Allah’la en derin buluşma hali olan namaz; ne dediğini bilmeden, sayılara(rekatlara), belli zorunlu zamanlara(5 vakit?) -uygun ol, olma- bağlanmış, acele acele robot gibi yatıp kalkmaktan ibaret uygulanıyor. “Kur’an’da hiçbir eksik bırakmadığını”(En’âm,38) söyleyen Yüce Yaratıcı, namazın böyle mi uygulanmasını istemiş? Kur’an’a bakın, inceleyin, Kur’an’ın içinde araştırın! Yoook, illâ ki, hocaları ne derse o!
Başörtüsü ise artık kangren bir konu. Kur’an-Allah diyorsunuz, hemen, “Kur’an okuyorsun madem! neden başın açık?” ve “Kur’an okuyorsan, uygulamak da lâzım” -yani!?- “niye başın açık?” diyorlar. Kur’an’ın, yüzlerce ayette ısrarla vurgulanan, öğütlenen, insanı, gerçek insan noktasına ulaştıracak ahlâkî ilkelerini yok sayarak, uygulama noktasında da tek bildikleri başın örtülmesi. Kur’an’ın temel kavramlarından olan “adalet” ayetlerinden haberleri bile yok. (Mâide,8-Nisa,135): Bu iki ayet, “adaletle” ilgili ve kişisel adaletin uygulanması noktasında insanı müthiş zorlar, ama Allah böyle olmasının uygun olduğunu söylüyor, hadi bunları uygulayın da görelim! Başını örten sayısında müthiş artış var ama adaletsizlik almış başını gidiyor, öyleyse bu nasıl KUR’AN okumak ve uygulamak! Başını, üstünü örtülere bürüdün, ne var bunda, en kolayı...
Başını örtenlere ve aslında onları hiç ilgilendirmediği halde, kadınlara başörtme zorlamasında bulunan erkeklere seslenmek lâzım; karşılarında başörtüsüz olanları, sadece başörtüsü üzerinden değerlendirmeleri doğru bir yaklaşım mı, sorarım! Benim başımın açıklığına karışıp, Kur’an-Allah dememe rağmen, neden hemen başörtüsü uyarısı yapıyorlar? Neden söylediklerime değil de, şeklime, başörtümün varlığına yokluğuna bakıyorlar?
“Kur’an’ı anlayarak okuyun, Yaratıcınızın Sözlerinden oluşan Kur’an’ınını, özgürce anlamaya çalışın, aracıları çıkarın” diyorum; başörtülüler ve bu işten kendilerine vazife çıkaran erkekler(?) ise bana “niye başörtün yok?” diyorlar. Halbuki ben de onların iddia ettikleri gibi, “Allah-Kur’an” diyor, onların başörtüsüne karışmıyor, hiç başörtüsü konusu açmıyor, “başörtüsü, Kur’an’da emir olarak vardır-yoktur(?!)” tartışmasına girmiyorum bile! Sadece “Kur’an’ın, anlamak üzere okunması şarttır” diyorum.
Başımın açıklığı konusu, Allah’la benim aramda bir mesele değil mi? Eğer başın örtülmesini isteyen Allah’sa(?), hesabımı da, sadece beni Yaratan’a vermem gerekmez mi?
Şu hayatın zorluklarına bir bakın. Zalimlerin zulmü altında insanlar yaşam-geçim-özgürlük mücadelesi veriyorlar. Zalimlere karşı özgürlük mücadelesi verenlerin yanında yer alacaklarına, zalimi alkışlıyor, gittikçe tiranlaşmasına yardım ediyorlar!
”Özgürlük”ten anladıklarının da, sadece “başörtüsüne özgürlük” olduğunu yaptıkları eylemlerden görüyoruz! Kur’an’dan anladıkları, öncelikleri sadece başörtüsü!!! Kur’an’ı, başörtüsünden-namazdan ibaret zannedenlerin sorumlulukları çok ağır; çünkü, şu muhteşem evrenin Yaratıcısı ve Yöneticisi Yüceler Yücesi Allah’ın, Kitabı Kur’an’ını, sadece başörtüsünden-namazdan ibaret zannetmekle kalmıyor, “başörtüsünden-namazdan ibaret” algısının tüm dünyada da yaratılmasına sebep oluyorlar. Ve böylece, muhteşem bir insanlık medeniyeti inşa edecek ahlaki erdemlerle dolu güzelim din-İslâm’ı da sadece görüntüye indirgemiş oluyorlar!