Altıkulaç, oryantalistlerin ise 100 yıldır yaptıkları çalışmalarda ortaya koydukları 'Kur'an'ın sonradan değiştiği' ve 'Peygamber Efendimizden önce yazıldığı' tezleri ışığında araştırmalarını sürdürdüklerini dile getiriyor ve ekliyor: "Bugün biz Müslümanlar Kur'an'ı oryantalistlere karşı savunur duruma düştük."
[21:34, 9/8/2024] Omer Cebeci:
Hz Osman mushaflarının hiçbirisinin muhafaza altında günümüze ulaşamaması hakkında hipotezim: Bunlar sarayların en kıymetli yerinde muhafaza ediliyor, tabii. Lakin, sarayların hükümdarları savaşmaktan kaçınamıyor. Sonunda bir savaşı kaybedince sarayı yağmalanıyor.
[07:20, 9/10/2024] Omer Cebeci:
Diğer bir husus, müsteşriklerin, özellikle kötü niyetlilerinin, birkaç sayfa-satır-kelime-harf karşılaştırmasıyla hüküm çıkarmalarını eleştirmesinden benim vardığım hüküm: Hafız değilsen Kuran Süper Liginde oynamaya kalkma.
[08:09, 9/10/2024] Celalettin Penbe:
Röportajda Akif hocamın sorduğu "yabancılar neden bu kadar ilgi gösteriyorlar" sorusuna da cevap var
Bavyera eyaleti hükümeti desteğiyle başlatılan Kur’an’ın tenkitli neşrini yapma programı dahilinde 1928’de Türkiye’ye gitti ve yazmalar üzerinde çalıştı. Ortadoğu ve Afrika’da pek çok Arap ülkesine seyahatler yaptı, buralarda Kur’an tarihi, kıraat vb. konulara dair yazma eserler, mikrofilmler ve fotoğraflar elde etti. ... 1941’de içinde bulunduğu uçağın Sivastopol’da düşmesi üzerine öldü. Münih şehrinin bombalanması sırasında kurduğu arşiv isabet aldı ve tamamen yandı.
"Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihî geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür."..."Burada adı geçen oryantalistler metin tenkitli Mushaf projesinde öne çıkan isimlerdir. Kabaca kaynakların ve içeriğinin kritiğinin yapılması ve bunun sonucunda hakiki olanı sahte olandan ayırma sanatı olarak bilinen tenkit sanatı, başlangıçta daha çok tarihe ve tarihi belgelere uygulanmakta idi. Metinleşme süreci uzun bir döneme yayılarak gerçekleşen Tevrat ve İncil’in farklı metinlerinin bulunması bunların ilmî yöntemlerle tespitini zorunlu kılmıştır. Mukayeseler sonucunda bulunan farklılıklar metin tenkidi denilen usulü ve literatürünü doğurmuştur. İlahi kitap hakkında şüphe yaratmak veya en azından kendi kutsal kitaplarının seviyesine indirmek için, söz konusu yöntem müsteşrikler tarafından Kur’an’a uygulanmak istenmiştir. Rudi Paret, (1901-1983) oryantalistleri Kur’an ile ilgili çalışmalara sürükleyen temel etkenin Hz. Osman öncesi ve elimizde bulunan Kur’an arasında farklılık bulma arzusu olduğunu söylemektedir. Ona göre bu amaç uğruna uzun çalışmalar yapan oryantalistler bilimsel açıdan kayda değer bir kuşku üretememişlerdir. Bu yüzden Paret bu sevdadan vazgeçilmesini ve Kur’an’ın içeriğine yönelinmesi gerektiğini savunmaktadır."..."Müslümanlara göre Kur’an vahiy mahsulü olduğundan teolojik bir mesele olarak ele alınmaktadır. Ancak işe oryantalistler nazarından bakıldığında onlar meseleyi teolojik açıdan değil de, psiko-sosyal ilimler açısından ele almaktadırlar. Dolayısıyla bu iki farklı bakış açısı arasında bir uygunluk mümkün değildir. Kendi kitaplarında ilahi unsurların yanında beşeri unsurların da varlığını kabul eden Yahudi ve Hristiyan ilim adamları Kur’an’ı ilahi menşeli bir kitap olarak kabul etmediklerinden Kur’an’a kaynak bulma arayışlarına girmişlerdir. Müsteşrikler Kur’an’ın ilahî menşeli olmadığı hususunda birlik sağlarken, beşeri kaynağı hususunda ittifak etmemişlerdir. Daha çok Yahudi asıllı oryantalistlere göre Kur’an’ın kaynağı Tevrat iken diğer bazı müsteşriklere göre Kur’an’ın kaynağı İncil’dir. Bu iki görüşü birleştirerek Kur’an’da hem Tevrat hem de İncil etkileri gören bu görüşlerin yanında Kur’an’da putperest tesirler gören oryantalistler de vardır. Kur’an tarihi ve menşei hakkında 18. yüzyıldan sonra Batı dünyasında yapılan çalışmaların genelinde İslam’ın Yahudilikten aşırma olduğu iddiası yer alır. Mesela Haham Abraham Geiger (öl. 1874) “Was hat Mohammed aus dem judenthume?” (Muhammed Yahudilikten ne aldı) adlı çalışması ile ödüle layık görülmüştür."
"A‘zami’yi Kur’an tarihini Eski ve Yeni Ahit karşılaştırmalı çalışmaya iten ana saik aslında oryantalizmin Kitab-ı Mukaddes geleneği içinde yetişmeleri ve bu alanın kavram ve görüşleriyle konuşmuş olmalarıdır. Kitab-ı Mukaddes geleneğinde gelişmiş metotların Kur’an’a uygulanmasını “Çok meşhur bir ailenin çocuğu ile öksüzlüğe terk edilmiş bir çocuk kıyaslanmaktadır ve ilginç olan bu meşhur çocuğun ebeveynini tespitte terk edilmiş çocuk için geliştirilen işlemde ısrar edilmesi” olarak görür."..."Oryantalist yaklaşımın tarafsız olamayacağını ifade için A’zami şu soruyu sorar: “Yahudi karşıtı bir bilim adam Yahudi meselesini araştırırken tarafsız olabilir mi? Bu konuda yaşanmış örneklere işaretle batıda buna müsamaha edilmediğini belirtir. Benzer sorularına devam eder: Anti-semitistlere karşı uyguladıkları akademik dışlamalar niçin İslam’ı çarpıtanlara karşı uygulanmamaktadır? Niçin müslüman olmayanlar, dinini yaşayan Müslümanları dışlayan otoriteler olarak kabul edilmektedir? Niçin kilise adamları kendi dinlerinin İslam’ı gölgede bırakmasınından başka bir şey arzu etmeyen Mingana Guillaume, Watt, Anderson, Lammense ve bir sürü diğerleri-‘tarafsız’ İslami araştırmalarda birer standart olarak görülmektedir? Niçin Muir Kur’anın ‘dünyanın bugüne kadar gördüğü, medeniyetin, özgürlüğün ve hakikatin en katı hasımlarından’ biri olduğunu yazarken Hz. Peygamberin hayatı üzerine bir otorite sayılmaktadır."
"Aşağıda göreceğiniz tabloda neredeyse herkesin kabul ettiği antik metinler incelenmiştir:"Bu metinlerden herhangi birini orijinal kabul eden birisi, nasıl olur da Kur'an hakkında "Orijinal değildir." gibi bir iddiada bulunabilir. Bunlardan herhangi birinin güvenilir kabul edildiği bir zeminde, Kur'an hakkında "Acaba?" demek dahi, art niyet göstergesi sayılmalıdır.Kur'an'ın güvenilirliği ile ilgili tarihî tartışma açmak isteyen muhalifimiz, bize öncelikle Kur'an'ın onda biri kadar delile ulaşan başka bir metin göstermelidir. Kur'an kadar erken dönemde yazıya geçirilmiş, Kur'an kadar erken yazmaları olan, Kur'an ezberleyeni kadar ezberleyeni olan, birbiri ile kanlı bıçaklı grupların bile üzerinde ittifak ettikleri başka bir tarihî metin önümüze konulsun belki sonra tartışırız.Kur’ân, öyle bir güvenilirlik seviyesine ulaşmıştır ki onun hakkında “Acaba? Olabilir mi?” gibi bir şüphenin -bırakınız dile getirilmesi düşünülmesi- durumunda bile kendisi dışındaki tüm tarihi metinler zaten çöp olmuş sayılır. Kur’an hakkında şüpheli konuşan biri için Kur’an dışındaki tüm metinler direkt asılsız kabul edilir...."Kur'anın tahrif edilmediğinin en güçlü delili, buna dair ihtilafın nakledilmemesidir."
[08:09, 9/10/2024] Celalettin Penbe:Röportajda Akif hocamın sorduğu "yabancılar neden bu kadar ilgi gösteriyorlar" sorusuna da cevap varBu cevabı biliyorum ama hiç anlamıyorum.
Asıl ilginç nokta, bu kitabı 1930'da bütün "eski yazı"ların imha edildiği İstanbul'da bir Alman çoğaltmış!!Kitāb at-taisīr fi 'l-qirāʾāt as-sab', 'Uṯmān Ibn-Saʿīd ad-Dānī (Dâni'nin et-Teysir'i)
Anlayan varsa bana da anlatsın
--
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Iqra -- Okuyun" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için okuyun5+u...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/okuyun5/CAJi-HFqrW0tu7JRr%3DYf_PPhTZY9357ydhgJ4HKPp%2Br3eRd-RqQ%40mail.gmail.com adresini ziyaret edin.
Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır.
...
Rudi Paret, (1901-1983) oryantalistleri Kur’an ile ilgili çalışmalara sürükleyen temel etkenin Hz. Osman öncesi ve elimizde bulunan Kur’an arasında farklılık bulma arzusu olduğunu söylemektedir.
”Kur’ân-ı Kerim sizin devletinizin yıkılacağından bahsediyor.”
”Kur’ân’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.”