Grubumuza yapacağı katkılarından dolayı Teşekkürlerimle, Prof. Dr. İsmet Gedik’e ait kimlik ve iletişim bilgileri aşağıda (ve ekli dosyadadır)

25 views
Skip to first unread message

Grup Yönetici

unread,
Dec 24, 2014, 10:03:21 AM12/24/14
to Turkiye-i...@googlegroups.com

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Gönderen: ismet gedik <ismet...@gmail.com>
Tarih: 24 Aralık 2014 13:39
Konu: kimlik ve iletişim bilgileri
Alıcı: erzinca...@gmail.com


Prof. Dr. İsmet Gedik’e ait kimlik ve iletişim bilgileri aşağıda (ve ekli dosyadadır)

 

BİYOGRAFİM

İsmet GEDİK, Yusuf ve Penbe Gedik çiftinin 12. ve son çocuğu olarak 1940da Tirebolu’nun Yaraş Köyünde doğmuşum.

İlk okulu köyümüzde, Orta Okulu Tirebolu’da, Liseyi Giresunda okuyup 1958 yılında mezun odum.

1958 yılı İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), İnşaat Mühendisliği Öğrenciliği ile başlayan yüksek öğrenimimi,  ülke genelinde açılan bir "yarışma sınavında” kazandığım başarı sonucu 1959 başından itibaren Almanya’da sürdürdüm ve 1962 yılında Bonn Üniversitesi, Matematik ve Tabii Bilimler Fakültesi, Jeoloji Bölümünde Ön-Lisans belgesi, 1965 yılında Yüksek Lisans Diploması ve 1968 yılında da Tabii Bilimler Doktoru unvanı (Dr.rer.nat) alarak, Türkiye’ye döndüm.

Türkiye dönüşü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)deki kısa bir görevi takiben, 1969-1970 yıllarında askerlik görevimi tamamlayıp, 1970 yılı sonunda Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümüne öğretim üyesi olarak atandım.

1973 yılında Alexander von Humboldt Vakfı (Almanya) Araştırmacılık bursuyla ödüllendirilerek 1974 yılına  kadar, Almanya’da ‘Yeryüzünde hayatın gelişiminin, 200-550 milyon yılları arası dönemine ait mikroskobik ölçekli kalıntıları’ genel çerçeveli bir araştırma yürüttüm ve bu araştırma sonucu raporun bir kısmını doçentlik tezi olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’ne sunarak 1975 yılında “üniversite doçentliği” unvanını aldım.

1979-1980 arasında 6 aylık bir süre için tekrar bir Humboldt-Araştırmacılık olanağı kazanarak, Almanya’nın birkaç üniversitesinde, yine ‘yeryüzünde hayatın gelişim aşamalarını’ konu alan bir proje üzerinde çalıştım ve bu arada hazırladığım bir yayınla “Eski Zamanlar Hayat Sistemleri Bilimi” diyebileceğimiz Paleontoloji (veya Paleobiyoloji) dalında “üniversite profesörlüğü” unvanını aldım (1981).

Almanca ve İngilizce’yi (Kamu Personeli Dil Sınavı) KPDS değerlendirmesine göre (A) düzeyinde, Fransızca’yı (B) düzeyinde bildiğim saptanmıştır. İtalyanca ve Rusça’yı ise,  sözlük yardımıyla gerekli tercümeleri yapacak kadar bilirim.

Üniversitede öğretime başlayınca, mesleğimin ana teması “hayatın tarihsel gelişimi” olduğundan, zorunlu olarak sık sık “Hayat nedir?” sorusuyla karşılaşmaya başladım. Yeryüzünde hayatın tarihini ve gelişim aşamalarını inceleyen bir bilim adamı olarak, bu soruya, doğadaki duruma uygun ve evrensel sistemle uyumlu bir yanıt verememenin sıkıntısını yaşamaya başladım. Bunun üzerine “doğada bir sistem, bir düzen var mı, varsa nasıl hangi yönde oluşup-gelişiyor ve bu oluşum ve gelişimleri yönlendiren güç sistemi nasıl” sorusuna yanıt bulmaya giriştim. Bu sorunun yanıtının,  sadece jeoloji gibi bilim dallarının ortaya koyduğu mezoskopik ölçekli ortam bilgileriyle verilemeyeceğini fark edip, daha büyük sistemler (astrofizik), daha küçük sistemler (kuantum fiziği) ve  de beden ile bedeni oluşturan hücreler arası ilişki sistemleri (nörofizyoloji, genetik, hücre biyolojisi, vs.) gibi konular hakkında genel çağdaş bilgileri de mevcut doğa-bilgilerine katarak ortak bir değerlendirme yapmaya çalıştım.

Farklı bilim dallarına ait bilgiler birbirleriyle etkileşim içine sokulunca, doğadaki oluşum ve bu oluşumların örgütlenme sistemi yavaş yavaş netleşmeye ve karşılıklı ilişkiler belirginleşmeye başladı: İlk defa “zaman” kavramının insanlara tamamen yanlış belletildiğinin farkına vardım ve bu nedenle zamanı çağdaş bilim verileri ışığında yeniden tanımladım:

GEDİK, İ. 1998: Dünyanın Oluşumundan İnsanlığın Gelişimine: Değişimler ve Dönüşümler = Zaman. Jeoloji Mühendisliği, Sayı 52, s. 75-139. Ankara.

Doğadaki sürekli değişim-dönüşüm sistemiyle zaman arasındaki ilişkiyi oluşturunca, yani “zaman kavramını anlayınca”, zamanın bir dilimi olan “ömür = hayat” da yerli yerine oturmuş oldu.

Hayat kavramının doğal sistemdeki yerinin ortaya çıkması, “toplumsal hayat” sisteminin de nasıl olması gerektiğine ışık tutar ve “Hayatın teorisi ve tarihçesi” konusunda oldukça net bir görüş ortaya çıkar.

 

 

Uğraştığım konular ve ilginç saptamalarım konusunda

1-Atlantis uygarlığının, nerede, ne zaman ortaya çıktığı,  ne kadarı gerçek ne kadarı hayali olduğu konusu

2- Zaman kavramının değişim-dönüşümlerin göstergesi olduğu şeklindeki, doğa-bilimsel tanımı

3- Hayatın (dolayısıyla ömrün) zamanın bir dilimi olması nedeniyle, değişim-dönüşüm sistemlerinin birer adımı olarak görülmesi

4—Varlıklar arası etkileşimin, sinyal (bilgi) oluşumuna bağlı olarak gerçekleşmesi ve “bilginin” eksponansiyel şekilde artış göstermesi kuralı

5- DOM-(Doğadaki Oluşum Mekanizması) haricindeki görüşler neden insanlığın sorunlarını çözemez?

 

 gibi yeni görüşler yer alırlar.

 

İletişim adresim: ismet...@gmail.com dur.

 




--
Türkiye için el ele mail grubumuz  https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele   

Gruba e-posta gönderme adresi   turkiye-i...@googlegroups.com   
 
Erzincan Kemaliye Egin Grubum 

Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com 

Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362  erzinca...@gmail.com 
 
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum : https://twitter.com/#!/MiLALDi
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
 
Özel-biyografimKsa.doc
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages