Yaşar Nuri Öztürk: Büyük ve küçük mabet

Yaşar Nuri
ÖZTÜRK
MABETSİZ din olmaz. Ve ibadetsiz
kulluk olmaz.
Ama Kur'an
penceresinden baktığınızda bunun kadar önemli bir gerçek daha var: Resmi mabedi olan bir din Allah'ın dini olmaz. Ve tüm
hayatı bir büyük ibadete dönüştüremeyenler de Allah'ın gerçek kulu olamaz.
Mabet başkadır, resmi mabet başkadır.
Ne demek
resmi mabet? O bir yafta ve tescil işi değil, bir işlev meselesidir.
Bir dinde
resmi mabet varsa o dinin mensupları ibadetlerini yalnız o mabette veya
mabetlerde yapabilirler. Mabetlerin varlığı resmi
mabedin varlığına kanıt değildir. Resmi mabetin varlığına kanıt, dindarın
Allah ile diyaloğunun belirli duvarlar arasında gerçekleşeceğinin açık veya
örtülü bir biçimde kabul ettirilmiş olmasıdır. Bu kabule göre, ibadet
(en azından iyi ve mükemmel ibadet) mabet adı verilmiş belirli binalarda
yapılır. O binaların dışında yapılan ibadetler ya hiç ibadet sayılmaz yahut
da tam ibadet sayılmaz. Bu kabulün oluştuğunun en
büyük göstergesi ise bu belirli duvarlara (cami, kilise, havra vs.) ‘‘Tanrı'nın
evi’’denmesidir.
‘‘Tanrı'nın evi mi olur, behey gafil?’’ diye sorduğunuzda birilerinin
rahatsız olması ise resmi mabedin varlığının ikinci kanıtıdır.
İslam'ın
büyük vicdanlarından Bistamlı Báyezid'e (ölm. 261/875) sordular: ‘‘Kábe'yi
ziyarete neden gitmiyorsun?’’ Elini kalbinin üstüne koyarak cevap
verdi Báyezid: ‘‘Tanrı, o sizin dediğiniz eve, yapıldığı günden beri
hiç girmedi, ama bendeki şu evden, yapıldığı günden beri hiç çıkmadı. Siz
esas bu evi kutsal tutun!’’
Allah ile aldatan zihniyet, mabet duvarları
dışında kulluk olamayacağını sinsi oyunlarla kitleye sürekli telkin eder. Çünkü Allah ile aldatma
oyununun sonuç vermesi için, aldatılmak istenenlerin organize bir biçimde
belirli mekánlarda toplanıp telkin ve denetim altına alınmaları gerekir. Bu
iş için en ideal yer ise duvar-mabettir.
İslam, bütün yeryüzünü mabet kabul etmiştir. ‘‘Doğu da batı da
Allah'ındır; yüzünüzü nereye dönerseniz Allah oradadır.’’(Kur'an, Bakara,
115) Bu Kur'ansal ilkeye dayanarak Hz. Peygamber, ‘‘Bütün yeryüzü
benim ümmetim için mescit ve temiz kılınmıştır’’ diyor.
Kur'an bir büyük mabet tanıtmıştır insanlığa. Bir mabet ki tavanı gök kubbe,
seccadesi tüm dağlar, ovalar, çöller ve denizler... Bu büyük mabette toprak
post, Allah dosttur. Bu büyük mabette aracısız, lidersiz, haraçsız ve
huruçsuz ibadet edilir.
Tüm yeryüzü mabet
se tüm meşru fiiller de ibadettir.
Hayatın tümü ibadettir. Elverir ki o hayat, insana yaraşır temizlik ve
güzellikte yaşansın...
Büyük
mabedin büyük ibadetleri, evren ve insan kitabı okunarak yapılacaktır. Minber
köşesinde tarikat zübürü mırıldanan sözde dervişin nefes tüketmesi ibadet
oluyor da yerin üç kat altında oksijen tüpüyle nefes alarak kalp ameliyatı
yapan doktorun ter dökmesi başka bir şey mi oluyor?!
Girdiğimiz
milenyumda, insanlığın en büyük erişi, tüm yeryüzünün mabet, tüm meşru
fiillerin ibadet olduğunu kavramak olacaktır. Bu, Allah ile aldatanların din
dediklerinin bitmesi ve Allah'ın din dediğinin hayata geçmesi demektir.
Yeni
milenyumda insanlık, Yaratıcı'sıyla kucaklaşmak için Allah ile aldatan haraç
ve huruç odaklarına komisyon vermek zorunda kalmayacaktır.
|