Kıbrıs Mektubu 1231
ANAVATAN BÖLÜNME YOLUNDA (2)
Birinci yazımızda “Her şey ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile başladı. Projenin mazisi çok eskilere dayanıyor. 1923 Her şey ABD’nin Lozan Antlaşmasını imzalamaması veya itiraz kaydı koyması ile başladı. Daha o zamanlar ABD bu günkü Doğu Anadolu’dan, Kuzey Irak’tan ve Suriye’den koparılacak bölgelerde Büyük Kürdistan kurulmasını savunuyordu,” demiştik!
Olay devam ediyor. Vahşi batı bildiğini okuyor.
Suç kimde?
Suç beni güdende!...
- Sen 35 senedir bunca şehidin kanını akıtan hapisteki APO’yu muhatap alırsan,
- Peşmerge’nin Güneydoğu’dan elini kolunu sallayarak binbir tantana ile Ayn El-Arab’a (Kobani’ye) geçmesine izin verirsen olacağı budur. Adama sorarlar;
- Sen nasıl devletsin?
Ve gereğini yaparlar. Hele hele senin ne olduğu belirsiz “Açılım saçılım projende” eşkıya ile istişareyi sürdürmeye inatla devam edersen, askerlerimize vur emri vermez isen, seni adam yerine koymazlar. Çarşı’da dolaşan askerlerimizi de arkadan ve kafadan vururlar.
En önemli savaş taktiğidir. Düşman hangi silahla çarpışıyorsa sen de aynı silahla çarpışacaksın… Savaş bu, isyan bu…
İsyan 35 senedir devam ediyor. 100 sene daha sürecek olsa, devam edeceksin…
Yarın APO’yu da dışarı çıkarırsan APO isyancıların ATATÜRK’ü olacaktır… Ayıkla pirincin taşını…
Büyük Kürdistan’ın kuruluşu tik tak, tik tak saat misali ilerliyor…
Vahşi Batının ABD’si son noktayı koydu.
“PKK özgürlük savaşçısıdır”. Bu sözü ben uydurmuyorum. ABD hükümet sözcüsü “Bundan böyle PKK’yı muhatap alacağız, onlar özgürlük savaşçılarıdır,” dedi.
Bundan sonra olacak olanları düşünemiyorum.
Nerede Türk gençliği!... Nerede devlet!... Nerede ordu!... Nerede halk… Hepsi bitik…
Söyleyecek tek söz kalıyor.
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ…
“İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! “
12 Kasım 2014, erenkoys...@ttmail.Com Hüseyin LAPTALI