiyorsunuz” dedi.
Grevci işçilere Belediye-İş, Harb -İş, Selüloz -İş şube başkanları ve
yöneticeleri, Emek Partisi (EMEP ) yöneticileri ve üyeleri de destek verdi.
(İstanbul /EVRENSEL )
Grev çadırı kuruldu
Antalya Arapsuyu Telekom Müdürlüğü ’nde ise yöneticilerin işçilere
karşı saldırgan tutumu nedeniyle işçiler grev çadırı kurdu. Telekom müdürü, grev
çadırını kaldırmak için “Çevredekiler rahatsız oluyor” gerekçesiyle polise
başvururken, müdürlüğe gelen polis, halkın “Rahatsız olmuyoruz” açıklaması
üzerine geri dönmek zorunda kaldı. Telekom müdürünün sürekli olarak kendilerini
kışkırtmaya dönük davranışlar içinde olduğunu söyleyen işçiler, greve sahip
çıkmakta kararlı.
Kadın işçiler kararlı
Çorlu ’da kadın işçiler, greve kararlı bir şekilde devam ediyor.
Grevdeki kadınların çoğu, her sabah grev yerine gelerek halkla iletişim kurma
görevini üstleniyor ve greve çıkma nedenlerini anlatıyor. Sendikaların ve
üniversite öğrencisi gençlerin ziyaretlerinin kendilerine güç verdiğini dile
getiren işçiler, “Basın, hain ve sabotajcı olduğumuzu yazarken, bir tek Evrensel
ve yerel basın bizi destekliyor” dediler. Ailelerinin de kendilerini
desteklediğini, yoksa her gün grev yerine gelemeyeceklerini anlatan kadın
işçiler, “Sabah evden çıkarken, çocuğumuzun ‘Hayırlı grevler anne’ diye
yollaması ve eşlerimizin akşam grev yerine gelerek destek vermesi bizi mutlu
ediyor” diyorlar.
Ali Akcan Sultançiftliği ’ni ziyaret etti
Haber-İş Genel Başkanı Ali Akcan , önceki gün polis saldırısının
yaşandığı Sultançiftliği Santrali’ni ziyaret ederek işçilere destek verdi.
Burada işçilere seslenen Akcan , Oger ’in köşeye sıkıştığını, baskıların ve
saldırıların bu nedenle arttığını ifade etti. İşçilerden grevlerini kararlılıkla
sürdürmelerini isteyen Akcan , grevin başarıya ulaşmasına az kaldığını dile
getirdi.
İşçilere destek vermek için dün öğleden sonra Haber-İş 1 No’lu Şube
Başkanı Levent Dokuyucu ile birlikte santrale gelen Akcan ’ı işçiler, “Direne
direne kazanacağız”, “Yılgınlık yok direniş var” sloganları ile karşıladılar.
Tüm Türkiye ’nin Sultançiftliği ’ni duyduğunu dile getiren Akcan , taşeron
firmaların kanunsuz bir şekilde grevi kırma girişimlerine tepki gösterdi.
Türkiye ’nin her tarafında baskıların arttığa dikkat çeken Akcan , halkla
işçilerin karşı karşıya getirme girişimlerinin de devam ettiğini ifade etti.
İşçilerden evlerinde oturmamalarını isteyen Akcan , “Özellikle şebekelerin
olduğu yerlerde olacağız. Taşeronların grevi kırmasına izin vermeyeceğiz. Yoksa
bu grevi kazanamayız” diye konuştu. Grevin başarıyla bitmesine az kaldığını
belirten Akcan , “İlk günkü kararlılığımızla mücadeleye devam edeceğiz” diye
konuştu. Konuşmasının ardından işçilerle birlikte santralde sohbet eden Akcan ,
emniyet yetkilileri ile da bir görüşme yaptı. (İstanbul /EVRENSEL )
2007-11-06 10:50:29 Evrensel
1500 avukata gözaltı
ABD Başkanı Bush, olağanüstü
hal ilan ederek anayasayı askıya alan Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ’e
en kısa zamanda üniformasını çıkartarak, seçime gitmesi çağrısında
bulundu
Pakistan ’da Devlet Başkanı Pervez Müşerref ’in olağanüstü hal
ilanından sonra aralarında avukat ve hakimlerin bulunduğu 3 bin 500 kişi
gözaltına alınırken, ABD Başkanı George Bush Müşerref ’e acilen demokrasiye
dönme çağrısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme
sonrasında, Müşerref ’ten üniformasını çıkartarak seçime gitmesini isteyen Bush,
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ’ın bu taleplerini iletmesi için Müşerref ’i
aradığını açıkladı. Bush, El Kaide ’ye karşı mücadelede kilit müttefiki olan ve
6 yılda toplam 9.6 milyon dolarlık yardım yaptığı Müşerref ’in bu tavsiyesine
uymasını umut ettiğini söyledi. Müşerref , daha önce yabancı diplomatları
kabulünde üniformasını çıkartarak sivil devlet başkanı olacağını açıklamıştı.
Müşerref ’in görev süresinin sona erdiği 15 Kasım ’a dek genel kurmay
başkanlığını bırakması gerekiyor. Bu arada dün Pakistan gündemine bomba gibi bir
haber düştü. Kulaktan kulağa Müşerref ’in evinde Genelkurmay Başkan Yardımcısı
Eşfak Kiyani tarafından göz hapsine alındığı söylentisi yayıldı. Ancak Müşerref
iddiayı yalanlarken, “Bunun bir şaka” olduğunu söyledi. Aynı zamanda genelkurmay
başkanı olan Müşerref , ikinci kez başkan olduktan sonra üniformasını
çıkaracağını açıklamış ve Eşfak Kiyani’yi birkaç hafta önce genelkurmay başkan
yardımcısı yaparak halefi ilan etmişti. Ülkenin dört bir yanında sokaklara
dökülen hukukçular polisle çatışmaya girerken, polis avukatlara gözyaşartıcı gaz
sıktı ve coplarla dövdü. Yüksek Mahkeme etrafında toplanmak isteyen hukukçular
yaka paça sürüklenerek gözaltına alındılar.
Seçimler ocak ortasında olacak
İslamabad ’da büyükelçileri kabul eden Müşerref , tarih belirtmeden
seçim sözü verirken, Başsavcı Malik Abdul Kayyum Meclis ’in olağanüstü hal
ilanından önce öngörüldüğü gibi 15 Kasım ’da feshedileceğini ve seçimlerin ocak
ayı ortasında yapılacağını açıkladı. Pakistan ’ın Batılı müttefikleri, İslamabad
yönetiminden seçimlerin planlandığı tarih olan ocakta yapılması konusunda
güvence istiyordu.
MEYDAN DAYAĞI
Lahor ve Karaçi kentlerinde polis ve binlerce avukat arasında
çatışmalar çıktı. Yüksek Mahkeme ’nin bulunduğu araziye giren yüzlerce polis göz
yaşartıcı bomba kullanarak avukatlarla çatışmaya girdi. Avukatlar da polise taş
ve sopalarla karşılık verdi
2007-11-06 04:19:29 Akşam
Kameramana tacizden 21 yıl
Otomobiline aldığı 5 yaşındaki
çocuğa cinsel tacizde bulunan DHA kameramanı Taner Çelik, toplam 21 yıl hapis
cezasına çarptırıldı..
Küçükçekmece Atatürk Olimpiyat Stadı
civarındaki boş arazide otomobiline aldığı 5 yaşındaki Y.İ.`ye cinsel tacizde
bulunan Doğan Haber Ajansı kameramanı Taner Çelik , 21 yıl hapis cezasına
çarptırıldı. Bakırköy Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi `nde görülen davanın karar
duruşmasına 16 aydır tutuklu olarak yargılanan sanık Taner Çelik , mağdur
Y.İ.`nin annesi Sabriye İ. ve avukatlar katıldı. Son sözü sorulan Çelik
suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi. Kendisine komplo kurulduğu yönünde
savunma yapan Çelik, "Ben bu yaşıma kadar düzgün bir aile babası olarak yaşadım.
Bu suçlama beni ve ailemi çok mağdur etmiştir"
dedi.
TCK ARTIRIMI UYGULANDI
Yeterli delillerin toplandığını ve tanıkların dinlendiğini belirten
mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, sanık Çelik`i, 5 yaşındaki çocuğu
cinsel emelleri için kandırarak hürriyetinden yoksun bıraktığı için 6 yıl,
cinsel tacizde bulunduğu için ise 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. Toplam 21 yıl
hapis cezası veren mahkeme, Türk Ceza Kanunu `nun artırım maddelerini uyguladı.
Hapis cezasının yüksek sınırdan verilmesinin gerekçesi olarak cinsel istismar
eyleminin çocuğa karşı işlenmesi, hile ile kandırılarak hürriyetinden yoksun
bırakılması, mağdurun psikolojisinin bozulması gibi sebepler gösterildi.
Geçtiğimiz yıl haziran ayında meydana gelen olayda DHA kameramanı Çelik, Sefaköy
`den otomobiline aldığı 5 yaşındaki Y.İ.`yi ıssız bir araziye götürmüş ve cinsel
tacizde bulunduğu sırada üç kişi tarafından farkedilince otomobilini bırakarak
kaçmıştı. Olayın ardından görgü şahitlerinin ifadeleri ve otomobildeki kimlikler
üzerine polis Taner Çelik `i yakalamıştı. Çelik, ifadesinde, otomobilinin
çalındığını belirterek suçlamaları reddetmişti.
2007-11-06 02:51:30 Sabah
Tarih tezi gibi
mahkeme kararı
AGOS`ta 1915 olaylarına ilişkin çıkan yazı nedeniyle Hrant
Dink`in oğlu ile sorumlu müdüre ceza veren Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi,
gerekçesinde 1. Dünya Savaşı`ndan başlayıp ASALA`ya çıkan analizler yaptı.
Mahkeme, `PKK`da Ermenilerin olduğu da bir gerçek` dedi
RADİKAL -
İSTANBUL - AGOS Gazetesi `nde 1915 olaylarıyla ilgili çıkan bir yazı nedeniyle
Hrant Dink `in oğlu Arat Dink ile gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan `a
`Türklüğü aşağılamak`tan birer yıl hapis cezası veren mahkeme, gerekçeli
kararında tartışılacak saptamalara yer verdi. `Soykırım tartışmalarının
tarihçilere bırakılmadığı` mahkeme kararında, bol bol tarih, felsefe ve siyasal
analizler yapıldı, Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halçoğlu`nun kitaplarına
atıfta bulunuldu. Dava konusu yazının `Türk kamu düzenine karşı eylemsel tehdit
riski oluşturduğu` savunularak, `ifade özgürlüğü` kapsamına girmeyeceği
belirtildi.
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink , 1915 olaylarıyla
ilgili Reuters haber ajansına 2006 yılının temmuz ayında verdiği bir demeçte,
"Elbette bu bir soykırımdır diyorum, çünkü sonuç kendisini zaten tanımlıyor ve
adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan halkın bu
olanlarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyoruz" demişti.
Daha sonra bu açıklamasını AGOS `ta `301`e karşı 1 oy` başlığı altında
yayımlamıştı. Yazı hakkında milliyetçi avukatlarla hareket eden gruptan olan
Recep Akkuş `un suç duyurusu üzerine Şişli Cumhuriyet Savcılığı , Hrant Dink ,
gazetenin yazıişleri müdürü olan oğlu Arat Dink ve imtiyaz sahibi Sarkis
Seropyan hakkında 301. maddeye göre `Türklüğü aşağılamak` suçundan dava
açmıştı.
Hrant Dink öldürüldüğü için hakkındaki suçlama düşerken, Arat Dink
ile Sarkis Seropyan , geçen ekim ayında birer yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Verdiği hapis cezasını erteleyen Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçeli
kararını da yazdı.
`Yazı tehdit riski oluşturdu`
Kararda, yazı `rencide edici` olarak nitelendirilerek, şu yorum
yapıldı: "Ülkemizde soykırım gerçekleştiği iddiasının teyidi niteliğindeki
yazının Türkiye `de yayımlanan bir gazetede yazılması iç içe sade yaşam süren
Ermeni ve Türk kökenli vatandaşlarımızın birlikte rencide olmasına sebep
olmaktadır. Türkler hakkındaki soykırım söylemi sıradan entellektüellerin
kendilerini geliştirebilecekleri özgür iradenin olmadığı atmosferde her türlü
ilkelliğin yaşanmasına neden olan ifade özgürlüğünün yasaklanması kavramıyla
ilgili değildir. İddialar, Türk halkı üzerinde olumsuz psikolojik etki yapmakta,
toplumsal huzursuzluk kaynağı olmaktadır. Yıllarca teröre kurban veren Türk
halkının psikolojisi kısa sürede durumdan kendine vazife çıkarmaya hazır
vaziyette, infiale sürüklenebilecek, aşırı duyarlı ve kırılgan bir noktaya
gelmiştir. Sözkonusu yazı Türk kamu düzenine karşı eylemsel tehdit riski
oluşturmaktadır."
Gerekçeli kararda siyasal analizler de dikkat çekti: "Türklere
yöneltilen Ermeni soykırımı iddiaları, çeşitli devletlerin siyasi amaçlarına ve
kişisel politik güç mücadelesine malzeme olmakta, bilimsel incelemeden öteye
siyasi iradenin tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti
gıyabında adeta yargılanmakta, peşinen ağır suçlu ilan edilmektedir. Türkiye
hasmane girişimlerle adeta diplomatik soykırım kararları kuşatma çemberine
alınmaktadır. Bu hasmane girişimlerin yurt
içinde tekrarı faaliyetleri, Türk karma düzenini ağır şekilde
etkilediğinden ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. "
20 sayfalık gerekçeli kararda iddialı açıklamalar var. Birinci Dünya
Savaşı öncesi ve sonrası, ASALA eylemleri, Rus işgali detaylı biçimde anlatıldı.
Kararda "PKK `nın silahlı kanadında faaliyet gösteren Ermeni kökenli Suriye
uyruklu teröristlerin olduğu gerçektir" de denildi.
2007-11-06 04:55:53 Radikal
İlhan Cavcav`a hapis cezası
Gençlerbirliği Kulübü
Başkanı İlhan Cavcav `a, karıştığı bir trafik kazasıyla ilgili olarak görülen
davada, `taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak` suçundan 1 yıl 8 ay hapis
cezası verildi.
Mahkeme daha sonra bu cezayı 12 bin 100 YTL adli para cezasına
çevirdi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi `nde görülen davanın bugünkü karar
duruşmasına İlhan Cavcav `ın avukatı Gökçen Kaya , kazaya karışan diğer aracın
sürücüsü sanık Ahmet Esmeray ve avukatı katıldı. Duruşmada söz alan Cavcav `ın
avukatı Kaya , bilirkişi raporuna itiraz ederek bu raporun çelişkilerle dolu
olduğunu savundu. Müvekkili Cavcav `ın gerek kaza sırasında, gerekse kazadan
sonra insani sorumluluğunu yerine getirdiğini belirten Kaya ,mahkemeden beraat
talebinde bulundu. Duruşmada söz alan sanık Esmeray da mahkemeden beraat
talebinde bulundu.
CEZA 12 BİN 100 YTL PARA CEZASINA ÇEVRİLDİ
Kararını açıklayan mahkeme, İlhan Cavcav hakkında Türk Ceza Kanunu
`nun `taksirle bir kişinin ölümüne sebep olmak suçunu` düzenleyen 85/1. maddesi
uyarınca 2 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme daha sonra cezada indirim uygulayarak
Cavcav `ın cezasını 1 yıl 8 aya indirdi . Mahkeme daha sonra bu cezayı da 12 bin
100 YTL adli para cezasına çevirdi. Cavcav ile birlikte yargılanan diğer sanık
Ahmet Esmeray da aynı cezaya çarptırıldı ve cezası yine 12 bin 100 YTL adli
paraya çevrildi.
ANKARA (İHA )
2007-11-06 12:19:14 Yeni Şafak
Minibüsten ateş eden polise 14 yıl
İzmİr ’de
minibüsten ateş ederek Taner Sak ’ın ölümüne neden olan polis, 13 yıl 9 ay hapse
mahkum oldu. İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada polis memuru Serkan
Eroğlu , olayın Buca ’da düğünden dönerken meydana geldiğini belirtti. Ailesiyle
olduğu minibüsün bir otomobil tarafından sıkıştırıldığını, daha sonra da bu
otomobilden ateş edildiğini savunan Eroğlu , minibüsten dışarıya ateş ettiğini
söyledi. Sanığı kasten bir kişiyi öldürmekten müebbet hapse çarptıran mahkeme,
eylem olası kasıtla işlendiği için cezayı önce 22 yıla sonra da 13 yıl 9 ay
hapis cezasına indirdi.
2007-11-06 04:59:42 Vatan
Çoban köpeğini öldürmekten yargılanan sanık beraat
etti
ESKİŞEHİR , (DHA )
ESKİŞEHİR ’de, Kangal cinsi çoban köpeğini av tüfeğiyle vurarak
öldürdüğü iddiasıyla Asliye Caza Mahkemesi ’nde yargılanan Yücel Demirtaş (27)
beraat etti.
Merkeze bağlı Ağapınar Köyü’nde 9 Ocak 2007 tarihinde meydana gelen
olayda, Kamil Akkaya ’nın (39) Kangal cinsi köpeği av tüfeği ile vurularak
öldürüldü. Kamil Akkaya , köpeğini avdan dönen köylüsü Yücel Demirtaş’ın
öldürdüğünü öne sürerek şikayetçi oldu.
Şikayet üzerine Yücel Demirtaş hakkında Eskişehir 4’üncü Asliye Ceza
Mahkemesi ’nde dava açıldı. Yeni Türk Ceza Kanunu ’nun 151’inci maddesine göre
‘sahipli bir hayvanı öldürmek’ suçundan 3 aydan 4 yıla kadar hapis istemiyle
tutuksuz yargılanan Yücel Demirtaş, bugün yapılan duruşmada 8 çoban köpeğinin
kendisine saldırdığını, köpekleri korkutmak amacıyla ateş ettiğini söyledi.
Demirtaş, “Köpeğin ölümüne ben de üzüldüm`` dedi.
Hakim, yeterli ve inandırıcı delil olmadığı gerekçesiyle Demirtaş`ın
beraatına karar verdi.
Köpeği öldürülen Kamil Akkaya , kararı temyize göndereceğini
söyleyerek, “Yücel köpeğimi zevk olsun diye öldürdü. Onun cezalandırılmasını
istiyorum`` dedi.
2007-11-06 19:25:42 Milliyet
Danıştay`ın orman arazisi kararı yatırım planlarını altüst etti
Danıştay, altı köy muhtarının başvurusu üzerine `Orman Sayılan
Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik`in bazı maddelerinin yürütmesini
durdurdu.
Buna göre, orman alanlarında özel sektör veya kamuya ait
hiçbir yeni projeye izin verilmeyecek. Karar, özel sektör yatırımlarının yanı
sıra, yol, su, elektrik ve telefon şebekesi kurma, askeri tesis açma,
belediyelerin mezarlık inşası, doğalgaz ve petrol boru hattı döşeme ve petrol
arama gibi kamu hizmetleriyle ilgili projelerin de önünü kesti. Karardan en çok
etkilenecek sektör ise enerji olacak. Rüzgâr enerjisi yatırımları ile ormanlık
alanlardaki yeni barajların inşaatına başlanamayacak. Geçen hafta büyük
holdingler, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu `na toplam 150 milyar dolarlık
rüzgâr santralı yatırım başvurusu yapmıştı. Turizm bölgesi Antalya da
uygulamadan nasibini alacak. Elektrik kesintilerini önlemek için yapılması
planlanan yeni iletim hatları için de izin verilmeyecek. Ayrıca, `Beldelerin
Altyapısını Destekleme Projesi (Beldes ) ile Köy Altyapısını Destekleme Projesi
(Köydes )` uygulamaları da karardan olumsuz
etkilenecek.
Çevre ve Orman Bakanlığı `ndan alınan bilgiye göre, Kırklareli
-Lüleburgaz `a bağlı Hamzabey , Ceylanköy, Turgutbey, Eskitaşlı, Tatarköy ve
Celaliye köy muhtarlıkları, söz konusu yönetmeliğin durdurulması için Danıştay
`a başvurdu. Danıştay , Çevre ve Orman Bakanlığı `ndan da savunma aldıktan sonra
başvuruyu karara bağladı. Muhtarlıkların başvurusunu haklı bulan Danıştay
Sekizinci Dairesi , 17 Eylül 2007`de yönetmeliğin yürütmesini durdurdu. Söz
konusu karar 25 Ekim `de bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğü `ne ulaştı. Genel
müdürlük kendisine bağlı bütün birimlere bir yazı göndererek ormanlık alanlarla
ilgili hiçbir yeni başvuruya izin verilmemesini istedi. Danıştay `ın kararı
askerî projeleri de vurdu. Çünkü, iptal edilen yönetmelik `savunma, yol, enerji
nakil hattı , su isale hattı , su kuyusu, su arama, su deposu, petrol ve
doğalgaz boru hattı , baraj, gölet, telefon iletim hattı , iletişim panosu,
radyo-televizyon verici istasyonları ve antenleri, GSM baz istasyonları, ölçüm
istasyonları, altyapı ve mezarlık tesisi, ulaşım, enerji, haberleşme, sağlık,
eğitim, spor tesisi, su dolum tesisi, atık su, katı atık bertaraf tesisi ve
sanatoryum taleplerine` izin verilip verilmeyeceğini kapsıyor.
Bakanlık: İşler duracak
Çevre ve Orman Bakanlığı , Danıştay `ın verdiği kararın şokunu
yaşıyor. Bakanlıktan üst düzey bir yetkili, mahkeme kararlarına saygılı
olduklarını belirterek, "Yasal sürecin devamı için çalışmalar sürüyor. Fakat,
bugün için kararı uygulamak zorundayız." açıklamasını yaptı. Anayasa Mahkemesi
`ne Orman Kanunu `nun 17`nci maddesinin iptaliyle ilgili daha önce başvuru
yapıldığına vurgu yapan aynı yetkili, "Mahkeme henüz olumlu-olumsuz kararını
vermedi. Danıştay `ın durdurma kararı, ormanlık alanlarla ilgili bütün izinleri
yasaklıyor. Yatırımlar açısından ciddi sıkıntı söz konusu." dedi. Danıştay `ın
kararını değerlendiren hukukçular, `Çok karışık bir konu` yorumunu yaptı.
Hukukçular, Yüksek Mahkeme `ye Orman Kanunu `nun 17`nci maddesinin iptaliyle
ilgili dava açıldığına işaret ederek şöyle konuştu: "Danıştay 8. Dairesi,
Anayasa Mahkemesi kararı beklenecek gerekçesiyle yönetmeliği durdurdu; Danıştay
`dan farklı bir karar çıkmadıkça bu karar geçerli olacak. Yüksek Mahkeme ,
ilgili maddeyi iptal de edebilir veya etmeyebilir. İptal etmemesi durumunda
sorun yaşanmaz. İptal durumunda ise işler zorlaşacak. Çünkü, yeni kanunun
çıkarılması, kabulü , ilanı gibi uzun bir süreç. Bu zaman zarfında hiçbir yeni
projeye izin verilemez."
2007-11-06 01:50:12 Zaman
Kıza laf atmaya `dil kesme` cezası
Mısır ’da bir
çoban, başka kabileden bir çoban kıza laf atmaktan suçlu bulunarak hüküm giydi:
Genç bedevi çobanın dili kesilecek.
Gazete haberine göre, Sina çölünde meydana gelen olaylara bakan
askeri mahkeme, "ayıp sözler" söyleyen sanığın dilinin kesilmesine, delikanlının
ayrıca şikayet sahibine 40 deve vermesine karar verdi.
Ancak müşteki çoban kız kabul ederse, mahkumun dili kesilmeyecek,
bunun yerine kıza fazladan 5 deve verilecek.
Çölde kurulan çadırda görülen davada sanık çobana tek kelimeyle bile
kendini savunma hakkı verilmedi.
2007-11-06 12:25:22 Milliyet
Motosiklet kazasında taksiciye 25 yıl
istemi
İstanbul Balmumcu"da başka bir aracın motosikletine çarparak yola
düşürdüğü Sarp Erem"in üzerinden geçtikten sonra kaçan taksi sürücüsü Mustafa
Keyf"in 25 yıla kadar hapsi istendi.
İSTANBUL - İstanbul Cumhuriyet
Savcılığınca hazırlanan iddianamede, tanık Kamber Koç "un ifadesine yer verildi.
Koç , ifadesinde, taksi sürücüsünün üzerinden geçtiği Sarp Erem "i hala yaşarken
bırakıp kaçtığını öne sürüyor.Savcı, taksi sürücüsü Mustafa Keyf "in "İhmali
davranışla adam öldürme suçundan 10 yıldan 25 yıla kadar değişen hapis cezasına
çarptırılmasını istedi.
Mustafa Keyf "in yargılanmasına İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi "nde
başlanacak.
2007-11-06 13:25:47 NTV-MSNBC
Travesti cinayetinde ömür boyu hapis istemi
Bursa`da `Ece`
takma adlı Abdullah Uçele`yi öldüren katil zanlısının yargılanmasına
başlandı
BURSA `da `Ece ` takma adlı 22 yaşındaki Abdullah Uçele`yi
bıçaklayarak öldüren, arkadaşını yaralayan katil zanlı 59 yaşındaki Mustafa
İrcan`ın yargılanmasına başlandı. Hakkında ömür boyu hapis cezası istenen İrcan,
"Gözüme biber gazı sıktığı için onu öldürdüm" derken, mahkemede tanık olarak
dinlenen travestiler, "Mustafa , arkadaşımıza birlikte olmak için 20 YTL teklif
etti. Abdullah parayı az bulup teklifi kabul etmeyince canından oldu. Bir
insanın hayatı bu kadar ucuz olmamalı" dediler.
Merkez Osmangazi İlçesi Yalova yolunda geçen Ağustos ayında işlenen
cinayette, cinayetten hüküm giydikten sonra `Rahşan Affı ` olarak bilinen aftan
yararlanıp tahliye olan Mustafa İrcan, `Ece ` takma adıyla tanınan Abdullah
Uçele adlı travestiyi bıçaklayarak öldürmüş, kendisine engel olmak isteyen 19
yaşındaki Hamdullah Çelik`i ise yaralamıştı. Emniyet Müdürlüğünde verdiği
ifadede, cinayeti birlikte olmak isteği Abdullah Uçele`nin, teklif ettiği 20 YTL
`yi az bulması nedeniyle işlediğini itiraf eden zanlı çıkartıldığı mahkemece
tutuklanarak, cezaevine konmuştu. Hakkında Bursa 3`üncü Ağır Ceza Mahkemesi `nde
`adam öldürmek` ve `adam öldürmeye tam teşebbüs` suçlarından dava açılan Mustafa
İrcan`ın yargılanmasına başlandı.
Çıktığı ilk duruşmada Abdullah Uçele`yi gözüne biber gazı sıktığı
için öldürdüğünü, arkadaşını ise kendisine engel olmak isterken kaza sonucu
yaraladığını belirten bir çocuk babası İrcan, "Ben pazarcılık yaparak geçimi
sağlıyorum. Olay günü sabaha karşı saat 04.30`da evime giderken travestiler
karşıma çıktılar. Bana sataştılar. Kendilerine, `sizinle işim olmaz` dedim.
Bunun üzerine gözüme biber gazı sıktılar. Ben de kendimi korumak için belimdeki
bıçağı çıkartıp rastgele salladım. Kime vurduğumu bilmiyorum. Daha sonra
Abdullah Uçele`yi öldürüp, arkadaşı olan Hamdullah Çelik`i de yaraladığımı
öğrendim" dedi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Birol Turan ve Eren Bozkurt adlı
travestiler, "Sanık öldürdüğü arkadaşımızla 20 YTL karşılığında birlikte olmayı
teklif etti. Abdullah bu ilişkiyi kabul etmedi. Sinirlenen Mustafa İrcan
yanımızdan ayrıldı. Daha sonra geri dönüp teklifini kabul etmeyen Abdullah
Uçele`yi öldürdü, Hamdullah Çelik`i ise yaraladı " dediler.
