Değerli Arkadaşlar,
Gruba yeni katılanlar bilmiyor belki ama bu grubun belli bir tarihi var. Bu tarihi bir arkadaş kısaca özetlemişti. Şu an bulamıyarom. Eğer o arkadaş tekrar yollarsa iyi olur. Aslında bu tarihi her ay aktüalize edip düzenli olarak yollamak iyi olur ve bu işi bir arkadaş iş edinse harika olur.
Her heyse ben burada çok kısa bir özet yapayım.
Bu grubun çağrısını ben yaptım. Yapmamın nedeni de şuydu.
Ben yıllardır Türkiye’de herkesten bir program ve strateji anlayışını geniş bir tearik arka planla savunmaya çalışıyorum. Yıllarca bu programı Çatı Partisi Girişimi, Demokrasi İçin birlik Hareketi, Halkalrın Demokratik Kongresi, Sosyalist Yeniden Kuruluş, HDP gibi örgütlerde, en azından bir alternatif bir program maddesi olarak ne kongrelerde, ne de herhangi bir komisyonda gündeme aldırmayı, adını andırmayı bile başaramadım.
Bu programı savunacak bir yayın organı girişimlerim de olanaksızlıklar nedeniyle başarısız oldu.
Gezi’de bu programı somut ve canlı bir hareket bağlamında savundum.
Forumlar ise çok dar perspekifle ve lokal konuları ele aldıklarından ve gezi programatik ve stratejik sorunları tartışıp karar alabileceği bir organ veya platform bile yaratamadığınıdan orada da bir şey yapma olanağı olmadı.
Bu programın en önemli özelliği, ulusu farklı bir şekilde tanımlamayı ve var olan devlet cihazını parçalamayı en temel ve acil görev olarak koymasıdır.
Ama bu programı ben bütün bu alanlarda hep kişi olarak savunmaya çalıştım.
Bütün bu girişimler bir sonuç alamayınca,en azından bu programı benimseyen insanlarla bir platform oluşturup hem gezinin kalıntıları, hem de HDP gibi örgütlerde hem de diğer platformlarda bunu bir kişiye bağlı olmaktan çıkararak, bir kurumlaşmaya gitmek için, bu e-mail grubunu kurdum ve bu programda anlaşanlar gelsin, ne yapacağımıza birlikte karar verelim dedim.
Ancak her zaman olduğu gibi, bu çağrıya gelenlerin önemli bir kısmı, ciddi okumadan gelmişlerdi, aslında çağrının somut bir programda anlaşanlara yönelik pratik bir adım için yapıldığının farkında değillerdi.
Bunun üzerine bu arkadaşlara, “kusura bakmayın burada yanlış bir anlama var, biz bu programı kabul edenler olarak, birlikte neler yapabileceğimizi görüşmek üzere bir araşa gelmiş ve çağrıda bunu açıkça belirtmiştik. Bunu kabul ediyorsanız buyurun ama biz aştığımız bir konuya yeniden geri dönmek istemiyoruz diyebilirdik. Bunu demedik. Madem gelmişsiniz, birbirimizi tanıyalı, ortak bir yol kat edebilir miyiz bakalım dedik.
Bunun üzerine şöyle hem tanışalım, hem bir görüş alışverişi ve tartışma olarak devam edelim dedik ve dolayısıyla, ben ve benim gibi düşünenler yapmamız gereken işi erteledik. Bizler aynı programda anlaşanları bir araya gelmeye çağırmıştık, ama gelenler farklı olunca kimseyi çiğnememek için, bırakalım bir program tartışmasını, bakalım şöyle birbirimizi tanıyalım noktasına geri çekildik.
Bunun üzerine Grupta çeşitli konularda yazışmalar yapılıyordu. Ben şahsen daha bir süre grubun büyütülmesi ve insanların serbestçe düşüncelerini ve davranışlarını ifade edeceği, kimi somut girişimler yapabileceği bir grup olarak kalmasının iyi olacağını düşünüyordum. Nasıl olsa bir iş yapmak isteyenler bu iş için grup aracılığıyla örgütlenebiliyor, isteyenler de buna katılabiliyordu. Bir iş yapmak isteyen için demokratik özlemleri olan insanların yoğun olarak bulunduğu bir ortamdı ve böyle imkanlar kolay bulunmazdı. Ben de şahsen örneğin, HDP içinde bireysel üyelik için girişim ve imza kampanyasını böyle yapmıştım.
Keza, akışkan demokrasi gibi, forumlarda çalışmalar gibi girişimleri de ilgi duyanlarla bu grup içinde daha kolay ve verimli olara yapmak mümkün oluyordu.
Ancak kimi arkadaşlar, böyle somut bir hedef veya iş olmadan olmaz diyerek örgütlenmek gereğinden söz ederek bir an önce bir şekil alma yönünde bastırdılar.
Tamam o zaman madem böyle bir eğilim ve istek var, bunu nasıl yaparız, nereden başlamalıyız, bunu tartışalım dedik.
Yani önce karar alma gibi bir yetkimiz olup olmayacağına dair bir karar vermemiz ve bu kararların nasıl bir usul ve mekanizmayla kararlaştırılacağını belirlememiz gerekiyordu.
Uzun tartışmalardan sonra, hiçbir konuyu aceleye getirmeden, karar alabilmek için bir mekanizme ve biçimsel koşullar oluşturduk. Buna göre bizler kararlarımızı, bir konuda herkez sözünü tükettikten sonra, Sistemli Oydaşma yöntemiyle alacaktık.
Bu yöntemle yaptığımız oylamada da Program sorununu bağlamadan bir adım bile atamayacağımızdan, program konusunu tartışıp karara bağlamayı en acil görev olarak önümüze koyduk.
Bu durumda ben şahsen, ta başlangıçtaki tartışmalarda program önerimi yaptığımdan, Program üzerine yazılar derlemesi diye koca yüzlerce sayfalık bir “program açıklaması” denebilecek bir kitabı da paylaştığımdan ve de birkaç kez tartışmayı açmak için program konusunda birkaç girişimde bulunduğumdan, bu yazıların, programın, literatürün bir alternatifi veya eleştirisine ilişkin birilerinin bir şeyler söylemesini bekliyorum.
Bu arada kendi işlerimi yapmaya devam ediyorum.
Ne var ki, bir an önce örgütlenelim, böyle olmaz diyen arkadaşlar nedense bu program metni veya teorik arka planı vs. hakkında bir şeyler yazmıyorlar, topa girmiyorlar, hatta en çok bastıran arkadaşlar sevgi manifestoları gibi metafizik pehlivan tefrikaları yazıyorlar.
İşte bekliyoruz ama kimseden bir girişim yok.
Şu an tekrar hatırlatayım. Program önerimi aylar önce yaptım. Uzun açıklamaları yine gruba yolladığım “Program Konusunda Yazılar Derlemesi” içinde var.
(Aşağıda doğrudan Program konusunu ele alan yazı ve kitaplarımın linklerini tekrar veriyorum.
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYAbnhzX3luSmE1Ylk&usp=sharing
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYAQjA3ODlNR2hMbFk&usp=sharing
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYAM25hZUJzSDJlaGM&usp=sharing
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYAN3BDNWdQVmRFLXc&usp=sharing
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYATnhZa2xMVjBxM0k&usp=sharing
https://drive.google.com/folderview?id=0BxCB_Gtx8VYASjdXOTFrSm43VXM&usp=sharing)
Eğer bir eleştiri yoksa, herkes bu programı kabul ediyor ve savunmaya hazırsa, ta grubun ilk çağrısının yapıldığı noktaya gelmişiz demektir.
