Google Groups no longer supports new Usenet posts or subscriptions. Historical content remains viewable.
Dismiss

MANDELA VE ÖCALAN

22 views
Skip to first unread message

Ali Asker

unread,
Mar 25, 2007, 6:02:57 PM3/25/07
to
MANDELA VE ÖCALAN


Hüseyin Aykol


Karanlık bir döneme damgasını vuran faili meçhul cinayetlerle ilgili
soruşturmaların yapıldığı günlerde 'Biz böyle bin tane operasyon yaptık'
diyen eski polis şeflerinden Mehmet Ağar'ın bugünlerde DYP lideri olarak
Kürt sorununun çözümünde ileri sürdüğü tezleri, başta Abdullah Öcalan olmak
üzere, belli başlı Kürt otoriteleri tarafından ciddiye alınırken; kimi sol
çevrelerin de içinde bulunduğu başka odaklar, Ağar ve hatta 12 Eylül
darbecilerinden Kenan Evren gibilerinin muhatap alınmasına ateş püskürüyor.
Belki Evren'den bu saatten sonra bir şey beklenemez; ancak seçim kazanmış
bir Ağar'ın Güney Afrika'nın De Klerk'i olabileceği söyleniyor.

Gerçekten de, Güney Afrika ile Nelson Mandela'nın yaşadıkları, Öcalan'ın
kaderine çok benziyor. Örneğin silahlı bir örgütün lideri olarak yıllarca
aranan Mandela'yı yakalatan CIA'nın yardımıydı; tıpkı Öcalan'ın Kenya'da
Türkiye'ye teslim edilmesi gibi. 'Terörist' denilen Mandela, yıllarca
hapiste yattı; ancak kendisi muhatap alınarak hapisteyken görüşmeler yapıldı
ve soruna çözüm bulundu. Mandela, yapılan ilk seçimde devlet başkanı
seçildiğinde, kendisini ilk tebrik edenler arasında ABD Başkanı -baba-
George Bush vardı. Hani şu, kendisinin yakalanmasında yardımcı olan CIA'nın
bir zamanlar başkanlığını yapmış kişi.

Türkiye'deki iktidarlar, bugüne kadarki inkarcı ve imhacı siyasette ısrar
edip, Kürt sorununu demokratik bir şekilde çözmesini bilemezlerse,
muhtemelen -AB'nin de hayırhah bir tutum takınacağı- Amerika Birleşik
Devletleri'nin çözümüne razı olacaklar. ABD'nin çözümü, Kürtlerin ne kadar
yararına olur bilinmez; ancak -hiç yoktan iyidir- mantığıyla kabul
görebilir. İşte bu nedenle, Güney Afrika'da yaşanan süreci ayrıntılarıyla
öğrenmekte mutlaka yarar var. Bu dosyayı, 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi
olmak' istemeyenler için hazırladık:

Genç yaşlarda siyasete atılan Nelson Mandela, lise tahsilinden sonra gittiği
yüksek okulda bir öğrenci boykotuna karıştığı ve organize ettiği
gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldı. Transkei'den ayrılarak, Transvaal'a
gitti. Burada bir süre madenlerde polis memurluğu görevinde bulundu. Bu
sırada, yarıda bıraktığı üniversite eğitimine mektupla öğretim yoluyla devam
etti. 1942'de Witwaterstrand Üniversitesi'nin hukuk bölümünü bitirerek
avukatlık yapmaya başladı. Ülkenin ilk siyah avukatı unvanını aldı. Irk
ayrımına karşı yerli halkın kurduğu Afrika Ulusal Kongresi'ne (ANC) 1944
yılında katıldı. Çok kısa zamanda kongrenin Gençlik Birliği'ne başkan
seçildi. Siyahların kurtuluş hareketinin önderlerinden birisi durumuna
geldi. Bu arada, ırkçılığa karşı silahlı mücadeleyi üstlenen ve kongrenin
askeri kanadı özelliğindeki 'Ulusal Mızrak' örgütünü de 1961 yılında kurarak
onun da başkanı oldu.

Ocak 1962'de kendisine destek aramak için yurtdışına çıktı. İngiltere ve
Afrika ülkelerini dolaştı. Afrika ülkeleri ile sosyalist ülkelerden silah ve
para yardımı temin etti. Ülkeye dönüşünde arkadaşlarıyla birlikte, izinsiz
yurtdışına çıkmak, halkı kışkırtmak, sabotajlar ve suikastlar düzenlemek
iddialarıyla CIA'nın yardımıyla yakalanarak yargılandı. Halkın, tamamının
temsil edilmediği ve beyazların temsil edildiği parlamentonun çıkardığı
yasalara uymak zorunda olmadığını savundu. Irkçı beyaz yönetim tarafından
ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu davranışıyla ırk ayrımına karşı
mücadele eden Afrikalı siyahların simge ve sembolü oldu.

Nelson Mandela, dünyanın en ünlü mahkumu olarak anılır. Güney Afrika'da 27
yıl hapiste kaldıktan sonra 1980'li yıllarda, ırkçılığa karşı mücadelenin
bütün dünyada yoğunlaşması üzerine adı duyuldu. 1990 yılında Güney Afrika
Devlet Başkanı De Klerk tarafından şartsız olarak serbest bırakıldı. Serbest
bırakıldığı zaman 71 yaşındaydı. Serbest bırakılmasına Güney Afrika
siyahlarının yanında birçok beyaz da sevindi. 1990'da hapisten çıkınca
Demokratik bir Güney Afrika kurulması için çalıştı ve kurdu. Tarihçiler elli
yıl sonra dönüp 20. yüzyıla baktıklarında, Nelson Mandela'nın nasıl olup da
sağın ve solun, doğunun ve batının, kuzeyin ve güneyin aynı anda hayran
olduğu evrensel bir kahraman haline geldiğini açıklamak isteyeceklerdir.
Başka hiç kimse bu kadar evrensel bir beğeniye mazhar olmamıştı.

Bu hep böyle değildi. 20 yıl kadar önce Mandela müebbete hapse mahkum bir
'terörist' lider olarak cezaevindeydi. Hem bizzat kendisine, hem de hareketi
Afrika Ulusal Kongresi'ne dair fikirler muhtelifti. Irkçı hükümet ve onun
yandaşları tarafından 'komünist' olmakla suçlanıyorlardı; ABD ve birçok batı
ülkesi için şüpheli kişilerdi. Dahası, ANC'nin en ateşli yandaşları dahi
(ahlaki açıdan haklı ama) askeri bakımdan güçsüz olduklarını kabul ediyor,
Güney Afrika'da iktidara gelmelerinin son derece güç olduğunu
düşünüyorlardı. Dahası, ANC'nin kendisi de başka yerlerdeki yandaşları da
ırkçılığa son vermenin tek yolunun şiddete dayalı bir silahlı mücadele
olduğundan emindiler.

Ancak mucizeymiş gibi görülen şey gerçekleşti. 1980'lerin sonlarından
itibaren, ırkçı hükümet iktidarı ANC'ye devretmek için görüşmelere başladı.
Görüşmeler 1990'ların başında somutluk kazandı ve bugünden bakıldığında
rahatça söylenebileceği gibi, epeyce de hızlı ilerledi. Yasadışı ilan edilen
partiler ırkçı hükümet tarafından yeniden yasallaştırıldı, ırkçı yasalar
kaldırıldı ve (hala eski ırkçı liderlerin elinde olan) hükümet, 1994'te
genel oy hakkı esasına dayalı seçimlerin yapılmasına izin verdi. ANC
seçimleri hiç zorlanmadan kazandı ve Nelson Mandela Güney Afrika Devlet
Başkanı seçildi. Yeni bir anayasa hazırlandı, köklü politik dönüşüm
başarıldı.

Irkçı yönetim yanlılarının nüfuzlarından vazgeçmesinde hiç şüphesiz çeşitli
faktörler rol oynadı. ANC, 30-40 yıldan uzun bir dönem boyunca, Güney Afrika
halkının büyük çoğunluğunun örgüte bağlılığını, bunu sağlayacak sürekli ve
güçlü bir nüfuza sahip olduğunu kanıtladı. Sivil toplum içinde sahip olduğu
desteği, askeri güce tahvil edemediyse de, hükümet ve dünyaya defalarca
gösterdi. Yürüttüğü uluslararası diplomasi sayesinde ANC, Güney Afrika ırkçı
hükümetinin yıllar geçtikçe gitgide yoğunlaşan bir ekonomik ve politik
tecride uğramasını sağladı. Bu durum, tecritten kurtulmak isteyen ve ANC
idaresindeki ve genel oy hakkını tanımış bir Güney Afrika'da da pekala
oldukça iyi yaşayabileceğini düşünen büyük iş çevreleri için özellikle
rahatsız ediciydi.

Soğuk Savaş'ın bitmesi ise, çok eskiden beri G. Afrika Komünist Partisi'nin
ANC'nin yakın müttefiği olduğu gerçeğinin, artık Batı dünyası tarafından
daha az ürkütücü bulunacağı anlamına geliyordu. Yine de tüm bunlar,
iktidarın barışçıl bir biçimde devredilmesi için yeterli değildi. ANC'nin
iki anlaşma yapması gerekiyordu: Birincisi büyük iş çevreleriyle, ikincisi
ırkçı hükümetle. İlk anlaşma, ANC'nin sosyalizme olan tarihsel taahhütünden
vazgeçerek günümüz dünyasındaki birçok 'sosyal-demokrat' hükümetinkine
benzer politikalar izlemesini gerektiriyordu: Kamulaştırma olmayacak,
toplumsal refahı sağlamaya dönük bazı önlemlerle beraber, ülke dünya
pazarına açılacak.

İkinci anlaşma ise, ırkçı yönetim dönemindeki bütün o korkunç
eylemlerin -cinayet, işkence ve infazların- hesabının sorulacağı korkusunu
yatıştırmak amacıyla, ırkçı hükümet ve destekçileri, özellikle de güvenlik
güçleriyle yapıldı. Anlaşma oldukça basitti. ANC, Nobel Barış Ödülü sahibi
Rahip Desmond Tutu'nun başkanlığında bir 'Gerçek ve Uzlaşma Komisyonu'
kuracaktı. Canice operasyonların faillerini, tüm yapılanları eksiksiz itiraf
etmeleri koşuluyla ve eğer istiyorlarsa affetme yetkisine sahip olan
Komisyon, ifade ve tanıklıklara dayanarak ırkçı yönetim yıllarında olan
bitene dair 'gerçeği' araştırıp açığa çıkaracaktı.

Mandela'nın 1994'te başlayıp 1999'da sona eren devlet başkanlığında Güney
Afrika, siyasi yelpazenin solunda ama yine de kapitalist dünya sisteminin
içinde kalmasını bildi. Mandela'nın gerçekten hak ederek kazandığı siyasi
kariyeri, eski müttefikleri Castro ve Kaddafi'yi kucaklarken bile ABD
yönetimlerini rahatsız etmedi. 'Reel sosyalizme inandığımız ve ulusların
kendi kaderini tayin etme hakkını sadece ayrı devlet kurma olarak gördüğümüz
için' hata yaptım diyen ve bir süredir 'Gerçek ve Uzlaşma Komisyonu'
kurulmasını öneren Öcalan'ı, Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson
Mandela'ya benzetenler olabilecektir.

Robben ve İmralı Adası

Robben Island (Robben Adası) Güney Afrika'nın başkentlerinden Cape Town'dan
7.5 km açıkta bulunuyor. Bu adada, Nelson Mandela'nın da içinde bulunduğu
ırkçı rejim karşıtları hapis yattı. Mandela tutuklu kaldığı 27 yılın 18'ini
bu adadaki hapishane hücresinde geçirdi. Son derece küçük bir hücrede yerde
yattı. Taş ocağında çalıştırıldı. Yılda bir ziyaretçi hakkı vardı. Görüş 30
dakikayla sınırlıydı. Altı ayda bir mektup gönderebiliyor ve bir mektup
alabiliyordu. Cezaevi idaresinin tüm karşı önlemlerine rağmen, yoldaşları
üzerinde saygı ve sevgiye dayanan mutlak bir otoriteye sahip olmuştu.

Bugün dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerin akınına uğrayan hapishane,
Mandela'nın isteği üzerine müze olarak korunuyor. Mandela ve arkadaşları
geçmişin unutulmamasını, genç nesillerin yaşananları öğrenmesini istiyor.
Nitekim turistlere de eski tutsaklardan rehberler eşlik ediyor. Örneğin
rehberlerden Modise Phekonyene, 16 yaşında bir öğrenciyken tutuklanarak
buraya getirilmiş ve 14 kişi ile birlikte 5 yılını burada geçirmiş. 'Burada
çalışıyorum; çünkü kendimi evimde hissediyorum' diyen Phekonyene, kimi koğuş
arkadaşları gibi, yeni yönetimin önemli makamlarını tercih etmemiş. Robben
Island, kaçmanın herhalde mümkün olmadığı bir yer görünümünde. Örneğin
Mandela'nın yakın arkadaşı Rober Sabuk, bu adadan ancak ölünce çıkabilmiş.
Cezaevindeki yatanların resimleri hücrelerine asılmış. O resimdekilerin
kimileri artık mezarda, kimileri ise şimdi önemli bakanlık koltuklarında.
Irkçı rejim sonrasının siyasi kadrolarını büyük ölçüde bu hapishanenin eski
sakinleri oluşturuyor. Robben Adası tam bir hapishane kompleksi.
Çalışanların çocukları için bile okul varmış. Böylesi cezaevlerinin ayrılmaz
unsuru taş ocakları unutulmamış. Bir futbol sahası büyüklüğündeki alanda
tutuklular yıllar boyunca taşları bir yandan öbür yana taşımışlar.

Robben Adası'ndaki hapishanede kalanlar, sürekli zalimce muamele
görmüşlerdi. Ancak oradan salıverilen tutsaklar, daha sonra kendilerine
eziyet edenleri affedip, yeni bir ülkeyi birlikte kurmaya yöneldiler.
Mandela, yattığı B-5 hücresinde yıllarca kaldı. Sağlık sorunları üzerine
1982 yılında Robben Adası'ndan alınıp Pollismoor Hapishanesi'ne götürüldü.
Orada da verem olması üzerine 1988 yılında hastaneye kaldırıldı. Tedavi
gördüğü hastaneden 1990 yılında şartsız salıverildi. Ancak buradan çıkmadan
önce, kaldığı hastanede kendisini ziyaret edenler arasında bizzat ırkçı
beyaz rejimin devlet başkanı De Klerk'in aralarında olduğu üst düzey
yetkililer de bulunuyordu. Tarafların görüşmeleri, Robben sakinlerinin
serbest bırakıldığı daha sonraki dönemde de sürdü. İkilinin çabaları daha
sonra Nobel Barış Ödülü ile mükafatlandırıldı.

Güney Afrika

44 milyon kişinin yaşadığı Güney Afrika Cumhuriyeti, 1.221.040 km'lik
yüzölçümüne sahip. Kişi başına milli gelirin 10 bin doları bulduğu ülke,
parlamenter demokrasi ile yönetilmekte. Parlamento ise Ulusal Meclis ve
Ulusal Eyaletler Konseyi'nden oluşuyor. Güney Afrika'daki dokuz eyaletin
kendi başkanı, meclisi ve bakanları var. 27 yıl tutsak kalan Nelson
Mandela'nın kurduğu Güney Afrika'da halk geleneklerine sıkıca bağlıdır.
Etnik yapısında siyah, beyaz ve melezleri de içinde bulunduğu bir kültür
mozaiği durumunda. Dinlerin buluştuğu Güney Afrika'da Hıristiyan, Müslüman
ve yerel dinlere mensup kişiler özgürce dinlerini yaşamakta. Güney
Afrika'nın üç başkenti var: Pretoria'da yürütme, Cape Town'da yasama,
Bloomfontein'de yargı işleri yürütülmekte. Güney Afrika'da İngilizce,
Afrikaner ve 9 Afrika dili konuşuluyor.

Gündem gazetesi

http://www.kurdistan-post.com/


Malcolm X

unread,
Mar 30, 2007, 4:30:51 PM3/30/07
to
Öcalan Kimdir?

7 Kasım 1978 tarihinde terör örgütü PKK'yı kurdu. Kısa bir süre sonra
Suriye'ye geçen Abdullah Öcalan, örgütün kanlı eylemlerini buradan
yönetmeye başladı. Kandırdığı gençler bölücü terör örgütü adına eylem
yaparken, Öcalan savaş alanına hiç inmeden oturduğu yerde rahat bir
yaşam sürdü.

Türkiye'nin ısrarlı takibi sonucu Suriye, Öcalan'ı topraklarından
çıkarmak zorunda kaldı. Suriye'den Rusya'ya, oradan İtalya'ya geçen
Öcalan, İtalyan Hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca kendisine
sığınacak yer aramaya başladı. Yunanistan Hükümeti, kuruluşundan beri
destek verdiği PKK'nın liderini Kenya Büyükelçiliği'nde saklamaya
karar verdi.

Türk Güvenlik Güçleri'nin düzenlediği bir operasyonla Kenya'da
kıskıvrak yakalanan terörist başının üzerinden sahte bir Kıbrıs Rum
Kesimi pasaportu çıktı. Eli kanlı terör örgütünün başı, Türkiye'de,
İmralı Cezaevi'nde yargılandı ve hakettiği idam cezasına çarptırıldı.
Terörist başının idam cezası Yargıtay tarafından 25 Kasım 1999
tarihinde onandı.

***********************************

MİT'İN İLK APO TEŞHİSİ

İlk başlarda MİT için Apo Kürt milliyetçisi veya Kürtçü bir akımın
lideri değildi. O dönemin (1970-1979) MİT raporlarına baktığınız zaman
görürsünüz, Apo dosyalara uzun süre sol faaliyetleri nedeniyle
girmişti. Aşırı solcu bir Kürt olarak nitelendirilirdi. Fazla da
önemsenmezdi. Zaten Kürt hareketleri 1970'lerde Kürtçülükten çok sol
faaliyetler çerçevesinde ele alınırdı. İzlenirler, ne yaptıkları
bilinir; ancak genelde solun içinde bulunduklarından dolayı, bu
yönleri ön plana çıkarılırdı. Biz MİT olarak gerçeği biliyorduk; ancak
devleti hiçbir zaman ikna edemedik. Bize inanmadılar veya inanmak
istemediler."

***********************************

BİR CANİ OLARAK PORTRESİ

1970'li yıllarda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını protesto
için Ankara Üniversitesi Siyasal bilgiler Fakültesi'nde yapılan
"boykot eylemleri"nin öncülerinden biri olması sebebiyle güvenlik
birimlerinin yakın takibindeydi. Bu eylemler üzerine kısa süreli
olarak gözaltına da alınan Öcalan, Güneydoğu kökenli bir isim olması
ve sivrilmesi sebebiyle, sürekli olarak MİT tarafından kontrol altına
alınmak istendiği hezeyanı ile yaşadı. Uğur Mumcu'nun Kürt Dosyası
kitabında ayrıntılı olarak işlediği, Öcalan'ın da Mahir Sayın ile
yaptığı konuşmaları içeren Erkeği Öldürmek kitabında anlattığı Kesire
Öcalan ve Pilot Necati (Necati Kaya) olayları bu hezeyanın
başlangıcını oluşturuyor.

***********************************

NE BEBEK DEDİ NE DE ARKADAŞ

Bölücü teröristlerin başı Abdullah Öcalan'ın acımasız kişiliğini
görmek için yakın arkadaşlarını ve kundaktaki bebekleri
kurşunlatmasına bakmak yeterli.

27 Kasım 1978 günü Diyarbakır'ın Lice İlçesi Fis Köyü'nde toplanan
Abdullah Öcalan ve birkaç arkadaşı PKK'yı kurdular. Daha sonraki
tarihlerde bu toplantıyı PKK'nın birinci konferansı olarak kabul
ettiler. Ancak aradan geçen 20 yıl içerisinde Abdullah Öcalan,
neredeyse birlikte yola çıktığı bütün arkadaşlarının ölüm emrini
verdi. Öcalan'ın acımasız katliamcı kişiliğini görmek için onun
yıllarca birlikte hareket ettiğini yakın arkadaşlarının ölüm
emirlerini nasıl kolaylıkla verdiğine ve kundaktaki çocukları hunharca
öldürttüğüne bakmak gerekiyor.

Birinci kongresini 1981'de yapan PKK, ikinci kongresini dört yıl sonra
Suriye'nin Ürdün sınırı yakınındaki bir kampta yaptı. Altı gün süren
bu toplantıda Öcalan örgütün Avrupa sorumlusu ve Merkez Komite üyesi
Resul Altınok'u "MİT ajanı" ilan etti. Öcalan daha sonraları yakın
arkadaşlarını tasfiye ederken onlara hep bu ajanlık kulpunu taktı ve
örgüt tabanının da bu şekilde gözünü boyadı. Öcalan, 1980'de PKK'nın
Merkez Komite üyesi ve Urfa bölge sorumlusu Abdullah Kumlu'yu
hapsetti. Hapisten kaçan Kumlu, Suriye Gizli Servisi'nin yardımıyla
yakalanarak PKK'ya teslim edildi ve öldürüldü. Öcalan bu sıralarda
PKK'nın çekirdeğini oluşturan Kürdistan Devrimcileri grubundan Mehmet
Uzun, Ali Yaylacık ve Ahmet Ballı'yı da MİT ajanı oldukları
gerekçesiyle öldürttü.

***********************************

ÖNCE AJANLIKLA SUÇLUYOR SONRA DA ÖLDÜRÜYORDU

PKK'nın üçüncü kongresinde Öcalan'ın bütün yetkilerini aldığı Abdullah
Ekinci intihar etti. Kesire Öcalan ve Ali Çetiner örgütten kaçtılar.
Üçüncü kongrede 10 militan daha MİT ajanı oldukları gerekçeleriyle
öldürüldüler. Öcalan'a kadın temin etmekle yükümlü militan olduğu
ileri sürülen (PKK; Emin Demirel, GHMD yayını) Hasan Bindal, Öcalan'ın
yakın arkadaşı Şahin Bilgiç tarafından kazaen öldürülünce, Bilgiç'in
kaderi de kurşuna dizilmek oldu. Örgütün Botan bölgesi sorumlusu Kör
Cemal kod adlı Halil Kaya 1987'de kurşuna dizildi. Öcalan 1991'de
Botan'ın yeni bölge sorumlusu Nizamettin Taş'ı üç ay hapsetti.
Parmaksız Zeki kodlu Şemdin Sakık, Botan bölgesi sorumlusu oldu. Ancak
Şemdin Sakık'ın da daha sonra Apo ile arası açıldı ve örgütten koptu.
Sakık çareyi Türk güvenlik birimlerine sığınmakta buldu. Eğer Sakık,
Genelkurmay'a bağlı özel kuvvetlerin operasyonuyla Kuzey Irak'tan
getirilmeseydi muhakkak ki o da MİT ajanı suçlamasıyla Apo'nun ölüm
tuzağına girecekti.

PKK'nın İstanbul ve Marmara Bölge Sorumlusu Osman Tim de, İstanbul
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanırken 1992'de Sağmalcılar
Cezaevi'nde boğularak öldürüldü. Gerekçe yine aynıydı, işbirlikçi
olmak ve örgüte ihanet etmek. İsmi Susurluk olayları ile de gündeme
gelen General Zinnar kod adlı Alaattin Kanat da Öcalan ile yollarını
ayırdı ve itirafçı oldu. PKK'nın üst düzey sorumlularından olan Kemal
Burkay 1981'de örgütten ayrılırken Atina temsilcisi Avukat Hüseyin
Yıldırım da Öcalan'dan ayrıldı. Avukat Yıldırım, Öcalan'ın ölüm
tuzağından yaralı olarak kurtuldu.