Mahkeme heyeti yargılamayı Aralık ayına ertelerken, sanığın
tutukluluk durumunun devamına karar verdi.
ÖLMEDEN ÖNCE `TEŞHİRCİ DEĞİL TRAVESTİYİZ` PANKARTIYLA
Abdullah Uçele, cinayetten üç gün önce arkadaşı Hamdullah Çelik ile
toplanan travestilerle birlikte iş başvurusunda bulunmak üzere İş Kur `a
gitmişlerdi. Öldürülen Uçele ve yaralanan Çelik `Teşhirci değil travestiyiz`
yazılı pankartı taşırken, DHA objektifine böyle poz vermişti.
2007-11-06 11:58:27 Vatan
`Bana tecavüz ederken
babam izledi`
Mardin `in Nusaybin ilçesinde, 13 yaşındaki kıza
tecavüz ettiği iddia edilen kişi ile kızına tecavüze göz yumduğu ileri sürülen
baba tutuklandı.
İlköğretim okulu 7. sınıf öğrencisi A.T. (13), Nusaybin Cumhuriyet
Savcılığına yaptığı başvuruda, babasının yanında çalıştığı tuhafiye dükkanı
sahibi Cemal Demirtaş`ın kendisine tecavüz ettiğini, babası İ. T`nin de
kendilerini izlediğini öne sürerek, şikayetçi oldu.
Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Nusaybin İlçe Emniyet
Müdürlüğü Asayiş Büro ekipleri baba İ.T. ile Cemal Demirtaş`ı gözaltına
aldı.
Nusaybin Devlet Hastanesinde yapılan muayenesinde, A.T`nin tecavüze
uğradığı belirlendi.
İ.T. ve Demirtaş, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
A.T. Diyarbakır Çocuk Esirgeme Yurdu `na yerleştirildi.
2007-11-06 18:59:23 Vatan
10 yaşındaki çocuklara esrar satıyorlardı!
Antalya
’nın Finike ilçesinde, köylerindeki 10-15 yaşlarındaki çocuklara esrar
sattıkları iddia edilen 4 kişi tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube
Müdürlüğü ve Finike Jandarma Karakolunun Finike Cumhuriyet Savcılığının
talimatıyla Yuvalı köyünde gerçekleştirdiği operasyonda, esrar sattıkları ses ve
görüntü kayıtlarıyla tespit edildiği bildirilen Güngör Ç. (46), Ertuğrul K.
(51), Özgür K . (26) ve Durdu K. yakalandı.Zanlıların evlerinde, 900 gram esrar,
1 ruhsatsız tabanca ve 2 av tüfeği ele geçirildi.Zanlıların, Finike ve
çevresindeki vatandaşlarla kendi köylerindeki 10-15 yaş grubundaki çocuklara,
"alıştırmak maksadıyla" esrar sattıkları belirtildi.Zanlıların, sorgularının
ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıkları bildirildi.
2007-11-06 13:26:42 Milliyet
Oğlunu işkenceyle öldürdü
Diyarbakır `da bir
babanın, kayınbiraderi ile birlikte 4 yaşındaki oğlunu işkenceyle öldürdüğü
belirlendi. İddiaya göre, baba A .K. ile kayınbiraderi F.G., 4 yaşındaki H.G.`ye
işkence yapmaya başladıktan sonra darp etti. Ağır işkenceye daha fazla
dayanamayan 4 yaşındaki çocuk öldü. Oğlunun öldüğünü gören baba, cesedi
kayınbiraderi H.G.,arkadaşları S.K. ve F.K. ile birlikte Hevsel bahçelerindeki
boş bir mekana gömdü.
Olay, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü `ne anne T.G.`nin babası
A.G.`nin ihbar etmesiyle ortaya çıktı. Polis ekipleri, Baba A .K.`yi gözaltına
aldı. Gözaltına alınan A.K. oğlunu kayınbiraderi ile birlikte öldürdüğünü ve
arkadaşlarıyla gömdüğünü itiraf etti. Şüpheli baba, kayınbirader ve
arkadaşlarının gözaltına alınmasından sonra Hevsel behçesindeki boş arazi
kazıldığında 4 yaşındaki H.G.`nin cesedi çıktı.
Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kaldırılan H.G.`nin yapılan
otopside işkence gördüğü ve darp edilerek öldürüldüğü belirlendi.
Babayla birlikte adliyeye sevk edilen şüpheliler çıkarıldıkları
nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
DİYARBAKIR (İHA )
2007-11-06 18:44:13 Yeni Şafak
İhaleye fesat karıştıran belediye hesap işleri müdürü tutuklandı
Kaldırım Operasyonu kapsamında gözaltına alınan V.Ç. (solda) Bursa`ya
getirildi. Bursa`da belediyenin kaldırım taşı ihalesine fesat karıştırıldığı
iddiasıyla mali şube tarafından yapılan `kaldırım operasyonu` kapsamında bir
kişi daha gözaltına alındı.
Bursa Emniyeti `nden yapılan açıklamaya
göre, kaldırım operasyonunda aralarında Emek Belediye Başkanı Y.A. ile Orhangazi
eski Belediye Başkanı T.Ü.`nün de bulunduğu 21 kişi gözaltına alınmıştı.
Mahkeme, aralarında 2 belediye başkanının da bulunduğu 18 kişiyi tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakırken müteahhit firma sahibi L.M., şirketin
muhasebecisi H.S. ve belediye fen işleri görevlisi A.U.`nun tutuklanmasına,
firarda olan Emek Belediyesi Hesap İşleri Müdürü V.Ç.`nin de yakalanmasına karar
vermişti. 45 yaşındaki V.Ç`nin Antalya `da olduğunu tespit eden mali şube
ekipleri, bu kişiyi gözaltına alarak Bursa `ya getirdi. V.Ç. emniyetteki
sorgusunun ardından `örgüte üye olmak ve rüşvet` suçlarından sevk edildiği
mahmekece tutuklandı. V.Ç., polise verdiği ifadede Antalya `ya belediye semineri
için gittiğini söyledi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Fatih Karakılıç ,
Bursa
2007-11-06 01:50:11 Zaman
Uyuşturucu ve silah yakalatanlara ikramiye ödenmesi kanunu
yayınlandı
Gümrük kaçağı eşya, uyuşturucu madde ve silah-mühimmat
yakalamalarıyla müşterek operasyonlarda ve kontrollü teslimat uygulamalarında
yapılacak ikramiye ödemelerinin usul ve esasları yeniden
düzenlendi.
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı ve İçişleri Bakanlığı `nca, 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Kaçak Eşya Yakalanması Halinde Muhbir
ve El Koyanlara İkramiye Ödenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
, Resmi Gazete `nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Yönetmelik, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 23. maddesi
gereğince; gümrük kaçağı eşya, uyuşturucu madde ve silah-mühimmat
yakalamalarıyla müşterek operasyonlarda ve kontrollü teslimat uygulamalarında
yapılacak ikramiye ödemelerinin usul ve esaslarını kapsıyor.
Buna göre, müşterek operasyonlarda operasyonu yürüten asli birim,
ihbarın birden fazla birime yapıldığı durumlarda operasyonu koordine eden birim,
kontrollü teslimat (yetkili makamların bilgisi ve denetimi altındaki nakiller)
yakalamalarında ise kontrollü teslimata son verilen yerdeki birim ikramiye
talebinde bulunacak.
Kontrollü teslimat yakalamalarında, el koyanlara sadece Türkiye
Gümrük Bölgesinde el konulan kaçak eşya değeri dikkate alınarak ikramiye
ödenecek. Muhbir ikramiyelerinin hesaplanmasında ise yurt dışında el konulan
kaçak eşya değeri de ikramiye hesaplanmasına dahil edilecek. Kaçak eşya, silah,
mühimmat veya uyuşturucu madde sahibinin belirlenememesi ya da söz konusu eşya
veya maddeyle ilgili sahiplik iddiasında bulunan kişinin olmaması durumunda,
eşya sahipsiz yakalanmış sayılacak.
Dağıtılacak ikramiyenin yüzde 50`si muhbirlere, geri kalanı el
koyanlara verilecek. İhbarsız yakalamalarda ise ikramiyenin tamamı el koyanların
olacak.Kaçakçılığı önleme, izleme ve soruşturmakla yükümlü olanlara muhbir
ikramiyesi ödenmeyecek.
El koyma ikramiyesini, ancak kaçak eşyanın yakalanmasında bizzat ve
fiilen görev yapanlar alabilecek. El koyanlara ödenecek ikramiye, eşit miktarda
paylaştırılarak ödenecek. Muhbirin birden fazla olduğu durumlarda da, ikramiye
eşit olarak paylaştırılacak.
İhbarın birden fazla birime yapılması veya birden fazla muhbirin
olması durumunda ikramiyeden yararlanacaklar, kaçak eşyaya el koyarak olayı adli
mercilere intikal ettiren birimce belirlenecek.
YILLIK İKRAMİYE MİKTARI
El koyanlara verilecek ikramiyenin tutarı, olay başına 30 bin
gösterge rakamının, kamu davasının açılması, mahkumiyet, müsadere ya da
mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının kesinleştiği tarihteki memur aylık
katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemeyecek. Ancak bir yılda
ödenecek ikramiye, 120 bin gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı
sonucu bulunacak tutardan fazla olamayacak. Bu tutarın hesaplanmasında, el
koyanın aynı yıl içerisinde almayı hak ettiği kaçak eşya, kaçak silah-mühimmat
ve uyuşturucu madde ikramiyelerinin tamamı esas alınacak.
İkramiye taleplerinde yanlış ya da sahte bilgi, belge ibraz edenlerle
ikramiyelerin ödenmesinde belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibraz edilmesine
rağmen ödemeyi kasıtlı olarak geciktirenler hakkında yasal işlem
yapılacak.
İKRAMİYE TUTARLARININ BELİRLENMESİ
Yönetmelikle, kaçak eşya yakalanması halinde muhbir ve el koyanlara
ödenecek ikramiye tutarının belirlenmesine ilişkin usuller de
düzenlendi.
Buna göre, kaçak eşya yakalamalarında ikramiye tutarının
belirlenmesinde çıkış kaçağı eşyanın FOB (Eşya için fiilen ödenen, ödenecek ya
da ödenebilecek bedel); giriş kaçağı eşyanın ise CIF (FOB kıymet üzerine Türkiye
`deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderlerinin
ilavesiyle oluşan değer) kıymeti esas alınacak.
Sahipsiz yakalanan kaçak eşyanın değeri, mahallin en büyük mülki
amirinin görevlendireceği Maliye Bakanlığı , Gümrük Müsteşarlığı ve Sanayi
ve/veya Ticaret Odası temsilcilerinden oluşan 3 kişilik heyet tarafından
belirlenerek, buna ilişkin kaçak eşyaya mahsus değer tespit tutanağı tanzim
edilecek.
Sahipli yakalamalarda kaçak eşyanın değeri, müdahil veya en yakın
gümrük idaresince belirlenerek, kaçak eşyaya mahsus değer tespit tutanağı
düzenlenecek.
Mahkumiyete ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları neticesinde kaçak
eşyanın değeri daha önce belirlenen ilk değerden farklı olursa, ikramiye
ödemesinde mahkeme kararındaki değere esas olan giriş kaçağı eşyada CIF kıymet,
çıkış kaçağı eşyada FOB kıymet esas alınacak.
Kaçak silah-mühimmat yakalamalarında ödenecek ikramiye tutarının
belirlenmesinde, olay tutanağı tanzim tarihine göre kaçak silah-mühimmatın Milli
Savunma Bakanlığınca her yıl belirlenen değeri esas alınacak.
Nükleer ve radyoaktif maddelerle ilgili değer tespitini ise Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu yapacak.
UYUŞTURUCU MADDE YAKALAMALARINDA ÖDENECEK İKRAMİYE
Uyuşturucu madde yakalamalarında ödenecek ikramiye tutarının
belirlenmesinde de, olay tutanağı tanzim tarihine göre, her türlü uyuşturucu
maddenin birim miktarı için Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sabit bir rakamın
memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak değer esas
alınacak.
Kaçak eşya ikramiyesi, sahipli yakalanmışsa, ilgili hükme göre
belirlenen değerinin yüzde 50`si, sahipsiz yakalanmışsa değerinin yüzde 25`i
mahkumiyete, etkin pişmanlıkta kamu davasının açılmamasına, eşyanın müsaderesine
ya da mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesini takip
eden 3 ay içinde, el koyanların bağlı olduğu kurum bütçesinin ilgili tertibinden
ödenecek.
Kaçak silah-mühimmat sahipli yakalanmışsa, yine ilgili hükme göre
belirlenen değerinin yüzde 25`i kamu davasının açılmasını, 75`i ise mahkumiyete
ilişkin hükmün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip eden 3 ay içinde;
sahipsiz yakalanmışsa değerinin 50`si müsadere kararının kesinleşmesini takip
eden 3 ay içinde, el koyanların bağlı olduğu kurum bütçesinden
ödenecek.
Uyuşturucu madde sahipli yakalanmışsa yine ilgili madde hükmüne göre
belirlenen değerinin yarısı, kamu davasının açılmasını, diğer yarısı mahkumiyete
ilişkin hükmün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip eden 3 ay içinde;
sahipsiz yakalanmışsa değerinin tamamı eşya hakkında verilen müsadere kararının
kesinleşmesini takip eden 3 ay içinde, el koyanların bağlı olduğu kurum
bütçesinden ödenecek.
31 Mart 2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren
yönetmelikle, 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Kaçak Eşya
Yakalanması Halinde Muhbir ve El Koyanlara İkramiye Ödenmesine İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.
2007-11-06 10:55:38 Milliyet
Deniz Akgün
Uyuşturucuya dikkat!
Polis uyuşturucu tacirlerine karşı son
yılların en büyük operasyonlarını gerçekleştiriyor. Uyuşturucu sevkiyatı için
neler deneniyor neler. Kamyonların mazot deposundan tutunda, mobilya tahtaların
içine kadar özel zula tabir edilen yerlerde uyuşturucu kaçırılıyor. Polis onları
yakalamaktan, onlar kaçmaktan bıkmadı. Her seferinde yeni yeni icatlar ortaya
çıkıyor. Son olarak tabut içinde bile uyuşturucu kaçırdıkları tespit
edildi.
Geçmişte Antalya ’da da buna benzer operasyonlar gördük. Hatta
uyuşturucu madde ile dolu olduğu iddia edilen bir gemi bile batırıldı. Daha
sonra ise geminin göstermelik batırıldığını asıl sevkiyatın başka bir yolla
gerçekleştiğini öğrendik.
Gençlerimizi uyuşturucudan korumak için hepimize büyük görevler
düşüyor.
Uyuşturucu ile ilgili özendirici şarkılar bile yayından kaldırıldı .
Yeterki bu illet bizim gençlerimizin kanına germesin diye düşündük. Son
zamanlarda ise kokain, marihuana ve ecstacy yazan tişörtler polis tarafından el
konuldu. Son operasyonda İstanbul polisi bu tişörtler için operasyon
düzenledi.
Antalya ’da ise durum nedir, ne değildir diye bir arkadaşımızı
görevlendirdim.
Antalya ’da kokain, marihuana ve ecstacy yazan tişörtü satan iş yeri
var mı!
Varsa gençlerin bu tişörte ilgisi nasıl?
Bu soruların yanıtını hemen öğrendik.
Antalya ’da uyuşturucu özendirici tişörtler peynir ekmek gibi
sattığını öğrendik. Üstelik daha iyi satması için iş yeri sahibi tarafından
cansız mankenler üzerinde teşhir ediliyordu.
İş yeri sahibi bunun su olduğunu bilmediği gibi çok fazla satış
yaptığından dolayı da memnundu. Üstelik diğer tişörtler 15 YTL ’ye alıcı
bulamazken uyuşturucu isimi olan tişörtler 30 YTL ’ye kadar rahatlıkla
satılıyordu. Alan memnun satan memnundu.
O zaman bizim Antalya polisine de iş düşüyor.
Konuyla ilgili Türk Ceza Kanunu ’nun (TCK ) 190. maddesinde ise şu
kanun hükmü yeralıyor:
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya
bu nitelikte yayın yapan kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır”.
Yasa böyle diyor. Bizim gazeteci arkadaşların gördüğü tişörtleri
sanırım polisimiz de görür. Aman ne olursa olsun uyuşturucuya hayır
diyelim.
06.11.2007
2007-11-06 04:19:27 Akşam
Canım Babam Hasan ÖZDERIN 'in Aziz Hatırasına, ( 13 Aralık 2004 - Söz Eylemini Yitirdi...)
|
OZDERIN, M. |