Farklı versiyonlar veya alternatif programlar yoksa, programı oylayalım ve onu kabul edenler olarak bu programı topluma yapmak, tanıtmak, gündeme aldırmak, insanları bu programa kazanmak, bu programın olmazsa olmazlığını anlatmak için neler yapacağımız vs. gibi pratik işleri görüşüp kararlaştırıp iş yapmaya başlayalım.
İsteniyorsa böyle bir öneri de yapabilirim.
Ama ben şahsen programın henüz hiç tartışılmadığını, eleştiri ateşinden geçirilmediğini düşünüyorum.
Öte yandan hazmedilmeyen fikriyat temsil edilemeyeceği için, henüz programın onu benimsediğini düşünenlerin çoğunca hazmedilmediği kanısındayım.
Ben kasıtlı olarak program tartışmasına girmedim, bir şeyleri başlatmaya çalışmadım. “Bakalım bu kadar ısrar edildi bir an önce örgütlenelim diye haydi arkadaşlar örgütlenin niye örgütlenmiyorsunuz? Niye program belirlemiyorsunuz? Niye programı tartışmıyorsunuz? Gündemimiz bu değil mi?” demiş oluyorum bu suskunluğumla.
Yani aslında suskunluğum fiili bir eleştiridir.
Özetle durum böyledir.
Tabii körün istediği bir göz Allah verdi iki göz.
Bu arada başka işleri de bu işe paralel olarak yürütmeye çalıştığımdan (Marksizm'in ve Sosyalizmin Sorunları Sempozyumu, günlük politik gelişmelere ilişkin yazılar vs.) kimsenin topa girmemesini diğer işlere yoğunlaşmak için bir fırsat olarak değerlendirdiğimi veya öyle yapmaya çalıştığımı da belirteyim.
Yani bu grubun tarihi içinde benim açımdan durum budur.
“Önce siz vurun Monsieur”
Buyurun.
Program ortada.
Sınırlar programla çizilir.
Ortaklaşa bir şeyler yapmanın yolu oradan geçer.
Eleştirelim, tartışalım. Bir karara varalım. Bir karar varanlar ve anlaşanlar ne yapacaklarına ondan sonra kendileri karar verirler.
Dostlukla
![]() |
Bu e-posta virüs ve zararlı yazılım içermez, çünkü avast! Antivirüs koruması devrede. |
Bu radikal demokrasi programını şu şekilde öneriyoruz:
1) Gerçek bir eşitlik için, ulusun tanımından her türlü, dil din, tarih, "etni", soy, kültür, "ırk" belirlemesi kalkacak, ulus bunlarla tanımlanmaya karşı tanımlanacaktır.
2) Herkesin ana dilinde eğitim hakkı veridir. Ortak bir dil gerekip gerekmediğine gerekirse bunun ne olacağına yurtaşlar özürce tartışarak karar vereceklerdir.
3) Devletin tüm inançlar karşısında eşit ve tarafsız olması için, Diyanet lağvedilecek, imam hatipler vs. kapatılacak, eğer cemaatler bakımı, ücretleri ve marsrafları karşılamayı kabul ederlerse kendilerine verilir. Bu karar sonucunda kimsenin ekmeği ve işinden olmayacaktır. Devlet sadece eşitliği ve azınlık inançta olanlar aleyhine oluşacak fiili eşitsizlikleri gidermekle yükümlü olacaktır.
4) Sınırsız bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü derhal uygulamaya geçilecek, bu özgürlüğü sınırlayan ve bununla çelişen bütün yasalar, kararlar otomatikman geçersziz olacaktır.
5) Tüm düzeylerde yetki ve sorumluluk, seçilmiş yönetici ve organlarda olacaktır. Emniyet ve asayiş kuvvetleri bu seçilmiş yöneticilere tabi olacaktır.
6) Tüm seçilmiş yöneticiler, kendilerini seçenlerin beşte birinin oyuyla geri alınabilecek ve seçim yenilenecektir.
7) Tüm seçilmişlere, seçildikleri süre içinde ve çalışmaları esnasında, ortalama bir çalışanın gelir düzeyinde bir gelir sağlanacaktır.
8) Memurların tayin, terfi, seçim ve emeklilik işlemlerinde bağımsız memur sendikalarının tuttukları siciller esas alınacaktır.
9) Asker sivil adalet ikiliği kalkacaktır. Kanun ve yasalar karşısında mutlak eşitlik.
10) Her düzeyde gizlilik kalkacaktır, devletin, firmaların, örgütlerin, partilerin ve bunların organlarının bütün kararları, bütün tartışmaları tüm yurttaşların bilgisine açık olacaktır.
11) Devlet her yurttaşa, iş bulmak, bulamıyorsa, sendikaların, yurttaş kuruluşlarının bağımsızca belirlediği asgari geçim düzeyine uygun kimseye muhtaç olmadan yaşamasını sağlayacak bir gelir sağlamakla yükümlü olacaktır.
12) Tüm medya ve yayın faaliyeti, matbaalar, frekanslar, kanallar, kağıtlar toplumsallaştırılacak, gerçek oranları yansıtmaları için sık sık ayarlanarak, tüm örgütler, partiler, inançlar, fikirler, akımlar, meslekler, cinsler, yaşlar, bölgeler vs. arasında üye sayılarına ya da nüfus içindeki oranlarına göre dağtılacaktır.
--
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Radikal-Demokrasi" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için radikal-demokr...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba yayın göndermek için, radikal-...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/radikal-demokrasi adresinde ziyaret edebilirsiniz.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/radikal-demokrasi/003301cfdf96%2418404f70%2448c0ee50%24%40com adresini ziyaret edin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.
Merhaba Ali,
Sanırım bazı şeyleri kaçırmışsın.
Serdar Çınar gruptan ayrılalı çok oluyor. Sanırım gözünden kaçmış.
Oktay da gruptan ayrıldı. İkisi de gerekçelerini gruba açıkça yazdılar.
Önceki tartışmaları ve yazılarını grubun sayfasında bulabilirsin.
Yani hitap ettiklerin şu an grup üyesi değiller.
*
Ben de bu aralar doğrudan bu grupla ilgili bir şey yazamadım ve girişimlerde bulunamadım.
Hem biraz kasıtlı yaptım başkaları bir şeyler yapmak istiyorsa önlerini kapamayayım diye hem de Kobane’ye yoğunlaştım.
Bir de araya Marksizm ve Sosyalizmin Sorunları Sempozyumu girmişti.
Ama Kobane için yazdıklarım bile bu programın nasıl savunulacağının bir örneği idi aslında.
*
Bu arada Bazı arkadaşların önerileri oldu ama hep araya bir şeyler girdi bir şey yazamadım.
Ve bu arada biraz rahatsızlandığımdan bir şeyler yazamadım.
Ama önümüzdeki dönemde programın arkasındaki teorik birikimi aktarmaya çalışacağım.
Geniş bir literatürü aktarmanın hazırlığı içindeyim.
*
Ama bu arada çok önemi bir şey oldu grupta.
Daha önce söylediğim, somut yapılacak işlerden ibaret bir programın farklı paradigmalar, diller ve kavram sistemlerinin birlikte iş yapması için biricik yol olduğu şeklindeki tespitin ne kadar gerekli ve de mümkün olduğunu gösteren bir gelişme oldu.
Muhammed Cihat arkadaş, İslami paradigma içinde bir program savunuyor.
Bu çok önemli bir gelişmedir. Belki ilk kez farklı dilleri olanlar aynı alanda konuşmaya çalışıyorlar. Ortak bir dil ihtiyacı (yani somut tekliflerden ibaret bir program ihtiyacı) somut olarak ortaya çıkıyor.
Bunun değerini bilelim. Ben şahsen Muhammed Cihad arkadaşın bu yönde yazılarının da devamını dilerim.
Bütün bu vesilelerle en azından bir ses vereyim dedim.
Dostlukla
Demir