Bu tablo, yüzlerce kanlı eylemin emrini veren, 30 bin insanın katili,
bu sayının çok üstünde PKK militanının da ölümüne sebep olan katliamcı
bir kişinin psikopat ruhunu sergiliyor. Mehmet Ali Birand ile yaptığı
konuşmada, "Kabaca söylemek gerekirse PKK kadrolarının dörtte biri
tasfiye edildi. TC'nin bize verdirdiği kayıplardan daha fazla kayıp
verdik." sözleri de canını kurtarmak için köşe bucak kaçan, kafası
hezeyanlarla dolu bir kişiliğin yansımaları.

***********************************

TAM BİR EGOİST

Bu kirli ruhun ölüm tuzağından kurtulamayan PKK Merkez Komite üyesi
Mehmet Şener, Mustafa Karasu'ya gönderdiği mektubunda bu kişinin
gerçek yüzünü şöyle sergiledi:

"Bizi dışlamanın ilk adımlarını Apo attı. Dördüncü kongrenin üstünden
20 gün geçmeden ben ve Baran arkadaşın görevleri 25 kişilik Merkez
Komite'nin beş üyesinin katılmış olduğu toplantıyla Apo'nun talimatı
üzerine donduruldu ve soruşturmaya alındık. İlginç bir tesadüf olup
olmadığına sen karar ver Karasu...

Apo'nun planına göre bana bir itiraf yazdırılacak ve bu itirafta ajan
olduğumu, ajanlığımın cezaevine girişle başladığını, cezaevinde gizli
şahin rolü üstlendiğimi, direnişleri kırdığımı, direnenleri kendi
erkimin altına aldığımı, cezaevinde direnişleri liberalizme çektiğimi
söyleyeceğim. Dışarıdaki görevimin de Apo'yu temizlemek, tasfiye etmek
olduğunu açıklayacağım ve af dileyeceğim. Yüce Apo da insafa gelip
beni kazanma adına ya af edecek veya ben mazlumlara ihanet eden birini
affetmem kahramanlığı taslayıp bir ajanın işini bitirecek. İş bununla
bitmiyor tabii, ben ajanlığı kabul ettikten sonra cezaevindeki tüm
kadrolar özeleştiriye çekilecek. Çünkü hepsi ajan Şener'in etkisinde
kalmışlar. Tabii, ajan Şener'in en fazla etkisinde kalan da Mustafa
Karasu ve Sakine Cansız arkadaşlardır. Bunu her gün Apo vaaz ediyor.
Tabii sebepsiz değil, Karasu da Sakine de Apo'nun popülaritesini
rahatsız edecek kadar saygın arkadaşlar oldular. Oysa Apo kendi
dışında bir kişilik kabul etmiyor."

Grand Sen~or

unread,
Mar 30, 2007, 5:44:01 PM3/30/07
to
On 31 Mar, 08:30, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:
> Öcalan Kimdir?
>
> 7 Kasım 1978 tarihinde terör örgütü PKK'yı kurdu. Kısa bir süre sonra
> Suriye'ye geçen Abdullah Öcalan, örgütün kanlı eylemlerini buradan
> yönetmeye başladı. Kandırdığı gençler bölücü terör örgütü adına eylem
> yaparken, Öcalan savaş alanına hiç inmeden oturduğu yerde rahat bir
> yaşam sürdü.
>
> Türkiye'nin ısrarlı takibi sonucu Suriye, Öcalan'ı topraklarından
> çıkarmak zorunda kaldı. Suriye'den Rusya'ya, oradan İtalya'ya geçen
> Öcalan, İtalyan Hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca kendisine
> sığınacak yer aramaya başladı. Yunanistan Hükümeti, kuruluşundan beri
> destek verdiği PKK'nın liderini Kenya Büyükelçiliği'nde saklamaya
> karar verdi.
>
> Türk Güvenlik Güçleri'nin düzenlediği bir operasyonla Kenya'da

MOSSAD yardimiyla demek istiyorsun..
Ocalan sonucat Parmaksiz'in bedduasina ugradi.
Bence Kurdleri Ocalandan cok Parmaksiz temsil etmeye layikti.
Buradaki politik gercek su ki EUS'dan firlama sekularo-fascist bir
anayasayla yonetilmeye calisilan TC'de sekularistlerden baska hicbir
SPEE'ye yasa yapma ve uygulama hakki taninmamis olmasidir. EUS'da
oldugu gibi TC'de de sekularo-fascistlser her turlu yasa yapma ve
yaptiklari yasalari diger SPEE'lere kayitsiz-sartsiz dayatma hakkina
sahip olarak tam bir zulum saltanati surmektedirler. Saltanatlari
ugruna her yil binlerce insanin telef olmasi bunlarin kilini bile
kipirdatmaz. Hatta bu sekularo-fascistler bol keseden olumlerine
sevbep olduklari bu insanlari karsilikli "sehit" ilan etmekten bile
kacinmazlar.
Kimse de bunlara "Neyin sehidi?" diyemez, hatta Malcomix gibileri
dahada ileri gidip "Zaman sehit olma zamanidir!" diyerek bu karsilikli
katlima canak tutar;-<


Malcolm X

unread,
Mar 30, 2007, 6:17:30 PM3/30/07
to

Bende seni ciddiye alıp okudum okudum, yazının sonuna vardım bir de
baktım ki; hakikaten ustura bir yanda, sen bir yanda :)))
Sussan daha iyi olacaktı ama madem ki konuştun sonucuna katlanacaksın:

Oidipus'un son aşaması, yani «iğdiş edilme», bu konuda bir fikir
verebilir bize. Oğlan çocuğu, iğdiş edilmenin trajik ve yararlı
durumunu yaşayıp çözüme ulaştırarak babası gibi aynı Hakka (phallus'a)
ve özellikle babasının annesi üzerindeki Hakkına (ki annesinin, hem
oğlan çocuk için anne hem de baba için karı olarak bir çifte
kullanımın hoşgörülrnez durumu içinde bulunduğu ortaya çıkmıştır)
sahip olmamayı kabullenir; ama, babasıyla aynı hakka sahip olmadığını
kabullenerek de, daha sonraları, yetişkin olduğu zaman günün birinde,
gerekli «araçlar»dan yoksun olduğu için o gün kendisine verilmemiş
olan hakka sahip olma güvencesini kazanmış olur. Oğlan çocuğunun, çok
«uslu», davranıp büyümesini bilirse, büyüyecek olan bir ufak hakkı
vardır yalnızca. Öte yandan, küçük kız çocuğu da, iğdiş edilmenin
trajik ve yararlı durumunu yaşayıp yüklenerek annesinin sahip olduğu
aynı hakka sahip olmamayı kabullenir; demek ki, kadın olduğu halde ve
kadın olmasından ötürü annesinde o (phallus) olmadığı için babasının
sahip olduğu aynı hakka (phallus) sahip olmadığını ve aynı zamanda
annesinin sahip olduğu hakka da sahip olmadığını, yani henüz annesi
gibi bir kadın olmadığını katmerli olarak kabullenir. Ama buna
karşılık ufak hakkını elde eder. Yani küçük kız hakkını ve Düzen
Yasasını kabullenerek; yani gerektiğinde yasayı saptırmak için çok
uslu davranmaksızın ama bu yasaya yine de boyun eğerek büyümesini
bilirse, büyük bir hakkın kendisine tanınacağı vaadini almış
[kazanmış] olur.

Buradan PKK, Ali Asker ve zatınız ile ilgili çıkarsamalarda
bulunabilirsiniz. "Anlamadıysanız" demiş Nasreddin Hoca, "Benim size
anlatacak bir şeyim yok"
Ancak benim mesajlarıma dipnot yazarken, ya ne dediğinizi bilerek
yazın yada bildiklerinizi kendinize saklayın. Sayın Senyor veya
sensör...

Grand Sen~or

unread,
Mar 30, 2007, 6:38:09 PM3/30/07
to
On 31 Mar, 10:17, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> Yasasını kabullenerek; yani gerektiğinde yasayı saptırmak için çok
> uslu davranmaksızın ama bu yasaya yine de boyun eğerek büyümesini
> bilirse, büyük bir hakkın kendisine tanınacağı vaadini almış

tipik bir sekularo-fascist "yasa" kavrami, tabii Allah'in yasalariyla
falan uzaktan yakindan hicbir alakasi yok.
Sekularo-fascistler yasalari yapar onune gelene dayatir - Kitabimizda
bunun adi "zulum"'dur "Z U L U M". Baskalarinin (diger SPEElerin)
yasa yapma, uygulama hakkina tecavuzdur. Senin tabirinle "diger
SPEEleri igdis ederek onlarin yasa yapip uygulama yetenegini
koreltmektir". Bu da tabii sonucta insanlarin fitratindan gelen coklu-
sosyo-politiko-ekonomik yapilarin tekele indirgenerek yokedilmesine
yol acar, butun insanligin yok edilmesine yol acar. Ayni tabii bir
ormandaki bitkisel coklulugun birtek bitki turune indirgendirildikten
sonra baska bir tabii olayin ortaya cikmasiyla o tek bitki
saltanatinin da sona ermesi gibi. Iste bugunku sekularo-fascist duzen
insanlik icin boyle bir tehlikeli durum olusturmaktadir.

Ali Asker

unread,
Mar 30, 2007, 7:13:31 PM3/30/07
to
Ulan beni oraya getirme senin anani avradini sikerim turk pici,
milletini siktigimin adi serefsiz mahluk...

SENIN VATANINI, MILLETINI, BAYRAGINI, DEVLETINI, ATATURKUNU, SULALENI,
ASKERINI YAN YATIRIP GOTUNE KOYARIM PIC OGLU SEREFSIZ TURK KOPEGI..

ASAGILIK YARATIK BIRAZ HAYVAN OL LAN PIC KURUSU BU DUNYAYA TAS GELDIN
KURU ODUN GIDECEKSIN KOPEK OGLU KOPEK, SOYSUZ TURK PICI...

Ali Asker

unread,
Mar 30, 2007, 7:15:33 PM3/30/07
to

ADINI ANLAMINI BILMEDIGIN SEYLERI AGZINA ALMA TURK KOPEGI, ANANI
AVRADINI SULALENI MILLETINI BAYRAGINI ORDUNU SEREFINI NAMUSUNU
DEVLETINI SIKTIGIMIN PEZEVENK KOPEGIII...

> bulunabilirsiniz. "Anlamadıysanız" demiş Nasreddin Hoca, "Benim size
> anlatacak bir şeyim yok"
> Ancak benim mesajlarıma dipnot yazarken, ya ne dediğinizi bilerek
> yazın yada bildiklerinizi kendinize saklayın. Sayın Senyor veya

> sensör...- Hide quoted text -
>
> - Show quoted text -


Malcolm X

unread,
Mar 31, 2007, 9:41:34 AM3/31/07
to
> > - Show quoted text -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -

TÜRKÇEYİ KİMLERİN KUCAĞINDA ÖĞRENDİĞİNİ BİLMİYORUM AMA, HERHLADE CANIN
YANDIĞINDAN HEP KÖTÜ SÖZ ÖĞRENMİŞSİN. ÇOK AYIP HİÇ YAKIŞMIYOR.

Malcolm X

unread,
Mar 31, 2007, 9:44:22 AM3/31/07
to
On 31 Mart, 02:15, "Ali Asker" <pasa_as...@gmx.net> wrote:
> > - Show quoted text -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -

BAK UNUTTUM SÖYLEMEYİ,
BAYRAKLA FAZLA UĞRAŞMA BİR YERLERİNİZE BATAR DİREKLERİ...
SENİN 7 CEDDİNE VE İMRALIDAKİ OROSPUYA YETECEK KADAR VAR HEMDE...
SÖYLEMEDİ DEME...

Malcolm X

unread,
Mar 31, 2007, 9:52:25 AM3/31/07
to

O kadar sıradan/tekdüze bir düşünce/yazı stilin var ki, inan artık
sana hiç bir şey yazasım gelmiyor. Kalıplaşmış, monoton ve sadece bir
şeyler biliyormuş görünmek amacı ile fazla zorlanmış hep aynı
nakaratlardan oluşan devrik cümleleler/ifadeler. "Sekularo-
fascistler", "SPEE", "sosyo-politiko-ekonomik"... tamamen zırva...
Düzgün olarak benim gibi düşüncelerini ifade edebilmekten acizsen hiç
zorlama. Birde hiç sıkılmadan gramerden falan söz ediyorsun! PKK'lı
köpeklere yumuşak, tatlı dilli; müslümanlara acımasız davranarak, iki
lafın birinde de kitabımız dediğin kitaptan habersiz hangi fıtrat,
hangi şehadet, hangi liyakat, hangi sadakat... Sussan daha iyi!!!

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 3:34:36 PM3/31/07
to

Malcomix! ben burada dusunce falan ifade etmiyorum ki, daha oraya
gelmedik. Bun burada sezin kelimelerle _dusunulemez_, oldugunu,
bunlarla olsa olsa safsata uretilebilecegini gostermeye calisiyorum;->
nitekim bu konuda sen guzel orneklerle bana yardimci oluyorsun;->>

Istersen burada ne yapmak istedigimi acikladigim yazilari bir kere
olsun oku...

> zorlama. Birde hiç sıkılmadan gramerden falan söz ediyorsun! PKK'lı

tabii ki gramerden falan soz ediyorum, ama senin sandigin yuzeysel
gramerden degil;->>

> köpeklere yumuşak, tatlı dilli; müslümanlara acımasız davranarak, iki

hangi muslumana acimasiz davranmisim?
sen sekularo-fascizme angaje olmuslari musluman saniyor olmalisin;-
>>ben bunlara yeni bir ad buldum mosekularo-fascist. Yazdiklarina
bakilirsa sen de bunlardan biri gibisin;->>

KKP hakkinda yillerdir soylediklerim(yazdiklarim) Usenet
kayitlarindadir. Teker teker getir itiraz ettiklerin uzerinde
tartisalam. Ulu orta laflar ederek binlerce yazimi karalamaya calisma
okuyucu bulamazsin;->

> lafın birinde de kitabımız dediğin kitaptan habersiz hangi fıtrat,
> hangi şehadet, hangi liyakat, hangi sadakat... Sussan daha iyi!!!

habersiz olan sensin, Kitabimizdan bir kelime getiriyoruz "dilek" onu
bile "istemek"'le karistirip cuvalliyorsun. Dusun bir daha "sehadet"'e
falan gelmedik bile;->>

Malcomix tabii ki ayni safsata ve zulum duzenini savunan, ondan yana
laflara karsilik ayni karsiliklar alacaksiniz, zulum duzeniniz
darmadagin olana kadar.
Hic bir SPEE'ye karsi ne yumusak ne de acimasiz soz ediyorum.

Butun soyledigim:

her SPEE'nin yasa yapma hakkinin ve bu yaptiklari yasalari kendi
uyelerine uygulama hakkinin inkar edilemez oldugudur.

Sekularo-fascistlerin bu hakki kendilerinden baskasina tanimadigidir.

Sekularo-fascistlerin kendi yasalarini zorla butun SPEElere
dayattigidir.

bunlar burada daha cok tekrar edilecek - sekularo-fascist zulum duzeni
darmadagin olana kadar.

Malcomix! sozlerimden pek birsey anlamamis olmana hic sasmiyorum,
cunku birsey anlamani beklemiyorum, anliyacak birsey yok da ondan;->>
dilersen sen benim yazdiklarimi ninni gibi dinle yeter, hani vardir ya
ninnilerde hep ayni tekerlemeler, nakaratlar, devrik cumleler iste
oyle ninniler...
hehhehe "bu ninnilerden de ne cikar?" deme;->>ben bu ninnilerle
buyudum, sen de...

uyusun da buyusun ninni
yazilarda yurusun ninni

dandini, dandini dastana
danalar girmis bostana
sur danaci danayi
yemesin lahanayi...

salvare
salvare apparentias
seculare
salvare seculare
salvare seculare apparentias
fascismus
salvare fascismus
salvare seculare fascismus
salvare secularo-fascismus apparentias
salvare apparentias

SPEE-laws-SPEE
~ Secularo-fascist laws SPEEs
Secularists-laws-secularists
~Secularist-laws-non-secularists

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 3:51:04 PM3/31/07
to
> SÖYLEMEDİ DEME...- Hide quoted text -

>
> - Show quoted text -


kavganiza karismis olmiyayim ama, halbuki ben olsam soyle derdim;->

Ali Asker!, unutma ki yedi ceddin, yedi ceddimle o bayrakaltinda
birlesip Dunya Duzenini koruma ugruna buyuk gayret gostermislerdir.
Sekularo-fascistlerin illuzyonu altinda kalarak onlarin gayretlerini
inkar mi ediyorsun?!

ama sekularo-fascist illuzyon sizi kanli bicakli birbirinize dusurmus
elini suya sabuna degdirmeden saltanatini surdurup durmaktadir..
iste Grand Sen~or bu illuzyonu bozmak icin buradadir, sizin gercekleri
gormenize yardimci olmak icin.
Grand Sen~or bu illuzyonu bozacaktir - Allah baska turlu
dilemedikce...Sekularo-fascist duzenbazlik darmadagin olacak ve iste o
zaman bayrak bayrak olarak kullanilacak ne kendisi tuvalet kagidi
olacak ne de sapi birilerinin (bir SPEE'nin) bir yerine sokulmak icin
kullanilacaktir.

Malcolm X

unread,
Mar 31, 2007, 4:28:17 PM3/31/07
to

Grandsensör;
Algılama problemi çektiğin ve ne dediğinden çok demediklerin ortada.
Maydonoz bir nimettir benim için, her ne kadar adına ağıtlar
yakılmasada! Benim herhangi bir düzeni savunmaktan öte, din kardeşime
ağıza alınmayacak küfürler eden o. çocuğuna cevap vermekti yaptığım.
Seyircilik veya edebi felsefecilik adı altında şaklabanlık değil!

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 5:23:41 PM3/31/07
to

demediklerim en az dediklerim kadar onemlidir..

> Maydonoz bir nimettir benim için, her ne kadar adına ağıtlar
> yakılmasada! Benim herhangi bir düzeni savunmaktan öte, din kardeşime

yok yok sen duzenbazligin yaninda laflar ediyorsun..ben se her yazimda
kimin duzenbaz oldugunu, duzenbaz kim olursa olsun ona karsi oldugumu
onun yaninda olmadigimi gosteriyorum. Duzenbaz tum maddi gucuyle zulum
saltanatini butun SPEElerin uzerinde surduren sekularo-fascistlerdir.
Sen kendin bir sekularo-fascist olarak surusel bir icguduyle
duzenbazligini savunma durumuna dusup gercegi gormezlikten geliyorsun
zevahiri kurtarmaya calisiyorsun (salvare apparentias). Fakat siz
sekularo-fascistlere daha once de hatirlattigim gibi yakinda
kurtarilacak zevahir falan kalmayacak.


> ağıza alınmayacak küfürler eden o. çocuğuna cevap vermekti yaptığım.
> Seyircilik veya edebi felsefecilik adı altında şaklabanlık değil!

Bak sen simdi kendini Sekularo-fascist bir (sozum ona )cumhuriyet
altinda boyunduruga alinmis, onlarin yasalarina gore onlara
benzetilmeye calisilan bir Turk olarak dusun ki :

artik bu yasalarin uygulanmasi sende Turklukten eser birakmamaya
azmetmis,

senin kendi yasalarini yapip kendi soydaslarin Turklere uygulama
hakkini inkar etmis,

senin onderligini kabullenecegin onderler yerine sekularo-fascist
duzenbazlari gecirmis olsun..

sen bu durumda bu sekularo-fascistlere hos geldin mi derdin?

hehhhehhe verebilirsen bir kerede cavap ver;->RO(T/F)L


Malcolm X

unread,
Mar 31, 2007, 5:46:01 PM3/31/07
to

Grandsensör;
Zatınızın hangi uluslararası millete mensup olduğunu izah etseydiniz
de, ne beni ne de kendinizi yormuş olmasaydınız! Taraf olmayanın ne
olur bilemeyeceğinize eminim. Oturduğunuz sıcak kucaklardan (ali asker
ve zatınız) uzak ufuklara bakarak türkü söylemek, dil çıkartmak,
el(!?) sallamak tabii ki kolay ve bırakılası zevkler değildir(!?).
Hangi düzen/sistem olursa olsun sizler gibi yandaşları/şakşakçıları
olacaktır. Her düzen/sistem kendi insanının yetiştirir/yetiştirmeye
uğraşır. Oidipus kompleksinden kurtulabilme ihtimaliniz sıfır ve ben
sizin tecavüze teşne hallerinizden hoşlamıyorum...

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 6:28:31 PM3/31/07
to

"uluslararasi millet" ??!! 'te ne demek?!...
"millet" ve "ulus/kavim" icin bakiniz :

http://groups.google.com/group/starwords

"Zatiniz hangi ulustan?" diye sorsaydini cevabimiz;->
"Zatimiz Turk Ulusundandir" olurdu...

bakin ben bir Turk olarak sizin yukarida cevap vermekten kacindiginiz
soruya cevabimi vererim de size onculuk edeyim;->
Ben boyle bir durumda bu sekularo-fascistler "hos geldin!" demez,
butun imkanlarimla bunlarin darmadagin edilmesini saglamaya
calisirdim, ayni bugun yaptigim gibi;->>


gerisi safsata silindi...

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 7:03:35 PM3/31/07
to
On 1 Apr, 09:46, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> uğraşır. Oidipus kompleksinden kurtulabilme ihtimaliniz sıfır ve ben

> sizin tecavüze teşne hallerinizden hoşlamıyorum...- Hide

gerceklerin dile getirilmesi icin Allah'in ayetleriyle ogrettigi
kelimeler hasir alti edilip Eski Yunan efsanesinden/hurafesinden medet
ummalar;->>>

ha gayret;->>
saltanatiniz sallantida, darmadagin olmasi icin birinin "puf!"
demesini bekliyor...fakat haberinizde degil;->

Ali Asker

unread,
Mar 31, 2007, 7:28:49 PM3/31/07
to
> YANDIĞINDAN HEP KÖTÜ SÖZ ÖĞRENMİŞSİN. ÇOK AYIP HİÇ YAKIŞMIYOR.- o

Tovbe tovbe suna bak ya,olum sen belamisin yoksa turkmusun. Ulan
serefsiz adi kopek soylesene benim kullandigim kotu bir kelimeyi. Ulan
milletini bayragini siktigimin adi yuzsuz namussuz turk kopegi sana
naminla hitap etmek ne zamandan beri kotu soz oluyor. Ulan pic kurusu
ulan devsirme pici soylediklerimin sadece birinde 'en yanlissin de'
anani avradini sulaleni siktigimin turk pici, kopek oglu namussuz
ahlaksiz itoglu it... Anani siktigimin yavsak pic oglu kopegiii..

TURK MILLETININ SOYUNU SOPUNU SIKEYIM, OROSPUNUN EVLADI ADI SEREFSIZ
NAMUSSUZ KANSIZ PIC OGLU KOPEK...

Ali Asker

unread,
Mar 31, 2007, 7:34:12 PM3/31/07
to

ULAN PIC KURUSU BEYINSIZ KOPEK NE SOYLEDINKI NEYI UNUTTUN LAN TURK ADI
SEREFISIZIII

> BAYRAKLA FAZLA UĞRAŞMA BİR YERLERİNİZE BATAR DİREKLERİ...

ULAN PIC KURUSU ULAN ADI SEREFSIZ SOYSUZ TURK KOPEGI NE DIYORSUN ACIK
KONUSSANA ANANI SIKTIGIMIN KOPEK OGLU NAMUSSUZ MOGOL PICIII

> SENİN 7 CEDDİNE VE İMRALIDAKİ OROSPUYA YETECEK KADAR VAR HEMDE...

ULAN ADI SEREFSIZ KOPEK ULKE DEDIGIN CEHENNEMINE BAKSANA LAN IT OGLU
IT... SOYLESENE BANA ULKENDE OROSPULARIN MIKTARINI, ULAN PUST
GENELEVLERININ SAYISINI BANA SOYLESENE PIC KURUSU, ULAN KOPEK ANANI,
AVRADINI, KIZINI BES KURUS ICIN SATTIGINI SOYLESENE LAN PICCC...KOPEK
OGLU KOPEK ADI SEREFSIZ MOGOL ITI KENDINE BAKSANA LAN BAYRAGINI
SIKTIGIMIN ADI SEREFISZ TURK GOTVERENI SENI...

> SÖYLEMEDİ DEME...- Hide quoted text -

Grand Sen~or

unread,
Mar 31, 2007, 7:35:06 PM3/31/07
to
On 1 Apr, 09:46, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> de, ne beni ne de kendinizi yormuş olmasaydınız! Taraf olmayanın ne
> olur bilemeyeceğinize eminim. Oturduğunuz sıcak kucaklardan (ali asker
> ve zatınız) uzak ufuklara bakarak türkü söylemek, dil çıkartmak,
> el(!?) sallamak tabii ki kolay ve bırakılası zevkler değildir(!?).
> Hangi düzen/sistem olursa olsun sizler gibi yandaşları/şakşakçıları
> olacaktır. Her düzen/sistem kendi insanının yetiştirir/yetiştirmeye
> uğraşır.

Malcomix!
senin su yukarida siraladigin laf-i guzaf var ya, bu tipik bir
sekularo-fascist edebiyatidir - zevahiri kurtarmak icin yapilan dil
dokmeler;-))

Ama cok yakinda artik kurtarilmaya deger bir zevahirin kalmayacaginin
farkinda bile degilsin.

Malcolm X

unread,
Apr 1, 2007, 5:14:51 AM4/1/07
to

Kelimeleri mıncıklamak adına yaptığın saçmalıklardan ötürü sanırım
"uluslararası millet" esprisini anlayabilecek düzeye gelememişsin. Sen
"dilek" kelimesi etrafındaki turlarını bitirince haber ver. Ayrıca
darmadağın edebileceğiniz tek şey, başınızın içindekidir (beyin demeye
dilim varmıyor, mazur gör) o da zaten ne halde herkesin malumu!!!
(bunları yazarken zevk aldığımı sanma :)))

Malcolm X

unread,
Apr 1, 2007, 5:17:36 AM4/1/07
to
On 31 Mart, 16:03, "Grand Sen~or" <Grandse...@yahoo.com> wrote:

Eski yunan efsanesinden medet ummaktan değil, ait olduğunuz kültür
içerisinden size örnek vermektir yaptığım. Kolay anlayabileceğinizi
düşünerek hata yapmış olmam, bu örneğin benim ait olduğum ve kendimi
ait hissettiğim İslam kültürü içerisinde olmamasından da
kaynaklanıyor.

Grand Sen~or

unread,
Apr 1, 2007, 2:34:34 PM4/1/07
to

Malcomix!
Grand Sen~or hic kimseyle sidik yarisinda degildir burada;->> Yazilari
ancak ve ancak akledenlere ulassin diye yazilmistir. Grand Sen~or seni
de kullanarak mesajini hedefine ulastirmaya calismis bulunuyor. Iste
Grand Sen~or icin onemli olan budur, yoksa Grand Sen~or bir tartisma
kazanmak/kaybetmek endisesiyle yazmiyor bunlari. Senin anlyacagin
Grand Sen~or bunlari "Dostlar alis-veriste gorsun diye" yaziyor;->RO(T/
F)L

Grand Sen~or

unread,
Apr 1, 2007, 2:40:06 PM4/1/07
to
On 1 Apr, 21:17, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> .... benim ait olduğum ve kendimi
> ait hissettiğim İslam kültür....

ben de oyle zannetmistim, ama yanilmisim. Takma kafana, soylediklerim
yabana;->RO(T/F)L


Malcolm X

unread,
Apr 2, 2007, 1:06:01 AM4/2/07
to
> F)L- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -

Sayın Facile Sensör;
Bu son sözüm:
Turlarını bitirince haber ver, adresimi biliyorsun.
Direk yazabilirsin.
İğdiş edilmiş beynin(!?) için çare aramaya bakalım, Allah'tan umut
kesilmez.

Grand Sen~or

unread,
Apr 2, 2007, 2:03:19 AM4/2/07
to
On 1 Apr, 21:14, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> Sen "dilek" kelimesi etrafındaki turlarını bitirince haber ver.

seni bilmem ama ben Seytanin inasanlara unuttuira geldiklerini onlara
hatirlatmak icin dilek=shae kelimesi dahil Allah'in kelimeleri
etrafinda pervane gibi donmeye devam edecegim - Allah baska turlu
dilemedikce.

vatandas

unread,
Apr 2, 2007, 2:10:35 AM4/2/07
to

Seytan Ayetleri Kisim 1.
Yersen..!

Grand Sen~or

unread,
Apr 2, 2007, 2:13:42 AM4/2/07
to

Suphesiz Allah'tan umit kesilmez, Allah sabredenlerin yanindadir.
"Onlar birbirlerine sabir ve hakki tavsiye ederler".

Malcolm X

unread,
Apr 2, 2007, 6:03:18 AM4/2/07
to

"Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi"
sözü hakkında ki yorumunuzu da almak isterim,
Çünkü bazı arkadaşlar, anlayamadığı için hala turlara devam ediyor.
Selamlar.

Grand Sen~or

unread,
Apr 2, 2007, 2:14:33 PM4/2/07
to

hah soyle simdi verin siz kickica iki vatandas sekularo-fascist
duzenbazliginizi savunmak icin;->RO(T/F)L

Grand Sen~or

unread,
Apr 2, 2007, 2:43:48 PM4/2/07
to
On 2 Apr, 22:03, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> "Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi"

Allah'in "dilek-shae" konusundaki ve diger ilgili kelimeler
konusundaki yuzlerce ayetini goz ardi edip birinin sairane bir
cumlesine takilip kalmaniz kulturunuzun ne kadar yozlastiginin
belirgin bir ornegi degil mi?
Tevrat'i goz ardi edip kendi ciziktirdikleri sairane sozlere hurafeye
uyan, onlari one cikaran, onlari Tevrat'in ayetleri yerine geciren
Yahudilerden farkiniz ne?
Simdi siz soyleyin bana bakalim su yukarida aktardiginiz soz Allah'in
hangi ayetinden fazla ne soyluyor?
Bediuzzam bunlari soylerken bunlar sizi Allah'in ayetlerine gotursun
diye soylemedi mi? Bunlara takilip kalasiniz diye mi soyledi? Bunlari
Allah'in ayetleri yerine geciresiniz diye mi soyledi? Allah'in
ayetlerini rafa kaldirip bunlarla oyalanasiniz diye mi soyledi? Bizisi
bunlari Allah'in ayetleriyle sorgulayinca Allah'in ayetlerini ortbas
edip bunlara kene gibi yapisasiniz diye mi soyledi?
Siz ne yaptiginizin, ne soylediginizin farkinda olmayan cahil
birisiniz. Sekularo-fascist duzenbazliktan yana cikmakla da zalim
birisiniz. Vehme kapilmayin, sizin kulturunuzun (/!) Islam Kulturuyle
falan uzaktan yakindan bir alakasi yok, siz sekularo-fascist kultur
icinde yugrulmus bir mosekularo-fascistsiniz!

Sen seni bil sen seni
Bilmez isen sen seni
Patlatirlar enseni;->>


Malcolm X

unread,
Apr 2, 2007, 3:07:53 PM4/2/07
to

Sayın Oidipus;
Çok fazla bilgi sahibi olup da, yolunu şaşıran insanlarla doludur
insanlık tarihi! Gak gak gak aynı nakaratları dinlemekten bıktım. Çok
şey söyleyip de, hiç bir şey söylememek bu demek ki. Kendini ne kadar
çok tekrar ediyorsun! Ne kadar fazla enaniyet sahibisin! Adem'e secde
etmemekte direnen bir zavallının sonuna veya kitap yüklü eşeklere
benzemez inşaallah sonun! Bediüzzaman'ı severim, hepsi o kadar ve
sevdiğim bir sözünü yazdım hepsi bu! Ne kadar zavallısın ki takıldın
kaldın ve hazmedemedin. Bediüzzaman'ı şimdi bir defa daha takdir
ettim. Aynada kendini seyretmekten vakit bulursan:
1-"Hayat, iman ve cihatdan ibarettir." ifadesi ve anlamı hakkında bir
kompozisyon denemesi yap, aklının yettiğince.
2-Alex Halley tarafından yazılmış Malcolm X'in hayatını oku ve
"şehadet" den kasıt nedir öğren!

Grand Sen~or

unread,
Apr 2, 2007, 3:47:12 PM4/2/07
to

tabii ki doludur, ancak onlara yolu sasirtan bilgileri degil Seytan'in
ta kendisidir.

> insanlık tarihi! Gak gak gak aynı nakaratları dinlemekten bıktım. Çok
> şey söyleyip de, hiç bir şey söylememek bu demek ki. Kendini ne kadar
> çok tekrar ediyorsun! Ne kadar fazla enaniyet sahibisin! Adem'e secde
> etmemekte direnen bir zavallının sonuna veya kitap yüklü eşeklere
> benzemez inşaallah sonun! Bediüzzaman'ı severim, hepsi o kadar ve
> sevdiğim bir sözünü yazdım hepsi bu! Ne kadar zavallısın ki takıldın
> kaldın ve hazmedemedin. Bediüzzaman'ı şimdi bir defa daha takdir
> ettim. Aynada kendini seyretmekten vakit bulursan:
> 1-"Hayat, iman ve cihatdan ibarettir." ifadesi ve anlamı hakkında bir
> kompozisyon denemesi yap, aklının yettiğince.
> 2-Alex Halley tarafından yazılmış Malcolm X'in hayatını oku ve
> "şehadet" den kasıt nedir öğren!

ben bu kitabi yillar once okudum, sen Allah'in "sehadet" kelimesini
nasil kullandigini ogren de gle.

Malcolm X

unread,
Apr 2, 2007, 4:03:27 PM4/2/07
to

Evet, sen sadece okuyorsun!
Beşik uleması :)))

Grand Sen~or

unread,
Apr 3, 2007, 12:50:06 AM4/3/07
to
On 3 Apr, 07:07, "Malcolm X" <gunese...@gmail.com> wrote:

> Çok fazla bilgi sahibi olup da, yolunu şaşıran insanlarla doludur
> insanlık tarihi! Gak gak gak aynı nakaratları dinlemekten bıktım. Çok

onlarin bilgiyle alakasi yok, Allah kitabinda hicbir ayette "amman
fazla bilgi edinmeyin yolunuzu sapitirsiniz" falan demiyor, bu senin
hurafen
Bakiniz Karun ve Ilim sayfasina:

http://groups.google.com/group/starwords

gerisi mizmizlanma silindi;->>


Grand Sen~or

unread,
Apr 3, 2007, 12:51:52 AM4/3/07
to
> Beşik uleması :)))- Hide quoted text -

sense Malcom X'in adini kotuye kullaniyorsun, sekularo-fascist
emellerin icin kullaniyorsun. Adini Malcomix'e cevirsen adami
mezarinda olsun rahat birakmis olursun!

vatandas

unread,
Apr 3, 2007, 1:25:51 AM4/3/07
to

Nerede var bu soz ? Paragrafin icinde gorelim ki bir anlam ifde etsin.
Selam.

Malcolm X

unread,
Apr 3, 2007, 1:32:06 AM4/3/07
to
> > - Show quoted text -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -

Halt etmişsin, peki şeytanı şaşırtan nedir; yine şeytanmı(!?)
Sayın beşik uleması!

Grand Sen~or

unread,
Apr 3, 2007, 3:46:10 AM4/3/07
to

Buraya "seytan kim?" diye bir mesaj gectim, onu bul oku belki
anlarsin. Allah Kitabinda hicbir ayette ilmin sasirtacagini,
sasirttyigini soylemiyor. Bu "ilm" kelimesinin Kur'an'daki gramerine
aykiridir. Senin bundan bile haberin yok. Hurafe uretenleri dinleye,
dinleye hurafeye dalmis gidiyorsun - Cehennem'e dogru. Seytan'da
gururunu oksayip yazdiklarini sana guzel gosteriyor.
BTW, ne oldu, bu kacinci son mesajin;->RO(T/F)L
hehe sen daha coook surtersin kapimda;->>
gel, gel ben senin burnunu yere surtup grurunu kirmasini bilirim;->>
seni sapitan da iste bu - Seytan'in gururunu oksamasi;->>

> Sayın beşik uleması!- Hide quoted text -

Malcolm X

unread,
Apr 3, 2007, 7:08:40 AM4/3/07
to
> > - Show quoted text -- Hide quoted text -
>
> - Show quoted text -- Hide quoted text -

>
> - Show quoted text -

İlimden bahsetme sazan, gurur ve kibirden bahset, enaniyetden bahset!
Seni daha önce tanımladığımı söylemiştim, ilk yazından beri cıvık cıvk
akan kibirden bahset.
DoubleSensör, enaniyet budalası!
Batı kültürü ile beslenmiş zavallı!

Grand Sen~or

unread,
Apr 3, 2007, 1:39:06 PM4/3/07
to
Malcomix,
anliyorum sekularo-fascist boyunduruk senin icin kacinilmaz. Onunla
dogmussun, onunla beslenmissin, onunla buyumussun. Simdi seni onun
disina cikarsalar sudan cikmis baliga donersin. Nitekim de su anda
oylesin. Seni bir an ondan cikarip gercegi gosterdigimde hemen gerisin
geri suya atliyorsun nesfes nefese...ayni Allah'in ayetleri karsisinda
apisip kalan Mekke musrikleri gibi. Ticaretin, yerin-yurdun, tum
kurulu duzenin elden gidecek endisesiyle kene gibi sekularo-fascist
uydurmasi yasalarina yapisiyor onlari amansiz bir sekilde savunmaya
calisiyorsun. Fakat hey haat hak geldi batil zail oldu, artik
kurtarilacak zevahir kalmadi, putlariniz teker teker devrilecek, ortak
ciktiginiz cinayet ve zulum duzenbazliginiz darmadagin edilecek.
Istedigin kadar debelen dur, Allah'in verdigi soz gerceklesecek. Fakat
dilersen musriklerden yuz cevirip hakka donersin. Kimse gormeden ara
sira suraya tikla;->>

http://groups.google.com/group/starwords

Sekularo-fascist Radyo ve TVlerden sittin sene duyamiyacagin haberler
burada;->>
Unujtma zaman sekularo-fascism ugruna sehit falan olma zamani degil
akletme zamanidir.
Seytan akletmeyenlere bayilir, akledenlerdense nefret eder.


Malcolm X

unread,
Apr 3, 2007, 3:44:41 PM4/3/07
to

Sen hakikaten bir ruh hastasısın, bunda gerçekten samimiyim.
Sana hiç bir tavsiyede bulunacak değilim, cehennemin dibine kadar
yolun var!

Grand Sen~or

unread,
Apr 4, 2007, 2:34:06 AM4/4/07
to

Malcomix!
gercekler acidir, ama dost aci soyler umarim su adrese kendi dileginle
sikca ugrayip, kendi dileginle kendini duzeltmeye calisirsin.
Allah'tan da seni dogru yola iletmesini dile. Ben burada ne kadar
acikli olursa olsun gercegi dile getirmekle yukumluyum. Soylediklerime
dilersen kulak ver, deilemezsen verme. Ben Mahkeme-i Kubra onunde de
bunlari aynen boyle soylerdim, cunku benim bildigim bu. Hastalanip bir
hekime gittiginde o hekim sana nasil bilgisine dayanarak bir care
arar, bulur, tavsiye ederse, benim burada yaptigim da iste ona benzer
bir is. Tabii herseyin dogrusunu Allah bilir.
Evet durumun bu kadar ciddi,

0 new messages