Tiyatro Sanatçılarının Dikkatine,
Tuncay Özinel nefret söylemlerini başka bir yöne
çekmeye çalışıyor. Kendisi bu grup üzerinden yazdığı ağır sözlere cevap
vereceğine, Yüzleşme oyununa sığınıyor.
Ben, Filistin sahnesinden
hoşlanmamışım.
Siz Tiyatrocuları, tiyatro sanatçılarını,
tiyatroseverleri yanıltıyor.
Ben oyunu izlemişim, Filistin sahnesinden
rahatsız olmuşum. Bakın, yine hedef gösteriyor.
Ben, oyunu filan izlemedim. Çok hasta olduğum
bir dönem, hastalığıma rağmen, meslektaş dayanışması göstererek provaya
gittim ve oradaki bir canlı bomba sahnesine takıldım. (Sadece ona değil
tabi ). Daha önce de yazdığım gibi politik duruşum nedeniyle bu sahnedeki
canlı bomba konusundaki önerilerimi belirttim. Ayrıca oyun o kadar eksik ve
yanlıştı ki, o konuda da tüm yapıcı eleştirilerimi söyledim. Yani sözkonusu olan
yalnızca canlı bomba değildi, Böyle ciddi bir oyuna
yaraşmayacak saçmasapan müzikler, eski püskü dekorlar vardı. Bu kötü
şeyler, kendini aşmaya çalışan bir yazarın n çabalarını
gölgeliyordu. En önemlisi benim çok beğendiğim, ödül alan genç oyuncuların
da performanslarını gölgede bırakacaktı. Canlı bombalar ise son
derece yanlış mesajdı. Buna politik duruşum nedeniyle karşı çıktım,
etnik kökenim nedeniyle değil. Yani daha önce de yazdığım gibi,
bombanın bir İsrailliye, Filistinliye, Bosnalıya, Lübnalıy, Amerikalıya,
Iraklıya,Kürde, Araba, Türke; Hırvata, Rusa, Japona gitmesi, bir kadını, çocuğu
öldürmesi, doğa dengesini bozması beni son derece tedirgin etti. . Adam
öldürmenin karşısındayım. Hele hele sahnede bunun yandaşı olan bir oyunu
kabul edemem.
Bir de rüşvet teklif etmek ne demek?
Yani, bu sahneyi kaldır, sana para
vereyim!
Ne adına?
Herhalde mensup olduğum örgüt adına (!) filan
demek istiyor.....
Ne kadar ağır, iğrenç bir suçlama! Komik
ötesi.
İşin ilginç yanı,
bana en yazıları yazan mahkemelik olduğum, binlerce
kişinin kınadığı ırkçılığın ötesinde bir kişi de tesadüfen (!) Özinel ile
aynı şeyleri yazmış, Kadıköy Belediyesi eylemi hakkında.
Ne tesadüf değil mi, geçen Çarşamba Özinel'in
ortaya attığı iddialar bana ırkçı bir biçimde saldıran araştırmacı (!) gazeteci
tarafından somut gerçekler gibi ortaya atılmış. CKM eyleminin nedeni,
Caddebostan'ın tek bir organizasyon şirketine peşkeş çekilmesi değil, Zülfü
Livaneli'nin oyununun denetleme isteği değil, benim Kadıköy
Belediyesi'nden sponsorluk alamama konusundaki kuyruk acımmış.
( Halbukki Habertürk Gaszetesinde Ckm Müdürü ve
Selami Bey, Livaneli'nin metnini vermeyi red ettiğimizi söylemişler, bir de
Nisan ayında dilekçe vermemize rağmen tarihi kaçırdığımızı iddia
etmişler....)
Bu magazin gazetecisinin google group
yazışmalarından haberdar olması ve tam Özinelle aynı şeyleri yazması da çok
büyük bir tesadüf hakikaten.
Ben Özinel'i savcılığa filan vermeyeceğim çünkü
bir tiyatrocunun 2010 yılında böyle sözlerle deşifre olması ayıptır,
tiyatro sanatını zedeler.
Bu arada Can Törtop'un halen Özinel'in maillerini
denetlemeden yayınlamasını kınıyorum. Bir haftada ne rüşvetçiliğim, ne örgüt
üyeliğim(!!!!!!!), ne şantajcılığım (!!!!!!!!) kaldı. Bu gruba üye olan ve
beni tanımayan meslektaşlarım var. İyi ki, siyasi duruşum ve kimliğimle son
derece şeffaf ve ortadayım. Verilmeyecek hiçbir hesabım yok ancak açık biçimde
hedef gösterildim. Şu kritik dönemde son derece ürkütücü ve çirkin
ötesi!
Eğer moderatör denetlemeyecekse, bence
Özinel'in bilgisayarının içine azıcık Xanax atmak
gerek.
Bu konudaki son mesajımdır.
Bugün aydınlık Türkiye'de tiyatroların örgütlenmesi
için bir kurultay yapıyoruz.
Tuncay Özinel'i, sekreterliğini yaptığı dernek
adına bu kurultayın İstanbul buluşmasına davet ettiğimizde, amatörlerle bir
araya gelmeyeceğini, bu yapılanmada işi olmayacağını anlattı, bize telefonda
hakaretler savurdu.
Şimdi mail grubundan Sinop'a mavi boncuk dağıtıyor,
Türk Tiyatrosu belgeseli yapacağını söylüyor, en güzel günlerini
amatör olarak yaşadığını söylüyor.
Yazdıklarının içeriğini Türkiye coğrafyasındaki
tiyatrocuların kınadığı ortada ama bence sekreterliği yaptığı dernekteki
profesyoneller (!) onu ayıpladıysa, ihraç etmeli. Halen ayıplamasdılarsa,
kendilerini ayıplamalılar.