Mustafa Aslan AKSUNGUR Egitimci-Araştırmacı
Yazar.Memurevler Mah. Tonguç Cad. 205 Sok No 2/44
Tel: 0535 445 55 11 maslanaksungur@gmil.com
ANTALYA
8)
DÜŞÜNCENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:
Düşünce:
Düşünce konusu, hemen hemen tüm insan türünün insanlaştığı, düşünmeye başladığı en ilkel günlerinden bugüne değin beyinleri sancıtacak kertede gündemi dolduran sıcacık bir konudur.
Düşünce, soyut gibi görünse de, en somut konulardan birisidir.
Düşünce bir sanattır. Her sanat gibi DÜŞÜNCE sanatı da, doğru düşünebilmemiz için, büyük emekler ve uğraşlar vermemizi ister. Verdiğimiz kadarını alabiliriz ancak. Ve de aldığımıza, beynimizle, bedenimizle, emeğimizle bir şeyler katarak, aldığımızın biraz daha fazlacasını verebiliriz evrene…
Doğru Düşünmenin Baş koşulu: ”EMEK” tir: El ve Beyin emeğidir..!
Düşünce, ayni zamanda boylu-boyunca ÖZGÜRLÜK demektir. Düşüncelere sınır koymaya kalkıldığı an onu öldürmüş oluruz. Demek ki düşünmenin en temelli ögelerinden birisi de: Kanatlandırılmış ÖZGÜRLÜKTÜR..!
Doğru düşünmenin ana kaynağı, en başta, düşünülen konu üstünde derin ve geniş BİLGİ sahibi olmaktır. Ama salt bilgi sahibi olmakla da yetinemeyiz. Ayrıca onu akranlarıyla karşılaştırıp kıyaslayarak benzer yanlarını ve ayrılan yönlerini de kavrayıp ona göre değerlendirme uğraşısına girmemizi gerektirir doğru düşünebilme erdemimiz...
Doğru düşünmenin bir başka koşulu: Peşin hükümlerden arınıp tarafsızca, hiç bir etki altında kalmadan onu kavrayıp değerlendirme yetisi, TARAFSIZCA irdeleyebilme yetisidir…
Düşüncenin iki türü vardır:
a) Soyut Düşünce.
b) Somut Düşünce.
Her iki durumda da en büyük yük “BEYİN”in omzundadır… En ongun çözümleri de, yine “BEYİN”in işlevleri yaratır; beyinin işlevleri çözümler...
Soyut düşünce: Daha çok kurgularla beslenir ve yeni yeni kurgular yaratmamızı gerektirir.
Somut düşünce: Elle tutulacak somutlukta önümüze İŞ olarak çıkacak sonuçlara çağırır düşünce evrenimizi...
Her iki tür düşüncenin de hem kendilerine özgü kuralları vardır, hem kendilerine özgü ürünler verirler.
Günümüz dünyasındaki ulaşılan bugünkü Bilim, duygunun da, beyinin de titreşim sıklığını (frekansını) ölçmüş; duygunun titreşim sıklığı, beyinin titreşim sıklığından 60 kat daha aşkın gelmiş...
Bu ne demektir?
Bu: “Sakın haa, Doğru Düşünme eyleminin içine, olabildiğince duygu ögesini yaklaştır-mayınız..!” Demektir.
“Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur!” Demiş atalarımız. Evet, bedencil zayıflıklar, kaygılar, kuşkular, korkular, öfkelenmeler, suçluluk duygusu içindeki ikircikli likler beynimizi dürtükler durursa eğer, hiçbir koşul altında Doğru ve sağlam Düşünme Erdemine ulaşamayız! Öyleyse, Doğru Düşünebilmek için her yönden beynimizi özgür ve SAĞLIKLI kılmak zorundayız…
Gelin dostlar, düşünmeye girişmeden önce kendimizi böylece koşullandıralım..!
Doğru Düşünmenin başlıca koşullarından birisi de: Koşullanmalardır.. KARARLILIKTIR..!
Ben bu işi başaracağım diye koşullanılarak giriştiğimiz hiç bir iş, eksikli ve yarım kalmaz. Erde, geçte kesinkes en olumlu sonucuna ulaşır, en olumlu ürününü verir...
“Kararlı dağ devirmiş, kararsızı dağda kurtlar yemiş!” Diyorum bir öz-deyişimde. Olayların üstüne kararlıca yürüdüğümüz sürece, olumlu sonuca kesinkes varırız...
Descartes: “Düşünüyorum, o halde varım!” Demiş.
Bu doğrudur. Ama yarım bırakılmış bir doğrudur! Biz buna:
“Varım! O halde düşünmek zorundayım!” Doğrusunu da ekleyip, bütünleştirmemiz gerekiyordu. Ekledim; bütünlüyorum:
“Varım! O halde düşünmek zorundayım..!”
DÜŞÜNMEK: İnsanlara özgü, ayrıcalıklı bir üstünlüktür. İnsanı öteki canlardan ayırıp üstün kılan en temelli “Üst-Erdem”lerden birisi, hatta, hatta birincisidir..! Doğru düşünmekse, üstünlüğün de üstünde taht kuran bir güneşli üstünlük olur...
(m.a.a.)