bugün cumartesi...11 NİSAN 09

3 views
Skip to first unread message

Alperen Mühendislik Ltd. Şti.

unread,
Apr 10, 2009, 11:59:32 AM4/10/09
to iklimlendir...@googlegroups.com
Mavi Patikler

İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Kendi kendine düşünüyordu:
-Oh be, ferahladım. Ölümlü dünya.
Oturduğu evin tapusunu, çocuğunun üstüne kaydettirmişti. Tapu dairesinde çıktıktan sonra bir küçük lokantada öğle yemeğini yedi, vakit geçirmek için parkları dolaştı. Bir parkta Cem Karaca’ nın şarkısı çalınıyordu. Hoşuna giden şarkının sözlerini tekrarladı:  “Allah Yar! Allah Yar!”.
Akşama doğru eve gitmek için yola çıktı. Bir yandan düşünceler içindeydi:
-Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraşması gerek. Ne diye eziyet çeksin yavrum.
Oğlunun kendisini nerdeyse zorla doktora götürüşü aklına geldi. Mırıldanmaya başladı:
-Kerata amma ısrar etmişti beni doktora götürmek için. Sağlığıma verdiği önem kadar, ziyarete gelmeye de önem verse ya. ””
Evine yaklaşınca yine durgunlaştı." Bakalım hanım ne diyecek? Gelin gelip-gitmiyor diye biraz kırgın ama…. " diye düşündü. Düşünceler içinde zili çaldı:
Hanımı kapıyı açtı. Gülümsemesini bozmamaya çalışarak hanımına: 
-Nasılsın hanım bu gün bakalım? dedi.
Hanımı elindeki çiçek suladığı kabı gösterdi;
-Ne yapayım, bir iki çiçekle uğraşıyorum yeşillik olsun diye.
Eve girerken devam etti:
-İnsan şehirde özlüyor çiçeği, yeşilliği.
-Eee. . Köy gibi olmaz buralar tabii.
Kadının durgun yüzünde acı bir tebessüm dolaştı:
-Köy gibi olmaz değil mi? Şimdi köyde olsak ne güzel olurdu.
İhtiyar adam bir an yüzüne baktı hanımının:
-Sen köyü pek sevmezdin! Geçen sene bir ay kalalım demiştim de “Ben torunları özlerim ” diye tutturmuştun.
Kadın, yüzünü çiçeklere doğru döndü;
-Ne bileyim ben, düşündükçe bunalır oldum buralarda. İnsan çocukluğunun geçtiği yerleri özlüyor. Ağaçların altında, bahçelerde yürümeyi özlüyor.
-Allah Allah ! Tamam hanım gideriz. Sen iste yeter ki. Hele havalar ısınsın.
-Havalar kim bilir ne zaman ısınır. Beklemek şart mı?
-Yahu hanım, bunca yıllık eşimsin hala seni tam anladım diyemiyorum. Bir gün köye gitmem diye tutturuyorsun, bir gün de hemen gidelim diye. Dur da bu gün ne oldu anlatayım.
Kadın endişeyle baktı kocasına:
-Noldu, oğlanı mı gördün?
-Yok canım, nerden göreyim !
İhtiyar adam koynundaki tapu kağıdını çıkardı: 
-Bu nedir biliyor musun?
-Hayırdır?
-Hanım, yarın ne olacağı belli olmaz, vademiz gelir de ölürsek, oğlumuz kapı kapı uğraşmasın, diye evin tapusunu onun üstüne yaptım.
Kendisini dikkatle dinleyey hanımının yüzündeki acı gülüşü gülümseme sandı. Hanımı fısıldar gibi söylendi:
-Oğlumuz da bu gün buraya gelmişti, öğleden önce.
-Öylemi, vay hayırsız. Demedin mi, "uzun zamandır niye gelmiyon" diye. Sen üzülme diye söylemiyordum ama "bizi unuttu", diye kızmaya başlamıştım. Torunları da getirdi mi?
-Murat’ı getirmiş. O da "sıkıldım, gidelim" deyip durdu.
-Vay kerata vay. Akşam gelseydi de ben de görseydim. Neyse, hayırdır, gündüz vakti niye gelmiş ?
Hanımı elindeki kapta suyu bitmiş olduğu halde, çiçekleri sular gibi durarak masadaki kağıdı gösterdi:
-Şu kağıdı getirmiş.
İhtiyar adam, hanımının sesinde bir titreme hissetti ama emin olamadı. İçindeki sevinci kaybetmemeye çalışarak masadaki kağıda uzandı.
Bir mahkeme kararı olduğunu gördü. Yaşlı kadın kızaran gözlerini kocasının görmemesine dikkat ederek, eşinin kolundan tuttu koltuğa oturmasını sağladı, tekrar çiçeklere doğru uzaklaştı.
İhtiyar adam, yakın gözlüğünü çıkardı ve yavaş yavaş okudu: “ Yaşı ilerlediği, aklı muhakemesi yerinde olmadığı, ekonomik varlığını idare ve idame edemeyeceği  ekteki doktor raporuyla da tespit edildiğinden, taşınır ve taşınmaz varlıklarının resmi varisi oğlu Süleyman Kara tarafından idaresine karar verilmiştir. ”
Resmi kağıt, yaşlı adamın elinden yavaşça yere kaydı. Başını yere eğdi, kağıda boş boş bakmaya başladı. Hanımı, gözlerini sildikten sonra çiçeklerin başından ayrılıp yanına geldi. Eşinin titreyen ellerini tuttu. İhtiyar adam, oğlunun neden kendini ısrarla doktora götürdüğünü şimdi anlamıştı. Yüreğindeki sızıyı bastırmaya çalışarak hanımına seslendi:
-Üç senedir uğramadığımız köydeki  evimiz ne haldedir? Hanımı ihtiyar adama cesaret verircesine:
-Canım ne olacak, bir gün de temizlerim ben.
-O evde, dizlerin üşürdü senin.
İhtiyar kadın, daralan göğsünü hafifçe bastırırken  "yüreğimin üşümesi daha kötü" ,diye düşündü. Eşine cevap verdi: 
-Merak etme, üşümem…üşümem…
-Yarın mı gidelim diyordun?
-Sen bilirsin bey.
-Eşyaları bir taksiye atarsak son otobüse yetişiriz.
-Olur.  Köyde zaten iyi kötü eşya var, ben hemen hazırlanırım.
-Hazırlan. Şu kağıdı da tapuyla beraber masaya koyuver, oğlan gelince aramasın.
İhtiyar adam, içinden düşünüyordu: “Dünya fani, Allah Yar”.

İhtiyar kadın, birileri gelmeden gitmek ister gibi telaşla hazırlanmaya başladı. Giysileri bir çantaya tıkıştırdı. Fotoğrafları duvardan toplarken oğlunun fotoğrafına bir an baktı. Sonra çantaya koymaktan vazgeçti. Masadaki kağıtların üstüne ters olarak bıraktı. En son duvardaki küçük patikleri aldı, doyasıya öptü. Bunlar büyük torununa ördüğü ama küçük gelmeye başlayınca hatıra olarak sakladığı mavi patiklerdi. İhtiyar kadın, mavi patikleri çantasına yerleştirirken  patiklerin üstüne düşen göz yaşlarını eşinden gizlemeye çalışıyordu.

Yazar : Ahmet Ünal ÇAM
Yazılış 12-05-2006 
  ALPEREN MÜHENDİSLİK ISITMA SOĞUTMA SİSTEMLERİ SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Mahmutbey Cad. No : 114
Şirinevler / İstanbul
Tel : 0 212 503 35 36 pbx

Fax: 0 212 503 18 77

***  www.klimaci.com & www.alperen.com.tr ***

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages